Zihin Kontrolü ve Mançurya Kobayı Nedir, Nasıl Yapılıyor?

Zihin Kontrolü ve Mançurya Kobayı Nedir, Nasıl Yapılıyor?

Zihin Kontrolü  ve Mançurya Kobayı Nedir, Nasıl Yapılıyor?_1

Zihin Kontrolü
ve Mançurya Kobayı Nedir, Nasıl Yapılıyor?

Zihin kontrolü, insanın algı sistemlerine ya da bilincine yönelik olarak yapılan bir
takım operasyonlar zinciri. Bunların bir tanesi LSD gibi çok çeşitli halüsinojenlerin
kullanılması ve insanda farklı bilinç halleri oluşturmak. Bunu özellikle yabancı
istihbarat örgütleri kullanmış. Kore Savaşı'nda Çinlilerin kullanmış olduğu yöntemleri
de unutmamak gerek tabi. İnsanların fizyolojik ihtiyaçlarını bloke etmek ve onların
direncini kırmak, kullanılan yöntemler arasında. Zaten " Mançurya Kobayı" ismi de
Kore Savaşı'ndan geliyor. Kore Savaşı'nda insanların dirençlerini kırıp çeşitli
işkence yöntemleri uyguladıktan sonra çözülmeyi çok daha kolay bir şekilde sağlıyorlar.
ABD'liler 1950'li yıllarda uyanıyor ve 1953'de MK-ULTRA projesi başlatılıyor.
O dönemlerde Solomon Asch adlı bir Yahudi bilimadamı var. Bunun 300 bin kişi
üzerinde yaptığı bir çalışma mevcut. Çalışmada iki grup var. Bunlardan birinde
öğretmenler, diğerinde denekler var. Denekler oturdukları yerde bir kelime
okuyacak ve hata yaptıkları zaman öğretmenler bunlara elektrik şoku verecek.
Elektrik şokları 75 volttan başlayıp üst noktalara kadar geliyor. Aslında burada
deney yapılanlar şok verilenler değil, öğretmenler. İnsanların nereye kadar şok
vermeyi sürdürecekleri ölçülüyor. Görülüyor ki 300 bin kişinin yüzde 65'i bir
beyaz gömlekliye " Şok ver!" demeyi sürdürdüğü için şok vermeyi sürdürüyor ve
450 voltluk değerlere kadar çıkılıyor. Bu arada, öğrenenlere elektrik falan
verilmiyor. Aslında deneklerin (öğrenenlerin) çoğu tiyatrocu ve rol yapıyor.
İnsanlar, deneklerin canının acıdığını görmelerine rağmen elektrik vermeye devam
edebiliyor. Dolayısıyla insanlarda otoriteye karşı korkunç bir boyun eğme var.
300 bin kişiyle yapılmış olması, bunun büyük olasılıkla ABD derin devletinin
bir projesi olduğunu gösteriyor. Şuna bakıyorlar: " Otoriteye bizim halkımız
ne kadar bağlı?" Bu deneyi Türkiye'de yapsanız oran daha az çıkar; Yüzde 65
çıkmaz. Ama Amerika'da sosyal koşullama ile otoriteye inanç çok yüksek düzeylerde.

Teknoloji bu konuda ne yoğunlukta kullanılıyor?

Teknoloji çok iyi kullanılıyor. ABD'de şunu gördüm. İnsanlarda ciddi bir
televizyon bağımlılığı var. Gidiyor evine, günde beş saat televizyon seyrediyor.
Seyrettikleri şeyler abuk subuk. ABD'deki kanallar Türkiye'dekinden kötü; hepsi
birbirine benziyor. Haber programları zaten tamamıyla beyin yıkama. Dolayısıyla,
insanlar nasıl günde beş saat televizyon seyretmeye yönlendirilir, alıştırılır,
bu nasıl bağımlılık haline getirilir, o çok enterasan. Televiyonlarla aslında
indoktrine edilmiş, pasifleştirilmiş bir toplum kurdu ABD. MK-ULTRA projesini
başlatan Allen Dulles'in çok vurucu bir sözü var; "Birinci aşamada propaganda,
depolitizasyon ve kitlesel sindirmeyi sağlayacağız."; "İkinci aşamayı da
bireyin beyninde kazanacağız" diyor.

Zihin kontrolü yoluyla sıradan bir insandan bir cani yaratmak mümkün mü?

Bunun başarılabileceği söyleniyor şu anda. Bunların en vurucusu John Lennon'un
katili Mark David Chapman. John Lennon, ABD dengeleri için çok büyük tehlike
oluşturmaya başlamıştı. Vietnam Savaşı'na karşı çok ciddi bir etki oluşturuyordu.
John F. Kennedy ve kardeşi Robert Kennedy'nin katillerinin de böyle bir
programlara tabi tutulduğu söylendi. Detaylı bilgi için 2006 Temmuz'unda
yayınlanan, 'Derin Devletler, Gizli Projeler ve Kirli Gerçekler' (Neden Kitap)
isimli kitabıma da bakabilirsiniz.

Zihin kontrolü ağırlıklı olarak istihbarat örgütleri tarafından mı kullanılıyor?

Bu yöntem, istihbarat örgütleri ve askeri istihbarat tarafından kullanılıyor.
ABD'de 29 tane istihbarat örgütü var. Bunlardan en önemlileri Savunma Bakanlığı'na
bağlı Askeri İstihbarat Teşkilatı, CIA, NSA, FBI ve DIA. En gizlilerinden biri
NSA'dir. Bu teşkilatlardan hepsi zihin kontrolü konusunda çalışmalar yapıyor.

Zihin Kontrolü  ve Mançurya Kobayı Nedir, Nasıl Yapılıyor?_1

Toplumsal olarak zihin kontrolündeki araçlar nedir?

Televizyon ve moda en önemli araçlar. Hollywood bu işte başı çekiyor. Çünkü
Hollywood'la insanların davranış şekillerini kalıplamak mümkün. Mesela bunun
en önemli örnekleri Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Matrix isimli filmler.
Matrix'te bazı kalıplara insanlar şartlanıyor. Yahudi geleneklerini insanlara,
çocukların bilinç dışına aşılıyor. Belki bizler genel toplumdan biraz kopuk ve
daha farklı insanlar olduğumuz için, "Hadi canım sende, bu olmaz!" diyoruz ama
bu öyle değil. İnsanların yüzde 50-65'ini etki altına alsa yetiyor zaten.
Normal insanlar bu telkinleri ve şartlandırmaları çok kolay alıyor. Dolayısıyla
beyin yıkama araçlarından en önemli ikisi; televizyon programları ve filmler.
Filmler çok önemli. Bu mecrada her şey milim milim işleniyor. Ortaya çıkan şu:
ABD'de toplumun yüzde 65'i tamamen itaatkâr, ABD'yi yöneten 25 bin elite kafa
kaldırmayacak insanlardan oluşuyor. Nitekim Bush gibi birisini başlarına
getirmelerinden belli olmuyor mu? Yahudi sistemini, Evangelist beyin yıkamayı
sorgulamaması ve ABD'deki sistemi sorgulamaması üzerine eğitilmeye çalışılan
insanlar bunların büyük çoğunluğu. Bugün ABD'de demokrasi yok ki! Demokratlar
da, Cumhuriyetçiler de CFR (Dış İlişkiler Konseyi) üyesi. Aynı yerden adam
seçiyorsun. Bir çelişki yok yani. ABD'de kimin nereye geleceğine başından karar
veriliyor. Bir zihin kontrolü projesi olan " Monarch Projesi" bunlardan bir tanesi.
Onunla ilgili "Baykuş İmparatorluğu" (Trance Formation of America) isimli bir
kitap var. Bu, CIA'in yazdırdığı bir psikolojik savaş kitabı. Buradaki hiçbir
şey gerçek değil. Deli saçması bunların büyük çoğunluğu. Büyük bir kısmı ise
pornografik. Hedef komplo teorisiyle uğraşanları hasta ve mantık dışı göstermek.

Derin devletlerin kendilerini, olduklarından daha güçlü göstermek ve insanlara
"Ensenizdeyiz" izlenimi vermek gibi bir görevleri de var. Zihin kontrolünün bu
çerçevede yeri nedir?

Belki adam uğraşıyor zihin kontrolünü yapmaya ama yaptığı zihin kontrolünü çok
daha farklı gösteriyor bize. Çok daha büyük, ulaşılmaz. "Uzaydan, uydulardan
kontrol ediyoruz, rüyalarınıza giriyoruz" şeklinde lanse ediyorlar.

Bir yandan yapılıyor, bir yandan da yapıldığından daha fazla abartılıyor...

Bu da zihin kontrolünün bir parçası. Bugün bir sürü hatalı düşünen insan var .
Mesela, Türkçe'de çıkmış bir sürü kitap var. Saçma sapan bir sürü bilgi
içeriyorlar, gerçeklerle ilgileri yok.

Zihin kontrolü Türkiye'de uygulandı mı?

Türkiye'de uygulandığını düşünüyoruz. Kitabımda Aytunç Altındal'la yapılmış
bir mülakat var. Orada detaylı örnekleri yer alıyor. 1968-70'lerde "Phoenix
Operasyonu" adı altında bir operasyon var. Yakalanan iki ABD'linin üzerlerinde
LSD ve diğer haplar vardı. Yabancı istihbarat birimleri tarafından kontrol
edilen, Türkiye'nin düşmanı haline getirilmiş bazı tarikat ve cemaatlerde
bu tip maddeler ve çok değişik tekniklerin kullanılmış olma olasılığı çok yüksek.

Danıştay saldırısının da bu etkiyle yapılmış olabileceğine dair bir iddia var
kitabınızda?

O konuda çeşitli iddialar var. Bulgaristan'da bir hafta kaldığı söyleniyor,
ne yaptığı belli değil. Danıştay saldırısının büyük olasılıkla Gladyo
tarafından planlandığı, temelinde de Danıştay üyelerinin, Tüpraş'ın özelleştirmesine,
Galataport'a onay vermemelerinin yattığı sanılıyor. Oferler'in projeleri
bunlar ve arkada Yahudi lobisi ve İsrail hükümeti var. Danıştay üyelerinin
hayatları tehlikede. Danıştay üyeleri koruma istedikleri halde alamıyorlarmış,
yani bugün Devlet kendi Danıştay üyelerini koruyamıyor. Bugün Türkiye'de
Türkçülüğü, Ulusalcılığı savunan bir yapı, derin devlet yok. Olsa zaten şu
andaki yönetimi ve sistemi alaşağı ederdi.

Zihin Kontrolü  ve Mançurya Kobayı Nedir, Nasıl Yapılıyor?_1

Nasıl bir derin devlet var peki Türkiye'de?

Türkiye'de yabancı derin devletlerin ve yabancı istihbarat örgütlerinin
uzantısı olan bir sözde derin devlet ya da çete-derin devlet var. Bunun
hedefi, Türkiye'yi Sevr koşullarına göre parçalamak. Ben 2002'den beri
televizyonlarda söylüyorum bunu. O zamanlar bana " Sevr paranoyağı!"
diyorlardı, şimdi gazetelerde 'Parçalanmış Türkiye haritaları' yayınlanınca
millet uyandı. Hatta Mustafa Balbay'ın yaptığı Cumhuriyet gazetesindeki o
panele katılan bir iki kişinin bulunduğu ortamlarda ben bunları anlatmıştım
da, "Çok abartıyorsun" demişlerdi. Pek çok kişi, 11 Eylül'ün ABD derin
devletinin işi olduğuna da inanmamıştı. Tabii komplolarla dolu bir dünyada
yaşıyoruz. Her tarafta komplolar ve entrikalar çevriliyor. Emperyalist
ülkeler zaten komplocuların en başında geliyor. Bu koşullarda, komploları
araştırmak son derece normal bir şey. Ama insanların çoğu, "komplocu" ya da
"paranoyak" damgası yememek için uzak duruyor. Tabii burada ciddi
paranoyaklar, komplo teorisyeni olup da cidden hasta olan insanlar da var.
Uzaydan gönderilen sinyallerle deprem yapılabileceğini söyleyen insanlar
var ki bunlar gazeteci. Cinlerle istihbarat toplanacağını, cinlerle beyin
kontrolü yapılacağını söyleyen insanlar da var. Bugün Türkiye'deki
kitaplarda bu bilimdışı iddialar var.

Zihin kontrolü ile cinselliğin ilişkisi nedir?

İnsan beyni bir programdır. Yani insan, kendi kendini programlayan bir
bilgisayar gibidir. İnsan beyninde pek çok şey haz alma, mükafatlandırma
prensibine dayanır. Pavlov'un bir zamanlar kanıtladığı gibi şartlanmaya
dayanır. Şartlanmaya dayalı bu sistemde haz en önemli belirleyicilerden
biri haline gelmiş durumda. Dolayısıyla insan kendi kendini programlarken,
kendi kendisine yeni bir sürü şey öğretiyor. Cinsellik de bu öğrettiği
şeylerden bir tanesi. Tabii bu, uyuşturucuyla, flaşlarla, değişik ortamlarla,
ilaçlarla bu şartlanma etkileri arttırılabiliyor, azaltılabiliyor.
İnsanlarda cinsel haz nesnesi yaratmak, libidoyu değiştirmek mümkün.
Dolayısıyla bu haz nesnesine bağlı olarak "Pavlovyen" bir şartlanma
yaratmak mümkün. Bu şartlanmada insanları belli koşullara, stimulanlara,
belli fikirlere göre yönetmenin ve programlamanın mümkün olduğu söyleniyor.
Cinsellik bunun için sıklıkla kullanılan bir araç. Ve cinsellik başka
motiflerle birlikte kullanıldığı zaman yeni bir takım şeyler getiriyor.
Bunlardan bir tanesi " Kauçuk ve Deri Fetişizmi". Bu parafilik fetişizmler,
son zamanlarda özellikle toplumlara pompalanıyor. Halbuki her ikisi de
birer sapış.

Cinselliğin daha fazla kullanılmasıyla ne elde ediliyor?

Daha fazla haz, planlanan şeylerden birisi. Belli tarikatlarda, belli
kültlerde insanların cinselliğe şartlanmaları, cinselliği daha uçlarda
yaşamaları, libidoları arttırmaları teşvik edilen bir yöntem. Özellikle
ABD'de bu tip kültler çok yaygın ve bunlarda cinsellik beyin yıkama
işlevine yönelik olarak kullanılıyor. Bunlar için şimdi "De -Programming"
denilen, programdan arındırma klinikleri bile açılmış. Orada insanları
alıp uzun süre tutuyorlar, davranış tedavisi uyguluyorlar ve gördükleri
şu: Cinselliği kullanan bu tarikatlar insanlarda çok ciddi başka
şartlandırmalar da oluşturuyor. Satanizm onlardan bir tanesi mesela.
Colin Ross'un bu konuda yazılmış bir kitabı bile mevcut, 'Satanik
Ritüellerdeki Tacizin Tedavisi' isminde...

"Sadomazohizm, lezbiyenlik, fetişizm gibi parafilialar derin devletlerin
gizli projeleri olarak yayılmıştır" diyorsunuz. Emperyalist Derin devlete
fetişist mi lazım?

Kısmen, evet! Çünkü yeni tüketim malzemesi ve uyarıcılık lazım; kapitalizm
ve moda sapıtmış durumda. Bir de, insanlarda saldırganlığı cinsellik yoluyla
da arttırmaya yöneliyorlar, böylece haz ve saldırganlık bütünleştirilerek,
saldırganlık legalize ediliyor ve normalleştiriliyor. Bugün porno içerikli
iki buçuk milyon web sitesinin tahminen yüzde 50-60 kadarı sadomazohizm ya
da değişik cinsel haz nesneleri üzerine kurulmuş durumda. Aynı şeylerden
bıkıp, insanlara yeni metalar ve yeni uyarı nesneleri sundukları zaman çok
daha etkili olabildiklerini görüyorlar. İnsanlarda etki-tepki de geliştiriliyor.
Haz arttıkça, şartlanma bir şekilde insanların beynine yerleştiriliyor.
Bu noktada parafilialar (sapışlar) bir noktada teşvik ediliyor.

Zihin Kontrolü  ve Mançurya Kobayı Nedir, Nasıl Yapılıyor?_1

Üniversiteden atılmak istendiğinizi yazmışsınız kitabınızda. Niye atmak
istiyorlar sizi üniversiteden?

Geçen yaz bu zamanlarda, internette dolaşmakta olan bir elektronik posta
bahane edilip, İstanbul Üniversitesi Rektörü ve üniversite yönetimi
tarafından savcılığa şikayet edilerek, evime polis baskını yaptırıldı.
Mahkeme kararı çıkartmışlar ama mahkeme kararı legal değil, bir kere
dilekçede benim bağlanma saatlerim ve IP adresim hedef gösterir gibi
verilmiş, mesajı benim gönderdiğime ait kanıt yok. Ayrıca mahkeme kararı
Ağustos ayının dokuzunda verilmiş, " İki gün içinde arama yapılacak" diye.
Benim evime, tam 20 gün sonra, 29 Ağustos'ta geldiler; arama illegal.
Polis bilgisayarlarıma el koydu ve bu bilgisayarlar birkaç gün poliste
kaldı. Rektörün dilekçesinde IP numaram ve bağlanma saatim gösterilmiş.
Yani Türk Telekom'dan öğrenilmiş. Dolayısıyla olayın içindeki pek çok şey
baştan sona illegal, çünkü hangi saatlerde hangi değişken IP numarası ile
bağlandığımı sadece Türk Telekomdan mahkeme öğrenebilir. Legal olmayan
yöntemlerle elde edilmiş bir takım bilgilerle yazılmış dilekçelere dayanarak
evime polis baskını yapıyorlar. Bir yıldırma politikası. Bilgisayarımda
suç teşkil edecek şeyler olup olmadığına bakıyorlar. Sonra da bilgisayarımda
bulunan başka bilgilere dayanarak üniversiteden atma soruşturması açıyorlar,
ama YÖK bu soruşturma sonucunu delil yetersizliği nedeniyle reddetti.
Tüm makalelerimde, kitaplarımda ve televizyon programlarımda Türkiye'nin
bütünlüğünü, Atatürk Milliyetçiliğini savunan bana, ülke bütünlüğünü yok
edici ve bölücü suçu atfedilmiş, olaya bakan tüm hukukçular güldüler!
Eski Yargıtay başsavcısı Vural Savaş bir dergide şöyle yazdı:

'Daha pek çok önemli araştırmada imzası bulunan sözkonusu kitabın yazarı
Doç. Dr. Ümit Sayın'ın İ.Ü Rektörü Mesut Parlak'a bir internet sitesi
aracılığı ile hakaret ettiği gerekçesiyle üniversiteden atılmaya
çalışıldığını öğrendim. Değerli bir bilim adamının üniversiteden
atılmasının gerekçesi bu olamaz. Gerçek neden elbetteki yaptığı
araştırmaların içeriği!'



--
We are in the world as words are in a book. Each generation is like a line, a phrase...

Dünyada, bir kitabın içerisindeki sözcükler gibiyiz. Her nesil bir satır, bir cümle misali…
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.