Aslan Değirmenci
Kürt Sorunu ve Bir Başka 'Milli Mücadele' Önümüzde kaçamayacağımız, bir kenara bırakmayacağımız, Emperyalist ülkelerin çözüm üretmesini beklediğimiz için büyük manevi ve maddi tahribe neden olmuş Güneydoğu sorunu vardır. Sorunun maddi boyutu 200 Milyar dolara yaklaşmış ve maalesef on binlerce cana mal olmuştur. Terörle mücadele kapsamında çözümü sadece askerî önlemlerde aramak ve resmî ideolojinin tehdit algılayışına göre Kürtleri baskı altında tutmak değildir. Nitekim cumhuriyet yönetimine geçiş ile birlikte Kürt ideolojisini, bürokrasi ve siyaset tehdit olarak algılamış, bu algılamaya göre politikalar gerçekleştirilmişlerdir. Alınan önlemler ve uygulamaya sokulan politikalar Kürt sorununu her geçen gün derinleştirmiştir. Emperyalizmin desteğiyle de içinden çıkılmaz hâle gelmiştir. Devlet içinde Gladio türü yapıların ise zaman zaman kışkırtıcı eylemleri olayı kırmızıçizgilerin ötesine taşımıştır. Huzur ve istikrarı bozmak isteyen iç düşmanların saltanatlarını sürdürebilmek için her köşeye sıkıştıklarında ise toplumsal barışı bozmak için pimleri çekilen bombaları ellerinden çekmeye başlamasıyla sorun kan ve gözyaşı ile anılır hâle gelmiştir. Etnik kökenleri zenginlik yerine, tehlike görmek, sürekli kaşımak, ayrımcı politikalarla yalnızlaştırma ve yeteri derecede ekonomik tedbirler alınmaması olayı çözümden uzaklaştırmıştır. Var olan etnik realiteyi yok saymak sorunun temelidir. Siz 'yok' sayarsanız birileri gelir, mazlum halkları sahiplenmeye kalkar. Bu sahiplenme demokrasi ve insan hakları çerçevesinde değil de birer canlı bomba meydana getirmeye yönelikse, ne bütünlük ne de kardeşlik kalır. Zaten yıllarca tek tip siyasi anlayış ve antidemokratik uygulamalarla tüketilen ve yatırımlardaki ayrımcılık ile yoksullaştırılan halk kullanıma açık hâle getirilmiştir. Bunun sonuncunda Gladio, etnisiteye dayalı yapılar ve milliyetçi oluşumlar güç kazanırken, kısa sürede bundan rant elde etmeye başlamışlardır. Bunların her hamlesi ise kaçınılmaz çatışmalara yol açmıştır. Etnik yapılar karşılıklı olarak derinleştikçe, yara büyüdü ve provokasyonlara açık birkaç ayrı yapı oluşmuştur. Her müdahale ise geri tepmiştir. Bastırılmak istenen etnik milliyetçilik halk kitlelerini saran bir hastalık hâline dönüşmüştür. Bu yapılar öyle bir hâl almıştır ki, halk kitleleri üst kimliklerini unutmaya başlamıştır. Bir tarafta dinsizleştirme politikaları, diğer tarafta ise gizli gizli pompalanan etnik milliyetçilik taraflar arasında zamanla ulusalcılık ile bütünleşmiştir. Yapılar içerisinde dillerine bağımsızlığı dolayarak sadece özgürlükleri kendilerine isteyen ulusalcılar türemiştir. Sadece 'biz yönetiriz' diyen elit ulusalcılar, ortak paydaları güçlendirmek ve sürekli barışı sağlamak için mücadele verenleri 'hain', 'irticacı', 'işbirlikçi' ve 'bölücü' ilan ederek sorunun çözümünü zorlaştırırken; bir taraftan da korku ve gerilim politikaları ile ülkede yeni çatışma alanları meydana getirmek için çırpınıyorlardı. Yaptıklarını gizlemek için ellerine Türk bayrağı almaktan çekinmiyor, verdikleri antidemokratik mücadelenin adını ise "Millî Mücadele" koyacak kadar ileri gidiyorlardı. Halk kitleleri "Tam bağımsız Türkiye", "Ne ABD ne AB" diye alanlarda bağırırken peşinden gittikleri sözde sivil toplum örgütlerinin o yerlerden gelen fonlarla beslendiklerinden habersizlerdi. O kadar ileri gitmişlerdi ki büyük şehirlerde yaptıkları eylemleri "Cumhuriyet mitingi" olarak adlandırırken, aynı oyunun halkası olan eylemleri Güneydoğu'ya da sıçratma hevesindeydiler. Tam bu düşüncelerini gerçekleştirebilmeleri için art arada toplantı yaptıklarında ise ülkenin çeşitli yerlerinde eş zamanlı patlayan bombalar ile Diyarbakır'da "Teröre lanet ve kardeşlik" mitingi kararı aldılar. Bu eylem Cumhuriyet mitinglerinin devamı iken, meydana gelen olaylar ile birlikte ismini "kardeşlik" koymaktan bile utanmadılar. Açık provokasyona atılan büyük bir adım için düğmeye bastılar. Var güçlerini sergilemelerine karşın yavaş yavaş uyanan halk kitlelerinin şamarı ile karşılaştılar. Organizasyon Diyarbakır'da çökmüş yüz binler ile miting yapmayı hedefleyenler ancak geldikleri 30 otobüs insanla alana inmişlerdi. Tüm çabalarına rağmen ise bölge halkı kışkırtmaları görmezden gelerek büyük bir oyunun maşası olmak yerine gelenlerin hiçbirinin burnunun bile kanamasına izin vermeden yolcu etmişlerdi. Özetle, yapılar sertleştikçe çatışmalarda yıllarca sona erdirilememiştir. Arada provokatörlerin ortaya çıkışı ise iyice gerginliği tırmandırmıştır. Terör ve şiddetle sonuca ulaşılamayacağı görünmesine karşın, çözümlere sırt dönmek aydınların ve gerçek vatanseverlerin çabalarını boşa çıkarmıştır. Çabalar boşa çıktıkça fatura millete ödetilmiştir. Siyasi irade geri adım attıkça olaylar büyümüş, ülke düşmanı güç odakları ise boş durmamış sürekli şer projeler üretmişlerdir. İç düşmanlar ve küresel güçler bir noktada buluştuklarında ise ortak eylemler başlamıştır. Bu eylemler dün olduğu gibi bugün de değişik boyutlarda sürmektedir. Direncin kırılması, demokrasinin engellenmesi için meydana getirdikleri farklı ideolojileri adına darbelere zemin hazırlamışlardır. He ne kadar yakın zamanda iki darbe atlattığımız bir gerçek ise de bu uğurda "görünen" ve "gizli" sayısız darbe yapılmıştır. Aynı darbeler ise hâlen günümüzde şekil, kurum ve sivil toplum örgütleri değiştirilerek yapılmaktadır. Teröre, provokasyonlara karşın birlikte hareket edemeyen TBMM ise her defasında olduğu gibi bugün de meşruluğunun tartışılır hâle gelmesine neden olmuştur. Saltanat ve güç kaygısı ise millet iradesine sahip çıkmak yerine özgürlüklerle mücadele eden siyasi anlayışlarda antidemokratik süreçlerin maşası olmuşlardır. O zaman şimdi bunu görme, anlama ve bununla mücadele zamanıdır. Her defasında söz konusu statükolar olunca Kürtleri ve dindarları tehlike olarak yansıtarak hedeflerine ulaşmak için ülkeyi yakmayı bile göze alan siyasileri tavsiye etme zamanı… Bu tasfiye süreci ile devletin içine kümeleşmiş olan çetelerin deşifre edilmesi ve sade bir vatandaş gibi yargılanmalarının önünün açılması için de güçlü siyasi anlayışları destekleme anıdır. Mücadelede başarı isteniyorsa Kürtler ve inançlı insanlar saf dışı bırakılmamalı, onlarla birlikte başarı hedeflenmelidir. İnsanların inanç değerleri ve kimlikleri var kabul edilerek birlikte verilecek bir mücadele gerçek millî mücadeledir.
Aslan Değirmenci / degirmenciaslan@gmail.com
Aslan Değirmenci / degirmenciaslan@gmail.com
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.