Bugün biraz karışık bir konuyu ele alacağız. Yazımızda rakamlara ağırlık vererek gelişmelerin seyrini aktarmaya çalışacağız. Neden bu karmaşık konuya el atacağımızı bir özetle aktarmak istiyorum. İki yıl kadar önce bir dost sohbetinde Türkiye'nin sanayisiz büyüdüğünü savunanlara karşı aynen şu cümleyi kurmuştum: "Keşke bir kriz çıksa da siz o zaman Türk sanayisinin ve sanayicisinin gücünü bir görün." Tabii ki kriz istediğim bir şey değildi. Ama 2003-2007 arası ekonomik büyümeyi sanal olarak değerlendirenler de gerçeği ancak kriz sayesinde belki anlayabilirlerdi. Bakınız Türkiye 2004-2008 dönemlerinde sanal olarak büyümedi. Aslında o yıllarda Türk sanayicisi sanal olarak bastırıldı, yok edilmeye çalışıldı. Düşük kur ile adeta ihracatçılara işkence edildi. Türkiye'de 2004-2008 yıllarında rantın kaymağını üretmeyen ithalatçılar kazandı. En fazla kârı yüksek faizden bankalar kazandı. Bankaların ve ithalatçıların kazandığı yıllarda Türk sanayicisinin gerçek gücünü çoğu kimse göremedi. Oysa aynı yıllarda ben olmadık başarılara imza atan bir sanayi gelişimini izliyordum. Türkiye, dünyada üretimi ve dış ticareti en hızlı artan ilk 5 ülke arasındaydı. Ama başarıların rantçıların-sanalcıların arasında eridiğini görüyorduk. Şimdi o sabırlı muhteşem Türk sanayicisi, gerçek gücünü ortaya çıkarmaya başladı. İŞTE GERÇEK RAKAMLAR Türk ihracatçısının gerçek başarısı nasıl örtülmüş bir bakalım. Yıl 2004, Türkiye'nin ithalatı 97,5 milyar dolar. Bunun 14,4 milyar doları petrol ve doğalgaza gitmiş. İthalattan enerjinin çıkarılması ile geriye kalan "bağımsız ithalat" ise 83,1 milyar dolar olmuş. Ve bu ithalatın karşılığında 63,1 milyar dolarlık ihracatımız gerçekleşmiş. Yani petrol ve doğalgaz hariç tutulduğunda Türk sanayicisi ithalatın yüzde 75,98'i kadar bir ihracat gerçekleştirmiş. "Bağımsız ithalatı" ihracatımız ile karşılama oranı, 2005 yılında yüzde 76,92'ye çıkarken sürekli artarak 2008 yılında yüzde 85,88'e yükselmiş. Burada şu gerçeği görüyoruz: İthalat-ihracat dengesini aslında fiyatı fırlayan petrol ve doğalgaz çökertmiş. Yoksa Türk sanayicisi sürekli daha fazla üreterek gerçek farkı her yıl artan oranda kapatmış. Bunu maalesef ülkemizde çok fazla kimse göremedi. Ve maalesef ülkemizde ekonomiyi "at gözlüğü" ile eleştirmeye alıştırılmış olanlar hep bu gerçekleri görmezden geldi. Şimdi size Türk sanayicisini gerçek gücünü gösteren son rakamı vereyim. Bu yılın ocak ayı dış ticaret rakamlarına baktığımızda ithalatımızda 9 milyar 270 milyon doların 2 milyar 491 milyon doları, petrol ve doğalgaz faturasına gitmiş. Yani "bağımsız ithalat" 6 milyar 779 milyon dolarda kalmış. Oysa ocak ayında ihracatımız 7 milyar 891 milyon dolar ile bağımsız ithalatın yüzde 116,40'ına kadar çıkmış. Bu gerçek tabloyu hiç unutmayalım. Petrol ve doğalgaz faturasında fiyatları geriden izlediğimizi düşünürsek birkaç ay sonra belki de "dış açık" diye bir sorunumuz dahi kalmayacak. Neden 2009'da cari açık değil belki de cari fazla verebiliriz görüşünü savunduğumu sanırım ocak ayı dış ticaret verileri ortaya çıkarmıştır. HER YERİ KEŞFEDİYORLAR Ocak ayına ait ihracat rakamlarını geçen yılın aynı ayı ile karşılaştırarak bazı ilginç farklılaşmalara dikkat çekmek gerekiyor. İlk dikkat çeken nokta gelişmiş ülkelere ihracatımızın gerilediğidir. İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, Rusya ve İspanya'ya olan ihracatımız 3,8 milyar dolardan 1,4 milyar dolar kayıpla 2,4 milyar dolara geriledi. Buna karşılık Irak, BAE, Mısır, İsviçre, Çin, S.Arabistan, KKTC, Suriye, Cezayir, Libya, Liberya, Ürdün, Japonya, Katar, Avustralya, Türkmenistan, Endonezya, Brezilya'ya ihracatımız 1,3 milyar dolardan 1,2 milyar dolar artışla 2,5 milyar dolara yükseldi. Ülke değişimine özel dikkat çekiyorum. Komşu ilişkileri, Körfez Bölgesi ve Afrika açılımı nasıl da önemli başarılı sonuçlar vermiş. Ama ben burada özellikle Çin ve Japonya yanında Avustralya'ya yapılan ihracat artışının da çok dikkat çekici olduğunu belirteceğim. Dış ticaret verileri ocak ayında dış açık açısından büyük bir başarıyı ortaya sermiş olsa da bazı sorunların da devam ettiğini görüyoruz. Yatırım iştahı aylık 2 milyar dolarlık düzeyden artık milyar dolar seviyesine hızla geriliyor. Keza tüketim malında da daha düşüş eğilimi sürüyor. Ama hâla büyük sorunumuz "ara malı" ithalatında yaşanıyor. Bu sorun döviz kurları ile bir yere kadar aşılabilir. Hatta yüksek faiz-düşük kur dönemlerinde kapanan bir kısım ara malı üreten tesisin yeniden faaliyete başlaması da beklenebilir. Ama uzun vadeli temel problemin çözümü acil reformları bekliyor. Bugün, büyük büyük holdinglerimiz mesleki eğitim okulları açıyor. Ama devlet meslek lisesi eğitiminde hâla 28 Şubat sürecinin kilidi altında kıpırdayamıyor. Reformlar yapılamıyor ve Türkiye nitelikli üretimde geri kalıyor. Örneğin çağdaş hayırseverlerin "kızlar okula" kampanyalarına rağmen devlet kızları hâla kıyafetlerinden dolayı okuldan atıyor. Neden ve kimler; gerçekleri örtmek ama kızları açmak için çabalıyor? Bugün 28 Şubat geçti, dimi! http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=01.03.2009&y=ibrahimkahveci
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.