Ahmet Hakan
Al Capone benzetmesi
Başbakan Tayyip Erdoğan, bir yabancı gazeteye verdiği röportajda Aydın Doğan'ı ünlü gangster Al Capone'a benzetmiş...
"En azılı Aydın Doğan karşıtları"nın bile vicdanen kabullenemeyeceği, Aydın Doğan'a vurmayı milli spor haline getirmiş yandaş yazarların bile yapmaktan imtina edeceği türden bir benzetmeyi, "koskoca Başbakan"ın yapmış olması ne büyük talihsizlik...
Aydın Doğan ile Al Capone arasında bir ilişki kurmak, Başbakan Erdoğan'ın da sıklıkla kullandığı bir sözcükle ifade edecek olursak, "çirkin"dir...
Hem de çok çirkin...
* * *
Evet...
Al Capone ile Aydın Doğan arasında bir benzerlik kurulamaz...
Ama hadi gelin:
Çokça zorlayalım...
Biraz fantezi yapıp, bir korelasyon çabası içine girelim...
Ve benzetmeyi haklı çıkaracak bir gayrete kendimizi kaptıralım...
Nasıl bir sonuç çıkar?
Benim bulduğum tek sonuç şudur:
"Al Capone" denilen adam...
Cinayet işler, adam kaçırır, mafyatik eylemler yapar, çete kurar, suikastlar tertip eder, gangsterlik yapardı...
Amerikan adaleti, adamı yaptığı bu eylemler nedeniyle enseleyemeyince...
Vergiden içeri atabilmişti...
Aydın Doğan'a da...
Gazetelerinde yazılan yazılardan, yapılan yorumlardan, hoşa gitmeyen haberlerden dolayı mühim bir ceza verilmesi için fırsat kollanıyordu...
Haberden, yorumdan, yazıdan darbe vurulması mümkün olmayınca ve bir türlü başarılamayınca...
Tartışmalı vergi cezası devreye sokuldu...
* * *
Yani Başbakan Tayyip Erdoğan, Al Capone benzetmesini yaparken...
Sanırım bir "dil sürçmesi" ile asıl niyetini ifşa etti...
Demek istedi ki:
"Biz Aydın Doğan'ı aslında gazetelerinde yapılan yorumlardan, yazılan yazılardan, hoşumuza gitmeyen haberlerden falan sıkıştıracaktık... Oradan üstüne gidemedik... Bu yüzden vergiden gidiyoruz".
Allah, Hasankeyf'i sormayacak mı?
Mehmet Akif, Halife Ömer'in karşı karşıya kaldığı sorumluluğu anlatmak için şu dizeleri yazdı:
"Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu / Gelir de Adl-i İlahi sorar Ömer'den onu"...
Yani...
Dicle kenarında bir kurt tarafından aşırılan bir koyunun hakkının, Halife Ömer'den sorulacağını düşünen bir sorumluluk anlayışı...
Hazreti Ömer'e yüklenen taşınması hayli güç bir büyük misyon...
* * *
Peki benzer bir sorumluluk anlayışıyla hareket ettiği imajını vermekten imtina etmeyen Başbakan Tayyip Erdoğan ne yapıyor?
Ne yapacak...
Bırakın "Kenar-ı Dicle'deki koyun"u...
"Kenar-ı Dicle'de yüzyıllardan bugüne ulaşan büyük insanlık mirası"nı sular altında bırakıyor...
Peki "kurdun aşırdığı koyun"un hakkını soran ilahi adalet, "sular altında kalacak olan insanlık mirası"nın hesabını sormaz mı?
Aynı gün akşam
Bir gündüz vakti...
Başbakan Tayyip Erdoğan, saygın bir yabancı gazeteye röportaj veriyordu...
Başbakan, bu röportajda...
Memleketin bir medya patronunu Al Capone'a benzetiyordu...
Aynı gün akşam...
Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul'da bir restoranda...
Memleketin bir başka medya patronunun bir numaralı adamı olan damadı ile baş başa yemek yiyordu...
Düşünün...
Bir Başbakan...
Ülkenin medya patronlarından birini Al Capone'a benzetirken...
Ülkenin medya patronlarından diğerinin birinci adamı ile baş başa iki saat yemek yiyor... Üstelik o "birinci adam" ile akrabalık ilişkisi var...
* * *
Hadi gelin hep birlikte...
"Adalet", "imtiyaz", "kayırmaca", "hakkaniyet", "haksız rekabet", "herkesi kucaklama", "Mevlana", "Yunus Emre", "haksızlık yapma", "çifte standart", "imkanlardan yararlanma", "koltuğu ve gücü kullanma", "ayrımcılık yapma" gibi sözcükler ve kavramlar hakkında bir kez daha düşünelim...
***
>>Bilgi ve sevgi paylaştıkça çoğalır.
>>Gerçek öğretmen bir bilgiyi öğreten değil, öğrenmeyi sevdirendir.
>>İnsanların çoğu duvar,çok azı da aralarında köprü kurar.
***
***Aksi belirtilmedikçe gönderdiğim e-mailler alıntıdır...
Windows Live Hotmail: Arkadaşlarınız Facebook'taki güncellemelerinizi doğrudan Hotmail®'den görür.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.