Sonkale: Türkiye'ye ne zaman ve nasıl geldiniz? Bize biraz göç hikayenizden bahseder misiniz?
Hayrullah Efendigil: Doğu Türkistan 1949 yılında Komünist Çin işgaline uğradıktan sonra 1955–1960 yılları arası bir dizi devrim adı altında halkı sindirme ve yok etme siyaseti uygulamaya başlar. Her şey karneye bağlanır, zenginin elinde ne varsa devlet el koyar ve bütün halk top yekün fakir hale getirilir. Bu arada bilim adamaları ile memleketin ileri gelenleri kamplara (maden ocakları ve tarlalara) mecburi olarak çalıştırılmak üzere evlerinden zorla götürülür. Kötü çalışma koşullarında binlerce aydın hayatını kaybeder. Bu durum benim ailemin de başına gelir. Rahmetli babam ve büyük ağabeylerim zorla evlerinden alınarak kamplara dâhil edilir. İki yıl aç ve sefil bir vaziyette çalıştırılırlar. Daha sonra vatan içerisinde mücadele etmenin zor olduğunun farkına varan bir gurup Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesinin hür dünyada yapılabileceği konusunda hem fikir olurlar ve 1961 yılının 9. ayında vatanları için vatandan ayrılarak 680 kişilik bir kafile halinde at, eşek ve yaya olarak Himayaları aşarak Afganistan'a hareket ederler. 84 günlük zorlu bir yolculuk sonrası kafileden yarısı tabiatın çetin koşullarına dayanamayarak vefat ederler ancak 360 kişi Afganistan'a ulaşırlar. Burada dört yıl kaldıktan sonra Türk ve Müslüman olmaları hasebi ile Türkiye'ye gitmeye karar verirler ve Birleşmiş milletlerin de yardımları ile Türkiye'ye iskânlı göçmen olarak yerleştirilirler. Henüz 6 yaşında Türkiye'ye geldim. Ailem her fırsatta Doğu Türkistan'dan bahseder ve bir gün mutlaka bağımsızlığını kazanacağını söylerdi. Türkiye'de imkânlar dâhilinde Doğu Türkistan davasını her kesime anlatmak için büyük uğraşlar verdiler. Allah onlardan razı olsun. Şimdi bayrağı bizler devraldık. Kısaca göç hikâyemiz bu.
Sonkale: Biraz da Teşkilatlarınızdan ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Hayrullah Efendigil: Merhum liderlerimiz Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin Beylerin Türkiye'ye gelmelerinden sonra bir çok batı ülkeleri ile İslam ülkelerine seyahatler düzenlerler ve Çin mezalimini bire bir devlet ve hükümet yetkililerine anlatarak konunun BM nezdinde ele alınması için girişimde bulunurlar. Fakat bir ömür bu konuda yardım edecek bir devlet bulamazlar. Şimdi ise bizler Türkiye'de Doğu Türkistanlıların yaşamakta olduğu dünyanın çeşitli yerlerinde kurulmuş ve O ülkenin kanunları gereği faaliyet yapmakta olan 16 ülkede 52 teşkilatımızın bir araya gelerek oluşturduğu çatı örgütümüz olan Dünya Uygur Kongresi (DUK) özellikle Avrupa ve ABD de çok etkin bir şekilde çalışmaktadır.
Sonkale: Güncel bir soru, Pekin olimpiyatlarının başlamasına çok az bir zaman kaldı. Tibetlilerin protesto gösterileri Türkiye ve dış basında çok geniş yer buldu, Doğu Türkistanlı Uygurların sesleri pek fazla duyulmuyor bunun sebebi nedir?
Hayrullah Efendigil: Aslında Doğu Türkistan teşkilatları da olimpiyatlar nedeni ile başta ABD, AB ve Türkiye'de defalarca büyük çaplı protesto gösterileri ile çeşitli zaman ve zeminler basın açıklaması yaparak dikkatleri esir Müslüman Türk yurdu olan Doğu Türkistan'a çekmeye çalışsalar da özelikle Türk medyasından gereken ilgi ve alakayı göremediler. Dış basın yine de bir parça olsun Uygur Özerk bölgesinde insan hakları ihlalleri yapılıyor ve insanlık ayaklar altında gibi başlıklarda birçok defa gündeme taşıdılar. Hatta AB parlamentosunda da parlamenterler tarafından Pekin olimpiyatlarını boykot etme çağrısı dahi yapıldı. Ama maalesef Türk medyası ve siyasilerden bu konu hakkında ne bir destek ne de bir açıklama geldi. Hâlbuki ilk başta Türkiye'mizin bu konuda öncülük etmesini ve sesimizin bütün dünyaya duyurulmasında ön ayak olmalarını beklerdik. Tibet'e gelince, Budist olan Dalaylama'yı Hindistan başta olmak üzere ABD ve batı âlemi hem madden hem de manen desteklemekte, en ufak bir eylemlerini bile basın ve medya vasıtaları ile bütün dünyaya durulmaktadır. Bizim onlar gibi ne Türk dünyasından ne de İslam coğrafyasından hiçbir maddi ve manevi desteğimiz yok (Bu davaya gönül vermiş bir avuç gönüldeşlerimiz hariç). Takdir edersiniz ki bir davanın başarılı olması için çok güçlü maddi imkânlara sahip olmaları ve güçlü bir devlet desteğine gereksinim vardır.
Sonkale: Her gün katil Çin hükümeti birkaç Uygur Türkü soydaşımızı şehit ediyor. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve diğer bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin tepkisi nasıl oluyor?
Hayrullah Efendigil: Maalesef ne Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ne de bağımsız Türk cumhuriyetleri ne de İslam coğrafyasından bu konuda en ufak bir ışık görmedik. Görüşlerini aldığımız bazı siyasiler işlenen bu cinayetlerin vahimliğinden ve Çin hükümetinin büyük bir devlet olduğundan bahisle üzüntülerini dile getirmekte, bir basın açıklaması veya tvlerde açık oturumlara katılarak Çin hükümetinin Uygur halkına yaptığı bu insanlık dışı uygulamaları kınayamamaktadırlar. Sadece Türk Çin dostluğundan dem vurarak karşılıklarımızdan çıkardan? Söz etmektedirler. Türkiye'mizin bu güne kadar Çin ile olan ilişkilerinde ne siyasi ne de ticari bir menfaat sağladığı görülmemiştir. BM nin daimi üyelerinden biri olan Çin şimdiye kadar hiçbir zaman uluslar arası müzakerelerde Türkiye Cumhuriyeti lehine oy kullanmamıştır. Bu nasıl bir dost olmaktır ki hep zararda olan taraf Türkiye'miz olsun. Ticaretimi de hep bizim aleyhimize gelişme göstermekte, ucuz ve kalitesiz Çin malları Türk sanayici ve kobileri perişan hale getirmektedir. Dünyanın her yerinde hükümetler kendi sanayici ve üreticisi koruma ve kollamakla mükelleftir. Neden Çin'in ucuz ve kalitesiz mallarının Türkiye'ye sokulmasına göz yumuluyor bunu anlamak mümkün değil. Ama hangi maksatla olursa olsun AB parlamenterleri konunun bir insan hakkı ihlali ve yargısız infaz olarak değerlendirerek Çin hükümetinin bu pervasızca yaptığı katliamları kınamakta ve Çin hükümetini uyarmaktadır.
Sonkale: İslam ülkeleri ve Türkiye'deki siyasal İslamcılar bazı ülkelerin bağımsızlığı için kendilerini paralarken Doğu Türkistan için size bir katkı sağlıyor mu?
Hayrullah Efendigil: Maalesef İslam ülkelerinin Doğu Türkistan'ın varlığından haberleri bile yok. Türkiye'deki siyasal İslamcıların da Doğu Türkistan'daki zulümden haberleri yok. Var ise de Türkiye'deki teşkilatlarımıza maddi veya manevi destekleri olmamıştır. Onların Doğu Türkistan hariç diğer Müslüman kardeşlerine ne derece yardımcı olduğu aşikârdır, çünkü Doğu Türkistan'da 35 milyon Müslüman – Türk yaşamaktadır. Bu da demek oluyor ki sadece Türk olmak ve Müslüman olmak onlar için hiçbir şey ifade etmiyor. Bizim derdimize ortak olacak insanlar bellidir. Hem Müslüman ve hem Türklüğü kabul etmeleri gerekiyor.
Sonkale: ABD ve Küresel güçlerin Doğu Türkistan'a bakış açıları nasıl? Bu politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hayrullah Efendigil: Bildiğiniz gibi Çin Asya da güç olma peşinde; Doğu Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan'ı işgal altında bulundurmaktadır. Bir buçuk milyara yakın nüfusu ve ucuz iş gücü ile Batı ve ABD'nin karşısına çıkma planlarını sürdürmektedir. Buna mukabil ABD ve Batı ülkelerinin planları da Çinin esaretinde tuttuğu bu ülkelerin mücadelelerini kısmen destekleyerek Çinin bu gücünü frenlemeyi hesaplamaktadır. ABD ve Batılı ülkelerin Doğu Türkistan olan ilgileri de bundan dolayıdır. Ne yazık ki Türk Dünyası ve İslam coğrafyasının Doğu Türkistan'a karşı vurdum duymazlığı ve Çin ile olan ikili ilişkileri neticesinde Uygurlara karşı Çinin istediği gibi hareket etmeleri Doğu Türkistan Teşkilatlarının ABD ve Batı âlemine taşınmalarına ve oralarda mücadeleyi sürdürme kararı aldırmıştır. En azından bu ülkelerde Demokrasi ve İnsan hakları bağlamında hükümet yetkilileri ile birebir görüşerek Çin hükümetinin Doğu Türkistan'da uyguladığı soykırım ve asimilasyon politikalarının uluslar arası arenada gündeme gelmesi ve Çin hükümetinin bu tutumdan vazgeçmesi hususunu açıkça dile getirebilmekte ve Çine karşı lobi faaliyeti oluşturmaktadır. Doğu Türkistan'da İnsan hak ve özgürlüklerini talep eden binlerce kişi çeşitli cezalara çarptırılmakta ve birçoğu idam edilmektedir. Bunlardan bir kısmı komşumuz olan Pakistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi ülkelere sığınmaktadır. Fakat yukarıda bahsettiğimiz gibi bu ülkelerin Çin ile olan ikili münasebetleri nedeni ile iade edilmekte ve sınırdan içeri alınan bu kişiler kurşuna dizilmek sureti ile idam edilmekte ve akıbetlerinden bir daha haber alınamamaktadır. Oysa başta Avrupa birliği ülkeleri olmak üzere Kanada ve ABD bu güne kadar kendilerine sığınan hiçbir Doğu Türkistanlıyı Çine iade etmemiştir. Bütün bu olayları üst üste koyduğunuz zaman ABD ve küresel güçlerin Doğu Türkistan politikalarının ne olup ne olmadığını görmek mümkündür.
Sonkale: Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği olarak ne gibi faaliyetler ile kamuoyu oluşturmaya çalışıyorsunuz? Nasıl bir destek bekliyorsunuz?
Hayrullah Efendigil: Dernek olarak yaptığımız faaliyetlerin başında Üniversite gençliğini Doğu Türkistan hakkında bilgi sahibi yapmak için Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde konferans, panel ve sine vizyon gösterimi ile birebir soru cevap şeklinde bilgilendirmeyi amaç edinmiş ve bu çerçevede bir çok üniversitede bu saydığımız faaliyetleri yaptık ve devam ettirmekteyiz. Bunun yanı sıra Ulusal ve yerel televizyonlar da yer bulabildiğimiz ölçüde Doğu Türkistan davasını daha geniş kitlelere anlatmaktayız. Fakat bu yaptığımız faaliyetler yeterli değildir. Bütün Türk halkına bu davayı benimsetmek için herkesin elinden geldiği ölçüde bir şeyler yapması gerekmektedir. Zaman zaman siyasi partileri ve hükümet yetkililerini ziyaret ederek Doğu Türkistan hakkında hazırlamış olduğumuz güncel raporlar takdim ederek bilgilendiriyoruz.
Bizim beklentimiz Doğu Türkistan davasını ulusal ve uluslararası arenada dile getirmeleri ve yapmış olduğumuz faaliyetlerde yanımızda olmalarını arzu etmekteyiz.
Önemli bir hususu da buradan dile getirmek istiyorum 08 Ağustos 2008 tarihinde Pekin yaz olimpiyatlarının açılışı münasebeti ile bütün ülkelerdeki teşkilatlarımız ile aynı anda Çin hükümetini protesto eylemi gerçekleştirilecektir. Saat 14–30 Çin büyük elçiliği önünde gerçekleştireceğimiz bu etkinliğimizde sizleri ve bütün Doğu Türkistan dostlarını yanımızda görmek gücümüze güç katacaktır.
Aslında söylenecek o kadar çok söz var ki sizi ve değerli okuyucu kardeşlerimizi sıkmamak için söyleyişi Merhum liderimiz İsa Yusuf ALPTEKİN Beyin şu veciz sözü ile noktalamak istiyorum.
''BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU KATILAMAYAN KAÇAKTIR VE HATTA ALÇAKTIR''
Ziyaretiniz bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. 35 Milyon mazlum ve mağdur soydaşlarımız adına teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.