T a r a f s ı z D e ğ i l i z

[anadoluhaber:36760] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

[anadoluhaber:36692] Başbuğ istifa! - A. Turan Alkan (Zaman)

Posted: 19 Dec 2009 03:10 AM PST

Başbuğ istifa!

31 Ekim tarihli "Kısaca fikrim" başlıklı yazımın ilk cümlesi şöyle: "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı, "psikolojik" boyutu aşan bir operasyon yürütülmektedir". Yine aynı kanaatteyim.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ da aynı şeyleri söylüyor; teşhiste beraberiz fakat sebepler faslında yollarımız ayrılıyor. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbuğ ile aramızdaki zihni beraberlik, "demokratik bir kamu idaresinde Silahlı Kuvvetler'in yeri ve görevi" üzerinde ayrışmaktadır.

Sayın Başbuğ, ne yazık ki orduya yönelen her eleştiriyi vatana, millete, devlete karşı kötü niyet gösterisi olarak kabul ediyor; tenkidlerde haklılık payı bulunabileceği ihtimalini hesaba katmıyor ve askerî vesâyet rejiminin hâlâ sürdüğü zannıyla, o beylik, o alışıldık, o herkesi hizaya getirmeyi tasarlayan bir edâ ile sert çıkıyor. Theatral mekânlarda muhtıravari basın toplantıları yapıyor; bu toplantılarda, dramatik tarzlarda daha sonra doğru olmadığı gün yüzüne çıkan sivri iddialarda bulunuyor; gelişmeler yanıldığını gösterdikçe daha sertleşiyor.

Askerî tabirle Başbuğ Paşa, "konvansiyonel taarruz taktikleri"nden vazgeçmiyor fakat ilginçtir, kamuoyunda umduğu tesir yoktur. Basında Org. Başbuğ'u eleştiren yüzlerce yazı ve habere mukabil, "gayret paşam yanındayız" makamında yazıp çizen birkaç kişi dışında destekleyeni kalmadı.

Evet, TSK asimetrik psikolojik harekâtın mağduru durumundadır ve kurum olarak TSK, en yüksek rütbelisinin ağzından, bu krizi doğru okuyamadığını, doğru yönetemediğini ve isabetli karşı tedbirler geliştiremediğini belli ediyor. Bu durumda Başbuğ Paşa'nın bir kamu görevlisi olarak işini ne derece iyi yapıp yapmadığı artık tartışma mevzusu haline gelmiştir.

Şahsî kanaatim böyledir: Orgeneral Başbuğ'un, bu zorlu dönemeçte TSK'yı "lâyık-ı vechile" yönetemediğini düşünüyorum. Türkiye'de pek gelenek haline getiremedik ama işini iyi yapamayan kamu görevlilerinin istifa etmesi kavramı, artık Sayın Başbuğ'u da kapsamına almaktadır.

Ordu yönetimi, ciddiye alınması gereken, hukukî delillerle tahkim edilmiş ithamları ciddiye alıp aklanmak için evvela var gücüyle iç denetim mekanizmalarını devreye sokması ve TSK'yı her türlü şaibeden esirgemesi gerekirken kontra ataklarla, itham sahiplerini suçlama yolunu seçiyor; denetim mekanizmalarını etkilemeye, delilleri ulaşılamaz hale getirmeye çabalıyor. Zaafını teşhis edemediği için, istemese de Ordu aleyhine yürütülen psikolojik harekâtın en önemli parçası haline geliyor.

Evet- böyle bir harekât vardır; ordu bu esnada zayıflatılmak isteniyor ve orduyu yönetenler, yanlış algı ve eğri hesap sebebiyle ordunun zafiyetini gidermek yerine derinleştiriyorlar. Biz bu hengâmede ordumuzu, telâş içinde üst üste hata yapan ve bu yüzden aslî faaliyetini ihmâl eden asabî bir çehreyle görmek istemeyiz. Esas endişemiz budur ve bu endişe, orduyu yönetenlerin, duruş yeri ve zihnî engellilik yüzünden bir türlü anlamadığı türden bir endişedir; fakat anlamaları gerekir. Bu ordu, ne yönetenlerin, ne başkasının babasının ordusu değil, millî ordu. Doğru-dürüst yönetilmeli ve hizmet etmeye nâmus sözü verdiği ülkeye ve topluma karşı görevini aksatmamalı.

TSK Yönetimi, bundan bir sene önce, "İndir o parmağını general!" başlıklı manşete muhatap olduğunda, "Nerede yanlış yapıyoruz?" endişesiyle içe dönük bir özeleştiri cehdini göstermeliydi; aksi yapıldı ve suçlular dışarıda arandı; netice ortadadır ve ben hâlâ anlayabildiklerini sanmıyorum! O yüzden Başbuğ'un istifası tek çare gibi görünüyor.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36677] ULUSALCILIK TESTİ

Posted: 19 Dec 2009 03:05 AM PST


Soru: ‘'Niye bu gemide konuştum anlarsınız?''

a) Türkiye bir deniz ülkesidir.

b) Deniz Kuvvetleri önemlidir.

c) Emekli olunca tekne alıp balığa çıkacağım.

d) Kafes'e sahip çıkıyorum.

 

Soru: ‘'Neden Trabzon, anlarsınız'' diyor.

a) Lazları sevdiğim için.

b) Trabzonspor'a Fenerbahçe maçı öncesi moral vermek için.

c) Deniz kenarı olduğu için.

d) Ogün Samast'ın memleketi olduğu için.

 

Bu sorulara ilişkin cevaplarınızı 3 gün içinde genelkurmay.org.tr köşesine yollayın.

 

Doğru bilenler arasında çekilecek kurada 3 ulusalcı birer boru, pardon lav silahı, ruhsatlı bir kaleşnikof veya bir kağıt parçası yazma hakkına sahip olacak.

 

Hani adama sormuşlar, ‘'Adın ne?'' diye, ‘'Mülayim'' demiş.

‘'Sert olsan ne yazar'' demişler.


ERGUN BABAHAN-STAR

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36617] DOMUZ GRİBİNİN İLACI MOR SOĞAN !!!

Posted: 19 Dec 2009 12:06 AM PST

DOMUZ GRİBİNİN İLACI  MOR SOĞAN

Soğan eski çağlardan beri gıda olarak kullanılan şifalı bir bitkidir. Binlerce yıl önce taşlara yazılan yazılardan fevkalade yararlı olduğunu görüyoruz. Soğanın halk hekimliğinde kullanılması binlerce yıllık tecrübeye dayanır. Bunlar papirüs kağıtlarına veya taşlara yazılarak ifade edilmiştir. Soğanın birçok hastalıklara karşı kullanılması ihtiva ettiği bazı etkili maddelerden ileri gelmektedir. Mesela taşıdığı sulfosid sebebiyle antibiotik etkiye sahiptir.Bu özelliğinden dolayı vücudu grip ve benzeri üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı dirençli hale getirir. Mor Soğanın halk hekimliğinde uzun süre kullanılan ve bilimsel olarak da kliniklerde etkisi tesbit edilen iki önemli tedavi edici özelliği vardır.

 Kalbi güçlendirir dolaşım bozukluğunu giderir:

Mor Soğan suyu kalbi güçlendirmektedir. Ayrıca kan basıncını (tansiyonu) düşürücü etkiye sahiptir. Kan yapımına yardımcı olur ve ağır kansızlık vakalarını ortadan kaldırır. Kan temizleyici etkisi yanında kalp çarpıntısını giderir. Kalp hastalıklarının belki de başında kalp enfarktüsü gelmektedir. Bu şifalı bitki kalbimizi enfarktüse karşı da korumaktadır. Koruma mekanizması şöyledir:

*İhtiva ettiği flavonoid etkisiyle damarları genişletir yüksek tansiyonu düşürür.

*Kanı sulandırır.

 *Kolesterolü düşürür.

*Taşıdığı esterler kanın pıhtılaşmasını önler.Bunun için Mor soğan ya muntazam ve sürekli olmak üzere çiğ yenmeli veyahut da günde üç defa yemeklerden önce birer çorba kaşığı soğan suyu içilmelidir. Soğanın daha çok pişik yönden destek olması gibi faydaları sebebiyle birçok psikosomatik hastalıkta önemli tesiri olduğu düşünülmektedir. Bu tesir aşırı endişeyi ortadan kaldırmasından veyahut da stresi yok etmesinden ileri gelmektedir. Bunun için Mor soğan düzenli ve sürekli olarak çiğ yenmelidir. Bu iki önemli etkisi yanında  mor soğan daha birçok hastalıkların tedavisinde veya korunmasında kullanılmaktadır.

Bunlara kısaca değinelim:

 

*Burun kanamalarını durdurmak amacıyla soğan yumrusu ikiye kesilir yarısı burnun önüne bağlanır.

 *Soğan mide mukozasındaki bezlerin salgısına uyarıcı etki yaptığı için iştah açma özelliğine sahiptir. Bu sebeple iştahsızların salatada veya çiğ olarak bol soğan yemeleri gerekir. *Çocuklarda bağırsak parazitlerini dökmek üzere aç karnına günde üç defa yemeklerden önce birer tatlı kaşığı soğan suyu içilmelidir.

 *Karın sancılarına ve mide kanamalarına karşı çok ince doğranmış soğan süt içerisinde kaynatılarak içilir. Dibinde toplanan soğanlar ise yenir.

 *Mide ve bağırsaklarda gaz oluşumuna ayrıca mide boğaz yanmasına karşı ince doğranmış mor soğan ekmekle yenir.

 *Ayak bacak karın göğüs ve ellerdeki şişmelere karşı günde üç defa yemeklerden önce birer çorba kaşığı soğan suyu içilir.

 *Boğaz iltihabı (Iarenjit)’in tedavisi sesin güzelleştirilmesi sinirsel rahatsızlıkların tedavisi öksürüğe bronşit ve boğaz ağrısına karşı en iyi ilaç soğan suyunun balla karıştırılarak yenmesidir. Bu maksatla hazırlanan macundan günde üç çorba kaşığı yenmelidir.

   *Nasırları yok etmek için sirke içerisinde kaynatılan mor soğan nasır üzerine konarak bağlanır ve bu işlem birkaç kez tekrarlanır.

*Balgam çıkarmak amacıyla mor soğan yağ içerisinde çıtırdayacak kadar pişirilir mümkün olduğu kadar sıcak halde göğüs üzerine sürülerek ovulur. Böylece kolayca balgam çıkarılması sağlanır.

 *Çıbanları olgunlaştırmak için soğan yumrusunu oluşturan yapraklar haşlanarak çıban üzene konur.
*Dizanteri veya bağırsak iltihaplarına karşı çiğ yumurta sarısı taze tereyağı iyice ezilmiş kimyon tohumu ve fazla miktarda soğan suyu karıştırılır ve günde üç defa birer çorba kaşığı yenir.

*İdrar yolları ağrılarında taze kesilmiş ve ısıtılmış soğan sıcak sıcak ağrıyan yerin üzerine konur ve bu işlem birkaç kez tekrarlanır.

 *Dudaklarda uçuklama her insanın başına gelmiştir. Bunlardan kesilmiş mor soğanla ovarak kurtulabilirsiniz.

*Genciyle yaşlısıyla çoğu insanlarımızda saç kepeği sıkıntısı vardır. Mor Soğanla hazırladığınız karışım bu üzüntünüzü ortadan kaldırabilmektedir. Nasıl mı hazırlayacaksınız? Çok kolay. Bunun için üç-beş kuru mor soğan ince ince kıyılır ve tuvalet ispirtosunda bir hafta bekletilir. Bunu takiben hazırlanan karışım bir şişeye süzülür. Bir litre suya bu eridikten 3-4 damla ilave edilerek saçlar iyice yıkanır. Bu tedaviye en az bir hafta devam edilir. *Romatizmal ağrılarda ağrıyan yere ve arı sokmalarında ilk tedbir olarak soğan suyu sürülür.

*Şeker hastalığına karşı bol miktarda mor soğan yenir.

*El ve ayak tırnaklarının çabuk kırılması halinde tırnakları sık sık mor soğan suyu ile ovmak gerekir.

 *Safra kesesi salgısını artırır ve bunun sonucu olarak taş oluşumunu önler.

 *Kesik ve yanık yaralarının mikrop almaması için mor  soğan suyu sürülür.

*Bunların dışında soğanın vücuttaki zehirli maddeleri yok etme hazmı kolaylaştırma idrar sökücü kramp çözme gribi önleme ameliyattan sonraki hissizliği giderme gibi daha birçok etkileri de vardır. Bugün başta sarı mor ve kahverengi olmak üzere çok değişik soğan çeşitleri vardır. Hepsinin hastalıklara karşı tedavi özelliği hemen hemen aynıdır. Soğan bazıları tarafından kokusu sebebiyle  sevilmemektedir. Ağızdaki soğan kokusunu gidermek için maydanoz veya kahve çiğnemeli elma veya bal yemelidir. Bu arada mutfaktaki hanımlara veya beylere birkaç tavsiyemiz olacak: Soğandan istenen faydayı elde edebilmek için doğru kullanılması gerekir. Mesela soğan hiçbir zaman kullanılma vaktinden önce soyulmamalı veya küçük parçalara ayrılmamalıdır. Nitekim soyulan ve kesilen soğanların hava ile temas ettiğinde ihtiva ettiği birtakım tedavi edici maddeleri kaybolmaktadır. Soğanın doğrandıktan yarım saat sonra içerisinde bazı ayrışmalar meydana geldiği tesbit edilmiştir. ekşimesine ve karın ağrılarına sebep olmaktadır. Salatalara soğan ilavesi tavsiye edilmektedir. Sos içerisindeki soğanın hazmı ise çok zordur. Soğan hiçbir  zaman sarımsağın yanında yenmemelidir. Aksi takdirde bağırsaklarda mayalanma sonucunda ağrı yapar. Acı soğanların acılığını hissedip gözlerinizin yaşarmaması için çok keskin bıçakla kesilmesi gerekir.
Son olarak zikredebileceğimiz önemli bir husus ise bitkilerin tedavide kullanılması klasik tedavi yöntemlerinin terkine sebep olmamalıdır.

 

Tüm herkese sağlıklı ve mutlu bir hayat dilerken www.zilepekmezi.com web sitemizden satışını yaptığımız doğal ürünleri tüketmenizi tavsiye ederiz.

 

 

[anadoluhaber:36683] DOMUZ GRİBİNİN İLACI MOR SOĞAN !!!

Posted: 19 Dec 2009 12:06 AM PST

DOMUZ GRİBİNİN İLACI  MOR SOĞAN

Soğan eski çağlardan beri gıda olarak kullanılan şifalı bir bitkidir. Binlerce yıl önce taşlara yazılan yazılardan fevkalade yararlı olduğunu görüyoruz. Soğanın halk hekimliğinde kullanılması binlerce yıllık tecrübeye dayanır. Bunlar papirüs kağıtlarına veya taşlara yazılarak ifade edilmiştir. Soğanın birçok hastalıklara karşı kullanılması ihtiva ettiği bazı etkili maddelerden ileri gelmektedir. Mesela taşıdığı sulfosid sebebiyle antibiotik etkiye sahiptir.Bu özelliğinden dolayı vücudu grip ve benzeri üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı dirençli hale getirir. Mor Soğanın halk hekimliğinde uzun süre kullanılan ve bilimsel olarak da kliniklerde etkisi tesbit edilen iki önemli tedavi edici özelliği vardır.

 Kalbi güçlendirir dolaşım bozukluğunu giderir:

Mor Soğan suyu kalbi güçlendirmektedir. Ayrıca kan basıncını (tansiyonu) düşürücü etkiye sahiptir. Kan yapımına yardımcı olur ve ağır kansızlık vakalarını ortadan kaldırır. Kan temizleyici etkisi yanında kalp çarpıntısını giderir. Kalp hastalıklarının belki de başında kalp enfarktüsü gelmektedir. Bu şifalı bitki kalbimizi enfarktüse karşı da korumaktadır. Koruma mekanizması şöyledir:

*İhtiva ettiği flavonoid etkisiyle damarları genişletir yüksek tansiyonu düşürür.

*Kanı sulandırır.

 *Kolesterolü düşürür.

*Taşıdığı esterler kanın pıhtılaşmasını önler.Bunun için Mor soğan ya muntazam ve sürekli olmak üzere çiğ yenmeli veyahut da günde üç defa yemeklerden önce birer çorba kaşığı soğan suyu içilmelidir. Soğanın daha çok pişik yönden destek olması gibi faydaları sebebiyle birçok psikosomatik hastalıkta önemli tesiri olduğu düşünülmektedir. Bu tesir aşırı endişeyi ortadan kaldırmasından veyahut da stresi yok etmesinden ileri gelmektedir. Bunun için Mor soğan düzenli ve sürekli olarak çiğ yenmelidir. Bu iki önemli etkisi yanında  mor soğan daha birçok hastalıkların tedavisinde veya korunmasında kullanılmaktadır.

Bunlara kısaca değinelim:

 

*Burun kanamalarını durdurmak amacıyla soğan yumrusu ikiye kesilir yarısı burnun önüne bağlanır.

 *Soğan mide mukozasındaki bezlerin salgısına uyarıcı etki yaptığı için iştah açma özelliğine sahiptir. Bu sebeple iştahsızların salatada veya çiğ olarak bol soğan yemeleri gerekir. *Çocuklarda bağırsak parazitlerini dökmek üzere aç karnına günde üç defa yemeklerden önce birer tatlı kaşığı soğan suyu içilmelidir.

 *Karın sancılarına ve mide kanamalarına karşı çok ince doğranmış soğan süt içerisinde kaynatılarak içilir. Dibinde toplanan soğanlar ise yenir.

 *Mide ve bağırsaklarda gaz oluşumuna ayrıca mide boğaz yanmasına karşı ince doğranmış mor soğan ekmekle yenir.

 *Ayak bacak karın göğüs ve ellerdeki şişmelere karşı günde üç defa yemeklerden önce birer çorba kaşığı soğan suyu içilir.

 *Boğaz iltihabı (Iarenjit)’in tedavisi sesin güzelleştirilmesi sinirsel rahatsızlıkların tedavisi öksürüğe bronşit ve boğaz ağrısına karşı en iyi ilaç soğan suyunun balla karıştırılarak yenmesidir. Bu maksatla hazırlanan macundan günde üç çorba kaşığı yenmelidir.

   *Nasırları yok etmek için sirke içerisinde kaynatılan mor soğan nasır üzerine konarak bağlanır ve bu işlem birkaç kez tekrarlanır.

*Balgam çıkarmak amacıyla mor soğan yağ içerisinde çıtırdayacak kadar pişirilir mümkün olduğu kadar sıcak halde göğüs üzerine sürülerek ovulur. Böylece kolayca balgam çıkarılması sağlanır.

 *Çıbanları olgunlaştırmak için soğan yumrusunu oluşturan yapraklar haşlanarak çıban üzene konur.
*Dizanteri veya bağırsak iltihaplarına karşı çiğ yumurta sarısı taze tereyağı iyice ezilmiş kimyon tohumu ve fazla miktarda soğan suyu karıştırılır ve günde üç defa birer çorba kaşığı yenir.

*İdrar yolları ağrılarında taze kesilmiş ve ısıtılmış soğan sıcak sıcak ağrıyan yerin üzerine konur ve bu işlem birkaç kez tekrarlanır.

 *Dudaklarda uçuklama her insanın başına gelmiştir. Bunlardan kesilmiş mor soğanla ovarak kurtulabilirsiniz.

*Genciyle yaşlısıyla çoğu insanlarımızda saç kepeği sıkıntısı vardır. Mor Soğanla hazırladığınız karışım bu üzüntünüzü ortadan kaldırabilmektedir. Nasıl mı hazırlayacaksınız? Çok kolay. Bunun için üç-beş kuru mor soğan ince ince kıyılır ve tuvalet ispirtosunda bir hafta bekletilir. Bunu takiben hazırlanan karışım bir şişeye süzülür. Bir litre suya bu eridikten 3-4 damla ilave edilerek saçlar iyice yıkanır. Bu tedaviye en az bir hafta devam edilir. *Romatizmal ağrılarda ağrıyan yere ve arı sokmalarında ilk tedbir olarak soğan suyu sürülür.

*Şeker hastalığına karşı bol miktarda mor soğan yenir.

*El ve ayak tırnaklarının çabuk kırılması halinde tırnakları sık sık mor soğan suyu ile ovmak gerekir.

 *Safra kesesi salgısını artırır ve bunun sonucu olarak taş oluşumunu önler.

 *Kesik ve yanık yaralarının mikrop almaması için mor  soğan suyu sürülür.

*Bunların dışında soğanın vücuttaki zehirli maddeleri yok etme hazmı kolaylaştırma idrar sökücü kramp çözme gribi önleme ameliyattan sonraki hissizliği giderme gibi daha birçok etkileri de vardır. Bugün başta sarı mor ve kahverengi olmak üzere çok değişik soğan çeşitleri vardır. Hepsinin hastalıklara karşı tedavi özelliği hemen hemen aynıdır. Soğan bazıları tarafından kokusu sebebiyle  sevilmemektedir. Ağızdaki soğan kokusunu gidermek için maydanoz veya kahve çiğnemeli elma veya bal yemelidir. Bu arada mutfaktaki hanımlara veya beylere birkaç tavsiyemiz olacak: Soğandan istenen faydayı elde edebilmek için doğru kullanılması gerekir. Mesela soğan hiçbir zaman kullanılma vaktinden önce soyulmamalı veya küçük parçalara ayrılmamalıdır. Nitekim soyulan ve kesilen soğanların hava ile temas ettiğinde ihtiva ettiği birtakım tedavi edici maddeleri kaybolmaktadır. Soğanın doğrandıktan yarım saat sonra içerisinde bazı ayrışmalar meydana geldiği tesbit edilmiştir. ekşimesine ve karın ağrılarına sebep olmaktadır. Salatalara soğan ilavesi tavsiye edilmektedir. Sos içerisindeki soğanın hazmı ise çok zordur. Soğan hiçbir  zaman sarımsağın yanında yenmemelidir. Aksi takdirde bağırsaklarda mayalanma sonucunda ağrı yapar. Acı soğanların acılığını hissedip gözlerinizin yaşarmaması için çok keskin bıçakla kesilmesi gerekir.
Son olarak zikredebileceğimiz önemli bir husus ise bitkilerin tedavide kullanılması klasik tedavi yöntemlerinin terkine sebep olmamalıdır.

 

Tüm herkese sağlıklı ve mutlu bir hayat dilerken www.zilepekmezi.com web sitemizden satışını yaptığımız doğal ürünleri tüketmenizi tavsiye ederiz.

 

 

[anadoluhaber:36669] MARİFET KEL OLMANDA DEĞİLDİR! KEL OLMADIĞINDA HÜRMETİ GÖREBİLMENDEDİR! yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI

Posted: 18 Dec 2009 11:00 PM PST

MARİFET KEL OLMANDA DEĞİLDİR! KEL OLMADIĞINDA HÜRMETİ GÖREBİLMENDEDİR! Yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI

 

Bu yazıda bir hikâyeden bahis edilecektir. Bakalım neler denecektir.

 

Evvelimi bilinmez. Kalburumu görünmez. Öyle böyle bir zaman içerisinde bir KEL varmış. Kendisi Kelmiş. Bu yüzden mi bilinmez adı da kelmiş. Ne yapsın ne etsin ki Kelmiş. İşte o zaman içerisinde o diyarlarda da Keller bir başka hikmetli sanılırmış. Zaman bu ya bu zaman da böyle olurmuş.

 

İşte bizim Kel kendisinin en zeki, en akıllı, en doğru, en bilen, en yakışıklı, en güçlü, en zengin, en hoş ve tüm lütufların en güzelinin kendisinde, olduğunu sanırmış. Bilenmez ki bundan dolayımı yoksa başka bir sebepten mi karşısındakini aşağılar ve hep kendisini över, över dururmuş. Nedense aynı zaman içerisinde bir kel yetmezmiş gibi bir tane daha kel yaşamış. Ve o kelin adına da KEL deyiverirlermiş. Ama sanki bu kel bizim kendisini iyiden iyiye beğenmiş Kelin tam tersine alçakgönüllü, iyiliksever, insanlara hakaret etmeyen, insanları olduğu gibi kabullenen, insanları insan olduğu için seven, eli bol gönlü bol birisiymiş.

 

İşte zaman geçmiş ve bu insan seven kel insan düşmanı kel ile tanışıvermiş. İnsan seven kelimiz uzak diyarlardan gelmiş birisiymiş. Ve bulunduğu yerin o kadar yabancısıymış ki bu insan düşmanı kele yardım edersen sevinirim deyivermiş. İnsan düşmanı kel yardımı etmiş mi etmemiş mi bilinmez. Kim bilir? Ama insan seven kel gene de insan düşmanı keli sevmiş. Belki içerisinden insan düşmanı kel beni sevmesin benim kimseye ihtiyacım yok diyormuş. Ama onun ihtiyacı olduğu içinde zaten insan seven kel insan sevmeyen keli sevmemiş. Sevmiş çünkü insan seven kel insanları severmiş de ondan. Ve insan seven kelimiz diğer kele dönerek sen insanları sevmelisin bu hayat karşındakine de sana da zehir olur demiş. Demiş ama insan sevmeyen kelimiz ben insanları sevmeden de insanlar beni seviyor o zaman ben insanları neden seveyim deyivermiş. İnsanları sevmek insana mutluluk insan neşe verir de ondan demiş insan kelimiz. Ama nafile ama boşuna demiş. Çünkü kendi söylemiş kendi dinlemiş.

 

Ama zaman değişmiş. Eski meyveler olmaz olmuş. Çiçekler açmaz olmuş. Yağmurlar yağmaz olmuş. Ve artık kelleri sevenler sevmez olmuş. İşte o zaman içerisin de bizim insan sevmeyen kelimizi de kimseler beğenmez olmuş. Kimsecikler sevmez olmuş. Yani “takke düşmüş kel görünmüş”. İnsan sever kelimizi eskiden sevenler daha çok severken insan sevmeyen kelimizi hiçbir kimsecikler sevmez olmuş. İşte o vakit insan sevmeyen kelimiz tutmuş insan sever kelimizin kapısını çalmış.

 

O vakit insan sever kelimiz gidip kapıyı açmış. Ve hoş geldin aziz dostum demiş. Demiş ama boşuna demiş. İnsan sevmeyen kelimiz insan seven kelimize kahrol asıca neden kapıyı geç açı yon demiş. İnsan seven kelimiz o zaman anlamış ki kel veya değil insan sevmeyenin hiç seveni olmaz. Ve insan sevmeyen kelimize kapının dışarısını göstermiş.

 

İşte ister kel olun ister kel olmayın siz, siz olun aman ha insan sevin. Kelliğiniz için sizi sevenlere aldanıp ta gerçekte sevildiğinizi sanmayın. Bir gün takke düşüp kel görünebilir. 18.12.2009

 

                                                                                           MERSİNDEN BURAK CANLI

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36619] tut şunun ucunu döşeyelim abi, cuntaya darbeye ulaşalım abi

Posted: 18 Dec 2009 03:12 PM PST

tut şunun ucunu döşeyelim abi
cuntaya darbeye ulaşalım abi


--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36687] tut şunun ucunu döşeyelim abi, cuntaya darbeye ulaşalım abi

Posted: 18 Dec 2009 03:12 PM PST

tut şunun ucunu döşeyelim abi
cuntaya darbeye ulaşalım abi


--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36680] KAFES'İ ANLAT HELE BAŞBUĞ! - Tüm kesimleri hedef alan, yargıya yol gösteren Başbuğ'a sert tepkiler var.

Posted: 18 Dec 2009 02:49 PM PST

KAFES'İ ANLAT HELE BAŞBUĞ!
Tüm kesimleri hedef alan, yargıya yol gösteren Başbuğ'a sert tepkiler var.

Reşadiye'de 7 askerin şehit edilmesiyle ilgili provokasyon şüphelerinin dile getirilmesine kızan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, toplumun tüm kesimlerini hedef aldı.

Tehdit içerikli cümlelerle siyasîler, akademisyenler ve medyayı suçlayan Başbuğ, askerlerin yargılandığı davalar için de hâkim ve savcılara telkinde bulundu. "Oruçreis Firkateyni'nde konuşmamın özel bir anlamı var. Herkes ne demek istediğimi anlıyor." diyen Başbuğ'a, başta hukukçular ve gazeteciler olmak üzere kamuoyundan sert tepki geldi. Katıldığı bir canlı yayında Trabzon'daki toplantıyı izleyen Prof. Dr. Mehmet Altan, Başbuğ'un Askeri Ceza Kanunu'na göre suç işlediğini vurgulayıp yargı kurumlarını göreve çağırdı. Hazırlanan kaos planlarını hatırlatan Altan, "Orduyu asıl Genelkurmay yıpratıyor." dedi. Başbuğ'un siyaset yapmaktan vazgeçmesini isteyen gazeteci-yazar Oral Çalışlar da tepkisini, "Neyi yazacağımızı ona mı soracağız?" sözleriyle dile getirdi. Hâkimlere emir vermenin ve adil yargılamayı etkilemenin suç olduğuna dikkat çeken emekli Hakim Albay Ümit Kardaş'a göre, Başbuğ 'hesap vermekten ve denetlenmekten kaçınma refleksi' gösteriyor.

Savaş gemisinde yaptığı konuşma tepkilere yol açtı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, dün Trabzon'da ilginç bir çıkış yaptı. Başbuğ, siyasiler, akademisyenler, medya, yargı dahil toplumun birçok kesimini hedef aldı. Terör olaylarının TSK ile ilişkilendirildiğini ileri süren Başbuğ, "Bunu PKK destekleyicileri, PKK sempatizanları yapabilir. Ancak böyle ilişkilendirmeleri ve bu amaca yönelik imalı konuşmaları siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz, yapmamalıdır." dedi. Başbuğ, adli makamların ihbar mektuplarına ve gizli tanıkların verdikleri ifadelere karşı daha dikkatli hareket etmesini istedi. İçinde bulundukları süreçten 'rahatsız' olduklarını dile getirdi. Başbuğ, "Bu gibi durumlarda Türk Silahlı Kuvvetleri ile bilgi teatisi ve işbirliğinde bulunulmalıdır. Aksi durumlarda kurumlar arası çatışmalara neden olunabilir." şeklinde konuştu. Başbuğ, asimetrik psikolojik savaşa maruz kaldıklarını ileri sürerken, "Bu konuya üzerinde beraber olduğumuz TGC Oruçreis Firkateyni'nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır." ifadesini kullandı.

Bu sözler yeni bir tartışmanın kapısını açtı. Bazı internet siteleri Başbuğ'un kastının 'savaş gemisi' bir kısmı Oruç Reis'in savaşçı ve sert karakteri olduğunu savundu. Milliyet'in internet sitesindeki yorum ise şöyleydi: "Orgeneral Başbuğ'un özellikle bir savaş gemisini basın toplantısına mekan olarak seçmesi, son dönemde özellikle Ergenekon soruşturmasının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı üzerinde yoğunlaşması ve burada bir cunta oluşumu iddialarına cevap olarak değerlendirildi." Son dönemde özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na yönelik ciddi iddialar gündeme geldi. Poyrazköy'de bulunan cephanelik bunlardan en önemlisi. Ardından hükümetin dış bağlantılarını kesmek için azınlıklara suikast düzenlenmesini içeren Kafes Eylem Planı geldi. Bu operasyon Koç Müzesi'ne hediye edilen Uluç Ali Reis Denizaltı'sında çocukların öldürülmesini içeren dehşet planının deşifre edilmesini de sağladı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ve halefi Oramiral Eşref Uğur Yiğit'e yönelik suikast planlarıyla ilgili soruşturma da sürüyor.

Başbuğ'un açıklamalarına aydınlardan tepki yağdı. Hukukçular, Genelkurmay Başkanı'nın yargıya telkinde bulunduğunu, bu davranışıyla Anayasa'nın yanı sıra Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine göre suç işlediğini belirtiyor. Siyasetçiler, TSK'yı asıl cuntacıların yıptattığını ifade ederken, gazeteciler "TSK'ya karşı asimetrik psikolojik savaş yapılıyor." suçlamasına şu cevabı veriyor: "Psikolojik harekat, olmayan birtakım şeyler üzerinden, gerçekmiş gibi yürütülen harekatın tanımıdır. Medyada yazılan çizilenlerden hangisi olmamış? Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde Silahlı Kuvvetler mensupları toprak altına silah gömer mi? Böyle bir şey var mı, bunlara cevap versin. Neden Kafes Planı var, neden Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz var? Onları bize anlatsın.?"

Cuntanın hedefindeki Oramiral Yiğit, toplantıya katılmadı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, Trabzon Limanı'nda demirli TCG Oruçreis Firkateyni'nde düzenlediği basın toplantısında, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık hazır bulundu. Deniz Kuvvetleri'ndeki cuntanın suikast listesinde yer alan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit'in toplantıya katılmaması ise dikkat çekti. Başbuğ, Oramiral Yiğit'in Hindistan'da olması sebebiyle aralarında bulunamadığını, onun yerine Deniz Kuvvetleri'ni temsilen Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu'nun yer aldığını söyledi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ile halefi Oramiral Yiğit'e yönelik suikast soruşturmasında şu ana kadar 10 teğmen tutuklandı.

Kimse yargıya emir ve talimat veremez

ALBAY Ümit Kardaş (Emekli Hakim) Anayasa'ya göre hakimlere kimse emir, talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Adil yargılamayı etkilemek de ceza kanunlarımıza göre suç. Bazı personelin suç işlediği iddiaları var. Bunu da sivil yargı yapacak. Seninle pazarlık yapacak hali yok. (Bana sor, ben seni ikna ederim) gibi bir anlayış var. Hesap vermekten kaçınma, denetlenmek istememe refleksi bu.

148. maddeye göre suç işledi

Mehmet Altan (İÜ Öğretim Üyesi) Açıklamaları Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine göre suç. Nerede sizin askeri savcınız, Danıştay'ınız, Yargıtay'ınız? Hepsi kanunu çiğniyor. Orduyu Genelkurmay yıpratıyor. Ortaya çıkan belgeler siviller tarafından hazırlanmadı. Eylem Planı hani kâğıt parçasıydı? Teğmenin, senin çocuğunun eline el bombası verip de öldürmesini kamuoyuna duyurmak yıpratma mıdır?

Silahlı Kuvvetler'i cuntacılar yıpratıyor

Hasan Celal Güzel (Eski Bakan) Genelkurmay Başkanı, asimetrik psikolojik harekâttan söz ediyor. Kamuoyuna intikal eden belgelerden, bilakis Genelkurmay Başkanlığı tarafından topluma bir psikolojik harekât uygulandığı ortaya çıkıyor. TSK'nın zedelenmesi ve yıpratılması kendi içlerinden kaynaklanıyor. TSK komutanı olarak Sayın Başbuğ'un yapması gereken, içindeki darbeci odakları tasfiye etmesidir.

Neden silahları toprağa gömüyorlar?

Neden Silahlı Kuvvetler mensupları kendi silahlarını özel bir şekilde ambalajlayıp yeraltına gömüyor? Dünyanın hangi demokratik ülkesinde Silahlı Kuvvetler mensupları toprak altına silah gömer? Bunlara cevap versin. Neden Kafes Planı var, neden Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz var? Onları bize anlatsın. Yasadışı yollara sapmış insanlar varsa demokrasi adına her türlü eleştiri yapılabilir.

Prestij kaybeden TSK'nın çok sıkıştığı anlaşılıyor

ETyen mahçupyan (gazeteci-yazar) Başbuğ'un konuşmasında kritik olan şey, yargı kurumlarını TSK ile işbirliğine çağırması. Buradan TSK'nın son olaylardan dolayı çok sıkışmış olduğunu ve kurum içi bir sıkıntıyı hafifletme çabasının görüldüğünü anlayabiliriz. Çünkü TSK, tarihte ilk defa bu kadar büyüteç altındadır. İlk defa ordunun değişik birimleri, toplumsal tartışmaya açılmıştır. İçeride prestij kaybı yaşandığı bir gerçek. Bunu tekrar sağlamak için Başbuğ serzenişte bulundu. Ancak sıkıntılı olan durum Başbuğ'un, hukukun TSK rehberliğine girmesini savunması ve hukukun bağımsızlığını hiçe saymasıdır. Savcılara ihbar mektuplarını hemen dikkate almamalarını ve TSK'ya danışmalarını tavsiye etmesi vahim bir durum. Eleştirilerden ve son dönemdeki hukukî süreçten rahatsız olduğu açık.

Elindeki silahı bıraktıktan sonra konuşsun

Şanar yurdatapan (Sanatçı) Kimin ne deyip ne demeyeceğine Genelkurmay Başkanı karar veremez. Bu ülkede ifade özgürlüğü var. Herkes istediği gibi konuşabilir. İfade özgürlüğünü kullanamayacak tek grup varsa o da elinde silah olanlardır. Eğer konuşmak istiyorsa elindeki silahı bırakıp sivil olsun. Bu ülkede emekli korgeneraller hakimleri korkutmak için evlerinin yakınlarında bomba patlattıklarını söylüyorlar ve bu insanlar hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Terör eylemleriyle Genelkurmay irtibatlandırılmak istenmiyorsa bu tip olaylarda gerçekleri açığa çıkarmak zorunda.

Siyaset yapmayı bıraksın

Oral Çalışlar (Radikal) Genelkurmay, artık siyasetle uğraşmamalı. Bu tutumundan vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü hâlâ politika yapmaya devam ediyor. Ayrıca, biz gazeteciler olarak ona mı soracağız neyi yazacağımızı, nasıl haber yapacağımızı? Genelkurmay mı karar verecek bizim yapacaklarımıza? Genelkurmay artık ülke savunmasıyla ilgilenmeli. Onların işi, kimseye ders vermek, akıl vermek değildir.

Darbe planları meydanda

Nazlı Ilıcak (Sabah) Bu, bir inkar politikası. Hazırlanan bazı andıçların medya mensuplarını hedef aldığı biliniyor. Şimdi çıkıp da medyayı, akademisyenleri, siyasetçileri suçlamak bence yanlış bir tutum. Başbuğ'un temiz sayfa açıp, 'Geçmişte böyle hatalar yapıldı ama bundan sonra daha dikkatliyiz' demesi gerekir. Ama hâlâ inkâr politikası yapılıyor. Güçlükonak katliamı, 33 er katliamı, bazı faili meçhul cinayetlerin daha sonra ortaya çıkması, JİTEM yok denilirken birdenbire var olduğunun anlaşılması ve Cem Ersever'in JİTEM'in bir başka kanadı tarafından öldürülmesi, Poyrazköy kazısında ortaya çıkan silahlar, bu silahların İlker Başbuğ tarafından içi boş diye küçümsenmesi, darbe planlarının ortaya çıkması. Biz bütün bunları biliyoruz, yaşadık ve hepsi meydanda.

Medyada yazılanların hangisi olmamış?

Alper Görmüş (Taraf) Psikolojik harekat, olmayan birtakım şeyler üzerinden, gerçekmiş gibi yürütülen harekatın tanımıdır. Medyada yazılan çizilenlerden hangisi olmamış?.. Yani en son ve en ürkütücü olanını alalım. Kafes Planı için 'Hayır böyle bir şey yoktur. Deniz Kuvvetleri'nde böyle bir yapılanma yoktur' diyerek yalanlamaksızın Silahlı Kuvvetler üzerinden psikolojik harekât yürütülüyor demek hiç ikna edici değil. Yazılanlar ve çizilenlerin hepsi ciddi iddialardır ve gazetecilerin sorumluluğu içindedir. Mesleğimizin icabı budur. Biz de mesleğimizin icabını yerine getiriyoruz.

Artık kimse bu tür açıklamaları doğal karşılamıyor

Roni Marguiles (Taraf) İlker Başbuğ, kendinde, siyasetin her yönü hakkında görüş bildirme hakkı olduğunu düşünüyor. Ne söylediklerinden çok, bu hakkı kendinde görüyor olması problemlidir. Maalesef bu da çok eski bir geleneğe dayanıyor ve hâlen Başbuğ açısından değişmiş değil. Bu düşünceleri Trabzon'da bir gemide değil, bir binanın bodrum katında seslendirmiş olsa da bir şey değişmeyecekti aslında. Ancak Türkiye'de değişen şudur: Artık Genelkurmay Başkanı böyle bir açıklama yaptığında 'doğal' karşılamayan ve buna tepki gösteren insanların sayısı bir hayli kabarık. Bu da meselenin bence önemli yanıdır. Değişimin zaten hissedildiği alan da budur.



--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36685] Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu'nun Sağ Kolu Mason

Posted: 18 Dec 2009 02:46 PM PST

Pamukoğlu'nun Sağ Kolu Mason
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu'nun 2. Adamı Lions kulüplerinin kurucusu çıktı.

Ulusalcı söylemleri ve duyarlı medya kuruluşlarını yakmakla gündeme gelen Osman Pamukoğlu'nun Genel Başkanlığını yürüttüğünü Hak ve Eşitlik Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Özgün'ün, Ankara Keçiören Lions ve Anadolu'da bulunan Leo Kulüplerinin üst yönetimini (District) kurup, Kurucu Genel Başkanlıklarını yaptığı öğrenildi. 

ÖZGÜN'ÜN GURUR DUYDUĞU ÖZGEÇMİŞİ

Özgün'ün kendi kişisel sitesi olan www.bahadirozgun.com'da yer alan özgeçmişinde, kökü dışarıda olan Lions kulüplerinde yıllarca canla başla çalıştığını ve üst yönetiminde görev aldığını övünerek anlattığı görülüyor.

Bahadır Özgün'ün kişisel Web sitesinde ‘hakkımda' başlıklı kısım tıklandığında kendisini şu şekilde tanıttığı görülüyor: “Askerlik sonrası sistemi ve çalışmalarını yakından tanımak amacı ile girdiğim Lions derneklerinin gençlik teşkilatı olarak tanımlayabileceğim LEO kulüplerinden Ankara Keçiören Leo Kulübünün kurucu asbaşkanlığı ve ardından başkanlığı görevinde bulundum. Daha sonra 118-U bölgesi olarak tanımlanan o süreçte tüm Anadolu'da bulunan Leo Kulüplerinin üst yönetimini (District) kurup, Kurucu Genel Başkanlığı görevine seçimle geldim. Görev sürem sonunda Lions derneklerine veda ettim.”

MASKE DÜŞTÜ

Sıkı bir AB karşıtlığıyla tanınan Pamukoğlu'nun kökü dışarıda kulüplerin kuruculuğunu ve başkanlığını yapanlarla birlikte hareket etmesi de manidar bulundu.

Kaynak: Vakit

http://www.aktifhaber.com/

--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36674] Fwd: Mevcut Komuta Kademesini Görevden Alıp Yerlerine Demokrat Subayları Atamazsanız, Olaylar Artarak Devam Eder

Posted: 18 Dec 2009 02:34 PM PST



---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden:
Tarih: 16 Aralık 2009 20:20
Konu: Mevcut Komuta Kademesini Görevden Alıp Yerlerine Demokrat Subayları Atamazsanız, Olaylar Artarak Devam Eder
Kime:


Bu oyunu bozmak vatan borcu
Cuntanın harekete geçirdiği derin PKK'nın İzmir ve İstanbul'dan sonra dün de Muş'ta sahneye koyduğu yeni strateji deşifre oldu.
Cuntacı generaller ve subaylar kendi adamlarını harekete geçirdi, sokakları karıştırdı. Amaçları karşı şiddet oluşturmak ve çatışmayı geniş alana yaymak, sonra da meclisi (meclis onaylı bir darbe şekli olan) OHAL ilanına zorlamak.
 
Toplumun farklı kesimlerinden de söz konusu stratejiye karşı sağduyu çağrıları yükseliyor. "Kimse elini ovuşturmasın. Bütün ülke cuntacıların tehdidi altındadır." diyen Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, kirli oyuna karşı Türklerin de Kürtlerin de fitne oluşturacak davranışlardan kaçınmasını istiyor.
 
Güneydoğu Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Federasyonu Başkanı Mehmet Demir de, oyunu bozmanın vatan borcu olduğunu söylüyor. Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu'na göre, çatışma zeminini ortadan kaldırmanın yolu, siyasetçilerin sükûnet çağrısı yapmasından geçiyor.
 
Şırnak Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Ali Ayan, "90'lı yıllara dönmek istemiyoruz." derken, Muş milletvekili Seracettin Karayağız, cuntacıların hep böyle ortalığı karıştırıp, sonra OHAL istediklerini hatırlatıyor. Eski İstihbarat Dairesi Başkan Vekili Bülent Orakoğlu ise KCK ve Ergenekon soruşturmalarının devam etmesi gerektiğine dikkat çekiyor: "Ergenekonun kontrolundaki KCK'nın şehirde ciddi bir örgütlenme içine girdi. Örgüt asli olarak Ergenekoncuların kontrolunda olmakla birlikte, KCK'yı kullanan 10'a yakın gizli servis var."

MEHMET DEMİR

Güneydoğu Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Federasyonu Bşk.

 
Darbe zeminleri birbirine benziyor. Aynı oyun yine oynanıyor. Kimse sorumsuz davranamaz. Olumlu katkı, vatan borcudur. Türkiye, olağanüstü bir süreçten geçiyor. Başta siyasîler olmak üzere herkes cuntacıların bu oyunlarına karşı birlik olmalıdır. Olumlu katkı vatan borcudur. Maalesef muhalefet partilerinin söylemleri, 12 Eylül öncesi siyasi tartışmaları hatırlatıyor. Bu millet artık bunları okuyor. Bu topraklarda, bir kez daha oyun oynanıyor. Koskoca bir millet birbirine düşürülüyor. Bütün darbe zeminleri birbirine benziyor.

GALİP ENSARİOĞLU

Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı

Toplumsal çatışma zeminini ortadan kaldırmanın yolu, sağduyu ve sükûnet çağrılarından geçiyor. Sorunlar sokakta değil Parlamento'da çözülmeli. Herkesin birbirini anlamak ve diyalog kurmak adına çaba sarf etmesi gerekiyor. Cuntanın sokaklara döktüğü insanları biz suhuletle geri döndürmeli, yenilerinin çıkmasına mani olmalıyız. STK'lar da bu süreçte, insanlara yol göstermeli.

SERACETTİN KARAYAĞIZ

AK Parti Muş milletvekili

Bu eylemlerin nasıl bir ortama zemin hazırladığını geçmişe bakarak anlamak mümkün. OHAL, benzer ortamlar sonucunda gelmiştir. Halk cuntacıların bu oyununu artık ezberledi.

ŞİVAN PERVER

Avrupa'da yaşayan Kürt sanatçı

Tokat'ta 7 askerin şehit edilmesi provokatif bir eylem. Savaş kışkırtıcılarının, statükonun devamından yana olanların ekmeğine yağ sürmeyelim, şiddetten kaçınalım. Diyarbakır'da üniversite öğrencisi Aydın Erdem ile İstanbul'da 17 yaşındaki Serap'ın ölümüne yol açan eylemler kabul edilemez. Savaş kışkırtıcılarının, statükonun devamından yana olan anlayışın ekmeğine yağ süren, şiddete davet eden, dışlayıcı üsluptan kaçınmamız gerekiyor. Avrupa'dan yayın yapan nasname.com adlı internet sitesine konuşan Perver, DTP'nin kapatılmasını da eleştirdi. Mahkeme'nin kararının provokatif olayların yoğunlaştığı bir döneme rast geldiğinin altını çizen Perver, "Oybirliğiyle alınan karar 86 yıldır resmi ideolojide direten statükocu güçlerin halen barış önünde engel olduğunu açıkça göstermektedir." diye konuştu.

 
NUMAN KURTULMUŞ
 
SP Genel Başkanı

Elbirliği ile huzur ve kardeşlik ortamını sağlayacak adımları atmak zorundayız. Herkes aklıselimle hareket etmeli. Türkler de Kürtler de fitne oluşturacak davranışlardan kaçınmalı. Kimse elini ovuşturmasın. Bu bir fitne, cuntacıların kirli bir oyunu. Bu oyunu sona erdirecek miyiz erdirmeyecek miyiz? Bunun yolu bellidir. Ancak bunu kararlılıkla uygulayabilecek bir hükümete, bir başbakana ihtiyaç vardır. 

 
MUSTAFA DESTİCİ
 
BBP Genel Başkan Yardımcısı

Burada milletin fertlerini karşı karşıya getirme oyunu var. Cuntacılar oyun oynamak istiyorsa, karşılarında emniyet güçlerini bulacaklardır. Hiçbir vatandaşımız bu konuda tahriklere kapılmamalı. Vatandaşlar, bir suç unsuru görüyorlarsa güvenlik güçlerine haber vermeliler. Terörün etnik kökeni olmaz. Bin yıldır aynı coğrafyayı, aynı din kardeşliğini paylaştığımız kardeşlerimizle aramızı kimsenin açmasına fırsat vermemeliyiz.

 
 

 

 

ALİ AYAN

Şırnak Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı

Şiddet olaylarının tırmanmasından endişe duyuyoruz. Bu gelişmeler ülkeye zarar verir. Yöre insanı olarak tekrar 1992'ye dönüp, bölgenin şiddet ve kanla anılmasını istemiyoruz. CHP ve MHP'nin rant sağlama hevesinden vazgeçmesi gerekir. Bizler üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız.

AHMET GÜNDOĞDU

Memur Sen Genel Başkanı

Cuntacıların hedefinin demokrasiye güveni sarsmak olduğunu herkes görmeli. Çanakkale Zaferi gibi bir başarıya imza atanların çocukları ve torunları olarak bu ülkenin insanları, provokasyonların ağına düşmeyecektir. Toplumda gerginlik yaratacak açıklamalardan kaçınarak her sorunun demokratik anlayışı içerisinde çözüleceği inancını topluma yansıtmak siyasi liderlerin öncelikli görevidir.

YASİN AKTAY

Konya Üniversitesi Öğretim Üyesi

Ülkeyi kaosa sürüklemek istiyorlar. Yapılan gösterilerle siyaset dışı odakların sesinin daha fazla çıkabileceği bir ortam meydana getirilmeye çalışılıyor. Toplumsal çaresizlik hali çıkarılmak isteniyor. Medyanın da çok dikkatli olması lazım. Bu görüntülerin sürekli ekranda olması, eylemcilere yarıyor. Sanki bir iç savaş görüntüsü varmış izlenimi oluşuyor. Halbuki eylem yapanların hepsi profesyonel. Farklı şehirlerde aynı adamlar eylem yapıyor.

İzmir'deki molotoflu provokasyonun altından Cunta-KCK çıktı

İzmir'de izinsiz gösterilerde otobüslere ve dükkânlara molotofkokteyli atan şahısları yönlendirdiği tespit edilen Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi G.B.'nin, PKK'nın şehir yapılanması KCK'nın gençlik örgütünün önde gelen elemanlarından biri olduğu ileri sürüldü. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bir süre önce yürüttüğü soruşturmayla Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi'ni (YDGM) deşifre etmişti. PKK'nın, ülkenin dört bir yanındaki kundaklama eylemlerini YDGM aracılığıyla yaptığı, iddianamede belgeleriyle ortaya konuluyor.

İzmir'de izinsiz gösterilerde otobüslere ve dükkanlara molotofkokteyli atan şahısları yönlendirdiği tespit edilen Dokuz Eylül Üniversitesi Yerel Yönetimler Bölümü öğrencisi G.B.'nin (23), PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya bağlı Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi (YDGM)'nin önde gelen elemanlarından biri olduğu ileri sürüldü. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bir süre önce yürüttüğü soruşturmayla YDGM'yi deşifre etmiş, "piramit-hücre tipi" yapılandığını ortaya çıkarmıştı. Terör örgütünün 1 Haziran 2008 tarihinde Diyarbakır'da kurulan sözde genel meclisi 30, yürütme kurulu ise 7 kişiden oluşuyor. 56 ilde örgütlenen YDGM, terör örgütü PKK adına eylemler yaptı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılanmayla ilgili daha önce hazırlanan iddianamede, terör örgütüne eleman kazandırmak ve tabanı sürekli faal tutmak amacıyla kurulan yapılanmanın, özellikle işsiz, öğrenci ve göç mağduru gençler üzerinde çalışma yaptığı belirtiliyor. Örgüt, PKK'nın talimatıyla korsan gösteriler ve kundaklama eylemleri yapıyor. PKK, ülkenin dört bir yanındaki işyeri ve araç kundaklama eylemlerini YDGM aracılığıyla yapıyor. HASAN ÇİLİNGİR, TEKİN GÜRBULAK İZMİR

Partileri kapatılan liderler: Hak arama yeri Parlamento'dur

DTP'nin geleneğini sürdürdüğü için kapatılan partilerin genel başkanları, milletvekillerinin Meclis'te faaliyetlerine devam etmelerini istedi. Eski Demokratik Kitle Partisi lideri Şerafettin Elçi, DTP'lilerin görevinin Parlamento'da bulunarak gerginliği azaltmak olduğunu belirtirken, eski Demokrasi ve Değişim Partisi Genel Başkanı İbrahim Aksoy, partiyi kapatan Ergenekona karşı demokrasi  mücadelesinin siyasal zeminde yapılması gerektiğini söyledi. Eski Halkın Emek Partisi Genel Başkanı Feridun Yazar ise "Parlamento, özgürlüklere kavuşmanın en meşru yeridir." dedi.

Özgürlüğün ancak demokratik ortamlarda vücut bulacağını dile getiren eski başkanlar, demokrasinin de tecelli yerinin Meclis olduğunu hatırlattı. DTP'lilerin zor şartlar altında seçilmiş olduklarını unutmamalarını isteyen genel başkanlar, kendilerine verilen bu hakkın Parlamento'da kullanılması gerektiğini vurguladı. Kapatılan Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) yöneticileri, Diyarbakır'da sine-i millete gitme kararı aldı. Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliğiyle kapatılan partinin 19 milletvekili, önceki gün istifa ettiklerini Diyarbakır'da kamuoyuna duyurdu. Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan birçok partinin genel başkanı ise Meclis'te kalma çağrısında bulundu.

 

Para verip 'sık' dediler

İstanbul Beyoğlu'nda yaşanan provokasyonla ilgili ilginç gelişmeler yaşanıyor. Terör örgütü yandaşlarına silah çeken şahıslardan T.G.'nin söyledikleri Türkiye'nin nasıl bir süreçten geçtiğini gözler önüne serdi. Olaydan sonra gözaltına alınan ve emniyette sorgulanan T.G., 'delil yetersizliği' gerekçesiyle salıverilmişti. T.G., başka bir suçtan adliyeye sevk edilen arkadaşına destek olmak için geldiği Beyoğlu Adliyesi'nde ilginç açıklamalarda bulundu. Ayaküstü gazetecilerin sorularını cevaplayan T.G., para için eyleme katıldığını anlatarak şunları söyledi: "Bana para verdiler. Verdikleri 500 TL'yi sen de ver istediğin adamı rehin alayım. Ben sokakta gezen bir çöpçüyüm. Ben ekmeğime bakarım. Gerginlik varmış, yokmuş bana ne. Para verdiler, dediler 'Git sık.' Ben de gidip sıktım."

Ortaya atılan başka bir iddia ise olay olmadan bir gün önce siyah bir ciple mahalleye gelen bazı kimselerin göstericilere kurşun sıkan S.Ü., T.G. ve S.Z.'ye silah ve para verdikleri. Üç şahsın da ellerindeki silahların aynı marka ve özellikte olması dikkat çekti. Edinilen bilgilere göre, Emniyet, T.G.'nin bu açıklamaları üzerine konuyu araştırmaya başladı. DTP'nin Beyoğlu'ndaki il binasında yapılan basın toplantısının dağılımında 50 kişilik grup, Dolapdere'de ara sokaklarda bazı işyerlerini ve araçları tahrip etmiş, tepki gösteren mahalleli, taş ve sopalarla bu gruba karşılık vermişti. Mahalle sakinlerinden bazılarının göstericilere silah çekmesi kamera ve objektiflere yansımıştı. 13 Aralık'ta yaşanan olayda 2 kişi yaralanmıştı. İSTANBUL ZAMAN

İzmir'de şehit ailelerinin adını kullanarak eylem yapmışlar

İzmir Şehit Aileleri İnsan Hakları ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Yavuz Alphan, Tokat'ın Reşadiye ilçesinde yedi askerin şehit edilmesinden sonra kendilerini sokağa çekmek isteyenler olduğunu söyledi. Alphan, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Tuncay Özkan'ın genel başkanlığını yaptığı Yeni Parti (YP) İzmir İl Teşkilatı üyelerinden eylem teklifi aldıklarını ancak reddettiklerini açıkladı. Alphan, "Emniyet Müdürlüğü'nden bir polis memuru geldi. 'Yavuz Bey, nereden nereye yürüyeceksiniz?' diye sordu. Ben de kendisine hiçbir yere yürümediğimizi ve dernek binasında oturduğumuzu söyledim. Bizim adımızı kullanarak, 'şehit aileleri yürüyüşü' olduğunu söylemişler." dedi.

YP İl Teşkilatı, 8 Aralık'ta terörist saldırıları protesto etmek için Alsancak semti Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde toplanarak Gündoğdu Meydanı'na yürümüştü. İl Başkanı Semra Özaşkınlı, burada bir basın açıklaması yapmıştı. Grup, yedi şehit için mum yakmıştı. Tuncay Özkan'ın taraftarlarından bir hanımın kendisine telefon ettiğini ve şehitler için yürüyeceklerini söylediğini aktaran Dernek Başkanı Alphan, şehit anne ve babalarının bu tür yürüyüşlere katılmasına karşı olduğunu vurguladı. "Ben bile parti kursam gelmesinler." diyen Yavuz Alphan, YP'lilerin mum yakmasına da tepki gösterdi: "Mum yakma, Hıristiyanlık âdeti."

YP İzmir İl Başkanı Semra Özaşkınlı ise suçlamaları kabul etmedi. Söz konusu yürüyüşe bütün sivil toplum kuruluşlarını davet ettiklerini belirten Özaşkınlı, kimlerin katılıp kimlerin katılmadığını bilmediklerini öne sürdü.

Terörist, 1,5 kilo C-4 ve 3 el bombası ile yakalandı

Mardin'in Kızıltepe ilçesinde PKK üyesi olduğu öğrenilen bir kişide 1 kilogram C-4 patlayıcı, 3 el bombası ve 2 fünye ele geçirildi.

Edinilen bilgiye göre, Kızıltepe Otogarı'nda şüpheli davranışlarda bulunan ve kimliği açıklanmayan bir kişi polis tarafından durduruldu. Yapılan aramada şahsın elinde taşıdığı poşet içerisinde 1 kilogram C-4 patlayıcı, 3 el bombası ve 2 fünye bulundu. Şahıs gözaltına alındı. Ele geçirilen bomba ve patlayıcının gösterilerde provokatif amaçlı kullanılmasının planlandığı belirtiliyor.

Cunta derin PKK'ya provokasyonları genişletme talimatı vermiş

Terör örgütü PKK'nın büyük şehirlerde başlattığı provokatif eylemlerin, Cunta kontrolundaki KCK/TM'den gelen talimatla gerçekleştirildiği tespit edildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nce 81 ile gönderilen gizli yazıda KCK/TM tarafından (Kürdistan Topluluklar Birliği/Kürdistan Türkiye Meclisi) örgüt yandaşlarına "Serhildan sürecini genişletin. İl ve ilçelerdeki gösterilere geniş katılım sağlayın" şeklinde talimat verildiği bildirildi.

Terör örgütünün Türkiye yapılanması olan Kürdistan Topluluklar Birliği/Kürdistan Türkiye Meclisi'ne Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'nca yürütülen bir soruşturma ile darbe indirilmişti. Ancak bu soruşturma durduruldu. Tokat Reşadiye saldırısı ve ardından Anayasa Mahkemesi'nin DTP'yi kapatma kararı ile KCK/TM yine sahneye çıktı. Büyük şehirlerde bir anda patlayan toplumsal olayların Cunta konrolundaki KCK/TM'den gelen talimatlarla yönlendirildiği istihbarat raporlarına yansıdı. Diyarbakır'da bir üniversiteli öğrencinin faili meçhul kurşun sonucu ölmesi, Mersin'de de bir gencin silahla yaralanmasına sebep olan gösteriler için cuntanın geniş katılım sağlamaya çalıştığı belirtildi.

Bu arada İçişleri Bakanlığı molotofkokteyli, havai fişek ve taşlı saldırılara hedef olan polisleri, "Provokasyona gelmeyin, sağduyulu davranın." diye uyardı. 81 il emniyet müdürüne verilen şifahi emirle tahriklere kapılınmaması yönünde personelin uyarılması istendi. İl emniyet müdürlükleri, örgütün güvenlik güçleri ile halkı karşı karşıya getirmek istediği yönünde bilgilendirildi. Zor kullanma şartlarında en son çare olarak silaha başvurulması gerektiği hatırlatıldı. 81 il emniyet müdürünün uyarılmasının ardından Çevik Kuvvet şube müdürlerinin olaylara müdahale eden polislere, "Soğukkanlı davranın, oyuna gelmeyin." telkininde bulunduğu bildirildi.

 
Basın



--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36668] Zarara uğrayacak her vatandaşın sorumlusu devlettir...

Posted: 18 Dec 2009 11:04 AM PST

Zarara uğrayacak her vatandaşın sorumlusu devlettir…


Kendini meydana getiren halkının birlik ve beraberliğine, huzur ve güvenine, mal ve can güvenliğine, din ve ırkına amansız bir hasım gibi davranan ataist rejim, yine masum vatandaşını acımasız teröre kıydırabilmek ve kaosa mahkûm edebilmek için gereğini yapmıştır. DTP’nin kapatılma sorumlusu Anayasa Mahkemesi değil statükocu totaliter rejimin ta kendisidir.

Kuvvet komutanları, ordu komutanları, general, amiral ve politikacılardan oluşan Anıtkabir Tapınak Şövalyelerinin teröristsel onca plan ve eylemleri yanı sıra, Ergenekon Terör Örgütüne desteklerinden dolayı hesabını soramayanların, pkk adlı terör örgütüne destek verdikleri gerekçesiyle DTP’yi kapatması, muhakeme edebilen hiçbir aklın ve vicdanın razı olabileceği bir sonuç değildir.

Ayrıca pkk’dan çok daha gaddar ve vahşi Ergenekon Terör Örgütüne destek veren ve doğrudan avukatlığını yapan CHP neden kapatılmıyor? Neden hakkında göstermelik dahi olsa bir soruşturma açılmıyor?

Tokat’ta şehit edilen yiğitlerimiz ile ilgili Genelkurmay’ın açıklaması, asla gerçeği yansıtmamakta ve sanırım hiçbir vatandaşımızca da inandırıcı bulunmamaktadır. MHP’nin kalesi ve herkesin birbirini tanıdığı küçük bir ilçeye sayısı yedi ya da sekiz diye ifade edilen Tunceli’liden kalkıp gelen teröristlerin, tanrısal bir görünmezlikle kendilerini fark ettirmeyip pusuya yatmaları ve dakikada üç yüz mermi atan ağır silahlarla askerlerimizi katlettikten sonra aynı görünmezlikte ortadan kaybolmalarına kanabilecek tek bir APTAL bulunamaz…

Milletimizin kardeşçe bir arada yaşamalarını istemeyen şovenist ve ulusalcı putperest bölücüler, “açılım” gibi fevkalade insani bir bütünlüğü doğrayabilmek için her türlü Bizans entrikalarını çevirerek, açılımı ortadan kaldırabilecek DTP’nin kapatılabilmesi için, o malum planlarını devreye sokarak, amaçlarına ulaşmışlardır.

Gerçi kapatılma sürecide siyasi bir mühendislikle gerçekleşmiş, DTP’nin topyekûn meclisten istifa ederek, sokağa dönmelerini önlemek maksadıyla sadece iki milletvekilliğine yasak getirilmiş, böylece adı dillendirilen bağımsız milletvekili Ufuk Uras’ı DTP’ye iltihak ettirmek suretiyle grubu yeniden kurmalarını ve vekillerinde mecliste kalmalarını projelendirmişlerdir. Sonra da, mücadeleye demokratik yollardan devam edilsin mesajıyla, sanki gönüllerinde yatan pkk aşkını ve birlikteliğini yok etmişlercesine kendilerince insanları kandıracaklarını düşünmektedirler.  

Neyse olan oldu, bundan sonra ne olacak?  

Artık devlet gereğini yapmalı; liderler, komutanlar, hükümet üyeleri, valiler, yargı üyeleri ve bilumum bürokratlar nasıl korunup gözetiliyorsa, dağdaki vatandaş dahi korunmalı, kendilerinin canlarına duydukları hassasiyeti vatandaşlarının tamamına da göstertmek zorundadırlar.

Atılacak bir tokat da dahi sorumlu devlet olmalıdır ve her mağdur vatandaş, tokatı atanı değil attıran, tahrik eden devletin yakasına yapışmalıdır.

Bilinmelidir ki hiçbir vatandaş; devletin ve rejimin yanlışlıklarının bedelini ödeyemez. Önce kendileri ödeyecek…

Bundan böyle sokaklarda yakılan, malları kundaklanan, kurşuna dizilenlerin ardından dökülen timsah gözyaşlarına, riyakâr nutuklara ve şovsal törenlere karınlar tok…

Vatandaş sokakta nasıl geziyor, işine gidiyor ve evinde oturuyorsa, onlar da aynı açıklıkta hayat süreceklerdir.

Halkı emniyette olmadan kendi emniyette olan, şeytanın fiziki bir gölgesidir.

http://sadoglu.wordpress.com/2009/12/11/zarara-ugrayacak-her-vatandasin-sorumlusu-devlettir%e2%80%a6/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36688] Asimetrik psikolojik savaş nedir?

Posted: 18 Dec 2009 10:56 AM PST

Tıpkı sınıfta kopya kağıtlarını yakalatan öğrencinin “Öğretmenim bunlar kopya değil kağıt parçası ne var ki” demesi gibi. Darbe belgesine kağıt parçası demek asimetrik psikolojik savaştır. 3 cm zırhı delen silaha boru demek asimetrik psikolojik savaştır.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36618] Hudson Senaryosu ve Ergenekon Planlarının korkunç benzerliği

Posted: 18 Dec 2009 10:53 AM PST

Hudson Senaryosu ve Ergenekon Planlarının korkunç benzerliği


Quantcast

Ergenekon kapsamında ele geçen bir bilgisayar klasöründe kaos eylemleri, ABD'deki Hudson Enstitüsü'nün akıl almaz Türkiye senaryosunu akıllara getirdi.

Ergenekon kapsamında ele geçen bir bilgisayar klasöründe kaos eylemlerinin fitilinin Taksim'de düzenlenecek bombalı saldırı ve çok önemli bir başsavcıya gerçekleştirilecek 'suikast'le ateşleneceğine dair bilgiye ulaşıldı. Eylem planı, ABD'deki Hudson Enstitüsü'nün akıl almaz Türkiye senaryosunu akıllara getirdi. Emekli Orgeneraller Şener Eruygur, Hurşit Tolon, istihbaratçı Albay Hasan Atilla Uğur, "Yeşil" bağlantılı Osman Gürbüz ile ATO Başkanı Sinan Aygün'ün tutuklanmasıyla sonuçlanan altıncı dalgada Ergenekon'un şeması ve eylem planları bilgisayardan çıktı.

6 TETİKÇİ BELİRLENDİ

Tutuklanan zanlılardan birinin bilgisayarından planlanan "kaos" eylemlerine ilişkin bilgi ve krokiler ele geçirildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden İstanbul'a gönderilen uzman polisler bilgisayarlardaki belge ve bilgilere erişti. Şifreleri kırılarak ulaşılan klasörlerin birinden İstanbul Taksim Meydanı'nda planlanan bombalı eyleme ait bilgiler çıktı. Kaos eylemleri fitilinin Taksim'de düzenlenecek bombalı saldırı ile çok önemli bir başsavcıya gerçekleştirilecek "suikastla" ateşleneceği öne sürüldü.

NEWSWEEK'TEKİ YAZI

Bu hain saldırı planı geçen sene ABD'deki Hudson Enstitüsü'nde düzenlenen Türkiye toplantısını akıllara getirdi. Toplantıyı Hudson Enstitüsü Türkiye Masası Başkanı Zeyno Baran yönetirken, dile getirilen senaryo büyük tepkilere neden olmuştu. 2006 sonunda Newsweek Dergisi'nde "Türkiye'de darbe ihtimali yüzde 50″ başlıklı yazısıyla dikkatleri çeken Baran'ın yönettiği toplantıda, Türkiye'yi kaosa sürükleyecek ilginç bir senaryo dile getirilmişti. Senaryoya göre, askerler yönetime el koyacak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'ya suikast düzenlenecek, ertesi gün Beyoğlu'nda bir bombalı saldırı yapılacak ve 50 kişi ölecekti.

GAZİ'NİN TETİKÇİLERİ

Ele geçirilen belgelerde sansasyonel eylemlerin kimler tarafından yapılacağı da öğrenildi. Eski Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile eski milletvekili Turan Çömez'in yakalama emri ile arandığı soruşturmada sansasyonel eylem ve suikastların eski PKK itirafçıları ile eski uzman çavuşlardan oluşan "tim" tarafından yapılacağı belirlendi. Kanlı Gazi olaylarına da katıldıkları yönünde ciddi bulgulara ulaşılan 6 tetikçinin kimliklerinin tespit edildiği öne sürüldü. Dava açıldıktan sonra başlatılacak yedinci dalga operasyonu ile "suikast" timinin gözaltına alınacağı belirtildi.

ADLİ DİNLEMEYE TAKILDI

Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Çolaklı Beldesi'ndeki yazlığında gözaltına alınan ve teröristbaşı Abdullah Öcalan'ı İmralı Adası'nda sorgulayan emekli Kıdemli Albay Hasan Atilla Uğur ile Ergenekon'un "Yeşil"i olmakla suçlanan Osman Gündüz arasındaki telefon görüşmeleri adli dinleme ile kayda alındı.

GİZLİ KAMERA KAYDI

Jandarma Genel Komutanlığı'nın "en kilit" birimi sayılan telefon dinlemelerin yapıldığı Mali Teknik Daire Başkanlığı da yapan Uğur ile Gündüz'ün buluşmaları da "gizli izleme" kararı ile kameraya çekildi. Telefon dinleme ve gizli izleme konusunda "uzman" olan istihbaratçı Uğur'un "tekniğe düşmemek" için Gündüz ile yüz yüze görüşme yaptığı öne sürüldü. Bugün

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36682] Hudson Senaryosu ve Ergenekon Planlarının korkunç benzerliği

Posted: 18 Dec 2009 10:53 AM PST

Hudson Senaryosu ve Ergenekon Planlarının korkunç benzerliği


Quantcast

Ergenekon kapsamında ele geçen bir bilgisayar klasöründe kaos eylemleri, ABD'deki Hudson Enstitüsü'nün akıl almaz Türkiye senaryosunu akıllara getirdi.

Ergenekon kapsamında ele geçen bir bilgisayar klasöründe kaos eylemlerinin fitilinin Taksim'de düzenlenecek bombalı saldırı ve çok önemli bir başsavcıya gerçekleştirilecek 'suikast'le ateşleneceğine dair bilgiye ulaşıldı. Eylem planı, ABD'deki Hudson Enstitüsü'nün akıl almaz Türkiye senaryosunu akıllara getirdi. Emekli Orgeneraller Şener Eruygur, Hurşit Tolon, istihbaratçı Albay Hasan Atilla Uğur, "Yeşil" bağlantılı Osman Gürbüz ile ATO Başkanı Sinan Aygün'ün tutuklanmasıyla sonuçlanan altıncı dalgada Ergenekon'un şeması ve eylem planları bilgisayardan çıktı.

6 TETİKÇİ BELİRLENDİ

Tutuklanan zanlılardan birinin bilgisayarından planlanan "kaos" eylemlerine ilişkin bilgi ve krokiler ele geçirildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden İstanbul'a gönderilen uzman polisler bilgisayarlardaki belge ve bilgilere erişti. Şifreleri kırılarak ulaşılan klasörlerin birinden İstanbul Taksim Meydanı'nda planlanan bombalı eyleme ait bilgiler çıktı. Kaos eylemleri fitilinin Taksim'de düzenlenecek bombalı saldırı ile çok önemli bir başsavcıya gerçekleştirilecek "suikastla" ateşleneceği öne sürüldü.

NEWSWEEK'TEKİ YAZI

Bu hain saldırı planı geçen sene ABD'deki Hudson Enstitüsü'nde düzenlenen Türkiye toplantısını akıllara getirdi. Toplantıyı Hudson Enstitüsü Türkiye Masası Başkanı Zeyno Baran yönetirken, dile getirilen senaryo büyük tepkilere neden olmuştu. 2006 sonunda Newsweek Dergisi'nde "Türkiye'de darbe ihtimali yüzde 50″ başlıklı yazısıyla dikkatleri çeken Baran'ın yönettiği toplantıda, Türkiye'yi kaosa sürükleyecek ilginç bir senaryo dile getirilmişti. Senaryoya göre, askerler yönetime el koyacak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'ya suikast düzenlenecek, ertesi gün Beyoğlu'nda bir bombalı saldırı yapılacak ve 50 kişi ölecekti.

GAZİ'NİN TETİKÇİLERİ

Ele geçirilen belgelerde sansasyonel eylemlerin kimler tarafından yapılacağı da öğrenildi. Eski Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile eski milletvekili Turan Çömez'in yakalama emri ile arandığı soruşturmada sansasyonel eylem ve suikastların eski PKK itirafçıları ile eski uzman çavuşlardan oluşan "tim" tarafından yapılacağı belirlendi. Kanlı Gazi olaylarına da katıldıkları yönünde ciddi bulgulara ulaşılan 6 tetikçinin kimliklerinin tespit edildiği öne sürüldü. Dava açıldıktan sonra başlatılacak yedinci dalga operasyonu ile "suikast" timinin gözaltına alınacağı belirtildi.

ADLİ DİNLEMEYE TAKILDI

Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Çolaklı Beldesi'ndeki yazlığında gözaltına alınan ve teröristbaşı Abdullah Öcalan'ı İmralı Adası'nda sorgulayan emekli Kıdemli Albay Hasan Atilla Uğur ile Ergenekon'un "Yeşil"i olmakla suçlanan Osman Gündüz arasındaki telefon görüşmeleri adli dinleme ile kayda alındı.

GİZLİ KAMERA KAYDI

Jandarma Genel Komutanlığı'nın "en kilit" birimi sayılan telefon dinlemelerin yapıldığı Mali Teknik Daire Başkanlığı da yapan Uğur ile Gündüz'ün buluşmaları da "gizli izleme" kararı ile kameraya çekildi. Telefon dinleme ve gizli izleme konusunda "uzman" olan istihbaratçı Uğur'un "tekniğe düşmemek" için Gündüz ile yüz yüze görüşme yaptığı öne sürüldü. Bugün

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36670] KAŞ KALKAN FETHİYE PATARA YEŞİLKÖY DEMRE MERSİNDEN BURAK CANLI http://www.kalkanhaber.com

Posted: 18 Dec 2009 08:31 AM PST

 
KAŞ DEMRE kalkan patara yeşilköy demre mersinden burak canlı burada da kendisine açılan köşede yazmaya başlamıştır.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36673] Kafes mesajları... - Ahmet Altan(Taraf)

Posted: 18 Dec 2009 06:46 AM PST

Orgeneral İlker Başbuğ bir gemiye çıkıp gene tehditler savurmuş.

Herkesi susturmak istiyor.

Savcılara müdahale ediyor.

Medyaya karışıyor.

Bu arada, bu konuşmayı Deniz Kuvvetleri’ne ait bir gemide yapmasının “özel bir anlamı” olduğunu söyleyip, “herhalde herkes açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır” demiş.


“Herkesi” bilmem ama ben anlamadım.

Deniz Kuvvetleri’ndeki bir cuntanın hazırladığı Kafes Planı çıktı geçenlerde ortaya.

Genelkurmay Başkanı herhalde bu “planla” ilgili bir şey söylemek istiyor ama nedense açık konuşamıyor, tehditleri, ona buna akıl öğretmeleri çok net de “cunta konusundaki” tavrı pek bir muğlak.

Ne diyorsun paşa?

Gemiye çıkmak, “bu cuntayı yakalayacağım” anlamına mı geliyor yoksa “cuntalarıma dokundurmam” anlamına mı?

Pek “yakalamaya” hevesli bir hal yok konuşmalarında, savcıları, medyayı “geri çekilmeye” zorladığına göre “cuntaya” yer açmaya çalışıyor gibi gözüküyor.

Başbuğ, “orduya karşı psikolojik savaş” yürütüldüğünü söylüyor ama bana kalırsa esas Genelkurmay Başkanı kendi halkına karşı “psikolojik savaş” yürütüyor.

Bize açıklaması gereken, bu cuntalar konusunda ordunun ne yapacağı.

Bir genelkurmay başkanının görevi de bu zaten.

Medyanın ne yazacağı, savcıların ne yapacağı onu hiç ilgilendirmez, onu ilgilendiren, yönettiği ordunun içinden çıkan cuntalarla, darbe planları.

Nedense oralara dokunmuyor.

O net konuşmuyor ama biz net konuşabiliriz.

Bu cuntaları yakalayacak mısın yoksa bu cuntaları koruyacak mısın?

Darbe planlarını yapanları yakalayacak mısın yoksa bu planları yapanları koruyacak mısın?

Niye bu konuda açıkça konuşmuyorsun?

Cuntalar konusuna değinmekten seni alıkoyan ne?

Başbuğ, “Terör olaylarını Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirmeyi, PKK destekleyicileri, PKK sempatizanları yapabilir. Ancak böyle ilişkilendirmeleri ve bu amaca yönelik imalı konuşmaları siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz, yapmamalıdır. Bizi en çok üzen ve yaralayan noktalardan biri, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bizlere canları emanet edilen Mehmetçikler üzerinden kanlı hesaplar yapabilenlerin olduğunun düşünülmesi, ileri sürülmesi konusudur,” diyor.

Söylediği konu anladığım kadarıyla “33 asker” konusu.

Üç yüz PKK’lının bölgede dolaştığına dair istihbarat raporları bulunduğu halde silahsız askerleri korumasız bir şekilde yola çıkarmanın anlamını anlatsın bize o zaman.

Niye o çocukları korumasız olarak bindirdiniz otobüslere?

Neden o çocukları o otobüslere binmeye zorladınız?

Etrafta PKK’lılar olduğu bilindiği halde neden gerekli önlemleri almadınız?

Emirlere göre o çocukların uçaklarla gönderilmesi gerekiyordu, neden kendi emirlerinize uymadınız?

Neden o çocuklara silahlı eskort vermediniz?

Neden askerî mahkemelerinizden bu “ihmalde” rolü gözüken kimse hakkında bir karar çıkmadı?

Tam hükümetin af ilan edeceği günün öncesinde yaşanan bu olaydan neden şüphelenmeyeceğiz?

33 askerin öldürülmesi Türkiye’nin son on altı yılını etkiledi, barışı engelledi, “PKK’lılar öldürdü” demek hiçbir şeyi açıklamıyor, siz niye onları ölüme attınız?

Bu 33 askerin ölümüyle ilgili bir açıklama yapma zorunda hissetmiyor musunuz kendinizi?

“Terörle Silahlı Kuvvetler’i ilişkilendirmeyi sadece PKK’lılar ve PKK sempatizanları yapabilirmiş” Başbuğ’a göre, PKK’lılardan gelen tehdit mektupları bizi pek “PKK sempatizanı gibi görmediklerini” ortaya koyuyor, şimdi PKK’lı değiliz diye bu 33 askerin hesabını soramayacak mıyız?

TSK’ya “niye o çocukları korumasız gönderdiniz” diye, PKK’ya da “tam barıştan bir gün önce üstelik de ateşkes varken neden o askerleri öldürdünüz” diye sormak bu ülkede barışı isteyen herkesin hakkı.

İki örgütün de bu sorudan nefret ettiğini gelen mektuplardan biliyorum.

1993’te 33 asker olayını, 2009’da Reşadiye baskınını yaşadık, ikisi de “barışın” tam kapısına geldiğimiz sırada oldu.

“Tokat’a PKK militanlarının geldiğini askerî istihbarat niye öğrenemedi, öğrendiyse niye engellemedi” diye sormak da, PKK’ya “bu eylemi şimdi niye yaptın” diye sormak da bu ülkede yaşayan Türklerle Kürtlerin hakkı.

Bu soruları sormayan, sorulmasından hoşlanmayan Türklerle Kürtler olduğunu biliyorum.

Ama bu sorular sorulmadığı için yaşandı birçok acı.

Elinde silahı olanın, “beni sorgulayamazsın” dediği, sorgulayanı tehdit ettiği bir ülke burası ama artık bu soruları soranların sayısı onların engelleyemeyeceği kadar arttı.

Başbuğ kendi insanlarını tehdit etmekten vazgeçsin de bu soruların cevabını versin.

Onun asıl işi bu soruları cevaplandırmak çünkü.

--
Dr. Sivilay Genç

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı,

Ruh ve Sivil Hastalıkları Mütehassısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36679] Devlet Bahçeli, Emine Ayna'nın ortak paydaları

Posted: 18 Dec 2009 06:39 AM PST

Deniz Baykal, Devlet Bahçeli, Emine Ayna’nın ortak paydaları
PKK sıkıyönetimi neden istesin ki diyebilirsiniz? Evet, çok ister. Dönüp geçmişe bir bakın. PKK’nın palazlandığı ve en çok taraftar topladığı tarihler sıkıyönetim yıllarıdır.

Aslına bakarsanız bu üçünün isimleri öyle kolay kolay yan yana gelmez.  Ama bugün bu üçlü ortak bir mutluluğu paylaşıyorlar. O ortak mutluluğun ne olduğunu hemen anlamışsınızdır. Demokratik açılımın bittiğini düşünmeleri.

Emine Ayna gibi şahinlerin ve uzantısı İmralı sakininin demokratik açılımdan hazzetmemelerini anlayabilirim. Çünkü Kürt meselesi varlık sebepleri. Eğer bu problem çözülürse söyleyecekleri hiç bir şey kalmayacak ve varlıkları sorgulanacak.

Peki, ne pahasına? Her iki taraftan da gençlerin ölmesi, anaların ağlaması pahasına.

İyi de Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin derdi ne?

Birincisi mevcut statükoyu ve yasakçı zihniyeti devam ettirmek. Çünkü bu yapı içinde kendilerine yer bulabiliyorlar. İkincisi ise bencil siyasi hırsları. Eğer bu problemi AKP çözerse daha ömrübillah iktidara gelemeyiz düşüncesi.

İşte bu sebeplerle Baykal’da Bahçeli’de, Ayna’da ortalığı germekten geri kalmıyorlar.

Halkın gerilmesi üzerine de şer odakları tabii ki ellerinden gelenleri ardına koymuyorlar. Hazırlanan bu zemini çok iyi değerlendirmek istiyorlar.

Sokakları ateşe vererek halkların birbirine girmesi isteniyor.

PKK ve bazı şer odakları çocukları, gençleri sokağa döküyor, devlet binalarını taşlatıyor, araçlar ateşe veriliyor.

Buna mukabil de halkın tahrik olması bekleniyor ve karşılıklı çatışma isteniyor. 25 yıldır terörle başaramadıklarını demokratik açılım sürecinde başarmak istiyorlar.

Bu çatışmadan bir taşla iki kuş vurmak hedefleri. Birinci kuş halkı birbirine düşman etmek,  ikinci kuş ise olağanüstü hal ve sıkıyönetimi getirmek.

PKK sıkıyönetimi neden istesin ki diyebilirsiniz? Evet, çok ister. Dönüp geçmişe bir bakın. PKK’nın palazlandığı ve en çok taraftar topladığı tarihler sıkıyönetim yıllarıdır.

Demokratik açılım sürecinde biteceğini anlayan PKK ve de cuntacılar şimdi olağanüstü hal ve sıkıyönetime bel bağladılar.

12 Eylül 1980 öncesi sokak çatışmaları ile başlayan sıkıyönetim ve darbe ile biten süreci hepimiz çok iyi biliyoruz. Darbecilerin ‘darbenin olgunlaşmasını’ nasıl beklediklerini de. 

Bugün de böyle bir bekleyiş var. Ama bu beklemeyi ‘aktif bekleyiş’ olarak anlayın.

Artık o eski Türkiye değil artık. O dönemlerin uzantıları artık son dönemlerini yaşıyor.

Millet olarak biz bu oyuna gelmeyiz.

Erkam Tufan Aytav - Haber 7

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36671] Sevgili Sivilay Abla, Geçmişte yaşanmış olayları hatırlatmak düşmanlıkları arttırmaz mı?

Posted: 18 Dec 2009 06:12 AM PST

Soru: Sevgili Sivilay Abla, gazeteniz Kürtlerin yaşadığı kötü olayları sık sık hatırlatan haberler yapıyor. Geçmişte yaşanmış olayları hatırlatmak düşmanlıkları arttırmaz mı? Toplumsal barışa zarar vermez mi? (Leyla Sevcan)

Cevap:
Sevgili Leyla, canı sıkılan bir arkadaşımızı gördüğümüzde ilk söylediğimiz şey nedir? İçini dök, rahatlarsın. Malum, biz psikologların hastalarını koltuğa yatırıp yapmalarını istediği şey çocukluklarına dönmeleridir. Tüm acı çekenler, acı hatıraları olanlar içini dökmedikçe rahatlayamazlar. Konuşulmadık konu, ortaya dökülmedik anı kalmayana kadar buna devam etmeliyiz. Hem Türkler hem Kürtler içlerini tam olarak döktüğünde sorunlarımızı çözmüş olacağız.

--
Dr. Sivilay Genç

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı,

Ruh ve Sivil Hastalıkları Mütehassısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36617] Sevgili Sivilay Abla! Herkeste aynı soru: Nasıl bu hale geldik?

Posted: 18 Dec 2009 06:11 AM PST

Soru: Sevgili Sivilay Abla! Herkeste aynı soru: Nasıl bu hale geldik? Parti kapatma, baskınlar, şehirlerde çatışmalar. Herkes olan bitene provokasyon diyor ama herkes provokasyona geliyor. Nedir bu hal ve nasıl çıkarız? (Polat Kaya)

Cevap:
Sevgili Polat, bir sadistle bir mazoşist gemi kazasından kurutulup bir adaya düşmüş. Adaya düştükleri andan itibaren, sadist deli gibi karşısındaki adama işkence etmek istiyor, mazoşist de kendisine işkence edilmesi için can atıyormuş. Ancak birbirlerinin bu iç konuşmalarından, çarpık ruh hallerinden haberleri yokmuş. İki taraf da birbirini uzun uzun kesmiş, günlerce süren bir sabır ve sinir harbi yaşanmış. Bu psikolojik dayanıklılık savaşında ilk mazoşist çözülmüş. “Ne olur bana işkence et, ben mazoşistim, dayanamıyorum artık” diye yalvarmaya başlamış.

Sadist adam sabretmenin mükâfatını almış. Karşısındaki adamın mazoşist olduğunu öğrenmiş olmanın şaşkınlığı kısa bir süre sonra yerini sadistçe bir gülümsemeye bırakmış ve “Et-miy-ceeeem” demiş.

Bizim mazoşistler de sadistler de ilk dakikadan koyuveriyorlar. Olay budur.

--
Dr. Sivilay Genç

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı,

Ruh ve Sivil Hastalıkları Mütehassısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36672] Sevgili Sivilay Abla! Herkeste aynı soru: Nasıl bu hale geldik?

Posted: 18 Dec 2009 06:11 AM PST

Soru: Sevgili Sivilay Abla! Herkeste aynı soru: Nasıl bu hale geldik? Parti kapatma, baskınlar, şehirlerde çatışmalar. Herkes olan bitene provokasyon diyor ama herkes provokasyona geliyor. Nedir bu hal ve nasıl çıkarız? (Polat Kaya)

Cevap:
Sevgili Polat, bir sadistle bir mazoşist gemi kazasından kurutulup bir adaya düşmüş. Adaya düştükleri andan itibaren, sadist deli gibi karşısındaki adama işkence etmek istiyor, mazoşist de kendisine işkence edilmesi için can atıyormuş. Ancak birbirlerinin bu iç konuşmalarından, çarpık ruh hallerinden haberleri yokmuş. İki taraf da birbirini uzun uzun kesmiş, günlerce süren bir sabır ve sinir harbi yaşanmış. Bu psikolojik dayanıklılık savaşında ilk mazoşist çözülmüş. “Ne olur bana işkence et, ben mazoşistim, dayanamıyorum artık” diye yalvarmaya başlamış.

Sadist adam sabretmenin mükâfatını almış. Karşısındaki adamın mazoşist olduğunu öğrenmiş olmanın şaşkınlığı kısa bir süre sonra yerini sadistçe bir gülümsemeye bırakmış ve “Et-miy-ceeeem” demiş.

Bizim mazoşistler de sadistler de ilk dakikadan koyuveriyorlar. Olay budur.

--
Dr. Sivilay Genç

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı,

Ruh ve Sivil Hastalıkları Mütehassısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36675] Neden TGC Oruç Reis ve Trabzon?

Posted: 18 Dec 2009 06:10 AM PST

Neden TGC Oruç Reis ve Trabzon?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Oruç Reis Fırkateyninde ve Trabzon’da bulunmayı özellikle vurgulayarak yaptığı konuşmanın satır aralarındaki mesajlar neydi? Prof. Dr. Nevzat Tarhan yorumladı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Oruç Reis Fırkateyninde ve Trabzon’da bulunmayı özellikle vurgulayarak yaptığı konuşma kendi içinde çelişkiler taşımaktadır. 

Asimetrik Psikolojik Savaşta davranış dili ile olay dilini okumak ve kullanmak çok önemli ve anlamlıdır.

Görünen anlam olarak güçlü  TCG Oruç Reis fırkateyni ve milliyetçi refleksi hızlı  ve güçlü Trabzon’la ‘Güçlü Ordu Güçlü Millet’ mesajı verildi.

Empatisiz bir konuşma olduğu için birleştirici olamamıştır. Hatta ayrımcılık ve şovenizmi çağrıştırmaktadır.

Diğer örtülü anlamlar ve göze çarpan çelişkiler olarak şunları sıralayabiliriz.

1-Birinci anlamlı bilgi Deniz Kuvvetlerinin Batı Çalışma Grubu gibi siyasete müdahale eylem uygulaması  icracılarının odağı olmasıdır. Bugüne uzanan halen yargılaması  süren cuntacı uzantıların çoğunlukla Denizci olmasına dikkat çekme söz konusudur.

İkinci anlamlı bilgi basın açıklaması için Trabzon gibi milliyetçi duyarlılığın yüksek  olduğu bir yer ve DzKK gemisinin seçilmesidir.

Bu tercihlerden “Biz geçmiş yaptıklarımıza sahip çıkıyoruz” biçiminde darbeci damarın moral kazanması  amacı dikkati çekiyor.

Diğer taraftan da Türk kimliği dışında kimliği kabul etmiyoruz mesajında ısrar devam ediyor. Sanki insanlara haydi daha ne duruyorsunuz tepki verin ikincil anlamı vardı.

Genelkurmay Başkanının bölge vurgusu yaparak ayrımcılık yapması çok tehlikeli olmuştur. Adıyaman veya Malatya’da Kürt kökenli insanların birlikte yaşayarak model oluşturmalarını hiç görmeden Türk ırkçılığını kaşıması hiç çağdaş değildi.

Yargıya baskı  vardı

2- “Adli makamların ihbar mektuplarına ve gizli tanıkların verdikleri ifadelere karşı daha duyarlı  ve daha dikkatli hareket etmeleri gerektiğine işaret ederek, bu gibi durumlarda Türk Silahlı Kuvvetleri ile bilgi teatisi ve iş  birliğinde bulunulmasını, aksi durumlarda kurumlar arası çatışmalara neden olunabileceğini” söyleyerek yargı üzerinde baskı  oluşturulmuştur.

Genelkurmay arşivlerini açmamaktadır ve sivil savcıları karargaha sokmamaktadır. Sadece emir komutası  altındaki savcılara güvendiğini eylemleri ile yansıtan Genelkurmay Başkanı üstüne üstlük ‘çatışma’ gibi bir kelime kullanmıştır.

Yargı  ve TSK çatışabilir diyerek ‘gözdağı verme’  pozisyonu gerçekte ‘doğru yol ve doğru yer’  değildir.

GNK Başkanı suç işlemiştir. Askeri gücün yargıya kamuoyu önünde mesaj vermesi suçtur. Trabzon’da savcıların harekete geçmesi gerekir.

3- Diğer taraftan Sayın Başbuğ’un Reşadiye’de 7 Mehmetçiğimizin şehadeti ile ilgili görev ihmali konusuna hiç değinmemesi ilginçtir. O bölge teröre duyarlı  bölge ve zırhlı taşıyıcıları mevcut olan Jandarma bölgesidir, askerlerimizi korumasız olarak gönderen amirler hakkında neden soruşturma açılmamıştır?

Bunun cevabını bekliyoruz. Ayrıca sivil savcılar konuyu olası kasıt açısından incelemelidir. Ancak kamuoyunun vicdanı böyle rahatlar. Bu şüpheden kurtulmanın başka yolu yoktur.

4- TSK’nın içindeki ‘Darbeci vicdansız’ların temizlenmesi gerekir. Bu konuda nasıl bir işlem başlatıldığı konusunda açıklama yapmadan haklı eleştirilere psikolojik harekat demek algı çarpıklığıdır.

TSK’ya değil TSK içinde yanlış yapanlara eleştiri yapılmazsa hatalar nasıl anlaşılacaktır? İçinde öneri olan eleştirileri “Kendilerine karşı savaş yürüten”  olarak tanımlayan general hata içerisindedir. Dostunu ve düşmanını  karıştırmış demektir.

Yahut bu yazı ve sözleri Asimetrik Psikolojik Harekat olarak değerlendirenler karşı asimetrik savaş  yapıyor demektir. Konuya ‘yandan cevap vermek’ Genelkurmay Başkanının duruşu olmamalıydı.

Sayın Genelkurmay Başkanım,

5- Eğer arşivlerinizi darbeyi araştıran savcılara açmış olsaydınız bu tepkinizde haklıydınız.

Eğer darbe andıçları ile ilgili açık ve net duruş gösterseydiniz haklıydınız.

Eğer bazı darbeci subaylara sahip çıkmasaydınız haklıydınız.

Eğer roketatara boru, adli tıpça onaylanmış metne kağıt parçası demeye devam etmeseydiniz haklıydınız.

Eğer Koç müzesindeki 400 kiloluk dinamitlere görev ihmali diyerek örtbas etmeseydiniz haklıydınız.

Eğer Bingöl’de 33 erin şehit edilmesi olayı ‘Görev ihmali bile yok’ diyerek örtbas edilmeseydi haklıydınız.

Eğer Reşadiye’de 7 şehit askerimizle ilgili görev ihmali olanları TSK’dan uzaklaştırsaydınız haklıydınız.

Eğer Dağlıca’da yaşanan olayda görev ihmali olan subaya ödül vermeseydiniz haklıydınız.

Görev ihmalinde ölen sizin çocuğunuz olsa o subaylara ihtar cezası  ile yetinir miydiniz? Mehmetçiğin kanı  bu kadar ucuz olmamalıydı.

Sayın Başbuğ şimdi bu sorulara cevap vermek yerine ‘Yandan cevap’lar vererek tehdit kokan, denizcilere sahip çıkan konuşmalar yaparak ordumuza olan sevgi ve güveni artıramazsınız.

Bu millet artık baskı, korku ve tehditle yönetilemez bunu halen anlamayan Genelkurmay Başkanı tarihi bir yanılgı içindedir.

Türk toplumunun açıklık ve netlik istemesine karşılık vermek asimetrik psikolojik savaşa verilecek en iyi cevap olmaz mı?

6- Genelkurmay Başkanı toplumun ortak değerlerinden bahsediyor. Ama toplumun yarıdan fazlası  kıyafeti nedeniyle kışlaya giremiyor.

Hangi ortak değerden söz ettiğini açıklamasını bekliyoruz. Bu millet yaldızlı konuşma değil gerçekleri öğrenmek istiyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36686] Bugünden bir dialog ve bir özlü söz

Posted: 18 Dec 2009 05:10 AM PST

Bugun evimin onunde ilginc bir dialog gecti. Size daha once bahsettigim Ali ile H. isimli bayan komsum konusuyorlardı:
Ali: O kadar ugrasiyoruz Gorkem hala gitmiyor apartmandan
H.: 5 vakit namaz kiliyor, namaz kilandan zarar gelmez diyorlar
Ali: O gitsin ben kurban kesecegim.
(KAHKAHALAR)

Ali dedigim kimse bizimle 20 yildir komsu, eskiden hurmetle kendisine "ağabey" derdim. Ama paranin ve gucun insanlari kiskirtmada nasil basarili oldugunu goruyoruz... Medya destekli Selhim, arkadaslari vasitasiyla mahallede biraz para dagitinca iste bunlar bu noktaya geliyor. Oteki komsuma gelince, onlar tasinali 5-6 sene oluyor--cok tanimiyorum ama baslangicta aramiz iyiydi. Sanirim 8 yasindaki cocuguna benim yasadigim durumu izah etmekte zorlandigi icin gecen yaz kotuluk yaptilar (gurultular, kufurler). O zamandan beri durum boyle.

"Hayat, inanc ve mücadeleden ibarettir."
İmam Hüseyin

Saygilarimla,

Gorkem Ates
http://www.gorkemates.com

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36676] ÖKSÜRÜĞE KARŞI DOĞAL ÇAM VE ÇİÇEK BALI TÜKETİN...

Posted: 18 Dec 2009 01:13 AM PST

[anadoluhaber:36666] DOMUZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN HARNUP PEKMEZİMİZİ TÜKETİN !!!

Posted: 18 Dec 2009 12:18 AM PST

KEÇİBOYNUZU PEKMEZİ NEDİR?

Anadolu'da bazı yörelerde harnup olarak da bilinir.
Yeryüzünün en eski bitkilerinden olup anavatanı olarak Güney Anadolu, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Fas, Tunus, Cezayir, Filistin ve Libya olup
memleketimizde, Antalya, Mersin, Silifke, Datça dolaylarında yaklaşık 1500 km2lik sahil şeridinde doğal olarak yetişmektedir.



Keçiboynuzu, yetişmeye başladığı ilk 15 yıl meyve vermeyen bir bitkidir. Meyveleri ilk başlarda yeşil olup, olgunlaştıkça kahverengileşen ve tam olgunlaşınca parlak kahverengi renk alır.

Keçiboynuzunun en büyük özelliği nefes darlığına ve vücudun direnç kazanmasına  karşı oldukça etkili olmasıdır.

Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmamaktadır.

Bu etkin madde aynı zamanda bazı alerjik astım rahatsızlıklarında öylesine etkilidir ki;
derhal sonuç almak mümkün olabilmektedir.

Ayrıca alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir .

Keçiboynuzunun içerdiğigallik asit insan sağlığı üzerinde öylesine çok yönlü özellikleri olan bir maddedir ki,

Bu özelliklerinden bazıları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.


analgesicAğrı kesici

AntiallergenicAlerjiye karşı

AntiasthmaticAstıma karşı

AntibacterialBakteri yok edici

AntibronchiticBronşite karşı

AnticancerKansere karşı

AntihepatotoxicKaraciğeri toksinden arındırıcı

AntioksidantSerbest radikalleri yok edici

ImmunostimulantBağışıklık sistemini güçlendirici

AntiviralMikroplara karşı

AntisepticAntiseptik

Cancer-preventiveKansere karşı koruyucu

AntinitrosaminicNitrozamin yok edici

BronchodilatorBronş genişletici AntipolioÇocuk felçine karşı

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi gallik asit çok yönlü bir maddedir.

Bu maddenin belirtilen bu özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan promotor maddelerdir.


Akciğer ödemine karşı keçiboynuzu pekmezi desteği bulunmaz bir imkandır.

Balgam söktürücü gücü ve astım a karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır. Gribal enfeksiyonlara karşı vücudu korur.

Sigara içenler keçiboynuzu pekmezine  başladıktan bir iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.

Keçiboynuzu pekmezi, insanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini%90 oranında önleme gücüne sahiptir.
Özellikle sigara içen insanlarda akciğer kanserine yakalanma riskinin ne kadar yüksek olduğu,
bu konuyla ilgili hemen her klinik deneyde ortaya konmaktadır.

Keçiboynuzu pekmezi akciğer kanserini önleyen mükemmel bir pekmezdir.

 
 Keçiboynuzu pekmezinde  kolestrol bulunmaması ayrı bir avantajdır.

Kaffein ve theobromine içermediği içinde tansiyon problemi olanların rahatlıkla kullanabilecekleri bir bitkidir.

Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir.
Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı (Kemik Erimesi) olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir destekleyicidir. --------

 

 

KEÇİBOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ

Faydaları:

* Gribal enfeksiyonlara karşı vücudu korur, Direnç kazandırır.

*Kalsiyum bakımından çok zengindir (sütün 3 katı)

*İçindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kemik erimesine ve kansızlığa iyi gelir

* Balgam söktürür,göğsü yumuşatır,bronşları açar, sigara tiryakileri için faydalıdır ve nefes darlığına oldukça etkilidir.

(Alerjik nefes darlığı çekenlere ısrarla keçiboynuzu pekmezi tavsiye edilir.)

*Yüksek ham selüloz etkisi ile bağırsak rahatsızlıklarına ve gastrite etkilidir.

Mide ve bağırsak gazlarını dışarı atarak mide şişkinliğini giderir .

Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler.

Mideye kuvvet verir.

*Yüksek mineral ve vitamin içeriği ile de diş ve diş etleri üzerinde çok olumlu etkileri vardır.

* Yüksek doğal şekerler , zengin mineraller (özellikle çinko) ve vitaminler (A , B , B2, B3, D) içeriği dolayısıyla doğal güç ve besin kaynağıdır.

*Yüksek sodyum ve potasyum içeriği sayesinde tansiyon, karaciğer ve akciğer üzerine çok yaralı etkileri bulunmaktadır.

Kanın zehirli maddelerini temizler.

*İnsanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir.

*Kalbe faydalıdır, kalp çarpıntısını önler*İnsan vücuduna giren radyasyonu dışarı atar

 

Üretimini yaptığımız keçiboynuzu (harnup) pekmezi ve diğer pekmez çeşitlerimiz %100 doğal olup ilave şeker vb hiçbir katkı maddesi içermemektedir.

 

Herkese sağlıklı bir hayat dilerken, sağlık mutluluk ve esenlikler temenni ederiz.

 

www.zilepekmezi.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.