AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Türkiye Barış Pınarı, Fırat Kalkanı ve ondan evvel Zeytin Dalı Operasyonu ile Suriye'nin kuzeyinde oynanan oyun vasıtasıyla ikinci Sykes-Picot'u parçalamış, bir kenara atmıştır." ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Medeniyet Derneği tarafından Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda düzenlenen "Orta Doğu'da Yeni Dengeler ve Barış Pınarı Harekatı" programına katıldı.
Türkiye'nin, insanlık tarihinin en önemli gelişmelerinin yaşandığı coğrafyada bulunduğunu belirten Kurtulmuş, oryantalistlerin "Orta Doğu" dediği bu bölgeye tarihçilerin ise "bereketli hilal" adını verdiğini aktardı.
Bu bölgede söz sahibi olanların bir şekilde dünya siyaseti üzerinde etkili olmayı başardığını anlatan Kurtulmuş, dün de bugün de birçok siyasi mücadelenin Orta Doğu coğrafyasında yaşanmasının tesadüf olmadığını söyledi.
Bu topraklarda yaşamanın önemli bir bedeli bulunduğuna ve türlü sınamalardan geçmenin kaçınılmazlığına vurgu yapan Kurtulmuş, bugün Orta Doğu'nun adeta kanlı bir satranç tahtasında dönmesinde yığınla sebep olduğunu bildirdi.
Kendisinin bu sebeplerden beşini ön plana çıkaracağını belirten Numan Kurtulmuş, bunlardan birinin Çin'in hem ekonomik hem de dünya siyasetinde yeniden güçlenmesi olduğunu ifade etti.
İkinci önemli gelişmenin ise Rusya'nın sıcak denizlerde fazlasıyla var olan bir ülke haline gelmesi olduğunu kaydeden Kurtulmuş, Avrupa ülkelerinin içindeki çelişkilerin ise bir başka unsur olarak öne çıktığını anlattı.
Almanya, Fransa ve İngiltere arasındaki görüş ayrılıklarının bu süreçte çok daha fazla ortaya çıktığını vurgulayan Kurtulmuş, Rusya'nın Kırım'ı ilhakına karşı Avrupa'nın ortak bir cevap üretememesinin, çelişkilerin ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, "Aslında Macron'un son NATO toplantısı öncesinde 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir' sözü, Avrupa'nın bir güvenlik ihtiyacını biraz da provokatif bir cümle ile ifade etmesinden başka bir şey değildir. Bu da üçüncü önemli gelişme olarak dünya siyasetini ve Orta Doğu siyasetini derinden etkileyen bir gelişmedir." diye konuştu.
Vekalet savaşları
Kurtulmuş, Orta Doğu'daki dengeleri değiştiren diğer önemli bir gelişmenin ise yeni savaş türlerinin ortaya çıkması ve bunlardan birinin de ticaret savaşları olduğunu anlattı.
Bir başka savaş türünün ise vekalet savaşları olduğuna değinen Kurtulmuş, "Vekalet savaşları, terör örgütleri üzerinden ülkelerin Orta Doğu başta olmak üzere, ön Asya'da, Asya'da ve Afrika'da kendi politik çıkarlarını elde etmek için terör örgütlerini bir maşa olarak kullandığı yeni bir tür savaştır." dedi.
Vekalet savaşlarının kavram olarak yeni olmakla birlikte emperyalizmin eski alışkanlıklarından biri olduğuna işaret eden Kurtulmuş, önemli başka bir gelişmenin de İslam dünyasında ortaya çıkan siyasi ve fikri bölünme olduğunu söyledi.
Irak'ta ve Suriye'de yaşanan gelişmeleri de anımsatan Kurtulmuş, dördüncü gelişme olarak öne çıkan insani krizlerin, coğrafyayı adeta esir aldığını kaydetti.
Sykes-Picot Anlaşması
Beşinci ve bunların hepsini de bir şekilde daha fazla etkileyenin ise "İkinci Sykes-Picot" denilen süreç olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bir asır evvel bu coğrafyayı cetvellerle, pergellerle suni bir şekilde çizenler, bugün bu oyunun ikinci perdesini sahneye koydular. Uzun bir süredir sahnelenmeye devam ediyor. Başlangıcını Irak'ın işgali olarak alabiliriz. Oyunun ikinci perdesinde ise sınırlarını bölerek ayıramadıkları insanları gönüllerini ve zihinlerini bölerek birbirinden ayırmak hedefleniyor. İşte bugün Orta Doğu'da ne olduğunu kavrayabilmek için bu nedenleri iyi anlamak lazım. Sykes-Picot Anlaşması'nın bugünkü versiyonunu anlamadan coğrafyamızda ne olduğunu anlamak mümkün değildir."
Sykes-Picot Anlaşması'na ilişkin haritayı gösteren Kurtulmuş, bu haritaların bugün de Orta Doğu siyasetine yön veren haritalar bulunduğunu belirtti.
Osmanlı Devleti'nin 1500'lü yıllarına ait haritayı, 1900'lü yıllarına ait haritayı ve ayrıca Misakımilli haritasını da gösteren Kurtulmuş, "Bizim de Türkiye olarak zihnimizin bir tarafında bu Misakımilli haritamız var olacak ve bunun bize ilham ettiği düşünceleri zihnimizde hep saklı tutacağız." diye konuştu.
Bu haritaları ve gelinen noktaları, geleceğe örnek olsun diye gösterdiğini açıklayan Kurtulmuş, emperyalist güçlerin 20 yıl içinde nasıl Balkanlar'daki halkları birbirine düşman yaptıklarını anlattı.
Emperyal güçlerin bunları o halkları çok sevdikleri için yapmadıklarına işaret eden Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Bu hazin hikayenin devamı bugün Orta Doğu'da PKK/YPG üzerinden oynanan oyundur. Şimdi ısrarla ne diyorlar, 'PYD/PKK Kürtleri temsil ediyor.' Mesele Kürtleri çok sevmeleri değil, mesele Kürt bilinci üzerinden bir ayrılık oluşturarak Orta Doğu coğrafyasını bir kere daha dizayn etmek. Aynen bir asır önce yaptıkları gibi. İnanın ki oyun değişmiyor. Bu işin arkasındaki eller, bu oyunu daha açık bir şekilde oynuyor. İşte Sayın Cumhurbaşkanımız Trump'la konuşuyor, Trump ısrarla Kürtler diyor, Macron Kürtler diyor. Niyet PYD/YPG üzerinden bir siyasal bilinç oluşturarak fiziki ve siyasi bir ayrılışın zeminini hazırlamak. Dolayısıyla bu haritaları iyi özümsemeden, bu haritaların bugün için bize anlattığı siyasal gerçekleri iyi şekilde kavramadan ne olduğunu anlamamız mümkün değil."
İslam dünyası için önemli merkezlerden Yemen, Libya ve Filistin topraklarında yaşanan gelişmelere değinen Kurtulmuş, DEAŞ üzerinden bölgede oynanan oyunları aktardı.
1947'den günümüze Filistin haritasını gösteren ve bunun iyi anlaşılması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Bu, Filistin'in işgal haritasıdır." değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye, oyun kurucu devlet"
Orta Doğu'daki gelişmeleri bu fikirler çerçevesinde anlamak zorunda olduklarını anlatan Numan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bugün değişen Orta Doğu şartları içerisinde iki önemli bölgesel gücün ortaya çıktığını ifade etmek isterim. Bunlardan birisi Türkiye'dir. Türkiye bu gelişen dengelerde güçlü bir şekilde ortaya çıkmaktadır, bu dengeleri etkileyebilecek bir bölgesel aktör olarak dünyanın her yerinde görüşlerini dile getirmektedir. Türkiye, bu dengeler içerisinde önemli bir oyun kurucu devlet haline gelmiştir. Orta Doğu yeni bir güç merkezi olarak Türkiye ile aynı zamanda Türkiye'nin etki alanıyla da karşılaşmaktadır. İşte Barış Pınarı dolayısıyla ortaya çıkan etki alanı bunlardan birisidir."
Bölgedeki bu gelişmeler sonucu ortaya çıkan bir diğer gücün de İsrail olduğunu belirten Kurtulmuş, İsrail'in İslam dünyasının bölünmüşlüğünü kullanarak "Büyük İsrail" projesini hayata geçirmek hedefinde olduğunu söyledi.
Türkiye'nin bu anlamda tarihi bir süreçte durduğunu aktaran Kurtulmuş, bu coğrafyada daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürmek için iki önemli ve tarihi adımı attığını bildirdi.
Bunlardan birinin, üçü birbirinin devamı olan Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Planı Harekatı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bizim 4 temel hedefimiz vardı. Birincisi, Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye gelen terör saldırılarını sonlandırmak. İkincisi, o bölgede cirit atan terör örgütlerini silip atmak. Üçüncüsü, Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak. Dördüncüsü ise orada oluşturduğumuz güvenli bölgeye Suriyeli göçmenlerin dönmesini sağlamak.Bu çerçevede Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yaptığı operasyonlarla bu 4 hedefinin hepsinin gerçekleştiğini iftiharla görüyoruz. Ancak bizim çok güzel bir atasözümüz var, 'su uyur düşman uyumaz.' Bu haritalar çöpe atılmadı. Bu haritalar üzerinden oluşturulmaya çalışılan yeni bir terör koridoru, yeni bir terör devletinin uygulaması Türkiye'nin bu kararlılığı ile Allah'a çok şükür kaldırılıp kenara atılmıştır. Ama arşivlerinde bu haritaların durduğundan hiç şüpheniz olmasın. Türkiye'yi bir şekilde zayıflatıp, geri adım attırıp Türkiye'nin zayıf hale geldiği başka siyasi iklim oluştururlarsa... FETÖ'ye niye destek veriyorlar, bunun altında yatıyor cevabı. Niye PKK/YPG'ye destek veriyorlar? Yeni bir iklim oluştururlarsa raftaki haritayı uygulamaya koyacaklar."
Türkiye'nin güçlü olmak zorunda olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, yapılan bu harekatların yüzde 70 yerli mühimmatla gerçekleştirildiğine işaret etti.
Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı ile dört temel hedefini gerçekleştirdiğini aktaran Kurtulmuş, "Şimdi beşinci alan önümüzde duruyor. Türkiye'nin siyasi olarak üzerine düşen, bölge halklarının hepsinin çekim merkezi olan büyük bir ülke olmaktır. Biz bu coğrafyadaki herkesin dostu ve kardeşiyiz. Bunu sağlamak durumundayız. İnanın ki savaş meydanında verilen mücadeleden daha zor bir sürece girdiğimizi ifade etmek istiyorum. Türkiye kalpleri bütünleştirecek, kalpleri bir araya getirecek, insanlar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmaya gayret edecektir. Biz, insanlığın son esenlik adası ülke olarak bölge halklarının kardeşliğini daha fazla çoğaltacağız. Türkiye, Barış Pınarı, Fırat Kalkanı ve ondan evvel Zeytin Dalı Operasyonu ile Suriye'nin kuzeyinde oynanan oyun vasıtasıyla hayata geçirilmek istenen ikinci Sykes-Picot'u parçalamış, bir kenara atmıştır." diye konuştu.
Libya ile yapılan anlaşma
En az bunun kadar önemli bir hamlenin de Libya hükümeti ile 27 Kasım'da imzalanan Akdeniz'deki deniz yetki alanlarını belirleyen mutabakat olduğuna değinen Numan Kurtulmuş, "Bizim için tarihi önemde bir anlaşmadır. Abartısız söylüyorum, Napolyon'un Mısır'ı işgale gitmesiyle başlayan süreçte özellikle Akdeniz'de dağılan o siyasal tavrımızı yeniden gündeme getiren önemli bir anlaşmadır." dedi.
Bu anlaşma ile Akdeniz'de bir münhasır ekonomik bölge oluşturulduğunu bildiren Kurtulmuş, ayrıca AB'de Türkiye'yi karasularına hapseden Yunan yanlısı "Sevilla Haritası"nın da geçersiz kılındığını söyledi.
Kurtulmuş, "Mutabakatla Doğu Akdeniz'deki bütün egemenlik haklarımızı bir şekilde tescil ettik. Koro halinde ne diyorlar, başta Yunanistan, İsrail, Mısır ve AB olmak üzere, 'Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de ne işi var, petrol arayamaz.' Türkiye bu anlaşma ile bizim için doğal hakkımız olan Türkiye'nin kara sularında ve KKTC'nin kara sularında petrol arama meselesini meşru, ulusları hukuk bakımından tescillenmiş bir hale getirmiştir. Türkiye, Akdeniz'den silinmek istenen bir ülke olmaya rıza göstermemiş, Akdeniz'deki varlığını bu anlaşma ile ortaya koymuştur." dedi.
Çetin ve zor bir dönemden geçildiğinin altını çizen Kurtulmuş, ancak Türkiye'nin söylediklerinin çok net ve açık olduğunu tekrarladı.
Bu bölgede ikinci Sykes-Picot anlaşmasının uygulanmasına ve Suriye'nin kuzeyinde bir terör devletine asla müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Kurtulmuş, Türkiye'nin Orta Doğu'da olan bitenler karşısında en hazırlıklı ülkelerden biri olduğunu kaydetti.
Numan Kurtulmuş, "Bir ülkenin gücü, sadece siyasi ve diplomasi gücü değildir. Bir ülkenin en büyük gücü, ekonomi gücü de değildir. Bir ülkenin en büyük gücü devlet ve milletin kaynaşmış bir şekilde, el ele, kol kola aynı hedefe yürümesidir. Barış Pınarı Harekatı'nda gördük, milletimizin yaklaşık yüzde 83'ü operasyona koşulsuz destek verdi. Bu, bize millet ve devlet kaynaştığı zaman hangi adımların atılabileceğini çok somut bir şekilde gösterdi. Esas meselemiz devlet ve milletin aynı istikamete, kol kola yürümesi." ifadesini kullandı.
Konuşmasının ardından Kurtulmuş'a, Medeniyet Derneği Genel Başkanı Ali Öztürk ve Ankara Temsilcisi Ömer Nasuh Doğan tarafından bir tablo hediye edildi.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.