Soyvetler Birliği dağılmış olsa da Rusya, birliğe bağlı devletler üzerinde etkisini yıllar boyunca devam ettirdi. Günümüze kadar gelen süreçte sahada ciddi bir güç elde eden Rusya, Sovyetler etkisini yavaş yavaş yitiriyor. Özellikle Dağlık Karabağ'da gündeme gelen bu konu kendini açığa çıkardı.
Dağlık Karabağ'da elde edilen Azerbaycan zaferi, neredeyse 30 yıldır işgal altındaki toprakların kurtarılmasıyla taçlandı. Köyleri, ilçeleri teker teker işgalden arındıran Azerbaycan ordusunun sahadaki en önemli destekçisi Türkiye oldu. Özellikle SİHA'lar ile havadan nokta operasyonlar gerçekleştiren Azerbaycan Ermenistan'ı büyük zarara uğrattı. Hava savunma sistemlerini alt eden Türk SİHA'ları bölgedeki işgal egemenliğine son noktayı koydurdu.
Özellikle geçmişte söylenen "Rusya istemezse Karabağ özgür olamaz" söylemlerini de yeniden hatırlatan bu operasyon, Rusya'nın Sovetler Birliği döneminden kalma etki gücünün yitirilmeye başlandığını da gözler önüne serdi.
TÜRKİYE BÖLGEDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER EDİNDİ
BBC Türkçe'de Rusya'nın Sovyet bölgesinden kalma geleneksel baskı ve etki gücünün azaldığına ilişkin bir haber yer aldı. Haberde özellikle Türkiye'nin bu sahalarda gösterdiği etki ile Rusya'nın gücünü kırdığına işaret edildi:
Türkiye, Moskova'nın arka bahçesinde rakip bir oyuncu olarak ortaya çıktı. Azerbaycan'ın Rusya'nın bölgedeki geleneksel müttefiki Ermenistan'ı yenmesine yardımcı olan, Ankara'nın askeri desteğiydi.
Moskova, NATO üyesi Türkiye'den askeri gözlemcilerin ateşkesi tesis etmek için Güney Kafkasya'da bulunmasını kabul etti.
Siyaset yorumcusu Konstantin von Eggert, "Karabağ'da yaşananlar, Moskova'nın sadece Güney Kafkasya'da değil, Sovyetler Birliği sonrası bölgeden geriye kalanlar için gerçekten jeopolitik bir felakettir" sonucuna varıyor.
"Aslında Rusya tarafından eğitilmiş ve silahlandırılmış bir Ermeni ordusunun Türkler tarafından eğitilmiş ve silahlandırılmış bir Azerbaycan ordusu tarafından mağlup edildiğini gördük. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'si bölgede çok önemli bir yer edindi."
Türkiye, Çin ve İran gibi bölgesel oyuncuların bu durumdan çıkaracağı sonuçlar için ise von Eggert, "Moskova'ya çok fazla danışmadan veya Kremlin'in etkilerinden korkmadan bölgede, Orta Asya ve Güney Kafkasya'da daha da güçlenebilecekler" diyor.
"BÖLGE ÜLKELERİNİ BIRAKMAK GEREKEBİLİR"
Moskova Carnegie Merkezi'nden deneyimli araştırmacı Aleksander Gabuev'e göre bölgeyi etki alanında tutmak için yatırdığı kaynaklarla, ekonomik ve güvenlik getirileri mukayese edildiğinde Rusya çok da kârlı değil.
Bu sebeple Gabuev, Rusya'nın"Bu ülkeleri bırakalım" diyebileceğini düşünüyor. Ama somut durumların da buna izin vermediğini söylüyor:
"Ama bölge ülkelerinin Kremlin için duygusal bir bağlılığı var. Ve Kremlin yönetiminde istihbarat geçmişine sahip ve her ağacın altında bir Batılı casus gören insanlar var. Bu yüzden bu ülkelere bir emniyet kemeri olarak bakıyorlar."
En nihayetinde Çin, Türkiye, ABD ve AB dahil olmak üzere bölgesel rakipleri sebebiyle Rusya'nın Sovyetler Birliği bölgesindeki etkisi sınırı olabilir. Ve elbette ki eski bir imparatorluk olarak Moskova'nın mevcut durumuna göre de durum aynı.
Konstantin von Eggert, "Rus toplumunun önemli bir bölümü hâlâ bir tür imparatorluk kurma fikrine bağlı," diye düşünüyor.
"Tarihsel olarak konuşursak buna çok yakında veda etmesi gerekecek. Rusya'nın kendisi bir imparatorluktan ulus devlete geçiş yaşıyor ve bu kaçınılmaz bir süreç."
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.