[KomploTeorileri] Yeni para sisteminin iþleyiþi (II)

Nurullah AYDIN
8 Ekim 2009


Yeni Para Sisteminin İşleyişi! (II)

Ekonomistlere göre IMF'nin kurulması uluslararası ticaretin engellerle
karşılaşmadan gelişmesi ve istikrarlı bir ekonomik düzen kurmak içindi.
Ekonomik dalgalanmaları durdurmak, kapitalist sistemi düştüğü krizlerden
kurtarmak Beretton Woods sisteminin özüydü. Sistem ödemeler dengesi açık
veren ülkeye yardım etmek, kısa dönemde borçlandırarak açığı kapatmak ve bu
yolla ekonomiyi tehlikeden kurtarmak üzere işliyordu.

Tehlikeden kurtulmak için yapılacak temel şey ise; ulusal paraların
değerinin düşürülerek, ihracatın arttırılıp, ithalatın kısıtlanmasıydı. Bu
amaçla IMF kuruluşundan bugüne yeni sömürge ülkelere devalüasyon önermiştir.
Sistemin asıl çalışma biçimi ise tek bir ekonomi halinde ABD'ye bağlanan
kapitalist ülke pazarlarında dalgalanmayı önlemekti.

Başka bir deyişle ülke ekonomilerinin ABD'ye göre ayarlanmasıdır. Ülkeleri
gezen denetleyen IMF bu ayar işlerini organize eden, sömürge ülkelerin
emperyalist sisteme uyumlu işlemesini bağımlılığın ve sömürünün devam
etmesini sağlamaya çalışır. Sistem ABD merkez kabul edilerek ona göre
şekillenir.

İkinci dünya savaşında ekonomik yıkıma ve hasar kaybına uğrayan diğer batılı
devletler bu yeni şekillenmeye çaresiz boyun eğerler. 1946'yı izleyen bir
kaç yıl içinde tüm para birimi dolara göre ayarlanır.

IMF ve Dünya Bankasının kuruluşundan bir süre sonra 1950 yılında
Uluslararası Kalkınma Bankası (IDA) kurulur. IDA'nın kuruluş amacı yeni
sömürgelere borç verecek kurumların sayısını arttırmaktır. 1950 sonlarında
IMF ve Dünya Bankasının kredileri çeşitlenirken IDA'da düşük faizli borç
veren bir kuruluş olarak şekillendirilir. IMF ve Dünya Bankasının kredileri
ise proje yardımları, program yardımları şekline dönüştürülür.

IMF daha önce yaptığı proje yardımlarıyla borç verdiği ülkenin yatırım
yapacağı alanları belirliyor, ülke üzerinde kısmi bir denetim kurabiliyordu.
Yeni sömürgelerin ekonomisini bütçesini tümüyle denetleyemiyordu. Program
yardımlarıyla emperyalizm borç verdiği ülkenin ekonomisi üzerinde tümüyle
söz sahibi oldu. Bu tür yardımlarla borcun verilmesi ülkenin bir yıllık
ekonomik programına IMF'nin vereceği onaya bağlanır.

IMF hükümetlerin ekonomi programlarını, bütçelerini alıyor, gözden
geçiriyor, düzeltmesini istediği bölümleri düzelttiriyor ondan sonra kredi
vermeye razı oluyordu. Bu yöntem geliştirilerek yeni sömürge yönetimlerinin
IMF'ye kendi programlarını anlattıkları bir yerde taahhüt niteliği taşıyan
Niyet Mektubu yazmaları adet haline geldi.

IMF işbirlikçi hükümetlerin niyetlerini uygun bulursa yeni stand-by
anlaşmasına onay veriyordu.

IMF görünüşte dış borçlarını ödeyemeyen ülkelere yeni borçlar vererek
borçların ödenmesini sağlıyordu. Ancak borçla borcun ödenmesi ülkelerin daha
fazla ve sürekli olarak borçlanması ve yeni borçlar almak için de tüm
yaptırımları kabul etmek zorunda kalması sonucunu doğurmaktadır.

IMF programlarını yürüten yeni sömürgelerin 1973'te 150 milyar dolar olan
borcu, 1980'lerde 800 milyar dolara 1996da ise 1.770 milyar dolara yükseldi.
Bu hızlı borçlanma emperyalizme bağımlılığın daha da artması demektir.

Borç vadesi geldiğinde ödeme yapamayan ülkelere bir kolaylık daha
gösterilir. Borç vadesi belli tavizler-yatırım kolaylıkları karşılığında
ertelenir. Ertelenen borç biriken faiziyle birlikte bir dahaki vadede yeni
sömürge ülkelerin gırtlağına yapışma gerekçesi olur. Ve bağımlılaşma-kısır
döngü sürekli artarak devam eder. Stand-by denen bu borçlara karşılık IMF
kamu giderlerinin kısılması, ücretlerin düşürülmesi, uluslararası tekellere
kolaylıklar sağlanmasını istiyordu.

IMF, borç batağına saplanan ülkelere kemer sıkmayı önerdi. Eğer bir ülke
ödeme zorluğuyla karşılaşırsa alacaklı ülke ve bankalar bir olarak bir üst
kuruluş, IMF'yi (uluslararası para fonu) devreye sokmaktaydılar. IMF
tarafından ileriye sürülen 'tedavi metotları genellikle fakir halkın alım
gücünü öldürmektedir.

Erteleme ve faiz borçları, halkın boğazından çıkarılan lokmalarla telafi
edilmektedir, yani yemek yerine ihracat politikası uygulanmaktadır. Kemer
sıkma politikası genellikle sosyal huzursuzluklara neden olmaktadır.

Yarın: İMF ve Dünya Bankası kararları

Günün Sözü: Her şeyi ben yaparım diye düşünen yanılgı içindedir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.