Kaza Değil Suikast!


Ülkemizin geniş yapısını,gelişen olayları ve son yüzyıllık daireyi içerisine alan komplolar sistemini ele alırsanız suikastları,komploları ve karanlıkta bırakılan olayları daha net analiz edeceksiniz.

Demokrasiye geçiş süreçleri sancılı.

Otoriter sistemin ‘Bürokratik Egemenliğine’ karşı oluşan sivil yönetimler sürekli baskıların ve tehditlerin şemsiyesi altında yönetimleri ellerinden zorla alınmış.

1960 öncesi ABD etkili demokrasi(!) şablonu döneminde oluşturulmuş ve her gizli alanda ABD ajanlarının sızdığı bürokratik sistemden söz ediyoruz.

1960 darbesi belli bir gurubun isteğiyle oluşmuş darbe değil.

Coğrafyamız etrafındaki ülkelerdeki siyasal krizler, darbeler ve tahtlarından indirilerek aileleri bile katledilen liderlerin oluşturduğu labirentli bir coğrafyada yaşamaktayız.

Bilhassa ülkemizdeki 6-7/Eylül olaylarının yaşandığı ve yaşatıldığı günlerin perde arkasındaki ellerle alakalı dava konusu ‘Yassıada Mahkemelerinde’ sümenaltı edildi.

Yargılama safhasında o dönemin siyasal yöneticilerine yöneltilen ‘6-7/Eylül olayları’ bir anda kapatılmıştı.

Selanik’te Lider Atatürk’ün evinin bombalanması olayındaki karanlık ve şaibeli ellerin kimler olduğu birilerinin zihninde.

1960 öncesi cüppeleriyle sokaklarda yürütülen Üniversite öğrencileri ve rektörler büyük oyundaki piyonlar değil miydi?

İstikrarsız ve vesayet altında demokrasi birilerinin egemen olmasına yaradı.

Bu egemenlik kışkırtıcı ajanların sokaklarda, üniversitelerde, bürokratik kadrolaşmalarında gelecekte oluşturacakları darbe senaryolarına malzeme olacaktı.

Oldu da!

1970 muhtırası öncesi bazı kontrollü şebekelere ‘Marksist Etiketi’ yapıştırarak sokaklarda ve üniversitelerde kurtarılmış bölgeler oluşturtanlar ‘İ.Selçuk, D.Avcıoğlu ve Cuntacıların’ yönetimde etkin olma ve darbedeki renkleri belirleme istikametinde oyunun bir parçası olarak devreye sokulmadı mı?

Malzeme konusu hiç değişmedi.

İrtica, kardeş kavgası, anarşi’ gibi malzemelerdi bunlar.

Ortada kardeş kavgası ve irtica yoktu.

Ortada birilerini uzun vadeli ‘Vesayet Sistemine’ taze kan pompalamak amacı vardı.

Hepsinin ortak özelliği istikamet ve müttefik güçleri Pentagon oldu.

Soğuk Savaş Döneminin’ sistemi ‘Gladyo Oluşumunu’ tetikledi ve nereye baksanız suni mezhep kavgaları ve etnik ayırımcılığa dayalı provokasyonlar tetiklendi.

Siyasal denklemde sistemin istemediği siyasal oluşumlar olmamalıydı.

İstedikleri ikili parti ve sistemin kontrol edeceği, ABD sistemindeki müttefiklik anlaşmalarına riayet edecek siyasal liderlerdi.

Uyananların kafası ezildi.

Bu demokrasi uyuyanlar için uyarlanmış elbise ve tiyatro olacaktı.

Liberal etiketli siyasetçi hem İmam Hatip okullarını kurdeleler keserek, kurban kanı akıtarak kesecek ve arkasından birilerine yol açacaktı.

Fakat aynı siyasetçi 28/Şubat darbesinde açtığı okulları tasfiye edecekti.

Bölgemizdeki gelişmeler ‘Ilımlı Din Politikalarını’ besleyen ‘Yeşil Kuşak Sistemini’ gerekli kıldığı zaman Özal gibi bir ayağı bir gurupta, diğer ayağı Pentagon Kralının sarayında olacak siyasi lider devreye sokulacaktı.

Saddam Irak’ta silahlandırılacak ve ABD sistemine karşı çıkan ve Şahlığı yıkan yeni sistemli İran’a saldırtılacak, uzun vadeli hesaba dayalı olarak Irak’ta yaşayan Kürtleri zehirli gazlarla imha etmesi sağlanacak ve sonraki aşamada Talabani-Barzani gibi kuklaların ABD yanlısı lejyonerliğe gönüllü katılımı sağlanacaktı.

Bölgemiz bir laboratuar olarak seçildi.

ABD şemsiyesi altında siyaset yapanların sonlarını hep beraber gördük.

Ya sürgün olarak yaşadılar ya da işgallerle koltuklarından edildiler.

Ya da idam edildiler.

Olmadı başka yollarla….

12/Eylül öncesi gelişmelere ve sokakların haline bakarak, günümüzde ‘Ümraniye Davası Olarak’ patlayan çeteleşmeye göz atarsanız tiyatronun senaristlerini hemen tanıyacaksınız.

Fazla aramanıza gerek yok.

Susurluk bu patlamanın mesajıydı.

Fasa fiso diyenler yanıldı.

Bir demokraside bunlar olmaz.

Nerede olur?

Darbe hazırlayan ve darbelerle beslenen çeteleşmenin olduğu ülkelerde olur.

13/Eylül sabahı sesler neden bir anda kesildi?

Bedrettin Demirel ‘:Biz olayları seyrettik ve darbenin olgunlaşmasını bekledik’ diyerek size konuyu özetle izah ediverdi.

Sonrası işkenceler, baskılar, yasaklar ve karanlık bir tünel değil miydi?

Zeki Kaman ve Oktay Dürüst gibi işkencecilerin yaptıkları iğrenç uygulamalarla o dönem zalimliğin merkeziydi.

Tam 10 yıl 12/Eylül darbesinin izleri sürdü.

Siyasal düzeni belirleyen darbecilerin denetçiliği devam etti.

Medya ve o malum basın organlarının tetikçi yazarları darbe alkışçılığı yaparak bu düzeni sürdürdü.

Mukaddes değerlerimiz birilerini elinde sömürü vasıtası yapıldı.

İstikballerini ve siyasal yaşamları darbecilere borçlu olanlar bu sistemin yasakçılığı uğruna ülkemizi hortumculuğa, bankaların boşaltılmasına ve mafyalaşan sokak sürülerine teslim etmedi mi?

Birileri hep susturuldu.

Sistemin yürümesi adına tabii!

Doğrular konuşulmayacak ve yalan rüzgârıyla pembe dizilere mahkûm olacaktınız.

İsrail ile ilişkilere sürüklenenler, bu ülkede yıllarca İsrail aleyhtarı siyasal kimlikler olmadı mı?

İşte ’Ümraniye Dosyasındaki’ iddialar!

Kimin eli kimin cebinde değil diye düşünmeyin!

O eller her cebi biliyordu.

Her kasayı da!

28/Şubat dönemi öncesi TV kanallarına çıkartılan Fadimeler ve Ali Kalkanları hangi düzeni isteyen darbe özenticilerinin ortaya sürdüğü 13 yıl sonra anlaşıldı.

Fişlenenler ve bazı çalışma guruplarında harcananlar..Bu ülkede yaşadı.

Bunlar korkunç tuzaklardı.

Sokaklarda sanki karşıt kalemmiş izlemi verilerek katledilen gazeteciler son 15 yıllık karanlık çetelerin istedikleri düzene kavuşma hayallerinden ibaretti.

Gün geldi Özal zehirlendi iddiaları…

Ardından Adnan Kahveci olayı ve eşi hakkındaki dosyalar. İntiharlar…

Raporlar.

ABD’ne kaçarak orada ikamet edenler…

Arşivler ve çantalar…

İsrail’den alınarak birilerine verilen silahlar ve pasaportlar…

O dönem Çiller’e danışman olan Mümtazer Türköne bunları iyi bilir.

Danışmanların hafızası tazedir.

Örtülü ödenekler nerelere ve ne amaçla kaydırıldı?


Aylardır ve hatta yıllardır Eşref Bitlisli suikastı medya da tartışılıyor.

O suikast karlı bir kış günüydü.

İnce ayarlı olduğu oğlu tarafından ve birilerini şüpheli açıklamalarıyla kamuoyu önünde tartışıldı.

Bugün bazı yerlerde kemikler aranıyor.

Bu ülke de bunlar araştırılıyor.

Dün karanlık.


Suikastlar ya uçak, ya helikopter, ya da karayolunda oluyor.

Ya da bazıları galeyana gelmeye hazır olan tetikçileri kullanarak ülkemizi zora sokacak ve gündemi meşgul etmesi sağlanacak, ülkemizi sıkıştırmaya hazır Ermeni lobilerine fırsat tanıyacak saldırılara yönelecek.

Bu saldırganlar daha önce bir yerlere siyasal faaliyet yapması için gönderilecek ve kimlik alt yapısı hazırlanacak.

Alın saldırı sonrası siyasi etiket!

Adres belli!

Aynen Danıştay saldırganına söylemesi ve nara atacağı slogan nasıl ezberletildiyse!

Aynı lobinin tezgâhları!

Sonra siyasal partilere sızmaya kalkacaklar.

Bir profesör (babası 12/Eylül darbecilerinin danışmanı) bir partiye sızdırılacak ve her şehre giderek başkan adaylığını ilan edecek.

Bu sızmalar ve oyunlar bozulduğunda ise demokrasi ve insan hakları demeçleri!

Ne demokrasisi?

Ülkücü irade büyük bir bilgi akışı, tecrübeli idarecileriyle günümüzdeki yaşanan oyunları bozmuştur.

Tokat’ta üye olan Özdağ Veli abisinin dizine koştu.

Siyasette meşru demokrasi ve yaşanan gelişmelerden büyük tecrübeler çıkaran MHP liderliği oyunları başlarına geçirdi.

Günümüzde Yeniçağ isimli gazetenin tefrikacı ve bazı lobilere dayalı çizgisinin ana hedefinde daima MHP Liderliği olmuştur.

En son sözde Yusufiyeliler olarak ilan verenlerin oyuna bulaşması ve bazı lobilerin etkisiyle makasın bir ucu olarak kullanılmak istenmesi karşısında bu oyunlara en büyük tepkiyi veren ‘Ülkücü Çile Adamları’ olmuştur.

Olacaktır da!

12/Eylül darbesini en ağır işkencelerine Ülkücüler uğradı!

İşte Suikasta uğrayan ve hala aramalara rağmen bulunamayan Muhsin Yazıoğluna tertip edilen oyun!

Ülkemizi kaosa sürüklemeye çalışanların hedef olarak çizdiği ve imha etmeye çalıştığı Muhsin Bey büyük bir komploya dâhil edildi ve imha edilmeye çalışıldı.

Rahmetli Başbuğ Türkeş yanı şekilde zehirlenerek şehid edildi.

Bu coğrafyanın büyük tezgâhları bitmez.

Bu ülkenin öz değeri ve milli direniş varlığı ÜLKÜCÜLERDİR!

ÜLKÜCÜLER her zaman hedeftir!

Bu iyi bilinmelidir.

Doğan Holdingin damadının şirketinden kiralanan helikopter!

Kullanan ise tecrübeli bir pilot! Hatta pilotların öğretmeni!

Miting alanına helikopterle gelen Muhsin Bey ve yanındaki arkadaşları!

Birde gazeteci var!

Miting alanından bir anlık ayrılan ve ayrıldığı sürede nerede olduğu bilinmeyen helikopter ve pilotu 1 saat ortada yok!

Sonra alana geliyor.

Bu sürede nereye gitti?

Bilen yok!

Böyle bir havayı bekleyen hücreler ve lobiler kimlerdi?

6 kişiyle havalanan ve tek kanatlı helikopter!

Son sistem ve ülke idarecilerini taşıyan dört kanatlı helikopterlerin pilotları bile böyle hava şartlarında uçmuyor ve misafirlerini kara yoluyla götürüyor.

Fakat Muhsin beyi bu şartlarda taşıyan, tecrübesi öğretmenlik seviyesindeki pilot uçuyor.

Hem de tek kanatla!

Kaza(!) olduğu an arayan gazeteci ve cep telefonundan konuşmaları!

Yer belli.

Sinyal veren cep telefonları!

Kaza(!)dan hemen sonra o bölgede olan ve kaza(!)yı gördüğünü iddia eden korucu Selim Işık!

15.15’te kaza(!) oluyor ve büyük bir ses, kablo yanık kokuları alıyor ve enkazın ağaçlar arasındaki görüntüsüyle ihbarda bulunuyor.

Yer belli!

Bazı korumalara da bu konuyu iletiyorlar.

Fakat her nense bu bölgeye gidilmiyor ve iş zorlaştırılıyor.

2 gün sonra kaza yerini kim buluyor?

Muhtar ve korucular!

Nerede binlerce arayan ve AKUT?

Ortada yoklar!

O esnada bazı yetkililer kazada yaralananların hastaneye kaldırıldığını duyurdular.

Böylesi yalan haberlerle uyuttular.

Fakat korucu Selim Işık’ın kaza yerini kazadan hemen sonra belirtmesine kulak tıkayanlar kimler?

Bu oyunda kimler var?

Bu tezgâh nerede hazırlandı?

Düşme vaktini veren, yeri tespit ederek beyan eden korucu Selim Işık mutlaka ifadelerini adli mercilere ihbar kabul edilerek vermelidir.

Bu olay büyük bir suikasttır.

Gazetecinin yaşamış olması ve donarak ölmesi konuşmaması için miydi?

Bizler, kamuoyu bu cinayetin mutlaka araştırılması ve kaza yerinin hemen korucu Selim Işık tarafından bazı mercilere bildirmesine rağmen neden 2 gün olay yerine gidilmediği konusunda konunun yargıya taşınmasını istemekteyiz.

Ortada ihmal var.

Seyirci olmak gibi büyük gaflet var.

Kaza yerini anında belirten korucu Selim Işık neden dikkate alınmadı?

Birileri bunların cevabını kamuoyuna vermelidir.

Türker Akın Sağlık

3 yorum:

  1. bir nesil üşüttüler,hainler yaşanan ve yaşadıklarımız ile bizleri dondurdular...günümüzde hak ve adalet önünde soğuk ter dökmeye başladılar.... bu vesile ile büyük reis Alperen merhuma ve arkadaşlarına Cenab-ı Allah rahmet, NECİP TÜRK MİLLETİNİN, BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ İLE AİLESİNE BAŞSAĞLIĞI DİLER,

    MUHAMMED ÇETİN GÜNGÖR

    YanıtlaSil
  2. Helal olsun size komplo teorilerinize bir yenisini daha başarıyla eklemişsiniz.
    "Kazayı"!! Doğan Yayın Holding in damadı ile de ilişkillendirmişssiniz ya tamamdır...
    Enkazın yerini bildiği halde başka yönde arayanlar.. yada yanlış yönlendirenler! kimlerdi? onuda yazssanızda bilsek.

    YanıtlaSil
  3. kyden zaten kaza duyulmuş ve yanık kablo konusuda uydurma yada komplo değil bizzat korucuların ifadesidir.ayrıca bu korucular tüm yetkililere bildirmesine rağmen adamlar burada değilde dağın diğer yüzünde arama yapıyorlarsa bunda kasıt olması ve komplo olduğu kanısı senin anlayacağın kadar bile basittir. bu kdar basitliğin üstüne hala anlamıyorsan ve telefon konuşmasında 2 dk da yer bulan merciler adam kıvrana kıvrana ölürken kımıldamıyors.
    ve üstüne üstlük bugun cesedi bulunan ve kişi kırık bacakla kımıldatamadığı bacağıyla 500-600metre yol katedebilirken sabahın 8-30 unda herkes alrmda diye açıklama yapılıpda olay yerinde 10 askerle bir uzman çavuş ve ankaradan gelen 12 kişi varsa bunda koplo değilde ne var.
    anlaman bu kadar damı zor.oysa objektif yaklaşsan bu konuya bunu ilkokul öğrencisi bile anlar.
    aynı görşü tutmaya bilirsin yada sevmediğin bir kişilik de olabilir ama öle yada böle bu adam bir parti başkanı ve türkiyenin göbeğinde sen bu adamı bulamıyorsun.
    kuzey ırakta nokta atışı görürken burada ne oldu.
    bir yorum yapılacaksa adam gibi yapılmalı ve düşünülüp tartılmalıdır.

    ben bu işe kopmlo yada suikast demiyorum ama bir kaza ihtimali %70 şuna emin olun suikast ihtimalide &71 dir en azzz.
    böyle saçmalık olmazzzzz
    bunun arkası iyice araştırılmalıdır.nden köy korucularına susun emri verildi yada telefonlarına el konuldu.
    neyi biliyorsunda arkadaşım saçma saçma konuşup insanın canını sıkıyorsun.
    YA SUS YADA SUSMAKTAN DAHA İYİ BİŞEYLER YAP

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.