Türkiye'nin son dönemde karşı karşıya olduğu süreç tam bir kuşatılmışlığı içeriyor. Afganistan'ın ardından Irak'ın işgaliyle somutlaşan tehdit algılamaları önemini her geçen gün artan oranda hissettiriyor. Irak'ın kuzeyinde Barzani ve Talabani'ye bağlı Kürt gruplarla; Türkiye'yi, Kerkük, Güneydoğu ve dolayısıyla ulus devlet yapılarıyla bütün olarak baskılayan süreçte PKK'nın ve fetullahçıların yeni işlevler kazandığı görülebiliyor. Güneydoğu'da ve Doğu'da süren yönüyle terörist saldırıları, Başkent'in Ulus semtindeki patlama, Tunceli Pülümür Jandarma Karakolu'na yapılan saldırı ve gündeme gelmeyen daha nice tehdit ve hazin sonuç: şehitler… TSK'nın askeri operasyonlar yönünden ciddi bir hazırlık yaptığı biliniyor! Amerika da bağımsız irade göstermesi yönüyle Jandarma'yı ve genel olarak TSK'yı engelleme çabasında. TSK'nın hedefe konması süreci, kuşkusuz yeni başlamıyor. Abdülkadir Aksu gibi aşiret bağlantıları mevcut olan İç İşleri bakanının döneminde yaşanan güvenlik zafiyeti, tahmin edilebileceği gibi Dr. Necip Hablemitoğlu suikastıyla başladı. Kürtçü İslamcı niteliği olan bir siyasi partinin iktidara taşınması, ilk tehdit unsuruydu ve hiçbir sıfatı yokken Tayyip Erdoğan'ın Batı tarafından ağırlanması da tehdidi çok boyutlu hale getirmişti. Amerika'da yaşayan hoca efendilerinin deyimiyle, sızılması gereken "stratejik öneme haiz bir kurum"un düşmanlığıyla, Türklük karşıtlığını potasında eriten fetullahçılar yeni işlevsellikleriyle, ABD işgal politikasının provokasyon çıkışlı araçsallığıyla başat değişken oldu.
Hablemitoğlu suikasti, Danıştay Baskını, Atabeyler operasyonu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e saldırı girişimi, Şemdinli olaylarıyla Hrant Dink'in öldürülmesinde aynı merkez operasyonlarının farklı yansımaları olarak gündeme gelmişti. Şebeke, ilginç bir biçimde olaya genel olarak TSK'yı ve özelde Jandarma'yı suça dahil etmeyi ve özellikle Jandarma'nın isminin geçmesini istiyordu!
NATO'ya bağımlı olmayan ve birçok NGO'nun raporlarında ayrıca yer eden Jandarma önemli bir ulusal güç olarak önemini korumakta. Örneğin, Kanada merkezli "İnsan İçin Eylem Merkezi, Göç ve Konsolosluk Sorunu, Sığınmacı ve Göçmen Bölümü"nün Nisan 2001'de hazırladığı raporda, Jandarma ayrıca ele alınmış ve Türkiye'nin güvenliğinin sorumluluk sahası açısından %93,5'inde etkin olduğu, "Jandarma Komandoları, askere alınmasında ve görevlendirmede seçkin ve özel seçim yapılmaktadır" denilerek, Jandarma'nın önemi vurgulanmıştı.
Şemdinli olaylarındaki PKK operasyonunda, Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'e 39,5 yıl hapis cezası verilmesi ve fetullahçılara yakınlığıyla bilinen savcı Ferhat Sarıkaya'nın asılsız belgelerle hazırladığı raporda TSK'yı hedef alması, Emniyet'ten Sabri Uzun'un "hırsız evin içinde" diyerek, Jandarma teşkilatıyla, yurttaşların arasında kopuşu derinleştirmesi, fetullahçı gazetenin, Şemdinli olaylarında gündeme gelen rütbelilerle, sivilleri "eli kanlı ulusalcı çeteler" olarak anması; üzerinde dikkatle durulması gereken konulardır.
Terör örgütü PKK'nın baş destekçilerinden, Amerikan ve İsrail güdümlü Talabani ve Barzani, Irak'ın parçalanması ve Türkiye'nin işgalinin uzantısı yapılanmayı oluşturmuş olmasına; İbrahim Tatlıses konseriyle etkileşimi güçlendirilmiş, Güneydoğu'da yaşayan genç yurttaşların Irak'a davet edilmesi, çalışma ve eğitim alanıyla olanakları artırma çabaları, Amerikan paralı askerlerinin yakıp yıktığı havaalanları, tesisleri onarmakla "görevlendirilen" fetullahçı STV'nin 'vazgeçilmez' yorumcularından İlnur Çevik'in ve diğer iş adamlarının(!), irili ufaklı 1200 şirketin, karayolları, su kanalizasyon şebekeleri, bakanlıklar, üniversiteler, köprüler, hapishaneler ve daha birçok inşaat işlerine ilişkin faaliyetleri, yabancı NGO'ların Irak'ta misyonerlik amaçlı ve halkı kazanmaya yönelik yumuşak güç stratejisi uygulamalarıyla propagandaları olurken; örneğin Uluslararası Mavi Hilal İnsani Yardım ve Kalkınma Vakfı'nın Irak'ta ulusal çıkarlar çerçevesinde bir girişimin olmaması vurgulaması ve gerekli destek halinde bunu yapacak güce yeterince sahip olunduğu yönündeki uyarıları dikkate alınmadı. Kuruluş sürecinde ve yaptıkları toplantılarda fetullahçı kimliğiyle bilinen gazeteci, akademisyen, siyasetçilerle boy gösteren George Soros destekli Bilgi Üniversitesi'nden mezun; Türkiye Amerikan eski Büyükelçisi Eric Edelman tavsiyesiyle, Beyaz Saray'a davet edilen, Amerikan hükümet desteğiyle faaliyet gösteren NED'ten aldıkları yardımlarla palazlanan Güçlü Türkiye Partisi Başkanı Tuna Bekleviç, Barzani ve Talabani'nin özel karargâhlarında ağırlanmakta ve içerde engellenemeyen bu destek ve yapılanma arayışları, sınır ötesi operasyonla engelleneceği söylenmektedir. Emperyalizmin çok boyutlu işgalinden yansımalarıyla; Kürtçü, İslamcı, ikinci cumhuriyetçi, demokrat aydınımsılar; Türkiye'nin Amerikan emperyal kuşatmasında satın alınabilirliği olan başat unsurlar olarak gündeme gelmektedirler.
Türkiye, TSK ve Türk Ulusu yaşam ve ölüm arasındadır. Ölümün onurlusu için yaşamak gerekmektedir. Ve yaşam için mücadele iradesini göstermek koşuldur. Belirlenen süreç, uygulanan politikalarla açıktır. Türkiye'yi, TSK'yı pasifleştirerek güvenlik zafiyeti doğurmak ve ulusal değerlerin dejenerasyona uğratılarak ulusal direnci kırmak, güçsüz düşen siyaseti, ekonomiyi, devleti ve ulusu parçalanmaya sürüklemek... Yanlış hesap bu kez Bağdat'tan dönmüyor. Türk Ulusu, varlık ve yokluk tercihine zorlanarak, hesabı kesilmek isteniyor. Tüm refleksleri felç edilen ulusal yapılar hareket yeteneğini zorlayarak, geleceği belirleme istencini gösteremezse; avuçladığımız anaç toprak, vatan kokusunu yitirecektir.
kaanturhana@gmail.com
kontraergenekon
http://kontraergenekon.tr.cx
Share your memories online with anyone you want anyone you want.
Your interesting report is very interesting indeed.
YanıtlaSilI invite You to see my Italian-Estonian site http://www.pillandia.blogspot.com
You'll find a rich collection of photos of political borders from all the world.
Best wishes!