Merhaba tekrar,
Günde bir ileti göndermeye dikkat ediyorum ancak daha önce gönderdiğimde bir kaç ciddi hata varmış. Düzeltmesi aşağıdadır:
Modern Çağda Sermaye Dağılımı ve Verimlilik İlişkisi
Yaşadığımız gezegende binlerce yıldır şirketler kuruluyor. Bunlardan bugün halen iş yapan en eskisi 800 yıllık bir İskandinav ormancılık şirketiymiş. Yalnız çoğu kişinin bilmediği kurulan şirketlerin çoğunun -oran sektörden sektöre değişiyor- battığı. Yani şirket kurmak zor ve riskli bir iş. Örneğin benim de mensubu olduğum yazılım sektöründe dünyada bugün kurulan şirketin 10 sene sonrasını görme oranı %10-20 arasında. Kaliforniya'nın kuzeyindeki Silikon Vadisi'nde bu oran iki katına çıkıyormuş. Geçmişte yapılan yatırımın, biriktirilen kalifiye iş gücü ve üst bilgi (know-how) ve de oluşturulan markaların semeresini topluyorlar. Yatırımcılar -özellikle "risk" ya da "girişim" sermayesi denilen hisse karşılığı teminat olmaksızın projeyi fonlayanlar- bunu bildiklerinden o bölgede kurulan şirketlere daha bonkör davranıyorlar. Sonuçta da başarı artıyor ve bu döngü ta 1930'larda HP gibi şirketler orada ilk kurulduğundan beri böyle devam ediyor. Örneğin geçtiğimiz dönemde Oracle'a satılan Sun Microsystems 1984'te kurulduğunda henüz "0" iş yapmışken kasasına 100 milyon dolar koymuşlar!
Şimdi iki nokta var:
1. Risk sermayedarı hiçbir zaman %49 hisse oranını geçmemeli deniliyor. Mesele sadece kar-payı dağılımı değil. %51 demek, yönetimde son sözü söylemek demek. Şirketlerde bazen kritik kararlar alınması gerekiyor ve bu kararı alacak olanın fikrin sahibi mühendis olmasının konuyu sonradan öğrenmiş bankacı olmasından daha verimli olduğu uzun deneyimler sonucunda ispatlanmış. Örneğin diyelim ki şirket zarar ediyor ama mühendisin aklına kalan son parayla bir atılım yapmak geldi. Eğer yatırımcı ortağa inisiyatif bırakılırsa "bu iş olmayacak, kapatalım dükkanı" deme riski var. Tabii kalan para batabilir de ama bu mühendisin yapılan her hatadan çıkarttığı derslerin de hakkını vermek lazım.
2. Hisse yalnız fikir sahibine değil, diğer çalışanlara da verilmeli. Örneğin Steve Ballmer Microsoft'un kurucularından biri değil. Bill Gates ve Paul Allen kurmuş 1975'te, Ballmer'ı 1980'lerin başında Procter & Gamble'dan profösyonel yönetici olarak transfer etmişler. Kendisine o zaman yaklaşık %10 gibi bir hisse vermişler. Kendisi şu anda 30 yıldır aynı şirkette ve şu anki pozisyonu CEO'luk. Allen çok önce hisselerini satmış ve şu an Ballmer'ın üstünde sadece Yönetim Kurulu Başkanı (Chairman) olarak Bill Gates var. Vikipedi'ye göre şu anki serveti -Microsoft hisselerinin bir kısmını elden çıkartmış olmasına rağmen- 14,5 milyar dolar. Çünkü Microsoft'un toplam değeri yaklaşık 280 milyar dolar! Ayrıca bu kariyer ve şirket yalnızca onu milyarder yapmamış, binlerce Microsoft çalışanını da milyoner yapmış. Aynı taktiği Google, Facebook gibi nispeten daha yeni kurulmuş şirketler de uygulamış tabii ki.
Şimdi gelelim Türkiye'deki duruma. Bir zamanlar bir bankamızın girişim sermayedarı olmak için %70 hisse istediğini okumuştum. Bu yukarıdaki 1. maddeye aykırıdır. Bu 18-19. yy'ın "sermayeyi koyan bütün karı alır" anlayışının bir model ilerisi olarak nitelendirelebilir. Ayrıca bankacıların bu işlerin beyin işi olduğunu, mesela taşa-toprağa dayalı bir çimento sektörü gibi olmadığını ve fikir sahiplerinin onların hatta Türkiye'nin dışında alternatifleri bulunduğunu farketmeleri lazım. Yazılım sektöründe örneğin eğer alana özgü mesela bir "muhasebe yazılımı" geliştirecekseniz mecbursunuz onlara ama eğer dünyaya satılabilecek bir "sistem yazılımı" geliştirecekseniz olmayabilirsiniz. Ne var ki Türkiye'de de alan yazılımlarında bir doygunluk hissediliyor. Örneğin neredeyse bütün benzin istasyonları, İnternet Kafeler artık sistemlerini kurmuş ve oturtmuş durumda. Dolayısıyla gençlerin "uçağa atlayıp" gidenlerinin sayısı epey fazla.
Ama Türkiye'de çok güzel şeyler de oluyor! Örneğin Türkiye'nin en varlıklı vatandaşı Hüsnü Özyeğin sadece 9 yıl önce kurduğu FIBA Sigorta'yı Japonlara 490 Milyon TL'ye sattığında öğrenildi ki hisselerin %6,92'si orta ve üst düzey yöneticilere prim olarak verilmiş ve onlar bu satıştan 30 milyon TL kazanmışlar! Kimileri diyorlar işte "hep bizim şirketlerimiz satılıyor" diye. Doğrudur yanlıştır tartışılır. Ancak tek tek işadamlarının akıntıya karşı kürek çekmeleri beklenemez. Devletin politikası dış ticaret açığını finanse etmek için şirket hisselerinin satışını teşvik ise onlar ne yapsın!
Saygılarımla,
Görkem Ateş
http://www.anladuy.net/duzyazi <== Bu ve eski yazılarımı okuyabilirsiniz
http://www.gorkemates.com <== Sitemin ana sayfası
--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.