Aklın Yolu

Din başlı başına bir ihtiyaçtır. İnanma ihtiyacı ruh ve beden sağlığı için hayati önem taşır. Bu nedenledir ki insanlara sağlıklı bir din eğitimi verilmesi zorunludur. Doğru dürüst dini eğitim alamayan insanlarımız, bu eksikliklerini çeşitli dini oluşumlara yönelerek tamamlamaya çalışmakta, bu da zaman zam an birtakım sıkıntıların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Takdir edersiniz ki, bu sıkıntıların en göze batanı da İslâm'ın sulandırılmasına yönelik girişimlerdir. Zira bir metalin yoğunluğunu ölçer gibi İslâm'ı tartamazsınız. İslâm, İslâm'dır cancağızlar. Kuran, Sünnet, İcma ve Kıyas da İslâm'ın dört temel direğidir hâliyle.

Yüce Yaradan, insanları yaratıp sonra da dünyaya yayınca bir takım insan toplulukları bu yayılmayı başıboş bir salıverilme olarak algılamış ve ne olduysa bundan sonra olmuştur. Bu noktada devreye Yüce Yaradan'ın elçileri girmiş ve insanları aydınlatmaya, onların şaşmış olan pusulalarını aslî yöne döndürmeye çalışmıştır. Bu konuları araştırmak, öğrenmek isteyenler için en sağlam kaynak hiç şüphesiz Kuran-ı Kerim'dir. İnsanlara doğru yolu göstermeye yönelik ilahî çabaların sonuncusu olan, varlıkların varlık sebebi son peygamberin tebliği İslâm dini ve onun kutsal kitabı Kuran-ı Kerim, dumura uğramış insanlık için yegâne kurtuluş reçetesidir.

Son dönemlerde yapılan İslâm'la ilgili değerlendirmelere baktığımızda, değerlendirmelerin hakkaniyetten uzak, tabir-i caiz ise maddi-manevi yönlerden Müslümanları baskı altına almaya, sıkıştırmaya yönelik çabalar olduğu görülmektedir. Düşünün bir kere, 'ne idüğü belirsiz' birileri çıkıp gelmekte; güzelim İslâm beldelerini sömürgeleştirmeye çalışmakta; sonra da kalkıp vatanını savunan insanlara terörist, radikal İslâmcı demektedir. Müslümanlardan, bu sömürü düzenine ses çıkarmamaları; uysal olmaları, ılımlı İslâm olmaları istenmektedir. Ölüm gösterilerek, sıtmaya razı olmaları dayatılmaktadır anlayacağınız. Eline vur, ekmeğini al tarzında bir davranışı Müslümanların sineye çekmeleri, hele hele İslâm ümmetinin en güzide unsuru olan 'Seyfullah' (Allah'ın Kılıcı) lâkaplı Türk milletinin böyle bir aşağılanmayı kaldırabilmesi mümkün müdür? Yarın öbür dünyaya vardığınızda, zulme karşı “elinizle, olmadı dilinizle, olmadı kalbinizle…” karşı koyacaksınız diyen Son Peygamberin yüzüne nasıl bakacaksınız?

Şimdi bir düşünün bakalım. Birileri çıkıp da size “İslâm nedir?” diye bir soru yöneltse ne cevap verirdiniz? Ellerindeki çıra, meşale, fener gibi araçlarla yahut şimşek çakması, yıldırım düşmesi gibi doğa olaylarının yardımı ile zifiri karanlıkta yolculuk yapmaya çalışan insanları bir düşünün. Bu yolculuk ne kadar sağlıklı, ne kadar mantıklı olabilir. Bir de aydınlatma aracı olarak güneşin tahsis edildiği bir yolculuğu hayal edin. Benim İslâm'dan kastım budur cancağızlar. Şimdi bunca sözden sonra, İslâm'ın önüne bir takım sıfatlar koyma takıntısından hâlâ kurtulamıyorsanız; kusura bakmayın ama sizler için yapılacak pek bir şey de kalmıyor. Dua ve ney sesinden başka!

İslâm ne çektiyse yanlış anlamalardan, yorumlamalardan çekmiştir. İslâmi yorum ve uygulamalar arasında 'asr-ı saadet' dönemine en yakın olanı da hiç şüphesiz atalarımızın ortaya koyduğu İslâmi yorum ve uygulamalardır. Necip Fazıl Kısakürek Bey'in “Dışı buram buram Türk, içi alev alev Müslüman; içi dışına hâkim, dışı içi ne köle” diye tanımladığı asil milletimizin İslâm yorumu gerçekten takdire şayandır. Misal “Allah (c.c) nurunu tamamlayacaktır.” düsturunu, 'Nizam-ı Âlem, İlâ-yı Kelimetullah' yahut kısaca 'Cihan Hâkimiyeti' mefkûresine (ülkü, ideal) dönüştürüveren derin sezişi, kavrayışı bir başka millette göremezsiniz. Şahadete susamışlığı da hâliyle!

Bering Boğazı'ndan, Cebelitarık Boğazı'na; Endonezya'dan, Bosna-Hersek'e kadar uzanan bir Türk-İslâm Dünyası ve bu dünyanın kalbinde yer alan bir Türkiye'nin ne anlama geldiğini düşünebiliyor musunuz? Yahut Türk-İslâm Dünyası'nı, Türk-İslâm Birliği'ne çevirecek, daha doğrusu bu dünyanın beyni olacak bir Türkiye'yi hayal edebiliyor musunuz? Eh, bu sorularıma 'evet' diyorsanız, Türkiye'nin büyüyüp Osmanlı olacağına dair hâlâ bir umut var demektir. Ha bu arada, teşbihte hata olmazmış cancağızlar. Devletime canım feda!

Aziz Dolu Atabey

azizdolu.blogcu.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.