Sayın Abdullah GÜL, Cumhurbaşkanı ANKARA 2 Şubat 2009 tarihli gazetelerde yer alan haberlerden, bir süre önce öğle yemeğinde ağırladığınız sinemacıların önerisi üzerine, 6 asırlık Osmanlı TERSANE–İ AMİRE'si içinde yer alan Camialtı Tersanesi'nin bir sinema platosuna dönüştürülmesi için çalışma başlatıldığı, talimatınız üzerine harekete geçen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin girişimi ile başlatılan işlemlerin, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü'nce yürütüldüğü öğrenilmiştir. Biz aşağıda imzası bulunan, ülkemiz gemi yapım, bakım ve onarım sanayiine, ülke denizciliğine gönül ve yıllarca emek vermiş yönetici, mühendis, işçi ve ilgili yurttaşlar olarak; dünyanın yaşayan en eski 2. tersanesinin, dünya üzerinde başka örneği bulunmayan şekilde ve yaklaşık 6 asırdır gemi yapım işlevini sürdüren bir endüstriyel arkeolojik SİT'in bir sinema platosuna dönüştürülmesi düşüncesini kabullenemediğimizi bilgilerinize sunmak istiyoruz. Camialtı Tersanesi, İstanbul'un fethinin hemen ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmaya başlanan ve Taşkızak ve Haliç Tersaneleri ile birlikte 16. yüzyılda dünyanın en büyük tersanesi haline gelen Tersane–i Amire'nin bir parçasını oluşturmaktadır. Kuruluşundan özelleştirme kapsamına alındığı 10 Ağustos 1993 tarihine kadar da ülkemizin en büyük ve modern gemilerinin yapıldığı önemli bir sanayi ve üretim merkezi, ayrıca gemi inşa sektörümüze binlerce teknik eleman ve mühendis yetiştiren bir okul olmuştur. Bugün hala birçok tersanemizin yapamayacağı büyüklükte olan 18.000 tonluk gemiler yıllar önce Camialtı Tersanesinde inşa edilmiştir. Özelleştirme İdaresi yönetimi altındaki uzun ve atıl bekleme süreçlerine ilaveten, yeni inşa edilen Galata Köprüsü'nün teknik sorunlardan dolayı yıllarca açılamayan hidrolik kanatları ile başlayan olumsuz süreç sonunda bugünlere gelen tersane, eski günlerindeki gibi olmasa da halen gemi yapım faaliyeti yürütülen; bu özelliği ile de –bazı tarihçilerin Bizans öncesi ve Bizans dönemlerinde de o bölgede tersanelere rastlandığına ilişkin ifadeleri olmakla birlikte en azından– 6 asırdır hala işlevini sürdüren dünya üzerindek tek sanayi işletmesidir. Ülkemizde mühendislik eğitiminin başlangıcı kabul edilen ve günümüz İstanbul Teknik Üniversitesi'nin temelini oluşturan Mühendishane–i Bahri–i Hümayun da Tersane–i Amire'nin içinde yer almaktadır. Tarihi süreç içinde pek çok tahribata uğramasına rağmen, bugün hala bu tersaneden günümüze intikal eden önemli yapılar ve eserler de bulunmaktadır. Bunların koruma altına alınması, mevcut araç, gereç ve malzemelerin muhafazası, hayatî önem taşımaktadır. Öte yandan, bir "tarih kenti" olmanın yanı sıra bir "deniz kenti" de olan İstanbul için kent içi deniz ulaşımı, değerlendirilmesi gereken önemli bir potansiyel oluşturmakta; Haliç içinde yer alan tersanelerimiz ise bu konuda hem yeni gemilerin yapımı, hem de mevcutların bakım ve onarımı konusunda yıllardır sürdürdükleri faaliyetle yetkinliklerini kanıtlamış bulunmaktadırlar. İstanbul'un aynı zamanda bir "deprem kenti" de olduğu, Ülkemizin Haliç içinde yer alan Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri dışında kalan önemli tersanelerinin çok büyük bölümünün, Kuzey Anadolu Fay Hattına çok yakın olan Yalova, İzmit–Pendik arası kıyı bölgesinde ve dolgu arazi üzerine yerleşik bulunduğu düşünülürse, fay hattına daha uzak ve sağlam zeminde kurulu olan ve yüzyıllardır muhtelif büyüklüklerdeki depremlere dayanıklılıkları kanıtlanmış Haliç içindeki tersanelerin, olası bir Marmara depreminin ardından ne denli önem kazanacakları da gözden uzak tutulmamalıdır. Danıştay 13. Dairesi'nin, söz konusu tersanenin İl Özel İdaresi'ne devredilmesine ilişkin 18.04.2000 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu kararını, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "tersanelerin mevcut kapasite ve kabiliyetlerini kaybetmeleri durumunda savaş gücünü olumsuz etkileyeceği, dolayısıyla tersanelerin mevcut kapasite ve kabiliyetlerini muhafaza etmeleri kaydıyla faaliyetlerinin kamu yönetiminde veya özelleştirilmek suretiyle devam ettirilmesinin uygun olacağı"na ilişkin görüşünde değişiklik olmadığı gerekçesi ile iptal etmiş olması da diğer bir önemli husustur. Kamu arşivlerinde de yer alan muhtelif raporlardan da kolayca görülebileceği üzere Film Platosu'na dönüştürülmek istenen Camialtı Tersanesi'nin ikame maliyeti 300–325 milyon TL (190–200 milyon USD) dolayındadır. Ayrıca, Camialtı Tersanesi'nin doğrudan istihdam potansiyelinin 2.000 kişinin üzerinde olduğu; gemi üretiminin yaratacağı/geliştireceği yan sanayiinin dolaylı istihdamı ile bu sayının toplam 10.000 kişiye ulaşacağı; bu istihdam potansiyelinin Beyoğlu, Fatih, Eyüp ve Kağıthane ilçeleri nüfusu için önemi göz ardı edilmemelidir. Ülkemizde 1 kişiye istihdam sağlamak için yapılması gereken yatırım harcamasının 150.000.–TL'ye (yaklaşık 95.000.–USD) yaklaştığı günümüzde, Camialtı Tersanesi'nin ve mevcut istihdam potansiyelinin yok edilmesinin ülkeye maliyetinin 1.5 milyar TL (yaklaşık 1 milyar USD) dolayında olacağı da ayrıca hesaba katılmalıdır. Bu girişim, Camialtı Tersanesi ve diğer tersaneler ile ilgili olarak yakın geçmişte alınmış her "karar"ın, gerek tarihi gerekse ekonomik ve stratejik açıdan bu kadar önem taşıyan bir konuda, hala bütünlüklü bir strateji geliştirilememiş olduğunu; dünya endüstriyel arkeolojik mirası olarak kesinlikle korunması gereken bölgenin, basit bir "kent arsası" olarak değerlendirilmeye çalışıldığını göstermesi açısından da son derece üzücüdür. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle, fazla yatırım gerektirmeden çok kısa sürede ekonomiye yeniden kazandırılması mümkün ve gerekli olan, başka bir amaçla kullanılmak üzere tahsisi, yalnızca önemli bir potansiyel istihdam imkanının ve maddi değerin değil, aynı zamanda –İSTANBUL 2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ arifesinde, dünyanın en az 6 asırdır hala üretimini sürdüren tek sanayi tesisinin, gemi yapım işlevini devam ettiren tek endüstriyel arkeolojik SİT'in yok edilmesi anlamına geleceğinden– gelecek kuşaklara aktarmamız gereken tarihsel mirasın ve manevi değerin de heba edilmesi ile sonuçlanacak olan bu girişimin durdurularak; Camialtı Tersanesi'nin Taşkızak ve Haliç Tersaneleri ile birlikte ülkemizin ve İstanbul'un ihtiyacı olan gemilerin yapımını, bakım ve onarımını gerçekleştirmek üzere yeniden yapılandırılması çalışmalarına başlanması doğrultusunda ilgililerin talimatlandırılması hususunu saygılarımızla arz ederiz. Adı, Soyadı Mesleği Görevi İmza Tülay ÇELLEK – Akademisyen
Behic Ak behicak@yahoo.com.tr vapurlarimizi_vermiyoruz@yahoogroups.com |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.