(anadoluhaber) Devletin millet ile anlaşmazlığının nedenleri

 
Türk lirasının durumu ve Türkiye'nin pozisyonu ile ilgili bir yazışmadaki şahsi görüş ve kanaatlerimden bir kısmını ele aldığım yazıyı burada da paylaşmak istiyorum. Yazı uzun olduğu için düzeltme yapamadım. Sıkıcı bulanlardan beni bağışlamalarını dilerim.
 

Ekonomi konusunda bir uzman olmadığım için sadece sıradan bir kişi olarak gözlemlerimi dile getirebilirim.

Ama bu gözlemlerimin varacağı şahsi kanaatlerimi sadece belirtmekten öte savunabilecek kadar iddialı değilim.

Bu durumda saçmalamış olmaktan korkmadan da konuşabilirim çünkü iddia etmiyor, gördüğümü yanılma ihtimalini açıkça itiraf ederek söylemiş oluyorum diye düşünüyorum.

Benim çocukluğumda hatırladığım kadarı ile yaklaşık 40'lı yılların sonları ile 50'li yılların başlarında doların 80 kuruş olduğunu hatırlıyorum. O zamanda eskiden 50 kuruştu diyorlardı. İşte o sıralarda bir kilo toz şekerinde halka 5 TL. yani 500 kuruşa devlet memuruna 60 kuruşa satıldığını bir işçinin maaşının da 60 lira civarında olduğunu yani ayda 30 dolara çalışıp bir kilo toz şekeri 5 liraya yani 10 dolara aldığını da hatırlıyorum. Tabi savaşın etkilerini de hesaba katıyorum.1960'ların başında ise dolar dört lira Mark 225 kuruştu.

Üstelik ABD'nin o sıralar dolarını altın karşılığı bastığı için o doların bu dolarla pek alakası olmadığını da göz ardı etmiyorum. Bu yüzden bu konu bizleri yorar. Havanda su dövüp bir sonuca da ulaşamayız çünkü çok seçenekli ciddi bir tez çalışması gerektirir gibi geliyor bana. Bu veriler üzerinden bir yere varamayız. Göreceli konulardır diye düşünüyorum. Bu yüzden Bu konuları 28 şubat olayı öncesi ve sonrası diye tartışmak daha doğru olur sanıyorum.

Ama sizin önerdiğiniz İngiliz sterlini ve altın gibi seçenekler üzerinden daha gerçekçi verilere ulaşılabileceğini bende kabul ediyorum.

 

Ancak para değeri yazımızın sadece bir bölümü esas olan ulusal egemenliğin kaybolusu. O konuda diyeceklerinizi bekliyorum.


Sözünüze hak vermekle birlikte benim şahsi görüşlerimin çok kişiyi rahatsız ettiğini ve uzun tartışmalar ile beni linç etmek isteyenlerin yıllarca benimle uğraşırken artık tartıştığımız konuların çoğunun kendileri tarafından da, düşünülen ve sorgulanan konulara dönüştüğü halde hala söylediğimde bazı sıkıcı tartışmalara yol açabileceğini bilmeme rağmen kısaca dile getireyim.

Bana göre İstiklal savaşı kazanılamamıştır. Kaybedilmiş ve düşmanın dikte ettiği çok ağır esaret şartları ile barış sağlanmış ve TC.Devleti milli yaşam alanlarımızdan verilen ödünler üzerine kurulabilmiştir diye düşünüyorum. Bu durum aslında Müstevliler açısından artık savaşın Türkiye ve Türklerin sonunda kendiliğinden parçalanıp yok olacak şekilde anlaşmalar ile dizayn edilmesi ve bittiği anlamına gelse de, TC. Devleti ve milletimiz açısından birinci dünya savaşının bitmediği ve sadece bir asır kadar sürecek bir mütareke dönemine girildiği anlamına gelmektedir.

Türkiye ve bölgemiz ile batılılar arasında Türkiye'nin bu yenilgiyi kabul ve bazı ağır şartlar ve teslimi sonucu sağlanan barış aslında, başka bir savaş boyutunda sürüp gitmektedir.

Teslim şartlarını kabule zorlanan ve kabul eden devletimizdir.

Milletimiz mahiyetini bilmediği bu şartları kabul etmeyeceği için bu şartlar hala gizlidir. Üstelik bu gizli şartlar Atatürk'ün ölümünden sonra, düşmanın çekilirken içimizden kendileri ile işbirliği yapanlardan seçip bazı yerlere gelmelerini sağladığı ajanlar ve geride bıraktıkları Truva atından (Mason Locaları) çıkanların birleşmesi ile devletimizi tamamen ele geçirmeleri, gizli şartları çok daha ağırlaştırılarak uygulamaya konulmasına sebep olmuştur.

1.Dünya savaşının ülkemize dayattığı içeriğini bilmediğimiz teslim şartlarını AB ve ABD ye bağlı kuruluşların yanı sıra, NATO'nun Gladiosu ve Gladio ya bağlı Ergenekon, PKK, DHKPC, TİT, Dev sol, Hizbullah gibi kendi kontrollerinde bir birine zıt gibi görünen tüm örgütleri aynı merkeze bağlı olarak iç savaş ve terörlerde kullanıyorlar ve ihtilallere gerekçe yapıp yeni anayasalar yapmakta kullanıyorlardı.

 

Bizler esaretimizin iplerini zorlayıp gevşettikçe de böylece yeniden sıkılıyorlardı.

NATO anlaşmalar ile devletimizi iç (milletimiz) ve dış (Batının düşmanları) düşmanlara karşı korumuştur. Çıkarılan tüm iç kargaşalar aslında devleti milletten korumak için çıkarılmakta olan kontrollü yangınlardır.

 

Bütün bu örgütlerin içinde olanlar hatta yönetici olanlar bile yönetim merkezlerinin de daha yukarıda tek bir merkeze bağlı olduklarını asla bilmiyorlardı.

Bu örgütler bir birleri ile çarpışırken kendilerine bağlı kuruluşlar ile milletimize karşı savaş sürdürmekte olduklarının asla farkına varamıyor ve sadece kendi davalarını ya da milli çıkarları savunduklarını sanıyorlardı.

 

Zaman, zaman da yapay anarşi terör olayları oluşturup milletimize Lozan da dayatılan ve sonradan ihtilaller ile milletimizin uğraşları sonucu gevşettiği esaret yasalarını yeni Anayasa ile sıkılıyorlardı.

Yeni anayasalar ile getirilen anlaşmanın açık ve gizli maddelerinin CHP ve diğer derin güçlerin yanı sıra milletimiz tarafından da onaylanmasına çalışılarak bazen bin yılda sürse gerçekleştirilecek Türk milletinin Türk den başka bir şeye dönüştürülüp milli birliği sağlayan önemli öğelerden biri olan İslam dan başka bir dine sokulma projesi bazen sıcak bazen soğuk savaş halinde hala sürüp gitmektedir.

Milletimiz Onlara karşı sıcak savaş başlatmanın ülkemizi parçalayıp darmadağın edeceği ortak bilinci ile hareket etmektedir. Millet kendilerine şikeli olarak bırakılan tek açık kapı siyasi alanda meşru zeminde savunma savaşını sadece oyları ile sürdürmektedir.

Bundan amaç halkımızın nitelikli eleman sayısını artırmak ve bu savaşta zayıf tarafımız olan sıcak savaş dışın da savaşacak her daldan bilim adamı, araştırmacı ve her meslekten bürokrat, akademisyen, maliyeci, hukukçu ve ezberlere teslim olmayan, askeri kadrolar ile dünya çapında diplomatların, savunma hatlarına yeterli sayıda geleceği zamana kadar varlığını sürdürmeye çalışmaktır.

Tabi düşmanda boş durmayıp YÖK, AYM, gibi barikatlar ile milletin devleti ele geçirmesine engel barikatlar kurup kendi koydukları yasaları umursamayışlarında destek olmaktadırlar.

Bu gün artık benim beş yıl önce bu gruplarda sorduğum, İngilizler ve müttefikleri çok yüksek bedeller ödeyip de geçemedikleri Çanakkale den hazır geçip İstanbul'a geldikleri halde ve bizde onlardan tek kişiyi bile öldürmediğimiz halde ne oldu da geldikleri gibi bırakıp gittiler.

Neden petrolümüzü, madenlerimizi, çıkarmamıza, kendi patentimizle icatlar keşifler yapmamıza, ilaç, araba hatta cep telefonu bile üretmemize, Atatürk zamanında uçak ve Türk piyade tüfeği üretirken onun dahi sürdürülmesine izin vermiyorlar.

Neden rüzgâr enerjisini bile engelliyor ve nükleer santral kurmamıza izin vermiyorlar. Kansere zakkumdan ilaç üretip çare bulan   Dr. Ziya Özel gibi sonunda keşif ve icatlarını müstevlilere teslime zorlanıp, teslim etmezlerse ya öldürülüyor ya da bilimsel linç ediliyorlar.

Neden CHP başkanı Baykal Yargılanan Van daki azınlık ve mason Rektör için, Rektörün yargılanması Cumhuriyetin yargılanmasıdır diyor. Ve GKB Büyük anıtın ABD ziyaretinde ABD yetkilisi Rektörün yargılanmasını vahim bir hata olarak açıklayıp konuyu en iyi bilen şahit Muhasip hapishanedeki boyundan alçak bir yerde kendisini nasıl asabiliyor ve Rektörün serbest kalmasını sağlayan yargıdaki kadro değişiklikleri nasıl sağlanıyor.

Herkesin Atatürkçülük iddiasında bulunduğu şu ülkede neden Atatürk'ün ölümünü araştıracak ve kuşkuları bertaraf edecek bilimsel bir heyete konuyu araştırma görevi verilmiyor.

Bu konularda söylenecek sözler bitmez. Şapka giydirmek için insanların idam edilmesi hangi bağımsızlığını kazanmış özgür ülkede düşman dayatması olmadan mümkündür. Milletimizin örf adet, anane ve törelerine aykırı olmayan başörtüsü yasağı koyup tüm ülkeyi bin yıl sürebilecek havanda su dövmek dışında asla çözümü olmayan konulara kimler ve neden mahkûm ediliyorlar.

Burada şimdilik kesiyorum. Ama unutulmasın ki milletimiz artık kendilerine ezberletilen şeylerin doğru olmadığını fark etmeye başlamıştır.

Birinci dünya savaşının Türkiye ayağı bitmemiştir ve tüm şiddeti ile sürmektedir.

Bu savaş sonunda bizim zaferimizle sonuçlanacaktır. Milletimize karşı girişilen bu savaşlarda kullanılan kişilerinde bazıları artık uyanmaya başlamışlardır. Bu yüzden içerideki ve sınırlarımızdaki provokasyonlar anında deşifre edilmeye başlanmıştır.

Dünyanın milletimize ihtiyacı var. Bu işi ya biz yapacağız ya da bunu yapmaya kalkışacaklar bizi kullanacaklar. Sonunda biz sadece taşeronluk ve amelelik yapacağız.

Ben bu işi biz yapalım diyenlerdenim.

Dünyadaki gelişmelerin lehimize değişmekte olduğunu düşünüyorum.

Selam ve Saygılar

A.D.Şimşek

 

Not: Korsanlar tarafından kaçırılan ikinci gemimizde gösteriyor ki, Türkiye hızlı güçleniyor ve büyüyor. Bu yüzden sözde dostlarımızı dünya gücü olma yolunda gidişimiz aşırı korkutuyor. Ve bize içerideki uyguladıkları sözde terörü artık dünya üzerinde yaygınlaştırıyorlar. Dağda bir yerlere saklanan teröristler, nasıl oluyorsa kocaman açık denizde gemilerimizi ele geçiriyor. Bölgedeki ABD ve NATO savaş gemileri de iki – üç helikopter ile anında müdahale edip 10 -15 korsanı yakalayamıyor! Göstermelik olarak da başkalarının bir kaç ufak gemisi kaçırılıyor. Türkiye büyüyor ve büyüyecek. Bu oyunlara rest çekecektir.

Bunlar bizim güçlendiğimizi gösteriyor.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.