NET OLMASINI ÖĞRENMELİSİNİZ!

Türker Akın Sağlık

2 asırdır ‘Batı Mukallitliği’ istikametinde coğrafyamızın şeklini, toplumsal zihniyeti, inanç dünyamızı horladınız ve kendi azınlıkta kalan düşüncelerinizle şekillendirmeye çalıştınız.
Ne düşünüyorsanız, toplumun da aynı çizgide düşünmesini istediniz ve zorladınız.
Millet gerçeğini anlamadan, milleti meydana getiren ana direkleri dinamitlemek suretiyle yığınlaşan çoğunluk meydana getirmeyi ideolojileştirdiniz.
Tarih anlayışı, edebiyat, siyaset, eğitim sistemi ‘İçi Boşaltılmış’ ve ‘gerçeklerden uzak’ minvalde tutuldu.
Beyaz Atlı Prens beklediniz.
Birileri türbeleri mumlarla doldurup, önüne çaput bağlayarak hayal dalgasında ve rüzgârında gezerken, bu cehaleti teşvik ettiniz.
Hakiki Din anlayışını raflara ve yasaklara mahkûm ederken, işi şekilden ve ticari kazanç tarzında sömürüyle beslenenleri teşvik ederek gerçekleri gölgelemeye çalıştınız.
Esaret ve özgürlüğü anlamadığınız gibi, ikisi arasındaki zıtlığı tefekkür edemediniz.
Bir toplumda rüşvet, ahlaksızlık, fuhuş, yolsuzluk, köşe dönmecilik, hileli gıda üreticiliği, sahtekârlıktan beslenen soygunculuk, naylon faturacılık, çetecilikten beslenen yobazlık, yetkilerini istismar ederek halka işkenceden zevk alan darbecilik, eğitimde fırsat eşitliğinin baltalandığı şartlara demokrasi ismi verenlerin yalakalığı artmışsa, sebeplerini geçmişten gelen akıntıya bakarak yorumlayınız.
Kimse geçmişte attığı yanlış adımları inkâr etmeyecek.
Terör ve kanla beslenen canavarlıkları alkışlayan politik düz ovacılığı hortlatanlar ve bu canavarlıktan beslenen kanalları örtmeyiniz.
Dünün bittiğini ve yeni sayfaların açılması gerektiğini söyleyenler, dünlerinden korkanlardır.
Bir ülke de yasadışılıktan ve çetecilikten dolayı yargılananları kimse mubahlaştırmaya kalkmalıdır.
Önümüzde oynanan tiyatro oyununu ve senaristlerini tanıyoruz.
Birileri, gençliğimizi sorguladıkları odalara, işkence yaptıkları cezaevlerinin duvarlarına iyi bakmalıdır.
Bu ülke de senelerce ABD aleyhtarlığı gösterisi yapanlar, sözde karşı çıktıkları sömürgeci ABD’nin oluşturduğu gladyonun çarklarındaki dişlisi oldukları konumları ortaya çıktıkça utanmayı becermelidir.
Kutuplaşmalardan şikâyet edenler, mevcut kamplaşmaları üretenler değil mi?
Sivas’ta yanan otel, Çorum’da tezgâhlanan kışkırtmacı provalar, Taksim’de namlulardan çıkan mermiler kimin esriydi?
Binlerce Ülkücüyü hedef alan kurşunlar, katledilen Gümrük ve TEKEL Bakanı merhum Gün Sazak’ı hedef alan saldırıların arkasındaki çirkin suratları neden ortaya çıkaramadınız?
Tertemiz Ülkülerle Bayrak, Kuran, Vatan sevgisini en muhteşem duygularla yaşayan üniversite talebi Ülkücüleri katleden elleri neden yakalamadınız?
Gelecekteki efendilerinize yol açılacaktı değil mi?
6 saat içerisinde Musevi tapınaklarına saldırı yapanları yakalayanlar, yıllarca süren oyunda katledilen Ülkücülerin katillerini neden yakalamadı?
İrfan Özaydınlı ve Hasan Fehmi Güneş gibilerin İç İşleri Bakanlığı döneminde Ülkücülere yapılan işkenceler dosyalandı ve ciltler dolusu kitap halinde.
Okuyun.
İnceleyin.
Vicdansız işkencecilerin suretlerini yaşadığımız 2008’de görün.
Bize dünü unutturamayacaksınız.
Birileri ‘:Biz 12/Eylül dönemindeki işkenceleri unuttuk!’ dese de, bizi bağlamaz.
Onlar günün suretidir.
Kim gelirse bir post bulmanın telaşındaki konu mankenidirler.
Her gelene alkış için doğmuşlar ve ebeleri bellidir.
Son 30 sene önemli bir süreçtir.
Algılama kapasitesi olanlar, bu dönemleri iyi tahlil ederek günü anlarlar.
Son 10 senedir küreselci ve AB yandaşı, gönüllü ve EURO destekli vakıfların ve yayınların gölgesinde sofra kuran, Türk Milliyetçiliğine hasım olmaları talimatlı kalemlerin dünlerinde Sosyalist maşalık vardır.
İçi boş Ulusalcılık sloganıyla türetilen yobazlığın Kilisesi Türk Milletinin töresine, yapısına ve geleceğine ipotek kurmanın peşindeki çıkarcı zümrelerin yeni versiyonudur.
Son durakları Ümraniye dosyasında sanık sıfatıyla kelepçelenmek oldu.
Zıt kutuplar inşa edenlerin oyuncuları olarak son 30 senelik karanlıktaki maşalar.
Şirketleşmişler.
Farklı adreslerde durduklarını ilan ederlerken, genetik bağlarıyla sahadaki oyuncu durumuna sokulmuşlar.
28/Şubat öncesi sokaklara salınan meczuplar tiyatronun bir parçası ve birilerinin çekiçle milletin tepesine vurmak için fırsat yakaladıkları şartları oluşturdular.
Toplumu korkularla yaşattılar.
Sokak köşelerinde öldürülen yazarlar, bombalanan gazeteler, birilerinin kurularak Danıştay’da kanlı saldırılarla Müslüman milletimizin inançlarına hakaret etmek isteyenlerin kurduğu nifak oyunu olarak günümüzde tartışılır olması ve perdeye yansıyan gerçekler birilerini uyandırmaya yetmedi.
Demokrasi iddialarıyla seneler heba edildi.
Hangi demokrasi?
Eline aldığı makasla İmam Hatip Mektepleri açmakla övünen ve ‘Nurlu’ lakabı verilen siyasetçi son nokta da bu okulların tasfiyesine girişmedi mi?
Her adımı oy almak adına bazı guruplara elma şekeri dağıtarak yıllarca saltanatını sürmedi mi?
Bu guruplar kendisini analiz etmeden, yeni hatalara yelken açmadı mı?
Öyle bir anlayış oluşturuldu ki ‘:Benim politik yandaşım Deniz Feneri ve YİMTAŞ vurgunu yaparsa örterim’ gibisinden yaklaşımlarla gerçekleri iğdiş ettiler.
Net olun net!
Hakça ve adil bir yaşam tarzını oluşturabildiniz mi?
Oluşturamadınız!
Yandaşçılıkla toplumu gerdiniz.
Hizipçilikle her alanı böldünüz.
İşte DTP/PKK musibetinin sergilediği felaket tüccarlığı ve eli kanlı katillere sayın diyen yobazlık!
Dünyanın hiçbir ülkesinde eli kanlı katillerle kol kola yürüyen ve Devlete kurşun sıkan hainlerin cenazelerine omuz verenler parlamentolarda oturtulmaz.
Onlardan yasalar önünde hesap sorulur.
Yakalarına yasalar yapışır.
‘:Biz eli silahsız teröristiz’ diyen devşirmeyi demokrasi masalıyla konuşturtmazlar!
AB yandaşı yazarlar bu seslere alkış tutuyor.
Suratlarında maske, kendilerinden istenen oryantali sergiliyorlar.
Binlerce insanımızı katleden çetenin elebaşının önerdiği iddiaları fasikül halinde parlamento da dağıtıyorlar.
Bu nokta kırmızıçizgilerin ihlal edildiği safhadır.
Soruyoruz?
12/Eylül döneminde bizlere işkence yapanlar, ezberlediğimiz ve sopa altında söylediğimiz marşlar eşliğinde senelerimizi çalanlar sizler neredesiniz?
Hani kurtarıcı etiketiyle söylevler verirdiniz ya?
Müslüman-Türk gençlerine gelince sert ve falakacı, bölücülere yumuşaksınız!
Uyutulan millet uyandı!
Artık masallarınıza kimse inanmıyor.
Siz de anladınız!
Oyun bitti.
Perde kapandı efendiler!

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.