(anadoluhaber) Fwd: GENELKURMAY CEM KILIÇ'A DAVA AÇTI



 Sili


---
  ---------- Forwarded message ---------- From: Cem KILIÇ <ikinci_kurtu...@yahoo.com> Date: 12 Kasım, 10:40 Subject: GENELKURMAY CEM KILIÇ'A DAVA AÇTI To: AYDINLIK GELECEK Hareketi   Çok teşekkür ederim İsmet bey. Yazınızda birşey dikkatimi çekti. Gençlerin, "ordu darbe yapmak için sizlerden, gençlerden hareket bekliyor" tarzındaki söylemlere inandığını ima etmişsiniz yanlış anlamadıysam...   Bu dikkatimi çekti çünkü, aynı yaklaşımla bizi de destekleyenler olmuştu. Ancak daha sonra biz, "ulusalcı-islamcı" ayrışmasında taraf olmayıp milletin birliğini savunduğumuzda ise bize ilk saldıranlar yine bunlar, aynı kişiler olmuşlardır.   Aynı oyunların aynı senaryo ile yıllardır devam ettiğine bir kez daha tanık olduk.   Ülkemiz tarihindeki emperyalist oyunlara yakından tanık olmuş sizin gibi insanlar tarafından desteklenmek ve sizlerin ağzından doğru yolda olduğumuzu duymak onur verici. Tekrar teşekkür ediyor, arkadaşlarım ve kendi adıma en derin saygılarımı sunuyorum.    Cem KILIÇ    --- On Sun, 11/2/08, dr.ayde...@web.de <dr.ayde...@web.de> wrote:  From: dr.ayde...@web.de <dr.ayde...@web.de> Subject: [AYDINLIK GELECEK Hareketi] Re: GENELKURMAY CEM KILIÇ'A DAVA AÇTI To: "AYDINLIK GELECEK Hareketi" <aydinlik-gelecek- hareketi@googlegroups.com> Date: Sunday, November 2, 2008, 8:24 AM  Ismet Aydemir  Sevgili Cem Kılıç  Yazılarından ve yüreklilğinden dolayı sizi kutlarım.  Sene 1970-1971 Hacettepe Tıp Fakültesinde toplam 7-11 öğrenci iddia ediyorlardı ki halk ordu el ele verecek ve 9 Mart 1971 de yönetime el koyacaklar, öğrenciler ortamı hazırlamaları gerekiyormuş... Deniz Gezmiş, Ankara'da ABD lileri kaçırmış, polisce bir kaç gündür aranıyor olmasına rağmen Hacettepe Tıp Fakültesi Kantininde dolaşıyordu. Halbuki Öğrenci  Kantinini sivil polisler işletiyordu.  Sordum bir bilgili arkadaşıma bu nasıl iş diye. 'Onu arıyorlar, adam sivil polislerin gözü önünüde dolaşıyor.' Arkadaşım, 'Onlar serseri, onları kullanıyorlar, TSK içindeki ABD acanları ihtilal gerekçelerini, Gezmiş ve arkadaşlarına ucuza yaptırıyor. Mason yönetim hazineyi soydu, ülke70 cente muhtaç edildi, yönetimin halkın eline geçmemesi için ihtilal yapacaklar, Üversitelerdeki bu özgür ortamı boğacaklar, kurt sisli havayı sever' dedi.  Necmettin Baca diye biri oda arkadaşımdı. Gezmiş ve arkadaşlarına yakınlık duyardı. Onları bulsam saklardım, derdi. Öfkeli bir şekilde odama çıktığımda, Necmettin Baca odamızdaydı. Erzincanlıydı. Kızgın bir şekilde ona söylendim. ' Salak herif! Senin salak kantinde Dev- Genç'in önünde, git turşusunu yap' dedim. O gece, Necmettin Baca gelmedi. Ertesi gün geldiğinde dolabının önünde ince elektirik kablolarını düşürmüştü. Gezmiş ve arkadaşları  saklandıkları eve hacize gelen icracı ve polis memurlarını bu kabloların benzeri kablolar ile bağlamışlardı. Günaydın Gazetesi kabloların resimlerini yayımlamıştı. Necmettin Baca gerçekten de Gezmiş ve arkadaşlarını kız arkadaşının evine saklamak için götürmüşmüş. Kızın icra borcu yüzünden polis ve hacizciler gelmiş.  On bin polis bir sabah 8 de Hamamönü Hacettepe Öğrenci Yurdunu sardı. 800 öğrenci vardı yurtta. Polisin yurda geleceği ve çatışma çıkacağı söyleniyordu. Parası olanlar, eşyalarını alıp evlerine gittiler. Yurtta iki yüz kadar öğrenci kaldı, on tanesi ise kız öğrenci idi.  On kadar maskeleli, öğrenci kılığında kişi vardı. Diş Fakültesinde okuduğu iddia edilen Levent adlı birinin belinde bir kırıkkale yapısı tabanca vardı. Polisler dışardan yurdu sarınca onlarda içerden kapıları barikatlarla kestiler, çıkışları yasakladılar. Polisler yurda gaz bombası attılar. Maskeli güya öğrenci kılığında insanlar, odalara zorla girdiler karyolaları aldılar, masaları ve yatakları alarak beş katlı binanın merdiven boşluğunu doldurdular. İçeriye atılan gaz bombaları gözlerimizi yakıyor, nefes alamıyorduk. Yastık yüzlerini ıslattık, başımıza geçirdik yoksa boğuluyorduk. Polis yöneticileri suları kestirdi. Nefes alamıyorduk, çatılara çıktık. Akşam yedide çatıda haberleri radyodan dinledik. Asistan olduğu iddi edilen Kamil Pınar da oradaydı. Haberlerde' Bu sabah başlayan öğrenci polis çatışması Hamamönü Hacettepe Öğrenci Yurdunda devam ediyor' diyordu. Maskeli ve öğrenci olduklarını iddia eden, çatışmanın görevli oyuncuları kişiler iddia ediyordu ki ' Oradaki öğrencileri polisler değil de askerler teslim almaya gelecek imiş.'  Polisler 5. kata kadar gelmişler idi ama çatıya çıkamıyordular, temkinli idiler. Teslim olduk. Benim teslim olduğum yerde bir görevli Komiser iç işleri bakanı Faruk Sükan ile telsiz ile konuşuyordu. Bakan, öğrencilerin hepsinin teslim olduğunu duyunca, 'Asil Türk Polisi asıl görevine devam' dedi. İki polis kollarından bir öğrenci tuttular. Ben, beş katı nasıl indiğimi hatırlayamıyorum, bizi çamaşırhaneye doldurduklarında orada sabahtan teslim olan öğrencileri akşama kadar gelişigüzel jopla döğmüşler, her taraf kan içindeydi, benim de paltomun kollarının koptuğunu orada fark ettim. Polisler soruyordu, 'İçinizdeki meslektaşlarımız söylesinlerde onları da yanlışlıkla dövmeyelim' diye.  Yurdu saran onbin polisin önünde sivil giyimli güya halkdan kişiler bağırıyordu' O koministi bana verin, öldüreyim' diye. Sesin geldiği yere dönüp dikkatlice ona baktım. Altın dişli soytarı suratlı biriydi. Üç gün Ankara Emniyet Müdürlüğünün mahsenlerinde 200 kişi çok çile çektik. Altın dişli o soytarı orada sivil polislerden biriydi!  Mahir Çayan ve arkadaşlarını askerlerin askeri hapishaneden kaçırıp Ünye'ye getireceğini duyunca inanmamıştım, oldu.  1935 yılında Masonlar cemiyetini Atatürk kapattırdığı için, Atatürk sıtma teşhisi ile uzun süre Kinin ile güya tedavi edildi, karacigeri bitirilmek istendi. Dolmabahçe sarayında o tutukluydu, ikinci dünya savaşı çıkarken o ve Yaveri öldürüldü. Hemen kabinesi dağıtıldı, ABD uşakları devleti düzenli bir şekilde işgal etti. TBMM yanına ABD karakolu TSK ya karşı kuruldu. Önce CHP ve TSK işgal edildi, 80 yıldır TCDevleti gizli bir işgal altındadır.  Yurtseverlerin TSK da ve diğer kurumlarda düzenli şekilde, değişik şekillerde yok edilmesi bilinçli olarak uygulanmaktadır.  Bizden saklanan her türlü gerçekleri araşıtırıp, halkın gözü önüne çıkararak, ancak böylece yurtta ve dünyada barışı kısa sürede sağlamamız olanaklı olacaktır. Başarılar diler, sevgi ile gözlerinden öperim, İsmet Aydemir  On 24 Ekim, 16:49, Cem KILIÇ <ikinci_kurtu...@yahoo.com> wrote:>   >   >   >   > Yakın birer dost olan iki genç subayımızın aynı gün ve aynı  saatlerde fakat birbirlerinden kilometrelerce uzaklıkta meydana gelen şüpheli ölümlerini araştırdığım "Şehit Edilen Subaylarımız Ulusalcı mıydı?" başlıklı bir yazımdan dolayı Genelkurmay Başkanlığı'nın "astlık-üstlük ilişkisine zarar vermek ve ordu içinde disiplini bozmak" suçlaması ile hakkımda şikayetçi olduğunu ve Bodrum Cumhuriyet Savcılığı'nda ifade verdiğimi daha önce aktarmıştım. Bodrum Cumhuriyet Savcılığı'na ifade vermek için gittiğimde ilgili Savcı'nın bertaraf edildiğini, kapısında uzun bir süre bekletildikten sonra "neden Genelkurmay ile uğraşıyorsun?" sözleriyle beni karşılayan Başsavcı Ömür Topaç tarafından sorgulandığımı da aynı yazıda ifade etmiştim.>   > İki genç subayımızın ölümlerini/öldürülmelerini sorgulayan bir  vatandaşı "Genelkurmay'la uğraşmak" fikriyle peşinen mahkum eden bu Başsavcıyı takdir edenlerin olabileceği düşüncesi ile; ikimiz hakkında da verilebilecek peşin hükümleri engellemek amacı ile Başsavcının "Lions Dernekleri ile ilişkide" olduğunu bilgilerinize sunuyorum.>   > Başsavcının Batı merkezli Lions kulüpleri ile olan  yakın ilişkisini belgeleyen haberihttp://www.haberler.com/tutuklulari-lions-larin-yardimi-serinletecek-... bulabilirsiniz.>   >   >   >   > O gün Başsavcı Ömür Topaç'a verdiğim ifadede şunları  söylemiştim; genç subaylarımız üst üste, üstelik çok şüpheli şekillerde öldürülüyor ya da ölü bulunuyordu. Manisa'da görev yaparken gönüllü olarak Şırnak'a giden Yarbay Melih GÜLOVA uzaktan kumandalı bir patlayıcıyla şehit edilmişti. Şehit Yarbay Melih GÜLOVA'nın Manisa'dayken birlikte görev yaptığı ve çok yakın arkadaşı olduğunu öğrendiğimiz Yüzbaşı Hasan ÖZMEN'de Yarbay Melih GÜLOVA'nın Şırnak'ta şehit edildiği saatlerde Manisada'ki birliğinde ölü bulunmuştu. Böylesine bir durumda şüphelenmek ve bunu dile getirmek suç olabilir mi?">   >   > Başsavcı, böylesine bir durumda şüphelenmeyi ve bunu dile getirmeyi  "suç" olarak gördüğünü "neden Genelkurmay'la uğraşıyorsun" diyerek zaten ortaya koymuştu. Kendisine verdiğim yukarıdaki cevabımdan sonra "şehit edilen subaylarımız ulusalcı mıydı diyerek orduda 'ulusalcı ve ulusalcı olmayan' ayrımı yapıyor, birliği bozuyorsun ama" demişti.>   > "Milletini ve emrindeki askerleri "İslamcı"  veya "çeteci" olarak ayrıştıran Genelkurmay'ın bozamadığı birliği ben mi bozacağım?">   > "Ben bir Türk genci olarak ve her vatandaş gibi cumhuriyetimizin  asıl sahibi olarak; düşüncelerimi ve endişelerimi aktarmakta, gerçeği araştırmakta ve Türk bağımsızlığı ile cumhuriyetini savunmakta sonuna kadar özgürüm ve haklıyım... Anlaşıldığı üzere hakkımdaki suçlamalar devam edecek. Ancak ben, "gerçeği söylemekten korkmayın" diyen ATATÜRK'ü ...  tamamını oku >> 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.