Herşeyden önce ilişkilerinde AB-D çıkarlarını gözeten bir siyasetin mimarı olan Hükümet ve ona akıl veren bürokratlarının yıllardır bütün politika ve siyasi,stratejik hedeflerinde Türkiye'ye göre hareket eden Azerbaycanı mevcut ekseninden kaydırıcı hamleleri birkez daha bizi haklı çıkarmıştır.
AB-D stratejileri ile hareket eden Türkiye için hezimete dönüşen bu hadise daha sonradan AKP hükümetince açıklanan “Karabağ sorunu Düzelmeden Ermeni Sınırı açılmayacak”söyleminin bile havada asılı kalmasına sebebiyet vermiş ve yıllardır Ermeni İşgali altında ki Karabağ sorunu'da alaşağı edilmiştir.'Ermeni işgalinin haklılığı' gibi bir sonuç veya emperyalizmin istediği şekilde bir çözüm süreci başlatılmıştır.
Bu süreç aslında Cumhurbaşkanı Gül'ün 6.9.2008 tarihindeki Ermenistan’da Türkiye-Ermenistan milli futbol takımlarının yapacağı Dünya Kupası eleme maçını izlemek üzere 3.9.2009’da karar verdiğini açıklamasıyla, uzun bir süredir Türkiye’den istenilen “Ermenistan sınır kapısının açılması” hususu yeniden kamuoyunun gündemine getirildi.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katıldığı bu maç Türkiye Ermenistan arasında güya dostluk rüzgarlarının esmesine vesile oluyordu.Ama Azerbaycan tarafında ise bu hadise Türkiye'ye karşı kara bulutların esmesinide tetikliyordu.
Yıllardır soykırımı gündeme getirip, Osmanlı -Türk ve İslam tarihini ve milletini en aşağılık insanlık suçu olan soykırımla mahkum ettirmek için hayasız bir uluslararası kampanya yürüten Ermeniler arkasına AB-D'yi alarak Türkiye'ye geri adım attırabilmenin peşinde iken ve aynı zamanda kendi yaptıkları soykırımı unutturma amacı güden hamleleri sınır kapısının açılması ile de bir meşruluk kazanacaktır.Ve bölgesinde Batı'ya açılmak için tek yol olan Türkiye sınır kapısını açarak adeta Ermenilerin dolayısı ile emperyalizmin isteğine boyun eğmesi sağlanarak aynı zaamanda Ermenilerin haklı olduğu tezi bu vesile ile de yayılmak isteniyor.Ve bu sınır kapısının açılmak istenmesi ile adeta Azerbaycan ile Türkiye arasına kalın duvarlar örülerek emperyalistler tarafından yeni sınırlar çiziliyordu.
Azerbaycan'ı Üzecek Hiçbir Adım Atmayız!
Bu sözler AKP hükümetinin sözcüsü Cemil Çiçek tarafından en son yaptığı açıklamada dillendirildi.'üzecek hiçbir adım atmayız' sözü bile aslında çoktan üzülenlerin üzülmüş olduğunu gösteriyor .Hadiseden 20 gün sonra gelen bu ses'e Azerbaycan nekadar güvenebilirdi?
İş işten geçmiş AB-D dayatması ile Ermeni sınır kapısının açılması gündeme getirilmişti.Azerilerin Türkiye ile ilişkilerini derinden etkileyen bu süreç 20 gün önce başlamıştı.Ve 20 Gündür hiçbir sesini çıkarmayan Türkiye ise Azerbaycan'ı adeta kaybediyordu.Bu eksen kayması İlhan Aliyev'in Rusya'yı ziyaret ederek 'Azeriler ile Rusya stratejik ortaktır'açıklamasından sonra iyice belirginleşmiş ve Türkiye'ye Azeri Cumhurbaşkanı tarafından vazgeçilmez değilsiniz mesajı verilmiştir.Rusya ise Ermenilerle olan son derece gelişmiş ilişkilerinin ardından Azerbaycanı'da kendi hinderlandına dahil etmenin mutluluğunu yaşıyordu.Azerbaycan'ı üzenler veya kaybedenler Ermenileri oldukça sevindirmiş ve Ermenistan’da, Türkiye ile sınırın çok yakında açılacağı ve iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulacağı beklentisi ise siyasi gündemin ilk sırasına yerleşmiştir. Bugün ,Ermeni medyasında yer alan haberlere göre, şu anda kamuoyunda en çok Ankara ile Erivan arasında bir süredir devam eden görüşmeler sonunda Türkiye’nin “tarihi” bazı adımlar atıp atmayacağı tartışılıyor. Yani sınırın açılıp açılmayacağı tarihi bir hadise olarak Türkiyenin karşısına çıkmıştır.Bölgesinde ise tarihi bir rol ile öne çıkan Türkiye yine Hristiyan -Batı emperyalizminin oyunları ile tarihi bir hata yapıyor.
Ermeniler Azerbaycan ile Türkiye arasında yaşanan son anlaşmazlığı bakın nasıl yorumluyor:Ermeni Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Richard Kirakosyan, Türkiye ile Ermenistan’ın ortak sınırın açılması, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması, Karabağ sorununun çözümü için bir yol haritasının belirlenmesi ve tarih başta olmak üzere değişik alanlarda ortak araştırma komisyonları oluşturulmasıyla ilgili anlaşmalar imzalamaya hazırlandığını ileri sürerek Türkiye ile Azerbaycan’ı kastederek “Tek millet, iki devlet” sloganı can çekişmeye başlamıştır “Olaylar hangi yönde gelişirse gelişsin, bundan sonra Azerilerle Türkler arasındaki ilişki hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak” dedi.
“Tek millet, iki devlet”
Türkiye ve Azerbaycan arasında ki ilişkilerde her iki tarafça dillendirilen “Tek millet, iki devlet” kavramı aslında Türkistan'da bulunan diğer Türk devletleri arasında en çok Azeriler de yayılmış ve halk tabanında etkili olmuş bir kavramdır.Sınır Kapısının gündeme gelmesinden sonra gelişen hadiseler ise bu kavramıda unutturmuştur.Aslında unutturulmak istenen şey sadece bu kavram değildir. En başta Ermenistan, Azerbaycan topraklarını da işgal edip, vahşice Azerbaycan halkına soykırım uygulamıştır.Bu unutturulmaya çalışılıyor. Ve bu soykırım çok yakın bir tarihte dünyanın gözleri önünde gerçekleşmiştir. Bütün bunlar olmamış gibi bugün Ermenistan, hiçbir şart olmadan sınırların açılmasını istemektedir. İşte burası çok önemlidir. Önkoşulsuz sınırların açılması demektir, Azerbaycan'ın Karabağ konusunda Türkiye tarafından yalnızlığa itilmesi demektir.Topraklarının beşte biri işgal altında olan, işgal edilen topraklarındaki doğal kaynaklardan yıllardır mahrum kalan, halkının bir milyonu işgal altındaki topraklardan ülkenin diğer bölgelerine göçe mecbur kalan, böylece hem çok önemli ekonomik kaynaklarından yoksun kalan, hem deçok önemli ekonomik zarara uğrayan Azerbaycan, Ermenilerin Türkiye ile sınır kapılarının açılma isteğinde hiç değilse Karabağ sorununun çözümünü Türkiye’nin Ermenistan’a karşı ön şart olarak ileri sürme kararlığını devam ettirmesini beklemektedir.Bu istekte de son derece haklıdır.
Rusya’nın ve ABD’nin bölgeye ilişkin politikaları dikkate alındığında ise Karabağ sorununun mutlak anlamda çözümü, kısa vadede mümkün gözükmemektedir. Türkiye bölgesinde kendi menfaat ve çıkarlar bütünü ile hareket etmemesi bu sorunun çözülmesinide geciktirmekte olup bu son hadise bile Türkiye'nin AB-D emperyalizminden bir gol daha yediğinin en büyük delili olarak tarihe geçmiştir.Yerel seçim sonuçların da görülen Do ğu’da ki insanımızın AKP politikalarına haklı tepkisini ‘Ermenistan’a yanaşmak’ mânâsı na yorumlayan C. Çiçek şahsında hükümet, hem kendi insanına, hem Azeri halkına ve hem de Anadolu Kürt halkına karşı ihanet içinde olduğunu bu politikalarıyla apaçık göstermektedir.
‘Komşularla sıfır sorun’ politikasını Batıcı bir perspektiften ve Batıcı bir niyetle yürütenlerin, du rup dururken Azerileri de Rusya’nın kucağına itmelerinden anlaşılıyor ki, aslında Batı
için sıfır sorun kaygısındalar.
Haftalık Baran Dergisinden Alıntıdır...
Just to complete Your interesting report, I invite You to visit my collection of photos of political borders (SINIR) from all the world.
YanıtlaSilThe address is http://www.pillandia.blogspot.com
Best wishes!