ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ |
- ŞEHİD BAYRAM ALİ ÖZTÜRK HOCAYI RAHMET İLE ANIYORUZ
- [anadoluhaber:35157] 28 Şubat'ta darbe şakşakcısıydın!
- [anadoluhaber:35155] Tesettüre bir bakış..
- [anadoluhaber:35152] Uydurukça Hastalığı
- [anadoluhaber:35156] FW: .:: Komplo Teorileri ::. Bedel ödenecek zaman
- KIBRIS TÜRKLERİNE KARŞI HAÇLI OPERASYONU!
- [anadoluhaber:35158] Oruç(Ruh(bilgi) ve Nefs(Benliğin) dengelenmesi...) Meselesi
- Taliban yeniden Kabil kapılarında
- 'ABD seni daha fazla korumayacak'
- [anadoluhaber:35150] Rabia Kadir Çin İle Görüşmeye Hazır-TÜBİTAK Sır'ını yarın açıklayacak
- Ahlaksızlık 80 yaşında
- [anadoluhaber:35141] Re: ░░▒▓█ anadoluhaber █▓▒░░ PEKMEZİN FAYDALARI
- [anadoluhaber:35144] Re: ░░▒▓█ anadoluhaber █▓▒░░ Ayraç Kitap Tahlili ve Eleştiri Dergisi
- .:: Komplo Teorileri ::. Bedel ödenecek zaman
- [anadoluhaber:35143] Uydurukça Hastalığı
- [anadoluhaber:35138] Saidi Nursi Hazretlerinin Görüşü
- [anadoluhaber:35147] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ
- [anadoluhaber:35142] Kürt Açılımı
- [anadoluhaber:35146] Uydurukça Hastalığı
- [anadoluhaber:35145] Saidi Nursi Hazretlerinin Görüşü
- .:: Komplo Teorileri ::. Elimi Siz Tutarmısınız..?
- [anadoluhaber:35148] Diese Seite anzeigen: " Dikkat ! Aramızda polis köpeği var.. (2)"
ŞEHİD BAYRAM ALİ ÖZTÜRK HOCAYI RAHMET İLE ANIYORUZ Posted: 03 Sep 2009 04:28 AM PDT 3 yıl önce bugün Fatih'teki İsmailağa Camii'nde sabah namazından sonra cemaate vaaz ederken bıçaklanarak şehid edilen emekli imam Bayram Ali Öztürk (54)'ün katilinin perde arkasındaki isimler hâlâ bulunamadı. Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan katil Mustafa Erdal'ı hangi güçlerin azmettirdiği yönündeki soruşturma, 3 yıldır bir arpa boyu ilerleyemedi. Mustafa Erdal'ın kardeşleri ile Erdal'ın gidip geldiği Şems-Der isimli dernek üyelerinin ifadeleri bulunan dosyanın Ergenekon soruşturması kapsamına alındığı da doğru çıkmadı. SORUŞTURMA 3 SAVCI DEĞİŞTİRDİ Fatih Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Mustafa Alıcıoğlu'da bulunan soruşturma dosyasının izini süren aile, görüştükleri savcıdan "Bir gelişme yok" cevabını aldı. Cumhuriyet savcısı bir gelişme katedemezken, ailesi Bayram Ali Öztürk'ü bıçaklayan kişinin arkasındaki güçlerin araştırılması yönünde şikâyetçi olmasına rağmen Savcı aile fertlerini ifadeye bile çağırmamış. Başbakan Erdoğan'ın bile üzerinde durma sözü verdiği olay ile ilgili yürütülen soruşturmada, dosya 3 kez el değiştirdi. Dosyanın elden ele gezdirilmesi sorumsuzluk olarak nitelendiriliyor. HOCAYI ÖLDÜRENE MÜDAHALE EDEN HAPİSTE Cinayet kapsamında yargılanıp ceza alan tek isim var. O da katil Mustafa Erdal'ın elinden bıçağı almış olmasına rağmen linç etmekle suçlanan İrfan Can. İrfan Can, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı ve bir süre Sivas Cezaevi'nde tutuklu kaldı. Dosyası Yargıtay'da temyizde olan İrfan Can, geçtiğimiz aylarda tahliye edildi. AKILDA KALAN SORU İŞARETLERİ *Katil Mustafa Erdal'ın telefon trafiği neden incelenmedi? *Bayram Hoca, Alibeyköy'deki Mevlana Camii'nde görev yaparken suikast girişiminde bulunulmuş, olay yerinden kaçan şahıs koşarken üzerinden bir bıçak düşürmüştü. Bu suikast girişiminin üzerine gidildi mi? *Hoca, bıçaklandığı anda koluna girip kürsüden indiren sonra da cep telefonu ile görüntü çeken fakat cemaat tarafından hiç tanınmadığı gibi o günden sonra da bir daha görünmeyen kot pantolonlu ve sakalsız kişi kimdi? *Mustafa Erdal ile birlikte cemaat arasından ayağa kalkan Erdal, Bayram Hoca'ya doğru yürüyüp bıçak saplarken, ayakta duran, sonra da oturan cemaatin hiç tanımadığı bu 3 kişi kimdi? *Bıçağın iki kaburga arasından geçecek şekilde 180 derece açıyla yatay ve çok profesyonelce saplandığı tespit edildi. Bu derece profesyonelce bıçak kullanan bir kişi meczup olabilir mi? *Özel bir televizyon kanalı, geçtiğimiz aylarda Bayram Ali Öztürk Hoca'nın bıçaklandıktan sonra camiden çıkarıldığı görüntüleri yayınladı. Ailenin bile ilk kez izlediği ve soruşturma dosyasında olmadığı tahmin edilen görüntülerin kim tarafından bu kanala verildiği bilinmiyor. 6 dil biliyordu, hukukçu ve ilahiyatçıydı Hain ve karanlık bir saldırı neticesinde şehid edilen Bayram Ali Öztürk Hoca, 6 dil bilen büyük bir İslâm âlimiydi. 1952'de Trabzon'un Of İlçesi'nde doğdu Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Fransızca, İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Osmanlıca'yı iyi biliyordu. Fransızcası çok iyiydi. Hukuk ve İlahiyat eğitimi almıştı. Büyük İslâm âlimlerinden İmam Rabbani'nin mektuplarından oluşan 'Mektubat-ı Rabbani' kitabını ezbere biliyor ve her pazar sabahı İsmailağa Camii'nde sohbet veriyordu. Bayram Hoca, İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin Mektubat derslerinde zamanla o derece uzmanlaştı ki birçok hocanın okumaya dahi cesaret edemediği mektupları kürsüde şerh etti. Bu yönü "Mektubatçı Bayram Hoca" diye tanımasına yol açtı. Bayram Hoca "Mektubat" dışındaki kitapları okutma noktasında da parmakla gösterilen bir ilim adamıydı. 3 Eylül 2006 Tarihinde şehid edilen Bayram Ali Öztürk Hocamızı rahmet ile anıyoruz. Yolu Yolumuz Davası Davamızdır | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35157] 28 Şubat'ta darbe şakşakcısıydın! Posted: 03 Sep 2009 04:06 AM PDT 28 Şubat'ta darbe şakşakcısıydın! | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35155] Tesettüre bir bakış.. Posted: 03 Sep 2009 03:13 AM PDT Kızlarının üzerlerini üşümesin diye örterlermiş, uyuyanın üzerine kar yağarmış yoksa? Hasta olursa, ateşler içinde yanarsa, gözlerini kapatmadan beklerlermiş Fatmanın anne ve babası. Örterlermiş üzerini, üşümesin diye Fatma'nın. Örtüler, hiç bu kadar ısıtmamıştı ve örtülere hiç bu kadar hayret içinde bırakmamıştı Fatmayı... Dalında duran bir portakalı incelemeye başladı önce, örtüye bürünen portakala dikkatlice baktı. Kabuk tesettürü içinde gizli bir hazine barındıran portakalı yiyebilmek için onu koruyan ve kollayan YARATICIMIZI düşündü? O sırada hamile bir bayan geçiyordu yoldan. Dikkatli bir şekilde yürüyordu, bebeğini koruyan tesettüre baktı. Tesettür paketinde gizli bir bilmeceydi bebek, Fatma buna da şaşırdı. Sonra gözlerini vücuduna çevirdi. Kan ve et yığını olan vücuduna. Tesettürü içinde bilmediği bir alem vardı. Kalbini hiç görmemişti mesela, midesi nasıldı bilmiyordu. Bedeni tesettüre bürünmeseydi, aynaya her baktığında nasıl görürdü ki kendini?... Kar yağıyordu ve toprak kışlık tesettürünü giyiniyordu üzerine, toprak da aslında bir tesettürdü. Mesela rahmetli dedesini mezarında saklıyor ve koruyordu. Toprak öyle bir tesettürdü ki, dedesinden hatıra kalan çiçekleri kışları saklıyor ve her baharda çiçekleri gözlerinde güldürerek dedesini hatırlaması için sobeliyordu. Akşam olmuştu gözlerini bu sefer geceye çeviriyordu Fatma. İnsanların uyumaları gereken zaman aralığında karanlık bir perde çekiliyordu, şehir tesettüre bürünüyordu. Evin ışıklarını yakıyordu annesi ve evlerinin tesettürü olan perdeleri çekiyordu birer birer. Neden perdeleri vardır ki evlerin? Bunu düşünmeye başladı Fatma. Bir kez daha şaşırdı, düşündüklerini dışarıya taşırmadan kendince tesettüre bürüyormuş Fatma? Düşünceler de tesettürlü olurmuş bunu anladı. Özel ve güzel olan her şeyin bir ambalaj,paketi vardı? Geçen ay annesine aldığı hediyenin paketini düşündü. Neden paketleriz ki hediyeleri diye sordu kendine. Babasına gelen davetiyelerin özel zarfları da çok hoş olurdu. Paketler özel olduğumuzu hatırlatıyordu tıpkı doğmamış anne karnında ki bebek gibi dedi ve heyecanlandı Fatma. Hediyelerin tesettürüymüş paket diye mutlu oldu. Babaannesinin elinde ki Kur'anın da bir paketi vardı ve itina ile açardı . Babaannesi eline Kur'anı her aldığında gözlerindeki yaşları anlayamazdı Fatma. Kur'anın tesettürü de kapağıymış, onu açınca gizli bir hazine ile baş başa kalırmış insan, tıpkı babaannesi gibi... Ölüleri neden kefenlerler diye düşündü Fatma. Öldükten sonra bu ince düşünce çok masumane. Bir kundak içinde geldiğimiz dünyadan giderken, bir kefene bürünmek. Doğumun tesettürü kundak ve ölümün tesettürü de kefen. Anne ve babasına kundak içinde Fatmayı veren YARATICIMIZIN, yanına alırken de bir kefen içinde alması ne ince bir düşünceydi. Ölümün tesettürü de kefenmiş diye düşündü Fatma... Günlüğünü aldı eline, tesettür için düşündüklerini yazmaya başladı. Bir ara gözleri televizyona kaydı. Ayşenin tesettüre bakış açısını izledi. Üzüldü Ayşe'ye. Bu kadar basit tanımlanamaz tesettür dedi. Kapadı defterini, üşümesin diye üzerini örten annesine sordu: -Anne başını üşümesin diye mi örtüyorsun? -Tabii ki hayır, iman ve inancım gereği örtüyorum ve örtünüyorum . Öncelikle ALLAH ve RESULÜ emrettiği ve istediği için örtünüyorum. -Ayşe'ye de dua eder misin? -Neden kızım? -Tesettürün ne olduğunu öğrensin diye... Annesi tebessüm etti ve çıktı odasından.Fatma da Ayşe'ye dua ederek gözlerinin tesettürü olan göz kapaklarını kapatarak ölümün kardeşi olan uykuya daldı. Sessizce mırıldandı; "Verilen ömrün tesettürü de ölümdü" MİHRİCAN KESKİN | ||||||||||||||||||||||||||||||
Taliban yeniden Kabil kapılarında Posted: 02 Sep 2009 06:43 PM PDT Afganistan'da Taliban yeniden iktidara mı geliyor? ABD ve NATO başarısızlıklarını resmen ilan etti. Karzai halk desteğini tamamen yitirdi. Almanya çekilmeyi tartışıyor.Ertuğrul Kahraman / TİMETURK Taliban Afganistan'da yeniden iktidara mı geliyor yoksa bölge yeni bir büyük kanlı çatışmaya mı hazırlanıyor? Afganistan'daki Amerikan güçlerinin komutanı General Stanley McChrystal hazırladığı son raporda, ABD ve NATO'nun bölgede resmen başarısız olduğu ortaya konuldu. Son seçimlere katılımın çok düşük olmasını ve Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin de halk desteğini yitirmesini değerlendiren uzmanlar, Taliban'ın ele geçirmesinin an meselesi olduğunu ifade ediyorlar. Uzmanlar, Afganistan'ın doğusunda, önceki gün, Milli Güvenlik İstihbarat Kurumu başkan yardımcısı Abdullah Lehmani'nin öldürülmesinin Taliban'ın ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini bildirdi. Hamid Karzai'nin en yakın adamı olan ve ABD İstihbaratının bölgedeki elemanlarından olduğu belirtilen Lehmani'nin öldürülmesinin bölgedeki batılı güçlere büyük bir darbe olduğu kaydediliyor. Silah talebinde korkutan artış İngiliz Independent gazetesinde yer alan bir haberde, Afganistan'da Kalaşnikof tüfeklerinin fiyatlarının iki katına çıktığını ve tanesi 600 dolardan satılmaya başlandığını duyurdu. Gazete, Cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin seçimde usulsüzlük yaptığı iddialarının arttığını, silaha talebin yükselmesinin şiddet kaygılarını artırdığı vurguladı. Haberde ayrıca, ülkenin kuzeyine, Taciklerin çoğunlukta yaşadığı ve Karzai'nin seçimdeki başlıca rakibi Abdullah Abdullah'ın seçim bölgesi olan kesimlere düzenli bir şekilde silah sevkiyatı yapıldığı belirtildi. Sovyet işgaliyle benzerlikler "İmparatorluklar Mezarı" olarak adlandırılan Afganistan'ın ABD'ye de mezar olacağı belirtiliyor. İngiliz THe Guardian gazetesi yazarlarından Jonathan Steele de önceki gün Afganistan'daki durumu işleyen bir yazı kalame aldı. Steele, ülkede durumun giderek, 80'li yıllardaki Sovyet işgaline benzemeye başladığını söyledi. Steele yazısında şu ifadele yer verdi; "Büyük ve çok kanlı bir 'Ben bu anı daha önce yaşamıştım" hissi. General McChrystal raporunda başkanı Barack Obama'ya 'Afgan halkı bir güven krizi yaşıyor çünkü Taliban'a karşı savaş yaşamlarında bir iyileşme yaratmadı" diyecek. 'Taliban' kelimesini 'Mücahit' ile değiştirin, Rusların çeyrek yüzyıl önce fark ettiği şeyin tam bir tekrarını görürsünüz. Bugün NATO'nun yaptığı gibi, Kremlin de askerlerinin şehirlerin dışında pek kontrolü olmadığını fark etmişti. Benzerlikler bununla da bitmiyor. Ruslar Afgan düşmanlarına 'Duhi', yani 'hayaletler' derdi. Hep ortadaydılar, ancak görünmüyorlardı. Ölürken de, yaşarken de saklanıyorlardı. Geçenlerde Sean Smith'in Helmand'daki çatışmalarla ilgili yaptığı haberi ve yanındaki İngiliz askerlerinin tek bir Taliban militanı genci bulamamasına çok benziyor." Paris'te Afganistan Konferansı Bu arada dün Fransa'nın ev sahipliğinde Afganistan'ın yeniden yapılanması konusunun görüşüldüğü uluslararası bir konferans düzenleniyor. Afganistan'da henüz kesinleşmeyen devlet başkanlığı seçim sonuçları, halen devlet başkanlığı görevini yürüten Hamid Karzai'ye yönelik yolsuzluk iddialarıyla Batı'nın Afganistan'da yürüttüğü askeri misyona azalan destek ve Taliban'ın bölgedeki etkinliği, Afganistan'ın yeniden yapılanma çalışmalarının önündeki engeller arasında sayılıyor. Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, "Afganistan konusundaki pozisyonumuzu artık açıkça ortaya koymalıyız" diye konuştu. Konferansa ABD Başkanı Barack Obama'nın Afganistan Özel Temsilcisi Richard Holbrook da katılıyor. Afganistan'da elan NATO'ya bağlı 100 bin asker asayiş ve yeniden yapılanmaya destek veriyor. Ancak Taliban zararsız hale getirilemiyor. Afganistan'da yabancı misyonun başladığı 2001'den bu yana Amerikan birlikleri en büyük kaybı bu yılın Ağustos ayında verdi. Almanya,çekilmeyi tartışıyor Almanya'da iki merkez sağ ve Sosyal Demokrat Parti'nin oluşturduğu büyük koalisyon bünyesinde Afganistan'da görev yapan Alman askerlerinin çekilmesi tartışılıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Alman askerlerinin Afganistan'da ilelebet kalmayacağını" söyledi. Almanya'nın misyonunu, "Afganistan'ı kendi güvenliğini sağlayabilecek seviyeye ulaştırmak" olarak tanımlayan Merkel, bu hedef kapsamında yürütülen çalışmalarda mesafe kat edildiğini, ne kadar hızlı hareket edilirse sorumluluğun da Afgan hükümetine o kadar erken devredilebileceğini belirtti. | ||||||||||||||||||||||||||||||
'ABD seni daha fazla korumayacak' Posted: 02 Sep 2009 06:26 PM PDT Hamas, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'yla görüşmeye hazırlanan Abbas'ı sert bir şekilde uyardı. Hamas'ın Lübnan temsilcisi Üsame Hamdan, Fetih lideri Mahmud Abbas'a "Amerika, seni daha fazla korumayacak!" dedi. Kudüs televizyonuna konuşan Hamas'ın Lübnan temsilcisi Usame Hamdan, Filistinliler arası uzlaşının sağlanamamasından Fetih lideri Mahmud Abbas'ın sorumlu olduğunu söyledi. Hamdan "Hamas'ın ulusal uzlaşı için Hamas'ın önüne koyduğu şartlar, ulusal şartlardır. Fakat Abbas'ın bize sunduğu şartlar, Amerika'nın şartlarıdır. Amerika, Abbas'ı daha fazla korumayacak" dedi. Abbas'ın seçim önerisini değerlendiren Hamdan "Seçimden korkmuyoruz. Seçimleri kabul edeceğiz. Fakat seçimler nasıl olacak? Nasıl bir ortamda gerçekleştirilecek? Hamas halk desteğine sahip olduğundan endişe etmemektedir. Fakat Batı Şeria'daki diktatör yönetiminin gölgesinde, uzlaşıya varılmadan gidilecek seçimlerin tehlikeli sonuçları olacaktır" dedi. İsrailli esir asker Gilad Shalit karşılığında Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını sağlayacak esir takasına değinen Hamdan, Almanya heyetinin henüz çalışmalarına yeni başladığını, sonuç alınması için bir süre daha zamana ihtiyaç olunduğunu kaydetti. Almanya'nın Mısır'ın yanında arabulucu olarak çalışmalara başlamasını İsrail'in istediğini ifade den Hamdan, Hamas'ın esir takasında sunduğu şartlardan geri adım atmadığını söyledi. Hamas ile Ürdün arasındaki ilişkileri değerlendiren Hamdan, "Ürdün ile Hamas arasındaki diyalog, hiçbir zaman durmadı. Hamas'ın diğer Arap ülkeleriyle olduğu gibi Ürdün'le ilişki kurmasında da bir engel yoktur" dedi. | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35150] Rabia Kadir Çin İle Görüşmeye Hazır-TÜBİTAK Sır'ını yarın açıklayacak Posted: 02 Sep 2009 11:07 AM PDT Rabia Kadir doğrudan müzakere etmeye hazır olduğunu belirtti. Resmen ilk kez davet edildiği Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu'nda konuşan Kadir, "Son 60 yılın siyasi hatalarını aşmanın ve siyasi reformların yapılmasının yollarını konuşmak üzere Çinli yetkililerle müzakereye hazırım. Çin hükümetinin, sadece resmi siyasetle uyuşmazlık içinde oldukları için iftiraya uğramış, hapsedilmiş ve küçük düşürülmüş Han olmayan bütün Çin toplumlarının liderleriyle, benimle ve Dalay Lama ile konuşmasının vakti gelmiştir" dedi. AB'den, Sincan Uygur Özerk Bölgesiyle ile ilgili anayasada yer alan özerklik kanunlarına uyması için Çinli yetkililere baskı yapmasını isteyen Kadir, "Çinli yetkililerin, yurtdışındaki Uygur temsilcileriyle gerçek bir diyalog başlatarak Doğu Türkistan'daki gerilimi azaltmasını umuyorum" ifadesini kullandı. Kadir, AB'yi Pekin'den 5 Temmuzdaki olaylarla ilgili bağımsız bir soruşturma talep etmeye de davet etti. -- www.vatanbir.org | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35147] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ Posted: 02 Sep 2009 07:10 AM PDT
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35142] Kürt Açılımı Posted: 02 Sep 2009 06:35 AM PDT KÜRT AÇILIMI!
Son günlerde ülkemiz gündemini işgal eden bu Kürt sorunundan söz ediliyor. Bu ülkede birçok farklı etkinlikte yaşayan insanlarımız var. Esasında ülkemizde hiç kimsenin bağlı olduğu etkinlikten yana bir sorunu yok. Kimseye bağlı olduğu ırktan/etnik kökenden ötürü bir baskı ya da devlet imkanlarından kısıtlı bırakıldığı bir durumda söz konusu değildir. Aramızda Kürt Türk diye bir ayrım da yoktur. Herhangi bir yüksek memurluğa gelmek istedikleri takdirde eğer gerekli başarıyı gösterirse o makama gelebilir. Bu bütün herkes için de geçerlidir. Herhangi bir ayrım da söz konusu değildir. Kürt vatandaşlarımıza verilen ve hiç kimseye faydası olmayan sözde imkanlardan sonra diğer etnik kökene sahip kardeşlerimiz bizde Kürt kardeşlerimiz gibi haklar isteriz derlerse ne olacak? Bu yapılanlardan sonrada isterlerse bu doğal karşılanmalıdır.
Esasen Kürt vatandaşlarımız kadar tüm ülkemizin sorunu işsizliktir. Doğu ve güneydoğu yıllardır ihmal edilmiştir. Yatırım yapılmamıştır. Sonunda işsizlik büyük boyutlara ulaşmış, göçe sebep olmuştur. Orda ki vatandaşlarımızın sorunu dil ya da herhangi bir şey değildir. Zaten evlerinde ve dışarıda genellikle Kürtçe konuşuyorlar. Tek sorun işsizlik, geçim zorluğudur. Oraya yapılacak yatırım, iş imkanı sağlanması her şeyi halledebilirdi. Böyle kesin sonuç alınacak yöntemler yerine halkımıza hiçbir fayda sağlamayacak tehlikeli girişimlere bilerek ya da bilmeyerek neden olunmamalıdır.Yapılanlar kesinlikle ayrımcılık oluşturacak, birlik ve bütünlüğümüzü tehlikeye sokacak girişimlerdir. Hükümet tarafından yapılacak reformlar neticesi aklımıza Anayasada belirtilen resmi dil Türkçe güneydoğu da ve doğuda artık uygulanmayacak mı? Resmi yazışmalar Kürtçe mi olacak? Sokaklara, mahallelere Kürtçe isimler de verilecek mi? Bunlar tehlikeli şeylerdir. Sonuçları geri dönülmesi imkansız olan durumlara kadar gidebilir. Şimdiye kadar ABD’nin talimatları üzerine hareket eden, ABD’yi örnek alan hükümetler ABD’de İngilizceden başka bir dilin resmi olarak konuşulmasının bütün eyaletlerinde yasak olduğunu herhalde bilmemektedirler. Bu ortaya atılan “Kürt Açılımının” arkasında ABD’nin ve onu yöneticisi israil’in olması aklımıza ilk gelen kuşkudur. Amaç önce federasyon, arkasından siyonist israil’e, ABD’ye bağlı kukla bir Kürt devleti kurulmasına kadar gidebilir. 1984 senesinde “Asala Ermeni Örgütü/Terörü” biter bitmez yerine PKK ihdas edildi. Ergenekon soruşturmasında TSK.’ya ait “GİZLİ” gizlilik derecesine sahip ve hala gizliliği kalkmayan evraklarda; PKK’ya destek veren ülkeler; ABD, AVUSTRALYA, AVUSTURYA, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya, BELÇİKA, ÇEK CUMHURİYETİ, DANİMARKA, FİNLANDİYA, FRANSA, HOLLANDA, İNGİLTERE, İRLANDA, İSPANYA, İSVEÇ, İSVİÇRE, İTALYA, MACARİSTAN, NORVEÇ, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri, POLONYA, UKRAYNA olarak sıralanıyor. Esas destekçisi israil ve ABD’dir.
Kürt veya diğer bir başka etnik köken sorunu ülkemizde yoktur. Suni olarak dış mihraklarca oluşturulan ülkemizi bölmek için uygulanan bir senaryonun bölümüdür. Sünni alevi ayrımından sonra birde bu ülkenin has halkını azınlık ilan etmek herhalde bu ülkeye ve bu halkın insanlarına en büyük kötülüğü yapmaktır. Halkımızın isteği yukarıda da belirttiğim gibi iş imkanı bütün sorunları halledecektir. Esasında işsizlik tüm ülkemizin sorunudur. İşsizlik çözüldüğünde sorunlarda kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Maddi imkanların bozuk olması aile ve toplumun her bakımdan bozulması demektir.
Sorunlar nedeniyle Kürt gençlerinin dağa çıkması mazur, hoş görülüyor. Hiçbir şekilde böyle bir davranış hoş görüyle karşılanamaz. Bu eskilerin tabiriyle eşkiyalıktır. Suç işlemiş bir insan ne olursa olsun ister siyasi ister adi suç cezası verilmelidir. Siyasi olmayan, devlete karşı işlenmeyen bir suça nasıl ceza veriliyorsa aynı şekilde diğer terör suçlarına da ayrım yapılmadan bir hukuk devleti olarak kanunlar çerçevesinde cezalandırılmalıdır. Suçlu suçunun karşılığını mutlaka görmelidir.Yapılan suçun hiçbir şekilde mazereti olamaz. Bu türlü aflar PKK’ya cesaret verecek, daha rahat terör eylemleri gerçekleştirmesine neden olacaktır. İşin bir vahim tarafı da DTP çocuk katilinin muhatap alınmasını istemektedir. Umarım ki hükümet böyle bir yanlışlık içine girmez. Gerçi yapılan açıklamalarda bunun söz konusu olmadığını söylediler. Ama işin gidişatı ne yazık ki böyle olmadığını göstermektedir.
Bu çözüm diye sunulanlar esasında ABD, Avrupa, israil ve PKK’nın işine gelecektir. İleride federasyon dayatması ABD, avrupalı sözde dostlarımız tarafından çıkartılırsa hiç şaşmamak gerekir. Bu çözüm diye sunulanların ileride daha da çözümsüzlük oluşturabileceği unutulmamalıdır.
Dış mihrakların oyunlarının giderek ülkemizde arttığı zor bir dönemden geçiyoruz. Bu oyunlar karşısında başta hükümet ve halkımız her zamankinden daha uyanık olmalıdır. Şunu bilmeliyiz ki bölünmekten, ayrılıktan bu vatanın hiçbir evladına fayda gelmez.
Selam, saygı ve dualarımla.
Yakup MUSA
02.09.2009
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35146] Uydurukça Hastalığı Posted: 02 Sep 2009 06:22 AM PDT UYDURUKÇA HASTALIĞI
Nasıl mimaride bir sanat değeri var, ‘yapı’ da bu yoksa, şimdi eser yerine uydurulan yapıt’ta bu yoktur.
Bu cemiyet, Mimar Sinan’ın eserine yapıt diyecek seviyeye düşmeye görsün, o artık mimari yapılamaz.
Yarı dini, yarı lisani muhteşem manalı kelime’ye sözcük diyecek kadar küçülmüş her ruh, dilde taş devrine dönmüş bir iz’an yoksuludur.
Bir insan bütün bu uyarmalara rağmen, eser yerine yapıt, teşkilat yerine örgüt, tabiat yerine doğa, mesela yerine örneğin diyebiliyorsa onun bizim milliyetimizden kopartılmaya çalışılmış bir kimse olduğundan şüphe etmemeliyiz.
Hele aygıt, kalıt, kalız, görkem, betimlemek, çelgen, yatsıma, kişi tini, uzyönüm, tüm görüt ve benzeri sözcüklerle yapıtlar kurmaya kalkıyorsa hayatınızı muhtemel tehlikelerden korumak için, böylelerinin yanından kaçmamız lazım gelir.
(Türkçe’nin Sırları)
Selam, saygı ve dualarımla.
Yakup MUSA
02.09.2009 --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35145] Saidi Nursi Hazretlerinin Görüşü Posted: 02 Sep 2009 06:13 AM PDT SAİDİ NURSİ HAZRETLERİNİN GÖRÜŞÜ!
Günümüzde Kur’anı Kerim Ayetlerinden bazılarının hükmleri artık geçersiz, Hadisi şeriflerin bazılarının uydurma sayılabildiği halde Said–i Nursî Hazretlerinin risaleleri hakkında İslamî ölçüler içerisinde bir eleştiriye kalkışsanız bu eleştiri asla kabul edilmez. İmanın gitmesinden korkulur. Bu manevî tehdidi alan kişilerle karşılaştım. Bu risaleler hakkında eleştirilerimi aşağıda bulacaksınız. Önce Said–i Nursî’ Hazretlerinin doğruluğu kesin olarak kabul edilen risalelerinden biri olan İşarat’ül İcaz’da geçen bir cümlede şöyle yazıyor:
ünsiyet, bir suhulet gösteriyor. Şöyle ki: Ey Ehl–i Kitab! İslâmiyet’i kabul etmekte size bir meşakkat yoktur. Size ağır gelmesin! Zira, size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor. Ancak itikadınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat–ı diniye üzerine bina ediniz; diye teklifte bulunuyor” Zaman Gazetesi yazarı Sayın Ahmet ŞAHİN’in 05 MAYIS 2004 tarihli yazısı şöyle yazılmış:
“(Ehl–i kitap) Kendi kitaplarını, kendi peygamberlerini inkar etmeden, eksiklerini tamamlamaları, yani Hazreti Muhammed’le Kur’an’ı da tanımaları... Nitekim biz onların peygamberlerini ve kitaplarını tanıyoruz. Onlardan da aynı centilmenlikte bulunmalarını makul ve mantıklı buluyoruz...
gerekmiyor, kendi inançlarını korumakla birlikte sadece eksiklerini ikmal etmelerinin gereği oluyor bu kabul.”
Görüldüğü gibi, Ahmet ŞAHİN Said-i Nursi Hazretlerinin yazısını Türkçeye tercüme etmiştir.
Halen nurcu cemaatinin yahudi ve hıristiyanlara duymuş olduğu bu yakınlık Said-i Nursi Hazretlerinin bu yazı/risalelerinden kaynaklanmaktadır.
Peki nedir ehl–i kitabın/Hıristiyanların doğru kabul edilen “esasat–ı diniyeler?” ya da “inkar etmeleri gerekmeyen kendi inançları”?
Bir dinin “esasat–ı diniyesi/inkar etmeleri gerekmeyen kendi inançlar” o dinin amentüsü anlamına gelmektedir.
Çok yaygın görüş ehli kitap arasında hıristiyanlar yani katolikler İslam’a çok yakın ve saygılıdırlar.
KATOLİK AMENTÜSÜ :
Katoliklerin amentüsünü şöyle özetleyebiliriz; koruyarak eksikliklerini ikmal edecekler. var” başlığıyla yayımladığını (Zaman Gazetesi, 17 NİSAN 2000)
Peki İslam ölçüsüne göre Ehl–i Kitap’ın Müslüman olabilmesi hangi şartlara bağlıdır? Ki doğrusu da budur.
Hanefi Mezhebi’nin kurucusu İmam Azam Hazretlerinden sonra gelen ikinci imamı ve aynı zamanda İmam Şafii hazretlerinin de hocası İmam Muhammed b. Hasan Hazretlerinin bu konudaki görüşleri şöyledir ;
Ehl–i Kitab’ın İslam Olabilmesi Hangi Şartlarda Mümkündür?
Büyük İslam alimi İmam Muhammed Hazretlerinin “Siyer–i Kebir” isimli eserindeki açıklamalarına geçmeden kendisini inceleyelim.
İmam Muhammed b. Hasan Hazretleri, mezhep imamımız İmam–ı Azam Hazretlerinin iki imam diye anılan iki büyük öğrencisinden biridir. Diğeri ise İmam Ebu Yusuf Hazretleridir.
İki imamın görüşleri bir konuda ittifak ederse fetva bu görüşe göre verilir ve buna “ve bihî yüfta/yani fetva bu görüşe göredir” şeklinde ifade edilir. İmam Muhammed b. Hasan, Hazretleri büyük mezhep imamı İmam Şafii Hazretlerinin hocasıdır. İmamı Azam Hazretlerinin en etkili talebesi olan İmam–ı Muhammed b. Hasan Hazretleri Hanefî Mezhebi’nin dünya üzerinde yayılmasında önemli rol oynamıştır. İmam Muhammed Hazretlerine ait olan Siyer–i Kebir’in “İslam” başlıklı bölümünde Ehl–i Kitab’ın Müslüman olabilmesi şu şartlara bağlıdır:
Hasan–ı Basri Hazretlerinden (r.a.), Resullullah Aleyhissalatu Vesselam’ın şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Müşrikler, “La İlahe İllallah” deyinceye dek onlarla savaşmakla emrolundum. Bu sözü söyledikleri zaman can ve mallarını benden kurtarmış olurlar. Ancak hak ile (ölüm cezasını hak eden ile maldan verilen haraç ve zekat olarak) alınanı hariç (içlerinde gizlediklerinden dolayı) hesaba çekilmeleri ise Allah’a aittir.
Siyer-i Kebir’in yazarı İmam Muhammed Hazretleri der ki: Rasullullah Aleyhissalatu Vesselam Allah’ı birlemeyen putperestlerle savaşıyordu. Onlardan her kim “La İlahe İllallah” dediyse bu sözü İslam’ı kabul ettiğine delil sayılır.
Netice olarak bir kimse, malum olan şirk itikadının hilafı olan tevhidi söylediği zaman İslam’ı kabul etmiş sayılır. Çünkü gerçek itikadını tespit etme imkanımız yoktur. Neyi ikrar ettiğini duyarsak o inançta olduğuna hükmederiz. Onlardan her kim, “La İlahe İllallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” derse, daha önce üzerinde bulunduğu inancın muhalifini ikrar etmiştir. Onun için de bu, imanına delil sayılmıştır.
Ateist olanlarla, yerde ve gökte iki ilah olduğunu iddia edenler de bu durumdadır. Bunlardan biri “Lâ ilahe illallah” derse, bu, onun İslâm’ı kabul ettiğine delildir.
Ama Yahudilerle Hıristiyanların durumu böyle değildir. Onların “lâ İlahe İllallah” demeleri, İslâm’a girmiş olmalarına delil sayılamaz. Resulullah’ın peygamberliğine inanmıyorlardı. Onun için İslam’a girmiş olmaları için “Muhammed’ür–Rasûlullah” demeleri de gerekiyor.
Nitekim, rivayete göre, Resulullah Aleyhissalatu Vesselam, hasta olan yahudi komşusunu ziyarete gitti ve o yahudi’ye telkin sadedinde:
“Şahadet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur ve ben Allah’ın resûlüyüm” buyurdu. Hasta yahudi, babasına baktı (Şahadeti getirmek için müsaade istiyordu). Babası da ona: “Ebü’l Kasım’a cevap ver” dedi. Hasta, şahadeti getirdi ve sonra da ruhunu teslim etti. Bunun üzerine Resulullah Aleyhissalatu Vesselam şöyle buyurdu:
“Sayemde bir kişiyi cehennem ateşinden kurtaran Allah’a şükürler olsun.” Daha sonra ashabına da dönerek: “Din kardeşinizin cenaze işlemlerini” yapın diye emretti.
İmam Muhammed Hazretleri dedi ki: Bugün ise IRAK topraklarında yaşayan Ehl–i Kitab’dan bazıları var ki, “lâ ilahe illallah ve enne Muhammeden rasûlullah” derler, ama onun, Arapların peygamberi olduğunu, İsrail oğullarına gönderilmediğini ileri sürerler. Onlardan her kim, bu inançla Hazreti Muhammed Aleyhissalatu Vesselam’in peygamberliğini kabul ederse yine İslâm’ı kabul etmemiş sayılır. İslâm’a girebilmesi için kendi dininden tamamen uzaklaşması gerekiyor. Hatta Yahudi yahut Hıristiyan olan bir kimse: “Ben Müslüman’ım yahut Müslüman oldum” derse yine İslâm’ı kabul ettiğine hükmolunmaz. Çünkü batıl dinlerine İslâm ismini verip; “Müslüman, Hakk’a teslim olan kimsedir, biz de Hakk’a teslim olmuş kimseleriz” derler. Onun için sadece bu sözü söylemeleri, onları Müslüman kabul etmemizi gerektirmez. Mutlaka, tâbi oldukları dini de terk etmeleri gerekir.
Yine onlardan biri: “Ben Yahudilikten beriyim” der, ama bununla birlikte “İslâm’a girdim” demezse, İslâm’ına hükmolunmaz. Olabilir ki, Yahudilikten çıkıp Hıristiyanlığa girmiştir. Ama “Yahudilikten çıktım” dedikten sonra “İslâm’a girdim” derse, o zaman Hıristiyanlığa girmiş olması ihtimali ortadan kalkar.
Şayet Mecûsi “Müslüman oldum, yahut ben Müslüman’ım” dese, onun İslâm’ına hükmolunur. Rivayet olundu ki, biri, Abdullah İbni Abbas Hazretlerine gelerek: “Annem öldü. Ancak Hıristiyan idi. Şimdi cenazesinin peşinden gideyim mi?” diye sordu. İbn–u Abbas Hazretleri ona şu karşılığı verdi: “Cenazesini takip et. O’nu göm. Sadece üzerine namaz kılma.” Biz de aynı düşüncedeyiz. Şayet cenazesinin defni ile ilgilenecek kâfir bir oğlu yoksa, Müslüman oğlunun bu görevi yerine getirmesi ve onu yırtıcı hayvanlara terk etmemesi gerekir. Ama bu görevi yerine getirecek müşrik akrabaları varsa, evlâ olan Müslüman’ın bu işi onlara bırakmasıdır. Lâkin dilerse, cenazesinin peşinden gidebilir. Rivayete göre, el–Haris b.Ebî Rabia Hazretlerinin hıristiyan olan annesi öldüğünde sahabeden birkaç kişiyle cenazesinin peşinden gitmiştir. Ancak cenazeyle birlikte, cenazenin dinine mensup olanlar da bulunuyorsa, Müslüman’ın onlarla karışarak değil, ayrı bir şekilde yürümesi yahut cenazenin önünde gitmesi gerekir ki, müşriklerin topluluğunu çoğaltmamış olsun. (İmam Muhammed b. Hasan, Siyer–i Kebîr, EVS yay. İst. 1980. c.1, s.163–165). Büyük İslam alimi İmam–ı Muhammed Hazretlerinin bugüne ışık tutan, müminlerin gönlünü rahatlatan açıklamaları bu şekilde bulunmaktadır. Dikkat edilirse Hıristiyan ve Yahudilerin imanlarına kanaat getirmek için La İlahe İllallah ile birlikte Muhammedün Resulullah diye de söylemeleri gerekmektedir. Yani sevgili peygamberimizi tasdik etmezlerse yine de İslam’a giremezler. Şimdi tekrar Said–i Nursî Hazretlerinin ifadelerini inceleyelim; “Kur’an–ı Kerim, o cümlede Ehl–i Kitab’ı imana teşvik etmekle onlara bir ünsiyet, bir suhulet gösteriyor. Şöyle ki: Ey Ehl–i Kitab! İslâmiyet’i kabul etmekte size bir meşakkat yoktur. Size ağır gelmesin! Zira, size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor. Ancak itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat–ı diniye üzerine bina ediniz; diye teklifte bulunuyor” (İşarat–ül İ’caz, s. 49–50). İmam Muhammed Hazretleriyle ile Said–i Nursî Hazretlerinin Ehl–i Kitab’a bakışları dikkatle incelendiğinde birbirine zıt olduğu görülüyor. Görüldüğü gibi inanç olarak şimdi burada ayrılıyoruz. Ya İmam Muhammed Hazretlerinin ya da Said–i Nursî Hazretlerinin görüşlerini tercih etme durumundayız. Ben İmam Muhammed Hazretleri gibi bir büyük İslam Alimi’nin görüşleri benim tevhid inancıma ters düşmemektedir. Tabi bu görüş Dünya Barışı’nı, dinler arası diyaloğu tehlikeye düşürdüğü için nurcular/Fethullah GÜLEN cemaati beğenmeyeceklerdir. Yoksa Hz.Kur’an-ı Kerim’deki Ehl–i Kitap ile ilgili ayetler İmam Muhammed Hazretlerinden sonra yürürlükten mi kaldırıldı? Ben, hiçbir ilave yapmadan büyük imamın, ayet ve hadisten kaynaklanarak verdiği hükümleri burada belirttim. Şöyle bir soru sorabiliriz; Hz. Peygamber Aleyhissalatu Vesselam, gerek İslam’a davet mektuplarında, gerekse de dini ve beşeri münasebetlerinde ehl–i kitaba böylesi bir beyanda bulunmuş mudur? Tabi ki hayır ve asla bulunmamıştır. Zaten öyle haşa yapmış olsaydı gönderiliş gayesinin dışına çıkmış olurdu. Çünkü İslam, muharref hıristiyanlığın savunduğu yanlış ve batıl inanışı aynı zamanda yahudilerin de çarpık inanışlarını değiştirmek, daha açık belirtirsek yeryüzünde yayılan şirki kaldırıp yerine tevhidi yerleştirmek için gelmiştir ve beşer olarak da Hz. Muhammed Aleyhissalatu Vesselam bununla görevlendirilmişti. Zaten haşa böyle bir beyanda bulunmuş olsaydı bunu diyalogcular hemen kaynak göstererek hıristiyanlığı, yahudiliği ve Müslümanlığın aynı olduğuna hangi dine inanırsak inanalım Cennete gireceğimize delil gösterirlerdi. Ellerinde böyle bir delil olmadığı halde şimdiden üç dini bir tutmaktadırlar. Bu konuda en çarpıcı örnek, Hz. Peygamber’in Ehl–i kitap olan Yemen halkına İslam’ı tebliğ için gönderdiği Hz.Muaz b. Cebel’e (r.a.) emir ve tavsiyeleridir. Bu yazıyı yazmaktaki amacım son günlerde doğruymuş gibi bu konularda fazla bilgisi olmayan halkımıza imanımızı zedeleyecek, zaten gayeleri de bu olan diyalogcuların yanlış itikatlarına karşı bir uyarı, savunma, halkımıza bilgi niyetiyledir. Selam, saygı ve dualarımla. Yakup MUSA 02.09.2009 Yazar Sayın Ahmet ŞAHİN’in yazısı aşağıda olduğu gibidir. DİNLER VE KÜLTÜRLERARASI DİYALOG TOPLANTILARI Biz dinleri ikiye ayırıyoruz. Semavi dinler-beşeri dinler. Semavi dinler aslında Rabb’imizin gönderdiği İlahi kitaba ve Peygamber’e dayanan İlahi dinlerdir. Hıristiyanlık ve Musevilik gibi. Bu iki semavi dinin mensuplarına ‘ehli kitap’ diyoruz. Bize göre ehli kitap, diğerlerinden ayrıdır. Hem o kadar ayrı ki, ehli kitapla akrabalık bile kurabiliyoruz. Nikahla kızlarını alabiliyor, çocuklarımızın anası yapmayı düşünebiliyoruz. Kestiklerini yemede de tereddüt göstermiyoruz... - Neden bu kadar yakınlaşabiliyoruz?.. Onlar da Rabb’imizin gönderdiği bir İlahi kitaba inanıyor, Peygamber’e dayanıyor da ondan... Sadece bir eksikleri var, onu da onların takdirlerine havale ediyoruz. - Nedir o eksikleri? - Kendi kitaplarını, kendi peygamberlerini inkar etmeden, eksiklerini tamamlamaları, yani Hazreti Muhammed’le Kur’an’ı da tanımaları... Nitekim biz onların peygamberlerini ve kitaplarını tanıyoruz. Onlardan da aynı centilmenlikte bulunmalarını makul ve mantıklı buluyoruz... Bu, onlar için zor bir kabul de değildir. Çünkü kendi inançlarını inkar etmeleri gerekmiyor, kendi inançlarını korumakla birlikte sadece eksiklerini ikmal etmelerinin gereği oluyor bu kabul. Her ne ise... Bu ayrı bir konu aslında. Burada yine de biz kendi nefsimizi sorguluyor, İslam dünyası olarak İslam’ın güzelliğini halimizle gösteremeyince onlar da şimdilik seyirci kalmakta kendilerini haklı buluyorlar, diye düşünüyoruz. İslam’ın imrenilecek güzelliklerini ekonomik, sosyal, kültürel yaşayışımızla tam gösterebilseydik durumu çok farklı olacaktı diye değerlendirme yapıyoruz... Gelelim semavi olmadıkları halde din ismi verilen beşerin iyilik ekollerine... Onların dinin emir ve tavsiyelerine aykırı düşmeyen faydalı söylemlerine de itibar ediyor, destek veriyoruz. Ama ehli kitap gibi bir akrabalık ve kestiklerini yeme gibi bir yakınlığımız söz konusu olmuyor... Demek ki bizler, farklı dine mensup insanların ortak doğrular etrafında birlik meydana getirmelerinden yanayız. Nitekim onlar da böyle birlikten yanalar. Hal böyle olunca farklı dinin dindarları, insanlığın hayrına olan konularda bir araya gelseler, dinsizliğin dini değerleri yok etme çabalarına karşı çareler bulmaya yönelseler, bu yakınlaşmadan ne ehli kitap zarar görür ne de bunun öncülüğünü yapan Müslümanlar... Bu konuda Hucurat Sûresi ayet 13 çok net mesaj vermektedir: - Ey insanlar! (Ey müminler! demiyor, tüm insanlığa hitap ediyor.) Biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. Kabile ve milletlere ayırarak yer yüzüne yaydık ki, tanışasınız, yardımlaşasınız, iyilikte birbirinize destek veresiniz!.. Bakın, birbirinizle vuruşasınız, savaşasınız, düşmanlık edip de güçlü olanınız zayıf olanlarınızı ezesiniz.. diye farklı yarattık demiyor... Tanışmayı, diyaloğu ve iyilikte yardımlaşmayı dikkatimize sunuyor... İşte bunun için diyoruz ki, semavi din mensuplarının insanlığın hayrına olan doğrularda yakınlaşmaları, yardımlaşmaları İslam’ın verdiği mesajın da gereğidir. Böyle faydalı birliği sağlamakta öncülük, evrensel İslam’a yakışmakta, geçmişine de uygun düşmektedir. Her ne kadar bazılarının ufku henüz buralara kadar ulaşmasa da... 18.05.2004 E-posta adresi:a.sahin@zaman.com.tr
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||||||||||||||||||||||||||||
.:: Komplo Teorileri ::. Elimi Siz Tutarmısınız..? Posted: 02 Sep 2009 02:52 AM PDT Bu mail bilgilendirme amaçlı gönderilmiştir...
saygılarımla ertan
Arkadaşlar merhaba, Biz de e- posta ortamında yollayarak, sizler de arkadaşlarınıza göndererek, onlar da çevrelerine ileterek 70 milyon insanın hem de birkaç defa bu filmi seyretmesini sağlayamaz mıyız? Bu sayede tv. lere vereceğimiz paraları da lösemili çocuklarımız için kullanmış oluruz J . Haydi, hep beraber sivil toplumun gücünü gösterelim, lösemili kardeşlerimize hayat verelim. Sevgi ve saygılarımızla… LÖSEV Halkla İlişkiler | ||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35148] Diese Seite anzeigen: " Dikkat ! Aramızda polis köpeği var.. (2)" Posted: 02 Sep 2009 01:37 AM PDT Dikkat ! Aramızda polis köpeği var.. Klicken Sie auf http://groups.google.com/group/anadoluhaber/web/dikkat--aramzda-polis-kpei-var-2. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com |
You are subscribed to email updates from ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.