Nevzat Laleli
Güncel yazılar serisi nlaleli@mynet.com
Bütün dünyada ve Türkiye’de ilgi ile takip edilen ABD seçimleri neticelendi. İki devre ABD’nin başkanlığını yürüten George W. Bush gitti, yerine Demokratlardan ve siyahî de olan Barack Obama geldi. Önce Dünya sulhunun temin edilmesi ve insan haklarının korunması açısından inşallah hayırlı olur diye temenni ediyorum.
Seçimler, Irkçı emperyalistlerin hükümlerinin geçtiği bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi ABD’de iki büyük partiden yani Cumhuriyetçilerle ile Demokratların arasında oldu. Mc Cain ile Barack Obama’nın çetin seçim mücadelelerini izledik.
Bu seçimler 6 – 8 ay önce başladı ve kampanya 2008/Kasımının ilk haftasında tamamlandı. Bütün dünya’nın Obama’nın seçilmesi haberini bir bayram havasında kabul etmesi ve gösteriler yapması yanı sıra ülkemizde de büyük yankılara yaptı.
Bir şahin bir güvercini nasıl yakalayarak sarmışsa, bir kurt bir koyunu, bir aslan bir ceylanı nasıl boğazından yakalamış ve onu kımıldayamaz hale getirmişse, “Irkçı Emperyalistlerin” de uzun yıllar uğraşarak bütün hareketlerini kontrol altına aldığı ABD’yi serbest bırakmaları mümkün değildir. Hele ülkenin ve bütün dünyanın kaderini tayin edecek bir makam olan “ABD başkanlık makamını” kendi halinde ve halkın serbest iradesiyle seçmesine de imkân vermeleri kesinlikle mümkün görülmemektedir.
ABD nüfusunda 90 milyonu bulduğu söylenen Evangelistler, bütün güçleriyle İsrail’e destek olacaklarını alenen açılamakta böylece Irkçı emperyalizm, ABD’de zaten hazır bir kamuoyuna sahip bulunmaktadır.
DESTEKLER AYNI KAYNAKLARDAN
Seçim çalışmaları boyunca ister Demokrat Barack Obama’ya olsun isterse Cumhuriyetçi Mc Cain’e olsun Amerika’da ki ayni büyük holdingler ve finans kuruluşları büyük paralar aktarmışlar ve adaylardan her ikisine de yasal bağışlarla destek olmuşlardır.
Bu büyük finans kuruluşlardan bazışları; Blank Rome LLP, Citigroup, Bank of Newyork, Mellon, Merill Lyncn, Goldman Sachs, JP Morgan Chase, Credit Suisse, Lehman Brothers, Morgan Stanley, MGM Mirage, UBS, National Amusements, Citadel Investments, Skadden Arps, Time Warner, Harward University ve Univision başta gelmektedirler.
ABD’nin bu finans ve holding kuruluşları bundan evvelki seçimlerde Cumhuriyetçilerle Demokrat adaylara da aynı şekilde destek oldukları gibi aday adaylarının aynı parti içinde yaptıkları adaylık mücadelelerinde Mitt Romney, Rudy Giuliani ile Obama’nın Demokrat rakibi Hillary Cilintona’da yüklü bağışlarda bulunmuşlardır.
Bu holdinglerin ABD’nin, kendilerinin ve Dünya’nın ekonomik krizi içerisinde çırpınırken seçimlerde kazanma ihtimali yüksek adaylara, daha doğrusu kazanmasını istedikleri adaylara bu kadar büyük destek olmaları boşuna olmasa gerektir. Tabii finans kuruluşlarının rast gele adaylar için para yatırmaları da düşünülemez.
Eğer seçimi Mc Cain kazanmış olsaydı yine netice değişmeyecek, büyük finans kuruluşları ve bunların arkasında ki mihrakların istedikleri olmuş olacaktı.
ABD MEDYASININ ROLÜ
ABD medyası yani ajans, gazete ve televizyonları da bütün bir seçim çalışmaları boyunca Barack Obama ile Mc Cain hakkında değişik haberler ve yorumlar yaparak, bizim adına “horoz dövüşü” dediğimiz ABD kamuoyunu ikili bir seçime yönlendirmişlerdir.
İnsanın yapısının temeli adalete yönelik olması şeklindedir. Uzun yıllar ABD’de ezilen siyahların haklarının Obama ile korunmasının sağlanabilmesi ABD’de olduğu gibi bütün dünyada da insanların Obama’ya yönelmeleri için iyi bir gerekçe olmuştur.
Şurası unutulmamalıdır ki ABD medyası büyük parasal yardım yapan Finans kuruluşlarının ve sermaye holdinglerinin ellinde bulunmaktadır. Bu adamlar Obama ve Mc Cain’e nasıl parasal destekler yapmışlarsa aynı desteği sahibi oldukları medyaları ile de sağlamış, onların ABD kamuoyunda başarılı olmalarını sağlamışlardır.
ABD DIŞ POLİTİKASI
1990 yılında İskoçya’da yapılan bir NATO toplantısında İngiltere Başbakanı Margret Teacher’in yaptığı bir konuşma ile “NATO’nun dağıtılmayarak muhafaza edilmesi ve düşman olarak Komünizm yerine İslam’ın tespit edilmesinden sonra…” ABD’de Newyork’ta ikiz kulelere uçaklı saldırılar yapılmıştı. Bu saldırının akabinde ABD başkanı Bush “Haçlı seferlerinin başladığını” ilan etmiş ve “hiçbir şey eskisi gibi olmayacağını” belirterek “ya bizdensiniz ya da karşımızdasınız” diyerek dünyayı siyasi açıdan iki büyük bloğa ayırmıştı. ABD dış işleri Bakanı Gondolize Rice ise “Ortadoğu da 22 ülkenin sınırları değişecek” diyerek ABD’nin bundan sonra çalışma alanının Ortadoğu ülkeleri olduğunu ilan etmişti.
Arkasından uydurma gerekçelerle Irak’ın ve Afganistan’ın işgallerini yaşadık. Bu arada İsrail’in Filistinlere her gün uyguladığı katliamlarına şahit olduk. Arkasından Lübnan’a saldıran İsrail’in Hizbullah karşısında yenilerek geri çekilmeye mecbur kalışını izledik. İran ve Suriye’nin de ABD topunun ağzında olduğunu yüreğimiz burkularak takip etmekteyiz.
Yukarıda belirttiğim gibi ABD yetkileri tarafından verilen beyanatlar, hiç şüphesiz ABD’yi de kontrolleri altında tutan “Irkçı emperyalistlerin” isteklerini dile getirmektedir.
Yeni başkan Obama’nın yardımcısının Yahudi asıllı Senatör Joe Biden olması, Obama’nın seçim çalışmaları içerisinde iken ABD’den ayrılarak İsrail’e ve Kudüs’e gitmesi, orada başına “Kippa” yı geçirerek “ağlama duvarı” önünde dualar etmesi, bu hareketin ise dünya televizyonları ile bütün dünyaya ilan edilmesi, onun da “Irkçı Emperyalistlerin” kontrolü altında olduğunu göstermektedir.
Obama belki ABD’de beyazlar ve siyahlar kavgasını bir miktar olsun dindirebilir ama ABD’nin dünya politikası üzerinde büyük değişikler yapamayacak ve hele “Irkçı Emperyalistlerin” istek ve arzularının dışına çıkamayacaktır.
Başkanlık makamını Busch’tan devraldıktan ve 20.Ocak’ta başkanlık yemini ettikten sonra Obama’nın vereceği ilk beyanata dikkat edelim. O beyanat içinde Obama’nın 5 yıllık icraatının sırları gizli olacaktır. Bundan evvelki başkanların verdikleri beyanatlarında ve buna bağlı yaptıkları icraatlarında olduğu gibi.
Bütün dünyada ve Türkiye’de ilgi ile takip edilen ABD seçimleri neticelendi. İki devre ABD’nin başkanlığını yürüten George W. Bush gitti, yerine Demokratlardan ve siyahî de olan Barack Obama geldi. Önce Dünya sulhunun temin edilmesi ve insan haklarının korunması açısından inşallah hayırlı olur diye temenni ediyorum.
Seçimler, Irkçı emperyalistlerin hükümlerinin geçtiği bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi ABD’de iki büyük partiden yani Cumhuriyetçilerle ile Demokratların arasında oldu. Mc Cain ile Barack Obama’nın çetin seçim mücadelelerini izledik.
Bu seçimler 6 – 8 ay önce başladı ve kampanya 2008/Kasımının ilk haftasında tamamlandı. Bütün dünya’nın Obama’nın seçilmesi haberini bir bayram havasında kabul etmesi ve gösteriler yapması yanı sıra ülkemizde de büyük yankılara yaptı.
Bir şahin bir güvercini nasıl yakalayarak sarmışsa, bir kurt bir koyunu, bir aslan bir ceylanı nasıl boğazından yakalamış ve onu kımıldayamaz hale getirmişse, “Irkçı Emperyalistlerin” de uzun yıllar uğraşarak bütün hareketlerini kontrol altına aldığı ABD’yi serbest bırakmaları mümkün değildir. Hele ülkenin ve bütün dünyanın kaderini tayin edecek bir makam olan “ABD başkanlık makamını” kendi halinde ve halkın serbest iradesiyle seçmesine de imkân vermeleri kesinlikle mümkün görülmemektedir.
ABD nüfusunda 90 milyonu bulduğu söylenen Evangelistler, bütün güçleriyle İsrail’e destek olacaklarını alenen açılamakta böylece Irkçı emperyalizm, ABD’de zaten hazır bir kamuoyuna sahip bulunmaktadır.
DESTEKLER AYNI KAYNAKLARDAN
Seçim çalışmaları boyunca ister Demokrat Barack Obama’ya olsun isterse Cumhuriyetçi Mc Cain’e olsun Amerika’da ki ayni büyük holdingler ve finans kuruluşları büyük paralar aktarmışlar ve adaylardan her ikisine de yasal bağışlarla destek olmuşlardır.
Bu büyük finans kuruluşlardan bazışları; Blank Rome LLP, Citigroup, Bank of Newyork, Mellon, Merill Lyncn, Goldman Sachs, JP Morgan Chase, Credit Suisse, Lehman Brothers, Morgan Stanley, MGM Mirage, UBS, National Amusements, Citadel Investments, Skadden Arps, Time Warner, Harward University ve Univision başta gelmektedirler.
ABD’nin bu finans ve holding kuruluşları bundan evvelki seçimlerde Cumhuriyetçilerle Demokrat adaylara da aynı şekilde destek oldukları gibi aday adaylarının aynı parti içinde yaptıkları adaylık mücadelelerinde Mitt Romney, Rudy Giuliani ile Obama’nın Demokrat rakibi Hillary Cilintona’da yüklü bağışlarda bulunmuşlardır.
Bu holdinglerin ABD’nin, kendilerinin ve Dünya’nın ekonomik krizi içerisinde çırpınırken seçimlerde kazanma ihtimali yüksek adaylara, daha doğrusu kazanmasını istedikleri adaylara bu kadar büyük destek olmaları boşuna olmasa gerektir. Tabii finans kuruluşlarının rast gele adaylar için para yatırmaları da düşünülemez.
Eğer seçimi Mc Cain kazanmış olsaydı yine netice değişmeyecek, büyük finans kuruluşları ve bunların arkasında ki mihrakların istedikleri olmuş olacaktı.
ABD MEDYASININ ROLÜ
ABD medyası yani ajans, gazete ve televizyonları da bütün bir seçim çalışmaları boyunca Barack Obama ile Mc Cain hakkında değişik haberler ve yorumlar yaparak, bizim adına “horoz dövüşü” dediğimiz ABD kamuoyunu ikili bir seçime yönlendirmişlerdir.
İnsanın yapısının temeli adalete yönelik olması şeklindedir. Uzun yıllar ABD’de ezilen siyahların haklarının Obama ile korunmasının sağlanabilmesi ABD’de olduğu gibi bütün dünyada da insanların Obama’ya yönelmeleri için iyi bir gerekçe olmuştur.
Şurası unutulmamalıdır ki ABD medyası büyük parasal yardım yapan Finans kuruluşlarının ve sermaye holdinglerinin ellinde bulunmaktadır. Bu adamlar Obama ve Mc Cain’e nasıl parasal destekler yapmışlarsa aynı desteği sahibi oldukları medyaları ile de sağlamış, onların ABD kamuoyunda başarılı olmalarını sağlamışlardır.
ABD DIŞ POLİTİKASI
1990 yılında İskoçya’da yapılan bir NATO toplantısında İngiltere Başbakanı Margret Teacher’in yaptığı bir konuşma ile “NATO’nun dağıtılmayarak muhafaza edilmesi ve düşman olarak Komünizm yerine İslam’ın tespit edilmesinden sonra…” ABD’de Newyork’ta ikiz kulelere uçaklı saldırılar yapılmıştı. Bu saldırının akabinde ABD başkanı Bush “Haçlı seferlerinin başladığını” ilan etmiş ve “hiçbir şey eskisi gibi olmayacağını” belirterek “ya bizdensiniz ya da karşımızdasınız” diyerek dünyayı siyasi açıdan iki büyük bloğa ayırmıştı. ABD dış işleri Bakanı Gondolize Rice ise “Ortadoğu da 22 ülkenin sınırları değişecek” diyerek ABD’nin bundan sonra çalışma alanının Ortadoğu ülkeleri olduğunu ilan etmişti.
Arkasından uydurma gerekçelerle Irak’ın ve Afganistan’ın işgallerini yaşadık. Bu arada İsrail’in Filistinlere her gün uyguladığı katliamlarına şahit olduk. Arkasından Lübnan’a saldıran İsrail’in Hizbullah karşısında yenilerek geri çekilmeye mecbur kalışını izledik. İran ve Suriye’nin de ABD topunun ağzında olduğunu yüreğimiz burkularak takip etmekteyiz.
Yukarıda belirttiğim gibi ABD yetkileri tarafından verilen beyanatlar, hiç şüphesiz ABD’yi de kontrolleri altında tutan “Irkçı emperyalistlerin” isteklerini dile getirmektedir.
Yeni başkan Obama’nın yardımcısının Yahudi asıllı Senatör Joe Biden olması, Obama’nın seçim çalışmaları içerisinde iken ABD’den ayrılarak İsrail’e ve Kudüs’e gitmesi, orada başına “Kippa” yı geçirerek “ağlama duvarı” önünde dualar etmesi, bu hareketin ise dünya televizyonları ile bütün dünyaya ilan edilmesi, onun da “Irkçı Emperyalistlerin” kontrolü altında olduğunu göstermektedir.
Obama belki ABD’de beyazlar ve siyahlar kavgasını bir miktar olsun dindirebilir ama ABD’nin dünya politikası üzerinde büyük değişikler yapamayacak ve hele “Irkçı Emperyalistlerin” istek ve arzularının dışına çıkamayacaktır.
Başkanlık makamını Busch’tan devraldıktan ve 20.Ocak’ta başkanlık yemini ettikten sonra Obama’nın vereceği ilk beyanata dikkat edelim. O beyanat içinde Obama’nın 5 yıllık icraatının sırları gizli olacaktır. Bundan evvelki başkanların verdikleri beyanatlarında ve buna bağlı yaptıkları icraatlarında olduğu gibi.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.