17-19 Ekim İmarat Kavkaz Cephelerinden Haber Özetleri
Shamilonline'nin 17-19 Ekim İmarat Kavkaz Cephelerinden derlediği haber özetleri;
17. Ekim İnguşetya, Nazran da Amir Magas'ın akrabalarının evine bomba atıldı; 17 Ekim Cumartesi gecesi İmarat Kavkaz İnguşetya sektörü komutanlarından Amir Magas'ın akrabalarının evine yerel mürtedler tarafından olduğu tahmin edilen kişilerce bomba atıldı. Ev hasar görürken herhangi bir can kaybı yada yaralanan olmadı.
Son günler içerisinde Rus işgalcilerinin Çeçenistan için atadıkları Kukla işbirlikçi Hain Kadirov ve yönetimini meşrulaştırmak için uzun süredir yürütülen çalışmaların yeni bir halkası olarak Türkiye ye de el atıldığını üzülerek görmekteyiz. Yayına başladığımız ilk günden bu yana Çeçenistan Ve Kafkasya da yaşananları anlatma ve direnişin sesi olma ilkemiz doğrultusunda Kafkasya Toprakları haricinde yaşanan olaylar hakkında pek fazla görüş beyan etmedik. Yalnız son yaşananlar hakkında gördüğümüz lüzum üzere aşağıdaki açıklamayı yapıyoruz.
Çeçenya’ya götürülen Türkiye’den bir heyet ‘eli öpülesi’ bir Kadirov portresiyle döndü. Belli ki Kadirov, lanetlendiği Kafkas diasporasına ‘molla’ kartıyla girmeyi deniyor. Çeçenya’da 230 bin masumun katlinden sorumlu Rusya Başbakanı Vladimir Putin’e “O olmasaydı, Çeçenya olmayacaktı, halkımızı kurtardı, minnettarım”, “Hayatımı Putin’e borçluyum, bunu asla unutmayacağım, unutursam adam değilim”, “Ben Putin'in piyadesiyim ve her emrini yerine getirmeye devam edeceğim” diyen bir sadık...
Son bir kaç hafta içinde Rusya'nın FSB (Federal Güvenlik Servisi, eski KGB) örgütü Kavkaz Center'ın kavkazcenter.com domainini çalmak için bir kaç defa teşebbüste bulundu. Bu amaçla KC'nin İsveç'te ki sunucusuna bir dizi güçlü hacker saldırıları yapıldı, ayrıca domain şirketine sahte isteklerde bulunarak KC domainine hile ile olarak erişim sağlamak için bir kaç başarısız girişimde bulundu.
ALTAY Siyasi Araştırmalar Merkezince düzenlenen ve Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde gerçekleştirilen İLİM VE İRFAN BABASI İMAM-I AZAM EBU HANİFEYİ ANLAMAK başlıklı konferans, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hocalarından Prof. Dr. Salim ÖĞÜT'ün konuşmacı olarak katılımıyla gerçekleşti.
ALTAY Derneği’nin tarafından “İnsanımızı Fırka-i Naciye-Kurtuluş Yolu çizgisinden saptırmak için İmam-ı Azam Hazretleri’nin şahsını ve mânâsını hedef alan, Ehl-i Sünnet’e tuzak kuran ve demagoji yoluyla aldatan sözde aydınlara söyleyecek sözümüz var!..” ifadesiyle davette bulunduğu konferansa Vakit gazetesi yazarlarından Ali Eren, Diyanet çevresinden bazı profesör ve akademisyenler yanında çok sayıda dinleyici de katıldı.
Konferansın başında, İmam-ı Azam Hazretleri’ni anlamak üzerine konuşmaktan ziyade, O’nun hakikatini hedef alarak “Arapçılığa Karşı Akılcılığın Öncüsü İmamı Azam Ebu Hanife” isimli kitap yazan, televizyon ve gazetelerde boy gösteren Yaşar Nuri Öztürk adlı kişi üzerine konuşacağını söyleyen Prof. Dr. Salim ÖĞÜT, bunun kendisi için bir borç, bir vazife olduğuna dikkat çekti.
Yaşar Nuri Öztürk’ün “Allah ileAldatmak” adlı kitabına karşı reddiye mahiyetinde bir eser kaleme almış olan Salim Öğüt, Yaşar Nuri Öztürk adlı şahsın çok üst düzeyde destek gördüğüne ve yardım aldığına artık şeksiz süphesiz kanaat getirdiğini belirterek, söz konusu şahsın ya hakikaten büyük bir cahil olduğunu veya ziyadesiyle büyük bir kasıt içinde hareket ettiğini söyledi.
‘Alevi Çalıştayı’na katıldığı Eylül ayında, Yaşar Nuri Öztürk’ün de orada bulunduğunu, orada da katılımcıları provoke etmeye çalıştığını ve orada kendisine cevaplar verdiğinihatırlatan Öğüt, ömrü hayatında böyle bir adam görmediğini ve yazılı metinlerde dahi böyle bir şahsa benzer başka birini okumadığını; böylesine kışkırtıcı bir dil ve böylesine provokatif bir uslûp duymadığını, okumadığını dile getirdi.
İnsanoğlunun şehvet, servet ve şöhret zindanlarından üçünü de şahsında görebileceğimiz biri olarak Yaşar Nuri Öztürk’ün bu sebeble meslektaşları ve hocaları tarafından bu üç yönden uyarıldığını da kaydeden Öğüt, Yaşar Nuri’nin bu uyarılara hiç kulak asmadığını aksine azdıkça azdığını kaydetti.
‘İlâhî Kelam’a Dil Uzatıyor’
Prof. Öğüt, konferansına şöyle devam etti:
“Kim nerede bir makam lutfedecek, kim nerede bir imkân bahşedecek noktasını öne çıkaran bir insanın şahsiyeti olmaz. Duyargalarını, frekanslarını, antenlerini hep kendisine bahşolacak imkânlara doğru yönelten ve açan bir âlimin şahsiyeti olmaz. O artık paspastır, o kimse artık tetikçidir. Herkes onu kullanır. Soğan ve bakla ile idare edebilirsen kimse seni köle yapamaz. Bu ne demektir? İdare edemezsen herkes seni köle yapabilir! Hakkında bugün konuşmak zorunda kaldığımız bu efendi de kesinlikle soğan ve bakla ile idare edebilecek bir konumda değil. Bunlar kendi zaafları olarak kalsaydı bizi hiç ilgilendirmezdi. Fakat böyle biri, sonunda Ebu Hanife’yi bile diline dolayacak kadar ileri giderse, Allah Teâlâ’nın kullarına “Hudenlilmuttakîn” kaydıyla bir hidayet, bir rehber, bir kılavuz olarak gönderdiği son çağrısı olarak lutfettiği İlâhî kelâmını tam anlamıyla tersine çevirerek; Allah, kullarından ne taleb ettiyse tersini, ısrarla, yüksek sesle, koyu harflerle (kitaplarında koyu harflerle dikkat çekiyor) vurgulayacak kadar saygısını, inancını yitirmiş bir kimlik ve kişilikle karşıma çıkarsa, ondan sonra ona karşı susmak, benim imanıma zarar verir! Böyle bir hakkım yok benim! Biz insanlardan dürüst ve namuslu olmalarını bekliyoruz. Başka hiçbir şey değil. İnanıyorsan adam gibi mü’min ol! İnanıyorsan riyakâr olma, münafık olma, takiyeci olma! ”
‘Tuzak Kuruyor’
Y. N. Ö. için, “Bu zat, 30-35 senedir bu memleketin gündemindedir. Bir defa, bir programında bir açıklama yaparak, Allah’ın kitabına karşı borcunu edâ etmiş midir? İnsanları hep pozitivist akla, “aydınlanmacı” akla yönlendirmiş ve ifsâd etmiştir! Yoldan çıkarmıştır!” diyen Prof. Öğüt, Y. N. Ö.’nün İmam Azam Ebu Hanife ile ilgili son çıkardığı kitap hakkında da şunları söyledi:
“Beni çileden çıkaran, provoke eden yaklaşımlarından biri de Atatürk istismarıdır. Bunu o kadar göstere göstere, o kadar kabaca, o kadar çirkince yapıyor ki… okudukça tiksintim daha da artıyor bu adamın bu tavrı ve üslubu karşısında. Ebu Hanife kitabına da bir cevap yazmaya başladım. Ve bazen kitabın adı konusunda kararsız kalıyorum. Zira bu bir kitap değil, bu bir kapan, bu bir tuzak! Haysiyetli insanların hiç tevessül etmeyeceği gayri ahlâkî tavırlardır bunlar: adam diyor ki, İmam Azam Ebu Hanife’yle Gazi Mustafa Kemal’in uğrunda mücadele ettiği değerler birbirine benzer değil, tamamen aynıdır. Cümle böyle. Allah aşkına, bu millet Ebu Hanife’yi de tanıyor, Gazi Mustafa Kemal’!i de tanıyor. İşte bu cümle bir tuzak, bir kapan. Benim gibi bir adam çıkacak ve bu cümleye karşı içinde ne varsa olduğu gibi dökecek ondan sonra da Yaşar Nuri parmağı ile gösterecek. Savcılara işaret edecek, kolluk kuvvetlerine parmağıyla işaret edecek ve diyecek: “Görüyor musunuz! Bunları temizleyin, temizleyin ki meydan bana boş kalsın!” Ebu Hanife kitabı bu mânâda bir kitap değil, bir tuzaktır! Bir kapandır! Gazi Mustafa Kemal ile Ebu Hanife’nin hiçbir ortak hedef birliği yoktur!.. (…) Bu adam, Ebu Hanife konusunu diline doladı. Türkiye’de yine ve yeniden, samimi mü’min insanları incitti, rencide etti ve Ebu Hanife’ye de hayatında, 12 asırdır hiç görmediği şekilde eziyet etti ve zulmetti.”
‘Yalan Söylüyor’
Prof. Öğüt Y.N.Ö’nün sözkonusu kitabında Ebu Hanife Hazretleri hakkındaki iddialarına konferans boyu cevap veren Öğüt, şu ifadelerde bulundu:
“Bunun Ebu Hanife hakkında söylediği en yalanlardan biri de şudur: “Ebu Hanife bugüne kadar anlatılmadı, düşünceleri gölgelendi, saklandı, yazılmadı”. Size sadece şu kadarını söylüyorum. Ben buraya büyük dosyalarla gelmedim. Ancak hepiniz not alıp da ulaşabilecek imkana sahip dostlarsınız; İslâm Ansiklopedisi’nde “Ebu Hanife” maddesi yazılmıştır. Ve bu maddenin içinde Ebu Hanife’ye dair bir “literatür” kısmı vardır. Ebu Hanife’nin hayatına dair yazılan eserlerin listesi vardır. Sadece o maddeyi yazan hocamızın ulaştığı eserler 75-80 tânedir! Müstakil olarak Ebu Hanife hakkında yazılan kitaplardır. Bir insan nasıl olur da çıkar ve bu kadar uluorta, mesnetsiz ve desteksiz, bu kadar açık ve seçik ve bu kadar sarih bir yalanı söyler? Buna benim aklım ermiyor!”
‘Çoğu Zaman Kaynak Göstermiyor’
“Kitabında dilediği zaman, alıntı yaptığı kaynağın adını veriyor. Künyesini tam olarak veriyor. Müellifini yazıyor, cildini ve sayfasını veriyor. Ama çoğu zaman ya hiç kaynak göstermiyor, ya da sadece cildler dolusu bir kitabın adını zikrediyor. Meselâ, “İbn-i Sad’da bu böyledir” diyor. İbn-i Sad’ın eseri 8 cilttir. Verdiği bir örnek üzerine İbn-i Sad’ın “Tabakât-ül-Kübrâ” adlı söz konusu eserini tetkik etmeme rağmen, ki, iyi kötü İbn-i Sad’a nasıl bakılması gerektiğini bilirim, Arapça sorunu olamayan bir adamım, ama bulamadım! Yahu sen bu bilgiyi mutlaka İbn-i Sad’ın hangi cildinden, hangi sayfasından söyledin, yazsana!.. ‘Tarihî Bağdat’ 20 ciltlik bir kitaptır, “Tarihi Bağdat” deyip bırakmak ilmî adaba uygun mudur, ilmî esasa uygun mudur?!”
‘Hayasızca Dil Uzatıyor’
“Bir maksat üzerine Ebu Hanife’yi bu kadar öne çıkaran bu adam, maalesef büyük sahabîler, başta Aşere-i Mübeşşere olmak üzere sahabelere çok hayasızca dil uzatmaktadır. Bundan ne Hazret-i Ömer kurtulabilmekte, ne Hazret-i Osman kurtulabilmektedir… 14 Asırlık İslâmî geçmişimizde âlimlerimiz ayıklamak, süzmek ve imbikten geçirmek olan bir ameliyeyle, bugün Ümmet-i Muhammed’in yararlanabileceği bir ilim hamulesini hasıl etmişlerdir. Yani onlar, bazı bilgileri tarihin çöp sepetine atmışlardır!.. Tarihin çöp sepetlerini boca edip, döküp, çöpleri karıştırıp, o pis kokular içinde, tarihin çöp sepetine atılmış, iptal edilmiş bu pislikleri yaymanın sana ne faydası var?..”
Salim Öğüt, bir buçuk saat süren konuşmasını Allah Resûlü’nün “Ya hayr söyle, ya da sus!” hadisi ile tamamladıktan sonra, soru cevap kısmına geçildi.
ALTAY Siyasi Araştırmalar Merkezi’nce düzenlenen konferans ile ilgili geniş bilgi www.altaydernegi.org adresinden elde edilebilir.
Bir önceki İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer tarafından hazırlanan İstanbul Veli Eğitim Projesi çerçevesinde, okullara dağıtılan eğitim CD'lerinde yer alan haritada, Türkiye'nin topraklarında genişleme var! CD, yeni Milli Eğitim Müdürü Yıldız'a da şok yaşattı
Ders kitaplarında 30 Ağustos'u unutan, 23 Nisan'ı karıştıran Milli Eğitim Bakanlığı, şimdi de Kerkük, Musul, Erbil, Batum, Nahcivan ve Kıbrıs'ı Türk topraklarına kattı. 18 Eylül'de başlayan İstanbul Veli Eğitim Projesi çerçevesinde, İstanbul'daki tüm okullara dağıtılan eğitim CD'lerinde yer alan haritada, daha önce farklı kesimlerde yayımlanan haritaların aksine Türkiye'nin topraklarında azalma değil, genişleme var. Bir önceki İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer tarafından hazırlanan ve büyük bir törenle tanıtımı yapılan İstanbul Veli Eğitim Projesi için hazırlanan CD, yeni Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız'a da şok yaşattı. Yıldız, "Böyle bir harita, bırakın kendi ülkemizi, farklı ülkelere ait olsa bile kabul edilmezdi. Olmaması gereken, farklı tartışmalara neden olabilecek büyük bir yanlış. Çok üzgünüm" dedi ve konuyla ilgili soruşturma başlattı.
Kaynağı belli değil Türkiye sınırlarını, Doğu ve Güneydoğu'da olabildiğince genişleten, Kıbrıs'taki sınırları da ortadan kaldırıp, aynı renklerde göstererek Türkiye'ye katan haritanın ve proje kapsamındaki diğer bilgilerin, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nce çeşitli kaynaklardan toplanarak derlendiği öğrenildi. Söz konusu harita, internetten bulunmuş. Ama daha şaşırtıcı olanı, Ata Özer tarafından İstanbul'daki tüm ilçe milli eğitim müdürleri ve okul yöneticilerine dağıtılan bu CD ve kitapçık içindeki haritanın, hiç kimse tarafından fark edilmemiş olması ya da görüldüğü halde hazırlayanların uyarılmaması. İstanbul'un yeni eğitim patronu Yıldız, gelinen son nokta konusunda, "Çok mütevazı şartlarda, kendi olanaklarımız çerçevesinde hazırlanan bir kaynak, harita gözden kaçmış ama bunun mazereti olmaz. Keşke olmasaydı. Ama içimizden birilerinin daha önce bunu görüp bizi uyarması gerekirdi" dedi.
Törenle dağıtıldı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde kurulan İSVEP İl Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan "İSTANBUL VELİ EĞİTİM PROJESİ", 10 Eylül'de Çapa Atatürk İlköğretim Okulu salonundaki Bilgilendirme Toplantısı'nda okul yöneticileri ve velilerin yanı sıra basına da tanıtıldı. Ata Özer de projeye yönelik şu bilgileri verdi: "Bakanlığımız son iki yıldır ilköğretime başlayan öğrencileri okulların açılmasından bir hafta önce sınıflarında 'Okula alıştırma' eğitimine tabi tutmaktadır. Bu yıl bu uygulamaya, öğrenci velileri de eklenecektir. İstanbul`da ilk defa uygulanacak 'İSTANBUL VELİ EĞİTİM PROJESİ' ile ilköğretime başlayacak öğrencilerle birlikte öğrenci velilerinin de eğitim alması amaçlanmıştır. Pilot il olarak seçilen İstanbul'da bu yıl yaklaşık 230 bin öğrenci ilköğretim birinci sınıfına başlayacaktır. Birinci sınıfa başlayan öğrencilerle birlikte velilerinin de bir hafta okulda oryantasyon eğitimi almaları hedeflenmiştir. Bu dönemde birinci sınıf öğrencilerine öğretmenleri 'okula alıştırma' eğitimi verirken, öğrenci velilerine de, okul yöneticileri, rehber öğretmenler ve görevli öğretmenler tarafından İSVEP İl Koordinasyon Kurulu'nca hazırlanan eğitim programı uygulanacaktır. Bu programda, okul ve çevresi, okul aile birliği, veli ve velilik görevleri, okul fobisi, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği, ilköğretim müfredatı, ilk yardım, özbakım, sağlık, hijyen, öğrenci gelişim özellikleri, anne baba tutumu, uyum ve davranış bozuklukları, ihmal ve istismar, iletişim, verimli ders çalışma teknikleri vb. konulara yer verilmiştir. Tüm 1. sınıf öğrenci velilerimizi 14-18 Eylül 2009 tarihlerinde projeye katılmaya davet ediyorum. Bu projenin İstanbul'umuza hayırlı olmasını dilerim."
Ulusal Günler de karıştırıldı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılıp tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılan ders kitaplarında da bu yıl, her zamankinden çok daha vahim hatalara rastlandı. Örneğin bu yıl okutulacak olan ilköğretim Türkçe ve Hayat Bilgisi kitaplarında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın tarihi 29 Nisan olarak gösterilirken. 30 Ağustos Zafer Bayramı ise ulusal bayramlar arasında sayılmadı. Özetin özeti: Eğitimin ciddi hem de çok ciddi bir konu olduğu nedense hâlâ anlaşılamadı. Şimdi bu harita uluslararası bir krize neden olursa kabahatlisi kim olacak!.. Genç Bakış'ta bu gece çok önemli bir konuyu ele alacağız. Kök hücreyle yaşamımızda neler değişecek? Kansere çare olacak mı? İnsan ömrü uzayacak mı? Ve dahası: Kanal D, 00.15...
Türkiye sınırlarını, Doğu ve Güneydoğu'da olabildiğince genişleten, Kıbrıs'taki sınırları da ortadan kaldırıp, aynı renklerde göstererek Türkiye'ye katan haritanın ve proje kapsamındaki diğer bilgilerin, Milli Eğitim Müdürlüğü'nce çeşitli kaynaklardan toplanarak derlendiği öğrenildi.
AKP, AZERBEYCAN ve TÜRKİYE menfaatlerini hiçe sayarak, ABD’nin emri gereği daha önce halktan maddelerini gizleyerek İSVİÇRE’de protokolu imzaladı. Bu anlaşmanın içerdiği maddelerin ne olduğu hala tam bilinmemektedir. Ama ermenilerin takındığı tavra bakılırsa bu şimdiye kadar ülkemizin sakındığı ancak kaybedilen savaş sonrası yenik devletlerin imzalayabileceği bu garabete AKP tarafından imza atılmıştır. Anlaşmanın ardından ABD ve AB, hemen Meclisinizde bunu onaylayın baskısı da muhtemelen sürmektedir. Tabi ki bu anlaşmayı imzalayan onun hızla Meclisten de geçmesini sağlayacaktır. Ermenistan, yaptığı anlaşmaya karşılıksız almış olduğu haklara rağmen hala 1915 yılında Türklerin soykırım yaptığı iddiasının ve bu soykırımdan doğan haklarının arkasında olduğunu bütün dünyaya ilan etmiştir. Bütün bunlara rağmen anlaşmaya imza atmakta AKP bir sakınca görmemiştir. Atılan bu imza ile batılı hıristiyanlar Sevr Anlaşması’nda yapamadıklarını masa başında yapmışlardır. Zaten TÜRKİYE savaşta kazandıklarını daima Lozan Antlaşması’nda olduğu gibi masa başında kaybetmeye alışkındır. Ermenistan sanki mecburuz gibi imza öncesinde takındığı tutum ile; TÜRKİYE ile KARABAĞ durumunu gündeme getirmeyeceğini, sözde soykırım iddialarında ise ısrarını sürdüreceğini, TÜRKİYE ile 1921 senesinde imzalanan KARS Anlaşması’nı tanımayacağını, sözde soykırımdan hakkı olduğunu iddia ettiği tazminat ve sınır değişikliğinin lehine çözülmesinden vazgeçmeyeceği anlaşılmaktadır. Tüm bu dayatmalara rağmen anlaşmayı imzalayan AKP hükümeti inkar etse de ABD, AB ve siyonistlerin baskısı sonucu imzaladıklarından şüphe yoktur. Emperyalistlerin, siyonistlerin istekleri yerine getirilmiştir. Üstelik bu anlaşma sonucu TÜRKİYE prestij kaybının yanı sıra kendisine ait dış politikasının da olmadığı, tamamen dış güçlerin rüzgarına bağlı olduğu bir kez daha görülmüştür.
Ermenistan ise bu anlaşma sonucu hiçbir şey kaybetmediği gibi aksine TÜRKİYE sınırlarını ermenilere tek taraflı olarak iki ay içerisinde açacak, DAĞLIK KARABAĞ’da sürdürdüğü işgalden de vazgeçmeyecektir. ABD ve batılılardan aldığı güçle bundan sonra artık ermenilere kolay kolay bir yaptırım gerçekleşemeyecek verilen tavizlerin de bir zaman sonra hesabı da sorulamayacaktır.
Diasporanın LÜBNAN Temsilcisi ermeni asıllı Lübnan Çalışma Bakanı Pakradounian; “Bu düşmanlığın sona ermesi için TÜRKİYE bizden özür dilemeli, soykırım yaptığını kabul etmeli ve tazminat için masaya oturulmalı” Tahminlerimiz ne yazık ki doğru çıkmakta, Tanıma, Tazminat, Toprak… Bu istenilenlerin yavaş yavaş uygulamaya sokulacağı kesin. Anlaşma hükümlerinden doğacak bu gelişmeleri engelleyecek hiçbir engel yok. Üstelik bizi anlaşmadan doğacak sonuçları uygulamaya zorlayacak ABD, siyonistler ve AB var. AB’nin de, ülkemizin ermeni anlaşması hükümlerinden doğacak; toprak verme, tazminat, ermeni soykırımını kabul etmedikten sonra TÜRKİYE’yi AB’ye kabul edeceklerini hiç sanmıyorum. Her tarafımızdan kuşatılmış durumdayız.
Protokol sonrası İSVİÇRE’den gelen açıklama oldukça önemliydi. İSVİÇRE, ZÜRİH’te imzalanan protokol çerçevesinde oluşturulması öngörülen “Tarihçiler Komisyonu”na katkıya hazır olduğunu söyledi. İSVİÇRE Dışişleri Bakanlığı'nın Soykırımı Önleme Meseleleri uzmanı Bayan BLİKER, bu komisyonda görev alacak olan üyelerin misyonunun garanti edileceğini söyledi. Daha toplantı yapılmadan, üzerinde konu hakkında tartışma yapılmadan şimdiden bu toplantıya katılacak olan tarihçilerin kimlikleri belli. Bu komisyonda Ermenistan ve TÜRKİYE’den katılacak tarihçilerin yanında FRANSA, RUSYA, İSVİÇREve muhtemelen de İNGİLTERE ve ABD’den de üyeler olacak. Bu katılan üyelerin niyetinin ne olduğu, sözde öne sürdükleri soykırım konusunda bizi ne ile sıkıştıracakları, hangi görüşü savunacaklarını şimdiden tahmin etmek herhalde zor olmayacak. Bu komisyonda ülkemizi acaba hangi tarihçiler temsil edecek? Tabi ki hükümet bu tarihçileri belirlerken İSTANBUL’da düzenlenen Ermeni Konferansı’nda bizi suçlu gösteren tarihçilerin olacağı muhakkak. Onlarda TÜRKİYE’yi Avrupa ayağındaki üyeler gibi ülkemizi Ermeni soykırımını yaptığını onaylamaları olacak. Soykırımı kabul etmeyenleri, karşı duranları tıpkı Yusuf HALLAÇOĞULU’nun Türk Tarih Kurumu’ndaki görevine son verilmesi gibi yukarıdaki yazdıklarımı doğrulayacak nitelikte. Bu nasıl gaflettir, bu nasıl Türklük bu nasıl Müslümanlıktır ben söyleyecek, yazacak bir şey bulamıyorum. Bu toplantıya ülkemizden halkımızın fazla tepkisini çekmemesi için belki de ermeni isteklerine karşı çıkacak birkaç kişi de katabilirler. Tabi katılacaklar danışıklı dövüş yapacaklar. Hepsi önceden ayarlanmış olacak. ZÜRİH’te yapılan oldu bittilere başkaları da eklenecek. Hükümet bu yapılan karşılıksız tavizlerden ne kazanacağımızı halkımıza umarım açıklar. Belki biz bu tavizlerden bir kazancımız vardır da biz bilmiyoruzdur. Bu katılan heyetle ZÜRİH’teki dayatmaları kabul edeceğiz demektir.
AKP, yapılan akaryakıt zamlarını serbest piyasaya, KIBRIS’ın teslimiyetini TALAT’a attıkları gibibu hiç hak etmediğimiz tamamen iftiradan başka bir şey olmayan soykırımı da komisyona havale edecekler. Her yaptıkları işte muhakkak bir sorumlu bulmayı AKP hükümeti çok iyi bilmektedir. Ama biz biliyoruz ki bu işleri yapanlar AKP hükümetinin ta kendileridir. Bizim gözümüzde asla aklanamayacaklardır. Tabi ki bu sorumluluk/suç sadece AKP iktidarına ait değildir. Onu seçimle işbaşına getiren, birinci iktidarında yapmış oldukları! yapacaklarının garantisi oldukları bildikleri halde onu tekrar iktidara taşımayı kabul eden halkımızdır. Kendilerini öyle kaptırmışlar ki AKP ne yaparsa gözü kapalı doğru kabul edip onaylamaktadırlar.
Olayları özetlersek, 1993 senesinde AZERBEYCAN toprakları işgal edildiği ve TÜRKİYE aleyhine tutuma girdikleri için sınırlarımızı kapattık. Ermenistan’ın TÜRKİYE ve AZERBEYCAN aleyhine politikalarını sürdüreceği kesindir ve kendi ağızlarından söylenmektedir. 1993 senesinde durduğu yerde ermeniler ABD sayesinde daha rahat ve sağlam durmaktadır. Toplanacak olan Tarih Komisyonu’nun da Ermeniler lehine karar alacağıkesindir. Ülkemizden Tarih Komisyonu’na katılacak ermeni hayranı üyeler vasıtasıyla bu kolay yerine getirilecektir. AKP’nin de bu çıkacak kararı kabul edeceği kesindir. Çünkü kendileri böyle bir karar almamışlardır, komisyon almıştır. Halka sunacakları mazeretleri de hazırdır. Çıkacak sonuç şimdiden belli diyebiliriz, tazminat, sınır değişikliği, ermeni soykırımını tanıma. AKP, her yapmış olduğu icraatında/açılımlarında olduğu gibi ermeni meselesini de ABD’nin kendisine sunduğu takvime uygun gerçekleştirecektir.
Bu sözde açılım ile AZERBEYCAN’lı kardeşlerimizi küstürdük. Peki ermeniler şimdi bizlere dost mu olacaklar? Hayır bu imkansızdır. İşin doğrusu biz Anadolu’yu boşaltıp gerisin geri Orta Asya’ya geri dönmedikçe bu hezeyanlar, istekler, dayatmalar, haksız suçlamalar devam edecektir. Hıristiyanları ve siyonistleri memnun etmek mümkün değildir.
Bu protokol yapılacaksa; ERMENİSTAN işgal ettiği KARABAĞ ve AZERBEYCAN topraklarındaki işgaline son vermesi, soykırım iddiasından vazgeçmesi ve 1921 senesinde imzalanan KARS Anlaşması’nı tanıması halinde bu prokol imzalanmalıydı. Şimdi sadece taviz vermekle yapılan bu anlaşma anlaşma değil, yenilgidir.
Sayın Azmi Bey Yazım açıktır. Türkiyenin frenlenmesinde ve bu günlere kadar tüm problemlerin kangren olup çözümsüzlüğe batarak iflas etmemize rağmen CHP nin asla iktidara talip olup yönetime gelmek istemeden sadece gelen iktidarları çalışamaz hale getirip engelleyerek Türkiyeyi bilinçli bir şekilde geri bırakıp bölgeyi İsrail için hazırlamak dışında bir tasarrufuna rastlamadım. Komşu Arap ülkeleri içecek suyunu bile fıransızlardan ve avrupalılardan satın alırken. Bir naylon şişe fabrikası kurup suyu bari onlara biz satalım dediğinide duymadığım gibi ticari arka bahçemizle sürekli küs yaşamamızın sebebi olarakda CHP nin aslında bir Türkiye partisinden çok Türkiyeyi önce İsrailin doğumunda ebe olarak sonrada dadı olarak sonrada bazı örümcek türlerinde olduğu gibi Türkiyenin gövdesini ona yedirerek Büyük İsrail devleti için çalıştırılan uluslar arası güçlerin hizmetindeki bir parti olarak gördüm. Neden Boğaz Köprülerine karşı çıkıyor ve oradan zenginler geçecek edebiyetı ile ülkeyi geri bırakmaya ve gelişmesini önlemeye çalışıyordu.ç Neden Baraja hayır. O kadar elektirirği toprağamı vereceksiniz diye hükümetleri fakirlerin parasını zenginlere harcama safsataları ile her gelişmeyi önlemeye çalışıyordu. Çünkü onun işi İsrail yeterince güçlenip tüm bölgeyi ele geçirene kadar israile destek ve Türkiyeye köstek olmakdı. Türkiyeyi frenlemekle yükümlü bir Yahudi siyonist partisi olduğunu süekli müşahede ettim. Türk Milli ahlakının imhası için o ahlakın kaynağı olan milletin dinine diline sürekli saldırıp geri kalmışlığımızın yanı sıra bu gün içine düştüğümüz her türlü ahlaki değerden yoksun bırakılıp rüşvet almayanların çalışkanların işinden atıldığı bir bürokrasiyi gayet yakından ve içinden gözlemledim. Milli ahlakı sürdürebilmek için gerekli olan ahlaki değerleri bile dini kaynaklı oldukları için sadece Yahudilerde bulunan islama karşı büyük bir nefret, öfke ve karşıtlık duygusunu aynen taşıdığını ömrüm boyunca görerek sürekli bunun nedeni ne olabilir diye sorgulayarak büyüdüm. Şimdi de çözümlemelerimi sunuyorum. Mason localarını Atatürkün ölümünden sonra serbest bırakan. Koyu Atatürkçülük adı altında Atatürkün ölümünü bile altından kendileri çıkacağı için sorgulayamayan bu partiyi Tarih boyunca Türklerin başına gelmiş en büyük bela olduğunu görüyorum. Bu gün ülkemiz artık rahatça yenilebilir bir lokma olmuşsa bunun CHP ye rağmen oluşunu görüyor ve CHP nin Kripto Yahudilerin direk yada Masonlar üzerinden endirekt Türk milletine karşı kullanılan bir parti olduğuna inanıyorum. Ecevitin dahi orayı bırakıp onlardan uzaklaşışını, Vahdettin Hain değildi diyerek sahte uyduruk tarih ezberlerini son nefesine kadar bozmaya çalışışınıda buna bağlıyorum. Azerbayca konusu. İlginç bir şekilde Sovyetler birliğinin kuruluşunda Lenin, Karl Marks, Troçki, Gürcü yahudisi Stalin gibi köşe taşlarının tümü yahudi. Peki polit büroya nasıl oluyorda bir Azerbaycan Türkünü getiriyorlarda bir de üstelik en kritik nokta olan KGB başkanlığına da onu getiriyorlar. Sırmalarını kaşırsanız altından onunda bir azeri yahudisi çıkacağından hiç kuşku duymuyorum. Bir Elçi Beyin umutlar ile dolu Azerbaycanına. Bir de Aliyevin Türkiye ile köprüleri atıp hemen Rusyaya koşmak için fırsat gözleyen ve anında Ülkesinin tüm imkanlarını Ruslara devir etmeye başlayan Aliyevin Azerbaycanına. Ne diyebilirim Peygamberimiz kişi sevdiği ile beraberdir diyor. Kimi Yahudi sever kimide kendi milletini tüm değerleri ile birlikte olduğu gibi sever. Kimide canını sıkmayacak pembe haberleri sever. Kişi sevdiği ile beraberdir. A.D.Şimşek
Bazen sevgili Ugras ARKIS kardesimizin sizi nitelerken sözcüklere, gencliginin getirdigi " delikanlilik" noktasindadn yaklasarak, tolere etmeye calisiyorsum kendi kendime.. Bazende Ugras cok isabetli tesbitler ve degerlendirmeler yapmis, aferin delikanliya diyorum acikcasi.. Saplanmissiniz ve dikine dikine gidiyorsunuz..yazik.. Hani Kandiralinin askerdeki hikayesi gibi...Bölük dur.! Kandirali sende dur.! Sizin Baykal ve CHP öfkeniz ve önyarginiz durup-bitmiyor. Sanirim siz grip oldugunuzda, Baykal virüsünün etkisinde kaliyorsunuz, baskaca rahatsizlik oldugunda CHP' nin..Hani bir seyi cok yaman merak eder oldum, Acaba Dünyanin herhangi bir yerinde, sebebinin Baykal ve CHP olmadigi bir olumsuz olay olmaktamidir.? Size göre tabiiki.
Azerbayca, Ermenistan, Gürcistan, Abhazya, Osetya, Adigey, Kabardey, Krasnodar, Cecenya, Dagistan vs konularinda sizin ögrenmeniz gereken cok sey oldugu acik.. Sovyet sisteminin yetistirdigi politikacilar farklidir.
Azerbaycanin gösterdigi siddetli tepkinin neden böylesine " sert " oldugunu anlamak icin öyle allamelik yapmaya filan gerek yok sanirim..Tepki cok insanca ve anlasilabilir.. Politik kivirtmacalari isin icine sokarsaniz, zaten isin icinden cikamazsiniz.
Size bir örnekle aciklayayim; - Söz verirsiniz, yerine getirmezseniz, kisisel aldatilmisligin öfkesini, "Askerinizin basina " cuval gecirterek cikartirlar...Bu Amerikan usulü - Söz verirsiniz, yerine getirmezseniz, kisisel aldatilmisligin öfkesini, bayraginizi indirerek, gaz fiyatlarindaki indirimden vazgecerek, vs vs ödetirler, bu'da Rus usulü..
Siz yapanlar yerine, yaptiran haysiyetsizlere bakacaksiniz, yalakaligi, omurgasizligi, takiyyeciligi siyaset belleyenler, eninde sonunda benzeri tepkilerle karsilasacaklardir.. Omurgasizligin, Kukla olmanin adini, Cok yönlü siyasette koysaniz, bölgede baris elciligide koysaniz nafile..Siz o palavralari ancak kendi echel vatandaslariniza yutturabilirsiniz, baskalarinin böyle martavallara karninin tok oldugu gercegi cok acik.
Ne diyor deneyimli bir uzman jinekolog, genc ve güzel hastasina,; Sizde bu gevseklik ve bacaklarinizi herkese acma hastaligi varken, bacaklarinizin arasindaki islakligin kurumasi-bitmesi olanaksizdir.
Mevcut yöneticilerle bu ülkenin hali simdilik bundan ibaret görünmektedir.
Türkiye’ye gösterilen tepkinin haklı bir gerekçesi yoktur. Tıpkı onlar gelirse bize iş kalmaz ve yok oluruz diye düşünen CHP ekibininher şeye karşı çıkıp sürekli yıkıcı davranan Baykal’a uygulattığı negatif politikadaki durum gibi, onlarında durumu kendi diktalarının sallantıya girmesi korku ve endişesi ile deşifre olmak korkularıdır..
Bursa Valiliğinin aldığı karar sadece sahaya Türk ve Ermenistan bayrakları dışında bayrağın sokulamayacağıdır. Bu karar yerden göğe kadar haklı ve doğrudur. İnce ince gergef gibi maharetle işlenen ve oluşturulan bir dış politika konusu elbet de provokatörlerin her şeyi yer ile yeksan etmesine izin verilmeyecek kadar zorluklu aşamalardan geçmiş bir devlet politikası idi. Mesela Galatasaray Fenerbahçe maçında Beşiktaş bayrakları ile gidip bağırıp çağırmayı nasıl izah edebilirsiniz bilemiyorum. Ama buradaki durumda farklı değildir. Sadece provokatörlerimize neden engel oluyorsunuz biz orada sizin milli yararlara uygun politikanız yüzünden siyaseten kan kaybediyor ve deşifre oluyoruz. Yıkıcılığımıza neden engel olunuyor. Biz devlet millet yararını falan takmayız. Biz devleti falan da takmayız. Çünkü düne kadar devlet demek biz demekti, demek dışında ve politikada daha iyisini üretemeyenlerin ve asla üretemeyek olanların yıkıcılığı dışında ne amaca hizmet edeceği dahi yine dış politikadaki tesiri göze alındığında savaş ve çıkarını sever başka hiç bir şeyden anlamazların ağızlarında, çıkar ve kan tadı olanların bu girişimi elbette önlenmeli idi ve önlendi. Bunu önlemek de TC.Devletinin asli görevi idi. Bu masum bir protesto gösterisi değildir. Gösteri yapacaksan saha dışında miting yap. Bu yanlıştı ve kötü niyetli idi bu yüzden, bizdeki maçda bayraklı gösteri girişimide Aliyev ekibinin bunu bahane ederek ülkesini Ruslara geriesin geriye teslim etmekde kullanmasıda politika değil açıkça ihanettir diye düşünüyorum.
---------- Yönlendirilmiş ileti ---------- Kimden: Akkartal<akkartal29@gmail.com> Tarih: 20 Ekim 2009 11:36 Konu: Re: {Arena-siyaset} Aliyev ekibi neden böyle davranıyor. Kime: ahmet dogan simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
Azerbaycan'ın Aliyev'in devamı olan gerzek oğlu ilham tarafından zaten iyi yönetilemediği malumdu...
Ama kişiler baki olamayacaklarına göre, bir gün gelip, nasılsa değiş-tirile-ceğini düşünüyorduk...
Hükümetin bu işi, her şeye rağmen, yeterince iyi bağladığını, Azerbaycan yönetimini temin edebildiğini sanıyorduk...
Eksikleri olabilir ve Azerbaycan yönetimi de buna tepki göstermek
adına, bir takım işler yapabilir, dikkat çekebilirdi lakin,
TÜRK BAYRAĞINI indirmek hepsinden müstesna ve müstağni olurdu...
Demek bunu da yaptı ve bababasına layık, hain bir evlat olduğunu gösterdi... Yazıklar olsun...!
Birlikte yazdığımız bir gruptan değerli yazışma arkadaşlarımızdan biri diğer bir arkadaşla yazışırken. Azerbaycan Türkiye ilişkilerindeki gerilimi içinde biraz kaba kelimeler kullanmış olsa da içten ve gönülden vatanseverliğini hepimiz bildiğimiz için onu bu kelimeleri üzüntüsünü en uçlarda ifade edişinden böyle yazdığı için yazısının bu kesitini olduğu gibi alarak kendi görüşlerimi de açıklamaya vesile yapmak istiyorum. Kendisine teşekkür ve saygılarımla
Oncelikle, bir millet iki dövlet tanimi Haydar Aliyev'in degil, rahmetli Ebulfeyz Elci Bey'in saniyorum. Emin degilim, yaniliyor olabilirim. Ikincisi ise, Sinan Ogan'in bu yazidaki uslubunu diger yazilarinda okumadim. Begendigimi ise hic soyleyemem.
Tamam Turkiye bi eseklik yapti ama, Azerbaycan'in bayrak indirme olayi resmen essoglu eseklik. Cunku Turkiye'nin almis oldugu karar siyasi bir karardir ve hukumetin dangalakligidir. Milletin degil. Bu milletin Azerbaycan'i kardes bilen kesimi zaten bu olayi en agir sekilde kinarken, Turkiye ile Azerbaycan'in arasini acmaya calismanin en guzel yolu, Azerbaycan'daki Turk bayragini indirmektir ki, Sayin Ogan, bu hususa dikkat etmemis hic. Ayrica, yine Sayin Ogan'in bilmekte oldugu birsey var ki, o da Azerbaycan'in Turkiye'ye yonelik palazlanmasinin ardinda resmen Azerbaycan'daki kucuk Israil vardir.
Bursa macinda Azerbaycan Bayragi'na yonelik bir saygisizlik soz konusu degildir. Bahsi gecen yasak, hukumetin sumsuklugunun, payandaliginin, anti demokratliginin gostergesidir. Buna ragmen Azerbaycan Bayragi'na yonelik ne hukumet tarafindan ne de bir baska Turk tarafindan bir saygisizlikta veya hakarette bulunulmamistir. Oysa Azerbaycan'in, hem de Islam Sehitligi'nde dalgalanan Turk bayragini indirtmesi, bayrak direklerini sokturmesi, yerine beton dokturtmesi, Yahudiler'den aldiklari yuz ile Turk bayragina yonelik aleni bir hakarettir. Bunu belirtmeden, hukumete catmak amaci ile Azerbaycan'dan yana tavir almasi, Sayin Ogan'a hic yakismamis.
Sayın Panzehir Aynen dediğiniz gibi bir millet iki devlet sözü Ebulfeyz Elçibey’in sözüdür. Konuşmasında mealen dünyada büyük ve güçlü devlet olmak için iki şeye ihtiyaç vardır. Birincisi yetişmiş insan gücü, ikincisi ise yeteri kadar petrol. Yetişmiş insan gücü Türkiye de yeteri kadar mevcuttur. Petrolde bizde. Birlikte yapamayacağımız (başaramayacağımız) bir şey yoktur. Şimdi Haydar Aliyev’e gelelim ve Rusya dan aldığı destek ile Ebulfeyz Elçibey’i bir ihtilal ile düşürdüğünü seçimlerin falan hikaye olduğunu Türkiyen’in Demirelli siyaseti ve CHP’li devletinin de Özal gibi Elçibey’den de nefret ettiğini, bu yüzden de Rusların yanında yer almaktan çekinmeden Haydar Aliyev’i desteklediğini ve Türkiye’nin MHP kaynaklı Elçibey’e bazı destek girişimlerini Demirel’in Aliyev’e ihbar ettiğini oradaki adamlarımızın birkımı son anda kaçıp kurtulmasına rağmen bazılarının da yakalandığını alt tarafı dört tank ile bir avuç askerin ihtilali gerçekleşeştirdiği Elçibey’in öteki Türkiyen’in gayretleri ile hayatını kurtarıp Nahcivandaki köyüne sürgün edildiğini hatırlayalım.Bunları unutmadan bakalım Haydar Aliyev Kimdir. Aliyev bilindiği gibi uzun yıllar Sovyetler birliğinin beyni ve yönetim merkezi olan Polit büroda görevli çok az sayıda en sınırsız yetkili kişilerden birisidir. Ayrıca Son görevi KGB genel başkanlığıdır ki bu Sovyetler birliği döneminde başkandan sonraki ikinci adam demektir. Aynı zamanda da dünyadaki dördüncü adam dahi denilebilecek pozisyondaki kişidir. Yani o zamanlar dünyadaki en güçlü iki istihbarat örgütü olan CIA ve KGB den birinin yani KGB’nin başkanıdır. Ve tüm dünyada istihbarat ağları bağlantıları ve dostları vardır. Anlaşıldığı kadarı ile dünyadaki Yahudi lobileri ve mason locaları gibi kapalı örgütlerinde içinde yakın dostları olan bir kişi olarak Türkiye’deki mason locaları ile de Yahudi lobisi ile de bağlantıları olmaması zaten mümkün değildir. Ama zaten vardırki Demirel’in desteği sürekli yanındadır.. Şimdi tarihleri tam hatırlamıyorum ama Özal’ın Desteklediği ve Viyanadan, Romadan Çin settine kadar Türk dünyası birlikteliği girişimi Özalın ekibi ile Elçi Bey ekibinino zamanlar adım adım gerçekleşmeye başlayan öngörüleridir. Bu durumda pek çok ülke ile birlikte ABD Rusya AB ve İsrail gibi hatta Çin’e kadar pek çok merkezi rahatsız etmektedir. Bu ikilinin tasfiyesi gerekmiştir ve edilmişlerdir. Elçi Beyin Karşısında ülkemizdeki masonik şer güçler Aliyev’i desteklemek ile ileride aslında bir numaralı tehdit Kürt sorunu ve PKK değil İrticadır diyecek kadar ileri gidip 28 şubat ihanetine kadar işi vardıracak olana şer ittifakı kanadın milli menfaatlerimizi gözden çıkaracak kadar hangi noktalarda olduklarının da göstergesi olarak Elçi Beyi satıp Haydar Aliyev’i desteklemekle nasıl birileri olduklarını göstermişlerdir. Yani Haydar Aliyev zaten Rusların Sovyet döneminde Bşakandan sonraki ikinci adam yapacak kadar güvendikleri adamıdır. Ruslar Ermenilere Kabağı işgal ettirmekle orada hem kendi ellerini güçlendirmişler hemde bugün artık net olarak görüldüğü gibi Azerbaycanıdatam kontrollerine almışlardır. Bbaşına da Aliyevi getirmişlerdir. Bu düzen, babadan oğla intikal ettirilerek Haydarın olu ilham Aliyevingeçirilmesi ile padişahlık gibi sürdürülmektedir. Peki diplomatik açıdan Aliyev’in aslında orta vadede Ermeniler ile barışı sağlayacak yolları açacak olan Türkiye diplomasi satrancında neden ülkesinin çıkarlarına da karşı çıkarak taş koymaktadır. Ve telaş içindedir. Çünkü Misyonu gereği oradaki varlığı bizdekilerin (derin iktidarın) varlıklarını sürdürebilmeleri nasıl PKK’nın sürmesine bağlı idi ise oradaki Aileyler karanlık devletinin yada azınlık diktası ekibinin varlığını sürdürebilmesi de Karabağ işgalinin çözümsüzlüğüne bağlıdır. O Azerbaycan’ı değil kendi ekibinin iktidarının tehlikeye düştüğünü görmüştür. Ve alelacele ne var ne yok Ruslara satarak kendisini ve ekibini koruması için Rusya ya sığınmaktadır. Bizde hükümete yapılan satıyor iftiraları çok sesli olarak kıyameti koparırken, oradaki gerçek satışlar bizdeki müttefikleri olan ihanet odaklarınca hiç dile getirilmemektedir. Rusya şimdiden her istediğini Azerbaycan dan almış ve Aliyevi de artık kendisinden ayrılması mümkün olmayan sadık adamı oldğundan, Türkiye’ye karşı tetikçilik yapacak bir kişi olarak kullanmak üzere elinde tutmaktadır. O ve ekibi ile işi bittiğinde hiç gözünün yaşına bakmadan harcayacaktır. Türkiye’nin Dış politikası Azerbaycan’a çok geniş ufuklar açmak da ve zengin ve müreffeh bir ülke olabilmeyi vaat etmektedir. Ama bunun içinde demokrasi ve özgür düşünce vardır. Bu Aliyev’ler saltanatının tüm rezilliklerini, Petrol gelirlerini kumarda ütülüşlerine kadar ortaya koyacaktır. Bu yüzden Aliyev’ler ve ekiplerinin şimdiki davranışları açıkçada görüldüğü gibi can havli ile yaptığı kontrolsüz refleksler ve bu reflekslerin Rusya tarafından gayet güzel kullanılmasıdır. Feryat Azeri kardeşlerimizden değil, Aliyev ekibinin yamyamlarından gelmektedir Selamlar
A.D.Şimşek
--
En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Turkiye'nin gordugu en antidemokratik anayasa olan 1961 anayasasinda bile TBMM, Hakim ve Savcilar Yuksek kurulunun o gunku muadili olan Yuksek Hakimler Kurulu'na uye atayabiliyordu, yani meclisin HSYK'ya uye atayabilmesi su an bir suru baska ulkede uygulandigi gibi gecmiste bizde bile uygulandi. Bu uygulama, aleyhindeki bunca soze ragmen yeni bile degil, tersine sadece gecmisteki bir uygulamaya yarar goruldugu icin tekrar donulmus olacak. "Yuksek Hakimler Kurulu, onsekiz asil ve bes yedek uyeden kuruludur. Bu uyelerden altisi Yargitay genel kurulunca, altisi birinci sinifa ayrilmis hakimlerce ve kendi aralarindan gizli oyla secilir. Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu, yuksek mahkemelerde hakimlik etmis veya bunlara uye olma sartlarini kazanmis kimseler arasindan gizli oyla ve uye tam sayilarinin salt cogunlugu ile ucer uye secerler. (md. 143, 1961 anayasasi)": Fakat bu madde 1971'de, tabii ki 12 Mart'tan sonraya rastlayan bir gun kaldirildi.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Bazen sevgili Ugras ARKIS kardesimizin sizi nitelerken sözcüklere, gencliginin getirdigi " delikanlilik" noktasindadn yaklasarak, tolere etmeye calisiyorsum kendi kendime.. Bazende Ugras cok isabetli tesbitler ve degerlendirmeler yapmis, aferin delikanliya diyorum acikcasi.. Saplanmissiniz ve dikine dikine gidiyorsunuz..yazik.. Hani Kandiralinin askerdeki hikayesi gibi...Bölük dur.! Kandirali sende dur.! Sizin Baykal ve CHP öfkeniz ve önyarginiz durup-bitmiyor. Sanirim siz grip oldugunuzda, Baykal virüsünün etkisinde kaliyorsunuz, baskaca rahatsizlik oldugunda CHP' nin..Hani bir seyi cok yaman merak eder oldum, Acaba Dünyanin herhangi bir yerinde, sebebinin Baykal ve CHP olmadigi bir olumsuz olay olmaktamidir.? Size göre tabiiki.
Azerbayca, Ermenistan, Gürcistan, Abhazya, Osetya, Adigey, Kabardey, Krasnodar, Cecenya, Dagistan vs konularinda sizin ögrenmeniz gereken cok sey oldugu acik.. Sovyet sisteminin yetistirdigi politikacilar farklidir.
Azerbaycanin gösterdigi siddetli tepkinin neden böylesine " sert " oldugunu anlamak icin öyle allamelik yapmaya filan gerek yok sanirim..Tepki cok insanca ve anlasilabilir.. Politik kivirtmacalari isin icine sokarsaniz, zaten isin icinden cikamazsiniz.
Size bir örnekle aciklayayim; - Söz verirsiniz, yerine getirmezseniz, kisisel aldatilmisligin öfkesini, "Askerinizin basina " cuval gecirterek cikartirlar...Bu Amerikan usulü - Söz verirsiniz, yerine getirmezseniz, kisisel aldatilmisligin öfkesini, bayraginizi indirerek, gaz fiyatlarindaki indirimden vazgecerek, vs vs ödetirler, bu'da Rus usulü..
Siz yapanlar yerine, yaptiran haysiyetsizlere bakacaksiniz, yalakaligi, omurgasizligi, takiyyeciligi siyaset belleyenler, eninde sonunda benzeri tepkilerle karsilasacaklardir.. Omurgasizligin, Kukla olmanin adini, Cok yönlü siyasette koysaniz, bölgede baris elciligide koysaniz nafile..Siz o palavralari ancak kendi echel vatandaslariniza yutturabilirsiniz, baskalarinin böyle martavallara karninin tok oldugu gercegi cok acik.
Ne diyor deneyimli bir uzman jinekolog, genc ve güzel hastasina,; Sizde bu gevseklik ve bacaklarinizi herkese acma hastaligi varken, bacaklarinizin arasindaki islakligin kurumasi-bitmesi olanaksizdir.
Mevcut yöneticilerle bu ülkenin hali simdilik bundan ibaret görünmektedir.
--- ahmet dogan simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> schrieb am Di, 20.10.2009:
Von: ahmet dogan simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> Betreff: Fwd: {Arena-siyaset} Aliyev ekibi neden böyle davranıyor. An: "g-arena siyaset" <arena-siyaset@googlegroups.com>, hersey-konusulacaksa@yahoogroups.com Datum: Dienstag, 20. Oktober 2009, 11:05
Türkiye'ye gösterilen tepkinin haklı bir gerekçesi yoktur. Tıpkı onlar gelirse bize iş kalmaz ve yok oluruz diye düşünen CHP ekibininher şeye karşı çıkıp sürekli yıkıcı davranan Baykal'a uygulattığı negatif politikadaki durum gibi, onlarında durumu kendi diktalarının sallantıya girmesi korku ve endişesi ile deşifre olmak korkularıdır..
Bursa Valiliğinin aldığı karar sadece sahaya Türk ve Ermenistan bayrakları dışında bayrağın sokulamayacağıdır. Bu karar yerden göğe kadar haklı ve doğrudur. İnce ince gergef gibi maharetle işlenen ve oluşturulan bir dış politika konusu elbet de provokatörlerin her şeyi yer ile yeksan etmesine izin verilmeyecek kadar zorluklu aşamalardan geçmiş bir devlet politikası idi. Mesela Galatasaray Fenerbahçe maçında Beşiktaş bayrakları ile gidip bağırıp çağırmayı nasıl izah edebilirsiniz bilemiyorum. Ama buradaki durumda farklı değildir. Sadece provokatörlerimize neden engel oluyorsunuz biz orada sizin milli yararlara uygun politikanız yüzünden siyaseten kan kaybediyor ve deşifre oluyoruz. Yıkıcılığımıza neden engel olunuyor. Biz devlet millet yararını falan takmayız. Biz devleti falan da takmayız. Çünkü düne kadar devlet demek biz demekti, demek dışında ve politikada daha iyisini üretemeyenlerin ve asla üretemeyek olanların yıkıcılığı dışında ne amaca hizmet edeceği dahi yine dış politikadaki tesiri göze alındığında savaş ve çıkarını sever başka hiç bir şeyden anlamazların ağızlarında, çıkar ve kan tadı olanların bu girişimi elbette önlenmeli idi ve önlendi. Bunu önlemek de TC.Devletinin asli görevi idi. Bu masum bir protesto gösterisi değildir. Gösteri yapacaksan saha dışında miting yap. Bu yanlıştı ve kötü niyetli idi bu yüzden, bizdeki maçda bayraklı gösteri girişimide Aliyev ekibinin bunu bahane ederek ülkesini Ruslara geriesin geriye teslim etmekde kullanmasıda politika değil açıkça ihanettir diye düşünüyorum.
---------- Yönlendirilmiş ileti ---------- Kimden: Akkartal<akkartal29@gmail.com> Tarih: 20 Ekim 2009 11:36 Konu: Re: {Arena-siyaset} Aliyev ekibi neden böyle davranıyor. Kime: ahmet dogan simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
Azerbaycan'ın Aliyev'in devamı olan gerzek oğlu ilham tarafından zaten iyi yönetilemediği malumdu...
Ama kişiler baki olamayacaklarına göre, bir gün gelip, nasılsa değiş-tirile-ceğini düşünüyorduk...
Hükümetin bu işi, her şeye rağmen, yeterince iyi bağladığını, Azerbaycan yönetimini temin edebildiğini sanıyorduk...
Eksikleri olabilir ve Azerbaycan yönetimi de buna tepki göstermek
adına, bir takım işler yapabilir, dikkat çekebilirdi lakin,
TÜRK BAYRAĞINI indirmek hepsinden müstesna ve müstağni olurdu...
Demek bunu da yaptı ve bababasına layık, hain bir evlat olduğunu gösterdi... Yazıklar olsun...!
Birlikte yazdığımız bir gruptan değerli yazışma arkadaşlarımızdan biri diğer bir arkadaşla yazışırken. Azerbaycan Türkiye ilişkilerindeki gerilimi içinde biraz kaba kelimeler kullanmış olsa da içten ve gönülden vatanseverliğini hepimiz bildiğimiz için onu bu kelimeleri üzüntüsünü en uçlarda ifade edişinden böyle yazdığı için yazısının bu kesitini olduğu gibi alarak kendi görüşlerimi de açıklamaya vesile yapmak istiyorum. Kendisine teşekkür ve saygılarımla
Oncelikle, bir millet iki dövlet tanimi Haydar Aliyev'in degil, rahmetli Ebulfeyz Elci Bey'in saniyorum. Emin degilim, yaniliyor olabilirim. Ikincisi ise, Sinan Ogan'in bu yazidaki uslubunu diger yazilarinda okumadim. Begendigimi ise hic soyleyemem.
Tamam Turkiye bi eseklik yapti ama, Azerbaycan'in bayrak indirme olayi resmen essoglu eseklik. Cunku Turkiye'nin almis oldugu karar siyasi bir karardir ve hukumetin dangalakligidir. Milletin degil. Bu milletin Azerbaycan'i kardes bilen kesimi zaten bu olayi en agir sekilde kinarken, Turkiye ile Azerbaycan'in arasini acmaya calismanin en guzel yolu, Azerbaycan'daki Turk bayragini indirmektir ki, Sayin Ogan, bu hususa dikkat etmemis hic. Ayrica, yine Sayin Ogan'in bilmekte oldugu birsey var ki, o da Azerbaycan'in Turkiye'ye yonelik palazlanmasinin ardinda resmen Azerbaycan'daki kucuk Israil vardir.
Bursa macinda Azerbaycan Bayragi'na yonelik bir saygisizlik soz konusu degildir. Bahsi gecen yasak, hukumetin sumsuklugunun, payandaliginin, anti demokratliginin gostergesidir. Buna ragmen Azerbaycan Bayragi'na yonelik ne hukumet tarafindan ne de bir baska Turk tarafindan bir saygisizlikta veya hakarette bulunulmamistir. Oysa Azerbaycan'in, hem de Islam Sehitligi'nde dalgalanan Turk bayragini indirtmesi, bayrak direklerini sokturmesi, yerine beton dokturtmesi, Yahudiler'den aldiklari yuz ile Turk bayragina yonelik aleni bir hakarettir. Bunu belirtmeden, hukumete catmak amaci ile Azerbaycan'dan yana tavir almasi, Sayin Ogan'a hic yakismamis.
Sayın Panzehir Aynen dediğiniz gibi bir millet iki devlet sözü Ebulfeyz Elçibey'in sözüdür. Konuşmasında mealen dünyada büyük ve güçlü devlet olmak için iki şeye ihtiyaç vardır. Birincisi yetişmiş insan gücü, ikincisi ise yeteri kadar petrol. Yetişmiş insan gücü Türkiye de yeteri kadar mevcuttur. Petrolde bizde. Birlikte yapamayacağımız (başaramayacağımız) bir şey yoktur. Şimdi Haydar Aliyev'e gelelim ve Rusya dan aldığı destek ile Ebulfeyz Elçibey'i bir ihtilal ile düşürdüğünü seçimlerin falan hikaye olduğunu Türkiyen'in Demirelli siyaseti ve CHP'li devletinin de Özal gibi Elçibey'den de nefret ettiğini, bu yüzden de Rusların yanında yer almaktan çekinmeden Haydar Aliyev'i desteklediğini ve Türkiye'nin MHP kaynaklı Elçibey'e bazı destek girişimlerini Demirel'in Aliyev'e ihbar ettiğini oradaki adamlarımızın birkımı son anda kaçıp kurtulmasına rağmen bazılarının da yakalandığını alt tarafı dört tank ile bir avuç askerin ihtilali gerçekleşeştirdiği Elçibey'in öteki Türkiyen'in gayretleri ile hayatını kurtarıp Nahcivandaki köyüne sürgün edildiğini hatırlayalım.Bunları unutmadan bakalım Haydar Aliyev Kimdir. Aliyev bilindiği gibi uzun yıllar Sovyetler birliğinin beyni ve yönetim merkezi olan Polit büroda görevli çok az sayıda en sınırsız yetkili kişilerden birisidir. Ayrıca Son görevi KGB genel başkanlığıdır ki bu Sovyetler birliği döneminde başkandan sonraki ikinci adam demektir. Aynı zamanda da dünyadaki dördüncü adam dahi denilebilecek pozisyondaki kişidir. Yani o zamanlar dünyadaki en güçlü iki istihbarat örgütü olan CIA ve KGB den birinin yani KGB'nin başkanıdır. Ve tüm dünyada istihbarat ağları bağlantıları ve dostları vardır. Anlaşıldığı kadarı ile dünyadaki Yahudi lobileri ve mason locaları gibi kapalı örgütlerinde içinde yakın dostları olan bir kişi olarak Türkiye'deki mason locaları ile de Yahudi lobisi ile de bağlantıları olmaması zaten mümkün değildir. Ama zaten vardırki Demirel'in desteği sürekli yanındadır.. Şimdi tarihleri tam hatırlamıyorum ama Özal'ın Desteklediği ve Viyanadan, Romadan Çin settine kadar Türk dünyası birlikteliği girişimi Özalın ekibi ile Elçi Bey ekibinino zamanlar adım adım gerçekleşmeye başlayan öngörüleridir. Bu durumda pek çok ülke ile birlikte ABD Rusya AB ve İsrail gibi hatta Çin'e kadar pek çok merkezi rahatsız etmektedir. Bu ikilinin tasfiyesi gerekmiştir ve edilmişlerdir. Elçi Beyin Karşısında ülkemizdeki masonik şer güçler Aliyev'i desteklemek ile ileride aslında bir numaralı tehdit Kürt sorunu ve PKK değil İrticadır diyecek kadar ileri gidip 28 şubat ihanetine kadar işi vardıracak olana şer ittifakı kanadın milli menfaatlerimizi gözden çıkaracak kadar hangi noktalarda olduklarının da göstergesi olarak Elçi Beyi satıp Haydar Aliyev'i desteklemekle nasıl birileri olduklarını göstermişlerdir. Yani Haydar Aliyev zaten Rusların Sovyet döneminde Bşakandan sonraki ikinci adam yapacak kadar güvendikleri adamıdır. Ruslar Ermenilere Kabağı işgal ettirmekle orada hem kendi ellerini güçlendirmişler hemde bugün artık net olarak görüldüğü gibi Azerbaycanıdatam kontrollerine almışlardır. Bbaşına da Aliyevi getirmişlerdir. Bu düzen, babadan oğla intikal ettirilerek Haydarın olu ilham Aliyevingeçirilmesi ile padişahlık gibi sürdürülmektedir. Peki diplomatik açıdan Aliyev'in aslında orta vadede Ermeniler ile barışı sağlayacak yolları açacak olan Türkiye diplomasi satrancında neden ülkesinin çıkarlarına da karşı çıkarak taş koymaktadır. Ve telaş içindedir. Çünkü Misyonu gereği oradaki varlığı bizdekilerin (derin iktidarın) varlıklarını sürdürebilmeleri nasıl PKK'nın sürmesine bağlı idi ise oradaki Aileyler karanlık devletinin yada azınlık diktası ekibinin varlığını sürdürebilmesi de Karabağ işgalinin çözümsüzlüğüne bağlıdır. O Azerbaycan'ı değil kendi ekibinin iktidarının tehlikeye düştüğünü görmüştür. Ve alelacele ne var ne yok Ruslara satarak kendisini ve ekibini koruması için Rusya ya sığınmaktadır. Bizde hükümete yapılan satıyor iftiraları çok sesli olarak kıyameti koparırken, oradaki gerçek satışlar bizdeki müttefikleri olan ihanet odaklarınca hiç dile getirilmemektedir. Rusya şimdiden her istediğini Azerbaycan dan almış ve Aliyevi de artık kendisinden ayrılması mümkün olmayan sadık adamı oldğundan, Türkiye'ye karşı tetikçilik yapacak bir kişi olarak kullanmak üzere elinde tutmaktadır. O ve ekibi ile işi bittiğinde hiç gözünün yaşına bakmadan harcayacaktır. Türkiye'nin Dış politikası Azerbaycan'a çok geniş ufuklar açmak da ve zengin ve müreffeh bir ülke olabilmeyi vaat etmektedir. Ama bunun içinde demokrasi ve özgür düşünce vardır. Bu Aliyev'ler saltanatının tüm rezilliklerini, Petrol gelirlerini kumarda ütülüşlerine kadar ortaya koyacaktır. Bu yüzden Aliyev'ler ve ekiplerinin şimdiki davranışları açıkçada görüldüğü gibi can havli ile yaptığı kontrolsüz refleksler ve bu reflekslerin Rusya tarafından gayet güzel kullanılmasıdır. Feryat Azeri kardeşlerimizden değil, Aliyev ekibinin yamyamlarından gelmektedir Selamlar
A.D.Şimşek
-- En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Özellikle Maden Mühendisi arkadaslar basta olmak üzere, konu ile ilintili bilgi sahibi arkadaslarin, bu konuya iliskin bildiklerini gruplarimizla paylasmalarinda büyük fayda vardir diye düsünüyorum. Bu bilgilerin sadece yazilmis bir senaryo olmasini cok isterim tabii, ancak sözkonusu bölgenin " mayinlanmasi "- """ki Türkiye SINIRLARININ güvenlik gerekcesiyle belkide en son mayinlanacak bölgesinin oralari olmasi gerceginide dikkate alirsak""" fazlasilya ilginc bir durumu isaret etmekte. Acikcasi, Atomlari parcalandiginda, Uranyum atomlarindan daha fazla enerji aciga cikaran bu madeni bende cok merak etmeye basladim. AKEPE' nin sözkonusu bölgeye iliskin " özel yasa " cikartmasi, bu yasa kapsamina girebilen sadece bir Israil firmasinin mevcudiyeti ( kafalarimizi fazlasiyla karistirmisti).
Bilgi verecek arkadaslara simdiden tesekkürler.
Esen kalin,
> > > > > > > > > > Taridyum > Yakın zamanda dünyanın dengesini > değiştirecek element. > ama bu elementi buraya yazmamın asıl sebebi bu değil. > Şimdi lütfen > koltuklarınıza yaslanın ve hikayeyi > okuyun: > > Yıl: > 1940 yer: Almanya > 2. dünya savaşının başlamasından bu yana 1 yıl > olmuş ama savaş henüz > tüm dünyayı etkileyecek hale gelmemişti. ama Adolf > Hitler'in doyumsuz > egosu bu savaşın önce tüm Avrupa'yı, sonra tüm > dünyayı kasıp > kavuracağını gösteriyordu. Alman bilimadamlarının en > büyük arzusu bu > savaşı almanya lehine çevirebilecek silahları ve enerji > kaynaklarını > yaratmak veya bulmaktı. > İşte > tam o yıllarda Asya'dan gelip Avrupa'ya > bir kısrak başı gibi uzanan ve başlamakta olan savaşı > uzaktan izlemeyi > yeğleyen > Türkiye'de kuruluşundan bu yana 5 yıl geçmiş olan > > Maden > Tetkik Arama (MTA) Anadolu'yu karış karış kazıyor, > ülke > ekonomisine katkıda bulunmak için vargücüyle doğada > yeni şeyler bulmaya > çalışıyordu. Şanlıurfa ile Gaziantep sınırında > küçük bir kasabada > araştırma yapan ekibin başındaki Ahmet Rıza Erbay 7 > şubat 1940 yılında > bulduğu minerallerin aslında yeni bir çağ açmaya > yetecek kadar önemli > şeyler olduğunun farkında değildi. zaten ilk > tetkiklerin sonunda MTA > bu bulguyu sınıflandırmayı ve periyodik tabloya > yerleştirmeyi dahi başaramamıştı. > İşte bu nedenle tahlil için Almanya'ya göndermek > gibi vahim bir hata yaptılar. > Tarih: 16 > nisan 1940 > > Yer: Berlin / Almanya > Laboratuvara Türkiye'den gelen ve o güne dek > keşfedilen tüm radyoaktif > elementlerden çok daha fazla yoğunluğa sahip olduğu > anlaşılan bir > element; inceleme yapanları şaşkına çevirmiş,nazi > diktasının tüm > dünyayı ele geçirmesi için çırpınan ve bunun için > kaynak arayan Alman > bilimadamlarını sevince boğmuştu. Ekibin başındaki > Herbert Taninbaium > hemen durumu orduya raporlamış, daha fazla araştırma > için ödenek > istemiş, element hakkında geniş bilgi almak için > Türkiye'ye > gönderilecek bir de ekip kurulması gerektiğini > bildirmişti. > > Tarih: > 13 mayıs 1940 > Yer: Ankara / Türkiye > Almanya ile iyi ilişkiler içinde bulunan ama her > halükarda savaştan > uzak durmakta kararlı olan asya'nın bu yeni yeni > gelişmekte olan > ülkesi Türkiye Almanya'dan gelen ekibi > şaşkınlıkla karşılamış, > açıkçası ne istediklerini tam olarak anlamamışlardı. > Almanya > Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde > sınırsız araştırma yapma > hakkı istiyordu ve bunun karşılığında Türkiye'ye > çok yüksek maddi > bedeller ödemeye hazırdı. Konu İsmet İnönü'ye > intikal ettirildiğinde > kurt siyasetçi bunun aslında büyümekte olan savaşa > iştirak anlamına > geleceğini hemen anlayıp ekiple bizzat görüşmek > istedi. Onca yokluk > içinde Almanya'nın vaatleri çok çekici gelsede > zaten > son savaştan > yıkık dökük ayrılmış bir memleketi yeniden savaşa > sokmaya hiç niyeti > olmayan İsmet İnönü sunulan tüm teklifleri geri > çevirdi. Alman ekibi > eli boş ve biraz da kızgın bir şekilde Almanya'ya > döndüler. > > Tam o esnada hiç > istenmeyen bir şey oluverdi ve hangi ülkenin > casusunun buna sebep olduğu hiç bir zaman > anlaşılamadı.Konu > İngiltere'nin ve oradan da abd'nin kulağına > gidivermişti bile. Birden > bire savaşla uzaktan yakından alakası olmayan Türkiye > savaşın > taraflarından gelen ekiplerle dolup taşmaya başladı. > Ama hiç birisi > İsmet İnönü'yü ikna etmeyi > başaramadı.Sonrasında gerek İsmet > İnönü'nün korkuları, gerekse iki tarafın da bu > elementi karşı tarafa > kaptırmama telaşı dolayısıyla Türkiye'nin de > doğudaki araştırmalarına > son vermesi, bu element konusunun uzunca bir süre bir daha > açılmaması > konusunda tüm taraflar anlaştılar. Öyle ki,MTA'nın > o dönemde bütün > idari yapısı > değiştirildi ve araştırma ekibinden kimse MTA'da > bırakılmadı. toplam 500 dönümlük bir araziye > yayıldığı düşünülen > taridyum elementinin adı bir daha > anılmadı. > > Savaşın bitiminin > ardından kimse Sovyetlerin bu kadar güçleneceğini, > dünyanın iki kutuplu bir hale geleceğini, son savaşta > birbirinin > yanında olanların savaşın hemen ardından birbirine > rakip olacaklarını > elbette beklemiyordu. savaş sona erdiğinde İngiltere ve > ABD'nin > aklından hiç çıkmamış taridyum elementinin enerji > kaynağı olarak > gündeme gelmesi bekleniyordu ama işin içine bu kez de > Sovyetler > girmişti ve iki taraf da bu elementi işletme hakkına > sahip olmak > istiyordu. > Yıl: > 1950 > Yer: Türkiye > Bir yandan ABD-İngiltere baskısı, bir yandan da > Sovyetler baskısı > arasında sıkışmış küçük Asya'da Adnan Menderes > hükümeti kendini ABD'ye > yakın hissediyor ama sovyetleri de karşısına almaya > çekiniyordu. İşte > tam o sırada abd'den garip bir öneri > geldi.Sovyetlerin Türkiye'ye > coğrafi olarak daha yakın olduğunun ve elemente ulaşmak > için > kendisinden daha şanslı olduğunun farkında olan bu uzak > ülke bu > elementin kimselerin eline geçmemesi için içinde > bulunduğu arazinin > zaten son zamanlarda iyice artmış kaçakçılığın > bahane edilerek tümüyle > mayınlanmasını öneriyordu. Üstelik mayınlarında > maliyetini > karşılamaya hazırdı. Bloklar arasında sıkışmış > haldeki > Türkiye > Cumhuriyeti > bu öneriye balıklama atladı ve toplam 500 dönümlük > arazi > tümüyle mayınlandı. > > Aradan yıllar geçti ve Sovyetler tarihin > tozlu sayfalarındaki yerini > alırken ABD dünyanın tek süper gücü olarak > varlığını sürdürdü. > Ortadoğu'da bir ileri karakol vazifesi > gördürttüğü israil'le petrol > bölgelerine yakın olurken diğer yerlere de gerek > işgaller, gerekse > uydurma barış güçleriyle yerleşiyordu. > (Somali,Afganistan v.s.) ama > tüm bu süper güç olmanın bir faturası vardı ve o > fatura da ABD'den > çıkıyordu. üstelik de ABD'nin enerji ihtiyacı > sürekli artmaya devam > ederken kullanabileceği k aynaklar azalıyordu. İşte bu > şartlar içinde > birden bire birilerinin aklına Türkiye'deki taridyum > elementi geldi. > Bu element ABD'nin enerji ihtiyacını fazlasıyla > karşılamaya yetebilir, > uranyum'dan çok daha yoğun radyoaktivite kapasitesi > ile aynı zamanda > ABD ordusunun nükleer silahlar konusunda rakiplerine fark > atmasını sağlayabilirdi. > > 2001'de kurulmasından 1 yıl sonra 3 kasım > 2002'de yapılan seçimlerle > iktidara gelen AKP hükümeti ABD ile daima iyi ilişkiler > içinde olmuş, > ABD'nin ileri karakol vazifesini İsraille birlikte > paylaşmaya > başlamıştı. Ama her şey gibi bunun da bir bedeli > vardı ve ekonomiyi > yabancılara teslim etmek bu bedeli ödemek için yeterli > değildi. > Ekonomik krizle birlikte yeniden alternatif enerji > kaynaklarının > peşine düşmüş ABD bu elementi her ne pahasına olursa > olsun elde etmek > ama işletme hakkını Türkiye ile paylaşmamak istiyordu. > Çünkü çok fazla > enerjiye ihtiyacı vardı ve artık doğuda bir denge > unsuru olmaktan > çıkmış durumdaki Türkiye'ye pay > vermeye > hiç mi hiç niyeti yoktu. Bunun > için hemen alternatif planlar hazırlandı ve mayınların > temizlenmesi > konusu gündeme getirildi. Ama bunu doğrudan yapması > batıda bu konuyu > bilen diğer devletleri işkillendirebilirdi. Bu nedenle > Ortadoğudaki > güvenilir karakol konumundaki İsrail'in > kullanılmasına karar verildi > ve Türkiye çeşitli yönlendirmeler sonucu mayınlı > arazilerin > temizlenmesi > için taridyum elementinin bulunduğu tüm arazileri > İsrail'e 49 yıllığına kiralamak için meclisten > bir yasa çıkardı. > Şimdi > tam olarak anlayabiliyor musunuz meclisin İsrail'e bu > arazileri > adeta peşkeş çekmek için bunca ısrarcı olmasını? > şimdi tam olarak > anlayabiliyor musunuz birden bire kürt sorununda adımlar > atılmasını? > Şimdi tam olarak anlayabiliyor musunuz Türkiye ile > İsrail'in köşe > kapmaca oynar gibi bir iyi, bir kötü ilişkilerini?Şimdi > tam > anlayabiliyor musunuz ABD'nin Türkiye'ye > ilgisini? > Size > daha vahim bir şey söyleyeyim, internette taridyum diye > arama > yapın, bakın bakalım hiç kaynak bulabilecek misiniz? > Her elementle > ilgili bir sürü kaynak bulunabilirken taridyumla ilgili > tek bir kaynak > bilgi dahi bulamazsınız. > > Sizce > bunun sebebi ne olabilir? > lütfen, bu yazıyı > tanıdığınız herkese gönderin. bu peşkeşe son > verelim. bu peşkeş türkiye'nin ihtiyacından da fazla > enerji kaynağı sunabilecek taridyum elementinin sonsuza > dek elimizden çıkması anlamına geliyor. > akp'nin ülkeyi satması > karşısında sessiz kalabilirsiniz ama bu sadece ülkemizin > satılması değil, aynı zamanda geleceğimizin de > satılmasın anlamına geliyor. > > Çok geç olmadan, bu talanı > durdurun! > ZATEN BU İHALE ŞU AN DURDURULDU.İÇİNİZ > RAHAT ETSİN > ARKADAŞLAR AMA UYANIK OLMAYA DEVAM > EDELİM.. > > > > >
__________________________________________________ Do You Yahoo!? Sie sind Spam leid? Yahoo! Mail verfügt über einen herausragenden Schutz gegen Massenmails. http://mail.yahoo.com --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.