Hakk'a Yürüyüş Dergisi, Çeçen İçkerya Cumhuriyet'i fahri konsolosu Medet Ünlü'yle Genelde Kafkaslar, özelde Çeçenya'da yaşanan gelişmeleri ve yaşananların Türkiye ve dünya da yansımalarını konuştu! İşte bu önemli röportaj:
Hakka Yürüyüş : Çeçenistandaki genel durum nedir?Medet ÜNLÜ : Bismillahirrahmanirrahim…. Şu anda Çeçenistan da, hızından halen bir şey kaybetmeden devam eden 2.savaş 8. yılını doldurmak üzere devam edip gitmektedir.. Çeçenistan da şu saate kadar var olan bu savaş haliyle bir şekilde Çeçenistana kesinlikle egemen olmak niyetiyle gelmiş olan Ruslar bu niyetlerinde başarılı olamadılar. İnşallah da olamayacaklar. Malum olduğu üzere Çeçenistan dağılmadan önce bağımsızlığını ilan etmiş, bu bağımsızlık talebinde son derece kararlı olduğunu tüm dünyaya göstermiş. Dünya devletler ailesinde herhangi bir üyesinde olması gereken organlar, kurumlar, memurlar, seçimler her ne ise Çeçen devleti bir devlet olmanın GEREKTİRDİGİ her şeyini yerine getirmiştir. Ve çeçenistan da bu yapılanma söz konusu olduktan sonra Rusya Sovyetler birliği ortadan kalktı.Geçmişte Sovyetler Birliği döneminde otonom cumhuriyet statüsü ile S. Birliği anayasasına bağlı olan Çeçen cumhuriyeti S.birliği Anayasası halen varken ondan ayrılarak kendisi bağımsız bir devlet ilan edip gereken işlemleri yaptıktan sonra S. Birliğide ortadan kalkmıştır. Çeçenleri Sovyet anayasasına bağlayan Sovyet anayasası ilga olduğu için Çeçenleri Sovyet anayasasına bağlayan hiçbir şey kalmamıştır. Böyle bir özellikten sonra Rusya devleti federasyon şeklinde yeniden organize edilmekle Çeçenistan’ı halen kendinden bir parça saymaya dönük iddaası hep havada kalmışdır asla bir zemin bir bağlantı bir gerekçe burada söz konusu olmamıştır.Çeçen devletinin riyaseti ve Çeçen devletinin idaresi kendilerini Rusya ya bağlayan herhangi bir metne imza atmamıştır ve kendilerini Rusya dan sayabilecek herhangi bir gerekçeyi oluşturmamıştır.yani demektir ki Çeçenistan dünyanın herhangi bir bağımsız devleti gibi bağımsız bir devlettir böyle bir hakkı otomatik olarak vardır.Yasal olarak vardır,meşru olarak vardır, diplomatik olarak vardır.Rusların tek taraflı siz bize bağlı bir parçasınız demesi geçerli bir konu değildir. İşe bir özet yönüyle giriş yapmak istedim ama Ruslar Rusya federasyonu devletini oluşturduktan sonra ki kısmında dünyanın belirli küresel güçlerinden oldukları iddaasına dayalı olarak Çeçenistanı kendilerinden koparmamak niyetine bağlı Çeçenistanı bir şekilde ikna edip,ikna olmazsa zor koşup zor koşmakla anlaşılmazsa fiili fiziki silah gücüyle Çeçenleri dize getirip Rusya emperyalizmin veya Rusya nın yüzyıllardan beri uyguladığı Rusisizm politikası gereği Çeçenistanı kendilerine bağlanmış bir parça görmek istediler.Fakat Çeçenistan da hem Çeçen devletinin hem Çeçen halkının iradesi öyle vazgeçilmez noktada tezarur etti ki Rus un hiçbir talebine Rus un hiçbir işgal arzusuna papuç bırakmadılar. Böyle bir farklı yaklaşım Rusların Çeçenistana ikide bir tehdit ve işgale dönük olan niyetlerini ifade etmesiyle savaşın kaçınılmaz olduğu noktasına getirdi.Tabi hadiselere şöyle de bakmak gerekir.”Nimete erişmek istiyorsanız külfet e katlanmak zorundasınız” Dünya insanlık tarihine bakmak gerekirse bağımsızlık mücadelesi veren hiçbir toplum bu mücadeleye kolay erişememiştir ve kurtuluş savaşını vermeden bağımsızlığa kavuşan insanlar onun kıymetini bilememişlerdir. Dolayısıyla Çeçenlerde Bu fıtri yolun bir şekilde yolcusu olmak bir şekilde bu yoldan geçmek zorundaydılar. Bütün bu olay ne için önemliydi. Bütün bu olaylar Rusya penceresinden bakıldığında Çeçenistan Kafkasya blok u dediğimiz iki denizin arasından Kafkas yanın bel kemiği noktasındaydı.Çeçenistan coğrafyası Kafkasya genelinin daha ötesinde özel bir anlam taşıyan stratejik özellik içerisindeydi ve bugünün dünyasına bakıldığı zaman petrol boru hatları enerji hatları v.s hepsinin çeçenistandan geçtiğini görmekteyiz.Dolayısıyla Rusya önemli bir coğrafyaya sahip bir bölgeyi elinden çıkarmak istemiyor.Rusya federasyonu federatif bir yapıdır ve farklı ekaliyetlerden müteşekkür cumhuriyetler topluluğudur. 88 Parça cumhuriyeti var. Eğer Çeçenistan’ıda kendilerinden sayarlarsa 89 parçadır.Eğer Çeçenistanda bir şekilde bağımsızlığı kabul görür noktaya gelirsek, diğer cumhuriyetler için kötü emsal teşkil eder noktasından hareketle bir çözülme başlamasın diye Çeçenistan’ın önüne geçmeye çalışıyor Ruslar. Bu ve benzeri sahiplerle Çeçenleri kendilerinden ayırmak istemeyen Ruslar, Çeçenleri de dinlemek istemiyorlar.Dolayısıyla kırk bin yıllık Çeçen yurdunda hiç kimseye işgal niyetiyle savaş açmak düşüncesi taşımadıkları halde, ve tarihin en derin noktalarına kadar o coğrafyaya sahip oldukları halde kendi coğrafyalarında kendi doğal yaşama hakları kendisine fazla görülen müstevlilerin saldırılarına maruz kala kala ve her seferinde meşru savunma yapa yapa bir tarih yazılmıştır. Son halkasını Milenyum Çağında tekrar Ruslar tarafından yaşamak zorunda kalmış Çeçenler. İşte böyle bir niyetle başlayan birinci savaş dünyanın gözü önünde Rus un emperyalist ve zulmünden sınır tanımayan küfri yapısının her türlü silahın Kimyasal, biyolojik v.s gibi yasaklanmış olduğu ifade edilen silahlara sivil insanların herhangi bir anlam ifade etmezliğine ve Çeçen coğrafyasında bırakın insanları taş üstünde taş kalmamacasına imha etmek niyetiyle ama diz çöktürülmüş bir Çeçenistana ulaşmak adına Ruslar tarafından başlatılmış bir savaş yaşandı .Elhamdulillah o savaşın ardından Allahu teala zafer bahşetti. O zaferle birlikte ki o zafer askeri anlamda konunun uzmanları tarafından asla tartışılmayan çok net bir zaferdi. Ve bu zaferin arkadasın dan Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin ile Çeçen devlet başkanı Aslan Maskadov ile devlet başkanı sıfatı ile oturdular ve antlaşmalar imzaladılar.Ve siyasi, diplomatik çözümlerin biraz ileriye teyid edilmesi biçiminde bir takım programın içine eklemeler yapılmakla birlikte fiili olarak şu çıktı ortaya. Rusya fiilen,fiziken Çeçenistanı tanıyan dünyada ilk ülke oldu. Fakat bu zaferden sonra ve buna bağlı çok anlaşmalar imza edildikten sonra Ruslar yenilip mağlup oldukları Çeçenistan’a geri dönmenin çok hesabını yaptılar.Ve burada Çeçen coğrafyasında ve çeçen savaşçılara karşı nasıl savaşmaları gerektiğine dönük olarak hazırlıklarına çok yüksek seviyede devam ettiler ve ikinci savaşı başlatmadan önce hepimizin bildiği Ruslar tarafından propaganda amaçlı dezenformasyon çalışmaları çok kuvvetli yapıldı. Burda ne vardı Çeçenlerin terörist olduklarını tüm dünya kamuoyuna vermek gibi bir yöntem uyguladılar. Çeçenlerin devlet olduktan sonra çok şımardılar ve kendi problemlerini çözmektense sağa sola saldıran bir devlet olarak göstermeye çalıştılar. Uluslararası topluma yine sınır tanımayan doktorlar örgütünün elamanlarının kellelerini kestirmeleri, Moskova da sivil ve masum insanları yaşadığı binaları bizzat KGB tarafından bombalanmasına ragmen bunu Çeçenlerin bombaladığına dönük olarak propagandalarına devam ettiler.Ve hepsinden öte İslam dünyasına Çeçenler adına oluşturulmak istenen imaj ile Çeçenistanda bir vahabizmin olduğunun mesajını vermek istediler ki birinci savaşta Çeçenistana Müslümanların büyük desteği vardı o desteği ikinci savaşı başlatmaya karar veren Rusların çalışmasına engellenmesine dönük mesaj verildi.Tabii Rusların bütün tezleri kendi elleriyle yürütülmüş oldugunun itirafları ile birlikte gün yüzüne çıktı. Çeçenistanda ikinci savaş fiilen tekrar başlamıştır. Ve bu noktada Vladimir Putin ismi çok önemlidir, Putin tanınmayan kendi kamuoyunda bilinmeyen herhangi bir vatandaş iken Çeçenistana saldırı kararı ile yeniden popüler olması sağlayıp devlet başkanı olmanın zeminini hazırlamış oldu. Şuan da neler oluyor Çeçenistanda işte şuanda anlatmış olduğumuz kısa bir özetin devamı olan ikinci savaşın başlaması ile devam eden bir savaşımız var. Evet Çeçenistanda öncelikle malum olduğu üzere bu hareketin önderleri kadro halinde şehit ola ola savaş acımasızca devam ediyor.Çeçenistanda liderler şehadeti yakalamış, yaşamış olsalar da Çeçenistanda bu mücadele şahsa endeksli değildi, diyoruz ve riyaset bir liderlik boşluğu Çeçenistanda hiç yaşanmadı. Ve sırayla önce Aslan Maskadovun şehadeti ardından Abdulhalim Sadullaviye nin şehadeti söz konusu oldu. Ve bu arada çok meşhur olan komutanlarımızı şehit vere vere bugunlere geldik.Bugun hiç tartışılmıyacak bir netlikte Çeçen devlet başkanı Dokko Omarov önderliğinde Çeçen askeri kuvvetleri, komutanlar, mücahidler sanki savaşa bugün başlamış gibi bir heyecanla alıp götürüyorlar.Çeçenistanda savaşın adı bağımsızlık, küfre karşı koyma mücadelesidir.Çeçen halkı Müslüman dır. Çeçenistanda mücadelenin adı La ilahe illallah Muhammeden Rasullah dır.Bu ilke asla tartışılmaz.Ve biliyorsunuz çeçenistanda nüfus az dokunulmazlık zırhı çeçenler için söz konusu değil. Belki Ruslar arzu etseler çeçenistanın etrafını on halka çeklinde tanklarla çevirebilirler. Ama dünyaya kapattıkları sürece bir devin önünde küçük bir yapı olduğu görüntüsü var.çeçenler tarih boyunca hiç zayıf olmamışlardır.Allah ın izni ile kıyamete kadar da zayıf olmayacaktır.Çeçenistanda mücadelenin temel özelliklerinde birde şudur hiçbir zaman kulun gücüne dayalı bir algılama İslami yapılarından dolayı Çeçenlere tesir etmemiştir.Bugün Çeçenistanda 300 Bin kişilik kızıl ordunun güce tapınanlardan oluşan Çeçen halkını korku içine sokmaya yeterli olmayacaktır. Şuan için Çeçenistanda 300 bin kişilik Rus ordusu var. Ve güç acaba ne tarafa olabilir endişesi yaşayan bir kısım insanlar var. Birde Çeçen halkı var. Çeçen halkına korku verilmek isteniyor. Ama çeçen halkı hiçbir zaman korkmamıştır.Korkmadığı içinde bugünlere gelmiştir.Hakka Yürüyüş : Çeçenistan İçkeriya Cumhuriyeti Yetkililerinin Türkiyeli Yetkililerden Ve Türk Halkından Beklentileri Nelerdir ?Medet ÜNLÜ: Evet şimdi öncelikle şunu söylemek gerekir.Çeçenistanda lider ve lider e bağlı olan yapılar açısından zerre kadar ayrışma ifade edecek bir şey yok çok şükür.Hepsi birlik beraberlik içerisinde. Belki şu saatte ihanet edecek kimse kalmadı. Bu mücadeleyi taşıyan çok sağlam mücahidlerimiz var. Ve o mücahidler kendi üzerlerine düşen alabildiğine ve en iyi yapmaya karar vermişler. Onlar bu işi yaparken de Müslüman olup ta o cephede olmayanların yapması gerekenleri mücahidlerimiz de biliyorlar. Ve umutları var dışarıdaki Müslümanlardan. Bu Camia da Müslüman kardeşleri tarafından yalnız bırakılmamaları için hep dua ediyorlar.Ve Bu tarz mücadeleler lojistiği söz konusu olunca kesinlikle Çeçenistanda verilen bu mücadelinin maddi yardıma ihtiyacı vardır. Bunu da yapacak olanlar yine Müslümanlardır. Bugün Çeçenistanda devam eden mücadeledir bu. Bakalım yarın başka hangi coğrafyada olacak bu mücadele . Dolayısıyla Mücahidler kendi verdikleri mücadelenin en azından Çeçen coğrafyasının dışında tüm dünyada bilinmesi konusunda yardım bekliyor .Allah razı olsun Hakka Yürüyüş Dergisi bu konuda çok güzel bir görev ifa ediyor ama bu görev sadece Hakka Yürüyüş dergisine ait değil. Ama bütün ümmetin ortak bir meselesidir. Mücahidler kararlarından asla vazgeçmeyeceklerdir. Çünkü onlar gerçekten iman edenler topluluğu olmayı başardılar.Ve onlara herhangi bir dışardan destek olmasa bile küfrün egemenliğine kabul edilmesine dönük bir zafiyet göstermeyeceklerdir.onlar farkındalar iman ettiklerinin.Günlerini gün etmek gibi kaygıları yok.Onlar bu mücadeleyi taşıdıkları sürece her zaman kazanacak onlardır.Hakka Yürüyüş: Türkiye deki Çeçen Mültecilerinin Durumu Nedir ?Medet ÜNLÜ: Evet Çeçenistanda Savaş sebebi ile bir şekilde mülteci olarak dışarı çıkmak zorunda kalan 1500-2000 kadar insanımız Türkiye ye Sığınmışlardır.TC devleti Hadiseyi en başından beri takip ediyor.TC Cumhuriyeti Çeçenistandan gelen vatandaşlarımıza hiçbirzaman Mülteci demedi, Mülteci gözüyle bakmadı. T.C Devleti her zaman “Onlar Mülteci Değil,Onlar Misafirdir” dedi. Dolayısıyla böyle bir yaklaşım mültecilerin hayatlarını kolaylaştırmamıştır. Ve eğer mülteci olarak kabul edilmiş olsalardı , onların eğitimleri,hakları v.s gibi konularda TC devleti bir sorumluluk gereği bu hadiseye özel olarak eğilmek durumundaydı ama maalesef bu arzu edilen noktayı TC devleti Çeçen mültecilerinden bugüne kadar esirgedi. Bunu Rahatlıkla söylüyorum çünkü aynı pozisyonda Avrupa ya giden Çeçen mülteciler orada eğitim, sağlık v.s gibi sorunları olmadığı gibi maaşlarını da alıyorlar. Bu yüzden Avrupa ile Türkiye yi kıyaslamak gerekirse Türkiye çok istenilen seviyede değildir. Bunu açıkça söylüyoruz.tabi TC devletinin de kendine has problemleri olabilir. Orası bizi ilgilendirmiyor.Bizi ilgilendiren “Bir şekilde Çeçen coğrafyasında yaşayan bütün insanlara sorulsa; “siz kendinize en yakın hangi ülkeyi hissediyorsunuz” diye bir soru sorulursa “Türkiye” derlerdi. Niye? Türkiye İslam bağları, Kültür bağları olarak Türkiye yi kendilerinden görüyorlar.O halde o umuda dayalı bir yürek zenginliğine dayalı umutla geldikleri Türkiye ye umduklarını bulamadıkları zaman bu bir sıkıntı olur ve şuanda Türkiye de yaşayan insanlarımız Avrupa da yaşayanlarla olan ilişkilerinde bu hadiseyi kıyas yapabilmenin örneğini de görebiliyorlar. TC Cumhuriyetine bir şekilde sığınmış insanların yasal, legal yaşayabilme şartlarında bari olabilmeleri gerekiyor.Bu kısımda da gerekli seviyeye gelemiyoruz.Umut ediyoruz ki hem Çeçenistandaki insanların umut ettikleri gibi, Türkiye yi dost olarak görüyorlar.Bu dediklerimizde inşallah bir gün düzelir.Hakka Yürüyüş : Çeçenistanda Önemli Komutanların Şehit Verilmesi Mücahidleri Ne Yönde Etkiledi ? savaşın Seyrini Etkileyebilecek Bir Durum mu Bu ?Medet ÜNLÜ : Öncelikle Cehar Dudayev in önderliğinde başlayan bağımsızlık mücadelesi onun şehadetiyle bir renk kazandı. Kafirler Topluluğu tarafından eğer Cehar Dudayev Şehit olursa lidersiz kalan bir toplum bu mücadeleyi götüremez gibi bir düşünce vardı. Ama Müslümanlar tarafından bakılınca önemli isimler şehit olunca Allahu teala bereketini daha çok veriyor ve o boşluğu yaşattırmadan bu mücadeleyi taşıttırıyor.Müslümanlar açısından olan kısmı ile şehadet bir bereket konusu olduğu için Müslümanlar şehadet haberleri ile zaten sevinen bir yapıdır. Böyle bir mantığın ekinde şunu özellikle vurgulamam gerekir, Çeçenistanda bağımsızlık kararı verilip fiilen savaş başladığında 5 yaşında olan bir çocuk şuan 20 yaşında.Savaşın bütün acımasızlığını yaşayarak geçmiş bir 15 yıl, ve o gençlik haliyle her bir hücresine ayrı ayrı sirayet etmiş olan ve dolayısıyla ya amcası ya babası ya komşusunun şehadetini göre göre onun etkisi içerisinde büyüyerek gelen bir nesil olan insanlar,yani bugün savaşı götüren insanlar savaşın çocuklarıdır. Bu her şeye hükmeden her şeye hakim olan Allahu tealanın emri ilahisi ve resulun sünneti ve hadislerinde aktardığı yapısı ile bir boşluğun olmadığı noktasından bakışımızı öncelikli kılmamız gerekir. Fiili olan kısmında şu var. Tecrübeli komutan gelir görevini yapar o görevini yaparken kendisi gibi tecrübe kazandırdığı yeni elemanların o komutanla liyakat sahibi kılarak aslında hem savaşıp hem öğretmen olduğu noktasından hareketle birkaç fonksiyonu aynı anda yürüten bir otomatik yapı söz konusudur cephedeki bu İslam toplumlarının bütün dönemlerinde olan bir şeydir.Dolayısıyla Cahar Dudayevin şehadeti nasıl bir boşluk oluşturmadıysa, Aslan maskadov un şehadeti nasıl bir boşluk oluşturmadıysa bundan sonraki kısmında da böyle bir boşluğun Çeçen coğrafyasında böyle bir boşluğun oluşması mümkün değildir.Bu yapıdan dolayı belki şunu söylemek gerekir Çeçenistanda savaş devam ediyorsa onlar orda piknik yapmıyorlar. Ve Ruslar asla sevinmesinler ki Çeçenistanda adı meşhur olan insanların şehit olmasıyla bir boşluk oluşsun. Asla öyle bir şey yok Çeçen coğrafyasında birinci ve ikinci savaşa baktığımızda şuan en güçlü dönemi yaşıyor.Bu şehadetlerden gelen bereket ile ortaya çıkmaktadır.Şuana kadar mücadeleyi Rusların ana bir tezi vardı bu savaş bir şekilde Çeçen coğrafyasının sınırlarıyla alakalı tutulmaya dönük Rus tezine dayalı bir yapı ifade etmek istiyor. Halbuki Çeçenistan Kafkasya nın bel kemiği o halde Çeçenistanda var olan savaş sadece çeçen sınırı ile alakalı kalmadı kalmayacak, bütün bir Kafkasya yı saracaktır.Ve sarmaya da başladı. Elhamdülillah. ve şuanda okuyucularımızın özellikle dikkatini çekmeye dönük çeçen devlet başkanı Dokko Omarov artık sadece Çeçenistanın devlet başkanı değildir .O artık bütün Kafkasya nın emiridir,imamıdır.NOT: Röportajımızın ikinci kısmı gelecek sayımızda devam edecektir.
HAKKA YÜRÜYÜŞ...
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.