BEDEL ÖDETİLECEK TÜRKİYE;VAKIFLAR KISKACINDA

Vakıflara ait yeni düzenlemeler getiren 5555 sayılı Vakıflar Kanunu
mevcut iktidar tarafından daha önce çıkarılmaya çalışılmış ancak bu
yasanın 5, 11, 12, 14, 16, 25, 26, 41 ve 68. maddeleri 10.
Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa'nın 89. ve 104. maddeleri gereği
tekrar görüşülmek üzere geri gönderilmişti. Aynı Kanun Taslağı iktidar
tarafından 'bulanık suda balık avlarcasına' tekrar TBMM gündemine
taşınmıştır. Bu Kanun genel olarak hem Vakıf Kanunu'nu hem de Vakıflar
Genel Müdürlüğünün görev ve hizmetlerini düzenlemektedir. İlk 27
maddesi vakıfları, diğerleri ise Vakıflar Genel Müdürlüğünü
ilgilendirmektedir.

Bu
kanunun ilk 27 maddesinde iki temel yaklaşım göze çarpmaktadır.

1- Medeni Kanunun kabulünden önceki vakıflarla Medeni Kanun'a göre
kurulmuş vakıflar aynı statüde düzenlenmiştir,

2- Statüsü eşitlenen bu vakıflara yurt içi ve yurt dışında
sınırsız bir örgütlenme faaliyet ve bağış alma özgürlüğüne sahip
kılınmasıdır.

· Görüldüğü gibi bu kanunun en temel yanlışı, eski ve yeni
vakıfların aynı kanunla ve aynı statüde düzenlenmesidir.

· Vakıflar Kanunu Tasarısı, 2002 den itibaren AB, 2004 den
itibaren de ABD'nin ısrarlı talepleri üzerine hazırlanmıştır. Yasa
daha önce AB'ye uyum için iki kez değiştirilmiş ve Azınlık
Vakıfları'na mal-mülk edinme hakkı verilmiştir. Bunun sonucunda
Azınlık Vakıfları'nın kendilerine ait olduğunu öne sürdükleri taşınmaz
mülkler, idari bir kararla iade edilmiştir.

· Buna göre AB ve Fener Rum Patriği Bartholomeos 2500'ün
üstünde mülkün iadesini istemektedirler.

· İadesi istenilen ve olmazsa olmaz denilen, üçüncü şahısların
elinde bulunan 297 gayrimenkulün hemen hemen hepsi İstanbul surlarının
içinde
bulunmaktadır.

· Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün şu günkü hesaplarına göre,
Azınlık Vakıflarına iade edilecek mülklerin değeri 150 trilyon
YTL'dir.

· Vakıflar Genel Müdürlüğü Türkiye'de Rum Ortodoks, Ermeni ve
Yahudi vakıfları başta olmak üzere toplam 161 Azınlık Vakfı
tanımaktadır. 161 vakfın tanınması ve yapılan yasal düzenlemeler
sonucu şu ana kadar 364 mülk iade edilmiştir)

· Tasarının amaç ve kapsamını düzenleyen ilk iki maddesi,
hukuki bünyeleri birbirinden tamamen farklı eski ve yeni vakıfları
aynı statü içerisine dâhil etmektedir.

· Tasarıya göre; Vakıf kurmada sermaye sınırlaması, malları
edinme amaçlarının belirtilmesi şartı kaldırılıp, bunların başka
amaçlarla kullanılabilmesi ve vakıflar arasında mal değişimine imkân
verilmektedir.

· Tasarıyla, yabancılar vakıflarda görev
alabilecek,
uluslararası kuruluş ve vakıflardan yardım alınıp verilebilecek ve
şirket kurulabilecektir.

· Vakıfların malları haczedilemeyecek ve kamulaştırılamayacak,
yöneticileri sadece mahkemelerce görevden alınabilecektir.

· Vakıflar yabancı kuruluşlardan yardım alabilecektir.
Türk
kuruluşu sayıldıkları için sınırsız mülk edinebileceklerdir.

· Tasarıda vakıflara herhangi bir ayrım yapmadan sınırsız şube
açma imkânı tanınmaktadır.

· Tasarıyla yabancılara ülkemizde vakıf kurma
hakkı
tanınmaktadır.

Bu kanunla yabancılara vakıf kurma ve yönetme yetkisi yasal dayanağa
kavuşturulurken, öbür taraftan şube adı altında dernekler gibi
sınırsız şube-temsilcilik açma imkânı sağlanması, Türkiye'yi tam bir
"din savaşları alanı" haline getirecek, bunun denetim altında
tutulması da mümkün olmayacaktır.

Vakıfların sınırsız ve denetimsiz bağış toplayabilmeleri, ticaret
yapmaları yurt dışından Türk vatandaşı olmayanların yöneticilik
yapmaları, Cemaat Vakıfları'nın Vakıf Meclisi'nde temsil edilmeleri
gibi hususlar Türkiye'yi ileride sıkıntıya sokacaktır. İkinci maddede
öngörülen mütekabiliyet ilkesinin uygulanması da fiiliyatta
mümkün
değildir.

Bireysel farklılıklarına hatta ilgisizliklerine aldırmaksızın, önce
Cemaat Vakıfları'nı, özel hukuk tüzel kişiliği paydasında Türk Medeni
Kanununa tabi vakıflarda eşitleyen, ayrıca yabancıların Türkiye'de
vakıf kurmalarını dayanağa kavuşturduktan sonra, hiçbir sınırlamaya
tabi olmaksızın vakıfların yurt içi ve yurt dışı bağış alabilmelerine
ve örgütlenebilmelerine imkân sağlayan bu yasa Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'ni Lozan'da üstlendiklerinin ötesinde yükümlülükler altına
sokmaktadır.

Ayrıca bu uygulama Cemaat Vakıfları'nın Türk Hukukundaki istisnailik
özelliğini ortadan kaldırmakta, Lozan Anlaşması'ndaki sınırlama
anlamsızlaştırılmaktadır. Bu vakıflar, Türk Hukukundaki
meşruiyetlerini de zaten Lozan Anlaşmasından aldıkları için, Müslüman
cemaatlere vakıf
kurdurulmadığı her türlü hukuki çözümde eşitlik
ilkesi ihlal edilmiş olur.

Kanun taslağının şube veya temsilcilik adı altında birimler açmasını
sadece beyana bağlaması, vakıfların, şube veya temsilcilik adı altında
ülke çapında örgütlenmeleri konusunda denetim mekanizmasının tamamen
devre dışı bırakılması, zararlı vakıfların kurulmasına ve kamu
düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açacaktır. Vakıfların şube
açmasının sınırsız olarak yasal dayanağa kavuşturulması ve aynı
zamanda yabancıların da Türkiye'de vakıf kurabilmelerinin yine bu
kanunla yasal dayanağa kavuşturulması göz önüne alındığında, gerek
siyasi ve ideolojik gerekse dini örgütlenmeler (tarikat yahut
misyonerlik örgütü şeklinde) vakıf tüzel kişiliğini hoyratça
kullanacaklar, vakıf kurumu aracılığıyla Türkiye tam bir ideolojik
mücadele ve dinler
mücadelesi alanına dönüşecektir.

Bu tasarı ile vakıfların yurt dışı örgütlenme ve faaliyetlerine,
mutlak ve sınırsız bir serbesti getirilmektedir. Buna göre Türkiye'de
kurulu olan cemaat vakıfları, o cemaatin tüm dünyadaki mensuplarını,
vakıf tüzel kişiliği çerçevesinde örgütleyebilecektir. Türkiye'de
kurulu bir cemaat vakfının, böylesi bir örgütlenme gücüne erişmesi,
Türkiye açısından hiç de olumlu sonuçlar doğurmayacaktır. Cemaat
esasına dayalı bu tip bir örgütlenme, sınırsız bağış ve yardım
alabilme imkanlarıyla birlikte, Türkiye'nin Milli Güvenliği ve milli
çıkarları açısından da büyük bir tehlike oluşturacaktır.

Anayasamızın 69. maddesinde "Yabancı devletlerden, uluslararası
kuruluşlardan ve Türk uyruğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden
maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak
kapatılır"
denmektedir. Yabancıların Türkiye'de kuracakları vakıflar Türk
Vakıfları sayılacağına göre, bir siyasi partinin böyle bir vakıfla
işbirliği görüntüsü çerçevesinde maddi yardım sağlaması hukuken
mümkün olabilecektir.

Türk-İslam tarihinde kurulan bütün vakıfların gerekçesi,
Hz.Peygamber'den nakledilen ve Sahih Hadis Kitapları'nın hepsinde yer
alan maruf ve meşhur Hadis'e dayanır. Yine bütün Türk-İslam Vakıfları
Allahu Teala yeryüzüne tevârüs edinceye kadar, yani Kıyamet kopuncaya
kadar, devam etmesi duası ve bu Vakıfları bozan veya kaldıran
kişilerin, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine
uğramaları bedduası ile sona erer.

Bütün bu gerekçe,düşünce ve duygularla ecdat yadigarı vakıfların
hiçbir şekilde başkalaştırılmasına razı
olmadığımızı kamuoyuna saygı
ile duyururuz.
sende-yaz
  

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.