Cezaevinde ölümün sorumlusu kim?

Yürüyüş Dergisi satarken gözaltına alınan ve cezaevinde gördüğü işkenceden dolayı komalık olan, Engin Ceber hayatını kaybetti. İnsan Hakları kuruluşları Ceber'in katillerinin yargılanması için kampanya başlattılar
Engin Ceber, 28 Eylül'de Sarıyer Derbent Mahallesi'nde Yürüyüş Dergisi'ni tanıtırken polis kurşunuyla felç kalan Ferhat Gerçek'le ilgili arkadaşlarıyla birlikte bir basın açıklaması yapmış, daha sonra dergiyi tanıtmak için yürüyüşe geçmişlerdi.

Grubu durduran polis dört kişiyi gözaltına almıştı. Tutuklanan Ceber ve arkadaşları dokuz günlük bayram sonrası görüştürüldükleri avukatlarına, bu süre boyunca cezaevinde sabah ve akşam sürekli dayak yediklerini anlatmış, avukatlar sağlık raporu ve hastaneye sevk talep etmişlerdi. Ceber işkence sonunda yaşamını yitirdi Ertesi gün Ceber'in hastanede olduğu anlaşılmıştı. Şişli Etfal Hastanesi'nde yoğun bakım servisinde tutulan Ceber'in dün beyin ölümü gerçekleşmiş, hakkında hazırlanan raporlarda darp izleri de belgelenmişt. Engin Ceber dün yaşamını yitirdi. Sivil Toplum Örgütleri ayağa kalktı Halkevleri ve Özgür-Der konuyla ilgili bir açıklama yaparak, Ceber'in katillerinin yargılanmasını talep ettiler.

Örgütlerin yaptığı açıklamalarda, Türkiye'de yaşanan gözaltı ve cezaevleri sorunu da tartışmaya açıldı. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay yaptığı açıklamada “Engin Ceber, gördüğü ağır işkenceler sonucu katledildi.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak Engin Ceber’in katledilmesini şiddetle protesto ediyoruz. Engin Ceber’in katledilmesi, son süreçte yeniden hız kazanan basın özgürlüğüne, söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıların geldiği boyutu göstermesi bakımından ibret vericidir. Engin Ceber’in katilleri yargılansın” diye belirtti .

İHD İstanbul Şubesi de Engin Ceber'in asker ve gardiyanlar tarafından uğradığı işkence sonrası hayatını kaybetmesine tepki gösterdi, sorumluların cezalandırılması talebinde bulundu. İHD yaptığı açıklamada, “Mahkumların yaşadıkları sorun ne denli önemli ve yaşamsal olduğunu bir kez daha göstermesinin yanında keyfi ve baskıcı uygulamaların gün yüzüne çıkması, cezaevlerinde şiddet ve işkence uygulamalarının devam ettiğini göstermesi açısından dikkat Halkevleri'nin açıklaması Egemenler “Terörle Mücadele” bahanesiyle hak ve özgürlükleri daha da kısıtlayan yasa değişikleri yapmayı planlarken,

Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan Engin Ceber gördüğü ağır işkenceler sonucunda yaşamını yitirdi.

Avukatlarının verdiği bilgiye göre daha önce Yenibosna’da dergi dağıtımı yaparken, polis kurşunuyla felç olan Ferhat Gerçeği vuranların tutuklanması talebiyle yapılan basın açıklamasında tutuklanan Ceber, tahliye edilmesinin ardından, 28 Eylül 2008 günü, Sarıyer’in Derbent mahallesinde, Yürüyüş dergisi dağıtırken gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Engin Ceber’e tutuklandığı andan itibaren cezaevinde jandarma ve gardiyanlar tarafından neredeyse her gün işkence yapılmış ve sonunda öldürülmüştür.

Ceber’in katledilmesi ülkemizde demokrasi ve insan haklarının ne düzeyde olduğunu bir kez daha göstermiştir. AKP’nin demokrasi maskesi bir kez daha düşmüştür.

Engin Ceber’in katliamından başta PVSK ve TMK gibi yasaları çıkartan AKP Hükümeti, bu yasaları onaylayan milletvekilleri, işkencecilerin yargılanmasına engel olan valiler, savcılar, hakimler sorumludur.

Polis Vazife Salahiyetleri Kanunuyla polisin yetkilerinin artırıldığı günden itibaren Festus OKEY, Baran DURSUN, Feyzullah EFE gibi kişilerin öldürüldüğünü, Ferhat GERÇEK’İN ve onlarca kişinin sakat kaldığını gördük. Bu suçların tüm failleri hakkında tutuklama kararı verilmediği gibi görevlerine kaldıkları yerden devam ettiler. Kimileri hakkında dava bile açılmadı.

Ne yazık ki; ülkemizde işkenceci katiller bırakın cezalandırılmayı çoğu zaman yargılanmıyorlar bile.

Halkevleri olarak, işkencecilerin elini kolunu sallayarak dolaştığı, “terörle mücadele” bahanesiyle işkencelere, faili meçhullere daha fazla zemin hazırlayacak düzenlemelerin yapılmaya hazırlanıldığı bir ülkede demokrasiden, insan haklarından söz etmenin olanaksız olduğunu biliyoruz.

İşkencelere, katliamlara, faili meçhullere kapı aralayan bütün yasal düzenlemeler derhal iptal edilmeli, işkenceye ağır cezalar getirilmelidir. Engin Ceber’i katledenler derhal yargılanmalı, cezalandırılmalıdır.


Özgür-Der'in konuyla ilgili açıklaması:

Metris Cezaevi'nde işkenceye maruz kaldığı iddia edilen tutuklulardan Engin Ceber koma vaziyetinde götürüldüğü Şişli Etfal Hastanesi'nde dün hayatını kaybetti. Engin Ceber'in beraber tutuklandığı arkadaşlarıyla birlikte Metris Cezaevi'nde jandarmalar ve gardiyanlar tarafından tahta coplarla defalarca dövüldüklerine ilişkin açıklamalar insanlık adına büyük bir utanç, Türkiye'nin kirli insan hakları sicilinde yeni bir kara sayfa olmuştur. İşkence adı verilen insanlık suçu Türkiye'de devletin genlerine işlemiş halde. Karakollarda, cezaevlerinde yaşanan muhtelif vakalar insan hakları ve özgürlükler alanında büyük ilerlemeler sağlandığı ve hukuk devleti olma yönünde önemli adımlar atıldığı iddialarını adeta parçalayıp devletin yüzüne fırlatmakta. Tüm makyajlama çabalarına karşın militarist resmi ideolojinin oluşturduğu egemen kültür ve şiddet geleneği egemen otoritenin tutumunu belirlemekte. Devlet adına hareket eden "görevliler" muhalif kimlikli insanlara karşı rahatlıkla birer canavara dönüşmekte. Bir protesto eyleminde gözaltına alınan genç ve sağlıklı bir insanın cezaevinden bir hafta sonra bitkisel hayata sokulmuş bir durumda hastaneye yollanması bu zihniyetin söze mahal bırakmayacak ölçüde açık bir tezahürüdür. Türkiye'de cezaevlerinin ezaevi olduğu gerçeği bu olayla birlikte bir kere daha ispatlanmıştır. Kamuoyu vicdanı harekete geçmeli ve cezaevleri gerçeğini gündemine almalıdır. Aynı şekilde belki de cezaevi sürecinde yaşananlardan da önce Engin Ceber'in tutuklanması konusunu tartışmak gereklidir. Bu nasıl bir yargı ve adalet anlayışıdır ki, düşünce özgürlüğü çerçevesinde ele alınması gereken bir eylemden ötürü insanlar tutuklanıp, cezaevine gönderilmektedirler? Engin Ceber'in maruz kaldığı vahşilik sonucu hayatını kaybetmesinin sorumluları açığa çıkartılmalıdır. Anlaşılan o ki Metris Cezaevi'nde ölüm göz göre göre gelmiştir. Ortada genç bir insanın ölümüne yol açan sistematik ve yaygın bir devlet şiddeti iddiası mevcuttur. Tüm bu vahim iddialar "soruşturma sürüyor" klişesiyle geçiştirilemez, örtülemez.

Metris Cezaevi personelinden başlayarak Adalet Bakanlığı, Hükümet ve Jandarma Komutanlığı'na kadar sorumluluk silsilesi içinde tüm yetkililer hesap vermeli, Engin Ceber cinayetinin doğrudan ve dolaylı failleri yargılanmalıdır.


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.