(anadoluhaber) PEKMEZ'İN TARİHÇESİ



PEKMEZ’İN TARİHÇESİ


1. BÖLÜM


Ülkemiz, dünya üzerinde coğrafi konumu itibariyle bağcılık yönünden uygun iklim ve toprak şartlarına sahiptir. Trakya, Marmara, İç Anadolu, Ege ve Güneydoğu Anadolu bağcılığı bunun en canlı örnekleri olup, bu coğrafyada bağcılığın tarihi MÖ. 3000 yılına kadar uzanmaktadır. Eski Türk Uygarlıkları zamanında bağcılık Anadolu’dan bütün dünyaya yayılmış, Osmanlı imparatorluğu döneminde ise bağcılık eskisinden daha parlak bir gelişme göstermiştir. Anadolu’nun Antik çağdaki ünlü ozanı Homeros Odysseia ve İlyada destanlarında gemicilerin en çok tükettiği iki yiyecekten bahseder; bunlardan biri et, diğeri ise şaraptır. Anadolu’nun üzüm ve şarabı Grekler ve Romalılar Döneminde de ünlüydü. Ege ve Akdeniz müzelerinde bulunan antik çağ dönemine ait birçok tarihi eserde (lahit ve heykel vb.) üzüm salkımı ve asma dalı motiflerini görmek mümkündür. Konya-Karahöyük kazılarında da Erken Hitit çağına ait üzüm salkımı biçiminde kaplar (içki kabı ve lamba) meydana çıkartılmıştır.
Üzüm, sofralık olarak taze tüketildiği gibi kurutularak çerez gibi de yenmektedir. Kuru üzümden pekmez de yapılmakta ve bunun yanında kuru üzüm tatlılarda, aşurede, pasta ve bisküvilerde, hoşaflarda lezzet vermek ve besin değerini artırmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemiz kuru üzüm ihracatında 189 bin tonla dünya ticaretinde birinci sırada yer almaktadır. Avrupa ülkelerinde çerez alışkanlığı olmadığından kuru üzümlerin tamamı, bu ülkelerde pasta ve kek üretiminde kullanılmaktadır (1). Ülkemizde üretilen üzümün %24’ü sofralık, %35’i kurutmalık, %3’ü şarap ve %37’si pekmez ve pestil üretiminde kullanılmaktadır. Ortalama olarak üretilen üzümün %20’si pekmez üretiminde değerlendirildiği tahmin edilmektedir.
Türk mutfağına özgün besinlerin tarihçeleri yanında gelenekleri de çok önemlidir. Türkler çok sevdiği yiyecekleri deyişlere, manilere, türkülere, atasözlerine, deyimlere de işlemiştir. Özellikle, “üzüm üzüme baka baka kararır”, “üzümünü ye de, bağını sorma’“baba bağ bağışlamış, oğlu bir salkım üzümü esirgemiş”“bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur” gibi önemli atasözleri toplumda sıklıkla kullanılmaktadır.
Şekerden önce, Türk tatlılarının esasını pekmez ile bal oluşturuyordu. Bu nedenle, pekmez binlerce yıldır geleneksel beslenme kültürümüzün ve damak zevkimizin en önemli tatlı besinlerinden biridir. Türklerin besin muhafazası için geliştirdiği pekmez; bir taraftan çabuk bozulan üzüm ve üzüm şırasının dayanıklı hale getirilmesini sağlamakta, diğer taraftan da tatlı ve şeker ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olmaktadır. Pekmez, meyve şırasının yoğunlaştırılıp kaynatılması ile elde edilen tatlı beyaz renkte katı ve sıvıdır ve en çok üzümden yapılır. Üzümün yanı sıra, dut, harnup, alıç gibi meyvelerden de   pekmezler yapılmaktadır. Eski yıllarda insanların temel besin kaynaklarından biri olan pekmez değişen dünya koşulları içinde daha az üretilen bir ürün haline gelmiştir. Kent kültürünün tam olarak gelişmediği, tarımın dışa açılmadığı dönemlerde kırsal alanda ve küçük kentlerde aileler üzüm ve tatlı ihtiyacını karşılamak amacıyla ufakta olsa bir bağ yetiştirirlerdi. Buna ilaveten çok sayıda ailenin köy ve küçük yerleşim birimlerinden büyük şehirlere göç etmesi, kırsal alanda yaşayanların yaşam biçimlerinin değişmesi ve şekere talebin artması gibi faktörler pekmez üretimini azaltmıştır. Pekmezin tüketim durumunun saptanması üzerinde yapılan bir araştırmada; araştırma kapsamına alınan öğrencilerin %61,6’ sının, yetişkinlerin %66,3’ünün ve gebe kadınların %53,5’inin pekmez tükettikleri bulunmuştur. Gebe kadınların gebelik öncesinde pekmez tüketme oranı ise %33’dür.
Pekmez ve pestil ülkemizin bağ olan her yöresinde üretilmektedir. En kalitelileri Tokat’ın Zile ilçesinde  üretilmektedir. Pekmezler üretildiği bölgelere göre yöresel adlarıyla anılmaktadır. Örneğin; Zile’de Zile pekmezi, Gaziantep’te ağda, Kırşehir’de çalma, Balıkesir’de bulama, Maraş’da masara en önemlileridir. Ülkemizde pekmez, üzümün olgunlaştığı Eylül sonu-Ekim ayı başında yapılır ve bu zaman dilimine pekmez zamanı denir. Genel anlamda üzümün preslenmesi suretiyle elde edilen suyuna şıra denilmektedir. Fermantasyon teknolojisi anlamında taze üzümün sıkılmasıyla elde edilen ve belli oranlarda fermantasyona uğratılmış üzüm suyuna şıra denir. Üretilen pekmez tatlı olarak yendiği gibi köfter, cevizli sucuk (zilekömesi), pestil gibi yeni ürünlerin elde edilmesinde; helva, hoşaf gibi yemeklerde ise şeker yerine kullanılmaktadır.



--
www.zilepekmezi.com
"doğal ürünler online satış sitesi"
"herşey çok ucuz; herşey çok doğal"
Web sitemize üye olun avantajlarımızdan,süprizlerimizden faydalanın.
Tel:0.356.3180606
Fax:0.356.3171693
e-mail:info@zilepekmezi.com
60400-Zile/TOKAT/TÜRKİYE

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.