Fransa, İtalya ve İspanya’ya giden maskelere el koydu, ABD, Almanya’ya gidecek maskelerin yarısını aldı, İtalya, Tunus’a giden dezenfektan yüklü gemiyi durdurdu. Son günlerde yaşanan uluslararası Maske hırsızlığı dünyanın içinde bulunduğu durumu ve yakın gelecekteki değişimler için önemli işaretler taşıyor.
Tüm dünyaya yayılan koronavirüs sağlık sistemi, ekonomi, siyasi ve sosyal hayatta çok ciddi değişimlere yol açabileceği gibi uslararası hukukun yeniden ele alınmasına da neden olabilir.
Uzmanların ‘uluslararası hukuk için skandal bir süreç’ olarak nitelediği bu dönemi anlamak için son yaşananlara bakmak yeterli. Koronavirüse karşı kullanılmak üzere maske ve koruyucu kıyafet ihtiyacının çok yüksek olduğu, üretimin ise oldukça sınırlı kaldığı bu dönemde ülkeler kendi çözümlerini üretme yolunu seçtiler.
İlk önce Çekya, İtalya’ya giden maskelere el koydu. Ardından İtalya, Tunus’a giden ve tıbbi malzeme yüklü geminin gidişini engelledi. Avrupa’da en çok zarar gören İspanya ve İtalya’da ihtiyaçların had safhada olduğu dönemde Fransa, bu iki ülkeye giden maskelere el koydu, İsveç’e gidecek maskelerin transferine izin vermedi.
Maskeleri savaş uçakları korudu
Çin’de başlayan salgının bugün itibarıyla merkezi konumuna gelen ve salgın nedeniyle çok büyük bir kriz yaşayan ABD ise Fransa’nın anlaştığı Çinli üreticilere maskenin gerçek fiyatının 4 mislini önerdi ve malların kendi ülkesine gelmesini sağladı. Bununla da yetinmeyen ABD, Kanada’nın Çin’den aldığı maskeleri getiren uçağı zorla indirdi, Almanya’nın siparişi olan maskelerin yarısına Tayland’da el koydu. Sürecin farklı bir yere gittiği gören ABD, Çin’den satın aldığı maskeleri taşıyan kargo uçağını ise kendi savaş uçakları ile koruyarak neleri göze alabileceğini ilan etmiş oldu.
Yaşananlar tam anlamıyla ‘hukuk tanımazlık’
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran, bu yaşananların uluslararası hukukta ne anlama geldiğini değerlendirdi.
Bir ülkenin başka bir ülkeye gidecek mallara el konmasının ne uluslararası hukukta ne de teamüllerde yerinin olmadığını belirten Prof. Dr. Kuran, uluslararası hukukta, özellikle deniz hukukunda bu sürece dair ciddi yaptırımlar olduğunu anlatarak, “Bu hukuki çerçeveyi kara ülkelerinde de uygulamanız mümkün. Yaşananlar tam anlamıyla bir hukuk tanımazlık” şeklinde konuştu.
Yaşananları ‘satın alınmış ve başka bir ülkeye gitmesi gereken malların haksız ve hukuk dışı bir şekilde başka bir devlet tarafından el konulması’ olarak niteyen Prof. Dr. Kuran, şöyle devam etti:
“El koyma gerekçesi ne olursa olsun bu hukuk dışılığı geçerli kılmaz. Mesela ABD’li yetkililer ‘ihracat yasağı var o nedenle el koyduk’ diyor. Halbuki el koydukları maskeler ABD’de üretilmedi. Çin’den gelenlere el koydular. Yetmedi, 3. bir ülkenin sınırları için bu eyleme giriştiler, Tayland’da bekleyen ve Almanya’ya gidecek maskelerin yarısını adeta gasp ettiler.
Diğer yandan ABD’nin başka bir ülkesinin anlaşmasını bozmak adına üreticiye malın gerçek fiyatının 3-4 katı önerdiğini görüyoruz. Bunun da uluslararası hukukta kesinlikle yeri yok. Anlaşmayı fiyatlarla bozuyor ve uluslararası hukukun en temel ilkelerinden biri olan ‘iyi niyet’ kuralını da çok ağır bir şekilde ihlal etmiş oluyor.”
Bu süreç Uluslararası Adalet Divanına taşınabilir
Kimi ülkelerin attıkları bu tarz adımların ‘modern korsanlık’ olarak nitelenebileceğine işaret eden Prof. Dr. Selami Kuran, burada özellikle ülkelerin şahsi çıkarları için hukuku hiçe saymaları gibi bir durum olduğunu vurguladı.
“ABD ve Fransa şahsi çıkar için diğer ülkeleri zorda bırakmıştır” bilgisini paylaşan Prof. Dr. Kuran, şunları söyledi:
“Diğer ülkelerin bu süreçte çok ciddi kayıpları ve zararları var. Bu nedenle hukuki süreç başlatabilirler. Mağdur ülkeler kendi hukuk sistemlerine başvurabilecekleri gibi, konuyu uluslararası mahkemelere de taşıyabilir. Bu kapsamda ABD ve Fransa gibi ülkeler salgın sırasında yaptıkları el koyma işlemleri için Uluslararası Adalet Divanında yargılanabilir. Tüm bu sürecin neticesinde de suçlu ülkelere hukuki ve cezai yaptırımlar uygulanabilir. Çünkü bu dönemde kimi ülkelerin kendi çıkarları için tüm uluslararası hukuku nasıl yok saydığını tüm dünya görmüş oldu.”
Bu günler tarihe ‘korona korsanlığı’ olarak geçecek
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran, bugünlerin gelecek dönemde ‘Korona korsanlığı’ olarak kayıtlara geçeceğine inandığını belirterek, “Tüm bu yaşananların ardından özellikle Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler gibi kurumların mevcudiyeti sorgulanacak. Küresel salgın sırasında işleyişin bozulmasını engelleyecek bir kuruluşa ihtiyaç olduğunu gördü dünya. Koronavirüs uluslararası hukukta ve uluslararası ilişkilerde de yeni bir dönemi beraberinde getirecek” şeklinde konuştu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.