Sevr’in 62-64’üncü maddelerinde Fırat’ın doğusundaki vilayetlerde yerel bir yönetim (bugünkü adıyla kanton) düzeni kurulması öngörülüyordu. Sevr anlaşmasına göre bir yıl sonra da bölgede “bağımsızlık” referandumu yapılacaktı.
Fırat’ın doğusuna yönelik müdahale bitmeyen, devam eden bu hesabı da kapatacak. Türkiye’nin güney sınırlarında bir devlet oluşturma planı Sevr’den bu yana bitmek bilmeyen bir heves. Yüz yıl önce kadük kalan bu planı bugün ABD, projelendirdiği terör örgütü PKK/YPG yapısıyla hayata geçirmek için uğraşıyor.
ABD’nin Fırat’ın doğusunda kurmaya çalıştığı bu devletçik şüphesiz bir “garnizon devlet” özelliği taşıyor ve hedefi de buraya dayanarak Türkiye’yi bölüp parçalamak; Irak ve Suriye örneğinde olduğu gibi bu toprakları bitmek bilmeyen kanlı bir etnik-mezhep çatışmasına sürükleyerek tüketip çökertmek!
Anlaşılacağı gibi Ankara’nın Fırat’ın doğusuna müdahale etmek zorunda kalması egemenlik haklarıyla, bağımsızlığıyla, devletin varlığı ve geleceğiyle yakından bağlantılıdır. Ve bu kararı gelinen aşamada daha fazla erteleme lüksü de kalmamıştır. Devletin geleceğiyle ilgili konular en küçük bir kararsızlığı, zayıflığı kaldırmaz.
Öyle söylendiği gibi bu operasyonun ABD’yle herhangi bir uzlaşı veya anlaşmayla alınmadığı da son derece açıktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklamasının satır aralarına bakıldığında şu net olarak görülür: Ankara, Fırat’ın doğusuna yönelik askeri harekat başlatılacağı bilgisini ABD’ye bir “ültimatom” biçiminde sundu ve Erdoğan, ABD’yi uyararak bölgede terör örgütüyle iç içe geçen askerlerini çekmesini istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz” derken aynı zamanda bir zorluğu da ifade etmeye çalışıyor. Erdoğan, karşımızdaki gücün aslında ABD olduğu gerçeğine atıfta bulunarak tüm zorlukların değerlendirildiğini anlatmaya çalışıyor. Bu yüzden Fırat’ın doğusuna yönelik harekatın karşısında ABD vardır ama Ankara, bu gerçeği göz önüne alarak, bilerek operasyon düğmesine basmıştır. Yani “ABD’yle anlaşma” değerlendirmeleri safsatadan öte bir anlam taşımıyor, ilerleyen günlerde bu gerçeği daha iyi göreceğiz.
ABD’nin, terör örgütünü eğitip ağır silahlarla donatarak güney sınırlarımızda bir devlet kurmak istediği sır olmaktan çıkalı çok oldu. 15 Temmuz darbesi, güney sınırlarımızdaki bu “garnizon devlet”in önünde engel olarak görülen Erdoğan’ı devreden çıkarmak için yapıldı. Türkiye’nin, Fırat Kalkanı operasyonuyla Suriye’ye girmesi 15 Temmuz darbe girişimine verilen hızlı bir cevaptı. Ankara, ABD’nin bölgedeki planlarının farkında olarak hamlelerini adım adım geliştirdi. Afrin’e, ardından da İdlib’e girdi. Şimdi de Fırat’ın doğusu için düğmeye basıldı. Bu kararla Türkiye’yi çökertme planlarına son darbe vurularak Batı’nın yüz yıllık hesabı kapatılacak!
yazının kaynağı
yazının kaynağı
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.