Finans Krizi ve ANASIYLA ZİNA EDENLER!

Allah Kur’an’da faizi, kâbe duvarında anasıyla zina etmekten daha kötü vasıflandırıyor. Seküler (dünyevî-Allahsız) hayat tarzının revaçta olduğu çağımızda ise, dünyanın %80’i açlık sınırında sürünürken faizden beslenen domuzcukların servetlerine servet kattığı malum. Bu faiz domuzcukları 160 dolara hamburger yerken, karın tokluğuna kölelik yapan milyarlar var. Dünyada öyle bir adaletsizlik var ki, “batsın bu dünya!” dense yeridir.

Tabiî ki mesele dünya değil, dünyadakiler, hakim sistemler. Dünyadaki hakim sistemler hem teoride hem pratikte iflas etmiş vaziyette. Batı medeniyeti, sömürü ve adaletsizliğin sonuna vardı; bilim ve teknikle elde ettiği üstünlüğünü insanlığa, sömürü, adaletsizlik ve çifte standart olarak yansıttı. Başkalarının evinde çıkardığı yangını keyifle seyreden ve onlara yardım bahanesiyle daha da sömüren Batı, artık yolun sonuna geldi. “Sen yıkmazsan kapitalizm yıkılmaz!” hesabı, karşı oluşu da, fikirde ve fiilde sistemli yapmak ve emperyalizmin burçlarına topyekün yüklenmek gerek!

Başımızdaki sistemini söküp atmak için! Şu hususu da vurgulayalım ki, domuz sistemini korumak için, hak suretinde hocalar, hoca efendiler de görevlendirilebilir, bizden birileri de çıkartılabilir. Mühim olan kimin hangi safta durduğudur, yoksa namazı-niyazı değil. “Kişi sevdiğiyle beraberdir” ölçüsünce amel ederiz, kişiyi bulunduğu ve hizmet ettiği saflara göre değerlendiririz.

TRT 2’de Dr. Nevzat Demir’i dinliyorum. Nakit yönetimi… Geliri ile gideri arasındaki dengeyi kurmak, denk bütçe… Ne devlette, ne şirketlerde, ne ailede, ne de kişiler de yeterli derecede yok… Bundan dolayı dünyanın en yüksek faizini veriyoruz. Bu mânâda nakit yönetimi ve bununla birlikte malî yönetim ve üretime dayalı ekonomi! Türkiye sürekli dünyanın en yüksek faizini ödüyor. Avrupa’nın 3-4 katı fazla çalışmamıza rağmen onların 1/4’ü kadar kazanıyoruz. Kamu açıkları ve devletin borçları için çalışıyoruz. Kazandığımız para da borçlara (küresel sermayeye) dışarıya gidiyor. Dar gelirli vatandaşın üzerindeki vergi yükü kalkmalı. Ekonomiyi canlı tutan çalışan insanlar. Onların cebine girmeli ki ekonomi canlansın, tüketim artsın, üretim artsın. Aşırı faizler haksız rekabetin önünde engeldir. Bankaların kazandığını, 1000 büyük sanayici kazanmıyor.

Ondan sonra işsizlik artıyor, çünkü istihdam sağlanamıyor. Finans krizi ve fazla şişen para… Faizin belası…

Faizden nemalanan ve üretime hiçbir katkısı olmayan hazır, yiyici kan emici zümrenin sefası? Öyle ki 1 lira 50 lira ile oynar durumuna gelmişti. Öyle ki hizmet sektörü üretim sektöründen 15 kat fazla büyümüştü. Finans sektörü o kadar büyüdü ki, hizmet sektörü oluşturdular. Küresel Finans kriz, kan emici faizcilerin, para spekülatörlerin doğurduğu kriz. Çünkü orta ve alt sınıf 160 dolara hamburger yemiyor. Sömürgeci çevreler tarafından uluslar arası piyasalara sürülen finansal ürünler…

Bugün dünya üzerinde bazı tahminlere göre, 120 trilyon dolar değerinde türev finansal ürün dolaşmaktadır. Ne korkunç rakam! Ne demek türev finansal ürün? Şişirme hesaplarla, spekülatif kârlarla, borsa idi, tefecilik bankacılık idi, faiz idi, rant idi vs. ile 1 liranın 50 liraya yükselmesi. Hiçbir emek, hiçbir üretim, hiçbir alın teri, hiçbir reel ekonomi olmaksızın oluşan korkunç rakam, korkunç kârlar! Ve bu sektörden beslenen hazır yiyiciler. Bazılarının 1 lirası 50 lira yapılıyor, hiçbir değer tanımayan kapitalizm bu demek zaten. Spekülatörler tarafından elden ele yükselerek korkunç rakamlara ulaşıyor. Üstad Necip Fazıl Batılılar ve bizim için (meâlen) “Nasıl oldu da bir zamanlar Avrupanın içlerinde domuz sürüleri gibi yaşayan Batının bugün sür ü l e r i haline g e ldik” diyor.

Modern domuz; ABD ve Batı Modern domuzcukları da tahmin etmek zor değil; Amerikan devşirmeleri, sarıklısı-sarıksızı, İmam Hatiplisi- kolejlisi, Ilımlı İslâmcısı-kökten dinsizi, Doğan ve Erdoğan medyasıyla ve bunların kan a l - l a - rıyla hep aynı düzene hizmet ediyorlar. Medyada da renk renkler, kanalları da çeşit çeşit. Öyle ki, bir domuzdan sıkılırsan diğer domuza zapping yapabilirsin. İnternet de var. Evimize kadar bu hizmetleri(!) boşuna getirmediler. Çünkü kölelik önce zihinlerde başlıyor. Bu domuzlara yem olmamak için, onlara benzeyip domuzcuk olmamak için, bu düzene karşı oluşumumuzu sistemli ve tutarlı kılacak, fikir ve aksiyon mihrakına bağlanmak şart. Sadece muhalif olmak ve eleştirmek değil, müzmin muhalif de değil, sistemli muhalif ve sistemli hareket. İmanımızı, insanlığımızı, haysiyetimizi, çoluk çocuğumuzu, vatanımızı korumak için bu şart…

Dinimize imanımıza, şeref ve haysiyetimize kasteden Amerikan devşirmesi domuzcuklara dikkat! Yanımıza hangi kılıkta gelirse gelsinler. “Polisten dost, domuzdan post olmaz” demişler. Paradan para kazanma devri darbe alıyor artık. Küresel kriz durulmuyor. Türkiye bu krizi hafif atlatacak ise bunun sebebi bizim ekonomimizin güçlü olması veya siyasetçilerimizin usta politikaları falan değildir. Asıl sebeb, bizde finans türevlerinin ABD ve Batı ülkeleri kadar yüksek olmamasıdır. Dolayısıyla finansal krizin çapı da ona göre olmaktadır. Yani, bizde 1 lira, gelişmiş kapitalist ülkeler gibi 50 liraya hükmedememekte, olsa olsa 10-15 lira veya daha altına hükmetmekte ve dolayısıyla kriz de ona göre oluşmaktadır.

AKP, her zaman olduğu gibi bu durumdan istifade eder mi?

AKP her zaman rüzgarı arkasından alıyor ve iktidarda olmanın verdiği yıpranmışlıktan böylece kurtarıyor. Yoksa AKP ne millî bir politika izliyor, ne de millî bir ekonomi peşinde koşuyor. Dünya şartları kimleri nerelere sürüklüyor ve altından neler çıkacak? Hadiselerin gelişinden ve gidişinden pay sahibi olanlar. Hadiselerin peşinden değil, hadiselerin önünden giden bir anlayış ve aksiyon sahibi olanlar ancak hadiseler karşısında sürüklenmezler. Hadiselerin gelişinde ve gidişinde yer tutarlar ve hadiselere yön vermeye bakarlar. Hadiseleri muhasebe edecek, kendi fikir ve anlayış mihrakına göre çözümler üretecek sistemli fikir gerek. Millî siyaset ve millî ekonomi de ancak bunun içinden doğar.

“Yurtta sulh, cihanda sulh” politikasızlığıyla hadiselerin önünden gidilemez, ancak ardından seyirci kalınılır. Washington’un fino köpeği olarak da Millî ve onurlu devlet olunamaz. Bu politikasızlık içinde gidemeyeceğimizi, bölge ve dünya coğrafyası bize ihtar etmekte hatta dayatmaktadır. “İstiklâl” ile “ihtilal” özdeş olmuştur artık,

Türkün, Kürdün, Arap’ın vs. kurtuluşu (Ergenekonu) için başka çare de kalmamıştır.

KAYNAK:Baran Dergisi/Kâzım GÖKBAYARAK