T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Kürt Açılımı "MÜŞAHADE ALTINA" Alındı (ASLAN DEĞİRMENCİ'NİN MAKALESİ)

Kürt AçılımıMÜŞAHADE ALTINA” Alındı

Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla hiç çözülemez (!) gibi görünen hatta adını bile koymaktan çekinilen Kürt sorununda devrim niteliğinde gelişmelere tanıklık etmiştik. Bu açılımlar bölgede düzenlenen mitingler ile başlamıştı. Mitinglere damgasını vuran sözlerin başında ise eşitlik, özgürlük ve adalet geliyordu. Mitinglerde yapılan açıklamaların aralarına ufak tefek Kürtçe sözler serpiştirilirken, halka yapıla ziyaretlerde Kürtçe bilen vekiller dildeki uzmanlıklarını sergiliyorlardı. Bir ara mitinglere ara verildi. Mitingler yerlerini icraatlara (!) bıraktı. Hem de bu icraatlar toplumun büyük kesimi tarafından olumlu karşılandı. Hatta kimileri ayakta bile alkışladı.

Bunların başında TRT Şeş geliyordu. Ha kuruldu kurulacak derken Türkiye, ilk defa anadil kavramında büyük bir açılıma imza atarak Kürtçe yayın yapan TV’ye “merhaba” dedi. TRT Şeş’te hayli yüksek sesle, “Rojbaj” diyerek karşımıza çıktı.  Bu yüksek sese ilk destek ise Kürt siyasetçi, yazar, akademisyen ve sanatçılardan geldi. Bu aydınlar içersinde; Nizamettin Maskan, Tuncer Bakırhan, Feridun Yazar, Ümit Pektaş, Tuncer Bakırhan, Sırrı Sakık, Bayram Bozyel, Sedat Yurttaş, Haşim Haşimi, Nizamettin Maskan,  İbrahim Gürbüz, Metin Kahraman, Selim Temo, Yılmaz Ensaroğlu, Altan Tan, Sami Tan ve Muhsin Kızılkaya listenin başında yer alırken, TRT Şeş’in yayın hayatına başlamasını, “Sessiz devrim olarak” değerlendiriyorlardı. Açılış günü konseri için ünlü Kürt sanatçı Şivan Perver'le yapılan görüşmeler her ne kadar tıkansa da o bile çok büyük bir açılım olarak kabul ediliyordu.

TRT Şeş “Şivan” olmayınca, yayın hayatına “Rojin” konseri ile başladı. Kısa sürede de Rojin TRT Şeş’in gözdesi haline geldi. Kanalın en çok izlenen programı ROJNAME’yi sunan Rojin ansızın istifa etti. TRT Şeş'in en çok izlenen programını yapan ve pek çok habere konu olan Rojin, istifa ederken de deprem etkisi meydana getirecek açıklamalarda bulundu. TRT Şeş’in büyük çabayla program yapmaya ikna ettiği Rojin, giderken kendisine potansiyel suçlu muamelesi yapıldığını söyledi. Rojin ayrılış gerekçesini şöyle özetliyordu: “Bir sunucu düşünün ki konu ve konuktan habersiz programa girsin. Programcının yani benim, önerdiğim hiç bir konuk kabul edilmesin; Yayında söylediğim çok şey kesilsin, her şeyine müdahale edilsin. Programa potansiyel suç, bana da potansiyel suçlu muamelesi yapılsın. Bırakma sebebim asla ekonomik değildir. Asla tehdit ve yıldırmalardan değildir. Asla kapris değildir. Kendi özgür irademle verdiğim bir karardır. Özgür olmadığım yerde kimse beni tutamaz. Sanatçı kimliğim ve duruşumla uyuşmayan bir yerde olmak istemiyorum. Girdim, gördüm, çıktım."  Açılım ilk firesini “Rojin” ile verirken dayatmalar ve baskıların kısa zamanda TRT’de kol gezmesi ise umutların suya düşmesini beraberinde getirdi. Bu zehir zemberek açıklamadan ders çıkartan olur mu bilmeyiz ama Şeş’te işler baskı ile götürülmeye çalışıyorsa vay halimize…

Hani yukarıda da belirttiğimiz mitinglere dönecek olursak, siyasetçiler Kürtçe konuşmayı sürdürürken Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır mitingi Kürtçe olarak yayınlanıyordu. Sıcak bölgeye giden her siyasetçin ilk sözü ise TRT Şeş gibi, “Rojbaj” oluyordu. Ama seçimler bittiğinde Kürtlere reva görülen bir demet “zehirli Çiçek” oluyordu. Hükümet sözcüsü, aynı zamanda Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, seçim sonuçlarını değerlendirirken Enis Berberoğlu’na, “Türkiye’nin belirli bir bölgesinde DTP’den başka parti kalmadı. Iğdır’ı da aldılar, yani Ermenistan sınırındalar...” diyordu. Üstelik bunu diyen Çiçek, İnsan Haklarından Sorumlu Başbakan Yardımcısıydı… İstifası istense de, istenmeyen adam ilan edilse de, partisinde sert tepkiler ile karşılaşsa da halen bu ülkenin insan haklarından sorumlu başbakan yardımcısı Cemil Çiçek…

Hani hatırlarsınız, Batman`ın kenar semtlerinde 15 Şubat`ı protesto eden çocuklar vardı… Ansızın taş atmayı bırakıp (!) polislerle top oynamışlardı. Polis amcalarına taş atarken, ansızın pas olarak ‘top’ almışlardı. Onlarda ellerindeki taşı bırakıp başlamışlardı polis amcaları ile çift kale maç yapmaya. Kim kazanmıştı bilmiyorum ama yapılan haberlere göre ‘herkes…(!)’ Ancak “taş” yerine “top” açılımı da fazla sürmedi. Türkiye’nin 23 Nisan kutlamalarına kilitlendiği gün, Hakkari’de, DTP’lilere yönelik tutuklamaların protesto edildiği gösteride 14 yaşındaki bir çocuk polis tarafından dövüldü. Aslında dövülmedi linç edildi. Yok yok çocuk resmen “ölüm” darbeleri aldı. Özel harekâtçı polis çocuğu dipçik ile darp etti. Darp sonrasında olay yerine gelen bir başka polis ise sadece o masum çocuğun yüzüne bakmakla yetindi. Yerde yatan çocuk hastaneye başkalarının yardımıyla götürülürken, açılımların geldiği son noktayı yoğun bakım ünitesine alınarak gösterdi. Ve o çocuk şuanda Beyin Cerrahi bölümünde müşahade altında…

ASLAN DEĞİRMENCİ- degirmenciaslan@gmail.com

 

 

 

 

 

 

 

 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.