(anadoluhaber) TÜRKİYE’DE ATEİST SOLUN DİN SÖYLEMİ-4

 2.2. "İslâm Şeriattır, Şeriat İse Çağdışı Bir Devlet Modelidir."

İslâm'ın öncelikle bir devlet modeli ve şeriat olarak algılandığı, İslâm'la şeriatın özdeşleştirildiği bu söylemin kurgusunu şöylece özetlemek mümkündür:

Şeriat demek, İslâm demek olduğu gibi şeriat devleti demek de teokratik devlet demektir ve İslâm'la teokrasi aynı paranın iki yüzü gibidir. Bu yönetim şeklinde, Tanrı'nın yeryüzündeki vekili olan halife, iktidarı Tanrı adına kullanmaktadır, halkına değil Tanrı'ya karşı sorumludur ve iktidarını kötüye kullansa, halkına zulmetse dahi ona itaat edilir. Cumhuriyet kuruluncaya dek 1400 yıl boyunca müslümanlar bu despotik, monarşik yönetimlerle ilkel toplum şartlarında koyun sürüsü gibi yönetilmişlerdir.

Diğer yandan şeriat kuralları değişmez özelliktedir; dinamik değildir ve evrensel olamazlar. Yaşamsa sürekli değişim içindedir. Beliren yeni gereksinimler yeni karşılıklar ister. Değişmeyen sabit bir hukukla ilerlenemez ve çağdaş olunamaz. Bundan dolayıdır ki, gerçek anlamıyla bir hukuk devletinde ve çağdaş toplum yaşamında egemenlik, geleneklere din ve inançlara verilemez. Verilirse hukuktan ve çağdaşlıktan söz edilemez. İnsan hakları, laiklik, demokrasi gibi çağdaş insanlık değerleri ile uzlaşması mümkün olmayan İslâmcı akımlarla hesaplaşmak zorunludur; çünkü sadece cumhuriyetin kurumları değil, iki yüzyıllık geçmişe sahip olan ulusal aydınlanma hareketimizin bütün değerleri tehlikededir. Çağdaşlaşmak için aydınlanma zorunludur. Aydınlanma, aklın inançtan bilimin dinden bağımsızlaşması, aklın ve bilimin öncülüğüne, insan haklarına ve demokrasiye yöneliştir. Batı bugünkü gelişimini, ilerlemesini ve uygarlığını din adamlarının saltanatına ve mel'anetine son vermekle sağlamıştır. İnsanlık tarihinin en önemli aşamaları insan aklının dinin tasallutundan kurtarılmış olduğu son üç dört yüzyıl içerisinde kendisini göstermiştir. Batı'da bu durum aydının dine karşı mücadelesinin bir sonucudur. Toplumlar ve kişiler ancak bağlı ve saplı bulundukları inançlarının temelsiz ve boş şeyler olduğunu gördükleri zaman değer sistemlerine ve ideolojilere yönelirler. Türkiye'de emekçi halkın siyasal ve ekonomik mücadelesi hiç kuşkusuz ideolojik ve kültürel alanda aydınlanma mücadelesiyle el ele gelişecektir. Bundan dolayı şeriata karşı savaşmak kendini aydın bilen her insan için kutsal bir görevdir; bu savaşa katılmayan aydınlarımız hıyanet içerisindedir.

Bu söylem sahiplerinin aydınlanma, akıl, bilim, çağdaşlık, kavramlarıyla kurguladıkları retorik, Batı'nın kendi tarihsel koşullarında yaşadığı, bugün bir çok açıdan sorgulayıp aştığı bir dönemdeki tecrübelerinin evrenselleştirilip kutsanmasına dayanmaktadır. Onların XVIII. veya XIX. yüzyılda ve Hristiyan dünyada yaşamadığımızı fark etmeleri bir yana, pozitivizme ve marksizmin hazır kalıplarına ayarlanmış zihinleri, kutsadıkları aydınlanma dönemini dahi layıkıyla anlamalarına engel olmaktadır.

Her din, ideoloji ve felsefe ancak kendi mâkuliyeti içinde ve tarihsel koşullarında doğru kavranabilir. Bu nedenle İslâm'ın ilahi kitabı Kur'an-ı Kerim'in ana konuları olan inanç, ahlâk-hukuk ve ibadetlerin İslâm'ın değer yapısındaki yerinin doğru kavranması birçok açıdan önemlidir. Oysa sol söylem İslâm'ı, "evrensel, ilâhî ve ebedî hakikatin olmadığı, her şeyin tarihsel ve konjonktürel zorunluluklarca şekillendiği" ön kabulüne dayanan materyalist tarihselci perspektiften okumaktadır. Bu durumda tarihsel olanın evrenseli, konjonktürün ilkeyi, sınırlı olanın mutlak ve ilâhî olanı belirlediği öncelikle kabul edilmiş oluyor. Erdoğan Aydın'ın, namaz, oruç, kurban gibi ibâdetleri, "Arap toplumundaki 'köle-efendi' diyalektiğinin 'Allah-kul' ilişkisi olarak kurgulanması"; zekât ve sadaka ibâdetini, "İslâm'ın zengin ve fakir ayrımını dolayısıyla eşitsizlik toplumunu kutsallaştırıp meşrulaştırması ve sömürüyü teşvik etmesi" şeklinde yorumlaması İslâm'ı "tersinden okumasının" sonucudur. Oysa İslâm nazarında tarihsel koşullar sadece birer etkileyicidir, yani ilâhî hitap tarihsel olanı dikkate alır, fakat belirleyici ve asıl olan, sınırsız, mutlak ve hakîm varlık olan Allah'tır. Aynı şekilde Kur'an'ın fiili yasama ile ilgili az sayıdaki hukukî kuralları veya İslâm'ın belli bir tarihsel dönemdeki uygulama formu anlamıyla "şeriat" kavramı ile İslâm'ı özdeşleştirmek İslâmî değer yapısını tersine çevirmek veya İslâm'ı tersinden okumak demektir. Bu tavrın sebebi maddeyi ve sosyal pratikleri esas alan maddeci, marksist felsefenin mutlaklaştırılıp adetâ dogmalaştırılması ve İslâm'ın da bu bağlamda değerlendirilmesidir.

Genel kabûle göre hukuk ile ilgili ayetler -ortalama bir değerlendirmeyle- Kur'an-ı Kerim'in % 4'üne karşılık gelmektedir. Diğer yandan, Kur'an'ın hemen bütünü inanç, ahlâk üzerinde durmakta, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak, dünya ve âhiret saadetini temin için izlenecek "doğru yolu" konu edinmektedir. Bu gerçekler ışığında öyle anlaşılmaktadır ki; Kuran'ın içerdiği inanç ve değerleri görmezden gelip, İslâm'ı, sadece onun somut/fiili uygulama ile ilgili emirlerini veya tarihin bir kesitindeki pratiğini kastederek "şeriat" olarak tanımlayıp gündeme getirmek, tartışmak bilgi yetersizliğinden kaynaklanmıyorsa kasıtlı bir saptırmadır. Mehmet Aydın'ın deyişiyle, Kur'an'ın temel hedefi herhangi bir "şeriat devlet modeli" değil, "müslüman toplumdur". Veya F. Rahman'ın da işaret ettiği gibi, "Kur'an özünde iyiyi tavsiye edip kötülükten kaçındıran, canlı bir Allah bilincine sahip fertlerden oluşmuş, iyi ve âdil bir toplum oluşturmayı hedefleyen dinî ve ahlakî bir metindir..

 


--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
(www.vtunnel.com adresinden girebilirsiniz. Yasak yok.)
Bu Sitede Yer Almayan İletiler Bana Ait Değildir.
-------------------------------------------------------------------------
Şimşekleri üstüne en çok "oyunları bozanlar" çeker!
Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar!
Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur...
Malcolm X onlardandı.

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.