ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ |
- [anadoluhaber:37325] FACEBOOK SAYFAMIZA DAVETLİSİNİZ!
- [anadoluhaber:37319] KURAN MUCİZELERİ
- [anadoluhaber:37323] HAC
- [anadoluhaber:37308] KIYAMET
- [anadoluhaber:37315] CENNET CEHENNEM
- [anadoluhaber:37305] ÜLSER TEDAVİSİ İÇİN KAPARİ TÜKETİN !!!
- [anadoluhaber:37313] HATTI MÜDAFAA YOKTUR… SATHI MÜDAFAA VARDIR!../www.soruyusormak.com
- [anadoluhaber:37314] Enerji devleri Karadeniz için anlaştı
- TÜRKİYE'deki ''İSRAİL ÜSSÜ'' ÇALIŞIYOR MU?
- [anadoluhaber:37324] KIYMETLİ ARKADAŞLAR ÇETKODER BUGÜN ZAMLARI KINADI VE ÇOK GÖRKEMLİ PROTESTO YAPTI
- Domuz gribiyle ilgili şok iddia: "Domuz gribi, ilaç firmalarının başlattığı sahte bir salgındır"
- [anadoluhaber:37321] Selamünaleyküm diyen ADD sekreteri neyi gösteriyor ?
- [anadoluhaber:37311] UĞUR MUMCU'NUN OĞLU LİBOŞ OLMUŞ!
- [anadoluhaber:37310] Onlar çetelerle görüşüyor biz Genelkurmayımızla
- [anadoluhaber:37312] Arınç: Kılıçdaroğlu benim dengim değil!
- [anadoluhaber:37309] Ankara'dan İsrail'e 'Haddinizi bilin' mesajı
- [anadoluhaber:37316] GECE - GÜNDÜZ
- [anadoluhaber:37317] İDEALİST OLMANIN ANOTOMİSİ... /www.soruyusormak.com
- [anadoluhaber:37318] Kuzey Irak Yönetimi, tank ve helikopter alıyor
- [anadoluhaber:37307] ANEMİ (KANSIZLIK) TEDAVİSİ İÇİN HARNUP PEKMEZİ TÜKETİN !!!
- [anadoluhaber:37320] Çaresiz, Kimsesiz, Beklenti İçerisinde Olan İnsanların Ruhları ve Onlar yazan: Mersinden Burak CANLI
- [anadoluhaber:37284] Papaz Oluyorsa Marangoz da Olur
- [anadoluhaber:37285] KOZMİK BÜRONUN GÖSTERECEĞİ GERÇEKLER
- [anadoluhaber:37293] ŞARTLI ARAMA...
- [anadoluhaber:37289] Askerlerin (rütbesi ne olursa olsun) suç işleme hürriyeti yoktur, olmamalıdır...
[anadoluhaber:37325] FACEBOOK SAYFAMIZA DAVETLİSİNİZ! Posted: 13 Jan 2010 01:39 AM PST --------------------------------------------------------- "HAKİKATİN HATIRI ,DOSTUN HATIRINDAN ÜSTÜNDÜR" (HZ ALİ ra.) | |||||||
[anadoluhaber:37319] KURAN MUCİZELERİ Posted: 13 Jan 2010 12:49 AM PST KURAN MUCİZELERİ Mânevi ve ilmi yorumları ile (en büyük yanlışımız olan) Kuran-ı Kerim'i mezarlık kitabı anlayışından çıkarıp, Sırrı Muhammedi cereyanından sunarak Kuran'ı seziş ufkumuzu genişleten, Yüce Aşknâmeyi gönüllerimizin hakikat mekânına sunan Onk. Dr. Haluk Nurbaki; bu sohbeti ile Yüce Kitabımızın ilmi gerçeklerini zihin idrakimize açıyor. Sohbeti dinlemek için » http://tv.haluknurbaki.net/sohbet.asp?id=67 -- █ NURBAKİ ÇALIŞMA GRUBU » www.nurbaki.org ■ Haluk Nurbaki, O'na Dair Ne Varsa » http://www.haluknurbaki.net | Kendi Sesi, Kendi Soluğu ile Kutsal Mücadelesi (Hazırlanıyor) ■ Haluk Nurbaki WebTv » http://tv.haluknurbaki.net | Gönlün Sevgiye Bakan Yüzü (Yayında) ■ www.haluknurbaki.org & www.nurbakihoca.com (Yönlendirme Adresleri) | |||||||
Posted: 13 Jan 2010 12:48 AM PST HAC İslam aleminin en önemli ibadetlerinden HAC'ın usülleri, hac vazifesinin sebepleri, mânevi hikmetleri hususunda Onk. Dr. Haluk Nurbaki'nin mâna sohbeti. Sohbeti dinlemek için » http://tv.haluknurbaki.net/sohbet.asp?id=66 -- █ NURBAKİ ÇALIŞMA GRUBU » www.nurbaki.org ■ Haluk Nurbaki, O'na Dair Ne Varsa » http://www.haluknurbaki.net | Kendi Sesi, Kendi Soluğu ile Kutsal Mücadelesi (Hazırlanıyor) ■ Haluk Nurbaki WebTv » http://tv.haluknurbaki.net | Gönlün Sevgiye Bakan Yüzü (Yayında) ■ www.haluknurbaki.org & www.nurbakihoca.com (Yönlendirme Adresleri) | |||||||
Posted: 13 Jan 2010 12:42 AM PST KIYAMET Kalkıp da bir insanın herhangi bir sahada, bilimde biraz sivrilmiş olması onun Mehdi olmasını gerektirmez. «Bunlara çok dikkat etmek lazım, hassas noktalar diye arz ediyorum.»... «Mesafeli çağlar gelecektir» ki bu çağlardan bir tanesi "inananların altın çağı" anlamına gelen, içinde bulunduğumuz çağdır. Aşağı yukarı 1980 de başlayıp takriben 2020 veya 2010 yılına kadar süreceği tahmin edilen, inananların bir altın çağıdır. Onun için kıyamet belirtilerini, şu dile getirdiğim bölümü içerisinde kıyameti, bunu hatırınızdan hiç çıkarmayınız ki, Sure-i Duha'nın emrettiği parlak, "leyli secâ" da, yani çok karanlık zulmet bir devrinde yeniden İslam güneşinin parlaması olayı, şu içinde yaşadığımız çağın zaman dilimine aittir. Ki, bu inşallah 2010, 2020 yılına kadar tahmin ediliyor süreceği… Bu devirde böyle bir kıyamet beklemek mümkün değildir. Çünkü kıyametin genel motifine, genel yapısına, Efendimiz'in temel tanımlarına ters düşer. Sohbeti dinlemek için » http://tv.haluknurbaki.net/sohbet.asp?id=64 -- █ NURBAKİ ÇALIŞMA GRUBU » www.nurbaki.org ■ Haluk Nurbaki, O'na Dair Ne Varsa » http://www.haluknurbaki.net | Kendi Sesi, Kendi Soluğu ile Kutsal Mücadelesi (Hazırlanıyor) ■ Haluk Nurbaki WebTv » http://tv.haluknurbaki.net | Gönlün Sevgiye Bakan Yüzü (Yayında) ■ www.haluknurbaki.org & www.nurbakihoca.com (Yönlendirme Adresleri) | |||||||
[anadoluhaber:37315] CENNET CEHENNEM Posted: 13 Jan 2010 12:38 AM PST CENNET CEHENNEM Cennetin ve Cehenemin yapısını, bu mekânların varlığına iman konusunda Sayın Onk. Dr. Haluk Nurbaki'nin ilmi, hadisler ve Kur'an yorumları ile özel olarak yaptığı gönülleri aydınlatan mânâ sohbeti. * Cennet nasıl bir yerdir? * Cehennem neden yaratılacaktır? * Cennet ve Cehanneme iman nedir? * / Sohbeti dinlemek için » http://tv.haluknurbaki.net/sohbet.asp?id=65 -- █ NURBAKİ ÇALIŞMA GRUBU » www.nurbaki.org ■ Haluk Nurbaki, O'na Dair Ne Varsa » http://www.haluknurbaki.net | Kendi Sesi, Kendi Soluğu ile Kutsal Mücadelesi (Hazırlanıyor) ■ Haluk Nurbaki WebTv » http://tv.haluknurbaki.net | Gönlün Sevgiye Bakan Yüzü (Yayında) ■ www.haluknurbaki.org & www.nurbakihoca.com (Yönlendirme Adresleri) | |||||||
[anadoluhaber:37305] ÜLSER TEDAVİSİ İÇİN KAPARİ TÜKETİN !!! Posted: 13 Jan 2010 12:33 AM PST Prof.Dr.Ahmet.Maranki'den bu günlerde adını çok duyduğumuz kapari halk arasında gebere otu olarak bilinmektedir ;özellikle kanser hastalarıın tronbosit oluşumunda çok etkilidir. Prof.Dr Ahmet Maranki’nin yaptığı bilimsel çalışmalar sonucunda Kapari bitkisinin faydaları şöyle sıralanabilir; Kaparinin Faydaları; -Ağrı kesici özelliği vardır.
www.zilepekmezi.com Web sitemizden satışını yaptığımız %100 doğal ve katkısız ürünleri tüketmenizi önerirken sağlıklık bir hayat geçirmenizi temenni ederiz. doğal ürünler online satış sitesi | |||||||
[anadoluhaber:37313] HATTI MÜDAFAA YOKTUR… SATHI MÜDAFAA VARDIR!../www.soruyusormak.com Posted: 13 Jan 2010 12:15 AM PST Yaşanan siyasi gelişmeler, olağan olmaktan oldukça uzakta kaldı... Demirel, - Bu işin arkasında bir organizasyon var, diyor... Baykal; - Ortada darbeci bir muhalefet yok... Komplocu bir Hükümet var, diyor... Eskinin ünlü İçişleri Bakanı Tantan; - Süleymaniye'de Türk askerinin başına geçirilen çuval ile... Ankara'da bileklerine kelepçe geçirilen subaylar arasında büyük bir fark yoktur. TSK savunma halindedir. Türk milletine karşı bir program uygulanmaktadır, diyor... Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın baş raportörü olan zatı muhterem [açık açık]; - AKP kendi yargısını yaratmalıdır, diyebiliyor... Sincan Ağır Ceza Mahkemesi başkanı; - Hukuk dışı dinlemelerin ortaya çıkmasını sağlayabilmek amacı ile Telekomünikasyon merkezi için inceleme kararı veriyoruz; Adalet Bakanlığı bizim için müfettişler gönderiyor... Ama, Devlet'in en gizli odaları aranıyor... Kimsede "tık" yok, diyor... Ve sonra da ilave ediyor: - Bir çok hakim ve savcı hakkında yüzlerce şikayet var... Ancak, ivedilikle ve sadece bizim üzerimize geliniyor, diye isyan ediyor... Evet... Bu gelişmeler olağan değildir... Bu sözler boşuna edilmemektedir. Ayrıca bu sözleri sokaktaki adam da etmemektedir. Bir yanda ömrünü politikaya vermiş, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış, darbeler görmüş, Zincirbozanlardan geçmiş siyaset ustaları var... Öte yanda, yine yıllarını siyaset içinde harmanlamış ana muhalefet partisinin lideri, bir diğer yanda polis şefi olarak ün yapmış, ömrü istihbarat iş ve işlemleri içinde geçmiş, içişleri bakanlığı yapmış ünlü bir Tantan... Sonra "yandaş" yargının, yandaş yargı kurulmalıdır fetvası ve namuslu bir Cumhuriyet yargıcının hukuksuzluğa olan isyanı... Öte yanda ise, basit bir kroki mesnet yapılarak günlerdir Devlet'in en gizli sırlarının hallaç pamuğu gibi atılması "vakıa"sı... Evet... Bu bir "vakıa"dır! Evet... Bu bir hukuk faciasıdır! Evet... Bu Türkiye'de Anayasal düzenin, hukuka olan güvenin, yargı bağımsızlığının, özüne dokunulamaması gereken özgürlüklerin iğdiş edilmesi... Ve neredeyse kerpeten kullanılarak, çivisinin çıkartılması eylemidir!.. Türkiye'de her gün olağanüstü şeyler olmaktadır. Türkiye, her gün biraz daha karanlık bir koridora doğru sürüklenmektedir. Türkiye, her vurulan darbe sonrasında biraz daha emperyalizmin pençesine düşürülmekte... Ve azıcık daha taşeronluk işlevini üstlenmektedir! Bu gidiş normal değildir... Olağan değildir! Sapılan yolun sonu bu ülke için altından kalkılamaz risklerle doludur. Türkiye Ortadoğu'nun ateş dolu karmaşası içine Batılı emperyalistlerin çıkarlarının karakolu olarak sürülmektedir. Türkiye, Amerikan emperyalizminin menfaatleri doğrultusunda İran'a doğru kışkırtılmaktadır. Türkiye, Kıbrıs politikası ve Batı hudutlarının güvenliğini zedeleyecek politikalarının içine her gün biraz da itelenmektedir. Bu sürüklenme, kışkırtılma ve itelenmelerin hiç birisinde Türkiye'nin bir çıkarı ya da savunma refleksi yer almamaktadır. Türkiye'nin dış politikası, kendi çıkarları doğrultusunda değil; yabancıların stratejileri yönünde oluşturulmaktadır. Türk dış politikasının bu yönde ve bu nitelikte oluşturulabilmesi için gerekli olan etkin güç ise, Türkiye'nin iç politikasını da dilediğini şekillendirebilmekte ve istediği ölçülere uygun olarak yapılandırabilmektedir... Türkiye haritasının [görünür] koordinatları, işte bu unsurlardan oluşmaktadır. Türkiye'nin milli çıkarlarının savunulması ise, [zorunlu olarak] işte yine bu aynı koordinatlardan hareket edilerek örgütlenecek ve zafere ulaştırılacaktır!... Çünkü, "hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır!.." - Ve bu satıh da, bütün vatan toprağıdır!.. | |||||||
[anadoluhaber:37314] Enerji devleri Karadeniz için anlaştı Posted: 12 Jan 2010 11:36 PM PST Enerji devleri Karadeniz için anlaştı
Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin. | |||||||
TÜRKİYE'deki ''İSRAİL ÜSSÜ'' ÇALIŞIYOR MU? Posted: 12 Jan 2010 08:57 PM PST
__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4762 (20100111) __________ The message was checked by ESET Smart Security. http://www.eset.com __________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4762 (20100111) __________ The message was checked by ESET Smart Security. http://www.eset.com | |||||||
Posted: 12 Jan 2010 01:41 PM PST BAKIN ÇETKODERİN KEFENLİ, AMPULLÜ, ÇANLI VE HAVLULU PROTESTO HABERİ | |||||||
Domuz gribiyle ilgili şok iddia: "Domuz gribi, ilaç firmalarının başlattığı sahte bir salgındır" Posted: 12 Jan 2010 11:35 AM PST
__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4762 (20100111) __________ The message was checked by ESET Smart Security. http://www.eset.com | |||||||
[anadoluhaber:37321] Selamünaleyküm diyen ADD sekreteri neyi gösteriyor ? Posted: 12 Jan 2010 10:37 AM PST Bak şu Dünya'nın işine !.... Dünya değişiyor, alem başkalaşıyor.. Bu arada insanlar da gelişiyor, farklılaşıyor.. Geçmiş yıllarda Bülent Ecevit MÜSİAD' DA bir konferans vermişti. Söylediklerini Müsiad Üyelerinden ileriydi. Salon her cümleden sonra alkıştan yıkılıyordu. Sıra sorulara geldiğinde ben de bir soru gönderdim: "Sayın Ecevit, Dünya değişiyor, insanlar farklılaşıyor. Bugün gördük ki, siz de değişmişsiniz. Bu sebepledir ki, 1975 de Gerede'de size taş atan ellerimiz bugün sizi alkışlamaktan kızardı. Bu değişikliği, Abdülhamit Han Hazretlerinin huzur hocası olan dediniz Şükrü Efendiye mi, yoksa zamana mı borçluyuz." mealinde sormuştum.. Verdiği cevabı http://muzafferdeligoz.blogcu.com/Bulent+Ecevit__e+sorumuz sitesinde okuyabilirsiniz. Tayyip Erdoğan "değiştim" dediği zaman da çok kişi aynı şekilde şaşırmış, inanmamıştı. Şimdi ben aşağıdaki maili okuyunca; devrin değiştiğine, insanların geliştiğine kesin olarak inandım. Atatürkçü Düşünce Derneği Münih sekreteri Murat Taşdanoğlu'nun mailine Selamunaleykum diye başlaması bunu göstermiyor mu ? Ülkemiz için ümitvar olabiliriz. Sivrilikler aşınıyor, normal hale geliyor. Ne kadar sevinsek yeridir diye düşünüyorum. Selamlar.. Muzaffer Deligöz -----Original Message----- Selamunaleykum Çalışmalarınızda başarılar diler, Saygı ve selamlarımı iletirim... Murat Taşdanoğlu Atatürkçü Düşünce Derneği Münih sekreteri Münih/ Almanya tasdanoglu@yahoo.de Tel.: 0175 2485728 __________________________________________________ | |||||||
[anadoluhaber:37311] UĞUR MUMCU'NUN OĞLU LİBOŞ OLMUŞ! Posted: 12 Jan 2010 09:21 AM PST UĞUR MUMCU'NUN OĞLU LİBOŞ OLMUŞ! T24 - Ahmet Kekeç, Star gazetesindeki köşesinde, 17 yıl önce öldürülen Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu'nun açıklamalarını değerlendirdi. Kekeç, www.t24.com.tr için Selin Ongun'un sorularını yanıtlayan Özgür Mumcu'nun sözlerinden yola çıkarak Türkiye'deki “liberalizm” algısını da eleştirdi.
İkincisi, hazır kalıp yargıların ve ezber bilgilerin adamı değil. Üçüncüsü, hakkaniyet sahibi... Dördüncüsü de şu olsun: Evet, Uğur Mumcu’nun oğlu... Bunun gururu her evlada nasip olmaz...”
Bir “istihfaf” çabası içinde değilim. “Uğur Mumcu’nun oğlu” ifadesini de, “liboş” yakıştırmasını da küçültücü bulurum.
Böyledir.
Röportajı yapan kişi, Selin Ongun... Evet, yine o gazeteci. Selin Ongun, çok iyi bir iş yapmış, Birgün gazetesi yazarı Özgür Mumcu’yu konuşturmuş.
Fena da olmamış hani... Yakışmış.
Evet, Uğur Mumcu’nun oğlu... Bunun gururu her evlada nasip olmaz. Ama bunun da ötesinde düşünen, araştıran, bilgi ve muhakemeyle hareket eden, ismi de “Özgür Mumcu” olan bir entelektüel... Bunun güveniyle konuşuyor ve doğru şeyler söylüyor.
Hem Murat Belge’ye, hem bu satırların yazarına hak vereceksiniz... | |||||||
[anadoluhaber:37310] Onlar çetelerle görüşüyor biz Genelkurmayımızla Posted: 12 Jan 2010 09:19 AM PST Onlar çetelerle görüşüyor biz Genelkurmayımızla T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı ile yaptıkları görüşmeleri eleştiren muhalefete sert çıktı ve "Onlar çeteyle, mafyayla avukatları vasıtasıyla görüşüyor, biz Genelkurmayımızla. Farkımız bu" dedi. Erdoğan, "Niye rahatsız oluyorsun? 3, 5, 10 kez görüşürüm. Sana ne" diye konuştu Partisinin grup toplantısında CHP'yi sert bir dille eleştiren Başbakan Erdoğan, muhalefetin yapay gündemler yaratarak kurumları yıprattığını belirterek, şöyle konuştu: "Genelkurmay Başkanı ile 10 gün içinde 2 kez görüşmemiz ana muhalefeti rahatsız ediyor. Niye rahatsız oluyorsun? 3, 5, 10 kez görüşürüm. Sana ne. Böyle saçmalık olur mu? Bunlar demokrasilerde olur mu diyor? Sen demokrasiyi tanımıyorsun ki. Asıl demokrasilerde olur. Onlar çeteyle, mafyayla avukatları vasıtasıyla görüşüyor, biz de Genelkurmayımızla. Bizim farkımız bu" | |||||||
[anadoluhaber:37312] Arınç: Kılıçdaroğlu benim dengim değil! Posted: 12 Jan 2010 09:18 AM PST Arınç: Kılıçdaroğlu benim dengim değil! T24- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç TBMM’de CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun düello teklifine yanıt verdi: Kılıçdaroğlu dengim değil. Onunla düelloya girmem.... Parlamento Muhabirleri Derneği'nde basın toplantısı düzenleyen Arınç şunları söyledi: Bir hakime kargoyla 8 mermi gönderildiği gazetelerde yer aldı. Gazeteci arkadaşlarım ne düşündüğümü sordular. Ben de bunun vahim bir olay olduğunu, savcılığın olayı soruşturacağını söyledim ama bir şey daha ekledim: Biz yargı sürecinde bu konulara fazla girmemiştik. Ama bazı siyasiler işi sulandırmak için çok garip cümleler kullandılar. Ben kendi düşüncemi fade ettikten soran ''Sayın Baykal ve Kılıçdaroğlu’na da filan kişiye sorun ne diyecekler'' dedim.
Sayın Baykal, kozmik odadaki aramayla ilgili olarak bakın 'kozmik patates çıktı' demişti. Ben de ona nazire olarak 'bu mermiler de çikolata' demiştim.
Gazeteci arkadaşlar Sayın Baykal’a sordular. Kendisinden beklenmedik bir şey söyledi ve ''Bu çop ciddi bir konudur. Üzerine gidilmelidir'' dedi. Sayın Kılıçdaroğlu’na mermileri sormuştum o ise beni komik bulduğunu söylemişti. Ben ona mizah olarak gördüğü bu konuyu sormuştum ona cevap vermemişti.
DÜELLO YAPMAM Kılıçdaroğlu düello sorusuna 'yaparım' demiş siz de 1 haftadır cevap bekliyorsunuz. Bir defa düello kelimesi kendisinin bana teklif ettiği bir şey değil bizim geleneğimizde düello diye bir şey yok. Biz tartışabiliriz. Düello karşısındakini yok etmektir. Biz kimseyi yok etmek için dünyaya gelemdik. Ben Sayın Kılıçdaroğlu ile bu konu hakkında tartışmak istemem. Bir defa Kılıçdaroğlu benim dengim değil.
BENİMLE TARTIŞACAK OLAN BAYKAL'DIR Ak Parti içinde 5 tane Grup Başkanvekili var onlarla dilediği gibi tartışabilir. Benimle tartışacak olan öncelikle Sayın Baykal’dır. Düello diyerek olayı magazineştirmeye çalışmak bir siyasetçi için doğru değil. Ben kimseyle düello edecek değilim. | |||||||
[anadoluhaber:37309] Ankara'dan İsrail'e 'Haddinizi bilin' mesajı Posted: 12 Jan 2010 09:17 AM PST Ankara'dan İsrail'e 'Haddinizi bilin' mesajı T24- İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı’nın Türk Büyükelçi’yle tokalaşmayarak alçak koltuğa oturtması skandalının ardından İsrail Büyükelçisi Gabi Levy Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Dışişleri Bakanlığı ayrıca İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın "Türkiye ahlak dersi verecek son ülkedir" açıklamasını kınadı ve "Bu tarihe saygısızlıktır" dedi. Açıklamada Türkiye'de Yahudi karşıtlığı olduğu yönündeki iddianında tamamen temelsiz olduğunu vurgulandı.
İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı’nın Türk Büyükelçi’yle tokalaşmayarak alçak koltuğa oturtmasının ardından İsrail Büyükelçisi Gabi Levy Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Türkiye'nin koltuk skandalına cevabı sert oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan Başbakanı Said Hariri’yle dün yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Davos’a gitmeme kararının arkasında olduğunu söylemişti. Konuşmasında İsrail’in Gazze’yi önceki gün yeniden bombaladığını söyleyen Başbakan Erdoğan, “Niye bombaladınız, yine füze mi attılar? BM’nin kararlarına uymuyor, ‘Ben istediğimi yaparım’ diyor. İsrail'in tavrına sessiz kalmamız söz konusu değil” demişti. Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan "Bize ahlak dersi verecek en son ülke Türkiye'dir" açıklaması geldi. Ardından da İsrail Dışişileri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisiyle ilgili rahatsızlığını iletmek üzere çağırdığı Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol'la tokalaşmadı ve kendinden daha alçak koltuğa oturttu. DIŞİŞLERİ: HADDİNİZİ BİLİN! Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yurtdışına bulunması nedeniyle Büyükelçi Levy'le Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu görüştü. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre; görüşme sırasında Levy'ye "Herkes haddini bilmeli" mesajı verildi. İsrail Büyükelçisi Levy’den konuyla ilgili açıklama istendi. Levy'nin yaptığı açıklamaya gerekli cevaplar verildi. Türk Büyükelçisi'ne yapılan tavır "diplomatik terbiyesizlik" olarak nitelendirilerek, bunun "kabul edilemez" olduğu da vurgulandı. BARAK GELECEK Mİ? Tüm bu gelişmelerin ardından Barack'ın gelip gelmeyeceği merak ediliyor. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un, Türkiye’nin Ankara Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’a tokalaşmayıp, alçak koltuğa oturmasına tepki gösterildi. Sanayi Bakanı Nihat Ergün, “İsrail hükümetinin kendi uygulamalarını gözden geçirmesinde fayda var” dedi. Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan da “kem sözün sahibine ait olduğunu" söyleyerek, “Türkiye, Muz Cumhuriyeti değildir” diye konuştu. ÖYMEN: SKANDAL HAFİF KAÇAR Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir temsilcisi, dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir devletin yetkilisinin karşısında, ikinci sınıf bir insan muamelesine tabi tutulamaz, daha aşağıda bir muameleye tabi tutulamaz.Mutlaka gerekli cevap verilmelidir. Bu konu için skandal hafif bir kelimedir.” VURAL: HESABI DİPLOMASİYLE SORULMALI
İsrail basını, diplomatik kuralları hiçe sayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'a yüklenirken, bu davranışın amacının, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın Türkiye ziyaretini engellemek olduğu öne sürüldü. Haaretz gazetesi, Ayalon ve iki yardımcısının oturduğu koltuğun Büyükelçininkine göre daha yüksekçe seçilmesinin, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın talimatı ile yapıldığını belirtti. LİEBERMAN, İSRAİL BÜYÜKELÇİSİNİ ÇAĞIRMAK İSTİYORDU Gazete, Lieberman'ın Türkiye'ye karşı katı diplomatik adımlar atmak istediğini ifade ederken, Netanyahu'nun Türk büyükelçisine sözlü bir kınama ile yetinilmesini istediğini de yazdı. Bunun üzerine Lieberman ve Ayalon'un bu sözlü kınamayı sonuna kadar götürmeye karar verdikleri ve büyükelçiyi Knesset'teki odasına çağırdıkları da ifade edildi. NETABYAHU İŞİN BURAYA VARACAĞINI DÜŞÜNMEDİ LİEBERMAN ORTALIĞI KARIŞTIRMAK İSTİYOR Barak'ın, Dışişleri Bakanlığı'nın tüm karşı çıkışlarına rağmen, 17-18 Ocak tarihlerinde Türkiye'ye gitmesi bekleniyor. Geçen Ekim ayında da yine İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben-Eliezer, iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmaması gerektiğini söyleyerek Türkiye'ye ziyarette bulunmuş, Lieberman bu ziyarete de karşı çıkmış ve bakanlığının bilgisi dahilinde olmadığını söylemişti. LİEBERMAN, YENİ DİPLOMATİK YOLLAR İCAT EDİYOR Liel, diplomasinin bilinen yolları varken, Lieberman'ın yeni yollar "icat ettiğini" söylerken, bundan sonra ne yapacakları sorusunu da yöneltti. Liel, Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemeyen, bunun Mısır ve Ürdün ile ilişkileri de olumsuz etkileyeceğini düşünen İsrailli yetkililerin, ne düşündüklerini söylemek yerine tavırlarıyla bunu gösterme yoluna gittiklerini de anlattı. Liel, "Reaksiyonlarınız genellikle diplomatik kodlar ve düşüncelerinizle gösterilir; burada öyle bir şey yapılmadı, alçaltma yoluna gidildi... Büyükelçinin kanapesini alçak tuttular, bir defakine daha alçak bir yere oturtup, sonrasında dövecekler mi yani" dedi. Liel, "Türkiye ile ilişkilerde ciddi bir problem yaşanıyor. Türkiye'nin talepleri net ve açık. Filistinliler'le barış sürecinde bir yol katetilmediği sürece, bu hep böyle olacak. Eğer buna cevap veremiyorsanız, tavrınızı diplomatik yollarla gösterirsiniz. Bu şekilde değil" dedi. DAHA ÖNCE DE 'HAMAS'LA GÖRÜŞENİ ASALIM' DEMİŞTİ Lieberman'ın her zaman Türkiye'ye karşı mesafeli olduğu biliniyordu, ama son yaşananlar bizzat Türkiye ile ilişkileri koparmak için uğraştığı yorumlarına da yol açtı. Lieberman daha önce de "Ben Dışişleri Bakanı olarak kaldığım ve Evimiz İsrail partisi de hükümette olduğu sürece, Türkiye, İsrail-Suriye arasında arabulucu olmayacaktır" demişti. İsrail'in sağcı Dışişleri Bakanı, bakanlık koltuğuna oturmadan önce de Arapları ülkenin geleceği için büyük tehdit olarak gördüğünü söylemişti. Hatta Arapların yaşadığı İsrail kasabalarını, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimleriyle takas etmeyi önermişti. Siyonizme bağlılık yemini etmeyen İsrailli Arapları vatandaşlıktan atmayı da vaat etmişti seçim öncesinde. Hamas'la görüşen İsrailli Arap milletvekillerinin Nazi işbirlikçileri gibi asılması gerektiği de Lieberman'ın fikirleri arasında. Lieberman'ın bakan olması sonrasında birçok ülke, onunla görüşmek yerine ilişkilerini Başbakan Netanyahu üzerinden yürütmeye gayret ediyor. | |||||||
[anadoluhaber:37316] GECE - GÜNDÜZ Posted: 12 Jan 2010 04:54 AM PST GECE - GÜNDÜZ
Öğrencilerden biri; Başka bir öğrenci söz almış ve "Hocam" demiş, Bilge kişi, uzun süre susmuş. Ögrenciler meraklanmışlar ve Bilge kişi şöyle demiş; "Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona "bacım" diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, kardeşim sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır..." -- Çalışanlar Gelirlerini Katlayabilir (...) Çalışmayanlar İse Geçimini Sağlayabilir (!) ÜYE OLUN SİZDE KAZANMAYA BAŞLAYIN... (...) | |||||||
[anadoluhaber:37317] İDEALİST OLMANIN ANOTOMİSİ... /www.soruyusormak.com Posted: 12 Jan 2010 01:59 AM PST Havalar kötü... Ortam bulanık! Bir sıcak, bir soğuk... Tam grip havası, kimilerinin ateşi 39, 40'ı geçmiş, gribin domuzuna teğet yaşayıp gidiyor/ öksürüp geliyor... Durum ve vaziyetleri ciddi!.. Halleri perişan. Sallanıyorlar!.. Bir o yana / bir bu yana: "salınıyorlar!.." Bir o taraf / bir bu tarafa yalpalıyorlar... Bir soğuyup, bir ısınan bu kalleş Ege havanın karmaşasında hastalanıyorlar... Kişiliklerini oradan buraya savuran politik çıkarların oynak zemininde debeleniyorlar... Midemde ince bir sızı misali, yoğun bir bulantı... Derinden mi, derinden... Yoksa biz de mi kapıyoruz şifayı?.. Yoksa, üstü kabuk bağlayan ülserim yeniden mi cesaretleniyor?.. Hayır kardeşlerim, hayır!.. Siyaset bu değil. Siyaset bir geçim meşgalesi değil... Siyaset, Mustafa Kemal Atatürk'ün 6 OK'undan kalkarak, Fettullah Hoca Efendi'nin dizinin dibine kadar uzanan bir ilkesizliğin adı değil... Siyaset, bu ülkenin sorunlarının çözümü için var. Tartışmalar, ortaya çıkacak farklı çözümlerin birbirleri ile yarışarak, ülke yararına seyreltilebilmesi için var... Ama gelip görüyorum ki, siyaset, insanların gerçek niyetlerinin ve kimliklerinin ortalığa saçıldığı, katı atık kıvamda bir arenadan ibaret... Hayır, yurttaşlarım, hayır... Bu dalaşın içine dalmayacağız. Bu oynak Ege havasında grip olmayacağız!.. Siyaseti, gerçek bir öz/veri içinde kavrayacağız... O'nu ülkenin, adaletin, özgürlüklerin ve insanlığın savunulması yönündeki bir mücadele olarak ele alacağız... Siyasetin başına geçirilen çuvalı yırtıp atacak, onu kirli ilişkiler zinciri haline getirenlerden temizleyeceğiz; arıtacağız; arındıracağız... Bütün kirli ilişkileri ve çıkar hesaplı politika stratejilerini bir torbaya doldurup, torbanın ağzını sıkı sıkı bağlayacağız. Ve sonra o torbayı özenle, dipsiz bir kuyuya sallandıracağız. Evet, biliyoruz... Karaladığımız bu satırları, bir bölüm okur, romantik | |||||||
[anadoluhaber:37318] Kuzey Irak Yönetimi, tank ve helikopter alıyor Posted: 12 Jan 2010 12:56 AM PST
Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin. | |||||||
[anadoluhaber:37307] ANEMİ (KANSIZLIK) TEDAVİSİ İÇİN HARNUP PEKMEZİ TÜKETİN !!! Posted: 11 Jan 2010 11:19 PM PST Kan, içerdiği hücreler ve maddelerle kalpten tüm organlara pompalanan ve organların oksijen ve besin maddesi ihtiyaçlarını karşılayan bir sıvıdır. Düzenli olarak aldığımız sıvı ve besin maddeleri kana geçerek organlara dağıtılır. Soluduğumuz havada bulunan oksijen akciğerlerden kana geçerek kalbe buradan da organlara ulaştırılır.Kanda oksijen taşıyan hücrelere alyuvarlar adı verilir ve bu hücreler en iyi şekilde işleyebilmeleri için düzenli olarak üretilmelidirler. Yaşlanan hücreler dalak tarafından devre dışı bırakılır ve kemik iliğinde yeni hücreler üretilerek kana verilir. Alyuvarların oksijen taşıyabilmeleri için hücrelerin içinde hemoglobin adı verilen proteine bağlı demir adı verilen bir madde bulunur. Esasen doğada bir metal olarak bulunan bu madde vücutta üretilemediğinden besinlerle alınması zorunlu bir maddedir. Besinlerle alınan demir sindirim sisteminden kana geçtiğinde bazı taşıyıcılar tarafından alınır ve alyuvarların yapım yeri olan kemik iliğine götürülür. İhtiyaç fazlası ise çeşitli organlarda depolanır. Günlük ihtiyaç besinlerle karşılanamadığında bu depolardan faydalanılır. Üretim aksaması ilk başlarda vücudun alığı çeşitli önlemlerle giderilmeye çalışılır. Önlemler yetersiz kaldığında "kansızlık" yani demir eksikliğine bağlı olarak alyuvarların yetersiz üretilmesinden kaynaklanan durum vücutta çeşitli belirtiler vermeye başlar. Cildin sağlıklı rengini veren cilt altında bulunan kılcal damarlardır. Kansızlık durumunda cilt rengi kansızlığın şiddetiyle orantılı olarak soluklaşır. Kan hacmi azaldığında kalp organlara yeterli kanı ulaştırabilmek için daha fazla devir yapmak zorundadır. Bu nedenle kansızlık durumunda nabız daha hızlı atar, kalbin bu aşırı çalışması arada sırada düzensiz atmasına yani çarpıntıların ortaya çıkmasına neden olabilir. Kalp bu aşırı aktivite esnasında "yorulmaktadır". Bu aşırı aktivite ileri durumlarda kalbin büyümesine ve çok ileri durumlarda yetersiz kalmasına neden olabilir.Kansızlığın tedavisinde Doktorlar tarafından Harnup (Keçi Boynuzu) pekmezi tüketilmesi önerilir Özkaleli harnup pekmezi Antalya ve civarından getirip Tokat Zile'deki fabrikamızda işlediğimiz; Keçi boynuzu adı verilen bitkiden elde edilen %100 doğal katkısız pekmezdir. Tadı çok güzel ve hoştur. “Doğal Ürünler Online Satış sitesi” | |||||||
Posted: 11 Jan 2010 11:17 PM PST ÇARESİZ, KİMSESİZ, BEKLENTİ İÇERİSİNDE OLAN İNSANLARIN RUHLARI VE ONLAR yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI
Koca bir dünya. Ah bu koca dünya. Koca ama bir o kadar da küçük dünya. Bu yazının sonunda çaresizlere çare olmayı o kadar çok isterdim ki. Kimsesizlerin kimsesi olmayı o kadar çok dilerdim ki. Beklenti içerisinde olanların beklentilerini karşılayabilmek tek dileğim olurdu.
Bu işleri ben başarmışım veya bir başkası başarmış. Önemli olan bu işlerin başarılabilmesi değilmidir? İnsanlar, ah! Şu kendisini dev aynasında gören kardeşlerimiz. Zamanımız çok kısa. Dünya üzerinde kalış süremiz kum saatinden dökülen taneciklerin ilk dökülmeye başlamasının üzerinden çok geçmeden bitmektedir. Oysa Kum tanecikleri biz yokken de dökülmeye devam etmektedir. Bir değil iki değil dökül babam dökül. Dökülebildiğin yere kadar dökül. He babam de babam dökül. Ne döküldüğün yerin ne de dökülme sebebinin önemi olmadan dökül. Saç taneciklerini. Hoyratça meydan oku insanoğluna. Düşünme. Hiç aklına bile getirme. Hırpala ruhlarımızı. Yok, say bizleri. Bizler de değerli olan ne varsa, al götür onu.
İşte yukarda izah edildiği gibi bir durumla karşılaşırız. İnsanoğlu bundan binlercesi yıl önce de varlığını yeryüzünde devam ettirmekteydi. O varlık ki teknolojisiz bir varlık. O varlık ki belki de kimliksiz bir varlık. Ellerimize medeniyet kimlikleri verildi. Bizleri damgaladılar. Önümüze yepyeni daha öncesi eşi benzeri görülmemiş oyuncaklar verdiler. Eskileri eskiler de bırakarak yeni yol haritaları çizdiler. Hapishaneler kuruldu. Akıl hastaneleri oluşturuldu. Buda yetmedi okullar inşa edildi. Zati öncesinde de vardı ya ibadethaneler. İnsanoğlu tarifi imkânsız bir şekil de ara vermeden bir kavgadan diğer bir kavgaya sürüklendi. Sınırlarımız çizildi. Bu sınır dışına çıkana kaka kalana onlar denildi. Denildi de ne oldu. Kavgalarımız, isyanlarımız devam ede.
Bitmeyen bir şekil de aklımızla oynamaya devam ediyorlar. Etrafımız dar. Görüş alanımız kısıtlı. Olanaklarımız bir çığlık kadar bile bulunmamakta. Telefonlar, kameralar, televizyonlar, internet daha niceleri. Say, say bitmez. Peki, ruhlarımız ne oldu. Onlar nerde. Kimin elinde. Kim? Nerde? Tutsak etti onları. Bizim olan her bir şey onların. Hatta bizler oyuncaktan öte bir şey değiliz. Tek başına ne yapılabilir. Mücadelenin anlamı yok. Savaş vermek nediye. Manasızlaştık. Teslimiyet çoktan yapılmış. Bize artık boyun eğmek kalıyor.
Güvenlikli bir bölge yok. En gelişmiş yer sayıklarımızda dahi bu başarılamamış. Orda da ağlayanlar orda da isyan edenler var. Geçmiş geleceğe gelecek geçmişe karışmış. Zamanı onlar belirliyor. Onlar aklımızla oynuyor. Hep onlar vardı. Daim olan onlar. Ama onlarında onları var. Biliyorlar mı? Bilmiyorum. Belki de onların onları biliyor ama ya onlar onları biliyorsa o onlar da diğer onları biliyor mu? Bizim diğer onlar dediğimiz şeyler o onlar içinde sadece onlar olarak kalmakta. Tüm onların onlarına sesleniyorum. Ruhlarımızı geri verin. Çaresizlere, beklenti içerisinde olanlara, kimsesizlere bizler de cevap verelim. Onların çığlıklarını duyalım. Bırakın da kotaralım dünyayı.
MERSİNDEN BURAK CANLI | |||||||
[anadoluhaber:37284] Papaz Oluyorsa Marangoz da Olur Posted: 11 Jan 2010 01:53 PM PST Papaz Oluyorsa Marangoz da Olur Üzerinde papaz urbasıyla İsa Mesih"in öğretilerini yaymaya çalışan İlker Çınar"ın Emekli Sandığı"nın Mersin Bölge Müdürlüğü"ne “jandarma uzman çavuş” kadrosundan primleri düzenli olarak yatırılan bir istihbaratçı olduğunun ortaya çıktığı bir memlekette, TSK"nın “marangozlu, aşçılı, elektirikçili” açıklamasına gülmemek mümkün değil. http://www.stratejikboyut.com/yazi/kozmik-belgeler-taktik-geregi-sizabilir-836.html -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ | |||||||
[anadoluhaber:37285] KOZMİK BÜRONUN GÖSTERECEĞİ GERÇEKLER Posted: 11 Jan 2010 01:49 PM PST ---1952 yılından 6–7 Eylül 1955 hadiselerine kadar olan dönemdeki merhum Menderes hükümetine yönelik örtülü siyasi faaliyetler, psikolojik harekât ve 6–7 Eylül 1955 olaylarının koordinasyon planları (Org. Sabri Yirmibeşoğlu"nun kabul ettiği üzere)
---6–7 Eylül olaylarından 27 Mayıs 1960 ihtilaline kadar olan dönemdeki gayrinizamî harp faaliyetleri, siyasilere yönelik psikolojik operasyonlar
---27 Mayıs 1960 ihtilali sürecinin gerçekleştirilmesine yönelik eylem ve operasyonlar, ihtilal ile birlikte kimlerin nasıl ve nerede kontrol altına alınacağı
---12 Mart 1971 sürecine giden yolun yönlendirilmesi ve ilgili planlamalar
---12 Mart süreci öncesi ve sonrasında kullanılan siyasiler ve gazeteciler
---Dev-Yol, Dev-Sol, Dev-Genç, TİKKO, THKPC, MLKP gibi sol örgütlerin içine sızdırılan ajanlar, bu ajanlara yaptırılan eylemler, bu örgütlere yönelik silah trafiğindeki etkinlikler ve örgüt irtibatları
---Ülkücü grupların yönlendirilmesi, iştirak edilen eylemler, silah teminindeki etkinlikler ve teşkilat irtibatları
---12 Mart sonrasında Kıbrıs Barış harekâtından (1974) sonra sağ ve sol yelpazenin yönlendirilmesi, anarşik ortamın özel savaş konseptinde kontrolü, kullanılan medya unsurları, bürokratlar, siyasiler, suikastların takibi ve kontrolü
---12 Eylül 1980 ihtilaline giden süreçte ülkemizde Türk özel harp konseptine uygun olarak gerçekleştirilen yabancı istihbarat servis faaliyetleri, eylemleri ve operasyonları (özellikle CIA, Mossad ve BND)
---Gazeteci Abdi İpekçi"nin öldürülmesi hadisesinin net ve gerçek boyutu, olayda kullanılan unsurlar,
---1 Mayıs 1977 Taksim katliamında görevli aktif unsurlar, kimlikleri ve iltisakları
---12 Eylül darbesiyle ilgili olarak ihtilal öncesi dönemde gerçekleştirilen CIA-Genelkurmay bağlantıları
---1983 seçimlerine yönelik olarak ve sonrasında merhum Turgut Özal aleyhinde psikolojik harekât faaliyetleri
---SSCB"nin dağılışı ile tesis edilen yeni özel savaş konsepti, yeni operasyon hedefleri, siyasetin nasıl yönlendirileceği ve irtibata geçilen siyasiler
---Soğuk Savaşın bittiği 1990 sonrası yeni dönemde dış istihbarat servislerinin Türkiye"ye yönelik destabilizasyon (istikrarsızlaştırma) operasyonları karşısında alınan pozitif veya negatif tavırlar ve girişimler, yabancı servislerle ülke içi gerçekleştirilen liyezon operasyonları
---Turgut Özal"a suikast tertip eden Kartal Demirağ"a kimlerce ve nasıl özel savaş eğitimi verildiği ve bu kişinin iltisakları
---Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Org. Eşref Bitlis ve Necip Hablemitoğlu cinayetlerinin gerçek boyutlarıyla ilgili materyaller, operasyonlarda hangi servisin hangi unsurları kullandığıyla ilgili bilgiler
---Sivas-Madımak olaylarında; kullanılan ve takip edilen unsurlar, otelin yakılmasından bir gün önce bir bildiri okuyarak halkı dinlerinin gereğini yapmaya çağıran ajan provokatör unsurların kimliği ve statüsü
---Çatlı, Çakıcı, Yeşil ve faaliyetleriyle ilgili operasyon raporları, kullanıldıkları sahalar
---Ergenekon yapılanması, kurucu unsurları, muvazzaf bağlantıları, operasyonları, halen hangi muvazzaf düzeyde temsil edildiği, sivil unsurlar ve kuruluşlar
---Tuğg. Temel Cingöz, Ora. Kemal Kayacan, Tümg. Memduh Ünlütürk, Korg. İsmail Selen, Korg. Hulusi Sayın, Tuğg. Bahtiyar Aydın, Albay Rıdvan Özden cinayetlerinin gerçek istihbari ve siyasi boyutları
---Terör sahnesinin yönetiminde üstlenilen "görevler"
---PKK ile gerçekleştirilen irtibatlar (Ergenekon birinci ana iddianamesinde de bir ÖKK görevlisinin Öcalan"ın avukatıyla olan uzun ve inanılmaz telefon görüşmesi yer almıştı)
---PKK adına eylem gerçekleştiren muhtelif merkezlere ait unsurlar
---JİTEM unsurları ve faaliyetleri ile gerçekleştirdikleri infaz ve operasyonlar
---Hizbullah"ın kuruluşu, yönlendirilmesi ve kullanılmasıyla ilgili iltisak ve materyaller
---12 Mart sürecinden bu yana İslami grup ve cemaatlere üst, orta ve alt seviyeden sızdırılan ajanlar, kimlikleri ve görevleri
---Psikolojik harekâtta kullanılan daimi ve geçici medya unsurları, kimlikleri, etkinlik sahaları
---28 Şubat zemininin oluşturulması için gösterilen özel savaş faaliyetleri, yapılan operasyonlar, kullanılan unsurlar, akademisyenler, gazeteciler, bürokratlar ve STK"lar
---Siyasal partilerdeki unsurlarla yürütülen özel savaş faaliyetleri, siyasal partilerdeki destek unsurları, kimlikleri
---Özel savaş konseptinde üretilen STK"lar ve sivil toplum unsurları
---İsmailağa cinayetiyle ilgili materyaller
---Likidasyon ajanları (hedef kişileri ortadan kaldıran), faaliyetleri ve kimlikleri
---AKP"ye yönelik operasyonlar
---Demokratik Açılım süreciyle ilgili operasyonlar
---Ordu içi cunta grupları, büyüklükleri, çizgileri ve etkinlikleri (cunta çok büyükse komuta kademesinde müdahaleye itiraz eden diğer komutanları kendine ram eder) G. Avcıoğlu -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ | |||||||
[anadoluhaber:37293] ŞARTLI ARAMA... Posted: 11 Jan 2010 01:45 PM PST ŞARTLI ARAMA... 1-Sadece tek bir HAKİM arayabiliyor!..(Diğer hakimler, savcılar; T.C. hakim ve savcıları değil mi acaba? Türkiye'de sadece bir hakim mi var ?..) 2-O tek HAkim; sadece askerin gösterdiği odaları, dosyaları arayabiliyor! (Bu nasıl arama o zaman! Kim, aleyhindeki belgeleri hakim önüne atar?!) 3-Ve o tek Hakim; sadece Arınç'a Suikast'la ilgili arama yapabiliyor! (Bu arada Başbakan'a suikast bilgilerini bulsa ne olacak?!).. -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ | |||||||
Posted: 11 Jan 2010 01:34 PM PST Askerlerin (rütbesi ne olursa olsun) suç işleme hürriyeti yoktur, olmamalıdır... Askerlerin de herhangi bir şekilde hukuk kurallarını çiğneme hakları olmamalıdır. En azından bu kural, demokratik ülkelerdeki uygulamar çerçevesinde karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde de aynısını görmek istiyoruz. Almanya'da, bakanı zamanında bilgilendirmeyen Genel Kurmay Başkanı 24 saat içinde görevinden alınabiliyor. Federal Savunma Bakanlığı Müsteşarı yine aynı sebepten dolayı koltuğunu kaybediyor. Bu uygulamaların Türkiye'de de olması, ordunun imaj kaybı olarak algılanmamalı, aksine içindeki safranın atıldığı bir "temizlenme ve sağlığa kavuşma süreci" olarak değerlendirilmelidir. Doğru budur -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ |
You are subscribed to email updates from ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.