HSYK Seçimlerinin Perde Arkası ve Sonrası

HSYK seçimleri sonuçlandı, sonuçlar İslami tutuklu ve camia için hayırlı olur inşallah. HSYK seçimleri için olasılıkları yazmış, Yargıda Birlik Kadroları için destek istemiştik. Yargıda Birlik Platformu da seçimleri 8/2 şekilde ezici çoğunlukta kazandı, Adalet bakanlığı, Müsteşarlık ve Çankaya’da adaylarını atadığında kurul tamamlanmış olup adli yıl açılışıyla birlikte çalışmalar başlayacak.
Bundan sonrası için yargıda oluşacak yapı ve kararları beklemek analiz açısından daha sağlıklı olacak, lakin HSYK seçimlerinin perde arkasına ve seçilmişler üzerinden tahmin yapmaya çalışalım.
Seçimlerin perde arkasında neler yaşandı önce ona bakmak lazım, küçük doneler bizi büyük resme götürsün. Oy sandıklarının kurulduğu adliyeler de paralel yapının Muhabirleri son kozlarını oynamak için koridorlarda çalışmalarına başlamışlardı, oy kullanmaya gelen Hakim ve savcılar fikir değiştirilmek istenmiş olabilir lakin bu seçim sonuçlarına yansımamış görülüyor.
Solcu yargıçların desteklediği Mustafa Karadağ %5 gibi komik bir oy oranı alarak büyük bir hezimete uğradı, Mustafa Karadağ’yı yargıda Başörtüsü düşmanlığı ile tanıyorduk, Bağlı bulundukları YARSAV ise %10 potasında çakılı kalarak büyük bir hezimet aldı.
Yargıda Birlik çok renkli bir platform olarak kazandı fakat en çok oyu İslamcı olmayan bir aday aldı, seçimlere girileceği gece Platformun içinde bir operasyon gerçekleştirildi, bunu bilmemiz adli işleyiş için önemli, MHP’ye yakın Hakim ve savcılar çarşaf Liste içinde İslamcı adayları çıkarıp yerine kendi görüşlerine yakın isimleri yazmışlar, bu yüzden HSYK ya 2 islamcı aday girebildi, milli irade halk neznin de % 50 lerle ifade ediliyorsa da yargıda bu durum %20 lere kadar indi. Diğer aday ise sözde Bağımsız kisvesi altındaydı ama Cemaat destekli şekilde kurula girdi.
Yani totel de 2 solcu, 3 MHP’li, 2 İslamcı aday HSYK’ya girmeyi başardı, Cemaat mahali seçimlerde ki gibi Solcu YARSAV’la itifak içine girmişti, seçime son aylar kala Bağımsız aday çıkarsalar’da YARSAV içinde 2 aday bariz şekilde yüksek oy aldı ama %10 potasında kaldı, yani 2010 referandumunda ‘’Evet’’ çi hakim ve savcıların Cemaat temalı olmadıkları ve 17 Aralık darbe girişimi sonrası büyük bir kitlenin Yargıda birlik’e geçtiğinin kanıtı oldu.
Bundan sonrası için Yargı içinde TBMM’de görüşülecek Yargı paketi ile Cemaatçi hakim ve savcıların ayıklanmasının önü alınmış oldu. Hükümetin söz ettiği ‘’İnlerine Gireceğiz’’ tabiri paketin TBMM’den geçişi ile başlaya bilir.
Yargı paketinin içinde ‘’Malvarlığına el koyma kararında 3 hakimin oy birliği aranması koşulu’’ yeni paketle kaldırılıyor, Yani paketle TCK’ya girecek ‘’Devletin güvenliğine karşı ve anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlarda…’’ tabiri ile alan açılan bu bölüm seçim öncesi Cemaat’e yapılacak büyük operasyon öncesi son hazırlıklar, Fetullah Gülen son beyanatında Gazetelerin trajına dikkat çekmeside bu bağlamda kayda değer. Hükümet seçim öncesi büyük bir operasyonla cemaatin Yargı, Finans, propaganda ağını büyük bir şekilde kıskaca aldı. HSYK bu sistemin ilk ayağını oluşturuyordu ve sorunsuz bir şekilde geçilmiş oldu.
Bu hafta Yakup Köse ve 32 Müslüman’nın ‘’Yeniden Yargılanma’’ talebi de görülecek, şuan bizi ilgilendirmesi gereken husus islami tutukluların akibeti ve yeni yapının bu duruma müdahale edip etmemesi olacak, Yargıtay ve Danıştayı Cemaatin büyük bir desteği ile YARSAV adayları kazandı, bu bağlamda HSYK’nın kısıtlayıcı ve denetim mekanizmasını da yakından görmüş olacağız.
Yakup Köse davasından öte elimizde Hizbu’l Tahrir tutuklularının durumu ve Metin Kaplan örnekleri de var, Müslümanlar yargıdan çok çekti, 28 Şubat’la hesaplaşıyoruz söylemleri sadece askeri ayakta kalınca Medya ve Yargı Müslümanlara 28 Şubat zulmünü yaşatmaya devam ediyor. ‘’HSYK seçimlerini kazandık’’ sevinç çığlıkları bizim asıl referansımız olan İslam’ı unutturmasın ve şu hususu iyi bilmemiz gerekiyor, Hükümet Yargıda Birlik Platformunu desteklerken tüm yargıya metestaz yapmış Cemaat unsurlarına karşı aldığı refleks gereği durduğu noktayı ifade ediyor. Yani bütünüyle HSYK kazanılmadı.
Serdar Arseven’nin 14 Ekim Salı günü AKİT gazetesinde kaleme aldığı yazısın da verdiği örnek aslında yaşadığımız trajediyi gözler önüne seriyor; ‘’Seçimler devam ederken Ankara Adliyesi’nde idim. Mescide indim, birkaç Mü’min cemaat yapmış, ‘’Acaba’’ dedim; ‘’İmam Paralelcilerden mi ?’’
Bu durumun yansımasını seçim ve operasyon sıcaklığında göremedik ama Türk İslamcılığı tarihine kara leke olarak geçeceğini size şimdiden söyleye bilirim. Meseleye birazda farklı yaklaşalım ne dersiniz ? Cemaat mensuplarının samimi şekilde çalıştıklarını ve Yeni Türkiye yolunda beraber yürüdüğümüzü düşleyin.
Cemaat mensupları YARSAV cılarla birlikte hareket etmeseydi Yargıtay ve Danıştay’da solcu hakimler seçilmemiş olacaktı, HSYK seçimlerinde YARSAV listesinden giren Metin Yandırmaz ve Ömür Topaç seçilmemiş olacak ve Solcuların yargıdaki %30 luk temsiliyeti olmayacaktı. Seçimleri Yargıda birlik içinde liste değiştirerek çoğunlukla kazanan MHP kökenli Hakim ve savcılar halk nezninde ki %17 lik dilimde kalacaktı. Beraber yeni Türkiye’ye yelken açmış olacak, islami tutuklularında vebali üzerimizden kalkmış olacaktı.
Tabi bu bir düş olarak kaldı, İşçi Partisi’nin ‘’Seçimleri Biz kazandık’’ açıklaması Ergenekon-Porazköy soruşturmaları üzerinden intikam alma hissi olsada, islami camia için yeşeren umutları kaybettirmeyecek, yargı zulmü artık bitmeli ki büyük vebal yeni Türkiye’nin sırtında kalmasın.
Son olarak HSYK seçimleri gösteriyor ki Yargıtay ve Danıştay’daki Cemaat desteğiyle gelen solcuların meşrutiyeti kalmamış, seçimlerde ki YARSAV’ın %10 potasıda buna en büyük kanıt, Peki o zaman Yargıtay daireleri’nin aldığı elektronik imza kararları ne derece geçerli hadi şimdi bunu tartışmaya açalım ?
Yada realiteden uzak kısır ‘’Devlet Tagut’’ fıkıh fetfacılığına devam edip, kuru gümbürtümüze devam edelim.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.