Dünya kamuoyunda Çakal Carlos olarak bilinen Salim Muhammed, yayınladığı yazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın emperyalistlerin hedefinde olduğunu ve kendisine suikast hazırlığı yapıldığını söyledi.
İşte Carlos'un Baran Dergisi'nde yer alan o yazısı:
Son günlerde Türkiye zor bir süreçten geçiyor, burada daha evvel yaptığım bazı analizlerin doğruluğunu gördüm. Dolayısıyla bu hafta Türkiye’de neler yaşandığından bahsedeceğim. Başlamadan evvel şunu belirtmeliyim ki, bir takım eksiklerim olabilir, çünkü bulunduğum şartlar sebebiyle yeterli ve sağlıklı bilgiye erişemiyorum.
İki gün evvel, cezaevinde bir siyasî mahkûm olarak yerimi almamın 24. senesiydi. Burada elimden geldiği kadar haberleri ve aktüel hadiseleri takip etmeye çalışıyorum. Televizyonda bir çok haber görüyorum. Bazen el-Cezire’yi seyrediyorum. Seyrettiğin yahut gördüğün haberlerin hangisine inanabilirsin ki?
“Gönüldaş” olarak gördüğüm Cumhurbaşkanı Erdoğan, ideolojik olarak “Müslüman Kardeşler” çizgisine yakın bir görüşe sahip. Bu benim Lenin ve Stalin’e hissettiğim yakınlığa benzer bir yakınlık. İnanıyorum ki Türkiye, emperyalistler tarafından çizilen sınırların dışına çıkarak bağımsızlığını elde edecektir ki Türkiye bu yönde çaba sarf ediyor.
Emperyalistler, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortadan kaldırmak istiyor. Şu an Erdoğan’ın önlerinden çekilmesini sağlamanın tek yolu olarak onu öldürmek görünüyor. Bunu deneyeceklerdir. Bu sebeple Erdoğan çok çok dikkatli olmalıdır. Önce Gülen’in Siyonist ajanlarından müteşekkil organizasyonu ile saldırmayı denediler. Şimdi de global bankacılık ve finans sistemi ile saldırı deniyorlar. Bu sistem ve bilhassa merkezindeki Amerikan bankacılık sistemi, Siyonistler ile aşırı sağcı Hıristiyanlar tarafından kontrol ediliyor. Bu tarihî bir gerçekliktir.
Ne yazık ki, Türkiye’nin içine düşürülmek istendiği durum Venezüella’nınkine benziyor. Yalnız Venezüella sadece emperyalist saldırılar sebebiyle bu hâle gelmedi. Ülkem Venezüella, bağımsız, antiemperyalist ve antisiyonist bir ülkedir. Venezüella içerideki çürüme, dışarıdan müdahaleyi kolaylaştırdı. Türkiye de şimdi aynı süreçten geçiyor. Zamanında Sovyetler de aynı şeyi yaşadı, Komünist Çin de yaşadı. Sovyetlerde Polütbüro’nun üyesi olan insanlar zenginliklerine zenginlik kattı, aynı şekilde Çin’de Komünist Parti üyeleri de…
Erdoğan son dönemlerde Türk milliyetçileri ile beraber hareket ediyor. Fakat Türkiye, etnik olarak sadece Türklerden oluşan bir ülke değil. Bundan evvel bir çok defa söylediğim gibi tarihî olarak Türkler Anadolu’ya en son yerleşen etnik unsurdur. Çoğunluğun Türklerden müteşekkil olmasına rağmen diğer bütün etnik gruplar Anadolu’ya Türklerden evvel yerleşmişlerdir. Türklerin hâkimiyeti sağlamasının sebebi İslâmiyet’e ve Müslümanlara duydukları saygıdan kaynaklanmaktadır. Ayrıca Türkler, başta Ermeniler olmak üzere diğer azınlıklara da saygı göstermiştir. Maalesef dışarıdan yapılan provokasyonlar sebebiyle Ermeniler dışlanmış ve öldürülmüştür. Ermeniler Türklerden binlerce yıl önce bu coğrafyada yaşıyorlardı. Rus İmparatorluğu, radikal Ermeni grupların arkasında durmuş, neticede Kuzey Ermenistan’da Rus sınırında bir Ermeni devleti kurulmuştur. Bugün de Türkiye’nin içerideki diğer etnik grupların, özellikle Kürtlerin dillerine, gelenek ve göreneklerine saygılı davranması son derece ehemmiyet arz etmektedir.
Erdoğan Türkiye’yi bir çok açıdan emperyalistlerden temizledi. Bu sebeple, şimdi ABD, Türkiye’yi finansal ve ekonomik olarak kıskaca alıyor. Türkiye, Venezüella gibi bir hâle gelene kadar bunu sürdürmeyi hedefliyorlar. Fakat sıkıntı şu ki, Venezüella dünyanın en zengin ülkesi. Hiç bir ülke yer altı kaynakları bakımından Venezüella’dan daha zengin değil. Erdoğan, Venezüella’nın ekonomi olarak içine düştüğü durumdan ibret almalı, doğru önlemlerle beraber bu kuşatmayı kırmaya çıkarmalıdır. Mesela, Yunanistan ile dalaşmak yerine emperyalistlere karşı bir müttefik olarak onlarla anlaşabilir, çünkü Türkiye ile ortak çıkarlara sahipler. Öte yandan Rusya ile yakın ilişkileri olan Ermenistan ve Şii İran ile de aynı şekilde anlaşılabilir. Şiiler ilk halifeyi kabul etmiyor; fakat şu anda verilen savaşın şartlarına göre ortak çıkarlar mevcut.
Türkiye, vatansever, antiemperyalist ve antikolonyalist, antisiyonist bir hükümete sahip. Erdoğan, İsrail ile bürokratik ilişkiler devam etmesine rağmen antisiyonisttir. Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini tekrar tesis etmesi Mavi Marmara için İsrail’in 20 milyon dolar tazminat ödemesine bağlanmıştı, Lübnanlı avukatlarım bu meseleyi yakından takip ettiler. Hülasa Türkiye, sınırlarında yaşadığı tüm ihtilafları en hızlı şekilde neticeye kavuşturmalıdır. Suriye rejimi, Siyonist yahut emperyalist ajanı değildir, aynı şekilde Irak’ın muhteşem lideri Saddam Hüseyin de ajan değildi. Bu sebeple bu iki devlet yakılıp yıkıldı. Medya operasyonlar yaptı.
Artık Türk ordusunun da neredeyse tamamı millî ve vatansever unsurlardan oluşmaktadır. Ordu, Siyonist ve emperyalist ajanı Gülencilerden büyük ölçüde temizlendi; fakat manipülasyonlar devam ediyor. ABD, onların arkasında yer almaya devam ediyor. Türkiye artık bir an evvel NATO’dan çıkmalı; üslere kilit vurmalıdır. ABD, Türkiye’de nükleer bir üsse sahip; bu üs kime saldırmak için kuruldu? NATO askerleri Türkiye’de kime saldırmak için hazır bulunabiliyor? Bu üs Ruslara, Araplara, Acemlere, Türklere ve Kürtlere saldırmak için kuruldu, NATO askerleri bunun için hazır bekliyor. Türkiye bir saldırıya maruz kalsa, NATO Türkiye’yi koruyacak mı? İnanıyorum ki, Türkiye nüfusunun %99’u benim düşündüğüm gibi düşünüyordur.
Öcalan cezaevinde bulunuyor. Esasında o kötü bir adam değildir, Kürt halkının tarihî haklarını savunmaya kalkmıştır. Kürtlerin bölgede binlerce yıllık bir hakkı var. Büyük Türkiye’de Kürtlerin de hakkı olmalı. Kürtler de bunun farkına varmalı. Dolayısıyla parlamentoda temsil edilmeliler, engellenmemeliler. Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler de Türkiye’ye ve Daeş’e karşı savaşmak için ABD tarafından manipüle edildiler. İdeolojik olarak onlar İsrail ve ABD için savaşmıyorlar; fakat politik olarak aynı çizgiye düşüyorlar. Bu sebeple onların hakkı görmezden gelinmemeli, onlara el uzatılmalı, onlar da Müslüman.
Bizim ve bütün dünyanın güçlü ve bağımsız bir Türkiye’ye çok ihtiyacı var. Türkiye bu gücü ancak ve ancak saygı ile kazanabilir. Düşmanları da dahil herkesin saygı duyduğu bir ülke olmalı. Coğrafî olarak Türkiye’nin bir kısmı Avrupa kıtasında bulunsa da Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir. Buna mukabil Ortadoğu’daki en önemli güçtür. Türkiye, Avrupa ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeli; fakat AB üyeliğini düşünmemeli, NATO’dan ise kurtulmalıdır.
Tekrar ediyorum; NATO’dan çıkılmalı, ülkede yabancı asker bulunmamalı, nükleer üsler kapatılmalı… Bunlar Türklerin, Arapların ve diğer tüm Müslümanlara karşı, insanların düşmanı olan Siyonist İsrail’e hizmet için var. Türkiye şimdi bir yol ayrımında, kararını hemen vermelidir. Öte yandan Erdoğan çok dikkatli olmalı. Erdoğan’a suikast girişiminde bulunmak için fırsat kolluyorlar!
Yakın bir zamanda inşallah her şey daha güzel olacak.
Allahu Ekber!
Kaynak: Baran Dergisi
İşte Carlos'un Baran Dergisi'nde yer alan o yazısı:
Son günlerde Türkiye zor bir süreçten geçiyor, burada daha evvel yaptığım bazı analizlerin doğruluğunu gördüm. Dolayısıyla bu hafta Türkiye’de neler yaşandığından bahsedeceğim. Başlamadan evvel şunu belirtmeliyim ki, bir takım eksiklerim olabilir, çünkü bulunduğum şartlar sebebiyle yeterli ve sağlıklı bilgiye erişemiyorum.
İki gün evvel, cezaevinde bir siyasî mahkûm olarak yerimi almamın 24. senesiydi. Burada elimden geldiği kadar haberleri ve aktüel hadiseleri takip etmeye çalışıyorum. Televizyonda bir çok haber görüyorum. Bazen el-Cezire’yi seyrediyorum. Seyrettiğin yahut gördüğün haberlerin hangisine inanabilirsin ki?
“Gönüldaş” olarak gördüğüm Cumhurbaşkanı Erdoğan, ideolojik olarak “Müslüman Kardeşler” çizgisine yakın bir görüşe sahip. Bu benim Lenin ve Stalin’e hissettiğim yakınlığa benzer bir yakınlık. İnanıyorum ki Türkiye, emperyalistler tarafından çizilen sınırların dışına çıkarak bağımsızlığını elde edecektir ki Türkiye bu yönde çaba sarf ediyor.
Emperyalistler, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortadan kaldırmak istiyor. Şu an Erdoğan’ın önlerinden çekilmesini sağlamanın tek yolu olarak onu öldürmek görünüyor. Bunu deneyeceklerdir. Bu sebeple Erdoğan çok çok dikkatli olmalıdır. Önce Gülen’in Siyonist ajanlarından müteşekkil organizasyonu ile saldırmayı denediler. Şimdi de global bankacılık ve finans sistemi ile saldırı deniyorlar. Bu sistem ve bilhassa merkezindeki Amerikan bankacılık sistemi, Siyonistler ile aşırı sağcı Hıristiyanlar tarafından kontrol ediliyor. Bu tarihî bir gerçekliktir.
Ne yazık ki, Türkiye’nin içine düşürülmek istendiği durum Venezüella’nınkine benziyor. Yalnız Venezüella sadece emperyalist saldırılar sebebiyle bu hâle gelmedi. Ülkem Venezüella, bağımsız, antiemperyalist ve antisiyonist bir ülkedir. Venezüella içerideki çürüme, dışarıdan müdahaleyi kolaylaştırdı. Türkiye de şimdi aynı süreçten geçiyor. Zamanında Sovyetler de aynı şeyi yaşadı, Komünist Çin de yaşadı. Sovyetlerde Polütbüro’nun üyesi olan insanlar zenginliklerine zenginlik kattı, aynı şekilde Çin’de Komünist Parti üyeleri de…
Erdoğan son dönemlerde Türk milliyetçileri ile beraber hareket ediyor. Fakat Türkiye, etnik olarak sadece Türklerden oluşan bir ülke değil. Bundan evvel bir çok defa söylediğim gibi tarihî olarak Türkler Anadolu’ya en son yerleşen etnik unsurdur. Çoğunluğun Türklerden müteşekkil olmasına rağmen diğer bütün etnik gruplar Anadolu’ya Türklerden evvel yerleşmişlerdir. Türklerin hâkimiyeti sağlamasının sebebi İslâmiyet’e ve Müslümanlara duydukları saygıdan kaynaklanmaktadır. Ayrıca Türkler, başta Ermeniler olmak üzere diğer azınlıklara da saygı göstermiştir. Maalesef dışarıdan yapılan provokasyonlar sebebiyle Ermeniler dışlanmış ve öldürülmüştür. Ermeniler Türklerden binlerce yıl önce bu coğrafyada yaşıyorlardı. Rus İmparatorluğu, radikal Ermeni grupların arkasında durmuş, neticede Kuzey Ermenistan’da Rus sınırında bir Ermeni devleti kurulmuştur. Bugün de Türkiye’nin içerideki diğer etnik grupların, özellikle Kürtlerin dillerine, gelenek ve göreneklerine saygılı davranması son derece ehemmiyet arz etmektedir.
Erdoğan Türkiye’yi bir çok açıdan emperyalistlerden temizledi. Bu sebeple, şimdi ABD, Türkiye’yi finansal ve ekonomik olarak kıskaca alıyor. Türkiye, Venezüella gibi bir hâle gelene kadar bunu sürdürmeyi hedefliyorlar. Fakat sıkıntı şu ki, Venezüella dünyanın en zengin ülkesi. Hiç bir ülke yer altı kaynakları bakımından Venezüella’dan daha zengin değil. Erdoğan, Venezüella’nın ekonomi olarak içine düştüğü durumdan ibret almalı, doğru önlemlerle beraber bu kuşatmayı kırmaya çıkarmalıdır. Mesela, Yunanistan ile dalaşmak yerine emperyalistlere karşı bir müttefik olarak onlarla anlaşabilir, çünkü Türkiye ile ortak çıkarlara sahipler. Öte yandan Rusya ile yakın ilişkileri olan Ermenistan ve Şii İran ile de aynı şekilde anlaşılabilir. Şiiler ilk halifeyi kabul etmiyor; fakat şu anda verilen savaşın şartlarına göre ortak çıkarlar mevcut.
Türkiye, vatansever, antiemperyalist ve antikolonyalist, antisiyonist bir hükümete sahip. Erdoğan, İsrail ile bürokratik ilişkiler devam etmesine rağmen antisiyonisttir. Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini tekrar tesis etmesi Mavi Marmara için İsrail’in 20 milyon dolar tazminat ödemesine bağlanmıştı, Lübnanlı avukatlarım bu meseleyi yakından takip ettiler. Hülasa Türkiye, sınırlarında yaşadığı tüm ihtilafları en hızlı şekilde neticeye kavuşturmalıdır. Suriye rejimi, Siyonist yahut emperyalist ajanı değildir, aynı şekilde Irak’ın muhteşem lideri Saddam Hüseyin de ajan değildi. Bu sebeple bu iki devlet yakılıp yıkıldı. Medya operasyonlar yaptı.
Artık Türk ordusunun da neredeyse tamamı millî ve vatansever unsurlardan oluşmaktadır. Ordu, Siyonist ve emperyalist ajanı Gülencilerden büyük ölçüde temizlendi; fakat manipülasyonlar devam ediyor. ABD, onların arkasında yer almaya devam ediyor. Türkiye artık bir an evvel NATO’dan çıkmalı; üslere kilit vurmalıdır. ABD, Türkiye’de nükleer bir üsse sahip; bu üs kime saldırmak için kuruldu? NATO askerleri Türkiye’de kime saldırmak için hazır bulunabiliyor? Bu üs Ruslara, Araplara, Acemlere, Türklere ve Kürtlere saldırmak için kuruldu, NATO askerleri bunun için hazır bekliyor. Türkiye bir saldırıya maruz kalsa, NATO Türkiye’yi koruyacak mı? İnanıyorum ki, Türkiye nüfusunun %99’u benim düşündüğüm gibi düşünüyordur.
Öcalan cezaevinde bulunuyor. Esasında o kötü bir adam değildir, Kürt halkının tarihî haklarını savunmaya kalkmıştır. Kürtlerin bölgede binlerce yıllık bir hakkı var. Büyük Türkiye’de Kürtlerin de hakkı olmalı. Kürtler de bunun farkına varmalı. Dolayısıyla parlamentoda temsil edilmeliler, engellenmemeliler. Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler de Türkiye’ye ve Daeş’e karşı savaşmak için ABD tarafından manipüle edildiler. İdeolojik olarak onlar İsrail ve ABD için savaşmıyorlar; fakat politik olarak aynı çizgiye düşüyorlar. Bu sebeple onların hakkı görmezden gelinmemeli, onlara el uzatılmalı, onlar da Müslüman.
Bizim ve bütün dünyanın güçlü ve bağımsız bir Türkiye’ye çok ihtiyacı var. Türkiye bu gücü ancak ve ancak saygı ile kazanabilir. Düşmanları da dahil herkesin saygı duyduğu bir ülke olmalı. Coğrafî olarak Türkiye’nin bir kısmı Avrupa kıtasında bulunsa da Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir. Buna mukabil Ortadoğu’daki en önemli güçtür. Türkiye, Avrupa ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeli; fakat AB üyeliğini düşünmemeli, NATO’dan ise kurtulmalıdır.
Tekrar ediyorum; NATO’dan çıkılmalı, ülkede yabancı asker bulunmamalı, nükleer üsler kapatılmalı… Bunlar Türklerin, Arapların ve diğer tüm Müslümanlara karşı, insanların düşmanı olan Siyonist İsrail’e hizmet için var. Türkiye şimdi bir yol ayrımında, kararını hemen vermelidir. Öte yandan Erdoğan çok dikkatli olmalı. Erdoğan’a suikast girişiminde bulunmak için fırsat kolluyorlar!
Yakın bir zamanda inşallah her şey daha güzel olacak.
Allahu Ekber!
Kaynak: Baran Dergisi
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.