Türker Akın Sağlık
Bu ülke de senelerce süren ‘Dimağ Yıkama’ politikalarıyla ‘İslami Değerler’ horlandı.
Karikatüristlerin çizdiği tiplere bakın yeter.
Alaycı ve hakaret dolu nitelemeleriyle çizgiler oluşmuştur.
‘Vur ensesine ve al hakkını elinden’ gördükleri bizim insanımız değil miydi?
Enselere vurdular.
Falakası işin limonatası oldu!
Amerika severler ve mason amcalar köşe başlarında güğümlerini doldurdu.
Dokunulmazdılar.
Hazır elbise bedenlerine uymadığından, özel terzilere şiş göbeklerine uygun, kalın bacaklarına saklambaç modası diktirirlerdi.
Faizle verecekler, kalın boruyla kazanacaklardı.
Onlar için darbeler kazanç kapısıydı.
12/Mart günü ve sonrası patronların bayramıydı.
12/Eylül zenginlerin ‘Ağlama Duvarına’ koşarak Kippalarıyla rahat dolaştığı yıllardı.
28/Şubat ‘Horon Tepecekleri’ vakti ayarladı.
Zıplarken Mesut, hoplarken Tansu modeli mızıka sesi dinlettiler.
Nüfus 25 milyon idi. Süleyman amca alkışlandı.
Küçük Amerika rüyası türü masallar anlatarak, kendisine ‘Nurlu-Kurlu’ lakaplar takanların oylarıyla palazlandı.
Birileri ‘Kitaplı-Kitapsız’ mukayesesi ile aldattı.
28/Şubat darbesiyle uyandılar.
Vakit geçmiş ve ‘Malı alan Bor sokaklarını’ çoktan aşmıştı.
Karakaçan Niğde’ye varmıştı bir kere.
Tarafsızlık lafları arkasına saklanarak örgütlenen ve kadrolaşanların hamleleriyle 10 yıllar öğütüldü.
Ne tarafsızı?
Amerika severlerin çirkin maskesiyle tarafsızlık tiyatrosu uyutma ilacıydı.
Özgürlükleri Amerika sayesinde kazanacaklarını zanneden saf-mankafalarla, deli dana hastalığına düçar olmuş ve gözlerini toprağa dikmişlerin maceraları seyredildi.
Sahi, deli dana mikrobuyla dolu tonlarca eti bile bu millete yedirenler ve sonra da zaman aşımından faydalananları, o hastalıklı etlere sağlık raporu veren bürokratların bu millete yaptığı kötülüğü anlamamanız bile gaflet değil mi?
Hortumculuk meslek haline gelmiş ve uyanan yoktu.
Toplum Şıkıdım ve dönme Ersoy türkülerini ağzı açık seyrederken, birileri suntaları götürüyor, bazıları hayali ihracat piyasası oluşturarak köşeleri 50 defa dönüyordu.
Küpeyle modaya takılan gençler, satanist özentileri, zinayı suç olmaktan çıkaranları alkışlayan meczup elleri gördük.
İstanbul’da dernekleşen ve internet üzerinden piyasa açan ‘Çiftler ve Takaslaşanlar’ sayısı 100 bini bulmuş.
Bu tabloya bakarak ‘İrtica Geliyorrrrr!’ yaygarası yapan ‘Yalı Fiyakalı’ yazarlar ve medya imparatorları her limanda!
200 yıldır aynı terane!
İrtica gelmez.
O tarih oldu.
İrtica yaşantılarında gizli!
Modacı Cem ve erkek sevgilisi mürteci değil mi?
Hem de daniskası!
Lut kavminin helak olduğu yaşamla baş başa!
Mürteci!
Dejenere olmuş ruhsuzluğa ne anlatsanız nafile!
Onlar bir Müslüman’ın yaptığı beşeri zaaf eseri hataya bakar ve dillerine dolamak için inlerinden çıkarlar.
O kokuları ve görüntüleriyle korku salarlar.
Fırsat yakalamasınlar.
Ellerinde tokmak, ayakları yalın ayak, başları kabak!
Peruk taksalar düşer.
Sıcak altında terlerler.
Kokarlar.
Kendilerine dönüp bakmazlar ki!
Nasıl yaşıyorlarsa, kendileri gibi olmayanları da zorlarlar.
İnandıkları kurallara herkesin riayet etmesini beklerler.
Onlarla aynı minval de değilseniz size takacakları lakap ve isim hazırdır:
Ticani veya meczup!
Papağan gibi ezbere tıklarlar.
Arka planda malı amuduyla götürmeleri ise ayrı cepheleridir.
Çok severler terlemeden gelen geliri!
Bir koyup bin almak işlerine gelir.
Hak arayanı def ederler, ezerler.
Hatta vatandaşlıktan çıkardıkları günleri neden unuttunuz ki?
Nasıl hak arasınız?
Kendilerini alkışlasaydınız ‘Örnek Vatandaş’ adayı olur ve paye bile alırdınız.
Nasıl olsa tepeden ve uçarak geldiler ya!
Her yer onların olmuştu!
Babalarından miras zannettiler.
Ye yoldaş, ye darbedaş diyerek!
Yediler.
Geleceklerini düzenleyerek ve düşünerek!
Paracıkları yığınla.
Özel araçları deseniz bas marşa, yol al Bodrum’a!
Siz İzmir’de ‘Darbeciler Yargılansın!’ diyerek nefes tüketin.
Ellerinde viskileri gülüyorlar.
Deniz’e karşı def sesi dinleyerek!
Mangal da kızarmış balık, ete soğan doğranmış kasap mamulâtıyla süslenmiş bifteklerin süslediği Fransız işi porselen tabakların içinde!
Nitekim bu işler böyle!
Onlar kürsülerde ahkâm kesti.
Birilerinin ağzıyla racon!
Yiyenler marulla götürdü.
Yemeyenler zindanda ömür tüketti!
Sokak hep halkın, toplumun oldu.
Toplum çeteleri ret etti.
Çete artıkları ne yaptı?
Cezaevi kapısında bekleşerek sloganlarında ‘Sizinle gurur duyuyoruz’ nağmesiyle ruj oldular!
Makyaj malzemesi olan zavallılar!
Demokrasi mi?
Güldürmeyin insanı!
Ne demokrasisi?
16-17/Eylül geldi.
Sehpa da sallanan bacaklara bir bakın.
O kimdi?
İntihar etmiş ve komaya girmiş eski Başbakan’ı apar-topar idam sehpasına götüren çetelerin görüntüsüne bakın siz!
Sonra demokrasiden ve insan haklarından ne anladığınızı sorgulayın dimağlarınızda.
Sokak ortasında kurşunlanan yazarlara ve tarihlerine bir bakın.
Birileri şalteri indiriyor ve suikastlar arka arkaya oluyordu.
Sonra ortalık süt liman!
Ağalar kürsüye çıkacaktı ya!
Kemer takacaklar ve egemenliklerini ilan edeceklerdi ya!
Ettiler!
Geleceğimizin içine ettiler!
12/Eylül günü geldi ve geçti.
Sokaklarda ‘Darbeleri lanetleyen’ yüz binlerce insan vardı.
Nerede o referandumda halk bize % 92 oy verdi diyenler?
Bir tanesi 12/Eylül günü halkın içine karışarak kendi yaptıkları işkenceleri savunsaydı ya?
Zor!
Nerde o cesaret?
Korkaktırlar.
Halkı ezerken ahtapot….Yaşlandıkları vakit zavallı olurlar!
Bu millet ve gençliğini işkence hanelerde eskitenler dik ve gururla ayakta kalmayı başardı.
Toplumu horlayanlar ve ezenlerin elleri titriyor!
O görüntüleri bile gülünç hallerini ortaya seriyor.
İşkenceciler ve halkı ezerek kuvvet gösterisine girişenler unutulmaya ve ret edilmeye mahkûm!
Sokaklar ve sandık halkın malı.
Vatan Milletin!
Gerisi martaval!
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
teşekkürler ederim Türker Akın bey...sizi ve diğer yazılarınızı netten takip ederim... 12 eylül ve darbeciliğe karşı takındığınız tavır bizlerin sesinin ve görüşünü yansıtmakta...12 eylül de ölen şehitlerimiz ve ülkücü gönüldaşlarımızı her daim anıyoruz...Allah bizleri bu madrabazların deşifre edilmesine memur eylesin...
YanıtlaSilsaygı ile