Bazı organizasyonlar, başarılı olmaları halinde, başarısız olmalarından daha çok zararlı olabilirler. Bunların başında Batı tipi kalkınma gelir. Bu işler emperyalizm, savaş ve öldürücü dahili buhranlar üreten kapitalizm, ister halkına işkence uygulayan , üçüncü dünyayı sömüren ve korkunç bir silahlanma ve nüfuz yarışına giren sosyalizm tarafından ifade edilsin, fark etmez. (Roger Garaudy)
AB-D müzakereleri çerçevesinde Tarım sürecinde ‘Tarım Üzerine Tartışma konulu toplantıda Ank.Milletvekili Prof.Dr. Yakup Kepenek; Gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere ‘Siz Tarımsal Üretim Yapın, Sanayileşmeyi bize bırakın’ yaklaşımının artık değiştiğini ve ‘tarımsal üretimi de biz yaparız, siz bizden daha düşük fiyata alırsınız’ şeklinde bir yaklaşım ortaya koyduğunu belirtiyor. DTÖ (dünya ticaret örgütü) çerçevesinde, tarım ürünleri ticaretinin serbestleşmesinin gündeme geldiğini ve buna en çok ABD,AB ve Japonya’nın karşı çıktığını ekliyor.
20.yy’da Dünya Ekonomisine yön veren ÇOKULUSLU PETROL ŞİRKETLERİ’ ydı, 21.yy ‘da ise yön veren ÇOKULUSLU TARIM ŞİRKETLERİ. Bu şirketler ABD, IMF, DTÖ, Dünya Bankası aracılığıyla faliyetlerini arttırdı. Dünya pazarını ele geçirdiler.
Afrika başta olmak üzere, birçok ülke bu Şirketlerin Yanlış Tarım Politikaları yüzünden kuraklık ve açlığa teslim edildi. Bu şirketler ülkelerin doğal kaynaklarını tüketip, açlığa mahkum ettikten sonra, BM aracılığı ile yardımlarda bulunarak günah çıkarttı..
Türkiye’deki bir çok holding Bu ÇOKULUSLU ŞİRKETLERİN Taşeronluğunu yapıyor. Ortaklıkta bulunan Türkiye’deki holdingler ürünleri sadece iç piyasaya sürebildikleri gibi, bu ürünlerin sadece ambalaj ve dağıtım işine bakıyorlar.
Uluslararası sermayenin Türkiye'de gıda piyasasına girişi 1950'li yıllarda başladı. Unilever bitkisel yağ üretimine, Coca Cola alkolsüz içecek üretimine girdi. 1980'den sonra gıda ithalatı 6 kat arttı. 1990'ların başında özelleştirme kapsamına alınan SEK'e ait işletmeler 1993-98, YEMSAN'a ait işletmeler 1993-95, EBK'ye ait kombinalar ise 1995-2000 yılları arasında özelleştirildi. Bu işletmeler arsa bedellerinin altında kalan fiyatlarla Koç, Tekfen, Tikveşli, Aytaç'a satıldı. 1987-98 yılları arasında yabancı şirketler ile yabancı ortaklı yerli şirketlerin sayısında önemli bir yükselme oldu. Yabancı sermayeli kuruluş sayısı tarımda 32'den 65'e, gıda işleme sektöründe 38'den 139'a yükseldi.
Sabancı, Koç, Yaşar, Tefken çok uluslu şirketlerle ortaklığa giderek, et, süt ve sütlü ürünler, gıda paketlemesi, sebze ve meyve işlenmesi ve dondurulması, çay, tam ve hazır gıda üretimi, gıda pazarlaması ve perakendeciliği alanlarında etkin oldular.
Marsa (Sabancı)-Kraft Jabobs Suchard (Philip Morris), Sabancı-Danone –Carrefour, Koç-Sodial,Doğuş-Lamb-Weston, Filiz (Doğuş)-Barilla, Piyale-Dr. Oetker,Yaşar-Yadex,Calsberg-Türk Tuborg,Köy-Tür-Dutch Development Bank,Ülker – Cargill şirketler ile ortaklık gerçekleştirdiler.
Unilever-Unilever-İş (% 75) –Komili, Bestfoods (Unilever)-Bozkurt Helva » Henkel-Turyağ Henkel (Çukurova),Coca-Cola-Schwepps (Çukurova), Nestle-Mis Süt (Tekfen), Citibank-Merko Gıda (yüzde 25), Danonesa (Sabancı)-Tikveşli-Birtat, Koç-SEK (yüzde 72)-Pastavilla- Tat Konserve (yüzde 17.3), Bayındır-Sagra satın aldı.
75 ülkedeki 500'ü aşkın şirketiyle dünyanın tüketim malları üreten en büyük çokuluslu şirketlerinden birisi olan Unilever, Türkiye'de çay üretiminin özel sektöre açılmasıyla Lipton ile iç piyasaya girdi. İlk olarak Pazar'da (Rize) Dosan Şirketi tarafından kurulan fabrikasıyla üretime geçti. Türkiye'nin en köklü ve büyük gıda şirketlerinden Komili'yi 2000 yılında satın alarak zeytinyağı üretimine başladı. Unilever, Komili'nin ardından 2001'de Rize'deki Dosan Konserveyi de bünyesine kattı.
Sabancı Holding bitkisel yağ üretimine 1946 yılında Toroslar AŞ ile başladı. Bu şirket 1973'te Marsa AŞ adını aldı. Marsa, 1993 yılında Philip Morris'in bağlı kuruluşu olan Kraft Foods International ile ortaklık kurmuş ve faaliyetlerini genişleterek kahve, çikolata ve toz içecekleri de ürün yelpazesine dahil etti. Sabancı 1997 yılında sütlü ürünler konusunda dünyanın önemli kuruluşlarından Danone ile kurduğu ortak girişim Danonesa ile piyasaya girdi. Danonesa 1998 yılında Tikveş-li'yi, 1999'da Ankara'da faaliyet gösteren Birtat firmasını satın aldı.
Nestle' Mis Süt'ü taşeron olarak kullandı. 1867 yılında İsviçre'de başlayan Nestle serüveni, bugün dünya ölçeğinde tanınan bir markaya dönüştü. Bugün İsviçre Vevey'de, dünyadaki 200 kadar şirketin etkinliklerini kontrol eden 3 Nestle şirketi bulunuyor. Nestle, 2000 yılında yaklaşık 51 milyar doları bulan cirosu, 3 bin çeşidi bulan ürünü, dünyanın 81 ülkesinde 224 bin çalışanı ile coğrafi yayılım bakımından da dünyanın en büyük gıda şirketlerinden biri oldu. Cargill şirketi ise hububat ve yağlı tohum ticaretiyle piyasaya girdi, En son Ülker'in Pendikteki fabrikasına ortak oldu.
Yukardaki bilgilerin ışığında, Türkiye çoktan AB-D ye girmişte bizim haberimiz yokmuş diyebiliriz. Devletçilik ilkesinin yarattığı burjuva sınıfı, sınıf çıkarları uğruna (bu şirketlerin 2002-2009 arasındaki yıllık ciro artışlarına herkesin dikkat etmesi gerekir) bir ülkenin kaynaklarının uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesinde ve Batıya Mahkum edilmesindeki en büyük AKTÖR! Devlet koruması altında uluslararası sermaye ile işbirliği içinde olan bu holdinglerin Batıcı ekonomi anlayışının, SÖMÜRGELEŞME yolundaki ilerleyişi bir DEVLET İHANETİ değimlidir? İktidarın Holdingler yönetiminde olduğunun gerçeği değil midir? Hem kendi kaynaklarımızı hem de işgücümüzü YABANCI YATIRIMCILARA PEŞKEŞ ÇEKEN, yıllık cirolarını 4-5 kat katlayan BU FİRMALARIN TİCARET ADI ALTINDA ÜLKELERİNE İHANET ETMEDİKLERİNİ KİM SÖYLEYEBİLİR. DEMEK OLUYOR Kİ, İLK EVVEL BU ŞİRKETLERİN KAPATILMASI İLE İŞGALCİ GÜÇLERİN BİR AYAĞINI BU ÜLKEDEN KESEBİLİRİZ.
Bu şirketlerin tüm ürünlerine BOYKOT çağrısı yapıyorum, Halkın gücüyle bu şirketleri kapatalım.
Sömürücü güçlerin öncü liderleri olan bu firmalara HALKIN DESTEĞİNİ KESELİM..!
AB-D ye içerden bu firmalardan aldığımız her ürünle biraz daha destek ve güç verdiğimizi unutmayalım.
Bütün AB-D karşıtları olan grup ve kuruluşları bu konuda ciddi adımlar atmaya DAVET
EDİYORUM!
Batı kaynaklı bu projeye dur diyorum..!
Hiç kimsenin, midesinde ve üstünde AB-D ürünlerini taşıyarak, AB-D karşıtı olamayacağını en az onlar kadar BU ÜLKEYE İHANET ETTİKLERİNİ bilmelerini istiyorum.
Bedenimizin ve emeğimizin üzerinden saltanatlaşan Burjuvaya emperyalistlerin uşaklarına, kapitalizmin kaynağı ve sizlere köle olmayı RED ediyorum.!!!
--
Nazlı Güral
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.