İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toktamış Ateş, 28 Şubat sürecinde özgürlükten yana tavır koyması gereken akademisyenlerden bazılarının çirkin söylem ve davranışlar sergilediğini söyledi. Ateş, "Bazı akademisyenler askeri müdahale sonrası kurulacak hükümette görev almak istediler. Bir bakanlık, üst düzey görev bekleyenler vardı." diye konuştu. Bu kişilerin isimlerini vermeyen Ateş, "Ergenekon diye isimlendirilen davanın iddianamesine bakıldığında zaten bunların kim olduğu görülür." dedi. 82 Anayasası'nın hazırlanması sürecinde de benzer durumun yaşandığını, yüzlerce akademisyenin darbecilere başvurduğu bilgisini veren ve bu duruma şaşırdığını dile getiren Ateş, "Güçlünün yanında yer almak istediler." ifadelerini kullandı.
Cihan Haber Ajansı'nın sorularını yanıtlayan Toktamış Ateş önemli ve dikkat çekici bilgileri paylaştı. 1980 darbesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi'nin yeni bir anayasa hazırlanması için çalışmalara başladığını anlatan Ateş, bu doğrultuda Danışma Meclisi'nin oluşturulduğunu dile getirdi. Bu dönemde yüzlerce akademisyenin Danışma Meclis'ine girmek için başvuru yaptığını açıklayan Ateş, özgürlüklerden yana olması gereken insanların darbecilerden taraf olmasının şaşırtıcı olduğunu dile getirdi. Toktamış Ateş şunları söyledi: "Kimlerin talepte bulunduğunu bilmiyorduk. Daha sonra bir kısmı sızdırıldı bir kısmı duyuruldu. Çok şaşırtıcı bir takım tiplerin, isimlerin Danışma Meclisi'ne girmek için başvurduğunu ve bunların arasında çok sayıda öğretim üyesinin olduğunu öğrendik. Aydınlar genellikle güçten, güçlüden yana olma eğilimindedirler. Her ne kadar anti demokratik tavırlara karşı direnmeleri söz konusuysa da direnenler kadar güçlünün yanında yer almak isteyenler de oluyor maalesef. Bir üniversite hocası aslında düzenle iyi geçinmeye çalışır. Özellikle doğa bilimlerinde, laboratuarlarda çalışan öğretim üyeleri 'aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın' gibi bir tutum içerisindedir. Bu bakımdan darbe sonrası dönemde bu insanların darbe yapan insanların yanında yer alma çabalarını doğal karşılamak gerekir. Toplumsal bilimlerdeki öğretim üyeleri de böylesine hızlı değişen toplumsal ortamda olayın dışında kalmamaya çalışır. Çok sayıda akademisyenin Danışma Meclisi üyeliği için başvurduğunu biliyorum. Özellikle Ankara'daki akademisyenlerin böyle bir süreçte yer almak için özen gösterdiklerini biliyorum. Neden başvurdular? Güçlünün yanında olmak istediler ve olayların dışında kalmamak istediler."
-"BENİM HAZIRLADIĞIM ANAYASA DAHA İYİYDİ"-
28 Şubat sürecine ve 27 Nisan muhtırasına da bazı akademisyenlerin destek verdiğini anımsatan Toktamış Ateş, "Bunlar kendilerine iktidar yolunu açmak istediler diye düşünüyorum. Danışma Meclisi'ne üye olmak isteyenler güçlünün yanında olmak istediler. Ama daha sonraki dönemlerde doğrudan iktidarda yer almayı amaçladılar. Bu ikincisi daha çirkin bir davranış. Bazı akademisyenler askeri müdahale sonrası kurulacak hükümette görev almak istediler. Bir bakanlık, üst düzey görev bekleyenler vardı." şeklinde konuştu.
Toktamış Ateş, bazı akademisyenlerin darbeye yol açmak için çaba sarf ettiğine işaret ederek, "Bir takım isimlerin birilerine yaranmak için, neler önerdiğini, ne tür toplantılar yaptıkları ortaya çıktı." dedi. Bunların isimlerini vermenin doğru olmayacağını söyleyen Ateş, bilgilendirme toplantısı adı altında insanlar hakkında değerlendirme toplantıları yapıldığını anlattı. "Ahmet iyidir Mehmet kötüdür. Ayşe iyidir, ondan yararlanılır" gibi değerlendirmeler yapıldığını söyleyen Toktamış Ateş, "Ergenekon diye isimlendirilen davanın iddianamesine bakıldığında zaten bunların kim olduğu görülür." dedi.
1980 darbesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi'nin tüm üniversitelerden anayasa taslağı hazırlamaları istediğini, bu kapsamda İstanbul Üniversitesi'nden de taslak talep edildiğini anlatan Toktamış Ateş, şunları söyledi: "O zaman görev bana verildi. 'Bana bir anayasa taslağı hazırla, üzerinde konuşalım' denildi. Ben oturdum bir anayasa taslağı yazdım. Bunu çoğalttık. Teksirle 400 adet kopya yaptık. Paketledik Ankara'ya yolladık. Sonradan öğrendik ki her yerden gelen anayasa taslaklarının paketleri bile açılmamış. Fakat TOBB bir taslak hazırlamıştı 1978'de. 1982 Anayasa'sı hayret verici bir şekilde TOBB'un taslağı ile birebir örtüşüyordu. Demek ki incelemeye değer anayasalar ve incelemeye değmez anayasalar olarak düşünülmüş. Gönderilen taslaklara hiç bakılmamış. Benim hazırladığım taslak da fena bir anayasa değildi."
-"BU ANAYASA DEĞİŞMELİ"-
"Bu anayasa ile AB'yi girmemiz mümkün değil" yönünde açıklama yapan Devlet Bakanı Egemen Bağış'a destek veren Toktamış Ateş, "Tamamen doğru söylüyor." dedi. Prof. Dr. Ergun Özbudun ve arkadaşlarının hazırladığı anayasa taslağını çok beğendiğini belirten Toktamış Ateş, "Keşke üzerinde biraz çalışılabilseydi. Keşke yürürlüğe girebilseydi." şeklinde konuştu.
1982 Anayasası'nın artık değişmesi gerektiğini söyleyen Ateş, "Bir kere bu kadar uzun bir anayasa olmaz. Her ayrıntıyı ele alan, sureti haktan görünen, her türlü özgürlüğü veriyor gibi görünen, sonunda 'ama', 'fakat' diyerek özgürlükleri kısıtlayan bir anayasa bu. Değişmesini mutlak gerekli görüyorum. 'Bu anayasa değişmelidir' diyerek bu işin bayraktarlığını yapan bazı siyasi partiler 'Efendim, bu anayasa o anayasa değil. Çok değişiklikler yapıldı gibi mazeretler üretti. Yanlış yapıyorlar. Demokratik bir ülkeye yakışmayan, halkımıza layık olmayan bir anayasa. Bu bakımdan değişmesi gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Ergun Özbudun'un hazırladığı "AK Parti'nin anayasası" olmadığını, AK Partililerin hoşuna gitmesi için hazırlanmadığını belirten Toktamış Ateş, çözüm önerisinde de bulundu. Ateş, "X partisinin sempatizanı olanlar bir taslak hazırlar. Rakip partiler kendi taslaklarını hazırlarlar. Ondan sonra ortak komisyon kurulur, taslaklar elden geçirilir. Bir konsensüs sağlanır. Anayasa dediğiniz böyle yapılır." şeklinde konuştu.
-MAYINLI ARAZİLER-
Toktamış Ateş geçtiğimiz günlerin en tartışmalı konularından mayınlı arazilerin temizlenmesi konusunda da fikrini paylaştı. Mayınlı arazilerin ihaleyle temizlenebileceğini belirten Ateş, "Bence ihale açılmalı. Kullanım karşılığı değil bedel karşılığı olmalı. NAMSA kaça temizleyebilir, başka kuruluşlar kaça temizleyebilir buna bakılır. Bu ihalede bunu yapabilecek kabiliyette olanlar tespit edildikten sonra en uygun fiyatı verene iş verilmeli. Bu Namsa mı olur Arap firması mı olur, İsrail firması mı olur fark etmez. İşini yapar parasını alır gider. Daha sonra o topraklarda ne olacağına kendimiz karar veririz. Orada Kıbrıs'ın iki katı büyüklüğünde bir toprak yok. Kıbrıs'ın binde biri kadar topraktan bahsediliyor. Bu bakımdan işi abartmanın alemi yok. Türkiye bunun parasını ödeyemeyecek bir ülke değil. Temizle ve orayı kullan gibi bir yol dedikoduya yol açıyor. Hiç lüzumsuz tartışmalara yol açtı. AKP ciddi hata yaptı ve geri adım atmak durumunda kaldı." ifadelerini kullandı.
(CİHAN)
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.