Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC), Afganistan da yetiştirilen afyon bitkisi ve burada üretilen afyon türevi maddeler ile eroinin oluşturduğu uluslararası tehdit hakkında kapsamlı bir rapor yayınladı [2]. Raporun Afganistan hakkında hazırlanan diğer raporlardan en önemli farkı, Afganistan kaynaklı uyuşturucunun kaçakçılık güzergâhlarında bulunan transit ülkeler ile hedef ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde oluşturulduğu tehdit ve tehlikeleri ayrıntılı olarak ele alması ve çarpıcı analizler ortaya koymasıdır. Bundan önce Afganistan hakkında hazırlanan raporlar daha çok ülke içine odaklanmaktadır. Bu raporlarda üretim bölgeleri, üretim miktarlarının tespiti ve bölgesel etkileri ele alınmaktadır. Son yayınlanan raporda afyon ve uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirler, bu gelirin muhtemel kullanım alanları, uyuşturucu yakalamalarının ifade ettiği anlam, uyuşturucu üretiminde kullanılan ara maddelerin kaçakçılığı, bağımlılık, tedavi, uyuşturucu kaynaklı ölümler ve organize suç şebekeleri ile ülkelerdeki terör ve iç karışıklarda uyuşturucu kaçakçılığı ve bundan elde edilen gelirin rolü gibi konular ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Rapor aynı zamanda ortaya koyduğu değerlendirmeler kadar uluslararası ilişkiler açısından değişmekte olan güvenlik tanımının değişim sürecine olan katkısından dolayı da bir hayli önem arz etmektedir. Bir diğer ifadeyle rapor uyuşturucu kaçakçılığı, bundan elde edilen gelirler ve bağlantılı sınıraşan organize suç faaliyetlerinin uluslar arası güvenlik konsepti içerisinde yer alan hususlardan olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Uluslar arası Güvenliğin Geleneksel Tanımı ve Değişim Süreci Uluslararası güvenliğin geleneksel tanımı daha çok devletlere ve devletlerarasında ki güç ilişkileri sonucu ortaya çıkan tehdit algılarına yönelik politikaları içermektedir. Özellikle 1. Dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan ve uluslararası ilişkileri açıkladığı kadar etkisi altında da bırakan realist akım uluslararası sistemin yegâne aktörü olarak devleti, uluslararası sistemde dengeyi belirleyen en önemli unsurun ise güç olduğunu vurgulamaktadır. Bu yaklaşımdan hareketle güvenliğin uluslararası ilişkilerdeki tanımı "bir devletin sahip olduğu askeri ya da ekonomik gücün neticesinde bir diğer devlete normal şartlarda yapmayacağı bir hareketi yaptırma yeteneğine bağlı olarak diğer devletler üzerinde oluşturduğu tehdit" çerçevesinde ele alınmıştır. Bu tanım içerisinde, özellikle soğuk savaşın son ermesiyle ortaya çıkan ve devletler dışında ki aktörlerin ortaya koydukları tehdit göz ardı edilmekte ya da önemi üzerinde yeterinde durulmamaktadır. Düzenli orduların güçlendirilmesiyle üstün konumda olunacağına inanılan ve uluslar arası sistemde güç dengesinin bu şekilde sağlanabileceği inancına dayalı "sert güç" ve buna bağlı "sert tehdit" algılamalarının yanında, günümüzde devletlerin ve uluslar arası sistemin güvenliğini etkileyen "yumuşak tehdit" unsurları da karşımız çıkmaktadır.[3] Bu tür tehdidin en önemli kısmı şüphesiz uyuşturucu madde üretim ve kaçakçılığı ile bundan elde edilen gelirin ortaya çıkardığı ya da kullanıldığı diğer suç türleriyle kendini göstermektedir. Uluslararası güvenliğin geleneksel ve daha çok realist tanımından hareketle sadece askeri tehdit unsurlarını bu kapsamda değerlendirdiğimizde özellikle güvenlik paradigmalarını değiştiren soğuk savaş sonrası dönem ve 11 Eylül gibi olayların gerektirdiği dinamizm ve ortaya çıkan değişim ihtiyacına ayak uydurmak bir hayli zor olacaktır. Bu nedenle, gerek özellikle batıda politika üretim sürecine doğrudan katkı sağlayan teorik yaklaşımların gerçek dünya ile olan bağını koparmama ve değişime ayak uydurmalarını sağlama, gerekse ortaya çıkan yeni tehditlere karşı muhtemel önlemlerin daha sağlıklı ve kapsamlı değerlendirilmesi bakımından, geleneksel tanıma uymasalar dahi ortaya çıkan tehditlerin mutlaka, ulusal, bölgesel ve uluslar arası tehdit kapsamında ele alınmasında fayda bulunmaktadır. Bu tür tehditlerin devletlerin sınırlarının ötesinde sonuçlarının ortaya çıkması ve birden fazla devleti aynı anda etkilemeleri, devlet dışı aktörler tarafından ortaya konulmaları ve potansiyel olarak da militaristik olmayan bir yapıda ortaya çıkmaları yine buna paralel olarak uluslararası ve milistaristik olmayan çözümler üretilmesini zorunlu kılmaktadır. UNODC tarafından hazırlanan Afganistan raporunda da bu gerçek açıkça ortaya konmuş olup, uyuşturucu madde üretim ve kaçakçılığının ulaştığı boyutlar ile ortaya çıkardığı sonuçların devletleri tehdit eden en önemli güvenlik sorunu olduğu ifade edilmiştir. Uluslararası Güvenliğin Değişen Yüzü ve Afganistan Raporunun Değerlendirilmesi Oldukça geniş bir yelpazede konuyu ele alan raporda yer alan hususları başlıca iki ana başlık altında toplamak mümkündür: üretim, kaçakçılık ve yakalamalar; madde kullanımı, tedavi ve ölümler. Bu iki başlık altında değerlendirilmeyen ve ayrıca ele alınmasında fayda görülen uyuşturucudan elde edilen gelirlerin terörist faaliyetlere, şiddete ve organize suç örgütlerinin faaliyetlerine olan katkısına kaçakçılık ile ilgili kısımda kısaca değinilmiştir. Üretim, Kaçakçılık ve Yakalamalar Dünya genelinde üretilen ve kaçakçılığı yapılan afyon ve eroininin %90 nından fazlası Afganistan kaynaklıdır. Dünya genelinde yılda toplam 3700 ton afyon tüketilmektedir. Bunun üçte biri üretildiği şekliyle kullanılmakta, üçte ikisi ise işlenerek eroin haline getirilmektedir. Bu miktarın yaklaşık 1000 tonu yakalanmaktadır. Afganistandan yapılan afyon kaçaçılığının miktarı ise 3500 ton afyona karşılık gelmektedir. Her yıl Afganistandan 375 ton saf eroinin farklı güzergahlar kullanılarak kaçakçılığı yapılmaktadır. Dünya genelinde yılda yaklaşık olarak 340 ton saf eroin tüketilmekte olup bu da yaklaşık 2600 ton afyona karşılık gelmektedir (Dünya genelinde 1100 ton işlenmemiş afyon tüketimi yapılmaktadır, bu nedenle saf eroinin karşılığı olan 2600 ton ile 1100 tonluk işlenmemiş afyon tüketimi 3700 tonluk toplam afyon tüketimini vermektedir). Eroinin %40 ı (150 ton) Pakistan, %30 u (105 ton) İran, %25 i (100 ton) u ise Orta Asya üzerinden kaçırılmaktadır. Bu kaçakçılık dünya genelinde 65 milyar dolarlık bir pazar oluşmasına neden olmuştur. Bu miktarın sadece bir milyar doları Afganistan da afyon yetiştiricilerine kalmaktadır. Kaynaktan uzaklaştıkça daha karlı hale gelen eroin kaçakçılığı, Afgan ekonomisine hiçbir şekilde katkı sağlamamaktadır. Afganistan da üretilen eroin hedef ülkelere doğru ilerleyen güzergahta yol aldıkça fiyatı artmaktadır. Kabil de bir gram eroinin fiyatı 3 dolar iken Londra sokaklarında bu rakam 100 dolara kadar çıkmaktadır. Elde edilen bu gelirden en fazla hedef ülkelerde ki son noktada faaliyet gösteren suç grupları faydalanmaktadırlar. Kaynak ülkeden uzeklaştıkça yapılan mücadelenin masrafı da o ölçüde artmakta ve başarı şansı azalmaktadır. Bu nedenle uyuşturucunun üretim yerine en yakın yerde yakalanmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Afganistan da üretilen eroinin ülkeye ekonomik anlamda herhangi bir katkısı bulunmamakla birlikte, başta komşu olan ülkeler olmak üzere bir çok ülkenin halk sağlığına ve güvenliğine ise önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle sorunun, kaynak ülke olması bakımından Afganistan tarafından çözülmesini beklemek yerine, öncelikle hedef ülkelerin bu konuda daha fazla sorumluluk alması gerekmektedir. Kaçakçılığın yoğun olarak yaaşndığı transit ülkelerin uluslar arası kuruluşlar tarafından desteklenmesi, bu konuda uluslar arası polis güçlerinin oluşturulması gerekmektedir. Altmışbeş milyar dolarlık yasadışı gelirin yaklaşık %5 ila %10 luk (3-5 milyar dolar) kısmı gayri resmi olarak bankacılık sistemi içerisinde aklanmaktadır. Bunun dışında kalan miktar ise yasal ticaret hareketleriyle ve emtia alımlarıyla aklanmaktadır. Dünyada kaçakçılığı yapılan eroinin sadece beşte biri yakalanabilmektedir. Toplam yakalamaların dağılımına bakıldığında %28 İran (25,580 ton), %15 i Pakistan (13,863 ton), %15 Türkiye (13,397 ton), %11 Afganistan (10,057 ton), %5 Çin (4759 ton) tarafından yapılmaktadır. Bununla birlikte Afganistanda yakalanan miktar üretilenin sadece yüzde ikisine, İran da yapılan yakalamalar ise İran dan yapılan kaçakçılığın yüzde yirmisine karşılık gelmektedir. Hedef ülkelere doğru ilerledikçe yakalama oranları düşmektedir. Gelir düzeyi yüksek ülkelerin kanun uygulama birimlerine ayıracakları ödeneğin daha fazla olacağı varsayımından hareketle bu ülkelerde daha fazla yakalama oranı beklenir. Ancak durum bunun tam tersidir. İran topraklarından geçtiği düşünülen eroinin %20 sini, Pakistan %17 sini, Türkiye %9 unu Orta Asya ülkeleri %5 ini, Rusya %4 ünü yakalamaktadır. Bu rakam Doğu ve Güney Avrupa ülkelerinin (Bulgarsitan, Yunanistan, Arnavutluk, Romanya, Sırbistan, Makedonya, Bosna, Hırvatistan ve Montenegro) tamamında %2, Batı Avrupa ülkelerinin tamamında ise %9 oranındadır. Afganistan da faaliyet gösteren Taliban gruplarının geçtiğimiz on yılda uyuşturucu kaçakçılığını vergilendirmeden yıllık 75-100 milyon dolarlık gelir elde ederken, 2005 yılından bu yana yine sadece yapılan kaçakçılığın vergilendirilmesinden bu rakamın yıllık 90-160 milyon dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. Pakistan da yerleşik Taliban ve El-Kaide gruplarının uyuşturucu kaçakçılığı ve vergilerden toplam 1 milyar dolar gelir elde ettikleri tahmin edilmektedir. Uyuşturucu madde üretiminde kullanılan ara madde yakalamaları konusu üzerinde yeterince durulmamaktadır. Bu konuda yapılan yakalamalar ise oldukça düşüktür. Ara maddeler olmaksızın eroin üretiminin yapılamayacağı düşünüldüğünde en az eroin konusunda gösterilen hassasiyet kadar bu maddelerin ele geçirilmesinde de hassas davranılmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Uyuşturucu Madde Kullanımı Tedavi ve Ölümler Dünya genelinde yaklaşık 15 milyon afyon ve eroin bağımlısı bulunmaktadır. Her yıl Afganistan da üretilen eroinden dünya genelinde yaklaşık 100.000 kişi ölmektedir. Bu rakam diğer uyuşturucuların yol açtığı ölümlerden çok daha fazladr. Afgan eroini yılda sadece Rusya da, on yıl süren Afgan işgali ve savaşında ölen toplam asker sayısından fazla insanın ölümüne neden olmaktadır. Son on yıldan bu yana Rusya da bağımlılıarın sayısının en az on misli arttığı gözlemlenmiştir. Bu kişilerin ise yaklaşık olarak 75-80 ton civarında eroin tükettikleri kaydedilmektedir. Her yıl Rusya da 30.000 – 40.000 kişi eroin kullanımı sonucu hayatını kaybetmektedir. Bunun yanında NATO ülkelerinde aşırı dozdan bir yılda ölen kişilerin sayısı (10.000 kiişi civarında) sekiz yıldan bu yana (2001 de başlayan askeri operasyonlardan bu yana) Afganistan da ölen toplam asker sayısından beş kat daha fazladır. Afgan eroinin en fazla etkilediği ülkelerden bir tanesi de İrandır. Yüksek oranda ki yakalamalara rağmen İran da yaklaşık bir milyon afyon bağımlısı bulunmaktadır ve dünyada bağımlılık sorunun en ciddi boyutlarda olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Aynı şekilde daha önce transit güzergah olan orta asya ülkelerinde de eroin bağımlılığının ve aynı zamanda buna bağlı olarak bulaşıcı hastalıklarında artmakta olduğu rapor edilmektedir. Eroin bağımlılığı ve aşırı doz nedeniyle ölümler savaşlarda meydana gelen ölümlerdan çok daha fazla olduğu görülmektedir. Bu sayılara bulaşıcı hastalıklar ve devletlerin bu alanlarda yaptığı harcamalar da eklendiğinde sadece eroinin oluşturuduğu tehdit bütün çıplaklığı ile karşımıza çıkmaktadır. Avrupa ve Asya da bağımlılık nedeniyle yapılan tedavi taleplerinin %60 ı eroin bağımlılığı ile ilgilidir. Aşırı doz nedeniyle Avrupa da her yıl 5000–8000 kişi ölmektedir. Afganistan kaynaklı eroinin en belirgin tüketim piyasası, global tüketimin %19 una karşılık gelen Avrupa piyasasıdır (yaklaşık 20 milyar dolar). Bunu Rusya Federasyonu (%15), İran (%15), Çin (%12), Hindistan (%7), Pakistan (%6), Afrika (%6) ve Amerika kıtası (kuzey ve güney) (%6) izlemektedir. Genel Değerlendirmeler Afganistan da her yıl üretilen eroin, dünya üzerinde ki bağımlı sayısı ve günlük kullanımları hesap edilerek elde edilen rakamdan çok daha fazladır. Bir diğer ifadeyle Afganistan her yıl illegal dünya pazarının ihtiyaç duyduğu eroinin fazlasını üretmektedir. Bu şekilde 2005 yılından bu yana artan üretim yaklaşık 12.000 ton afyon fazlasına tekabül etmektedir ve bu miktar hiç üretim yapılmasa bile dünya ihtiyacının iki yıldan daha fazlasına karşılık gelmektedir. On iki bin tonluk bu miktarın hangi formda ve nerede saklandığı ve kimlerin elinde olduğu ise bilinmemektedir. UNODC tarafından yapılan değerlendirmelerde bu miktarın 10 tonun Afganistan içerisinde üreticiler tarafından saklanmış olabileceği tahmin edilmekte, bunun yanında kalan 2000 tonun ise suç gruplarının elinde olduğu tahmin edilmektedir. Ülkelerin rapor ettiği kullanıcı ve bağımlı sayıları ile yakalama istatistikleri paralellik göstermemektedir. Örneğin, Hindistan da yaklaşık 800.000 eroin bağımlısı olduğu bilinmektedir, buna karşılık ülkeye dışarıdan gelen herhangi bir eroin kaçakçılığı tespit edilmemiştir. Bu durum akla iki konuyu getirmektedir, ülkede yasal izinle üretilen afyondan yasadışı yollarla eroin üretilmekte ve bu iç pazarda tüketilmekte, ya da ülkede yasadışı ekim yapılmaktadır. Bunun dışında ki bir diğer ihtimal de Afganistan da üretilen eroin Hindistana yasadışı yollardan sokulmakta ancak henüz herhangi bir yakalama yapılmadığından bu bilinmemektedir. Aynı şekilde Kuzey Amerika da yıllık olarak 20 ton eroin tüketilmektedir. Latin Amerika ülkelerinin tamamından bu miktardan çok daha az eroin üretimi olduğu hesaplandığında ya Afgan eroini Kuzey Amerika kıtasına farklı yollardan gelmekte ya da Latin Amerika da rapor edilenden daha fazla üretim yapılmaktadır. Ülkeler tarafından yapılan istatistiki değerlendirmelerin daha sistematik hale getirilmesi ve özellikle kullanıcı istatistiklerine ayrı bir önem verilmesi gerekmektedir. Afganistan da üretilen afyon ve eroinin sadece %2 si Afganistan tarafından yakalanmaktadır. Buna karşılık kokain üretiminin yoğun olduğu Kolombiya üretilen miktarın %36 sını ele geçirmektedir. Öncelikli olarak Afganistan Narkotikle Mücadele birimlerinin teknik alt yapılarının güçlendirilmesi, bu alanda tecrübe değişimi ve işbirliğinin artırılmasıyla ortak eğitim faaliyetleri düenlenmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu güne kadar Afganistan da yapılan eğitim faaliyetlerinden farklı olarak yapılacak bu eğitimlerde, yerel görevlilerinde eğitici olarak yer alması sağlanmalıdır. Bunun ötesinde, Afgan polisinin narkotik suçlarla mücadelesini artırmak amacıyla uluslararası projeler yürütülmeli ve bu projelerin temel hedefi Afganistan da istikrarlı bir mücadele stratejisi ve bu alanda işleyen bir sistem meydana getirmeye yönelik olmalıdır. Toplam yakalamaların toplam üretime olan oranına bakıldığında, Afgan kaynaklı afyon ve eroinin toplamda %20 sinin yakalandığı, kokainde ise bu rakamın %70 civarında olduğu görülmektedir. Bunun en önemli nedenleri arasında Afganistan sınırlarının ve özellikle Pakistan sınır bölgesinin her türlü yasadışı faaliyet için serbest bölge haline gelmiş olmasıdır. Bunun yanında özellikle kaçakçılığın yapıldığı güzergâhlarda bulunan ülkelerin istihbari bilgi paylaşımı, ortak operasyon yapma ve kontrollü teslimat gibi teknikleri kullanma konusunda mevcut işbirliklerini daha üst düzeye çıkarmaları gerekmektedir. Sonuç Afganistanda üretilen eroin dünya için önemli bir tehdit unsuru haline gelimiş olup, sadece kamu sağlığını olumsuz olarak etkilemenin ötesinde, komşu ülkeler ve kaçakçılığın yapıldığı güzergâh ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, yolsuzluk, terör ve organize suç örgütlerinin faaliyetlerini finanse etme bakımından tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Son yıllarda Afganistanda afyon ekimi öenmli oranlarda azalmasına rağmen, mevcut üretim miktarı, dünya genelinde tüketilebilecek miktarın çok ötesinde bulunmaktadır. Bu fazlalığa rağmen sokak bazında ki fiyatın aynı kalması eroin piyasasının gayet dikkatli bir şekilde kontrol altında tutulduğu izlenimini vermektedir. UNODC tarafından tespit edilen stoklanmış miktarın nerede ve nasıl tutlduğu, bununda ötesinde hangi amaçlar için kullanılacağı bilinmediğinden özellikle bu konuda ülkelerin duyarlı olmaları gerekmektedir. Bu gruplar için eroin kullanıcılarının en önemli gelir kaynağı olduğu düşünüldüğünde, bu grupların yeni kullanıcı arayışı içerisine girmeleri muhtemel görünmektedir. Mevcut durum itibariyle Avrupa ülkeleri eroin kullanıcıları açısından önemli bir yere sahip olmasına rağmen son yıllarda yapılan değerlendirmeler, Avrupa eroin kullanımın hala büyük bir sorun olmasına rağmen durağan hale geldiği aşırı derecede yeni kullanımın olmadığı tespit edilmiştir[4]. Bu nedenle özellikle transit ülkelerde yeni kullanıcıların ortaya çıkmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. İran'ın eroin kullanımında ciddi sorunlar yaşadığı göz önünde tutulursa ve Orta Asya ülkelerinde son yıllarda kullanımın artmakta olduğu değerlendirildiğinde ülkemizin bu konuyu daha farklı ve kapsamlı politikalarla ele almasının gereği ortaya çıkmaktadır. Eroin kaçakçılığının birçok ülkeye doğrudan etkileri bulunmaktadır. Tehdidin ciddiyeti sabit kalmakla birlikte boyutları ve türü ülkelere ve bölgelere göre farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle sorunun uluslararası sistemi ilgilendirdiği ve günümüzdeki birçok tehdit algılamasından çok daha önemli olduğu değerlendirildiğinde ulusal çıkar kaygısı gütmeksizin ülkelerin sorunun çözümü için bir araya gelmeleri ve özellikle bu konuda hedef ülkelerin daha fazla sorumluluk almaları gerekmektedir. Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların ise transit güzergâhta bulunan ve pek çoğu itibariyle hedef ülke konumuna gelmekte olan ülkelere daha fazla destek sağlaması ve bu amaçla uluslar arası kamuoyunu hareket geçirmesi gerekmektedir. Bu güne kadar Afganistana komşu ülkeler, transit konumlarına rağmen uyuşturucu kaçakçılığı ile ulusal bütçelerinden önemli paylar ayırarak mücadele etmiş, bütün teknik, yasal, idari altyapı eksikliklerine rağmen önemli başarılar elde etmişlerdir. Buna rağmen hedef konumunda ki ülkelerin Afganistan da yapmakta olduğu faaliyetler (eğitim, teknik işbirliği vs.) bölgesel ihtiyaçlara göre değil ulusal çıkarlar çerçevesinde belirlenmiş olup yine bu çerçevede yürülüğe konmuştur. Bu nedenledir ki devam eden çalışmaların başarı şansı her geçen gün daha da azalmaktadır. Afgan eroininden olumsuz etkilenen bütün ülkeler, konuya bölgede nüfuz elde etme yarışı ve ulusal çıkar takibi perspektifinin ötesinde, ulusal sonuçalrı olan uluslararası tehdit olarak yaklaşmalı ve Afganistan dâhil olmak üzere bütün ülkelerle ortak çıkar doğrultusunda işbirliği politikaları benimsenmelidir. Bu süreçte Türkiye'nin bu alanda sahip olduğu tecrübe ve birikim nedeniyle önemli bir rol alabileceği değerlendirilmektedir. Özelikle narkotik üretim ve kaçakçılığının yerinde tesbiti ve yakalanabilmesi için Türk narkotik görevlileri Afgan meslektaşlarıyla olan teknik ve eğitim işbirliğini en üst düzeye çıkarmalıdırlar. Operasyonel ve istihbari bilgi değişiminin etkili hale getirilmesi bakımından Afganistanda irtibat görevliliği sisteminin kalıcı hale getirilmesi ve alt yapı olarak daha sağlıklı işletilmesi gerekmektedir. Son olarak, Afganistan kaynaklı eroin kaçakçılığı sadece bölgesel ve tek taraflı bir tehdit olarak algılanmamalıdır. UNODC raporunda da ayrıntılı olarak ele alındığı üzere konu birçok boyutuyla birden fazla devleti ilgilendiren uluslararası bir güvenlik sorunu haline gelmiştir ve uluslar arası toplumun ortak çalışmasıyla çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bölgede yükselen önemi ve rolü itibariyle Türkiye'nin bu konuda oldukça önemli rolünün olabileceği mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. [1] Uluslararası Güvenlik Uzmanı, Polis Akademisi Araştırma Merkezleri – İstihbarat Bilimleri Merkezi [2] "Addiction, Crime and Insurgency: The transnational threat of Afghan opium" adlı rapor 21 Ekim 2009 günü UNODC internet adresinde yayınlanmıştır ve aşağıdaki linkden temin edilebilir: http://www.unodc.org/unodc/en/data-and-analysis/addiction-crime-and-insurgency.html [3] Swanstorm, Niklas.2007. The Narcotics Trade: A Threat to Security? National and Transnational Implications, Global Crime vol. 8 n.1 (February) [4] Bu konuda ayrıntılı veriler için EMCDDA (Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi) raporlarına bakılabilir. http://www.emcdda.europa.eu/attachements.cfm/att_64227_TR_EMCDDA_AR08_tr.pdf |
Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.