Bu zulmü kim paklar!…
Doğudan batıya iki Sincan’ın akıbetidir, tank çilesi. Kaderleri aynı yazılmış, hedef tahtasında çivileri.
Değil mi ki sinesinde çarpan yürek aynıdır, çevrilir namlusu inananın kalbine. ‘Hizaya’ mı girmedi? Yetişir can yakıcı hışmı, adı bizden olanın…
Şaşırmaz, ‘Tevhid mücadelesinde ben de varım!’ diyenler.
Bitmez çilesi, sekülerizmin nefessiz bıraktığı Batı Sincanlının… Doğu Sincanlının, komünizmin cansız yere serdiği…
Zihin terörüdür beriki, içini parçalayan…
Beyin terörüdür öteki, dışını parçalayan…
……………….
Ana Yurt’tan kopup gelen, ‘Hatırası kalsın!’ deyip de Ata Yurdu’nun adını koyan Sincan… Günden güne kıyımlardan kıyım beğenen Asya’nın beşiği Sincan…
Batı Sincan’ın bahtına düşen kültür yozlaşması… ‘Vahye kulak tıkasın!’ diye şimdilerde 1’lere kadar inmiş çoktan seçmeliler…
Ne ki buluşmasın Kitab’ın aydığında hür nefesler… Yakası bir araya gelmesin emekçilerin, seçimlerin sosyopolitik kurbanlarının…
Ayrı düşmüş Urumçi’den, nicedir sınırlar çizileli… Uygur’dan kalan çekik bir gözdür, üç kuşak ötesinden kıyım acıları…
Bir çelişki yumağıdır Batı Sincan… Doğu’daki kardeşlerine satır gösteren Çinlinin ‘1 Milyon’ pazarı süsler caddelerini.
Bilir mi ki, Anadolu’ya düşen her Çin malı, ardında bir gözyaşı saklar. Bir işçi çıkarır, Organize’den… Bir yuva dağıtır Fatih’ten, Gazi Osman Paşa’dan…
Boğazı doğranan Uygur’un henüz kanı kurumadan, o bıçağın aynısı satılır Maltepe Pazarı’nda.
‘Tutarlılık imandandır!’ oysa. Çinlinin namlusuna mermidir, sokağa düşen 1 Milyonluk…
‘Urumçi’nin namusu satılmasın Hongkong’da, Şanghay’da!’ diyedir verilen binler can…
Uygur bilir ki: ‘Hangi günahtan dolayı öldürüldü!’ Emr-i İlahi’si sorulacaktır, anbean.
Sokağa düşüren budur, Uygur’u. Budur, evinden ocağından, ana baba kucağından koparan. Değil mi ki kardeştir, namusta eştir.
Irk değildir Uygurlu, hedefe yürüyen millettir. Bir doğum sancısıdır, Gazze ile ümmettir.
Şehitlik bir çağrıdır, dünyaya bir fermandır. Kıyamete dek anılır, Hak yolunda bir candır.
‘Acıma sakın bana, acıyacaksan aynaya bak! Zelil düşmüş halin ne, Osmanlı sana ibrettir!
Mao’nun kestiği sakalımız, bak daha gür çıkıyor. Ya sizin inen iffetiniz, gitti bir kere kıymetiniz!
Vermişsek şehit, neslimizi koruduk. Çocuklar gururla anar adımızı, ak sakallı İsa Yusuf ağarttı alnımızı… Kaybetmedik onurumuzu, ikna odalarında. İşbirlikçi hocalarımıza saygı duymadık, sildik adlarını hafızadan…
Ne tuhaf haliniz var, bir de yakarırsınız: ‘Kurtulsun Doğu Türkistan!’ diye. Sizsiniz, duaya muhtaç olan; sizsiniz oysa. Rahatlığın debdebesidir sizi saran. Gafletin zehirli meyvesidir uyutan.
Sizde yıllar evvel kapatılan, bizde ardına dek açık. Yasayı beklemeyiz, Amentü’yü öğretmeye. Kulak kabartmayız radyoya: ‘Şu kanun çıksın!’ diye.
Ensesinden vurulan, geride ‘insanlığın tapusu’nu bırakır, Pekin Stadı’nda.
‘Bakalım ne halt işlemiş, rahat dursaymış, yerinden su mu çıktı! Bak; ezanlar okunuyor, camiler açık! Kim kime karışıyor!’ denmez bizim buralarda.
Fatihalarla uğurlanır Hakk’ın divanına. Yasinler ona komşudur, Sümeyyeler akraba, Ahmet Şah Mesut tanıdık… Ziyad Salih’tir, Talas’ta halkayı birleştiren…
Hele, yatağında kuluçkaya yatıp da, işbirliğiyle suçlama modası çıktı ki sizde, uzaktaki kardeşlerini. Hiç yaklaşmayın yanımıza!
İnsafınız yok mu sizin! Beş dakika sonra coni’nin kurşunuyla Kevser’e erecek yiğide nasıl bühtan edersiniz!
Biz de ezildik, otuz altı’dan bu yana! Lakin alamadı vicdanımızı Yamaha, Yokohama…
Tarık Sezai KARATEPE
Home / 17 esir uygur /
doğu türkistan /
sincan /
tarık sezai karatepe
/ Sincan 1997… Tanklar… Sincan 2009… Yine Tanklar…
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.