Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün, çok ama çok önemli bir açıklama yaptı.
İlk kez bu kadar net konuştu Cumhurbaşkanı:
“15 Temmuz’dan bu yana 4 yıl geçti, karanlıkta kalan sorular var. Kemal Kılıçdaroğlu şüphe bulutlarını artık dağıtmalı. O gece kimlerle konuştu, kimlerle hangi pazarlıkları yaptı? Öncelikle kendi anlatmalı. 15 Temmuz sonrası FETÖ jargonuyla konuşmasıyla o gece olanlar arasında bir bağlantı var. Bu ortaya çıkmalı...”
Erdoğan’ın açıklamasındaki şu söz çok önemli:
“Öncelikle kendi anlatmalı!”
Ben şöyle anladım:
“Biz her şeyi biliyoruz ama eğer sen anlatırsan zevkle dinleriz...”
Geçelim.
Ali Babacan’ın 17-25 Aralık’ı “minik darbe” olarak önemsizleştirdikten sonra o dönemdeki “yolsuzluk dosyalarının” yeniden açılması gerektiğini söylemesindeki asıl amacı dün Cem Küçük yazdı:
“Bunun arkasında Erdoğan’ın yargılanması isteği var.”
17-25 ARALIK ÜZERİNDEN HESAPLAŞMA FETÖ İLE İŞ BİRLİĞİ KANITIDIR
FETÖ, 17-25 Aralık’ta yargının omzunu siper alarak siyasete ateş etmiş, bunun için yıllarca biriktirdiği birtakım dosyaları, oğlu Bilal Erdoğan üzerinden Tayyip Erdoğan’a gitmek üzere kullanmak istemişti.
O dönem Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç ve Ali Babacan gibi isimler mırın kırın ederek de olsa Yüce Divan için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile alttan alta iş birliği yapmışlardı. Amaç, yok edilmiş bir AK Parti ve indirilmiş bir Erdoğan ile 30 Mart yerel seçimlerine gitmekti. Eğer 17-25 Aralık’ta başarılı olsalar ve bu emellerini gerçekleştirebilselerdi Selam Tevhid adlı o düzmece dosyayı da Erdoğan’ı tamamen yıkmak için açacaklardı. Her şey hazırdı. FETÖ’cü savcılardan ele geçirilen belgelerde açılacak soruşturmalar için hazırlanan tutanaklar “Eski Başbakan Tayyip Erdoğan…” diye başlamaktaydı.
Dolayısıyla o dönem Halkbank’tan sorumlu olan “Minik darbeci Ali Babacan”ın bunu söylüyor olması çok anlamlı. Kendisinin finansal becerilerini zaten Bank Asya’yı, Ziraat Bankası’na kakalayıp kurtarma girişimiyle öğrenmiştik.
17-25 Aralık üzerinden hesaplaşma isteği FETÖ ile iş birliğinin kanıtı değil de nedir o hâlde?
15 TEMMUZ ÖNCESİ BAŞBAKAN SEÇME KRİTERLERİ
17-25’te başarılı olamayan FETÖ elebaşı, bu kez 15 Temmuz için hazırlığa girişti.
Ama bir “sorun” vardı. Darbenin Başbakanı kim olacaktı?
FETÖ uzmanı Ümit Akdemir, Fetullah Gülen’in bu konuyu çözüme ulaştırmak için dar çerçevede İstişare Kurulu üyeleri ve Ekrem Dumanlı gibi yanından ayırmadığı isimlerle eski CIA ajanlarını bir araya getirdiğini anlatıyor. Ama bu toplantılarda, isim değil KRİTERLER belirlenmişti ve onlar da şöyleydi:
1-Darbenin Başbakanı deneyimli olmalı.
2- Tepkileri azaltmak için AK Parti içinden seçilmeli.
3-Bu isim CHP’nin tabanını da ikna etmeli.
4-Kendileriyle görünür bir ilişkisi bulunmamalı.
5-Söz dinlemeli ve telkinlerin dışına çıkmamalı.
6- Ekonomiyi bilmeli.
7-Bilderberg’in de kabul edeceği bir isimde karar kılınmalı.
8-Genç olmalı.
“BAŞBAKAN OLACAKSIN” DİYE MAVİ BONCUK DAĞITILAN 7 İSİM KİM?
FETÖ’cüler, bu kriterleri belirledikten sonra, zaten kontak hâlinde oldukları 7 isimle görüştüler. Bazılarını ABD’ye çağırdılar. Uzun çalışmaların sonucunda kabineyi de belirlediler.
Bu arada Türkiye kaynıyordu. Darbe lafı çok sık kullanılır olmuştu. “Erdoğan askerî müdahaleyi kaçınılmaz kılıyor”, “Yine yeşillendi fındık dalları” ya da “Şimdi subay olmak varmış” gibi imalı laflar havalarda uçuşuyordu.
Meral Akşener ise meydan meydan dolaşıp “Ben Başbakan olacağım” diyordu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile partinin önde gelen isimleri FETÖ televizyonlarının ekran simaları olmuşlardı.
Peki, Darbe Başbakanı olarak mavi boncuk dağıtılan 7 isim kimlerdi?
Bazı tahminlerim var ama onların kim olduğunu siz okurların kuvvetli ferasetine bırakıyorum.
Bildiğim yalnızca şu: Fetullah 15 Temmuz’a kadar bu 7 ismi de en temiz tanımıyla kullandı ve onları “biricik” olduklarına inandırdı.
İşin acı yanı, onların hâlâ kendilerini 2023 için şanslı görmeleri.
YENİ PARTİLERİ KURANLAR NASIL İKNA EDİLDİ?
Şimdi, yeni kurulan ve CHP-İP-HDP-SP’ye eklemlendirme çalışmaları yapılan partilere bakalım. Bunlar sizce Erdoğan’ı yenemeyeceklerini bildikleri hâlde neden partileştiler? Bir siyasi intihar değil mi içinde oldukları durum?
Burada Ümit Akdemir’in bir diğer iddiasını gündeme taşıyorum:
Aslında onlar da biliyor Erdoğan’ı yenemeyeceklerini. O yüzden de epey geciktiler. Ancak “Erdoğan 2023 seçimlerinde aday olmayacak” lafı kulaklarına fısıldanınca ikna oldular.
Bir diğer çalışmanın semeresi de CHP kurultayından “Çatı Adayı”na itiraz etmeyecek bir yönetimin seçilmesiyle alınacak. Böylece Siyon yıldızının tüm köşeleri tamamlanmış olacak ve geriye o köşeleri birleştirmek kalacak.
ÇAMURLA DEĞİL, ONU SIÇRATANLA MÜCADELE
Şimdi FETÖ’nün çimento olduğu bu süreçte yapılan konuşmalara dikkat edin.
yazının devamı
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.