Bu ne demek;
Haziran ayında imzalanacağı söylenen Nabucco Projesi’nin hükümetler arası anlaşması için Türkiye’ye AB-D tarafından yapılan baskılar netice vermiş demektir.Daha öncede yazılarımızı hatırlayanlar Nabucco Projesi ile ilgili kullandığımız ‘Yüzyılın en büyük sömürü projesi’ başlığını hatırlarlar.Enerji Bakanı Taner Yıldız’lı Türkiye ,büyük bir bölümü Anadolu topraklarından geçen Nabucco projesi gazının yüzde15’lik bir kısmını kullanmak için ısrar ediyor fakat AB-D emperyalizması bu isteği yerinde bulmayarak kesinlikle olmaz açıklamasını yapıyordu. Yıldız, proje ortağı 6 ülkenin, boru hattından geçmesi planlanan 31 milyar metreküp gazın yarısına kadar olan kısmını kullanma hakkının olduğunu, Türkiye'nin de anlaşmadaki bu maddeye dayanarak gaz talebinde bulunacağını belirtti. Türkiye'nin talebinin yüzde 15 olmayacağını söyleyen Yıldız, rakam vermekten kaçındı.Yani geri adım atılarak AB-D’nin istediği şekilde Nabucco Projesi için anlaşmaya varıldı.
“Türkiye’ye verilmiş böyle bir hak yoktu ki zaten vazgeçilsin”
Yüzde 15’ten amaç nedir. Amaç arz güvenliği ile alakalı güvencedir. İstenilen gazı tedarik etmekle alakalıdır. Burada önemli olan Türkiye’nin ihtiyaçlarının karşılanması ve arz güvenliğinin sağlanmasıdır.”açıklamasını yapan enerji bakanı kendi söylediği ile adeta kendisini yalanlıyor.Çünkü kimsenin böyle bir hak’tan bahsettiği yok ve böyle bir Hak gerçekten Türkiye’ye verilmemiştir.Velhasıl Türkiye daha önceden yaptığı anlaşmalar gereği zaten böyle bir talebi dillendirmesi imkansızdı. Ve Projenin tüm ortakları tarafından Nabucco Doğal Gaz Boru Hattı Projesi'nin daha da optimum hale getirilmesi, geliştirilmesi ve hayata geçirilmesini temin etmek amacıyla 26 Haziran 2006 tarihinde Viyana'da ''Bakanlar Beyanatı'' imzalandı.Bu anlaşmayı zannedersek Taner Yıldız bilmiyordu.
Ancak Taner Yıldıza sormak gerek
-Türkiye AB-D tarafından nasıl ikna edilmiştir açıklayınız?
-Yüzde 15’lik bir ısrar özellikle sizin ve iktidarınızın Nabucco’ya karşı kullandığı bir argümandı neden vazgeçildi?
-Büyük bir kısmı Türkiye’den geçecek olan Nabucco Projesi neden Türkiyenin değilde AB-D’nin istediği şekilde dizayn ediliyor ?
-Avrupa Nabucco ile Avusturya’da depoladığı ve enerjiyi kimlere satacaktır ?
TBMM’YE SORU ÖNERGESİ VERİLDİ!
Yukarıda ki sorularımızı genişletmek açısından Kenan Tanrıkulu’nun daha önceden TBMM’ye sunduğu soru önergesi ile devam edelim..
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına;
Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Hilmi Güler tarafından yazılı olarak cevaplanmasını, Anayasa'nın 98 ve İçtüzüğün 96. maddeleri gereğince saygıyla talep ederim. 04.12.2008
1- 6 milyar dolarlık bir proje olan Nabucco Projesi ile ilgili olarak, Avrupa ülkeleri tarafından Hükümete ve Bakanlığımıza "Karar mekanizmalarında yer almayacaksınız" yönünde bir baskı var mı? Bu baskıya karşılık olarak ne gibi cevaplar, hangi tarihteki belgeyle verilmiştir?
2- Nabucco Projesi'nde, inşa edilecek münhasır boru hattının en büyük bölümü Türkiye'den geçecek olmasına rağmen, Avrupa ülkelerinden gelen bu baskının nedeni nedir?
3- Bu proje kapsamında en büyük yatırımı BOTAŞ yapacak olup, yüzde 30 özkaynak, yüzde 70 kredi kullanacağı planlanmaktadır. Ancak 6 ortaktan oluşan Nabucco Projesi'nde her ülke tüm haklarını, Avusturya merkezinde kurulu Nabucco Gas Pipeline International GMBH'ye kayıtsız şartsız devretmeyi kabul etmiş durumdadır. Kabul edilen bu duruma göre Türkiye bu anlaşmadan hangi kazançları sağlayacaktır?
Türkiye'nin yetkisi ne
4- Nabucco Projesi'nde yer alan bu 6 ortağın, Nabucco Gas pipeline International GMBH'ye ortaklık hissesi ülke bazında nedir?
5- Nabucco Gas Pipeline International GMBH'nin Avusturya'ya ödeyeceği vergilerden bu 6 ortak nasıl faydalanacaktır?
6- Nabucco Gas Pipeline International GMBH'nin ilgili ortaklara sadece taşıma tarifesinden iletim bedeli ödeyeceği doğru mudur?
7- Nabucco Gas Pipeline International GMBH, boru hatlarındaki tasarruflarda tek yetkili olacağı ifade edilmektedir. Türkiye'nin bu tasarruflarda ne kadar payı ve yetkisi olacaktır?
8- Bu konuda, hükümetlerarası anlaşma imzalanması, Avrupa ülkeleri tarafından ısrarla istenmekte olup, Türkiye'nin atacağı adım ne olacaktır?"
Ve bir sürü soru işaretlerinin yer aldığı bu sorulara kim yanıt verecek?Emperyalizmi Asya Kıtasında ki enerji kaynaklarının sömürüsüne açan bu projede Türkiye gibi bir ülkenin yer alması kesinlikle yanlış ve bir siyasi -stratejik yanılgıdır.
“Türkiye başta Orta Doğu ve Hazar Havzası olmak üzere dünyanın ispatlanmış doğalgaz rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin bulunduğu bir bölgede yer alıyor.
Ülkemiz, kaynak ülkelerle tüketici pazarları arasında tabii bir köprü, bir geçiş noktası konumunda bulunuyor. Son dönemde Orta Doğu ve Hazar enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında büyük projeleri tamamladık.” Bu açıklama hükümetler arası anlaşma için Nabucco’nun imzalandığı salonda Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. İşte bu yüzden Türkiye ,Nabucco projesinin belirleyicisi ve uygulanması açısından önem arzeden tek ülkesidir.
Nabucco gerçekten büyük bir proje ama bu proje Osmanlının yıkılışından sonra Türkiye’nin Batıcı bir perspektifle Doğu’yu terk etmesinden kaynaklanan ve Doğuyu sömürmek adına girişilen en kapsamlı ve en büyük sömürü projesidir.Başbakanın açıkladığı ve “büyük proje” dediği şayet bu ise ‘görünen köy kılavuz istemez’ şeklinde ki atasözümüzü de hatırlatarak bu Hıristiyan ve Yahudi kaynaklardan devşirilerek isim verilmiş Nabucco projesini kesinlikle redediyoruz.
Bu proje bize ait planlar uygulanarak Batı ve Avrupa’yı Türkiye’ye muhtaç edici şekilde planlanmalı ve Türkiye’nin Lider konumu AB-D emperyalistlerine bu şekilde kullandırılmamalıydı.Enerji kaynaklarının çoğunluğunu elinde bulunduran Asya-İslam coğrafyasının kapıları Sömürgeci Batı Medeniyetine bu şekilde sunulmamalıydı.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Nabucco projesi konusunda yaptığı bir değerlendirmede Nabucco sadece bir boru hattı değil, büyük bir istikrar ve barış projesidir açıklamasını yapmıştı. Bu proje ne barış ne de istikrarı Türkiye’ye getirmeyecektir.İstikrarı belki Avrupaya ve diğer ülkelere getirir ama Türkiye’nin bağlı olduğu Doğu medeniyetine getirmez.Benim toprağımı kullanacaksın hattın güvenliğini ben sağlayacağım ama vergisi başka ülkede ödenecek. bu anlaşmayla hem bu konuda hem de Lider Türkiye olma yolunda zurnanın son deliği bile olamayız. Türkiye’nin hakim olduğu bölge katliamlarla sömürülmek isteniyor bu katliamları daha yeni Doğu Türkistan’da yaşadık bunun adına barış ve istikrar denilebilmesi gayet olağan dışılık arzetmektedir.
Hiç kimse boşuna AB-D stratejileri ve projeleri ile hayallere kapılmasın Büyük Doğu –İslam coğrafyası kendi plan ve projeleri ile yeniden tarih sahnesine çıkacağı günün arefesindedir.
Bu da Nabucco’cu ve AB-D’den icazetli çakma liderlerin işi olamaz!
Tuncay Aksoy/BARAN DERGİSİ'nden alıntıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.