T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Fwd: Telekulak Cemaati



-

TELEKULAK CEMAATİ: 

Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek; “Toplumda herkes, sade vatandaş dahi dinlenildiği, izlendiği paranoyası içindedir. Umarım ki bundan sonra yargı ile ilgili konularda son derece dikkatli ve duyarlı davranılır. Çünkü bu Türkiye’nin, sistemin geleceğiyle doğrudan bağlantılı bir durumdur. YARGI ŞU ANDA SAVUNMA KONUMUNDADIR. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, kuvvetler ayrılığı sistemini değerlendirdiğimizde yargının savunma konumuna düşürülmüş olması son derece sıkıntı vericidir.”

Sorumluluk sahibi, bulunduğu konumun vakar’ı içinde ve bir Yüksek Yargıç zarafetiyle ifade edilen bu kelimelerin her biri, Demokratik ve Lâik Cumhuriyete inanmış, aklı yerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için “GÜLLE” ağırlığındadır. Daha ne desin bu yargıç? Yargı olarak şu an sadece kendimizi savunuyoruz, diyor.

Türk Yargısı savunmada ise, SALDIRANLAR- HÜCUM EDENLER kimler? Bağımsız Türk Yargısı kimlere karşı kendini savunuyor? Bu kadar saldırgan olup ta, yargıyı savunma konumuna getirten ve yargıya, bu durumu Türk Milletine anlatmaktan başka çare bırakmayanlar kimler?

Bakalım kimlermiş; 

Bir Bakan, bakanlığında çalışan tüm çalışanların siyasi temsilcisidir. Bakanlık mensuplarının haksız yere suçlanması karşısında, gereğini yapar. Hem kurumu hem de çalışanları savunur.

Adalet Bakanı ne yapıyor? Temsil ettiği yargıya basın toplantısı ile saldıran bizzat Bakan Bey! Bakan beyin sırtında “ALİ DİBO” gibi ihale yolsuzluğu - haksız zenginleşme yükü var ve TBMM’de dokunulmazlığının kaldırılması için dosyası bulunmakta. Kendisini TV’lerden izliyorum; Ürkek, korkak yürüyüşü, aldığı kanunsuz ve uygunsuz emri uygulayan insanın çekingenliği görüntüsü veriyor. Bakan yapılmasının diyetini ödemeye çalışıyor. Yazık. 

Fethullah Gülen Cemaati tüm yayın organları, gazeteleri, dergileri, televizyonları ile Türk Yargısını baskı altına almaya çalışıyorlar. Emniyetteki F Tipi kadrolaşma buna en büyük desteği veriyor. Bunlar sözüm ona Müslüman, sözüm ona dindar. Amerika’da refah ve zenginlik içinde yaşayan, halife özentisi hocalarına yaranmak için, hiç utanmadan haysiyet cellâtlığı yapıyorlar, insanları karalıyorlar. Bunlar Kuran-ı Kerim’in emrettiklerini yapmıyorlar, yaptıklarına Kuran- ı Kerim’i uydurmaya gayret ediyorlar, Allahtan korkmadan.

Türk Milleti tarafından “Devlet ve Millet Düşmanı” statüsüne oturtulmuş yazarlar, çizerler.

Bunlar kendilerini Demokrat ve Liberal olarak tanımlarlar. Askeri Darbelerde önce sinerler, sonra en güçlü darbeci kesilirler, Askere vurmak moda olduğunda ise, en saldırgan bunlar olurlar.

Hepsi AB fonlarından yemlenir. Hangisi TSK’ne ve Türk Yargısına daha çok yara verirse o daha fazla para alır. Bunlar için vatan, kadının iki memesine eşdeğerdir! Yazıklar olsun.

Bölücüler ve Kürtçüler; Bu cennet vatanı adım adım bölünmeye götürecek plânı uygulayan, PKK’nın siyasi uzantısı olduğunu açıkça ilan eden DTP’liler, uyuşturucu kaçakçılığı ve her türlü terörü acımasızca uygulayan PKK denen katiller sürüsü ve destekçileri de, hem basın organlarında, hem de devletin içine sızan militanları ile Türk Yargısına saldırıyorlar. Bu Kürtçüler, Kürt kökenli vatandaşlarımızı da istismar etmekte ve bu vatana bağlı kardeşlerimizi kullanmaktadırlar. Bu güruh için Barzani denen eşkıya kahraman olarak kabul edilir! Yazıklar olsun. 

Bu saydığım grubun destek aldığı, güvendiği, beslendiği tek yer AKP İktidarıdır. Devlette her türlü örgütlenmeyi organize eden de, buna imkân veren de bu iktidardır. Ilımlı İslam’ la başlayıp, İran tipi bir İslam Cumhuriyetine gidecek yolda en büyük iki engel olan TSK ve Türk Yargısını yıpratmak, sindirmek için bu saldırılara izin veren de bu yönetimdir. Bunu herkesin görmesi ve çevresine anlatması gerekir. 

Bizler, Lâik, Sosyal Hukuk Devletine ve Atatürk Cumhuriyetine inananlar ne yapmalıyız?
Öncelikle Türkiye’nin en örgütlü sivil toplum örgütü BAROLARI, Avukat arkadaşlarımız aracılığı ile uyarmalıyız. Barolar şimdi konuşmayacak da ne zaman konuşacaklar? Gerekiyorsa, toplumun dikkatini çekmek için belli bir süre (7 Gün) davalara girmesinler. Bizler yapılanın yanlış olduğunu AKP’li milletvekillerine mesaj veya mektupla anlatalım, uyaralım. Bence en önemlisi Yüksek Yargıya kişisel desteğimizi yine, ileti, mesaj veya mektupla iletelim.

“İrtica korkaktır. Atatürk’e ve Lâik Cumhuriyete, Çağdaşlığa inananlar bir araya gelip ayağa kalktıklarında, irtica kaçacaktır” 

Tehlike varsa, bizde sıkıntıyı göze alıp, bu tehlikeyi yok edeceğiz. 

Sağlık ve başarı dileklerimle, 13. Kasım.2009

 

Rifat Serdaroğlu

Eski Sağlık ve Devlet Bakanı

rifatserdaroglu@superonline.com

0532 2110011




                                   




--
Adalet Mülkün Temelidir

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.