DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN 'Özür' Çok Hassas ve Karmaşık Bir Konudur Önce bir duygumu açıklıkla belirteyim. Yalnız Ermeniler ile Türkleri kardeş halklar olarak görmekle kalmam, aynı zamanda bu genel yaklaşımın ötesinde, Ermenilere karşı kişisel kardeşlik duyguları taşırım. Eski bir İstanbullu olarak Ermeni dostlarımızla yemeli içmeli günlerimizi hasretle anarım. Osmanlı - Rus 93 Harbi (1877-78 savaşı) ertesinde patlak veren olayların "büyük bir felakete" yol açtığını da bilirim. Ayrıca konunun Türk ve Türkiye cephesinden, zamanında yeterince ele alınıp konuşulmamış olmasının yanlışlığını da kabul ederim. Bu yanlışlığın ayrıca olayı daha içinden çıkılmaz hale getirdiği de yadsınamaz. İşin bir de unutulan yönü, o sıralarda Osmanlı ile ittifak halinde olsun, hasım olsun, bila istisna bütün emperyalist güçlerin Anadolu'da yaşanmış olan Türk- Ermeni trajedisinin önemli aktörleri olduklarıdır. Şimdi hakem ya da gözlemci rolünü üstlenmiş görünen ülkeler o dönemdeki tutumlarıyla bu trajedinin aktörleri, hem de tali (ikincil) değil, asli (başat) aktörleri arasındadırlar. *** Bu, kendi çıkarları için iki halkı birbirine düşüren, sonra kışkırttıkları Ermenileri alçakça ortada bırakan, asli aktörlerin, şimdi ellerini yıkayıp hakem masasına oturmalarında, Türkiye Cumhuriyeti'nin yıllar süren sessizliğinin de payı olduğunu görmezden gelemeyiz. Kabul etmemiz gerekir ki, Ankara'nın yıllar yılı politikası, suskunluk olmuş, kimi zaman kayıpların o kadar yüksek olmadığını (sanki rakamlar olayın nitel yönünü değiştirebilirmiş gibi) söylemekle yetinilmiş, en fazlası, savaş halinde Ermeni çetelerin faaliyetlerinin tehciri zorunlu kıldığı, Ermeni çetelerinin de Müslüman halka zulüm yaptığı ve cinayet işlediği hatırlatılmıştır. Ama bütün bunlar, bir bütün içine oturtulamamış, çeşitli arşivlerin açılması ve incelenmesiyle birlikte olayların gerçek yönü ortaya çıkarılamamış, "soykırım" iddiasını destekleyecek verilerin bulunmadığı yeterince anlatılamamıştır. Şu anda bir yandan Diyaspora, bir yandan Ermeniler, bir taraftan da geçmişin asli aktörleri, Türkiye'nin "Ermeni soykırımı"nı kabul etmesi için yoğun bir baskı yaparken, kendi siyasetçilerine adeta tarih yazma misyonunu yükleyerek, parlamanter yolla, tarihi saptırmayı yeğler bir tutum içindedirler. Hiç kuşkusuz, her toplumun tarihinde ak sayfalar gibi karalar da vardır. Hiçbir toplum bundan münezzeh (tenzih edilmiş - kötülükten arındırılmış) değildir. Hatta tarihe geçmiş en büyük kurbanların (Yahudiler) oluşturduğu devletler bile geçmişteki cellatlarının kendilerine uyguladıklarını anımsatan uygulamaların faili olabilmişlerdir. *** Bu itibarla, kimsenin geçmişi kimseden temiz değildir; hiçbir ulus da koca bir tarihin tümünde ellerinin temiz olduğunu iddia edemez. Türkiye de, gerçekten geçmişinde özür dilenecek bir şey olmuşsa diler, Almanya'da Willy Brand ile Gustave Heinemann'ın yaptıkları gibi... Ama bunun için önce tarihte ne olduğuna bakmak gerekir. Hiçbir ulus, başkalarının yanlış biçimde yazdığı bir tarihin sorumluluğunu zor ile sırtına almaz. Hiçbir ulus, yabancı bir meclisin kararıyla kendini vebal altına sokmaz. Unutmayalım ki, İngilizler, 1921'de İstanbul işgal altındayken, yani bütün Osmanlı arşivleri ellerindeyken, kendi belgelerine ek olarak ABD Dışişleri'nin kendi arşivlerini de Londra'nın kullanımına açtıkları halde, Ermeni soykırımı sorumlusu olarak tutuklayıp, Malta'ya götürdükleri dönemin kimi Osmanlı yöneticilerini "elde soykırım ile suçlayacak yeterli delil olmadığı" gerekçesiyle serbest bırakmak zorunda kaldıklarına göre, olayın canlı tanıklarının hayatta oldukları dönemden bu yana ne gibi deliller elde edildiğini sormadan özür dilemeye kalkmak, sanırım gülünç olur. Ayrıca özür dileyecek olanlar, kimlerden, hangi nedenle özür dileyeceklerini de açıklamak durumundadırlar. Ayrıca "özürcü" arkadaşların dikkatine sunmak istediğim bir başka husus daha var. Bilindiği üzere, 1915'te Ruslar Van üzerine yürümekteyken 11 Nisan'da bir isyan başladı. Van kenti Aram Manukyan'ın liderliğinde Taşnaksutyun komitecileri tarafından sarıldı. Uzatmayalım, 17 Mayıs günü, Manukyan güçleri kenti Ruslar'a teslim etti. Amerika'da yayımlanan Goçnak isimli gazete de, iftiharla koskoca Van'da yalnızca 1500 Türk'ün sağ kaldığını yazıyordu. Şimdi imzacı arkadaşlarımız, o olaylar sırasında ölenlerin torunlarından da, özür dileyecekler mi, dileyeceklerse neden ve kim adına?... Burada bir gerçeği daha vurgulayalım; Soykırımın olmaması, tehcir sırasında kimsenin hiçbir sorumluluk taşımayacağı anlamına da gelmiyor. Ermeni kardeşlerimizin tarih içinde başlarına gelmiş olan bu olaydan dolayı gördükleri üzüntüyü anlıyorum. Bu kardeş kavgasının her iki tarafı için de üzüntü duyuyor, bu duygulara, çeşitli gerekçelerle bigâne kalınmasına da karşı çıkıyorum. Ama önce neyin ne olduğunu öğrenelim, meseleyi bir açıklığa kavuşturalım, yoksa gülünç çelişkiler yumağının içine hapis olur kalırız. asirmen@cumhuriyet.com.tr
www.TurkceKarakter.com Bozuk görünen Türkçe harfleri düzelten site. |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.