(anadoluhaber) Baran Dergisi 103. Sayı Çıktı!.. Tüm Bayilerde!





103. SAYI TÜM BAYİLERDE!





"çözüyor bilinen kördüğümü 

korkunun kurdugu kördüğümü:

sabır ve savaş...

savaşla zafer 

korkağa kaçıştır sabır 

AKINCI'ya savaşta sabır 

ve yürekler arındı mı pastan 

kılıçlar arındı mı pastan 

kördüğümler çözülür. 

savaş ve sabır 

sabır ve umut

umut ve zafer 

savaşla zafer"




BARAN'dan - 103

Ya Muntakîm Allah, Bizi
İntikamına Memur Et!


"Şu ifade şuurlaşsın:

Ya Muntakîm Allah, bizi intikamına memur et!"


İzah edebildim mi? Ve çağından mesul Müslüman olarak siz burada bir numune teşkil ediyorsunuz… Dünyada gördüğünüz her türlü haksızlık, bizim adam olamamamızdan kaynaklanmaktadır; bunun suçluluk duygusunu hissetmenizi istiyorum…"


"Dünyada -Filistin meselesi hakkında bu kadar müteessirsiniz- İsrail devletini ilk tanıyan devlet biziz…"


"Bugün dünyada müslümanların başına gelenler, biz millet olarak tarihî misyonumuzu kaybettiğimiz için, bizim yüzümüzden gelmektedir."


K. Salih Mirzabeyoğlu'nun, 1988'de verdiği "İşkence ve Filistin" konferansından aldığımız bu sözlere, Filistin'e bakışımız doğru zemine oturmadıkça hep muhatap olacağız.


Yani "adam" olamadığımız hissiyatını daima yaşayacağız…

Filistin sizin için neyi ifade eder?


Filistin deyince ilk aklınıza gelen şey nedir?


Bir gazetecinin Filistin Mücahidi, Abdulhamid Han'ın gerçek torunu HAMAS lideri Halid Meşal'e yönelttiği, "Türkiye sizce Filistin davasına sahip çıkıyor mu?" sualine Meşal'in verdiği cevap, bizim sorduğumuz soruya cevabı mahiyetindedir:


"Şunu asla unutamayız. Sultan Abdulhamid Han'ın Siyonistlere karşı olan o onurlu duruşu çok önemli. Bunu unutamayız. Rabbim makamını cennet eylesin. Umud ediyoruz ki, Abdulhamid Han'ın torunları da bugün aynı duruşu gösterecektir."


Filistinlinin umudunun bizim için mânâ ve kıymeti nedir?


Umud etmeden önce bir bilginin şuurunda olmak lazım.


Bir şey bilmeden, umudumuzu ne üzerine kuracağız?


Hümanistinin "insanlık dramı", Batı'nın ve Batıcıların "Filistin sorunu", Filistinliyle arasında bir bağı olduğuna inananın "Filistin mücadelesi" dediği Filistin, bugün yahudi Filistinli katletmezse hatırlanmamaktadır.


Nerede kaldı Filistin davasının en büyük sahibi Büyük Atabey Abdulhamid Han hatırlansın!


Daha önce aklımızda olmayan bir şeyin önümüze ilk çıktığında verdiğimiz tepkiyle, o şey tekrar ettikçe daha farklı tepki vermek eğilimindeyizdir.

Kanıksamak!


Ancak soykırımla ifade edilebilecek çapta Müslüman katli, bugün kanıksanır olmuştur!


Görünen o ki, ya fiilî bir tepkiden uzak kalacak kadar pasifize olmuşuz; veya birilerinin kontrolüne giren otomatik kuklalarız.


Filistin için bir asırdır tepki gösteriyoruz.


Değişen ne?


Bir asırdır; Filistin'de ilk vuku bulan hadiselerden beri günümüze kadar bir şey değişmediyse, bunun sebebini ilk önce kendi nefsimizde aramamız gerektiği, çetin bir "sorun" olarak önümüzde.


Bir asırdır; hiçbir "dünya görüşü" bu zaviyeden, sahici bir şekilde Filistin'e bakmamıştır.


Ermeniler için "özür diliyoruz" kampanyası açan, sömürge aydını liberal çapulcular, 91'den beri devam eden Arab soykırımından bahsetmez, kimse de bunu sormaz meselâ!.


Anadolu Kürdü'yle Anadolu Türkü'nün birbirine kışkırtılarak yaşadığı bu coğrafyada, çözüm makamında olan birinin, "pompalı tüfek" kullananı "meşru savunma" diye "anlayışla karşılayan"ın akıl ve ruh sağlığı sorgulanmaz meselâ?


Şu son yahudi saldırısı vuku bulmadan önce gündem maddelerimizden biri buydu.


İsrail'in nasıl devletleştiği buraya bakarak anlaşılmalı.


Asıl "katliam" burada olmuştur.


Müslümanlar da dahil "insan" oluşumuzu sorgular hale getiren Filistin, "bedahet duygusu"nun tamamen yitirildiğini ifşa eden en köklü meselemizdir.


Filistin'i bağımsız bir hüviyetle düşünmek için, kim ne biliyor?


Meşal'in aklına ilk gelen isim Ulu Hakan, Filistin mirasına sahip çıkmak için hayatını ortaya koydu. Ayağına gelip, koca devleti borçlarından kurtaracak parayı teklif eden yahudiyi kapıdan kovduran Son Halife'nin bizi bırakmadan önce aklındaki son şey Filistin'di.


Hayatını Filistin için feda eden başka bir devlet başkanı da Saddam Hüseyin'dir.


Sen, BM (Domuzlar Diktatoryası) Güvenlik Konseyi geçici üyeliğinde bulunmakla övünüyorsun.


Müslüman soykırımına şu şartları hazırlayan Konsey'in…


"Filistin'in tapusu cebimizde" diyorsun.


Tapulu toprağına saldıran yahudiye ses çıkaramıyorsan, al o tapuyu münasip bir yerine koy!


Diyorsun ki, "Eğer Kıbrıs'tan çıkmazsak, birileri, Lübnan için Suriye'ye yaptığı gibi yapar; çıkmak zorunda kalırsın…"


Sonra dönüp, "birileri" derken kastettiğin İsrail'in, Filistin'de 50 yıldır Müslüman katliamı -Son Halife Abdulhamid'den beri yüzyıldır- hiç olmamış gibi, "Bu bize yapılan saygısızlıktır" diyorsun.


Sana "cesaret ödülü" veren ezeli düşmanımız yahudiyi kurtarmak üzere, –Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, İsrail için devlet çapında en büyük tehditti- Irak'a istilacı ordularını süren terörist başı, bebek katili Amerika için "bay ve bayan cesur Amerikan askerlerinin sağ salim evlerine dönmelerini diliyoruz" duası gibi, neden tüm "cesaret"ini toplayıp "yahudilerin de sağ salim devletlerini sürdürmeleri için" dua etmiyorsun da, "saygısızlık"tan bahsediyorsun?


Dergimizin kapağındaki fotoğrafta da görüldüğü üzere, İsrail'e karşı Filistinlilerin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in resmiyle yaptıkları yürüyüşten şu mânâ çıkarılmalı ki, Irak devleti İsrail için hayatî bir tehditti.

Filistinli Irak'ı kendinden bildi.


Ankara'daki "domuz topu koalisyonu" aynı bağın burada canlanmasına engel olmak için, Irak Mücahid Silahlı Kuvvetleri'nin Mücahid Mehmetçik'le arasına Siyonist duvar dikmeye kalkışıyor, Filistinlinin değil, yahudinin güvenliği için Lübnan sınırına asker göndermeye evet diyor.


İsrail tanklarının müslümanların evinin üzerine daha rahat ve süratle gitmesi için köprü, viyadük, otoban ihalesi tertipleyip, İsrail'de, Ankara'da yahudiyle masaya oturuyorsun.


İsrail'e verilen "Tankların modernizasyonu" ihalesinin, yapılan son saldırıya tepki maksadıyla gözden geçirilip geçirilmemesiyle ilgili bir gazetecinin sorduğu soruya da, "bununla ilgisi yok" diyorsun.


"Bu" dediği, top ve füze mermileriyle şehid edilen kadın ve çocuk müslüman evlatları!..


Biz de soralım: Filistinli Müslümanları katleden İsrailli pilotların, Konya semalarında eğitim uçuşu yapmasının "bununla ilgisi"ne ne diyeceksin?


Amerika'nın ve Almanya'nın İsrail lehine yaptığı açıklamaları dikkate alarak, emperyalistlere bir saldırı olduğunda nasıl birleşiyorlarsa bütün anti-emperyalistlerin de emperyalist saldırganlığa, tek vücut, ortak cephe halinde tepki göstermesi lazım.


Amerika ve Amerika kokan her şey, yaşam alanları daraltılarak "etkisizleştirilmeli…"


Yahudi ve yahudi kokan her şey, yaşam alanları daraltılarak "etkisizleştirilmeli…"


Gerçek: Birinci Dünya Savaşı devam ediyor; bitmemiştir.


GENEL YAYIN


BARAN 103'den Başlıklar

Çıfıt Yahudi ve Masonların
Filistin-Türkiye Operasyonu


Sezai KIRLANGIÇ
Tarih, tahrif edilmiş Tevrat inancı üzere hayatını idame ettiren ve fikirler beyan eden Yahudi'nin ırkçı, faşist, soykırımcı ve aşağılık katliamları ile doludur. Son günlerde Gazze'de yaşadığımız; Siyonist katliamcıların insanlık dışı terörist saldırıları da, bunlardan biridir.
Türkiyeli Yahudi ve masonlarda ilginç bir sessizlik ve gözden ırak durma çabası var. Irak Filistin ve Anadolu coğrafyasında, İslami oluşumlara terör estiren ÇIFIT YAHUDİ ve MASONLAR neden sessiz durmaya çalışıyor? Ya da gözden ırak?


Kuzuların sessizliğini andıran bu hâl bir sessizlik mi, yoksa 15 ve 20 Kasım'da Anadolu'lu Müslümanların gerçekleştirdiği Çıfıt Yahudi'yi ininde vurma operasyonunun getirdiği endişe ve korku mu? Muhakkak ki Çıfıt Yahudi ve masonlar bu operasyondan sonra kıçlarını daha sağlam kazıklara oturtma girişimine başvurmuşlardır. Hâl böyle olunca da akla hemencecik AKP ve Fetullah Projesi gelmektedir. Yahudi ve Mason güruh ortalıkta fazla görünüp kendilerine yönelen nefreti artırmak yerine AKP ve Fetullah maskeleri arkasına saklanıp hem nefreti azaltmakta, hem kendini unutturmakta, hem de yeni desise ve fitneler ile İslâm coğrafyası insanlarını bir araya gelemeyecek şekilde birbirlerine karşı küstürmekte-kırdırmaktadır.
Bugün iktidarı ayakta tutan zihniyet bu Çıfıt Yahudi ve Masonlar'dır, bunların ürünleridir. Uluslararası lobi faaliyetlerinde ve AKP-Fetullah gibi işbirlikçilerin pazarlanmasında Çıfıt Yahudi ve Masonlar başı çekmektedirler. Fetullah'a, Türkiye'den tecrid edilerek Amerika gibi yerde -bir nevi gönüllü- ihanetinin esareti yaşatılırken diğer taraftan Fetullahçı camia üzerinde etkili rol sahibi olan üst yönetim, Çıfıt Yahudi ve Masonlardan müteşekkildir.

Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

Lanetli Kavim Kudurdu
Bop Eş Başkanına Büyük Saygısızlık(!)


Görkem EREN
Bu gün 27. 12. 2008, İsrail ordusuna bağlı F–16 savaş uçakları tüm dünyanın güzünün içine baka baka Gazze'de korkunç bir katliam yaptı!


Şehitlerin sayısı şimdilik 205, 300 den fazla yaralı var!
Gazze sokakları kan gölü!


Olayın dehşetini anlatmaya gerek yok! Haberlerdeki görüntüler her şeyi anlatmaya yetiyor!


Yetiyor mu? Hayır yetmiyor!


Bu katliam lanetli kavim İsrail'in tek başına yaptığı bir katliam değildir!


Başta iç hain-işbirlikçi, kukla Mahmut Abbas olmak üzere; tüm pasif Arap dünyası, tüm satılmış liderler ve tüm ılımlı İslâmcılar (başta AKP) bu katliamın ortaklarıdır!


İşbirlikçi hain Abbas'ın Müsteşarı Nemr Hammad, katliamdan, İsrail'in değil Hamas'ın sorumlu olduğunu ilan etti!


Diğer yandan katliamı İsrail'in kendisini savunması olarak değerlendiren AB-D, "Hamas'ın terörist(!) eylemlerinden vazgeçmesini" istedi!


Bir Müslüman olarak bunlara hiç şaşırmadık! Zaten Haçlı-Siyonizm'e direnen herkes (Elhamdülillah) teröristtir!


Din ve vatan için direnmek, boyun eğmemek, dik durmak teröristliktir!
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

Vicdan Soykırımcıları!
Salih SEVİM

Liberal çapulcu, imânsız-ılımlı İslâmcı ittifakı, Müslüman Anadolu insanının en saf ve en temiz duygularını, vicdanı olan bir insanın, bedahet hissiyle vereceği en temel tepkileri, tehdit algılaması içine alarak, bu masum insani refleksleri dahi, ifsad etme gayretinde.
Bir zamanlar inandıklarını söyledikleri, o "en yüksek ümitlerini" kaybeden, artık değişmez ve mutlak doğrulara inanmayan, bu ruhuna ihanet etmiş insan müsveddeleri, kendi umutsuz, şifa kabul etmez hastalıklarını, bir salgın haline getirme niyetindeler.
Tıynetleri, Üstad Necip Fazıl'ın tabiriyle, "Yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten sakınmayan Yahudi"ye dönmüş bu ittifak, Gazze'de yaşanan Müslüman soykırımının, Anadolu coğrafyasında meydana getireceği infialle, liberal-Avrupa birliği üyesi bir Türkiye hayallerinin yara alabileceği endişesindeler. Bak! Laikler geliyor diye korkutarak, önlerindeki engelleri temizlemede, adeta bir mayın eşşeği muamelesi yaptıkları Müslüman halkta oluşan tepkinin, kendilerine dönme ihtimalidir onları endişelendiren.
Bu ittifakın, imânsız-ılımlı İslâmcı kanadının "amiral gemisi" Zaman gazetesi. Ve onun yazarlarından, eski ülkücü, A. Turan Alkan, "bir köpek hissiyatıyla sezdiği" bu "tehlikeye" istinaden, 29.12.2008 tarihli, "Mahallenin kötü çocuğu" başlıklı yazısında; 1982'de, Suriye'nin Hama şehrinde, Hafız Esed'in, İhvan'ı Müslimin(Müslüman Kardeşler)e karşı yaptığı ve kesin sayı bilinmemekle beraber, yaklaşık 30.000 kişinin katledildiği olaydan bahisle:

Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

İşte "Allahsız İslâmcılık" Budur:
Mücahid-Gazi Çeçen Komutan
Ruslara Teslim!


Oğuz GÜRSES
Baran, "Allahsız-İmânsız İslâmcılar" dedikçe bir takım yufka yürekli müslümanların incindiğini biliyoruz...

Ama ne yapalım ki, durum budur ve biz de bu durumun adını koymak zorundayız...


"Allahsız İslâmcılar" tabirini kullanmamızdan dolayı incininen yufka yürekli müslümanlar yandaki fotoğraflara dikkatle ve yeniden baksınlar...


Bu fotoğraftaki aksakallı zat, hem mücahid hem gazi bir çeçen komutandır...


Ülkesini işgâl eden Ruslara ve onların işbirlikçilerine karşı Allah'ın emrettiği ve Resulullah'ın bizzat yaparak gösterdiği/överek tavsiye ettiği cihadı, vazife bilen ve bu mukaddes vazifenin gereğini er meydanında yerine getiren seçkin/övülmüş/üstün İNSANlar-mücahidlerden biri...


Cihad meydanında yaralandığı için tedavisi süren bir gazi... "İslâm toprağıdır, mü'minlerin yurdudur... Orada emanda olurum... Bana kahpelik/kalleşlik etmezler" diye düşünüp ailesiyle birlikte Türkiye'ye sığınmış... Üstelik oturma izni de almış... Bu fotoğraflar bir havalimanında çekilmiş...


O havalimanı Rusya'daki herhangi bir havalimanı değil... İstanbul Atatürk Hava Limanı...


Onu havalimanında yerlerde sürükleye sürükleye götürenler Putin'in gizli servis elemanları değil... AKP/RTE'nin polisleri...


Aksakallı gazi-mücahid komutanı AKP/RTE'nin polisleri, AKP/RTE'nin İçişleri Bakanı'nın emriyle, ite-kaka yerlerde sürükleyerek Ruslara teslim etmeye götürüyorlar...


Komutan direniyor...


Ailesi çırpınıyor...


Ama dinleyen yok...


Komutan son anda pasaportunu yırtmasa gitti...


Doğrudan Rus işkencehanelerine götürülmek üzere, Rus işkencecilere teslim edilecek...
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


"Mücahid Türk" ve
"Maymun Türk" Farkı


Kâzım GÖKBAYRAK

Kavim, içi doldurulması gereken şişedir; içine bal da koyabilirsiniz, b.k da. Zarf-mazruf meselesi; kavim zarfdır, onun inancı ve ideolojisi de mazrufdur. Asıl olan muhtevadır, yani mazruftur. Mesela bize bir mektup geldiğinde zarfı değil içinde ne yazıldığını önemseriz. Zarfa bakıp içindekini önemsememek söz konusu olmaz.
İşbirlikçi-hain ve maymun Türk olacağı gibi, asıl, sadık ve şahsiyetli Türk de olmaktadır. Zaten bizim inandığımız Türk, şahsiyetini ve kimliğini yitirmeyen, Batı'yı maymunvarî taklid etmeyen Türk'tür. Bizce Türk, "Allah dostu", "Allah adamı", "Allah askeri"dir. Tarih boyunca ve bugün de örneklerini gördüğümüz gibi. İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu'nun mücadelesinde ve Tilki Günlüğü eserinde gördüğümüz gibi…


"Kişi kavmini sevmekle kınanamaz!" hadisi malûm. Kavim sevgisi imândandır; yeter ki imânsızlığa yol veren bir kavim olmasın. Bu açıdan İslâm temelli milliyetçiliğe inananlardanız.


Türk için söylediğimiz Kürt için de geçerlidir; Kürdün de mücahidi vardır, maymunu vardır. İşbirlikçi Türk ve Kürt, kavim farkına bakmadan birlikte olduğu gibi, mücahid Türk ve Kürd de birliktedir.
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


'Kendinizi Türklere Emanet Ediniz...'


Av. Güven YILMAZ
16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolayı Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan ölüm döşeğinde, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde: "Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek vasiyette bulunur.
Dost-düşman gözünde, Türkler, emindir, adildir ve himayesinde olanlara ve kendilerine sığınanlara karşı son derece merhametlidir.
Ecdadımızın tarihi, kendisine sığınan insanları (düşmanı bile olsa) himaye etmesi ve gerektiğinde bunun için savaşmış olduğu bu ve benzeri hadiseler ile dolu iken bugün İmânsız İslâmcığın temsilcisi AKP, bizim haklarındaki kanaatimizi pekiştirircesine bu kez de Çeçen Komutan İmran Abdulazimov'u Ruslara teslim kararı alarak hem Müslüman Türk milletinin başını öne eğiyor hem de ecdadımızın kemiklerini bir kez daha sızlatıyor.


Daha birkaç gün önce ülkemizi ziyaret eden ve BOP'çu AKP'nin yüzüne kapıları kapattığı Hamas Lideri Halid Meşal, her şeye rağmen ümitvar bir şekilde "Sultan Abdulhamid Han'ın Siyonistlere karşı olan o onurlu duruşu çok önemli. Bunu unutamayız. Rabbim makamını cennet eylesin. Umud ediyoruz ki, Abdulhamid Han'ın torunları da bugün aynı duruşu gösterecektir." demişken, bugün İsrail Gazze'de katliam yapıyor, BOP'çu AKP başı, bu önemsiz (!) mevzuyu, "İsrail'i orantısız güç kullandığı gerekçesiyle" klâsik kınama ile yasaksavar bir tarzda geçiştiriyor.
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


"Kriz Miriz, Ne Krizi Yahu!?"
Ali ACAR
AB-D Emperyalizmi tarafından son 30 sene boyunca uygulanmaya çalışılan Neo-Liberal politikaların iflâs etmesiyle ortaya çıkan piyasa yangını, tüm dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Bir çok ülke krize karşı önlem paketleri açıklayarak tedbir almaya çalışıyor. Başta ABD olmak üzere merkezde yer alan zengin ülkeler devasa kurtarma paketleri hazırlarken, çevre ülkeler de IMF'nin kapısını çalarak stand-by anlaşmaları imzaladı. Önlem paketlerinin derde deva olacağına dair henüz bir belirti yok. Kriz her geçen gün biraz daha derinleşerek devam ediyor... Bilindiği gibi, ABD kurtarma paketlerine 150 milyar dolar ile başlamış, sırasıyla 170, 700, 850 milyar dolar ve en son 1 trilyon dolarlık yeni bir paket ile devam etmişti. Fakat bu da beklentileri karşılamaya yetmiyor. Newsweek Dergisi son sayısında "felâketin eşiğindeyiz" diyerek, cesur hareket edilmesi gerektiğini, en az 4 trilyon dolarlık bir pakete ihtiyaç olduğunu söylüyor. Gerekçe olarak da, "ilâç sonuç vermiyor. Bankacılık sistemi ve derinleşen küresel resesyonun çok ötesine giden, büyük siyasî istikarsızlığa ve çatışmaya götüren bir felaketin eşiğindeyiz. Gereken, güveni yeniden tesis edebilecek kadar geniş ve etkin bir küresel kurtarmadır" diyor.
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


Batıcılığın Batırdığı Ülke ve
Kurtuluş Reçetesi

Bâkî AYTEMİZ
Osmanlı'nın "Gâvur Padişah"ı 2. Mahmud (Saltanatı: 1808-1839), her işi İngiliz Sefiri'ne danışırmış. Öyle ki, tahtının karşısına İngiliz Sefiri için vidalı bir koltuk yeri yapılmış. 2. Mahmud'a, Batılılaşarak çöküşü durdurma fikrinin hayta geçirmede sefirin tesiri büyük olduğu gibi, zamanın ricali de zaten Batılılaşma yoluna çoktan girmiştir. Bu sayede İngiliz, Müslüman Türk'ün ta ideolojik dokusuna, hayat tarzına tesir ederek dönüştürmeye, kendisine benzetmeye -mankurtlaştırmaya- başlamıştır ki, Tanzimat Fermanı (1839) ile taçlanacak süreci başlatan 2. Mahmud, bu fermanın açıklanmasını göremeden ölmüş, döneminde hazırlanan fermanın açıklanması babasının yerine tahta çıkan oğlu Abdülmecid'e nasip olmuştur.
İngiliz sefir, Müslüman Türk'ü kendilerine benzetmek, benzeterek tehlike olmaktan çıkarmak adına 2. Mahmud'a fikirlerini dikte erken, biliyordu ki, ideolojik yapısı değişmiş, Batı ideolojisini-hayat tarzını benimsemiş bir insan, fiiliyatta Batı'ya karşı olsa da aslında o artık Batı'nın malıdır ve pratikte Batı'ya karşı çıksa, çıkıyor gözükse de, bu karşı oluş temelde kökte-radikal bir muhalefet değil de bir medeniyetin kendi içindeki ekol ayrılığından ileri gitmeyecektir.
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

"Postyapısal 'Yazınsal' Sorunlar" (!) -I-


BLOKNOT - Şükrü SAK

Başlıktaki "garabet"?..

Buna değinmeden önce, biz de tam, şu adına "Türk medyası" dedikleri pislik zemininde bir 'analiz' yapalım diye düşünürken, Akşam gazetesi eski genel yayın yönetmeni Serdar Turgut'un;
"Medyada tanıdıklarımın çoğu o... çocuğu" ifşaatı geldi...


Bir nevi "malûmu ilâm"...


Tanımadıklarının birçoğunun da öyle olduğu, 'görünen köy'...


Peki bu "o... çocukluğu nasıl bişey?" diye sormanıza gerek yok, bunun örnekleri her gün yeterince sergileniyor zaten...


Biz bu "o… çocukluğunun" zemininde ne var, ona bir göz atmaya çalışalım kısaca;
Kabaca "Türk medyası"...


Genel olarak Türkiye'deki 'aydın' kesim...


Özel olarak 'İslâmcı' etiketli yazar-çizer takımı, kelimenin gerçek anlamıyla;
"Tecrübe edilmemiş fikir"lerin ebleh papağanlarıyla dolu...


Gerçek bir facia...


Hem onları 'okuyan', hem de bunları 'yazan' adına bir facia...


Ne demeye çalışıyoruz?..


Ne demektir "tecrübe edilmemiş fikirler"...


Açıklamayı deneyelim;
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

Mutteh
Dr. Hakkı AÇIKALIN
'Amar (Aw-mar') Âliy Awon Bayith Yisra'el we Yhuwdah C'duul B'mad M'od (meh-ode) Ğawdole Ehrets Dawm Eer (İyr) Mawle Mutteh 'Amar 'Azab Yhovah (Yahweh) Ehrets Ra'ah


Ve bana dedi : "İzrael ve Yudah Hânesi'nin (Beyt'inin – Bayith Yisra'el we Yhuwdah) adâletsizliği çok büyüktür ve ülke kanla doldu ve şehir sapıklıktan (mutteh) geçilmiyor; zira dediler ki, Efendi (Yahweh) ülkeyi terk etti ve Efendi (Yahweh) görmüyor." (Ezekiel 9 :9).


Mutteh: Adâletsizlik, yamukluk, sapkınlık, sapıklık.
Kendi kitablarında bunlar yazılı: İzrael ülkesi ÇOK ADÂLETSİZ, ülke KANLA DOLU ve SAPIKLIKTAN GEÇİLMİYOR. Yahweh'nin de ülkeyi terk ettiiği iddiâ ediliyor.


Krallık ikiye bölündükten sonra (Judah ve Yisrael) Yahweh'nin Mâbedi Yudah'ın başşehri Yeruşalaim'de (Kuds) kalıyor. Kral Yeroboam (Jeroboam) Yahweizm (Jehovacılık) isimli bir sapık ideoloji geliştiriyor. Şehrin kuzeyinde kendi adına bir tapınak inşâ ettiriyor ve oraya ilâhın yüzü olduğunu iddiâ ettiği iki adet altundan buzağı yerleştiriyor ve halkın bu buzağılara tapınmasını, Yahweh'nin isteğinin bu doğrultuda olduğunu söylüyor. İşte bu Altun Buzağı Kültü İzrael'in yaşadığı ilk en büyük dînî sapmalardan biri olarak kabûl edilmektedir.
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


-------------
Salih MİRZABEYOĞLU: İNSAN
--------------


Röportaj:

İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Biyofizik Anabilim Dalı


Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR:

"Elektromanyetik Alanlar, Hem Fizikî Hem de Psikolojik Etki Oluşturuyor!"


"Hem fiziki hem de Psikolojik etkileri oluşuyor, yani bunlar depresyon da yaratabiliyor. Bazı zayıf kişilerde, efendim uyku bozuklukları oluyor. Adam, biliyorsunuz en büyük stres kaynaklarından bir tanesi de uyku bozukluklarıdır, yani uyuyamama. Bir de benim en çok üzerinde durduğum olay- hamile hanımların, bu elektromanyetik alanlardan uzak kalmasının gerekliliğidir.

**
Elektromanyetik alanın etkisi ne yapıyordu, bir ısı etkisi, iki maksimum düzeyde değil de optimum seviyede diyelim ona, iletim bozukluğuna sebeb oluyor. Orada yani iletim bozukluğundan kaynaklanan bir şey varsa, frekans uyarsa bir de -frekansın uymasıda çok önemli!- yani mesela insanın bir özel frekansı var. (...) O frekansa geldiği zaman, o çeşit frekansla rezonansa giriyor ve vücut korkunç etkileniyor. Yani o yüzden mesela diyelim ki 500 Hetz'lik bir frekansda ışınlanma gibi bir şey yapılmaması lazım.

**
Batı'nın en büyük amacı süper beyini elde etmek. Şimdi adam onu yaparken bir yandan da senin beynini alıyor; üç kuruş paraya istediği gibi çalıştırıyor. Ben bir örnek vereyim Almanya 2006 da Almanya'yı yönetecek 100 genç beyini belirledi. Bunların içinde 2 tane de Türk genci vardı. Bende eski Cumhurbaşkanlarımıza buna benzer bir öneri göndermiştim. Peki biz bu kaliteli beyinleri nerden bulacağız, hadi bakalım. Bence siz, Baran Dergisi olarak bir kampanyaya girin. Meselâ bakın, Bursa'da bir ilkokul var süper beyinleri okutuyorlar, gidin onlarla görüşün ve bu beyinlere toplum olarak sahip çıkalım. Yapılan bir çalışma var dünyada, her bir milyon kişide bir tane dahi olabilir. Bir milyon kişide! Biz yetmiş milyonuz yetmiş tane dahimiz olması lazım! Bari on tanesini bulsak ve onları korusak. Ülkemizin geleceği için onlardan yararlansak ne güzel olur!"
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

'TELEGRAM' Meclis'te Salih Mirzabeyoğlu Nerede?!


"Ne Düşündüğünüzü Bile Okuyorlar!"
BARAN

Salih Mirzabeyoğlu'na önce Kartal Cezaevinde, ardından Bolu F Tipi Cezaevi'nde BETATRON cihazıyla 8 yıldır yapılan TELEGRAM-Zihin Kontrolü işkencesi Türkiye'de çeşitli mahfillerde konuşulmaya devam ediyor…


Gün geçmiyor ki TELEGRAM işkencesinde kullanılan Teknoloji etrafında gündeme türlü haberler yansımasın. Ancak bu işkenceye bizzat maruz kalan ve Türkiye'nin gündemine "Zihin Kontrolü"nü sokan Salih Mirzabeyoğlu'nun adının hiç geçmemesi dikkat çekici.
Gerek bu tür haberlerin "Yumurtasızlar Çetesi" üzerinde doğurduğu tedirginlik ve panik; gerekse yürütülmekte olan Ergenekon Davası süreci, Türkiye'de bu işin sorumluları da tüm açıklığıyla ortaya çıkacaktır…


Aşağıda, Bolu F Tipi Cezaevi'nde sistemli bir şekilde TELEGRAM İŞKENCESİ yapılmasına kulaklarını tıkayan AKP ve Adalet Bakanlığı'ndan üyelerin de bulunduğu T.B.M.Meclis Komisyonunda gündeme gelen haberi "yorumsuz" veriyoruz… Bu Haber Hürriyet başta olmak üzere, Milliyet ve Radikal Gazetelerinde çıkmış; Anadolu Ajansı ve ANKA Ajansı kaynak gösterilerek de bir çok internet sitesinde de yayınlanmıştır…
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


'Yüce Kaos'


Av. Ali Rıza YAMAN
Şuurlarda devrim başlamıştır. 'Onlar'ın belirlediği siyaset yapma tarzı tıkanmış, argümanları tükenmiş ve neticede kendini üretemez hâle gelmiştir. Bu gerçek, her mahfilde dillendirilir olmuştur.
'Söylenmeden söylenen'leri bu çerçevede değerlendirmek yanlış olmaycaktır.


Herkes, söyleyemeceği düşünceleri 'söyleyemeyeceğim düşüncelerim var' şeklinde ifade eden Abdullah Gül gibi değil. Bakın, Ahmet Davutoğlu hemen söyleyiverdi: 'BOP çökmüştür.'


A. Gül; söylemeden söylüyorken, A. Davutoğlu söyleyerek asıl söylenmesi gerekeni perdeliyor.


'BOP çökmüştür' ifadesi net ve sade bir ifade gibi dursa da esasında öyle değil.


Net bir ifade ile pornografik bir ifade arasında mahiyet farkı vardır. Bu fark, söyleyenin hâl ve makamına bakılarak anlaşılabilir.
'BOP çökmüştür' ifadesi; son derece pornografik bir ifadedir. Özünde asıl hakikati gizlemek bir niyeti barındırmaktadır.


Stratejik kurnazlık yapmanın lüzumu yok. Net olalım ve şöyle diyelim: '20. yüzyılın başlarında Hegel'i yeni bir okumaya tâbi tutan A. Kojeve'den yapılan aparmalarla 'Tarihin Sonu'nu ilân eden Fukuyamaların fikrî olarak beslediği bir proje olan BOP, hiçbir zaman gerçekleşmedi ki çöksün.'


Ve ekleyelim:
'BOP hiçbir zaman olmamıştır. Çöken; BOP fikridir. Başın en başından beri tahayyülîdir. Sadece ve sadece bir kurgudan ibaret olan bu 'şey'in hayatiyet belirtisi; birkaç işbirlikçiden başka bir şey değildir. Batıcı hayat tarzı tasfiyenin eşiğine gelmiştir. Ve sorun; tamamen ideolojiktir.'
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

Türkistan Kurtuluşunu Arıyor!


Tuncay AKSOY
Sovyetler Birliği'nin dağılması ABD emperyalizmine dünyanın tek süper gücü konumunu kazandırmakla kalmadı, ona, başlangıçta, yani 90'ların başında, Rusya'nın kendisi de dahil geniş bir etkinlik sahası da açtı. Kafkasya ve Orta Asya Türkî cumhuriyetleri bu çerçevede çok özel bir öneme sahipti. Zira bu bölge Ortadoğu'nun yanısıra dünyanın en zengin petrol ve doğal gaz rezervlerini barındırmaktadır...


Sovyetlerin bu coğrafyada insanlar üzerindeki din baskısına rağmen halkın büyük çoğunluğu Sovyet İmparatorluğunun dağılmasından sonra İslâmî faaliyetlere ve ilişkilere girmiş, bugün İSLÂM bu bölgenin de tek alternatifi ve kurtuluşu haline gelmiştir... Bölgede varolan bu ruh potansiyelinin ortaya çıkması ile zaten İslâm'a ve onun bağlı olduğu medeniyete karşı olan Çin ve Sovyet İmparatorluğunun mirasçısı Rusya, her dönem de olduğu gibi bugün de bölgeyi siyasî ve stratejik oyunlarını sergilediği alanlara dönüştürmüştür... Bugün bu topraklarda birleşmeler veya ayrışmalar da bunun üzerinden sürüyor... ABD'nin de bölgeye yerleşme çabalarından sonra iyice kızışan Orta Asya toprakları büyük gelişmelere gebedir... Ancak bölgede hem Amerika, hem Rus, hem de Çin devletlerinin emellerine çomak sokan yine bu İslâm tabanlı hareketler olmuştur... Asıl itibarı ile her türlü emperyalizme karşı duruşun adı olan İslâm, Amerikan emperyalizminden sonra Rus ve Çin emperyalizmine de karşı durarak bölgenin asıl sahibi olan Müslüman unsurları da bugün birleştirmektedir...
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


Dünya Kaynıyor…
2009 Dünya Savaşları Yılı!


Fazıl DUYGUN
İsrail işgal ordusunun, Filistin topraklarını füzelerle vurmasının ve yüzlerce müslümanı katletmesi sıcaklığını korurken, dünyanın başka yerlerinde de savaşa dönüşmek üzere olan gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan en önemlisi, müslüman Pakistan'la, Budist Hindistan'ın çekişmesi. Pakistan, Hindistan'ın tehditlerine açıktan meydan okuyor. Pakistan'ın Şiî işbirlikçi Devlet Başkanı Zerdarî'nin onca kalleşliğine rağmen, Pakistan ordusu, Hindistan sınırına asker yığıyor. Pakistan ordusu, bir yanda ABD işbirlikçileri emrinde, Taliban ve el-Kaide destekçisi Müslümanlara karşı operasyon yaparken, diğer yanda ise, ABD muhalifi kanatların da faal olduğu bir ordu manzarası arzediyor. Kısaca, ordu vatansever millî-İslâmî kadrolar ve işbirlikçi kadrolar olmak üzere fiîlen 2 gruba ayrılmış hâlde. Ancak, muhtemel bir Hindistan saldırısında, ordu içindeki turuncu balkabaklarının ve Zerdari'nin yerlerini koruyamayacakları hesap ediliyor. Eski devlet başkanı ve işbirlikçi olduğu hâlde, ABD'ye karşı tavır alabilen Pervez Müşerref, Paktsan ordusunun dünyada savaşan en iyi ordulardan biri olduğunu ve bunu da en iyi Hindistan'ın bildiğini söyledi.
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


"Ergenekon"da Fettoş Parmağı
Deşifre Olmaya Başladı!

Silivri'de devam eden ve adına Türk'ü tarihî köklerinden uzaklaştırmak, mankurtlaştırmak adına "Ergenekon" denilen ve Buşt oğlu Buşt'un Tayyip'e talimatı ile başlatılan davada yaşanan gelişmeler, davanın gerçek hedefini ortaya çıkarmaya başladı.
Tutsaklardan Semih Tufan Gülaltay, Mehmet Eymür'ün MİT'e sızmış bir köstebek ve küresel örgütün Türkiye'deki en önemli 4-5 adamından biri olduğunu söyledi… Gülaltay, müdafaasında, İtalyan gladyosunun merkezlerinden P2 Mason Locası ile Eymür arasındaki bağlantıyı da şöyle deşifre etti: "P2 Mason Locası 'nın finansörünün oğlu; Mehmet Eymür'e yurt dışında yapılan özel yapım bir zırhlı aracı hediye etti. Bu araç Türkiye'ye diplomat birinin adı kullanılarak getirildi. Araç daha sonra Eymür'ün bir arkadaşına satıldı. MİT'e Eymür'ün her türlü gayri resmi ilişkileri sorulsun."
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


PANORAMA Türkiye:
- Çıfıt Yahudi'den Sin-Kaf'lı Diplomasi
- Ha İsrail, Ha AKP!
- Sünnîlerin Camilerini Gasp, Alevîlere Devlet Arazisi…
- Camileri Deli Yakmış…
- Yüce (!) Yargı Birbirine Girdi!
Anayasa Mahkemesi, YSK, Danıştay, Yargıtay…
- AKP'den Bir Tacizci Daha ve Mustafa İslamoğlu…

PANORAMA Dünya:
- Dünya Hilafeti Arzuluyor
- Çöküşün Lideri ABD


KÜLTÜR - SANAT:

Kapital ve Hürriyet
Gülçin ŞENEL
Konya'da Üstad Necib Fazıl'ın tabiriyle bir "Mevlânâ Rezaleti" daha yaşandı. 1-17 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilen Şeb-i Aruz törenleri, her sene olduğu gibi Tasavvuf Musikisi konseri, Semâ gösterileri ve bu çizgide faaliyetler eşliğinde gerçekleştirildi. Bu faaliyetler "İnanç Turizmi" gibi abes bir başlık altında gerçekleştiriledursun, devlet erkânı da bu abese iştirakten geri kalmadı. Hz. Mevlânâ'ya ait olmayan "ne olursan ol gel" mısraları, O'nun hayatı ve tefekkürüne aykırı bir sürü merasim, hümanizm saçmalıkları vesaire… Ancak bu yıl, devlet erkânının katıldığı "resmi" törenden hemen önce 16 Aralık'ta gerçekleştirilen "Semâ Töreni"nde Ömer Tuğrul İnançer yüreğimize bir nebze su serpti. Hz. Mevlânâ'nın bir şov malzemesi yapılmasından, fikirlerinin çarpıtılmasından rahatsızlığını dile getirerek, sert bir konuşma yaptı. Konuşmasının ardından, her biri devlet memuru olan semâzenlerin sahtelikler panayırı başladı ki, tâbiri caizse, baş dönmesi ve mide bulantısı eşliğinde salonu terk ettik.
Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...


Hikâye:
-KAYIP HALKA'dan MEKTUPLAR-
Şehri Geri Almalı!

Hakkı BİLEN
Gökdelenlerin gölgelerin üzerine düştüğü bu şehir senin. Kıyısı, yamacı, tepeleriyle, gündüzü-gecesi serin akşamlarıyla, yada yarını hep bir heyecan olan bu şehir senin. Seni ne kadar ötelemeye çalışırlarsa çalışsınlar, seni senden alıp sen olmayan senelerde yaşatmaya çalışsalarda, sen bunun için doğdun, bunun için varsın.
Bırak geçmişi de, geleceği de! Geçmiş de yalan gelecek de! Çizdikleri resimde sen yoksun. Asıl bugün, şimdi, şu ân nesin, neredesin? Ve kimsin? Bu şehir senin ve bunun için doğdun. Ne boğaz derdi, ne yokluktan göç etti baban. Şimdi anla, bu ilâhî bir imtihân. Anadolu'dan, Anadolulaştırmak için geldin bu şehre. Senin için çizilmiş sahte yarınların kartondan silüetini parçalayıp, şehrin mânâsını görmen gereken gün bugün...

Devamı BARAN Dergisi 103. Sayıda...

- ŞİİR: Ahmed Zaatar
- "Doğudan" Dergisi'nde Bu Sayı: "İsrail Sorunu"



--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.