12 Eylüle Giden Yol (7)

12 Eylüle Giden Yol (7)


11) Sokakta Kan, Darağacında Can

IMF'nin serbest bıraktığı 92 milyarlık kredi dilimi, ABD'nin ertelediği 350 milyon tutarındaki borç, 16 bankanın Türkiye'nin 3,2 milyar tutarındaki borcunun sekiz-on yıl süreyle ertelenmesi, Dünya Bankasının Türkiye'ye 304,5 milyon dolarlık kredi verilmesini kararlaştırması, acaba 12 Eylüle ortam hazırlayan, ünlü komutanın sözleriyle, 'ortamı olgunlaştıran' 5.388 kişinin kanına karşılık olarak, Kürt aşiretlerindeki deyişle 'kan helali' olarak mı verildi, yoksa 12 Eylülden sonra:

1) fişlenecek 685 bin kişi,

2) gözaltına alınacak 650 bin kişi,

3) açılan 210 bin davada yargılanacak 230 bin kişi,

4) idam cezası istenecek 7 bin kişi,

5) idam cezası verilecek 517 kişi,

6) asılacak 50 kişi,

7) işkenceden öldürülecek 171 kişi,

'kuşkulu' bir şekilde öldürülecek 300 kişi,

9) intihar ettiği bildirilecek 43 kişi,

10) açlık grevinde ölecek 14 kişi,

11) 'kaçarken' vurulacak 16 kişi,

12) çatışmada öldürülecek 95 kişi,

13) doğal ölüm raporu verilecek 73 kişi,

14) 141, 142 ve 163 maddelerden yargılanacak 71 bin kişi,

15) 'örgüt üyesi olmak' suçundan yargılanacak 98 bin 404 kişi,

16) pasaport verilmeyecek 388 bin kişi,

17) siyasi sığınık olarak yurtdışına geçecek 30 bin kişi,

18) yurttaşlıktan çıkarılacak 14 bin kişi,

19) faaliyeti durdurulacak 23 bin 677 dernek,

20) 'sakıncalı' olduğu için işten atılacak 30 bin kişi,

21) işine son verilecek 854 öğretmen, 120 üniversite öğretim görevlisi ve 47 yargıç,

22) 400 gazeteci için istenecek 4 bin yıl hapis cezası,

23) 300 gün yayın yapamayacak gazeteler,

24) imha edilecek 39 ton gazete ve dergi,

25) 'sakıncalı' bulunacak ve yasaklanacak 937 film için mi IMF, ABD, Dünya Bankası, askeri yönetimi, dolara boğdu. Kuşkusuz borçlandırarak. Hani, Dulles, Kore'ye asker gönderildiğinde, Türk askeri çok ucuz, 23 sente mal oluyor demesi gibi, bu dolarlar öldürülen 5.388 kişi içinse çok fazlaydı, öldürülecek, ezilecek, çiğnenecek, çürütülecek birkaç milyon insan içinse çok azdı. Çünkü bunu gerçekleştirenler zaten devlet bordrosundan işledikleri cinayetlerin fazlasıyla karşılığını almıştı.

Örneğin, Çatlı. 7 TİP'li genci boğduracak, daha sonra, 12 Eylül yönetimi, ASALA ile 'savaşması' için, Çatlı'yı Avrupa'ya gönderecek. Silahı ise CIA'nın verdiği eroin olacak. ve ücreti eroinle ödenecekti. Özgür dünyanın özgür ülkesinde, İsviçre Cezaevinden CIA'nın uçurduğu, çevresinde emniyet müdürlerinin, aşiret reislerinin pervane olduğu, 12 Eylülün simgesel kimliğidir. Cemal Süreya'nın bir şiirinin anımsattığı gibi, salt bu nedenden dolayı da yargılanmalıdır 12 Eylül.

Örneğin, 7 TİP'li genci boğarak öldüren otuz yıl bulunamamıştı. 7 idam cezası sırtında, ama evleniyor, çocuğu oluyor, ve çocuğunu çok seviyor. Her ikisi için kitaplar hazırlanıyor. İdam cezaları kaldırılıyor şemsiyesi altında, CIA patentli/görevlilerin idamları yıkana yıkana, çamaşır sabunu gibi tükeniyor. Tükenmiyor da küçücük bir şey kalıyor, işin gülünç olan yanına bakınız ki, Yargıtay 'yanlış' bir kararla tahliye ediveriyor Kırcı'yı.

Örnek çok. Ama soru şu: 'NATO burada nerede?'

12) NATO İle Korunan Sistemi 'Korumak' İçin Katliam

NATO'nun görevi, NATO ile korunan sistemi korumak olarak özetlenebilir. NATO ülkelerini değil, NATO ile korunan sistemi korumaktır NATO'nun amacı. Dışardan, özellikle Sovyetler Birliği'nden gelecek saldırılara karşı, içerden sisteme yönelik eylemlere karşı, kendi sistemini savunur.

11 Eylülden sonra, NATO ile korunan sistemi, sistemi tehdit eden NATO dışı ülkelerde de koruması kararlaştırılacaktır.

NATO, NATO üyesi ülkelerde, sistemi korumayı, 'dolaylı saldırı' kavramına dayandırmıştır. Eisenhover Doktrini ile, ABD, 'uluslararası komünizmin, silah kullanmadan, dolaylı olarak da saldırıya geçebileceği' görüşünü savaş doktrini olarak kabul etmişti. Rockfeller Grubu tarafından hazırlanan ve ABD yönetimine verilen bir raporda, 'açık saldırıların yanında, ondan daha tehlikeli saldırı görünüşünde olmayan başka tür tehditlerin varlığından' sözedilmişti. 'Bu tehditler, içerden yapılmak istenen değişim ve dönüşümlerdi.' Bu saldırıların, bazan iç savaş biçiminde, bazan devrimci hareket biçiminde, bazan demokratik akımlar biçiminde ve bazan reform hareketleri biçiminde maskelenmiş saldırılar olduğu belirtili-yordu. Bunlar açık saldırı değil, dolaylı saldırılardı. ABD, kendisine bağımlı ve yarı-bağımlı ülkelerde, halkın kendi iradesiyle ve girişkenliği ile oluşturacağı demokratik dönüşümleri bile kendisine yöneltilmiş maskeli komünist tehdidi olarak nitelemş ve bu 'dolaylı saldırı'lara karşı 'saldırı'yı ve 'özel savaşı', savaş stratejisinin resmi politikası haline dönüştürmüştü.

Aşağıdaki alıntılar, Sivas, Kahramanmaraş ve Çorum olaylarıyla simgelediğimiz 'iç savaş' girişimlerinin arkasındaki güçleri ve bunların iç bağlantılarını açıklamamıza olanak sağlıyorlar. Şöyle:

ABD Kara Kuvvetleri Bilimsel Araştırma Dairesi Başkanı, New York Herald Tribune'da yer alan bir konuşmasında, 'Birleşik Amerika'nın, 'solcu' rejim ve hükümetleri devirmek için yerli kuvvetleri komandocu-partizan metodlarına göre eğitmeli ve gerekli silah ve malzemeyle donatmalıdır.' (M. Fahri, Amerikan Harp Doktrinleri, s. 302.) diyor. D. Galula, Ayaklanmaları Bastırma Hareketleri kitabında, 'Ayaklanmaları bastırmakla görevli olan tarafın … bir siyasi partinin rehberliğine gereksinimleri olduğunu' belirti-yor; G. Synder 'Yerel kuvvetlerin bütün komuta ve idari organları Amerikan uzmanları tarafından kontrol edilmeli, ama bu kontrol işleri o ülke kamuoyundan gizli tutulmalıdır.' diye yazıyordu. (Deference and Defence, s. 23-28'den aktaran: Erdost, Ülke, 1, 1978, s. 76.)

Bir İtalyan tetkik hakimi, üç jandarmanın öldürülmesini araştırırken, 'Gladyo' adlı gizli NATO kuruluşuyla karşılaşmıştı. 1956 yılından bu yana İtalya'da gladyo vardı, ve bütün NATO ülkelerinde ayrı adlar altında kurulduğu saptandı. İtalyan Tetkik Hakimi, 24 Ekim 1980'de, 'gladyo' için soruşturma başlatacaktı.

Gladyo bütün NATO ülkelerinde vardı, ve Brüksel'deki NATO merkezinden yönetiliyordu. Amacı, kısaca, komünistleri yok etmekti. Yok edileceklerin 'komünist' olması gerekmiyordu, 'komünist' olarak adlandırılması yeterliydi.

Türkiye'de, 1952'de Özel Harp Dairesi olarak kurulmuş, 5 Mart 1959'da, Zorlu ile Dulles arasında Dolaylı Saldırı Anlaşması imzalanmıştı.

İtalyan gladyosu ile organik bağı olan P2 Mason Locası (P2M2) Başkanı Licio Gelli, 'İtalyan gladyocular ile Türk ülkücülerin CIA güdümünde çalıştıklarını' söyleyecektir.

'Türk ülkücüler'i homojen bir bütün olarak algılamamak gerekir. 1968-70 yılları arasında 45 komando kampı kurulmuş, bu kamplarda 250 bin komando eğitilmişti.

45 komando kampına dokunulmamış, 250 bin genç 'komando' olarak, yani adam öldürmek için devletin bilgisi içersinde eğitilmişti. ABD Başkanı Johnson, 1964'te, Birleşik Devletler Harp Akademisinde yaptığı bir konuşmada, 'şu sırada, 344 ekibimiz 47 ülkede iç savaş taktiklerini öğretiyor' sözlerinin basında tartışıldığı sırada Türkeş, 'sabotaj, katliam, suikast gibi gündelikleşen olayların sonuç olduğunu' söylüyor, 'komünist emperyalizmin ülkemize saldırıyı geçmesini' de 'neden olarak' olarak niteliyordu. Anarşizmin sebebi, ona göre, 'Türk devletinin yıkılmak, Türk milletinin ve vatanının bölünmek, parlamenter rejimin ortadan kaldırılmak, yerine komünist bir diktatörlük kurulmak istenmesiydi.'.

Orgeneral Bedrettin Demirel, 'Benim kanaatim diyecekti, 1978'de, en geç 1979'da müdahalenin yapılmasıydı. (…) Sayın Evren bir ordu müdahalesi için 'zamanın iyi seçilmesi' kanaatinde idi.' (C. arcayürek Açıklıyor, 9, s. 269.)

Süleyman Demirel, 12 Eylülün 25. yılında, Bedrettin Demirel'in sözlerine gönderme yapıyor: 'Bedrettin Demirel'in beyanı var. Diyor ki, 'Biz bunu bir sene önce yapmalıydık? Orgeneral, o zaman Akademiler Kumandanı. 'Ama olgunlaşsın diye bekledik' diyor. Bunu yapıyor, ama ben hükümetim, bana tek bir suçlamada bulunmuyor. Çünkü kendisi biliyor. Ben kendisine 'Ne istersen yapacağım' demişim.' (Radikal, 12 Eylül 2005.)



--
We are in the world as words are in a book. Each generation is like a line, a phrase...

Dünyada, bir kitabın içerisindeki sözcükler gibiyiz. Her nesil bir satır, bir cümle misali…
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.