-
MAYINLI BÖLGENİN SIRRI ÇÖZÜLÜYOR!!
Büyük Locası'nın Maşrık-ı Azamlarından
Enver Necdet Egeran
Mayınlı arazi meselesinin biraz derinliklerine inelim!! Bir an aklıma yazdığım eski bir yazı geldi.. Şöyle bir göz attım bütün sırlar o yazının içinde!!!Mayını döşeten de masonlar, kaldır diyenlerde masonlar!!
kaldırmak için çırpınanlarsa. masonların birer köpeğinden başka bir şey değildir!!!
ıÜüMayınlar 1957 yılında Suriye'yle birlikte aynı zamanda döşenmişken, Suriye kendi imkânlarıyla temizliğini yapmışken biz 1974 den beri bir arpa boyu yol kat edememişiz…
Ayrıca Türkiye'de mayın temizleme uzman sayısı 580 kişi iken…
MAYINLAR NE ZAMAN DÖŞENDİ?
1957 yılında: Suriye sınırı 877 kilometre. Kaçakçılık ve insan hareketlerine karşı 1959'da mayın döşenen arazi Hatay'dan başlayıp Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak'a kadar 510 kilometre uzunluğunda 350 metre genişliğinde ince bir hat. Toplam 216 bin dekar.
Bu yukardaki satırlar sadece işin üzerine örtülmüş bir kara perdeden başka bir şey değildi!!
( İŞİN ESAS ANA NEDENİ MİLLİ PEROL ŞİRKETİMİZİN O BÖLGEDE KUYU AÇMASININ ENGELLENMESİYDİ) ÇÜNKĞÜ PETROL İŞLERİNİN BAŞINDA BULUNAN DEMİRELİN DE MASON ÜSTADI OLAN VE MASONLUK BELGESİNİ VEREN. BÜYÜK ÜSTAT MASON ENVER NEJDET EĞERAN'DI!!!
"ENVER NEJDET EĞERAN'IN" KİM OLDUĞUNU AŞAĞI SATIRLADA GÖRÜŞLERİNİZE SUNUYORUM!!!
ÇIKARMAMAK için yapılmış bir kanundur. Bu kanunun satır aralarına konan maddelerle, Türkiye'nin kuzeydoğusunda petrol araması yasak ediliyor ve milli şirket Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da dahil her petrol şirketine, bir yılda sadece on (10) delik açma izni veriliyor. Böylece kendimize, kendi ülkemizde petrol aramayı yasaklıyoruz. İşte bu Petrol Kanunu'nun çıkarılmasında en büyük pay Enver Necdet Egeran'a ait. Egeran'ın Mobil'in başında bulunduğu tarihlerde bu şirketin ülkemizde açtığı birçok petrol kuyusunun "yeterli ve verimli petrol olmadığı" gerekçesiyle kapatılarak beton döküldüğü biliniyor.
TSK KAÇ MAYIN TEMİZLEDİ
Türk Silahlı Kuvvetleri 1998'den beri 17 bin mayın temizledi. Bunun dışında Bosna, Kosova, Afganistan gibi bölgelerde görev yaptı. Mardin'deki denemelerde başarılı oldu..
MİLLİ ŞEF YILLARI
Atatürk'ün ölümünden sonra bir süre petrol arama ve işletmesi başarılı bir şekilde yapılmaya devam ediliyor. Tabii o yıllarda hem dünyada petrol ve ürünleri çok ucuz, hem de Türkiye petrole bu derece bağımlı değil.
1940 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nde Enver Necdet Egeran Jeoloji Şube Müdürü olur. 1951 yılına kadar bu görevde kalan Egeran, uzun süre en üst masonluk derecesi olan "Büyük Üstad" olarak Türkiye masonluğunu yönetmiştir.
1951 yılında MTA'da Petrol Dairesi'nin kurulmasıyla Petrol Dairesi Şube Müdürü olur. 1953-1956 yılları arasında ise Petrol Dairesi Reis Muavini olarak görev yapar. 1956'da ise özel sektöre geçerek Mobil'in Türkiye müdürü yapılır ve 1968'e kadar bu görevde kalır.
MENDERES'Lİ YILLAR
Adnan Menderes'in Demokrat Parti iktidarında 33. derece mason Ahmet Salih Korur partide önemli bir konuma gelmiş ve devlet yönetiminde birçok isteklerini gerçekleştirme fırsatı bulmuşlardır. Ancak ezanın tekrar Arapça okunmaya başlamasının ardından bir grup mason milletvekili Demokrat Parti'den istifa etmişlerdir. Böylece Menderes ve arkadaşlarının idam sehpasına gidiş süreci de başlamıştır.
Türkiye'de 1953-54 yılları, petrol açısından dönüm yıllarıdır. Bu yıllarda bildiğimiz gibi Adnan Menderes'in başbakanlığında Demokrat Parti iktidardadır. 1955'te tamamı devlete ait "Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı" (TPAO) kurulur. Raman'da petrol bulunması ve Batman'da ilk petrol rafinerisinin kurulması bu yıllarda olur. O yıllarda İran'da Musaddık rejimi iktidardadır. Musaddık İran'da petrolü millileştirir. 1954 yılında 6326 sayı ile Petrol Kanunu kabul edilir. Bu kanun ABD kökenli Elit Max Ball'a yaptırılmış ve TBMM'de kabul edilmiştir. Ancak bu, Türkiye'de petrol çıkarmak için değil, petrol ÇIKARMAMAK için yapılmış bir kanundur. Bu kanunun satır aralarına konan maddelerle, Türkiye'nin kuzeydoğusunda petrol araması yasak ediliyor ve milli şirket Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da dahil her petrol şirketine, bir yılda sadece on (10) delik açma izni veriliyor. Böylece kendimize, kendi ülkemizde petrol aramayı yasaklıyoruz. İşte bu Petrol Kanunu'nun çıkarılmasında en büyük pay Enver Necdet Egeran'a ait. Egeran'ın Mobil'in başında bulunduğu tarihlerde bu şirketin ülkemizde açtığı birçok petrol kuyusunun "yeterli ve verimli petrol olmadığı" gerekçesiyle kapatılarak beton döküldüğü biliniyor.
ELİT MAX BALL KİMDİR?
Bildiğimiz gibi Amerikan Federal Rezerv Bankası, ABD'nin Merkez Bankası değildir. Aksine dünyanın 8-10 en büyük bankasının bir araya gelerek kurduğu bir bankadır. Bu banka 20. asrın başlarında ABD'nin parasını basma hakkına sahip olmuştur. Elit ise, işte bu bankalara da sahip olan, ırksal bir birliktelik göstermeyen, fakat belli bir inanca mensup olan insanların teşkil ettiği dinsel gruptur. Bu insanlar Musa dinine mensupturlar. Çoğunluğunu Musevi Hazar Türkleri oluşturur. Bunların yaygın, bilinen tanımları Eskenazi'dir. İşte paranın sahibi, bankaların sahibi, büyük şirketlerin sahibi ve petrol şirketlerinin sahibi bu insanlar dini inançlarına göre dünyanın kendilerine vaad edildiğine inanıyorlar. Şimdi yaptıkları ise, KÜRESELLEŞMEadı altında milletleri köleleştirmek ve "Tek Dünya Devleti" ni kurmak.
27 MAYIS DÖNEMİ
27 Mayıs Devrimi idaresi zamanında görevlendirilen Sayın İhsan Güven'in petrol konusunda çok büyük hizmetleri olmuştur. İhsan Bey bir heyet hazırlayıp Amerika'ya göndermiştir. Heyetin görevi, derine yani 5-6 bin metreye inebilecek sondaj makineleri satın almak. Bütün uğraşılara rağmen ABD Elit'i, bu makinelerin satışına izin vermiyor.
Bu kez aynı heyet, aynı gaye için Sovyetlere gönderiliyor. 10 makine için anlaşmaya varılıyor. Makinelerden birisi geliyor. 27 Mayıs idaresinin görevden ayrılmasından sonra ise, diğer 9 makinenin gelmesi durduruluyor.
Gerekçe; 'MAKİNALARIN SOLCU OLMASI'. (!)
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra birçok mason Milli Birlik Komitesi üyesi subayları tarafından gözaltına alınmışlar, ancak ihtilalden sonra kurulan hükümetteki masonların baskısıyla serbest bırakılmışlardır. Bu dönemde MBK.'nin en etkili generallerinden Orgeneral Fahri Özdilek, Orgeneral Refik Tulga ve hükümette görev alan 14 bakanmasondur.
DEMİREL'Lİ YILLAR
En uzun zaman görevde kalmış olan Süleyman Demirel Türkiye'nin zengin petrolünü biliyordu. İstanbul'da düzenlenen International Petrol ve Gaz Fuarı'nda yaptığı konuşmada 'Türkiye'de petrol aramacılığı yeterince yapılmamıştır. Gelişen teknolojileri kullanmalıyız. Türkiye'de petrol vardır' demektedir. Yine Demirel'in 1970'li yıllarda başbakanlığı sırasında yaşanan kuyruk ve yokluk dönemlerinde söylediği "Türkiye'de petrol vardı da biz mi içtik?" sözleri de traji-komik bir gerçeği yansıtmaktadır.
12 EYLÜL DÖNEMİ
Petrol kuzeydoğu Anadolu'da neredeyse yüzeyde akıyor. Bu bölge Hazar ve Kafkas petrollerinin uzantısı. Türk ulusuna bu bölgede yıllarca petrol aramak kanunla yasak edilmiş. Bu utanç verici, haince uygulama, ne yazık ki 1980 yılına kadar sürmüştür. 1980 sonrası, Enerji Bakanı olan Serbülent Bingöl beye telkin edilmek suretiyle, bu yasaklar petrol kanunundan çıkarılmıştır.
ÖZAL'LI YILLAR
Turgut Özal ise başbakanlığı döneminde Prof. Ültanır'in bir sorusu üzerine. Bu şerefsiz yabancı uşağı SOYSUZ KÖPEK"Türkiye'de bulunacak petrolün ve gazın bir önemi yoktur. İstediğimiz ülkelerden alırız." demektedir. Yani ülkemizde petrolün çıkarılıp işletilmesinin ekonomik olmadığı, dışarıdan alınacak petrolün daha çok işimize yarayacağını ifade etmiştir.OYSAKİ O SEKTÖR YÜZLERİNEN İNSANA İSTİHDAM EDECEKTİ!!
VE ECEVİT DENEN HAİN'E GELİNCE
Ecevit'e gelince, Ecevit'in bir işçi liderine söylediği; "IMF'nin kucağına düşen istihdamı, yatırımı düşünemez." cümlesi herşeyi söylüyor. 1951'den itibaren eşi Rahşan Ecevit, bir yabancı petrol şirketinin hukuk bürosunda çalışıyor ve tercümeler yapıyor. O tarihten sonra da Bülent Ecevit'in bahtı açılıyor, yıldızı parlıyor. Önce 1954 yılında sonra 1957 yılında iki kez burslarla Amerika'ya götürülüyor. Gerisini biliyorsunuz; Çalışma Bakanlığı, CHP Başkanlığı, Başbakanlık.
57. KOALİSYON HÜKÜMETİ
57. hükümetteki ANAP'lı Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in söylediği; "Ülkemizde petrol yoktur. Dışa bağımlıyız. Bu bağımlılık gelecek yıllarda artarak devam edecek..." sözleri de petrol konusundaki gerçekleri (!) anlatmaya yetiyor.
1998 yılındaki Adana depreminden sonra Ceyhan'ın Soysali köyünde bir yurttaşımızın tarlasında petrol çıkmıştı. Daha sonra bu yurttaşımız, bir televizyon programında açıkladı. Kendisi TPAO yetkililerini ısrarla davet etmiş. Gelenler gönülsüz. Petrol olduğu resmen tesbit edilmiş. Uzun uğraşmalarından sonra kendisine verilen cevap; "Buralarda petrol arama imtiyazı Amerikalılara ait. Bir şey yapamayız OLMUŞTUR. "
TPAO VERİLERİ
TPAO'nun kurulduğu günden bugüne kadar açtığı kuyu sayısı, kimilerine göre 2000, kimilerine göre 1600, kimilerine göre ise 1080. TPAO'nun açtığı bu kuyuların sadece bir kısmı arama sondajı. Diğer bir kısmı başka maksatlarla açılmış. TPAO'nun kurulduğu günden bu yana, ürettiği petrol aşağı yukarı 50 milyon ton. ABD'nin bir yılda açtığı kuyu sayısı 80.000. (Evet yanlış okumadınız seksen bin).
Türkiye'nin yıllık petrol üretimi son rakamlara göre, aşağı yukarı 3,5 milyon ton. TPAO'nun elinde bazılarına göre 15, bazılarına göre de 18 sondaj makinası var. Bunların tamamı 3 bin metrenin altına inemiyor. O Rusya'dan gelen halâ iş görüyorsa eğer, bu hesaba göre bir (1) derin sondaj makinası var demektir. Hemen hepsi de eski, yaşlı ve demode, yani kullanılamaz durumda. Romanya'nın ise 8000 delicisi var. Türkiye'de yıllık sondaj sayısı hızla düşüyor. TPAO elinde bulunan ruhsatları, süratle Elit'in şirketlerine devrediyor.
Bir normal sondajın masrafı 2 milyon dolar. Fakat sondaj denizde ya da derinlerde yapıldığı zaman bu rakam tabii yükseliyor. 1992 yılında 182 milyon dolar yurt içi yatırım yapılırken, her yıl bu rakam belirgin olarak düşmüş. 1998 yılında da 57 milyon dolara kadar inmiş. 2002 yılında öngörülen yatırım sadece 28 milyon dolar. 1995-99 yılları arasında sondaj için sadece 7 milyon dolar harcanmış. Yıllık ortalama bir milyon dolardan biraz fazla eder. Bu rakamlar traji-komik bir gerçeğin ifadesidir.
TPAO yurt dışında karaparanın aklanma cenneti diye bilinen Jersey adalarında, TPIC diye bir şirket kurmuştur. Bununla yurt dışında petrol arama faaliyetlerine girişmişlerdir. Avusturalya'dan Mısır'a, Kazakistan'dan Pakistan'a varıncaya kadar bir sürü yerde sözde petrol aramışlar. 2000 yılı öncesine kadar yurt dışında harcadıkları para 870 milyon dolar. Şimdiye kadar geri dönen para ancak 300 milyon dolar. Yani, 570 milyon dolar batmış. Bu rakamlar Ali Türkoğlu'na ait. Yani TPAO'nun eski yönetim kurulu başkanına. TPIC'in yurt dışı yatırımı 1994 yılında 78-79 milyon dolar. 1995'de bu meblağ 110 milyon dolar olmuş. Her yıl bu rakam düzenli olarak artmış, 1998 yılına gelindiğinde de 146 milyon dolar olmuş. Bu yetmezmiş gibi, elde bulunan bir kaç tane doğru dürüst delicilerin de, yurt dışı aramalarına tahsis edildiği biliniyor.
Resmi rakamlara göre, TPAO'da 3900 küsur personel var. TPAO'da çalışan jeolog ve jeofizikçilerin maaşları 300 dolar ya da biraz daha fazla. En çok kazanan, aylık 750 dolar ücret kazanıyor. TPAO'nun kaliteli elemanları, yıllardan beri TPAO'yu terkediyorlar. Yurt dışında 5.000-10.000 dolara iş buluyorlar.
Şimdi BP Doğu Karadeniz'de 8000 metreye inecek, iki kuyu açma projesini başlattı. Bu projede hisseler % 75 BP, % 25 TPAO olarak belirlenmiş. Hâlbuki 1980'den sonra düzeltilen petrol kanununda, petrol arayan yabancı şirkete denizde % 45, karada % 35 hak verilmişti.
En zengin petrol bölgelerimizden birisi olan Seyhan-Ceyhan-İskenderun Körfezi, yani Çukurova'nın imtiyazı Amty Oil tarafından alınmış.
TPAO'nun eski yönetim kurulu başkanı Ali Türkoğlu: "Türkiye Petrolleri artık şu kararı verdi. Mutlaka majör petrol şirketleri ile birlikte hareket edecek" demektedir. TPAO'nun ülkemizde maliyetin düşük olduğu yerlerde dahi arama yapmamasının sebebi işte bu teslimiyetçi tavırdır.
NELER YAPILMALI- Birincisi ve en önemlisi TPAO'nun tek elden ve tam yetkili olarak yönetilmesidir. Arama, rafineri, depolama ve pazarlamanın hepsi TPAO'nun bünyesinde olmalıdır. Personel özendirilmeli kaliteye ve performansa göre prim verilmeli, petrol bulunduğunda katkı sahipleri bundan pay almalıdırlar.
TPAO'nun araştırma ve geliştirme ünitesi en son ve mükemmel teknikle donatılmalıdır. TPAO'ya tez elden yeni ve 6000 metreye inebilen sondaj makinaları alınmalıdır.
En büyük faktör ihtisas sahibi, çok iyi yetişmiş personeldir. Yani insan faktörü. Üniversitelerden başlayarak jeolog, jeofizikçi ve petrol mühendisleri teorik olarak çok iyi yetiştirilmeli, fakat mutlaka arazide pratik olarak istihdam edilmelidirler.
Hepsinden önemlisi de uzaydan (uydu) arama metotlarının bir an önce kullanılmasını sağlamaktır.
TPIC denen bataklık hemen kapatılmalıdır.
Petrolün kesin varlığı bilinen yerlerden başlamak üzere ivedilikle binlerce kuyu açılmalıdır.
Kaynaklar: Dr. Ümit EMRE'nin "Türkiye'de Petrol Oyunları" söyleşisi.
Mehmet Dalmaz
kaynak :
http://www.temizeller.org/?s=haberler&id=3199Bu gelen duyuruları kapatmak isterseniz, profilinizden bunu kolayca yapabilirsiniz.
Bu link'i takip ederek duyurunun tamamını görebilirsiniz:
http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=6430.0Saygılar,
T O G E Ç Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.