Cumhurbaşkanı

CUMHURBAŞKANI ASLINDA FETULLAHÇI SUBAYLARIN ORDU İÇİNDE ÖRGÜTLENMESİNİ
ONAYLADI..

Bekledim ve beklediğim gibi de oldu. Cumhurbaşkanı, hükümet tarafından
kasıtlı ve maksatlı bir düşünce ile oluşturulan yasayı onayladı.
Kasıtlı ve maksatlı diyorum çünkü bu yasayı AB istediği için
çıkardıklarını hükümet açıkladı.
Ne demek bu? Yani diyorlar ki, "Askerlerin sivil mahkemelerde
yargılanmasını biz istemedik. AB istediği için bu yasayı TBMM'den
geçirdik."
Daha açık bir ifadeyle, "Biz bu yasayı, AB iradesiyle yani baskısı ve
diretmesi ile çıkardık.."
Peki, hani sizin bağımsızlığınız? Nerede? Siz bu cevapla, Türkiye
Cumhuriyeti Devletini AB mandasına soktuğunuzu alenen ilan etmiş
olmuyor musunuz?
Durum böyleyken hala nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti hem bağımsız,
hem hukuk ve hem de Cumhuriyet devleti oluyor?
O zaman, demek ki siz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temellerini
sarsmak ve yıkmak isteyen düşmanlarımızla işbirliği içindesiniz..
Düşman dışarıdan talimat veriyor, ne şekilde yapacağınızı size
söylüyor, sizde güç bizde diyerek düşmanın istediğini aynen
yapıyorsunuz.
Bu demektir bu. Tıpkı İngilizlerin Osmanlı Devletine yaptırdığı gibi.
Gerçi o dönemde İngilizler İstanbul'u işgal etmişler, talimatı
İstanbul'dan veriyorlardı ama fark eder mi? Brüksel'in gözünde Türkiye
Tam Müstakil bağımsız hukuk devleti değil ki.. Sayenizde Türkiye,
müstemleke devleti oldu çıktı.
Ayakta kalan ve milli duruş sergilemekte direnen Türk Ordusu'nun
içine fitne sokmak için elinden geleni ardına koymayan AB'ye nasıl
sadakatle bağlı olduğunuzu bu yasa ile göstermiş oldunuz.
Türk Ordusu, erinden generaline kadar bir birine saygı ve sevgi ile
bağlıdır. Dünyanın hiçbir ülkesindeki orduda görülmeyen sadakat Türk
Ordusunda vardır. Ayrıca emir komuta zinciri kırılmayacak şekilde
adeta perçinleşmiştir.
Türk Ordusunun Kışlasına siyaset giremez. Hatta siyaset, nizamiye
kapısına kadar bile gelemez.
Ama siz, işte bu geleneği bozmaya ve Türk Ordusunun kışlasına siyaseti
sokmaya çalışıyorsunuz.
Türk Anayasasına göre Türk Ordusu, Milli Savunma Bakanlığına bağlıdır.
Milli Savunma Bakanlığı, her ne kadar milli olma özelliğini kaybetmiş
olsa bile, bakanlık siyasi bir kurumdur.
Savunma Bakanlığı gibi siyasi bir kurumun Türk Ordusunun başında
olması tezat teşkil etse bile, bu güne kadar siyaset ordunun kışla
kapısı nizamiyeden içeri girememiş, geri dönmüştür.
Türkiye'de siyaset nereye ulaştı ise oradan her zaman pis kokular
gelmiş, her türlü iğrençliklere sebep olan siyaset adamları olmuştur.
Çirkeflik, yalancılık, sahtekârlık, hatta hıyanet ve ihanet
onlardadır. Siyasetin olduğu yerde dirlik düzenlik olmaz. Türkiye'yi
ABD'nin ve AB'nin mandasına sokanda, tam teslimiyete götürende
siyasettir.
Efendiler şimdi kalkmışlar birde erdemlik(!) gösterip açık açık "AB
istedi" diyerek, Türk Ordusunun kışlasına siyaseti sokmaya
çalışıyorlar.
Kılıf hazır. Güya, Türk askerini sivil savcılar yargılamalı,
yargılamaya sivil hakimler bakmalı imiş..
Bunlar Türk Milletini aptal gibi görüyorlar sadece.. Aynaya maynaya
gerek yok.. Amerika'nın icat ettiği ve "Türk generalleri ile
subaylarını yargılayın" dediği Ergenekon adlı tertip içinde Türk
general ve subayları sivil savcılar tarafından yargılanıyor, sivil
mahkemelerin verdiği mahkûmiyet ile tutuklanıyorlar zaten.
Burada eksik olan ne vardır? Silivri'deki asker tutukevinde kaç tane
askeri savcı ya da askeri hâkim vardır? Zekeriya Öz asker midir?
O halde böyle bir yasada direnmenin ve Brüksel'e yaranmak istemenin
mantıklı açıklaması nasıl izah edilebilir?
Edilemez! Bunun tek açıklaması vardır, ordunun kışlası içine siyaseti
sokmak..
FETULLAH FAKTÖRÜ
İşin birde Fetullah faktörü vardır. Malum, Fetullah hareketi Türk
Emniyet Birimleri yani Polis teşkilatı içinde örgütlenmiş, hatta
örgütlenmesini tamamlanmıştır.
En basit bir polis memurundan, en yukarıdaki polis müdürüne kadar her
emniyet mensubu artık Fetullahçıdır. Yani cemaattendir. Cemaatten
olmayanlar daha pasif görevlerde, Fetullahçı yapılmaya
çalışılmaktadır. Şimdi burada bir parantez açıp sormak lazım..
Fetullah kendi televizyon kanallarında salyalar saçarak ağlamakta,
Müslümanlığı kimseye bırakmamaktadır. Müridi Cemaatçilerde onun
gittiği yoldan gitmekte iken, cemaatçi, Fetullahçı polislerin intikam
alırcasına, sokaklarda hak arayan Türk halkı üzerinde uyguladığı
orantısız güç kullanması nasıl bir İslam ile açıklanabilir? Müslüman
zulm eder mi? Kul hakkına girer mi? Müslüman bir hayvana dahi kötü
muamele edemezken...Allah'ın yarattığı en şerefli varlık olan insana bu
şekilde hayvani bir hırs ile nasıl saldırabilir? Kaldı ki poliste
insan değil midir?
Konuyu toparlarsak, Fetullah Polis teşkilati içindeki örgütlenmesini
tamamlamıştır. Türkiye polis devletimi oldu? Suali bunun için
sorulmaktadır. Tartışma bu soru etrafında yoğunlaşmaktadır.
Fetullah'ın Türkiye'de giremediği tek kurum Türk Silahlı
Kuvvetleridir. Her yıl Ağustos ayı sonunda toplanan Yüksek Askeri
Şura toplantısında, irtica kapsamında tutularak Fetullahçı subaylar
ayıklanmakta ve Türk Ordusu içinde örgütlenmelerine müsaade
edilmemektedir.
Başta Amerika, Avrupa Birliği ve Fetullah Gülen olmak üzere, bütün
cumhuriyet düşmanları, Gülen Cemaati üyelerinin Türk Ordusu içine
girip örgütlenmesini istemektedir.
Siz bakmayın cumhuriyet düşmanlarının, Müslüman ve inançlı subayların
ordu içinde yer alması şeklindeki savunmalarına.. Maksatları, inançlı
subayların ordu içinde yer almalarını istemeleri değildir.
Şimdi şu soruyu sormak lazım. Ordu içinde inançlı subay olmak için
Fetullahçı olmak şart mıdır? Ordu içindeki subaylar Fetullahçı değilse
inançlı olamaz mı?
Bütün bunlar kafa karıştıran, psikolojik etkenlerdir. Türk ordusu
içinde inançlı olmak için Fetulahçı olmaya gerek yoktur. Namazını
kılana, orucunu tutana yasak var mı? Her yemek vaktinde her
yemekhanede Allah'a yapılan dua neyin nesidir?
Evet maksat hasıl olmuştur. Bu yasa esasında Türk askerinin sivil
mahkemelerde yargılanması için çıkarılmamış, Türk ordusu içinde
Fetullahçı cemaatin örgütlenmesi için çıkarılmıştır.
Hala kafasında bir soru işareti olan varsa, 30 Ağustos'ta toplanacak
olan Yüksek Askeri Şura Toplantısını beklesin.. Orada görülecek
Fetullahçı subayların önünün kesilip kesilmediği..
Müneccim değilim ama, ben böyle görüyorum..
KALPAKLI
Damarlarında ASLİ CEVHER bulunanlara selam olsun!

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.