Pazar sabahı ekranlarda Ruhat Mengi'nin her açıdan isimli tartışma programını izledim.
Ruhat Mengi'nin programı çok eğlenceli, mizahi bir program; en büyük mizah da programın ismi olan "Her açıdan".
Bu Pazar programa Çetin Doğan Paşamız da katılmış idi ve Paşa programda çok ilginç ya da bana ilginç gelen bir şey söyledi: Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde mevcut bir "Yıkıcı ve bölücü faaliyetler şube başkanlığı".
Çetin Doğan Paşa söylüyor ise doğru kabul etmek gerekir herhalde.
İnternetten araştırdım, bu isimle Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde bir şube var; Emniyet Genel Müdürlüğü asayişten sorumlu İçişleri Bakanlığı'na bağlı olduğu için bu isimli bir şube de belki normal.
Ama iş TSK'ya gelince aklımıza bir dizi mesele takılıyor.
1- Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde "Yıkıcı ve bölücü faaliyetler şube başkanlığı"nın işi nedir?
2- TSK kendi içinde yaptığı değerlendirmelerle hangi faaliyetlerin "yıkıcı ve bölücü faaliyetler" olduğuna karar verebilir mi?
3- TSK'nın böyle bir yasal hakkı olabilir mi?
4- TSK'nın kendi bünyesinde "yıkıcı ve bölücü" diye sınıflandırdığı faaliyetler Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamına giriyor mu?
5- Şayet bu faaliyetler TCK kapsamına giren ve suç niteliği taşıyan faaliyetler ise bu konuya yönelik devletin olağan kurumları, savcısı, kolluk kuvveti, yargısı yok mu?
6- TSK bu kurumlara, savcılara, yargıya güvenmemekte midir?
7- Şayet söz konusu "yıkıcı ve bölücü faaliyetler" Türk Ceza Kanunu çerçevesinde suç teşkil etmeyen faaliyetler ise devletin ordusunun suç niteliği taşımayan faaliyetleri izleme, bu konuda şube başkanlığı oluşturma hakkı nereden doğmaktadır?
8- Ordunun asli işi dış güvenlik tehdidine karşı sivil otoriteye mutlak bağlılık çerçevesinde, TBMM ve siyasi iktidarın verdiği emirler doğrultusunda gerekli önlemleri almak değil midir?
9- "Yıkıcı ve bölücü faaliyetler" içeriden kaynaklanıyor iseler iç tehdit değerlendirmesi ve önlemi TSK'nın işi midir?
10- "Yıkıcı ve bölücü faaliyetler" dış alemden kaynaklanıyor ise bu konuda da görev MİT'in değil midir?
11- Neyin iç tehdit, neyin "yıkıcı ve bölücü faaliyet" kapsamına girdiği konusu sivil otoritenin yetki alanı değil midir?
12- TSK bünyesinde faaliyet gösterdiğini öğrendiğimiz "Yıkıcı ve bölücü faaliyetler şube müdürlüğü"nde bugüne dek ne gibi faaliyetler izlenmiş ve fişlenmiş bulunmaktadır?
13- "Yıkıcı ve bölücü faaliyet" kavramı soğuk savaş kavramı değil midir?
14- Bu şubede çalışanlar dünyayı ne kadar, nasıl bir etkinlikle izlemektedirler?
Gelinen noktada gördüğümüz sevimsiz gerçek TSK'nın enerji ve kaynaklarının çok önemli bir bölümünün iç tehdit algısı ve bu algı doğrultusunda alınan önlemlere kaydırılmış olduğudur.
Lafı evirmeden, çevirmeden söylemek gerekiyor: Böyle bir ordu olmaz, olamaz; böyle bir ordunun asli görevini yerine getirme yetkinliği büyük ölçüde azalır.
Kendi vatandaşını düşman gören bir ordunun dış tehdite karşı etkin önlem alma kapasitesi düşer.
Taraf gazetesinin gündeme getirdiği iddialar doğru mu yanlış mı, yargı bu kararı verecektir.
Benim şahsi kanaatim doğru oldukları yönündedir ama bu şimdilik sadece bir kanaatir.
Ama kanaat olmayan konu TSK'nın iç tehdit meselesiyle ilişkisinin kurumu her geçen gün biraz daha ordu olmaktan çıkardığıdır.
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.