T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Murad W. Hofmann: "Kur'an bana olağanüstü bir otorite lisanıyla hitap etti"

Murad W. Hofmann: "Kur'an bana olağanüstü bir otorite lisanıyla hitap etti"Kur'an, ister batılı ister doğulu olsun, bütün bir insanlığı cezbeder. İnsanın başıboş bırakılmadığını, yüce bir otorite tarafından verilen normlara tabi olduğunu iş'ar eder. Bu cümleden olmak üzere, Kur'an insanlık için bir ders kitabı, bir seyahat rehberi, bir yol haritasıdır. Biz özgür irademizle bu kılavuzluğu görmezden gelebilir veya kabul etmeyebiliriz; ancak bu sadece bizi tehlikeye atar.
Almanya'nın eski bir diplomatı olan Murad Hofmann, 1931 Aschaffenburg doğumludur. Öğrenimini Münih, New York Schenectady ve Harvard Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Brüksel'de NATO Enformasyon Müdürlüğü (1983-1987), Federal Almanya Cezayir Büyükelçiliği (1987-1990) ve Fas Büyükelçiliği (1990-1994) görevlerinde bulundu. Dr. Wilfried Hofmann 1980'de müslüman olduktan sonra Murad adını aldı. Dr. Murad Hofmann Almanya, İngiltere ve Pakistan gibi ülkelerde yayımlanan gazete ve dergilerde genellikle İslamiyet üzerine makaleler yazmakta, birçok ülkede konferanslara, açık oturumlara davet edilmektedir. Almanya'daki müslümanlarla ve İslamiyet'le ilgili konularda görüşlerine başvurulan, ropörtaj yapmak için aranan İslâm entellektüellerinin başında gelir. Almanca, İngilizce, Arapça ve Türkçe yayımlanan kitaplarının belli başlıları; İslâm Felsefesinin Rolü, Gerçek Alternetif Olarak İslâm, İslâm'a Felsefi Bir Yolculuk, Mekke'ye Seyahat, 3. Binyılda İslâmî Siyasetin Oluşumu, 3. Binyılda Yükselen Din İslâm, Müslüman Bir Alman'ın Günlüğü ve Max Henning'in tercümesini yaptığı Kuran-ı Kerim Meâli'nin yeniden düzenlenmesi.Kur'an-ı Kerim'le nerede ve nasıl karşılaştınız? Hayatınızı değiştiren bu aşk hikâyesinde ilk göz teması ne zaman kuruldu? Bazı romantik Müslümanlar, Kur'an-ı Kerim'in okurlarını seçen ve onlarla özel sohbetler yapan bir kitap olduğunu düşünürler. "Kitap sizinle konuşmaya ne zaman başladı?1964 yılında, Bern (isviçre) Alman sefaretinde çalıştığım sırada, bir şekilde Kur'an'ın farkına vardım. Max Henning tarafından yapılmış, ilk kez 1901'de basılmış Almanca bir mealdi. Benimkisi bu mealin Annemarie Schimmel'in önsözüyle birlikte, Reclam Publishers tarafından Stuttgart'da 1960 yılında yapılmış cep boy bir basımıydı. Bu kitabın alelâde bir kitap olmadığını hemen fark ettim ve ona, hürmetimden ötürü, kitap raşarının en üstüne bir yer ayırdım. Çünkü Kur'an bana, olağanüstü bir otorite lisanıyla hitap etmişti. Bu nüsha, 1998'de İstanbul'da Çağrı Yayınları için gözden geçirerek yayına hazırladığım, 1992 ve 2004 yıllarında hac refikim olan nüshanın ta kendisiydi.Batılı bir aklın Kur'an-ı Kerim'le tanışmasında, onun mesajını kavramasında karşılaşabileceği en önemli güçlükler nelerdir? Batı dillerinin sözlüklerindeki "kutsal", "kutsal kitap", "peygamber" ve "vahiy" ile İslam'ın sözlüğündeki kelime, terim ve kavramlar arasındaki fark nedir?Kur'an okurken, batılıların karşılaştığı en büyük zorluklar, onun Kutsal Metinler diye adlandırılan gelenekten çok farklı oluşuyla ilgilidir. Yahudi ve Hıristiyan geleneğindeki metinlerin aksine Kur'an sadece tek bir yazar tarafındandır ve birbirini izleyen hikâyelerden oluşmaz. Aşâ-i Rabbânî ayininin (komünyon) aksine, o aynı hadiseleri farklı yerlerde farklı zaviyelerden ele alır ve tekrarlar. Alman şair ve düşünürü Johann Wolfgang von Goethe bu durumu çok güzel özetlemiştir: "Bu kitapta birçok benzer ifadeler ve aynen tekrarlar bulursunuz. Bu kitapta ne kadar tekrarlarla karşılaşırsak karşılaşalım, bu bize asla itici gelmediği gibi hâlâ bizi cezbetmeye, şaşırtmaya devam eder ve bizi kendisine saygı duymaya icbar eder. (Noten und Abhandlungen, West-östlicher Divan). Arapça konuşmayan batılıların Kur'an'ın edebî güzelliğini idrak edebilmeleride doğal olarak mümkün değildir. Bugünün sekülarist (laikçi, tek dünyacı FO), ateist değilse bile de facto agnostik Avrupasında "kutsal", "peygamber", "vahiy" gibi kelimeler kulağa acayip geliyor. Gerçekten de, eğer fizik ötesi aşkın bir hakikat yok idiyse, bütün dinler folklordan öte bir hakikat ifade etmeyecekti.Hz. Meryem'in babasız bir çocuk dünyaya getirebileceğine inan(a)mayan bir zihin; Hz. Muhammed'e (sav) inen vahyide anlamlandırmakta güçlük çekiyor. Peygamberi Kur'an'ın yazarı olarak algılıyor. Batılı bir zihne Kur'an-ı Kerim'in Allah kelâmı olduğunu nasıl anlatabiliriz?İslam'ın inanç deklarasyonu (kelime-i şehadet) iki esasın ikrar ve tasdikinden ibarettir: Tanrı'ya iman ve Muhammed aleyhisselamın peygamberliğine iman. Bu, hissiyâtı tatmin eder; çünkü her iki hakikat de (bir Müslüman için) sınanamaz ve test edilemez. Onlara ancak iman edilir. Gerçi Kur'an, Hz. Muhammed'in Sünnetindeki dil profilinden aşikâr bir biçimde farklılık gösterir. Kur'an, Kitab-ı Mukaddes'in aksine, tek bir tane bile tarihî ve bilimsel hata barındırmaz. Yine de bütün bunları gündeme getirmeniz bir batılıyı iknaya kâfi gelmeyecektir.Kur'an-ı Kerim üzerine bir kitabınızda, "...Tabiî Müslümanların Kitâb-ı Mukaddes'i hem kabul etmeyip hem de onun belli bir bölümünü delil göstermeleri de doğru değildir. Tesniye (18, 15) ve Yuhanna'nın (14, 26 ve 16, 13) Muhammed (a.s.)'ın peygamberliğini önceden haber verdiği şeklinde yorumlanması gibi" diyorsunuz (Hofmann, M.W. Kur'an, 2005: Çağrı Yay. İstanbul, s. 76). Oysa bizzat Kur'an-ı Kerim birçok yerde Kitâb-ı Mukaddes'e atışarda bulunduğu gibi, Hz. Meryem'in oğlu Hz. İsa (as)'ın dilinden "...ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak geldim…" ifadesi Kur'an-ı Kerim'de de yer almıştır (Saff, 61:6). Sizce bazı Müslüman araştırmacıların bu gibi ayetlerin delâletiyle Kitab-ı Mukaddes'te araştırma yapıp bu ayetlerdeki bilgilerin karşılıklarını orada bulmaya çalışmaları yanlış mıdır?Evet, doğrusu bir kısım Müslümanların, bir yandan muharref bir vahiy olarak Kitab-ı Mukaddes'i reddederken, bir yandan da mesela Hz. Muhammed'in peygamberliğini Eski Ahit'ten yola çıkarak ispatlamaya kalkışmaları çelişkidir, tenakuzdur. İki farklı istikamette birden yürüyemezsiniz. Kur'an Kitab-ı Mukaddes'e işaret ettiğinde hassaten Müjde'ye (el-İncîl) ve Musa'nın beş kitabına (Tevrat) atıfta bulunur. Ancak bunlar artık tespit ve teşhis edilebilir halde değildirler. Çünkü "seçilmiş halk" doktrinini yerleştirmek için Yahudiler ve Hz. İsa'nın tanrısal doğasını kabul ettirebilmek için Hıristiyanlar tarafından değiştirilmişlerdir.Gerek batıda ve gerekse doğuda yaşayan "modern" insanı Kur'an-ı Kerim'le buluştururken hangi mesajlar özellikle vurgulanmalı ve hangi üslûplar kullanılmalıdır?Kur'an, ister batılı ister doğulu olsun, bütün bir insanlığı cezbeder. İnsanın başıboş bırakılmadığını, yüce bir otorite tarafından verilen normlara tabi olduğunu iş'ar eder. Bu cümleden olmak üzere, Kur'an insanlık için bir ders kitabı, bir seyahat rehberi, bir yol haritasıdır. Biz özgür irademizle bu kılavuzluğu görmezden gelebilir veya kabul etmeyebiliriz; ancak bu sadece bizi tehlikeye atar.Son olarak Kur'an-ı Kerim ve sanat konusunda neler söyleyebilirsiniz?Müslümanlar görsel sanatlara karşı hevesli değillerdir. Diğer taraftan kendilerini soyut sanatta azamî estetik seviyede geliştirmişlerdir. Özellikle Kur'an'ı, metnine lâyık bir güzellikte hatta dökmede, bütün bunlara ilaveten "arabesk" sayesinde.Söyleşi: Fatih Okumuş / Kur'an'i Hayat
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.