1.Dünya Savaşına geçmeden önce, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşını (93 Harbi) sonuçlarını hatırlatmak gerekir. 24 Nisan 1877 günü başlayan savaş, Doğu Anadolu ve Balkanlarda şiddetli çarpışmalarla sürdü. Ancak iki cephede de yenilgi yaşanıyordu. Balkanlarda ilerleyen Rus ve Bulgarlar, pek çok çocuk, kadın, yaşlı demeden katliamlar yaparak, Ayestefones'a(Yeşilköy) kadar geldiler. Doğuda ise Ruslar, Batum, Artvin, Oltu ve Kars'ı işgal ettilerse de, şiddetli direniş karşısında Şavşat'a giremediler. Daha sonra bu zor şartlarda imzalanan Ayestefanos ve ardından Berlin Antlaşması ile Elviye-yi Selase (Üç Sancak), Kars, Ardahan ve Batum Ruslara bırakıldı.
Ancak Berlin Antlaşması, Rusların Boğazlardan serbestçe geçme hakkı ve Akdeniz'e inme hedeflerine ulaşmasına yetmemişti. Osmanlı Devleti tarihi düşmanı Çarlık Rusya'nın yaklaşan savaş tehdidine karşı müttefik arayışı içindeydi. Parası ödenerek İngiliz tersanelerinden satın alınan iki savaş gemisine, İngiliz Hükümeti tarafından el konularak Osmanlı Devletine teslim edilmemesi, Osmanlı Donanmasının Karadeniz'de Rus Donanmasına karşı denge kurmasını engellemişti.
Boğazların savunması için Alman Hükümetiyle işbirliğine giden İttihat ve Terakki Partisinin elindeki Osmanlı Hükümeti daha doğrusu Enver Paşa, Avrupa'nın yükselen gücü Almanya ile kader birliği ediyordu. Almanya 1 Ağustos 1914'te Rusya'ya savaş ilan etmiş, Enver Paşada 2 Ağustosta Almanya ile anlaşma imzalamıştı. Sonradan Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman savaş gemisi, Boğazları geçerek, 29 Ekim 1914'te Rus Limanlarını bombaladılar.Rus Filosuna saldırı içine girdiler. Böylece Osmanlı-Rus Savaşı başlamış oldu. Çünkü devamında Donanmamıza katılan bu gemiler Osmanlı Bayrağı taşıyorlardı.
Bilindiği üzere 1914'te başlayan ve topyekün bir mücadele şekline bürünen 1. Dünya Savaşına Almanya'nın müttefiki olarak giren Osmanlı İmparotorluğu, bu savaşın her türlü yükünü çekerek bundan en çok etkilenen devlet olmuştur. Bir çok cephede savaşa giren bu kadim İmparotorluğun XVIII. Yüzyıldan beri sürekli çatışma içinde olduğu en büyük rakibi olan Rusya, savaş sırasında bilhassa Kafkasya ve Karadeniz yönlerinden Osmanlılar'ı tazyik etmeye başlamıştı (Kurat 1990 : 221-228 ).
1915 yılı başından itibaren inşa halindeki bazı savaş gemilerini de devreye sokan Rusya, Trabzon ve Zonguldak limanlarını topa tutarak tahrip etmiş, İstanbul'dan güvenle nakliyat yapılmasını engellemişti. Rus donanması, 1915 yılı içinde Karadeniz kıyılarında özellikle Hopa'dan Şile'ye kadar bütün iskeleleri bombalamış, rast geldiği deniz araçlarını batırmıştı. Giresun, Ordu, Rize, Sinop ve Tirebolu bombalanan yerlerin başında geliyordu. Bu bombalama sırasında Tirebolu hükümet konağı da hasar gördü *
Birinci Dünya Savaşı'na giren Osmanlı Devleti'nin ekonomik durumu son derece olumsuzluklar içindeydi. Hazine, savaş masraflarını karşılamaktan çok uzaktı. Savaşın başlaması ile birlikte temel ihtiyaç maddeleri piyasalarda azalmaya ve pahalılaşmaya başlamıştı. Daha savaşın başında bütün stratejik limanlar ablukaya alınmıştı. Böylece ihtiyaç maddelerinin ithal yolarlı da kapanmıştı. Piyasalarda görülen zahire darlığı halkın açlıkla karşı karşıya kalmasına yol açmıştır. Merkezi hükümetin aldığı stokçulukla mücadele, narh sistemi ve ayni vergiler gibi tedbirler yiyecek buhranını çözmeye yetmiyordu. Alanya örneğinde görüldüğü gibi kurulan Bölge iaşe heyetleri zahirenin bol olduğu bölgelerden az olan bölgelere sevk işini düzenliyordu. Asıl, cephelerdeki askerin ihtiyacı önem ve öncelik arz ediyordu. Mali durumu iflas durumuna gelmiş bir devlette, artan askeri masrafların karşılanamayacağı açıktı(Beyoğlu 1998 : 46-49) .
Türk – Rus Savaşının Doğu Cephesinde Başlaması ..
1 Kasım 1914 günü sabahı Rus kıtaları Doğu sınırında, hep birden Oltu, Karaurgan, Micinkent, Soğanlı ve Ağrı dağı geçitlerinden, Türk sınırlarını geçtiler. Ancak Enver Paşa ve İttihatçılar, Teşkilat-ı Mahsusa örgütü mensupları çabasıyla, Rus işgaline direnen 3 sancak (Kars, Ardahan ve Artvin) bölgesindeki halkımızı, milis(gönüllü) kuvvetler olarak örgütlemiş bulunuyordu. Bu milislerin daha sonraki savaşlarda da çok faydası olacaktır. Bunlar ilerlemeye çalışan Rus birliklerine geriden de yer yer saldırı ve baskınlar gerçekleştiriyordu.Teşkilat-ı Mahsusa'nın savaş esnasında bu bölgede oluşturduğu gönüllü çete (Gönüllü Kuvvetlere, Çete yada Milis de deniyordu.) Kuvvetleri örgütlenmesini iki bölümde görüyoruz; Bunlardan biri, Melo Hudut Taburundaki Subaylarında desteğiyle Yusufeli kesiminde, ikincisi Teşkilat-ı Mahsusa'nın Erzurum(Doğu) masası Başkanı Dr. Bahattin Şakir Bey'in gizlice gelip, Artvin'de kurduğu gönüllü çete teşkilatıdır.
Ruslar da, bölgedeki Hıristiyanlar'dan, kendi içlerinde, milli teşkilat adı altında Ermeni ve Gürcü taburları oluşturdular. Ermeni taburları komitacı Türkiye Ermenilerinden ve 1914 yazında Rusya'ya kaçan azgın Türk düşmanlarındandı.
İşte Hüseyin Avni ALPARSLAN, Yüzbaşı, bilahire Binbaşı olarak, Bölük. Tabur ve Alay komutanı olarak, bölgede başarılı savaşlar veren, gönüllü kuvvetleri örgütleyen, komuta eden birkaç komutandan biridir.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Arşivi'ndeki (P.316-36) şahsi dosyasındaki otobiyografisindeki ilgili Doğu cephesi Türk-Rus Harbi ilgili bilgiler ; Hüseyin Avni'nin Doğu Cephesindeki görev ve katıldığı savaş ve başarılar kısaca şöyledir: " 8 Kasım 1914 tarihinde Erzurum'da Bahattin Şakir'in Teşkilat-ı Mahsusa'sına tayin edilerek, Tavasker Tabur Komutanı oldum. (Tavasker : Erzurum'un Olur ilçesinin eski adı. Tavasker Taburu: Tavasker yöresi hakından, milislerden yani gönüllülerden oluşturulan Tabur.) Tavasker Taburuyla, 25 Aralık 1914'te Pancirot Karyesindeki 1 taburluk Rus taburuna taarruz ederek imha ettim. 28 Aralık 1914'te Kızılkep tarafında bir keşif taarruzu yaptım. Kumandanım Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Bahattin Şakir Beydi. 9 Ocak 1915'te Çatak, Nurşin arasında Ruslara karşı övgüye değer muharebeler yaptım… 1Mayıs 1915'te Milo Müfrezesi'ne mensup Ergenis Müfrezesi Kumandanı ve müfrezenin 2. alayının Kumandanı oldum. Ergenis mıntıkasındaki Ruslarla pek şiddetli muhabereler yaptım.... İki gün sonra mukabil taarruzla Kolik sırtını yine zapteddim. Bu çatışmalarda Ruslara 1000 kadar zaiyat verdirdim. Kumandanım Milo Müfreze Kumandanı Halit Beydi..... Ergenis, Yusuf ili, Tortum, Koçun Boğazı, Başkurd Deresi, Kop, Massad, Maden Hanları, Ahsunlar Hanları taraflarında bulundum..... Şiddetli çatışmalar oldu. Kumandanım Milo Müfreze Kumandanı Halit Beydi. 1 Eylül 1916 tarihinde Binbaşı oldum.Ocak 1916'da birliklerimiz "Çoruh Müfrezesi " adını aldı. Tortum'un Gince sırtlarında 18 Ocak 1916 tarihinde Ruslarla şiddetli muhabereler yaptım. Ruslara 1500 zayiat verdirdim......" ( KKK şahsi dosyası )
Halkın Silaha Sarılması ..
Aralık 1914 – Ocak 1915 arası Enver Paşa'nın emir ve kumandasında Sarıkamış felaketine uğrayan Ordumuz çoğu soğuktan donarak ve tifüsten 90.000 şehit vermesi üzerine Rus Orduları taarruzlarını arttırarak ilerlemeye başladılar.
Bundan sonra Ruslar 2. Türkistan Kolordularını Oltu çevresinde yerleştirip görevlendirdiler. Bilindiği gibi. Artvin çevresi ahalisi 1914 Kasım ayı başlarında Ruslara karşı silaha sarılıp, Ardahan'a saldırdıkları günlerde Tavusker ( Erzurum'un şimdiki Olur ilçesi ) halkı da ayni şekilde ayaklanmıştı.
Kolordumuz Oltu kesiminden Sarıkamış'a geçerken Tavuskerlilerin silaha sarılmalarını yine Masloffski kitabında belirtmiş ve Rusların yaptıkları zulüm ve katilleri açıkça yazmıştır.
Onuncu Türk Kolordusu Oltu mıntıkasından geçerken bu mıntıkanın Müslüman ahalisi ve bilhassa Tavuskerliler, Türk memurları tarafından propaganda yapmak suretiyle silahlandırılmışlar, bunların büyük bir kısmı Türklere katılmışlardı. Bahattin Şakir'in Teşkilatı Mahsusası'na bağlı olarak, Bölgede halkımızı örgütleyen ve yöre milis çetelerin katılımıyla Tavasker Taburu'nu oluşturan Yüzbaşı Hüseyin Avni Bey'dir. Tavaskerli'lerle , Pencarut boğazında Rusların bir taburunu imha etmiştir. Halkın katılımını o zor şartlarda sağladığı, önemli bir propoganda ve teşkilatlanma çalışması yaptığı anlaşılmaktadır.
Sarıkamış muharebesinden sonra dahi bu havalinin Müslüman ahalisi iğtişaşlarında devam ederek, Türklere muhabbet ibrazından ve yardım etmekten vaz geçmemiş idiler. Bu mıntıkada bir çok çeteler dolaşmakta, bunlar arasında yerli ahali ile, çekilen Türk kıtalarından ayrılmış başıbozuk efrad bulunmaktaydı. Bununla birlikte bu mıntıkadan 2. Türkistan Kolordusu'nu tahsis edilen cepheye ulaştıracak yollar geçmekteydi. Bunun üzerine Kolorduya bu mıntıkanın ayaklanmış Müslüman ahalisinin kargaşalıklarını yatıştırmak ve dolaşmakta olan çeteleri dağıtmak ve Tavuskert mıntıkasının bazı köylerinin ahalisinin toplu halde Türklere katılmış olduklarından dolayı cezalandırmak ve kolordunun gerilerine düşen bu mıntıkada güvenliği sağlamak ödevi verilmişti.
Bu vazifeyi yapmak üzere Kolordu Kumandanı tarafından 16 ve 17'ci Türkistan Avcı Alayları ile 3 ncü Garkomadzofski Alayından ve bir de Dağ Bataryasından meydana gelme bir müfreze kurulmuştur. Bu müfrezenin Kurmayına mahallin ( o bölgenin ) seçkin kişilerinden X.U. Pilorof adlı zat verilmişti ki, bu zat yerli mevkileri ve yolları ve ahalisini pek güzel tanımaktaydı.
Bu müfrezenin kumandanlığına 17 nci Türkistan Alayı kumandanı (Ermeni) Kruten tayin olunmuştu. Müfreze adım adım ilerleyerek ve çetelerle aralıksız surette çarpışarak plan dahilinde o havaliyi temizlemiş ve 1915 yılı (Rumi) Nisan ortalarında hududu geçerek İşhan mıntıkasında artık Türk muntazam kıtalarıyla temasa girmiş oldu.
Maslofski'nin eserini Türkçeye çevirenin Tavusker kesimindeki yerli Türk halkına uygulanan kırgın hakkındaki notları ise şu cümleleri taşıyor : " Bu tedip kuvveti karşısında, Melo Hudut Taburu ile Teşkilat-ı Mahsusa denilen, Rusya içinde değil, daha harp başlamadan Türkiye sınırları içinde kurulmuş olan toplamca 1250 insandan meydana gelmiş bir kuvvet vardı. Muharebe eden bu kuvvet olduğuna göre, yerli halkın ve masum insanların cezalandırılması bahanesiyle imha edildikleri itiraf ediliyor demektir. Zaten o zamanda bu katiller, yağma ve yangınlar açıkça anlaşılmış ve Ordu Kumandanlığınca protesto edilmişti. ("4.Ordu Harp Ceridesi, c.4, sh.30") Bu hadiseleri gören esirlerimizin raporlarında ve harpten sonraki tetkiklere göre, Ardahan'a kadar olan mıntıkalar ki Türklerin eline geçenleri Ermeni ve Kazaklar tarafından imha edilmiş bulunduklarında şüphe kalmamıştır(ÖZDER 1971 : 169).
yukarılardan çoruh nehri ..
Çoruh Müfrezesi ..
Alman Binbaşı Stange hastalanarak, Yakup Cemil ve Dr. Bahattin Şakir'de başka görevlere atandığından, mevcutları 2000 civarında kalan gönüllü kuvvetler,"Çoruh Mürfezesi" adını alarak, komutanlığına bugünde bölge halkının saygı ve sevgiyle andığı Binbaşı Halit Bey geldi. Hüseyin Avni Alparslan'da Ergenis Müfreze Komutanı ve Binbaşılığa terfi ederek Halit Beyle birlikte ikinci komutan durumunda Çoruh Müfrezesinde bulunmaktaydı. 8 Nisan 1915 günü, Halit Bey komutasındaki Çoruh Müfrezesi, Yusufeli'nin İşhan köyünü işgal ederek doğuya doğru ilerlemekte olan Rus kuvvetlerine Demirkent yaylalarında karşı koyarak durdurdu. Bu çarpışmalarda çok sayıda şehit verildi. Ruslar Çoruh nehrinin sağ taraf köylerini işgal etmişlerdi. Sağ taraf köyleri halkını tamamen Çoruh'un sol yakasına geçirdikten sonra, Halit Bey, tek geçit olan ahşap Demirkent köprüsünü yaktırdı. Savaşa devam eden kuvvetlerimiz, Erzurum'un düşmesiyle çekilmeye zorlanıp, nehir yatağı boyunca hem muhacir halkımızı koruyarak hem Ruslar'la savaşarak İspir üzerinden Bayburt'a çekildi. Çoruh Müfrezesi bir yıla yakın Artvin ve çevrelerini, Keldağ geçidi- Damlakürün çizgisinde kahramanca savundu. Ancak Yusufeli,Şavşat, İspir gönüllülerinin direnişi, yokluk, hastalık, cephanesizlik şartlarındaydı. Ancak Çoruh Müfrezesi mukavemete devam etti. Bayburt'ta çok çetin savaşlar oldu.
Bayburt Savunması ( İKİNCİ PLEVNE )
Erzurum 10 Şubat 1916 günü Ruslar tarafından işgal edildi. 3. Ordu kumandanlığına, Çanakkale Savaşının başarılı kumandanlarından Vehip Paşa getirildi. Vehip Paşa Tercan'ın batısından, Bayburt'un Doğusu ve Trabzon'un batısına kadar ilerlemiş Rus birliklerini durdurmak için planlar yapar, bütün imkanları seferber eder. Ordumuz 130.000 asker, 200 toptan ibarettir.Ruslarda ise 200.000 asker, 440 top vardır.Rusların ilk hedefi Bayburt'u ele geçirip, buradan sahildeki birlikler ile bağlantıyı sağlamaktır.Bayburt ve civarındaki dağlarda savaş çok kanlı oldu.Siper siper, ev ev, göğüs göğüse... Kadınlar, neneler, genç kızlar, çocuklar bile savaştı....
Kop Dağı'nda, Masat Vadisinde, Ahsunk Hanlarında çok kanlı muhabereler oldu. Kop Dağını bir ayda zorla aşabilen Ruslar, Türk askerinin yokluk şartlarında Bayburt'u kahramanca savunması karşısında şaşkına döndüler.Kahraman askerlerimiz ve halkımız 4 ay kendilerinden çok üstün Rus kuvvetlerine kan, can vererek direndiler. BAYBURT İKİNCİ PLEVNE OLMUŞTU......
Hüseyin Avni Alparslan Bayburt savaşlarında da en önlerdeydi: " Nisan 1916'da Bayburt'ta Kop muharebelerinde Ruslarla göğüs göğse harp ettim.... Haziran 1916'da Masat Boğazında, Masat Hanlarında Ruslarla pençeleşircesine harp ettim. Kumandanım Çoruh Müfrezesi kumandanı Halid Bey ve 10.Fırka Kumandanı Miralay Selahattin Bey idi. 14 Temmuz 1916'da Ahsunlar Hanlarında Ruslarla göğüs göğse harp ettim. "
Ne yazık ki bu şanlı Bayburt direnişi 16 Temmuz 1916 tarihinde kırılıyordu. Bayburt'un işgali haberi Rusya'da sevinçle karşılanıyor, Rus Çarı kutlama için eğlenceler düzenliyordu.
1.Dünya savaşı Türk-Rus Savaşı resmi Rus kayıpları 250 bin küsur Rus askeri öldüğünü yazıyorsa da gerçek kayıpları 400 bini aşmaktadır.Rus Ordusu kayıplarını Rusya'nın her tarafından getirttiği yeni askerlerle devamlı takviye ettirmiştir.Rus Ordusunda Ermeni, Hristiyan Gürcü, kısmen Rum, bir miktarda Rusya'da ki Türklerden asker bulunmuştur.İçimizdeki Ermeni çeteleri de onlarla beraber casusluklarda yaparak, olan güçleriyle Ordumuza ve halkımıza saldırmışlar, savaş şartlarında pek çok acı olay yaşanmıştır. Bu savaşta asker ve milislerimiz dahil 300 bin Şehidimiz olmuştur.Ancak bu rakama katliamlar, hastalık, salgın hastalık, açlık yüzünden, muheceratta yollarda ölenler dahil değildir. Halkımızın gerçek kaybı bilinmemektedir.
İşte Hüseyin Avni Alparslan, Bahattin Şakir ve Binbaşı Halit Beyle, Topal Osman Ağa'da Yakup Cemil'in yanında bu savaşlara katıldı.
Bayburt Plevne Vazifesini Gördümü mü ?
(Mareşal) Fevzi ÇAKMAK'n savaş hakkındaki brifinglerinden, kendi açıklaması, 6. Konferans ;
3 üncü Ordu komutanının genel karargaha bildirdiği, Bayburt'u bir Plevne yapma isteğini, yukarıda anlatılmıştı. Plevne ; 1877-1878 Türk-Rus Muharebesinde Rus ordularını kendine çeken ve üç meydan muharebesinde üstün gelerek sonunda esir düşen Türk ordusunun bir kahramanlık örneğidir. Bununla Bayburt'u karşılaştıracak olursak, görülüyor ki, Bayburt savunması; Rus ordusunun büyük bir kısmının dört ay kadar burada bağlanmasına sebep olmuştur. Rusların burada durdurulmaları Türk ordularına taarruzi hareket etme imkanı sağlamıştır. Sonunda tehlike ortaya çıkınca, Rus ordusunu hırpalayarak düzenli bir şekilde çekilmiş ve önemli düşman kuvvetlerini önünde durdurmuştur. Bu durumda Bayburt savunması başarılı olmuş bir Plevne sayılmalıdır. Plevne ordusu, plan gereğince Orhaniye'ye çekilseydi, başarılı olmuş bir Bayburt olurdu.Ahmet İzzet Paşa'nın verdiği direktifte düşmanı olabildiği kadar çok tutmak ve tam zamanında çekilmek emrediliyordu. Bu emir bütünüyle yerine getirilerek mart ayından temmuz ayına dört ay aralıksız süren muharebelerle II nci ordunun toparlanması için gereken zaman kazanılmıştır. Yukarda anlattığımız bazı hatalar yapılmasaydı, 2 nci Ordu taarruza geçtiği sırada bile Bayburt Türklerin elinde bulunabilirdi( ÇAKMAK 2005 : 226-227).
Hüseyin Avni ALPARSLAN'ı , 1 Haziran 1917, 9 ncu Fırkaya bağlı Hücum Alayı Kumandanı olarak İki sivriler muharebelerine katılan Binbaşı Hüseyin Avni Bey'i 20 Ağustos 1917 tarihinde kendi memleketi olan Harşit Cephesinde 110 uncu Alay Kumandanlığı vekâletinde görüyoruz.(Hacıfettahoğlu, İ 1999: 23-29) (ALPARSLAN GRUBU DEVAM EDECEK ..)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dr. BAHATTİN ŞAKİR KİMDİR ?: 1874'te İstanbul'da doğan Bahattin Şakir, Askeri Tıbbıye'yi 1896'da tabip yüzbaşı olarak bitirdi. Ahmet Rıza ve İttihat Terakki ileri gelenleriyle ilişki kurdu. Erzincan'a oradan Trabzon'a sürüldü.Tutuklandı. Mısır'a oradan Paris'e kaçtı. Ahmet Rıza ile İttihat ve Terakki'nin, Örgütün canlandırılıp, güçlenmesinde önemli rol oynadı. Doktor Bahattin ŞAKİR yada yakın arkadaşlarının deyişiyle "Baha Bey", İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin en önemli liderlerindendir. Cemiyetin Türkçü, Turancı kanadındandır.Bir ideolog olmaktan ziyade "örgütçü" kimliğiyle öne çıkmıştır.İttihat ve Terakkinin katibi mesullerindendir. Katibi Mesul, Cemiyetin en önemli görevlerindendir, en güvenilir kişiler arasından seçilir. Devrimden sonra ne mebus nede nazır olmuştur. Sürekli olarak cemiyetin iç örgütünde çalışmıştır. Teşkilat-ı Mahsusa'nın kurucularından ve siyasi bölüm şefidir. Teşkilat-ı Mahsusa'nın Erzurum (Doğu) Masası Başkanı olarak 1.Dünya Savaşında Milis kuvvetleri oluşturulmasında ve Kafkasya ve Orta Asya'ya yönelik Turan'cı örgütlenme ve istihbarat faaliyetlerini yürütmüştür. Savaşın yenilgisiyle Almanya'ya geçmiştir. 17 Nisan 1922 günü, Taşnak Ermeni partisinin bir numaralı tetikçisi Arşavir Şıracıyan tarafından, Cemal Azmi Beyle birlikte Berlin'de gece yarısı evlerinin önünde vurularak, şehit edildiler. "
HALİT PAŞA KİMDİR?:HALİT PAŞA (KARSIALAN)
Tümgeneral (1903-P. 257) (1883-1925)
Aile Durumu :
Doğum Tarihi ve yeri : 1883, İSTANBUL- Beşiktaş'ta doğdu.
Babası : Alb. Ahmet Bey'in oğludur. Annesi Fatma hanımdır.
Medeni hali : Evli
Ölüm tarihi ve yeri . 14 ŞUBAT 1925 tarihinde BMM.de Ali ÇETİNKAYA tarafından vurularak öldürüldü.
Kabri İSTANBUL-Edirnekapı şehitliğindedir.
OCAK 1901- 14 Ağustos 1903'te Harp Okulunu bitirdi.1903'te Tğm. , 1908'de Üstğm., 1911'de Yzb., 1915'de Bnb., 1916'da Yb., 1920'de Alb., 1922'de Mirliva
(Tümgeneral)
ASKERİ GÖREVLERİ :
1903-1908'de 3 ncü Ordu ,1908-1911'de 1 nci Ordu, 1913-1914 Harbiye Dairesinde,
1914-1915'de KAFKASYA'da Mürettep Teşkilatı Mahsusa Alayı 2 nci Artvin Tb.K.,sonra ayni Alayın Komutanı, Bağımsız Artvin Müfrezesi K., 1915-1916 Çoruh Müfrezesi Komutanı, 1916-1917'de Tedavi için AVUSTARYA'da,
1917- 1919'da Batı Dersim Mıntıka K., Erzurum Harekatında sağ cenah Müfrezesi K., 27 Kasım 1919'da 9 ncu Kafkas Tümen K., (Bu görevde iken 6 Aralık 1919'da Kars'ın alınmasında önemli rolü oldu. ), 21 Ocak 1921'de Tüm. Komutanı yetkisiyle Kocaeli Grup K.,
4 Mayıs 1921'de 12 nci Grup K. 1921'de Kolordu K.nı yetkisiyle Kocaeli Grup K.
1922-1923' de Büyük Taarruz'dan sonra Kocaeli Grubunun Lağvı üzerine Batı Cephesi K.lığı emrinde, Ağustos 1923- 14 Şubat 1925'de Kars Milletvekili.
KATILDIĞI SAVAŞLAR : BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI :
Halit Bey, Birinci Dünya Harbinin başından sonuna kadar
Türk Doğu Cephesinde, --12 Aralık 1914'de; Azap muharebesinde sarsılan Rus kuvvetlerinin bu durumundan faydalanarak Çoruh Bölgesindeki hudut birlikleri ve bölgedeki Hususi Teşekküller ile yaptığı ileri harekat ile Artvin ve Borçka'yı geri almış ve Batum yakınlarına kadar ilerlemiştir.
--Türk 3 ncü Ordusu'nun Sarıkamış mağlubiyeti üzerine ileri harekata başlayan Rus Kuvvetlerinin Çoruh Vadisinden ilerleyen kuvvetleri 27 Mart 1915'de Artvin'i işgal edince; Halit Bey Artvin müfrezesini Milo'ya geri çekmek zorunda kalmıştır.
--Artvin'in işgalinden sonra Bahattin Şakir Bey, Çoruh Müfrezesi K.lığından ayrıldığından yerine Halit Bey komutanlığa getirilir. Bu arada Çoruh Müfrezesi X ncu Kor. Emrine verilerek bu Kor.nun sol yan emniyetini sağlamak görevi alır. Halit Bey, X Kor.nun harekatına uyum sağlamak maksadıyla, müfrezesini 4 Nisan 1915'de, Gül Dağı- cicim hattına çekmek zorunda kalır.
---Birinci Tortum (27 Nisan- 12 Mayıs 1915 ) ve ikinci Tortum (10- 12 Haziran 1915) muharebelerinde X ncu Kor.nun sol yanı emniyetini başarı ile sağlamıştır.
--Mart 1916'da cereyan eden ÇORUH muharebelerinde Rusların Bayburt istikametindeki taarruzlarını ve Mart- Nisan aylarında cereyan eden Kaledere, Kopdağı muharebelerindeki Rus taarruzlarını durdurmaya muvaffak olmuştur.
--2- 11 Temmuz 1916 tarihlerindeki Kop- Mamahatun Muharebelerinde de Rus kuvvetlerinin Bayburt istikametlerindeki taarruzlarını akamete uğratmıştır.
--Ancak 11-17 Temmuz 1916 tarihleri arasında Bayburt muharebesinde Çoruh N. kuzeyinden ilerleyen düşman taarruzlarına mani olunamadığı için kuvvetleri kuşatılmaktan kurtarmak maksadıyla geri çekmek zorunda kaldı ve neticede Bayburt Rusların eline geçti.
--17- 30 Temmuz 1916 tarihleri arasında Rusların yaptığı takip harekatını önleyemeyince kuvvetlerini Harşıt D. Batı sırtlarına kadar çekti ve bu hatta tutunmaya muvaffak oldu.
-- Rahatsızlığı nedeniyle Çoruh Müfreze K. lığından ayrıldı ve tedavisi
için Avusturya'ya gönderildi. Yurda dönüşünü müteakip tekrar Doğu Cephesi emrine gönderilerek Batı Dersim Mıntıka K.lığına getirildi.
-- 3 ncü Ordunun ileri harekatında; Batı Dersim Mıntıka K. olarak 12 Şubat 1918'de Erzincan'ın, 22 Şubat 1918'de Mamahatun'un, 25 Şubat 1918'de Aşkale'nin ve 26 Şubat 1918'de Yeniköy'ün geri alınmasında başarılı muharebeler verdi. -- 11- 12 Mart 1918'de Erzurum'un kurtarılmasında sağ cenah müfreze komutanı olarak övgüye değer icraatta bulundu. -- 2 Nisan 1919'da yeni teşkil edilen 15 nci Kolordu'da 3 ncü Kafkas Tüm. K.'lığına getirildi ve Tümeninden teşkil ettiği müfreze ile 20- 25 Aralık 1919'da Şeyh Eşref ayaklanmasını bastırdı.
-- 15 Mayıs 1919 durumuna göre 3 ncü Kafkas Tümenini muhtemel çıkarmalara karşı Trabzon bölgesinde tertipledi ve bölge halkını da teşkilatlandırdı. Ayrıca Gürcistan'ın yapabileceği muhtemel harekata karşı da gerekli tedbirleri aldı.İngilizlerin Batum'a gelmek niyetinde olduklarını hissedince ani bir yürüyüşle Ahıska ve Ahılkelek'i zaptetti.
--Mondros mütarekesi hükümleri gereğince Türk Kuvvetleri Kars'tan çekilirken 5 Kasım 1918'de kurulan Müdafayı Hukuki Milliye Teşkilatı emrine gönüllü Sb. Çvş. ve erler bırakarak bölge halkının milis kuvveti olarak askeri eğitimle yetişmesini sağladı.
İSTİKLAL SAVAŞI : DOĞU CEPHESİ : 9 NCU Kafkas T5üm. K. olarak 12- 13 Eylül 1920'de Ermeni İşgali altındaki Oltu'yu taarruzla ele geçirdi ve başarısından dolayı Doğu Cephesi Komutanlığından (K.Karabekir Paşa) takdirname aldı. 26-29 Eylül 1920 tarihleri arasında cereyan eden ve Sarıkamış'ın Ermenilerden geri alınması ile neticelenen muharebelerde Tümeniyle birlikte başarılı muharebeler verdi. 26-30 Ekim 1920'de Kars'ın Ermenilerden geri alınmasında çok önemli rolü olmuş, cesaret ve insiyatifi kullanma örneği vermiştir. Kendisine verilen taarruz emrinde Kars'a girmeyerek, Gümrü istikametine kesilen yolların kesilmesi ile düşmanın karşı bir hareketine hazır bulunulması emredilmiş olmasına rağmen Kars'ın savunulmasında müşahade ettiği zayıf mukavemet karşısında Tümenin başında olarak Kars'a girmiş ve KARSIALAN soyadını da böylece hak etmiştir. Kars kalesine Türk Bayrağını ilk çeken Yb. Halit'in Tümenidir.
BATI CEPHESİ :İstiklal Savaşında Kazım Karabekir Paşa komutasında yürütülen Doğu Cephesi Harekatı sonuçlanınca Alb.Halit Bey Batı Cephesi emrine gönderildi ve 21 Ocak 1921'de Tümen Komutanı yetkisiyle Kocaeli Gr. K.lığına getirildi.
İKİNCİ İNÖNÜ MUH.: 23- 31 Mart 1921 tarihleri arasında cereyan eden 2 nci İnönü Muharebesinde başlangıçta Sakarya N. kuzeyinde batıya karşı örtme görevi ifa
etti ve müteakiben İnönü mevzilerine kaydırıldı. Gündüz Bey'de kuvvetlerini topladı ve Sağ Kanadın emir komutasına memur edildi. 27 Mart 1921'de Sağ Kanat Grubunun düşmanı geriden kuşatmak için yaptığı karşı taarruzda taarruzun ağır gelişmesi üzerine ileri atılmış ve birliklerine yakından verdiği emirlerle gayrete getirirken kolundan yaralanmış ve geçici olarak komutayı devretmiştir. Ancak sağ kanat Gr. K. olarak 2 nci İnönü zaferi'nin kazanılmasında önemli rol oynamıştır.
KÜTAHYA-ESKİŞEHİR MUH. : 8 -25 Temmuz 1921 tarihleri arasında cereyan eden Kütahya ve Eskişehir muharebelerinde düşmanın güneyden kuşatma manevralarına zamanında karşı taarruzlar yaparak mani olan Alb. Halit Bey birliklerine fazla zaiyat verdirmeden Seyitgazi- Sivrihisar istikametinde çekmeye muvaffak olmuştur. ( Geri çekilme Batı Cephesi K.lığının emri üzerine yapılmıştır. ) Bilhassa 17-18 Temmuz 1921 günleri devam eden Ilgaz Boğazı Muharebesinde gösterdiği başarının bütün cepheye olan müspet tesirinden dolayı Mustafa Kemal Atatürk tarafından tebrik edilmiştir.
SAKARYA MEYDAN MUH. ( 23 Ağustos- 13 Eylül 1921 ) :
12 nci Gr.K.olarak 23-26 Ağustos 1921 tarihleri arasında Yunan taarruz- larına karşı, Sakarya N.Doğu sırtlarında, Beylikköprü–Sarısaçak arasında kalan bölgeyi savunmuş, bilahare Yunanlıların güneyden kuşatma manev ralarını önlemek için güneye kaydırılmıştır. Burada da Grubuyla verdiği sebatkar ve kahramanca savunma muharebeleri sonucunda Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılmasında pay sahibi olmuştur.
BÜYÜK TAARRUZ : Sakarya Meydan Muharebelerinden sonra (13 Eylül 1921) Kolordu Komutanı yetkisiyle tekrar Kocaeli Gr.K.'lığına getirildi ve 26-31 Ağustos 1922 tarihleri arasında Grubunun karşısındaki düşmanı tespit etmek maksadı ile Göksu ile Karasu vadileri arasında başarılı taarruzi hareketlerde bulundu. Takip hareketi devresinde Bursa'yı Yunanlılardan kurtarmıştır.
NİŞAN, MADALYA VE TAKDİRNAMELERİ : İkinci Rütbeden Mecidi Nişan, Gümüş ve Liyakat madalyaları, Avusturya – Macaristan Askeri Liyakat, Alman İkinci Sınıf İmp.Madalyası, Demir Haç Nişanları, İstiklal Madalyası
ASKERLİK SONRASI ALDIĞI GÖREVLER :1925'e kadar Kars milletvekilliği
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
( Bu konu ve bibliyografya için bk.; Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Ankara 1990, s.221-228 ; Ercüment Kuran, "Birinci Dünya Savaşı" , DİA, VI <İstanbul 1992>, 97.)
( Süleyman Beyoğlu, " 1. Dünya Harbi Yıllarında Alanya'da Kıtlık ", Tarih ve Medeniyet Dergisi, sayı . 46 ( Ocak 1998), s. 46-49. )
( Mareşal Fevzi ÇAKMAK- Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi- T.C.Genelkurmay Başkanlığı- ANKARA )
* ( Adı geçen hükümet konağının tamiri için ancak 17 Nisan 1917'de Trabzon Vilayeti'ne gönderilen 3000 kuruştan kaynak ayrılabilecekti.
BA, Dahiliye Nezareti Mebani-i Emiriye ve Hapishaneler Müdüriyeti (DH,MB.HPS.), nr 19/36. )
(Artvin ve Çevresi- 1828-1921 Savaşları- Hazırlayan : M.ADİL ÖZDER- Ay Matbaası- 1971 ANKARA-Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi- Artvin Turizm ve Tanıtma Derneği Ankara Merkezi Yayınları : 2 …s.167-168-169.)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Halit Karsıalan - Vikipedi, özgür ansiklopedi
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.