(anadoluhaber) Re: gizli örgütler ve İbrahim bey'e soru...

      dünyada   önemli   kişi   ve  örgütlerin   bulundugu  bir  gerçek  ; ama   bunların  bazıları 
aşikar  bir  şekilde   ordata   ve  bazıları   perde  arkasında   bulunuyorlar  veya  bulunmaları  gerekmektedir .
  bunlardan  bazıları  sadece   örgüt  deyiller   sadece    sahsiyettirler  .
sahsiyet  demekle    eli  ve  kolu  uzun  ikili  ilişkileri   ve  baglantıları   oldukca  kuvvetli    bilgi  birikimi 
  fazla  olan  kendileri  her  konuda  geliştirenler  zamanla    bakıyorlar   ki   görüştügü   kişiler     fikir  ve  tahminlerine   güvenenleri  bilgi  paylaşımıyla   kendisini   bu    güçlü   insanlar la   DÜNYAYI   YÖNETEN  insanlarla  aynı  safta   oldugunu   görüyor  . gizli  ve  derin  örgütler   kişilerin  sahsiyetleriyle    güvenirligiyle ve  bilgileriyle   zamanla  yavaş  yavaş    sindire  sindire    birilerinin  uygun  görmesiyle  oluşuyor  .   her  hangi  bir  vatandaşa 
soruldugu  zaman     veya    bunun  okulunu   okuyupta  ben   gizli  olarak  dünyayı  yönetmek istiyorum  diyemez  .
  ancak  birileriyle  istegiyle   ( tıpkı  zamanında  onun  gibi )  uygun  görülür  ve   bu  özel  aga  alınır  .
 
  mesela  gizli  örgütlerden    Bilderberg   örgütünü  bir çok kişi bilir ;
   bunun  detayını  ve  kaynagını    (  google    )  de  bulabilirsin  bir  çogunu   da    araştırarak  bulabilirsin .
  bir  de  gizli   örgütler   daim   için    ve  her  zaman  her  yerde  olurlar ve    bunlar  her  yerden  seçilmiş 
 bireyler    olarak    işlerini,  yerine  getirirler   yani  ülkelerini  ve ya  başka   ülkeden  bir  ajan   olarak
görevlerini  sürdürürler .  aralarında  öyleleri  varkii   kendi  ülkesinde   başka bir   ülkenin  servisine  dahii 
calışanları   oluyor  .
    hatta  geçenlerdede    sayın  dogu  perincek   ifadesinde   saycıya    verdigi  bilgiye   ve  basınada   yansıyan   bilgilere  dayanarak  bunu  söylüyorum    (  benim  iddiam  deyil  bu )    sayın  erdoganın   bile  bu  örgütün  üyesi oldugu  söylenmiştii  .




From: hhsungur@hotmail.com
To: anadoluhaber@googlegroups.com
Subject: (anadoluhaber) gizli örgütler ve İbrahim bey'e soru...
Date: Fri, 6 Feb 2009 11:59:21 +0000

İbrahim Bey;
 
Ben,Mersin'de haftada birgün,yerel bir kanalda siyasi içerikli bir yapım üretmekteyim.İlettiğiniz bilgiler için,kişisel adresime yazarak,kaynak desteğinde bulunur musnuz?
 
saygılarımla
hüseyin SUNGUR 







From: ibrahimtaskirann@hotmail.com
To: anadoluhaber@googlegroups.com
Subject: (anadoluhaber) RE: { Dünyayı yöneten gizli örgütler
Date: Tue, 3 Feb 2009 13:28:41 +0200








From: ibrahimtaskirann@hotmail.com
To: ahmetaltan111@gmail.com
Subject: RE: { Dünyayı yöneten gizli örgütler
Date: Tue, 3 Feb 2009 13:27:25 +0200


    selamlar  bunlarıda  paylasmak istedim ;






ABD'de medyayı ve beyinleri kim kontrol eder?
ABD'de her yere yayılan ve en çok seyredilen kanallar yaklaşık 15 aile tarafından ve 24 şirketle yönetilmektedir (Chomsky, 1988, 1991, 1992, 1994). Bu şirketler şunlardır (Chomsky, 1988, 1991): Advance Publications (Newhouse ailesi), Capital Cities (Devlet Kökenli, DK), CBS (DK), Cox Com (Cox ailesi), Dow-Jones (Bancroft-Cox ailesi), Gannet (DK), GE (General Electric), Hearst (Hearst ailesi), Knight-Ridder ailesi, News Corp (Murdoch ailesi), New York Times (Sulzberger ailesi), Reader's Digest (Wallace ailesi), Scripps-Howard (Scrips ailesi), Storer Corp (Storer ailesi), Taft (Taft Ailesi), Time Inc. (karışık ve DK), Times Mirror (Chandler ailesi), Triangle (Annenberger ailesi), Tribune Co. (McCormick ailesi), Turner Broadcasting (Turner ailesi), Fox Broadcasting (Fox ailesi).
ABD'de bugün, hem gizli-derin devletten izinsiz, hem de bu ailelerden izinsiz hiç bir gerçeği yayımlayamazsınız (ABD gizli devleti için bkz. Vankin 1996; Constantine1997; Blum 2000). Belirli bir elit zümrenin kontrolü altında olan ABD medyasının, bunun bir sonucu olarak da dünya medyasının gerçeklerle ilgili fazla bir bilgi yayınlanması beklenemez. Zaten tüm Amerikan halkı 11 Eylül olayında olduğu gibi medya tarafından tamamen uyutulmuş ve inanılmaz senaryolar ile sadece Amerikan halkı değil, tüm dünya kandırılmıştır (Meyssan 2002; Sayın 2002).
Bu şirketlerin pek çoğunun yöneticisi özel ve elit bir alt kültürden gelmektedir ve hep aynı söylemi dile getirirler ve Yeni Dünya Düzeni'nin temel bir parçasıdırlar. Bu eğilim, dünyayı dinlemek ve yönetmek için NSA (National Security Agency) tarafından kurulmuş ECHELON sisteminin diğer üyeleri Ingiltere, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya'da da pek değişmemektedir (Sayın 1998; Hager 1997). ABD'de de Washington ve New York merkezli CFR'nin yerini bu ülkelerde Bilderberg ve Trilateral Komisyon almaktadır.
Medyanın başında da mutlaka bu örgütlerin elemanları bulunur. Aşağıda bazı örnekleri sıralıyoruz. (Kısaltmalar B: Bilderberg üyesi; T: Trilateral Komisyon; C: Council on Foreign Relations, en az iki veya üç gizli cemiyete üye olanlardan örnekler verilmiştir, bu örgütler daha sonra tanımlanacaklardır, Kaynak: Ross 2000):
Robert Erburu (C ve T): Times Mirror başkanı
Forester Lynn ( B ve C): Netwave Inc. Haberleşme sistemleri
Paul Gigot (B ve C): Wall Street Journal, Washington yazarı.
Henry Anatole Grunwald (B ve C): Time dergisi, editör
Jimmie Lee Hoagland (B ve C): Washington Post, editör yardımcısı.
Claude Imbert (B ve T): Le Point, Paris.
Dinç Bilgin (B ve T): Sabah Yayıncılık ve 1 Numara Yayıncılık.
Wyatt Thomas Johnson (C ve T): CNN başkanı.
Flora Lewis (C ve T): New York Times, Paris, köşe yazarı
Charles William Maynes (B ve C): Foreign Policy Magazine, Carnegie vakfı (CIA bağlantılı)
Albert J. Wholstetter (B ve C): Wall Street Journal, yazar
Robert Leroy Bartley (B, C ve T): Wall Street Journal, Editör ve başkan.
Thomas L. Friedman (B, C ve T): New York Times, köşe yazarı.
David Gergen (B , C ve T): US News and World Report, Başkan ve editör.
Katharine Graham (B, C ve T): Washington Post, direktörlerden
James Fulton Hoge (B, C ve T): Foreign Affairs Magazine direktörü (bu dergi CFR'ın resmi organıdır).
Mortimer Benjamin Zuckerman (B, C ve T): US News ve World Reports, Atlantic Montly, NY Daily News. Baş Editör.
Dünyada hakimiyeti elinde tutan bu Anglo Sakson ve Yahudi medyalarında tek bir ideolojinin borusu öter: Globalizm. Globalizasyonun ve Yeni Dünya Düzeni'nin temel felsefesini ortaya koyan da ORDO AB CHAO (Kaostan Düzen) mottosu ile ortaya çıkmış Illüminati, Skulls and Bones Society (SBS, Kuru Kafa ve Kemik Cemiyeti), Bohemian Grove (veya Bohemian Club) gibi gizli cemiyetlerin ta kendisidir! Daha sonra bu cemiyetlere 20. yüzyılda Council on Foreign Relations (CFR, Dış Ilişkiler Konseyi), Bilderberg ve Trilateral Komisyon eklenecek ve diğer ülkelere de yayılarak kayıtsız şartsız bir Yeni Dünya Düzeni veya bir Anglo Sakson Firavunlar devri yaratmak için büyük bir mücadele verilecektir (Sutton 1986; Domhoff 2000; Ross 2000; Marrs 2000).
Dünyadaki pek çok tüketim malzemesini ve diğer malları sistematik gizli örgüt ağına sahip bir elitler grubu kontrol etmektedir. Bu elitler grubu tüm dünyaya yayılmışlar ve pek çok kilit noktayı bilinçli ve planlı bir biçimde işgal etmişlerdir. Artık dünyayı yöneten bir Büyük Ağabey vardır ve bu Büyük Ağabey bahsedilen elitlerin oluşturduğu gizli bir ağdır; bu ağın tarihsel mistik bir geçmişi de vardır! Büyük Ağabey örgütünün üye sayısı 8-10 bini aşmaz, ama savaşların çıkmasından dünyadaki para hareketlerine, uyuşturucu trafiği ve kara paradan ülkelerin çökertilmesine, hükümetlerin değiştirilip, ülkelerin parçalanmasına kadar (Rusya ve Yugoslavya örneği) bu elitler grubu ve Büyük Ağabey etkilidir.
Yeni Dünya Düzeni, arkasında masonik gizli örgütlenmelerin olduğu bir uluslararası ağın ve Council on Foreign Relations (Dış ilişkiler konseyi), Trilateral Komisyon ve Bilderberg isimli örgütlerin planlayıp, dünyaya dayattığı kayıtsız şartsız emperyalist bir sömürü sistemidir.
Yeni Dünya Düzeni ve bu örgütler neden tehlikelidirler?
Yeni Dünya Düzeni'nin amaçları ve tehlikeleri hakkında tonlarca kitap yazılmış, globalizasyonun insanlığa sunacağı acımasız gerçekler hakkında yüzlerce konferans verilmiştir. Fakat bahsedilen gizli örgütlerin ve CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyo'nun tehlikeleri hakkında yazılan kitaplar bir avuçtur. Çünkü bu örgütler hakkında bilgiye ulaşmak çok zordur. Bu örgütlere üye olan kişiler istihbarat örgütlerinin, silahlı kuvvetlerin, NATO'nun veya Savunma Bakanlıklarının, bankaların, dev tröstlerin en tepesindeki insanlardır. Nazilerden pek de farklı olmayan bu insanların gerçek yüzlerini daha iyi anlayabilmek, ancak onların dünya insanlığı üzerinde oynadıkları rolü sergileyerek mümkün olabilir. Bu örgütler niye tehlikelidirler? Çünkü:
Savaşları onlar çıkarırlar. Ne kadar süreceğine onlar karar verirler, kimlerin katılacağına ve hangi sınırların çizileceğine onlar karar verirler (Şu anda içine girmekte olduğumuz savaşta olduğu gibi). Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasında J. P. Morgan ve Rockefeller'ın büyük etkileri olduğu ve savaş sonunda da inanılmaz kârlar elde ettikleri bilinmektedir (Marrs 2000). Ayrıca 2. Dünya Savaşı'nın başında (Hitler'in yükselişinde de) Rockefeller grubunun Hitler'e yaptığı yardımlar bilinmektedir. Rockefeller'lar, bu Büyük Ağabey'in, CFR veya Skulls and Bones Society'nin merkezindedirler.
Parayı kayıtsız şartsız onlar kontrol ederler. ABD'deki Merkez Bankası'ndan tutun, diğer uluslardaki merkez bankalarına kadar tüm temel bankaların kilit noktalarını onlar kontrol ederler. Iskonto oranlarını, para teminini, altın stoklarını ve altın fiyatlarını, borsa fiyatlarını onlar ellerinde tutarlar ve kontrol ederler. Dünyada akmakta olan tüm kara para bu örgütlerin kontrolündedir.
Hükümetleri onlar kontrol ederler. Pek çok ülkede kimin başbakan, kimin vali veya kimin yönetici konumuna geleceğini onlar kontrol ederler. Gerekirse hükümetleri yıkarlar, yerine yenisini kurarlar, işlerine gelmezse onu da yıkarlar ve bunu kimsenin ruhu duymadan yaparlar. Medya bu gerçeklerden bahsedemez.
Medya ve bilgiyi onlar kontrol ederler. Temel pek çok medya kuruluşlarını onlar kontrol ederler. Beyin yıkama yöntemleri ve medyayı yönlendirme yöntemleri korkunçtur. Onların izni olmadan büyük medyaya yayın yapmanız mümkün değildir.
Ücretleri, vergileri maaşları onlar kontrol ederler. Emeğinize net olarak hakimdirler. Tüm ücretleri, endüstrilerdeki maaşları, işçi maaşlarını onlar kontrol ederler.
Mafyayı onlar kontrol ederler. Detaya girmeye gerek yok, çünkü zaten kendileri mafyadır. Diğer mafya örgütlenmelerini onlar kontrol ederler.
Bilimi ve teknolojiyi onlar kontrol ederler. Bilimi ve teknolojiyi çok kilit noktalardaki öğretim görevlileri veya çok kilit noktalardaki şirket görevlileri sayesinde onlar kontrol ederler.
Istihbarat örgütlerini ve orduları onlar kontrol ederler. ABD'deki hemen her istihbarat örgütünün üst düzey görevlisi veya ileri geleni ya bahsedilen gizli örgütlerin üyesidir, ya da CFR, Trilateral Komisyon veya Bilderberg üyesidir. Avrupa ve Japonya'daki istihbarat örgütlerinde de bu kişiler çok etkilidir. Türkiye'de ise son 50 yıldır yönetici konumuna gelmiş pek çok kişi ya Trilateral Komisyon veya Bilderberg üyesidir.
Şu unutulmamalıdır: Bu örgütlerin güçleri, nitelikleri ve üyeleri ortaya çıkarıldıktan sonra kesinlikle alt edilebilirler. Bu örgütleri böylesine sıralamak onların yenilmez oldukları vurgulamak amacıyla değil, aksine onların iç yapılarını ortaya koymak ve alt edilebileceklerini vurgulamak amacıyla yapılmaktadır.
Aşağıda her üç örgüte de (Trilateral Komisyon, Bilderberg ve CFR) üye olan kişilerin isimlerini ve bulundukları konumları sunuyorum (Ross 2000).
Her üç örgüte de üye olan elitler:
Paul Arthur Allaire: Xerox şirketi direktörü, CFR direktörü.
Graham T. Allison: Ulusal Politika Merkezi üyesi, eski CFR Direktörü.
D. Orville Andreas: Archer Daniels Şirketi Başkanı.
R. Leroy Bartley: Ünlü Wall Street Journal Editörü.
C. Fred Bergsten: Ünlü Brookings Institition Yöneticisi.
Robert R. Bowie: Kıtalararası Geliştirme Merkezi üyesi.
John Bredemas: Texaco şirketi direktörü, eski senatör.
Zbigniew Brzezinski: Ulusal güvenlik danışmanı, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü.
John H. Chafe: Senatör, Fin. Sel. Intellig. Direktör.
Bill Clinton: Eski Başkan, Arkansas Valisi.
Richard N. Cooper: Harvard'da Prof. CFR direktörü, Devlet Bakanlığı, Ekonomik işler.
Gerald Corrigan: CFR direktörü, Federal Merkez Bankası. Eski direktörü, Goldman Sachs.
Lynn E. Davis: Devlet Bakanı, Uluslararası Güvenlik Sekreteri.
John Mark Deutch: CIA direktörü, Savunma Bakanlığı.
Martin S. Friedman: Prof. (Harvard) Ekonomik Araştırmalar Ulusal Bürosu.
Stephan J. Friedman: Goldman Sachs Şirketi.
Thomas L. Friedman: New York Times gazetesi, köşe yazarı.
David. L. Gergen: US News ve World Report Direktör ve Clinton'ın danışmanı.
Louis Gerstner: IBM Şirketi sahibi ve Başkanı.
Kathrine Graham: Washington Post gazetesi, köşe yazarı ve Brookings Inst.
Maurice Greenberg: CFR direktörü, Am. Int. Group Inc. Başkan Yardımcısı.
Lee Herbert Hesburgh: Senatör, Indıana uluslararası ilişkiler.
W. Alexander Hewitt: Jamaica Büyükelçisi.
James F. Hoge: CFR'nin yayın organı Foreign Affairs'ın direktörü.
Richard Holbrooke: ABD Büyükelçisi, B. M. üyesi Credit S. First Boston Corp.
Vernon E. Jordan: Aikin, Huer and Feld Şirketi, RJR Nabisco yöneticisi.
Henry A. Kissenger: Nıxon ve Carter dönemi Devlet Bakanlığı, Sekreter.
Winston Lord: Devlet Bak. Sekreter yardımcısı, Doğu Pasifik ve Asya Ilişkileri.
Jessica T. Mathews: Uluslararası barış için Carnegie Vakfı Başkanı (CIA ve DIA).
Winston P. McCracken: Michigan Üniversitesi Prof.
Robert Strange Mc Namara: Dünya Bankası Başkanı, Eski Savunma Sekreteri, Brookings Inst. (CIA bağlantılı).
Walter F. Mondale: ABD Büyükelçisi, Japonya Devlet Bakanlığı.
J. Benjamin Nye: Hazine Bakanlığı Sekreteri ve etkin başkanı.
Joseph S. Nye: Ulusal Istihbarat Konseyi Başkanı, Harvard Dekanı
Rozanne L. Ridgway: Atlantik Konsül, RJR Nab Direktörü.
Charles W. Robinson: Kıtalararası Geliştirme Konsülü, Brookings Inst. (CIA bağlantılı).
David Rockefeller: Chase Manhattan Bankası başkanı, Rockefeller Şirketi Başkanı, CFR başkanı, Trilateral Komisyon başka. Bahsedilen tüm örgütlerin başındaki çekirdeğin yöneticisi.
Brent Snowcroft: Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan yard, CFR eski başkanı.
Helmut Sonnefeldt: Brookings ve Carnagie Endowment (CIA bağlantılı).
George Soros: Soros Fund Başkanı, Open Society Institute.
Laura D. Tyson: Prof, Harvard, Ekonomik danışmanlık Komisyonu başkanı.
Paul A. Volcker: Federal Reserve System (Merkez Bankası) Başkanı.
John C. Whitehead: Brookings Institution başkanı (CIA yan kuruluşu) NYC, AEA investor.
Paul D. Wolfowitz: John Hopkins Ünv Dekanı, Ileri Uluslararası Ilişkiler (CIA).
Robert B. Zoellick: Stratejik ve Uluslararası Ilişkiler Merkezi başkanı.
M. Benjamin Mortimer: US News, World Reports, NY Daily News, Atlantic Montly Başkanı ve yöneticisi, pek çok medyayı kontrol etmekte.
Eski ve Yeni Dünya Düzeni'nde gizli cemiyetlere kısa bir bakış
Dünyanın kuruluşundan beri insanlar sosyal sistemler içinde belirli bir güç arayışında olmuşlardır. Belirli sosyal sınıflarda ve özellikle 16-18. yüzyıldan sonra yönetici sınıfı teşkil eden üst burjuvazide belirli mevkilerin dağılımı arz-talep dengesine uygun olmamaya başlamıştır. Ayrıca klise ve din baskısına karşı da, farklı ve daha açık görüşlü düşünceye sahip insanlar farklı örgütlenmeler içine girme ihtiyacı duymuşlardır. Bu yüzyıllarda eski mistik gizli cemiyetlerin de törelerini ve yöntemlerini kullanan yeni yapılanmalar görmekteyiz. Masonluk ve ILLUMINATI bu özellikleri fazlasıyla içermektedir.
Aslında gizli cemiyetler büyünün ve ayinlerin başladığı çok eski dönemlere kadar gider ve pek çok gizli cemiyetin kuruluşu Mısırlılar ve Mezopotamyalılar zamanına kadar uzanmakta, Sümer ve Akadlara, 5000 yıl önceye gitmektedir. Ama ilk gizli cemiyetlerin temel çıkış noktası din ve Tanrı ile bütünleşme çabasıdır. Ilk gizli cemiyetleri oluşturanlar da zaten şamanlar, din adamları ve ruhban sınıfı olmuştur. Zoroastrianizm, Mithraism, Pitagorasçılık, Neo-Platonizm, Kabalizm, Sufism, Batıniler (Hasan Sabbah'ın gizli cemiyeti), Tapınak ve Malta Şovalyeleri ve Gül Haç örgütü ve daha binlercesi Mısır, Mezopotamya ve Ortadoğuda kendi inanç, sembolizm ve ritüel sistemleri ile yoğrulmuşlar ve yıllarca birbirlerinden etkilenerek Rönesans dönemine kadar ulaşmışlardır. Burada söz konusu olan masonik cemiyetlerdir, ama burada hedefimiz tüm masonları ve masonik aktiviteleri kötülemek değildir. Yüzlerce kola ayrılmış olan masonluk kendi alt kültürü içinde bazı masonik olguları ve yapıları da beraberinde getirmiştir. Masonluğun tarihte insanlara olumlu etkileri de olmuştur. Öncelikle 18. yüzyıl öncesi Anderson Anayasası'ndan önceki masonların pek çoğu aydınlanmacı ve bilimsel kişiliği ön plana çıkan kişilerdir.
Varlığı halen tartışılan Gül Haç (Rose Croix) örgütünün de masonluğun farklı bir devamı olduğu, hatta 1614'lerde kliseye karşı Ingiltere'de manifestolar verdiği de söylenir. Rose Croix'da bulunduğu ve büyük üstatlık yaptığı söylenen bazı kişileri son yıllarda bulunan parşomenlerdeki kayıtlarına ve 'Holly Blood and Holly Grail' (Kutsal Kan, Kutsal Kase) isimli kitaptaki bilgiye göre sayalım isterseniz (Baigent 1983). Leonardo da Vinci (1510-1519); Robert Boyle (1654-1691); Isaac Newton (1691-1727); Charles Radclyffe (1727-1746); Victor Hugo (1844-1885); Claude Debussy (1885-1918). Daha pek çok ünlü isim mevcut bu gizli masonik örgüttedir! Bu örgütün de farklı bir masonik örgüt olarak faaliyetlerini halen dünyanın heryerinde sürdürdüğü iddia edilmektedir. ILLUMINATI'ye de bir kol veren grubun Gül Haç teşkilatı olduğu düşünülmektedir.
Bu gizli cemiyetlerin hepsi tarihte olumsuz etkiler yapmamıştır, aksine Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Cemiyeti Fransız Ihtilali ve Amerikan Devriminin örgütlenme yapısını ve temel kardeşlik, eşitlik felsefesini oluşturmuş, devrimlere ideolojik bir ağ örmüştür. Fransız Ihtilali'nin pek çok kahramanı masondur. Kuzey Amerika'ya masonluk 1730'larda gelmiştir. Benjamin Franklin 1731'de mason olmuş ve 1734'de Pennsylvania'nın Büyük Üstadı olmuştur. Rose Croix'ların (Gül Haç) üçlü konsülünde yer almıştır. George Washington 1752'de masonluğa alınmış 1789'da da Başkan olmuştur. Amerikan başkanlarının büyük çoğunluğu masondur. Masonik örgütlerin pek çoğu Türkiye'de de adı çok tartışılan Tapınak Şovalyeleri'ne dayanır.
Tapınak şovalyeleri
Tapınak şovalyeleri, Haçlı seferleri sırasında Hugues de Payen isimli soylu bir şovalye tarafından 8 diğer şovalye ile birlikte 1119'da kurulmuştur (Baigent 1983; Barret 1999; Draul 1989). Bu dönem Hasan Sabbah'ın ve Batinilerin etkisinin bitmek üzere olduğu bir dönemdir. 1099'da Kudüs alınınca, Tapınak şovalyeleri buraya giden hacıları ve Avrupalıları korumak için devreye girdiler. Resmi olarak Troya konsülü tarafından 1129'da Isa'nın Fakir Şovalyeleri ve Süleyman Tapınağı Tarikatı olarak kuruldular. Tapınak şovalyelerinin sayısı hızla arttı, 1130'da 300 kadar Tapınak şovalyesi Kudüs civarına vardı. Tapınak şovalyesi olabilmek için klise karşısında fakirlik yemini etmek, bekaret ve kliseye itaat başta geliyordu. Görevleri din adamlarını ve Kudüse gidenleri korumaktı. Sayıları arttı, Anadolu'da ve Kudüs civarında kendilerine kaleler inşaa ettiler ve kendilerine ait bir alt kültür kurdular. 1139'da başarılarından dolayı Papa Innocent II onlara tam bağımsızlık tanıma hatasında bulundu. Krallar ve soylular da hoşlanmamalarına rağmen mecburen Tapınak Şovalyeleri'ne toprak ve toprak kirası alma hakkı tanıdı. Böylece sayıları binleri aştı ve hem Anadolu'da hem de deniz kenarındaki diğer bölgelerde kaleler inşaa ettiler ve duvarcı ustası anlamına gelen ilk 'masonik' aktivitelerine başlamış oldular. Zamanla soyulmaktan korkan hacılara yardımcı olmak için onların değerli eşyalarını muhafaza etmeye, ilk seyahat çeklerini ortaya çıkarmaya başladılar. Tabii gizli bazı işaretler taşıması gereken bu yazılı kağıtlardaki semboller yüzyıllardır bölgedeki mistik akımlardan etkilendi ve onların alt kültürleriyle bütünleşti.
Tapınak Şovalyeleri'ne üye özel olarak seçilir, tarikata kabul edilirler ve çok farklı bir eğitimden geçirilirlerdi. Bu sırada Arapça öğrenip, eski Yunan eserlerini okumaya başladılar. Bankerlikle ve ticaretle de çok zenginleştiler. Papalık ve Fransız kralı onların gücünün azaltılması gerektiğini sonunda anladılar, çünkü hermetizm, alkemi (simya) ve bilimle de uğraşan bir alt kültür yaratmışlardı. 1307'de Papa Clement V'in emri ile bazı Tapınak Şovalyeleri geri çağrıldılar, büyücülükle suçlandılar, işkence gördüler ve yakıldılar. 1314'de Tapınak Şovalyeleri'nin büyük üstadı Jacques de Molay Paris'te bir kazığa çakılarak yakıldı. Bunun üzerine geri çağrılan Tapınak Şovalyeleri Iskoçyaya kaçtılar ve orada operatif masonluğu kurdular ve Anadolu'daki, Kudüs'teki kaleleri ve merkezleri ile haberleşmeyi sürdürdüler. 36'sının haricindeki Tapınak Şovalyelerini yakalayamadılar. Özellikle suçlama büyü, hermetizmle (ilk kaynakları astroloji, astrolojiye dayalı hekimlik ve büyü olan, I.S. II ve III yüzyılda ise Stoacılığın ve Platonculuğun, Zerdüşt dininin de da damgasını taşıyan, Hristiyanlığını Mesih anlayışını reddeden, Batı mistisizminin esasını oluşturan bir felsefe ve din) ve alkemi ile uğraşmaları, maddi güçlerini Papalığın hizmetine sunmamaları ve Papalığa garip gelen sembolik ve allegorik ritüelleriydi. Bu ritüellerde söylenen sözler ezberleniyordu ve yazılı değildi ve ne yaptıkları belirsizdi, kliseye karşı ayaklanıyor olabilirlerdi. Avrupa'da büyük bir olasılıkla Tapınak Şovalyeleri daha sonraki yüzyıllarda farklı örgütler olarak devam ettiler, bunların en önemlisi aşağıda açıklayacağımız Rose Croix (GÜL HAÇ) örgütüdür.
Rose Croix (Gül Haç örgütü)
1188'de Prieree De Sion MS 46 yılında kurulan ORMUS (inisiye edilenler tarikatı veya tekris edilenler tarikatı) isimli tarikatın bir adının da l'Ordre de la Rose-Croix Veritax olduğu, bir rivayete göre de Isa'nın çarmıhtan inip bu tarikatı kurduğu söylense de, Dames Frances Yates'e göre ilk ismine 1614'de yayımlanan Fama Fraternatis'de, Confessio Fraternatis ve The Chemical Wedding of of Christian RosenKreuz' da rastlanır. Bu devirde yazılan ve Rosy Cross Manifestoları olarak bilinen üç eser bir Hıristiyan olan Rossy Cross'dan ve allegorik bir efsaneden ve bir manifestodan bahseder. Almanya'da 1378'de doğan Rosy Cross Anadolu'ya ve kutsal topraklara gitmiş 106 yaşında 1484'de ölmüştür. Bu eserler simya ile, gizli bilimle ve tıpla uğraşan kliseye karşı olan gizli bir topluluğun varlığından dem vurur. Eserlerde masonik sembolizm ve dolaylı anlatım kullanılır. Bu yazılarda belirttiğimiz gibi Boyle ve Leonardo da Vinci'den, Isaac Newton'a kadar pek çok bilim insanı bu gizli örgüte üye olmuş ve bu örgüt sayesinde kendini geliştirmiştir. Örgütün tüm özellikleri masoniktir ve Tapınak Şovalyeleri ile ilişkileri olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Daha sonra ABD'ye masonluğu getiren kişiler ve Benjamin Franklin'in kendisi bile Gül Haç örgütünün iç çekirdeğindendir. Manifestolar insanlık için çalışan kardeşlik ve iyiliği yayma motiflerini işler, Fransız Ihtilali ve Amerikan ihtilalinde de gelişen devrimci masonik örgütlenme Rose Croix ile içiçedir. Gül Haç isminin de çok sembolik bir anlamı vardır (detaylar için Baigent 1983 ve Barret 1999) Rose Croix ayrıca pek çok yönü ve mistik işlevi ile Kabalizmle içiçedir, bu da hem Yahudilerden hem de konuyu işleyen Tapınak Şovalyelerinden geçmiş bir gelenektir. 1623'de Gül Haç örgütü Pariste çok yaygındı ve bazı üyelerinin görünür, bazı üyelerinin de görünmez olduğu ve görünmez olanların şeytanla işbirliği içinde olduğu dedikodusunu doğurmuştur. 1640'larda Avrupa ve Ingiltere'de pek çok Rose Croix örgütü mevcuttu ve Ashmole ve Lilly tarafından Londra'da 1646'da kurulan bir locanın Hür ve Kabul Edilmiş masonluğun, Tapınak Şovalyeleri ile birlikte temeli attığı iddia edilmiştir. 17. Yüzyıldan sonra Gül Haç örgütü masonluktan daha gizli ve daha ölümcül bir biçimde devam etmiş ve bir kola ayrılarak ILLUMINATI'yi oluşturmuştur. Rose Croix o kadar gizlidir ki, halen sürüp sürmediği bile resmi olarak bilinmemektedir. Şeytana taparlar mı? Bu konuda belirsizdir, ama 20. yüzyılın başında GOLDEN DAWN (ALTIN GÜNDOĞUMU) isimli koyu okkült, kara büyü ve satanizm örgütünü kuran Aleister Crowley'in Rose Croix örgütünden olduğu iddia edilmektedir, aynı zamanda Crowley Hür, Kabul Edilmiş Masonlar Locası'nda Büyük Üstadlık yapmış, Skoç ritinde de 33. derece mason olmuştur.
Yaptığım araştırma ve incelemelerden çıkardığım sonuç, Rose Croix örgütünün hiç bir zaman yok olmadığıdır. Fakat başka örgütler doğurmaya devam etmiştir. 16. yüzyıldan beri gerek masonluğun, gerekse ILLUMINATI'nin ve Skulls and Bones Society'nin doğuşunda etkin rol oynamıştır. Ama Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar resmi ve kanuni bir dernek olmasına karşın, ne ILLUMINATI ne de Rose Croix ortaya çıkıp kendini gösteren birer dernek değildirler ve masonluğu kendilerine üye çekmek için bir havuz olarak kullanırlar. Yani daireler içiçedir. En içteki dairede ve çelik çekirdekte hangi mistik gizli örgütün yüzyıllarca etkili olduğu meçhul kalmıştır.
Illuminati
Illuminati 1 Mayıs 1776 da Adam Weishaupt tarafından Bavyera-Almanya'da kurulmuştur. Adam Weishaupt Ingolstadt Üniversitesinde hukuk profesörü iken masonik eğilimlere merak sarmış ve bir gizli örgüt kurmuştur. Ama hükümete karşı bazı hareketler de içeren yayınları nedeniyle 1786'da polis tarafından basılmış ve ondan sonra da tamamen yer altına inmiştir. Illuminatinin daha sonra çok güçlendiği ve 1833'de Yale Üniversitesinde General William Russel tarafından Skulls and Bones Society (SBS) olarak kurulduğu rivayet edilmektedir (Marrs 2000; Sutton 1986). Yani bir rivayete göre SBS Illuminatinin ABD'deki devamıdır. ILLUMINATI'nin Rose Croix örgütü ile direkt ilişkisi olduğu bilinmektedir. Hangi ülkede birleşik çalışırlar, hangi ülkede farklıdırlar ve ayrılırlar bilinemez. Bu gizli örgütlerin terör örgütlerinden özde pek bir farkı yoktur; terör örgütleri bomba ve silahla terör ve anarşi yaratırlar. ILLUMINATI, SBS, CFR ve benzerleri ise sadece anarşi ve kaosu yani ORDO AB CHAOS'u (kaostan düzen) imza yetkisi, uluslararası strateji, paranın kontrolü ve mafyanın indirekt kontrolü ile yaratırlar.
Illuminati adını ve üyelerini inanılmaz bir sır gibi saklayan ve ölümcül bir kuruluştur. Bugün hemen her ülkede mevcuttur. Özel eğitim, tören ve alt kültürlerden gelmeyenler Illuminatiye kabul edilmezler. ABD başkanlarının pek çoğu Illuminati'den ya icazet alırlar ya da üyesidirler. Bu gizli örgüte ihanet edenlerin cezası kayıtsız şartsız ölümdür. Illuminatinin NATO ile veya Gladyo gibi yeraltı örgütleri ile de ilişkisi olduğu sanılmaktadır (Domhoff 1974, 2000; Sutton 1986, 1988, 1990; Marrs 2000; Ross 2000; Marrs 2001)
Skulls and Bones Society (Kuru Kafa ve Kemikler Örgütü-SBS)
Baba ve oğul George Bush'un üyesi olduğu SBS, merkezi Connecticut Yale Üniversitesi'nde olan çok gizli bir cemiyettir (Ironhouse 2002; Sutton 1986). Her yıl sadece bu örgüte 15 kişi girebilir, ama bu 15 kişi daha sonra ABD'de en kilit noktalara getirilir, ayrıca akrabaları ve dostları da bu elitizmden paylarını alırlar. Sayıları az olmasına rağmen etkileri fazladır ve bir çember içindeki merkez usulüyle çalışırlar, yani bir çemberdeki çeşitli noktaların kontrolü bir SBS üyesinde ise, onlar için sorun çözülmüştür, bu nedenle üyelerini yönetici ve etkin çemberlerin merkezine koyarlar. Tabii ki ILLUMINATI, Rose Croix (Gül Haç), Trilateral Komisyon ve CFR ile ile direkt ilişkileri vardır.
Her ikisinin de gizli Rose Croix örgütü ile ilişkisi vardır. Alphonso Taft daha sonra ABD başkanı ve SBS üyesi olan William Howard Taft'ın da babasıdır. SBS'nin son 150 yılda 2500'den fazla üyesi olmuştur. SBS Yeni Dünya Düzeni'nin temel ideologlarından biridir (Bohemian Grove ve CFR ile birlikte). Elimizdeki ilk kayıtlar Haziran 1882'ye aittir.
Bu gizli cemiyete girebilmek ancak davetle mümkündür ve inisiasyon töreni masonlarınkine çok benzer. Fakat tüm ritüeller ve yapılanlar gizlidir, kimse dışarıya bilgi sızdıramaz. Inisiasyon törenlerinde denekler çırılçıplak soyunup bir tabuta girerler, bu tabuttan çıktıklarında yeniden doğmuş sayılırlar. Birbirlerini özel tanıma yöntemleri vardır. Son yüz yılda SBS üyeleri ABD'de en kilit noktalara gelmişlerdir ve özellikle belirli ailelerden seçilen kişiler özenle bu gruba alınır. Bu cemiyete girebilmek için temel özellik WASP olmaktır (White:Beyaz; Anglo Sakson ve Protestan). Başka ırka veya geçmişe mensup başka dinden olanlar bu yapıya giremez.
SBS ABD'de pek çok kilit noktaya gelmiş insanın yer aldığı bir cemiyet olmuştur. 6-7 kuşak öncesinden Anglo Sakson ve protestan olmasına çok dikkat edilir. SBS'nin temelinde bir çelik çekirdek iç hücre, etrafında daha büyük bir çember, onun etrafında da daha dış bir yapılanma vardır. Chapter 322 ismi ile de anılan iç merkezin direkt olarak merkezde olmak koşuluyla Trilateral Komisyon, CFR, Bilderberg, Atlantik Konsül (Bir 'round table' masonik grubu), Bohemian Grove (veya Bohemian Club), Pilgrem Society, ve SBS'nin dış gölge örgütleri (yani üye almak için havuz oluşturdukları yan klüpler vardır) (Marrs 2000; Marrs 2001; Sutton 1986, 1988, 1990).
ABD'ye yerleşen ve pek çok tüketim aracını kontrol altından tutan ve etkin ailelerden SBS'ye üye verenlerden bazıları şunlardır (çok uzun süredir bu ailelerin mutlaka bir kaç ferdi SBS üyesidir):
Whitney Ailesi ( yerleşim 1635, Watertown, Massachusets),
Perkins Ailesi ( yerleşim 1631, Boston Mass.),
Stimson Ailesi (yerleşim 1635, Watertown, Mass.),
Taft Ailesi (y. 1679, Braintree, Mass),
Wasdworth Ailesi (y. 1632, Newtown, Mass.),
Gilman Ailesi (y. 1638, Hingham, Mass.)
Payne Ailesi (Standard Petrolün sahibi),
Davison Ailesi (J. P. Morgan ve şirketinin sahibi, her iki dünya şavaşında da etkili olmuşlar ve büyük paralar kazanmışlardır),
Pillsburr Ailesi (Un ticareti),
Sloane Ailesi (Ticaret ve parekende satışıın dev ismi),
Weyerhauser Ailesi (Kereste ve orman ürünleri tröstü),
Harriman Ailesi (Demiryolu Kralları),
Rockefeller Ailesi (Standard petrol, Chase Manhatten Bank ve binlerce şirketin sahibi CFR, Trilateral Komisyon ve Bilderbergin başındaki aile),
Lord Ailesi (y. 1635, Cambridge, Mass.),
Bundy Ailesi (y. 1635, Boston, Mass.),
Phelps Ailesi (y. 1630 Dorchester, Mass.),
Bush aileleri (Baba Bush CIA ve ABD başkanı, oğul Bush bu örgütlerin bir entrikasıyla ABD başkanlığına getirildi, her ikisi de SBS üyesi).
SBS toplumdaki hemen her yapıya girmiştir. Bunların içinde Beyaz Saray, Yüce Divan, Medya, Iş ve Endüstri, Federal Banka sistemi, Kanun yapıcı kurullar, Mahkemeler vb vardır. SBS'nin temel ideolojisi Anglo Sakson ve Protestan beyazların dünyadaki hakimiyetini sağlamaktır, ideolojisi oldukça faşistir ve her iki dünya savaşında da bu cemiyet çok önemli roller oynamıştır. Bohemian Grove ve CFR ile birlikte Skulls and Bones Society Yeni Dünya Düzeni'nin yaratıcısıdır (Marrs 2000; Marrs 2001; Sutton 1986, 1988, 1990; Ironhouse 2002).
Bohemian Grove (Bohemian Klübü)
Bohemian Grove (BG) aynı Skulls and Bones Society gibi gizli amaçlar ve yöntemler için 1880'lerde Kaliforniya'da kurulmuş bir cemiyettir. Üyeleri, törenleri, ritüelleri ve ne yaptıkları çok gizli tutulur. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına katılabileceği niteliktedir. ABD'nin hemen her eyaletinde tapınakları vardır. Sembolleri BAYKUŞ'tur. Ritüellerde baykuşa hitap edilir ve bir fetiş olarak baykuş motifi kullanılır. Bohemian Grove'a üye olanlar başka masonik klüplere de üye oldukları için bu rituellere ve sembolizme alışıktırlar.
1970'li yıllarda en kilit noktadaki ve zengin 1000 civarında üyesi olan Bohemian Grove üyelerinin ünlülerinden bazıları şunlardı (Domhoff 1974):
Dwight David Eisenhower (ABD başkanı), Herman Wouk, Robert Kennedy (ABD Başkan adayı), Johson (ABD Başkanı), Richard Nixon (ABD Başkanı), Gerald Ford (ABD Başkanı), Ronald Reagen (ABD Başkanı), Bill Clinton (ABD Başkanı), Nelson Rockefeller, David Rockefeller, Henry Kissenger, Edgar Kaiser (Kaiser Industries başkanı), Henry Morgan (J.P. Morgan Şirketi), Charles Morgan (J.P. Morgan Şirketi), Neil Armstrong (aydan döndükten sonra katılmıştır), Hoover Enstitüsünün bazı ileri gelenleri, Wernhern Von Braun (Alman roket ve uzay bilimcisi), David Sarnoff (Işadamı), Senator Robert Taft (Taft ailesinin SBS ile yakın ilgisini hatırlayınız!), Lucius Clay, American Express, Standard Brands, Int. Investment Corporation başkanı, Earl Warren (Yüce Divan üyesi), Kalifornia valisi Goodwin Knight, Kalifornia valisi Pat Brown, Başkan Herbert C. Hoover (1913'te klube katılmıştır), Rudolph Peterson ( Bank of Amerikanın eski başkanı), Melvin Laird (eski Savunma Bakanı), William Rogers (Eski CIA bağlantılı Devlet Bakanlığı sekreteri), Francis Baer (United California bank eski başkanı), Stephen D. Bechtel: J.P. Morgan şirketi direktörü, Gilbert Humprey(: National Steel, General Electric, Texaco, National City Bank of Cleveland, Sun Life Insurance direktörü, Lewis Lapham): Mobil Oil, Heinz, TriContinental Corp. Başkanı), Edmund Littlefield): Wels Fargo Bank, Hewlett-Packard, General Electric eski başkanlarından), Leonard McCollum ( Morgan Trust, Capital National Bank eski başkanı)
Dikkat ederseniz Bohemian Grove hem çok zengin hem de en kilit noktalardaki elitlerin oluşturduğu daha üst ve çok daha gizli bir seçkin klübüdür (Daha detaylı listeler ilerideki çalışmamızda yayımlanacaktır, yer tutmaması açısında sadece bazı kritik görevlerdeki kişileri verdik). Dikkat edilirse en fazla ABD başkanı üyesi olan klüp Bohemian Grove'dur. ABD'de kaldığım 7 yıl boyunca her gittiğim kütüphanede ve kitapçıda bu klüple ilgili bilgi aradım. Bu konuda sadece William Domhoff'un yazdığı bir kitap ile bir kaç makale geçti elime. Düşünün 1000'e yakın ABD eliti sürekli bir hafta sonu California'da veya diğer eyaletlerdeki çiftiklerde toplanıp kadınlı, erkekli törenler yapıyorlar ve gizli ritüeller uygulanıyor, inisiasyon törenleri yapılıyor; insanlar komik komik kılıklara veya durumlara giriyor çeşitli dramalar ve roller oynuyorlar. Bunlara bir sürü hizmetçi hizmet ediyor, bir sürü polis bunları koruyor, bir sürü kişi bu klübe geliyor ve bu klüp 1880'den beri var. ABD'de elime geçen pek çok kütüphanenin veritabanında bu klübe ait bilgi aradım, ama çok sınırlı bilgiye ulaşabildim. Halbuki masonlukla ilgili kitaplar heryerde satılıyordu. Benzer şekilde Skulls and Bones Society (SBS) konusunda da elime geçebilen kitap sayısı bir avuçtur. SBS de Bohemian Grove gibi çok gizli bir örgüttür. Bu örgütleri ABD'de sorduğum hiç bir Amerikalı bilmiyordu. Üstelik bu kitapta diğer örgütlerle ilgili listeleri yayınlayan kitaplar veri tabanlarından çıkarılmıştı, elimdeki kitapların çoğuna direkt yazarlarına ulaşarak eriştim. Neden ve nasıl sağlanır bu gizlilik bunu anlamaya imkan yok! Bu gizliliğin tek hedefi olabilir, törenlerde ve toplantılarda çok ciddi bazı kararların alınması. Örneğin atom bombası projesinin kararının verildiği yerin, siklotronu ilk kurgulayan Prof. Ernest O. Lawrence'a bu kararın verdirildiği yer olan Bohemian Grove'dur (Nuel Pharr Davis, Lawrence and Oppenheimer, New York: Simon and Schuster, 1968). Vietnam'a savaş açılması kararının verildiği yer de Bohemian Grove'dur. Kaliforniya'daki çiftlikte bazı zamanlarda ciddi güvenlik önlemli toplantılar yapılır. Çiftlik San Fransisco'nun 65 mil kuzeyindedir 300-500 kişiyi barındırabilecek ve anayoldan ulaşılamayacak, ancak bilenlerin helikopterle veya arazi araçları ile gidebilecekleri bir alanda tüm çevre yerleşim merkezlerinden uzaktadır ve çok yoğun koruma altındadır. Bu ana merkezin haricinde başka şehirlerde de merkezleri vardır. Bohemian Grove üyeleri belirli aralıklarla toplanıp klasik ritüelik törenlerini yaparlar. Törenleri bir rahip ile bir rahibe yönetir. Törenlerde genellikle allogerik ve yukarıda tanımını yaptığımız sembolik dramalar oynanır, fakat törenlerle ilgili yazılanlar da çok sınırlıdır.
Bohemian Grove'un merkezinin bu kadar izole olmasına karşın, Bohemian Grove SBS, Pilgrem Society, Rotary Club gibi masonik cemiyetlerle iç içedirler. Bir söylentiye göre BG'dan icazet alamayan bir istihbarat örgütünün başına getirilemez, başkan seçilemez; devletle ilgili pek çok önemli karar buradaki toplantılarda verilir. Üyeleri yukarıda saydığımız gibi en kilit noktalardaki kişilerden oluşur; örneğin 1991 de BG'da olup da aynı zamanda önemli şirketlerde yönetici olanların sayısı şöyleydi: Bank of America 7 direktör, Pacific Gas and Electric 5 director, AT-T 4 direktör, First Interstate Bank 4 direktör, McKesson Corporation 4 direktör, Ford Motors 4 direktör, General Motors 3 direktör, Pacific Bell Telephone 3 direktör. Ayrıca pek çok istihbarat örgütünün başkanları veya üst düzey yöneticileri de BG veya SBS üyesidir. BG, SBS ile birlikte 1880'ilerden beri Yeni Dünya Düzeni'nin ideoloğudur ve bu cemiyetlerdeki kişilerin çoğu ise Bilderberg, Trilateral Komisyon ve CFR'da yer alırlar. 1974'teki Domhof'un kitabında belirtildiği üzere Bohemian Grove'a üye olan azınlık, ABD'deki o tarihteki tüm malların yaklaşık yüzde 30-40'ına, özel sektörün tüm servetinin yaklaşık yüzde 70-80'nine sahipti.
Diğer masonik örgütlerin iç çatısı ve yapısı altında CFR, Trilateral Komisyon ve Bilderberg günümüzün BÜYÜK AĞABEYI haline gelmiştir.
CFR (Council on Foreign Relations-Dış Ilişkiler Konseyi)
Clinton, Antony Lake, Al Gore, George Bush, Warren Christopher, Colin Powell, Les Aspin , James Woolsey (CIA direktörü) gibi isimlerin CFR (Council on Foreign Relations-Dış Ilişkiler Konseyi) isimli bir komisyona kayıtlı olmaları herhalde okuyucuyu bunca bilgiden sonra şaşırtmaz. Ama dünyadaki en ciddi karar mercilerine gelenlerin bağlı oldukları bir örgüt olması herhalde doğal karşılanabilir, üstelik bunların bazıları BILDERBERG veya Skulls and Bones Society üyesidirler. Yani hiç kimse hak ettiği ve olması gerektiği için bir pozisyonda değildir Yeni Dünya Düzeninde. Ipleri ne kadar iyi oynatabildiği, ne kadar sır tuttuğu ve bu örgütlere ne kadar bağlı olduğu önemlidir onlar için.
Globalizasyon ideolojisinin Bohemian Grove ve Skulls and Bones Society gibi masonik örgütlerden daha az gizli bir branşı olan CFR 21 Temmuz 1921'de New York'ta kurulmuştur (Ross 2000; Marrs 2000). Zaten yüzyıllardır ülkü piramiti, Süleyman mabedi, tek hükümetli dünya, Sionun oğullarının vaad edilmiş birleşik krallığı, evrensel kardeşlik gibi fikirleri savunan gizli cemiyetlerin bu ideolojisini ilk harekete resmi olarak geçiren kuruluş CFR'dır. Globalizmin gizlilikten çıkıp dünyaya ilanı CFR'ın kuruluşu ile başlamıştır. 1917'de Başkan Wilson savaş sonrasında yüze yakın elit adamını toplamış ve global barış (!) planları yapmışlar ve Wilson'ın bilinen on dört nokta teorisini 8 Ocak 1918'de kongreye sunmuşlardır. Bu plan özünde tüm ekonomik sınırları kaldırmayı amaçlayan ve ABD sermayesini tüm dünyaya hakim kılmaya yarayan bir plandı. Ama 1919'da Paris Barış Görüşmelerindeki Versailles anlaşması Almanya'ya ağır koşullar koymuştu. 30 Mayıs 1919'da Paris'in Majestic otelinde toplanan Ingiliz ve Amerikan delegeleri bir 'Uluslararası Ilişkiler Enstitüsü' kurmaya karar verdiler. Bunun adı daha sonradan Ingiltere'de 'Royal Institute of International Affairs' oldu. 21 Temmuz 1921'de de ABD'de CFR gizli koşullar altında kuruldu, 1945'e kadar merkezi New York'taki Prat House oldu (Halen merkezi burasıdır: The Harold Pratt House, 58 East 68th Street, New York, NY 10021). Bu bina Rockefeller tarafından bağışlanmıştı. CFR üyelerinin büyük çoğunluğu New York ve Washington D.C.'de yaşayan elitlerden oluşuyordu. Daha ziyade New York ve Washington, D.C.'de yaşayan elitlerden oluşan CFR'ın bugün finans, komünikasyon, akademi, istihbarat, teknoloji alanlarda en etkin konumlarda bulunan 3300 üyesi mevcuttur. Bu sayı bir zamanlar 1600 ile sınırlıydı. Özellikle tüm CIA, DIA, DEA ve başka istihbarat şefleri bu örgütün de elemanıdır ve CFR'ın ilkelerinden dışarı çıkamazlar. Ilk üyeler arasında New York senatörü Colonel House, Devlet Bakanlığı Sekreteri John Foster Dulles, CIA'da uzun süre çalışmış Allen Dulles, kurucu başkan milyoner John W. Dawis ( J. P. Morgan'ın finansörlerinden) vardı. CFR için ilk para John D. Rockefeller, Bernard Baruch, Jacob Schiff, Otto Kahn, Paul Warburg gibi milyonerlerden geldi. Bugün CFR için finans şu kuruluşlardan gelir: Xerox, General Motors, Bristol-Myers-Squip, Texaco, Alman Marshal Fund, McKnight Vakfı, Ford Vakfı, Andrew Mellon Vakfı, Rockefeller kardeşler vakfı, Starr Vakfı vb. CFR yönetim üyeleri bugün dünyadaki her işe burnunu sokan ve ekonomik kontrolü amaçlayan kurum, vakıf, enstitü ve gizli örgüt ile içiçedir.
CFR Ikinci Dünya Savaşı'nda çok önemli bir rol oynamıştır. Yayınladığı Foreign Affairs isimli dergi ile de çalışmalarını tüm dünyaya duyurur. CFR her ne kadar gizli olmayan bir görünüme sahip olsa da, bu gerçek değildir. CFR, SBS, Bilderberg gibi çok gizli bir örgüttür. Her yıl hazine sekreteri, CIA veya NSA yöneticileri ile çok gizli, halka açık olmayan toplantılar yapar. Normal koşullarda CFR'ın anayasaya bile aykırı olduğu iddia edilmişse de bunu yargılayacak olan Anayasa Mahkemesi veya Yüce Divan üyelerinin büyük çoğunluğu da CFR üyesidir. J.P. Morgan ve Rockefeller gibi devler CFR'ye büyük paralar yatırırlar, ama işadamlarına devletin güvenlik sırları hakkında brifing verilmesini kimse anlayamaz ve anlatmakla bitip tükenmeyen Amerikan demokrasisinin neresine koyacağını bilemez. Bu demokrasi ise neden hiç bir şey halka ve basına açıklanmamaktadır? Orası da pek anlaşılamaz. Gerçi basına açıklansa da farketmez, çünkü CFR tüm medyayı kontrol eder. 1988'den beri 14 devlet bakanı, 14 hazine bakanı, 11 Savunma bakanı ve bir sürü federal büroya ait görevli CFR üyeleri arasından seçilmiştir. Özel şirketlerin devletin bu kadar içine girmesi nasıl demokrasi ve hukuk sistemi ile bağdaşır bunu J.P. Morgan'a ve Rockefeller'a sormak gerekir tabii. Dullestan beri her CIA direktörü, örneğin Richard Helms, William Colby, George Bush, William Webster, James Woolsey, John Deutsch, ve William Casey hep CFR üyeleri arasından seçilmişlerdir. Ne işi vardır Rockfeller'ın kurduğu bir konsülde halkın ulusal güvenliğini korumakla görevli onca insanın? Hukuk ülkesi ve demokrasinin beşiği olduğu iddia edilen Amerika'nın bu gerçeklerini Amerikalıların çoğu bilmez, onlar kredi kartı borçlarını ve ev taksitlerini ödeyip, evde patlamış mısır yiyerek biralarını içerler. ABD'li pek çok yazar CIA'ın Amerika ve Amerikan halkı için değil, CFR'ın dostları ve gizli ilişkide olduğu dernekleri için bilgi topladığını dile getirmişler, ama komünistlikle suçlanmışlardır.
CFR bu işadamlarının istediği kişileri hep yükseltmiş en üst ve dokunulmaz noktalara getirmiştir. Bunun en güzel örneği sıradan bir akademisyen olan ve David Rockefeller ile tanıştıktan sonra şansı açılan Henry Kissenger olmuştur. Clinton döneminde de tüm devlet yetkilileri CFR üyeleri arasından görevlendirilmiş neredeyse yurt dışına yollanan büyükelçilerin yarısı CFR içinden seçilmiştir. Başkanların seçiminde de aynı yol izlenmektedir, seçmenler bir CFR üyesi ile öteki arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadırlar, zaten Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Parti birbirinden çok farklı değildir ki! CFR'ın gizli raporlarından ve konferanslarından birinde şöyle denilmektedir (Ross 2000):
"Silahsızlanma, Amerika'nın bağımsızlığı ve bu bağımsızlığın tek dünya hükümetine dönüşmesi CFR'nin 1551 üyesinin yüzde 95'ine 1975'te açıklanmıştır. CFR'nin üyelerin yüzde 75'ine açıklanmamış ve yazılmamış iki amacı daha vardır. Bu oluşumun hedefleri size biraz garip gelebilir, bunları biraz tartışalım.
"Bu inancımızın temelinde yatan, monopolistik kapitalizmin dünyanın her yerindeki farklı para birimlerini, banka sistemlerini kredi ve üretim sistemlerini, temel kaynaklarını tek hükümetle kontrol edilebilir hale getirmek ve aydınlatılmış dünya sistemindeki üstünlüğümüzü kendi dünya ordumuzla temin etmektir."
Kendi kurduğu dünya ordusu ile tüm dünyadaki kaynakları ve para sistemini kontrol edip, tüm kaynaklara el koyacakmış. CFR'ın amacı buymuş! Skulls and Bones Society'nin 1880'lerdeki faşist ideolojisinin bir devamıdır bu! Bu mentalite bugün Ortadoğuyu bir ordu indirerek kontrol altına almak istemektedir.
CFR'ın gizli bir organizasyon olmadığını söyleyenlere de CFR'in 1992 yıllık raporundan bir cümle ile yanıt verelim. Sayfa 21: "Tüm toplantılardaki konuşmalar ve açıklamalar bu toplantılar dışında kimseye açıklanamaz!" (Ross 2000). Aynı raporun, 122, 169, 174, 175 ve 176 ıncı sayfalarında da bu gizlilik sürekli tekrarlanmakta ve gizlilik bozulup da medya veya birisine bir bilgi sızdırılırsa nasıl cezalandırılacağı ima ediliyor. Daha önceki masonik ilkelerin tümünün uygulandığı bir örgütlenmedir CFR. Ayrıca CFR'ın ve gizliliğinin ve faşist ideolojilerinin ABD anayasına aykırı olduğu defalarca zikredilmiştir.
IMF ve Dünya bankası da CFR'in tamamen etkisi ve yönetimi altındadır (Ross 2000; Sklar 1980). Geri kalmış ülkeleri fakirleştirmek ve ekonomilerini yoketmek yolunda IMF, CFR'ın emirleri doğrultusunda çalışmaktadır.
Bilderberg gizli örgütü
CFR'in temel globalizasyon planları daha kurulduğu günden beri bilinmekteydi. Ama CFR ABD içinde tam bir kontrol sağlamak ve tek jandarmalı kapitalizmi Avrupa'ya yaymak ve sosyalizm ve komünizm ile mücadele etmek zorunda idi. Eski CFR başkanı ve Rockefeller'in Chase Manhatten Bankası başkanı olan John McCloy OSS (Office of Strategic Services) isimli istihbarat örgütünün (Bill Donovan tarafından 1941-1942'de kurulmuştur) kurulmasını ve CFR ile karşılıklı iletişim içinde çalışmasını sağladı. 1947'de OSS, CIA'ya (Central Intelligence Agency'e) dönüştürüldü. 1947 Ulusal Güvenlik Kanunu ile de gerek sivil gerekse kriminal yasalara karşı korunan bir örgüt haline getirildi. Yani CIA, anayasaya rağmen ulusal güvenlik adına her türlü suçu işleyebilen bir örgüt yapısına kavuştu. 1950'de General Walter Bedel Smith CIA başkanı olduğu zaman, CFR'den aldığı emir üzerine Avrupa'da etkin bir örgüt kurulmasını istedi. Daha sonra CIA ve Ulusal Güvenlik Konseyine konan bu şemsiye daha da güçlendirildi ve 1982'de Reagan tarafından Executive Order 12333 (Etkin Yasa 12333) devreye sokuldu (Montalvo 2000).
Bilderberg, CFR ve öteki örgütlerin Avrupa ayağını ve etkinliğini teşkil etmek için CIA tarafından Hollanda'da Oosterbeek şehrinde Bilderberg otelinde 1954 de kurulmuştur. Dünyanın yönetimi ve globalizasyon konusunda her yıl farklı ülkelerde toplantılar yapar (Ross 2000; Marrs 2000). Toplantılar son derece gizli koşullarda ve özel ortamlarda yapılır. Katılanlar bu konuda hiç bir bilgi vermezler. Spotlight isimli bir dergileri de vardır. Liberty Lobby Inc, 300 Independence Ave., SE, Washington D.C. 20003 adresinden yayın yapar.
Bilderberg örgütünün Avrupa adresi: Maja-Banck Polderman, Bilderberg Meetings, Amstel 216, 1017 AJ, Amsterdam, Hollanda. Bilderbergin ABD adresi ise Charles W. Muller, American Friends of Bilderberg, Inc. 477 Madison Ave., 6th Floor, New York, NY 10022.
Bilderbergin kurucuları arasında Hollanda prensi Bernhard ve Polonyalı sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger de vardır, Retinger Bilderbergin babası olarak bilinir. Bilderbergin kuruluşunda ABD istihbarat örgütlerinin, özellikle CIA'in rolü olduğu çok iyi bilinmektedir. Prens Bernhard ise eski bir NAZI SS üyesidir, 1937 de Hollanda prensesi ile evlenmiştir, ama Nazilerle olan yakın bağları çok iyi bilinmektedir (Marrs 2000). ABD'li gizli örgüt ve CFR üyelerinin bazıları da Bilderberg üyesidir. Retinger ABD'ye CFR başkanlarından Averell Harriman tarafından getirilmiştir. David ve Nelson Rockefeller, John Foster Dulles ve CIA direktörü Walter Smith ile görüştükten sonra CIA güdümünde bu gizli örgütü oluşturmuştur. Bilderbergin oluşmasında etkili diğer isimlerden birisi de Başkan Eisenhover'ın psikolojik savaş danışmanı C.D. Jacksondır.
Bilderberg, merkezi Hollanda olmak ve içine Ingiliz kraliyet ailesini de dahil etmek üzere CFR'nin Avrupa ayağını oluşturdu. Önemli işadamları, politikacılar, bankerler, medya sahipleri, askeri kilit isimler ve istihbarat örgütlerinin üst sınıfı ile ilişki kurup onları üye yaptılar ve her yıl gizli toplantılar düzenlemeye başladılar. 1991'de Bilderberg başkanı Ingiliz Lord Peter Carrington idi. Carrington NATO genel sekreteri, kabine üyesi, CFR'nin Ingiliz kuruluşu olan Royal Institute of International Affairs'ın başkanı idi. Kendisi Rothschild banka imparatorluğu ile hem evlilik, hem iş bağlantılarına sahipti.
CFR'nin resmi olmadan uluslararası düzeyine taşınmış bir şekli olan Bilderberg yine Ingiliz ve ABD CFR'lerini finanse edilen kişiler ve CIA'in örtülü ödeneği tarafından destekleniyordu. Bilderberg diğer bir kardeş grup olan Trilateral Komisyona çok benzemektedir. Bunlarda her ne kadar daha önce bahsedilen masonik ritueller yoksa da zaten bu grupların çoğuna katılanlar bahsedilen masonik gizli örgütlenmelerin içinde de olan insanlardır. Her yıl yapılan çok gizli ortamdaki toplantıları hem CIA, hem de o ülkenin istihbarat örgütü kontrol eder. Türkiye'de son 50 yıldır başa geçen ünlü politikacıların çoğunluğu Bilderberg üyesidir, halen bu gizli Bilderberg üyeleri Türkiye'nin etkin yönetiminde rol almaktadırlar. Türkiyedeki toplantılar şu ana dek 18-20 Eylül 1959'da Yeşilköy-Istanbulda, 25-27 Nisan 1975'de (Çeşme'de Hotel Altın Yunus'da) yapılmıştır. 2001'deki toplantı ise Isveç'de gerçekleşmiştir.
Trilateral Komisyon
Trilateral Komisyon (Trilateral Commission, TC) ABD'de yeşertilen Yeni Dünya Düzenini tüm dünyaya yani Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonyaya daha iyi yayabilmek için oluşturulmuş ve 1973'te David Rockefeller, Henry Kissenger ve Zbigniew Brzezinski tarafından kurulmuş gizli bir örgüttür (Sklar 1980; Robertson 1991; Ross 2000; Marrs 2000). Brzezinski 1973-1976 arasında başkanlığını yapmıştır. CRF'nin Atlantik ötesi ülkelerde CIA tarafından örgütlediği bir kuruluş olduğu bilinmektedir. Adresi: 345 Street, East 46th Street, Suite 711, New York, NY 10017 dir.
1994'teki bir TC bildirisine göre Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya'dan 325 kilit noktadaki isim TC'ye üyedir. Sistem CFR'da olduğu gibi işlemektedir. Ama bu ABD'nin ve globalizasyonun tüm dünyaya yayılması için Amerikan-Nazizminin yeni bir oyunu sahneye koymasından ibarettir. Buradaki hedef yine ekonomik sınırların kaldırılması ve politik, ekonomik, askeri, politik ciddi noktalardaki kişilerin kontrol altına alınmasıdır. CFR anayasasındaki ilkeler TC'da da geçerlidir.
Her ne kadar adresi yeri, üyeleri belli ise de Trilateral Komisyonun yaptığı aktivitelerin ardında gizli amaçlar, ABD'li istihbarat örgütleri ve NATO'nun gizli özel savaş örgütleri vardır. ABD başkanlarının ve Avrupa, Amerika ve Japonya'daki yönetici kadroların çoğu TC üyesidir. Tüm dünyada TC, Bilderberg ve CFR birbirinin içine girmişlerdir ve her üçünün de üyesi olan 50 kişi vardır (daha önce sunuldu). Örneğin Bill Clinton, Brent Scowcroft (Ulusal Güvenlik Konseyi), John Mark Deutsch (CIA direktörü), Robert Strange McNamara (Savunma Bakanlığı Sekreteri), Henry Kissenger, Walter Fritz Mondale ( Japonya Büyükelçisi), Benjamin Nye (Hazine sekreteri) gibi dokunulmazlığı olan isimler her üç teşkilatın da üyesidirler.
Burada temel olarak anlatılmak istenen 19. yüzyılda bazı gizli cemiyetler, zengin aileler tarafından yaratılan bir ideolojinin nasıl önce ABD'de CFR olarak kök salıp, sonra nasıl Bilderberg ve Trilateral komisyon sayesinde her ülkenin iç yapısını ve politikasını, endüstrisini, medyasını ve sosyal yapısını kontrol ettiğidir. Amerikan derin Devleti ve Dünya Gizli Hükümetine karşı tüm Amerikalılar ve Avrupalılar bilinçsizdirler, çünkü 45 yıl boyunca totaliter bir komünizm gelecek korkusu ile uyutulmuşlardır.
Sonuç ve Türkiye bu gizli örgütlerin neresinde?
Türkiye'de de bu gizli örgütlerin çok büyük etkinliği vardır ve 1948'lerden sonra Türkiye'yi hiç bir zaman bu ülkeyi vatansever ideoloji yönetmemiştir, Türkiye 1948'den sonra bize Batı tarafından biçilen ülkeyi emperyalizme köle haline getiren bir ideoloji tarafından yönetilmiştir. Bu yönetim bahsedilen CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyon tarafından da şekillenmiştir. Ne yazık ki gerek Türkiyeyi yöneten, gerekse Türk istihbarat örgütlerinin içinde olan bazı Bilderberg ve Trilateral Komisyon üyeleri vardır. Bu örgütlerin Türkiye için verdiği kararın Sevr koşullarının uygulanması olduğunu görmemek için ise kör olmak gerekir.
(Teori, Şubat 2003, sayı 157)

--
Bir davada isen o yolda gidersin.
Uyuyan kalbini uyandır ki yolda davan ile olasın.Davanda yoksa koyun gibi güdülmeye mahkumsundur.
"İŞLERİMİZ VAKTİMİZDEN ÇOKTUR"








Diğer Windows Live™ özelliklerine göz atın. Sadece e-posta iletilerinden daha fazlası





Windows Live™ ile e-posta kutunuzdaki işlevlerin çok ötesine geçin. Diğer Windows Live™ özelliklerine göz atın.
</html
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

1 yorum:

  1. Illuminati, Tapinak Sövalyeleri ve hatta Masonlugun bir cok kol ve kuruluslari üzerine fazla durulmasi faydasizdir. Bu isimler ile belli bir dönemde ortaya cikmis olan politik-ezoterik gizli güc merkezleri zaten bu isimler altinda günümüzde faal degildirler.

    Hatta cok popüler-yüzeysel bir sekilde takdim edilen bu tip isimlerden cogunun isimden baska bir seyi kalmamistir. Mesela Tapinak Sövalyeleri ne ögretileri ne de teskilat olarak 700 yildir etkin degiller. Masonlarin kendi ögreti ve teskilat bicimlerini Tapinak Sövalyeleri'ne (ve hatta kadim Misir ve Babil kültürlerine kadar) dayandirmalari bir modern "yutturmaca"dan ibarettir. (Ayni zamanda - psikolojik savas acisindan - bu tip modern mitlerin etkin bir ideolojik formasyondan uzak kitleler üzerindeki tesiri de inkar edilemez.)

    Illuminati cemiyeti ise 1780'li yillarda ilk ortaya ciktigi sekliyle ortadan kalkmasina ragmen özellikle devrin Mason localarina sirayet etmesiyle günümüze kadar etkinligini korumus, devam ettirmis ve hatta genisletmis olmasi göz ardi edilemez elbet. Fakat bu tip örgütlenmelerin - buz dagi misali - ancak "tepecik"ler halinde kamuoyunda gözükmeleri gözden kacmamalidir. Bu görünen uzuvlari üzerinden bu tip örgütlenmelerin merkezine ulasmak uzak bir ihtimaldir. Bu tip örgütlenmelere genelde bilmeyerek - belli basli hayat tarzlarina endekslenmis olarak - hizmet edenlerin zaten "merkez" hakinda hic bir fikirleri yoktur.

    Bundan dolayi genel prensiplerden yola cikilirsa daha net bir perspektif saglanmis olur. Özellikle "enformasyon ile kirlenme"den kacinilmasi gerekir.

    Türkiye'de bu yönde bir bakis acisi sunan pek kimse yok. (Ama enformasyon batakliginda debelenenlerin haddi hesabi da yok!)

    Son yillarda bu yönde agir basli cikislari ile dikkatimi cektigi icin Mahmut Erol Kilic'i isaretlemek isterim. Iki röportajindan mesele ile ilgili kisa kesitler:


    Peki İlluminati vesaire gibi karanlık bazı örgütler hatta terör örgütlerini nereye sokuyorsunuz? Bu dönüşüm şemasında onlara da bir yer var mı?

    Şu anki dış dünyada politika başta olmak üzere tarikat bağlantısı olmayan bir devlet yok gibidir. Adeta dünyada şu an tarikatlar savaşı yapılmaktadır. Bazı ülkeler bundan mahrum kalarak dış güçlerin tarikatlarının arenası haline gelmektedirler. Bugün Fransa'da belirli localar, tarikatlar hakimdir dış siyasete. İtalyan dış politikasının Vatikan'a bağlı tarikatlarla beraber faaliyette bulunduğunu görmekteyiz. Bunların İlluminati vs. gibi detaylandırılması ayrı bir olaydır. Bugün İsrail, Yunanistan ve birçok ülke politikacıları belirli localara mensupturlar. İngiltere bizden bile bazı sanatçılara üstün liyakat nişanı verir. Adı, "Büyük Britanya İmparatorluğu Yüce Tarikatı" (Supreme Order of British Empire) nişanıdır. Birçok İspanyol ve Fransız nişanları Rodos ve Malta şövalyelerinin nişanlarıdır. Alan kişi bunun manasını biliyor veya bilmiyor bu bir tarikat nişanıdır. Dünyanın büyük devletleri, imparatorluk vizyonu olanları, milli kimliklerini manevi ocaklarıyla harmanlamak suretiyle oluşturulmuşlardır. Bu kimliklerden maneviyat ocaklarını çektiğinizde ortaya çok korumasız, zayıf, adeta hastalıklı bir mahluk ortaya çıkmaktadır ki, bu birey ve toplum her türlü saldırıya açık bir hale gelmektedir. Militan sekülarizm kişiye duygusal bir bağlantı kurma hissi vermez. Katıdır ve soğuktur. Sekülarizmin biraz kendini yumuşattığı toplumlarda manevi ocakların da bu topluma pozitif anlamda katkı yapabildikleri görülmüştür. Birçok ileri Batı toplumu bu sinerjiden istifade etmektedir. En uç örnekler vereyim size. ABD'de, Yunanistan'da, İsrail'de en fanatik dinci gruplar bile kanunlara uydukları sürece bazı bölgelerde kendi komünal yaşamalarını sürdürmektedirler. 'Radikalse de bizim radikalimiz' anlayışı var bunlarda. Sahip çıkıyor kendi insanına. Falanca ülkeye gitsinler demiyor. Hatta bunların yaşadığı bölgeleri turizme açmak suretiyle buradan para bile kazanmaktadırlar. Elektriğe, televizyona karşı olan Amişler'in yetiştirdiği tarım ürünleri Amerika'da en iyi ekolojik ürün sayılmaktadır. Yunanistan'da keşişlerinin yaşadığı Aynaroz yarımadası her yıl binlerce turisti bölgeye çekmektedir.

    http://www.semazen.net/roportaj_detay.php?id=35


    (...)

    Müsaade ederseniz öncelikle sizinle bir memnuniyetimi paylaşayım. Bu meseleye bu seviyede dikkat çeken ve merak duyan, görüntünün arkasındakileri görebilen insan Türkiye’de çok fazla yok. Bana böyle sorular sorduğunuz için size teşekkür ederim. Sizin beni dinlerken ‘Allah Allah bunun arkasında bu çıktı, şunun arkasında şu ezoterik yapı var’ şeklindeki hayretleriniz, diğer bir ifadeyle komplo gibi algıladığınız konular yüzyıllardır aslında var olan şeyler. Şimdi eğer geleneksel dünya içerisinde kalsa idik, sizin bu hayret ettiğiniz şeyler hiçte hayretle aktarılmayacak olan doğal, vakâ-yı âdiye’den konular olacaktı.

    http://www.ekopolitik.org/public/news.aspx?id=1113&pid=905

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.